CUMHURİYET 28 jfeyıs Iffiâ Avntpa yoUmdan notlar Çanakkaleye girerkenıl Boğazın tarihi Mezarhkların ortalarından gösterişli ve mertner sü ttmlar yükselhjor. Bunlarm yalmz onlarm ölüleri için değil; bütün o mermerlerle bu tepelere Çanakkalenin son tarihi yazıldı: Dünyayı yenenlerm yemldiği yer diye îki çeşid tarih vardır; biri gölgedendir, anmak, hatıralamak gibi birşey. Vücudsüz, belirsiz, uçan bir duman, akan bir su, sönüvermiş bir pırırtı. Kendile doğup kendile öldü. Zincir değil tek halka. Ne kendinden öncekini çe kiş, ne kendinden sonrakini itiş var. Doğmıyan ve doğurmıyan kısırlık. Çanakkale Boğazına eskiden Elespon de nirmiş; Ele adındaki güzel bir kız, er kek kardeşile burayı yüzerek geçerken boğulduğu için. Bu gibi şeyler Boğazın tarihi değil masahdır! İran hükümdarı Serhas milyonluk ordusunu buradan geçirmek için, sularm akmtısına karşıkoyabilsin diye üç dört yüz gemiyi dikine demırleterek yanyana dizdirip bir o kadar gemiyi de asıl geçiş işini görsün diye arka arkaya sıralatarak, Boğazı orta yerinden enli bir kuşakla ikiye bölunmüş gibi gösteren ve birbirine perçinli gemilenri sayısız direkleri yüzünden dalları budanmış tuhaf bir orman gibi görünen koskoca bir köprü kurdurdu. Askerlenn bu köprüden geçişi yedi gün yedi gece sünnüş. Fakat bu da tarih değil yirmi beş asrın öteki ucunda bir hafta yaşıyan bir anıştır: Köprü gitti, tarih bitti! Boğaza bakan tepelerden birinin üstüne konmuş mermer bir taht üzerinde Serhas bir heykel gibi oturur, ova lar insandan, denizler gemiden görünmüyor. Gökün kubbesi düşse askerle rinm mızraklarıle tutacak. Bütün bunların basbuğu odur. O zamana kadar kimse bir parmağının ucunda bir mılyonu kımıldatmadı. İçindeki övünüş önündeki kalabalıktan büyük, gokler Allahınsa yeryüzü de bunun işte. Fa kat ne oldu 9 Serhasın gözlerinden yaşlar akıvor. Yambaşmdakı amcası sorar: «Demın okadar gururluydun, şimdi niye ağlıvorsun?» Serhas cevab verir: «Düşündüm ki bir asır bile geçmeden bütün" bu milyondan hiç kimse sağ kalmıyacak, neyimize böbürfenmeli?» Bu, tarihin şiiridir! Asıl tarih; gövdesi, etı, kanı olan tarih; sudan değil gerçekten; tek başına duran değil arka arkava doğuran ta rih. Dağların katarı gibi a«ırlan ufukbyarak uzanıp gidış; dünde kalmayıp dünü güne getiren ve gunde bitmeyip günü yarına götüren tarih... Boğaz gibi bir yerin böyle bir tarihi ancak top denilen şeyin yaratılışile bashyabilirdi. Toptan öncekiler zaman gibi aktı, topttan sonrakiler onun tepeleri gibi duru|yor. Biz ki topun babasıyız, Boğazın aıl tarihi bizimle ba^lar. Boğaz bizden lönce geçüerdi, onu biz gerilmez yap Jtık. Bu, Boğaz tarıhmın gövdeleşmeai iir! Selçuk yıkmtısından sonraki bir dü |züne beylik içinden imparatorluk neye jen küçük ve en körpe olan a kısmet ol[du? İmparatorluğu kuran Osmanoğul lları değil Çanakkale Boğazıdır. Coğraflya onları buraya getirmese onlar tari |he imparatorluğu veremezdi. Anadolu jdaki bir düzüne beyliği Rumeli kaldır [dı; Rumeliyi veren burası, ve İstanbu(lu alan Çanakkaledir! Bizans împaratoru Kantagüzen tah Itı ele geçirmek için baş kaldıran damaIdı Yaniye karşı öteki damadı Orhan|dan yardım ister. Müslüman damad bir lordu ile Çanakkaleden geçerek hıris jtiyan damadm on binlik ordusunu ezi[verdi. Rumeliye kırkar kişilik iki salla Igeçiş... Bu, işin astandır, ash öteki. |Astann şiirine kamaşarâk aslı unuttuk! Fatihin yeryüzünde ilk defa olarak Idöktürdüğü büyük toplar. ötede îstan[bul duvarlarını yararak insanlığa yeni [zamanı açarken Çanakkale Boğazınm Ikalelerine yerleştirdiği toplar da Boğazı jkapıyarak bütün orta zamanı eskimiş fbir muşamba gibi bürüp tarihin koy ınuna attı. Boğazın kıyıları Avrupa ile [Asyayı ayırıyor. oraya yerleştirdiğimiz [toplarla da kurunlan ayırmıştık! Evliya Çelebi o kalelerdeki Balimez ftoplarını anlatır. Bir ayakkabı eskicisi fnamlının içine oturarak iki kolile rahat irahat kulaç atabilirmiş. On beşinci asır rortasındanberi bu toplan tam iki asır ıhiç kullanamadık. Düşman Akdenizde [görünemezdi ki buradan geçsin. Bu topılar hep yenmek için çıkan donanma fmızı uğurlamak ve hep yenerek dönen [donanmayı selâmlamak için gümbür iedi. Namluların iri gözleri düşman geImilerini ancak yedeklenmiş olarak göirebiliyordu. Tam iki asır güllemiz şengüğimizdir! Fakat On yedinci asır ortasında Venedikli Boğaa kapıyor. Bu, devktin gırtlağma yapışmaktı. thtryar Köprülü nün nasırlı parmakları o pençeyi sökecek. Bir ramazan bayramında cenk ediyoruz. Fakat bayramı düşman yaptı çoğu yüzme bilmiyen gemicilerimiz boğulrnamak için gemilerini karaya vurdular. İhtiyar Köprülü dövünerek ağ lamaktadır. Venedikli cKör Kaptan>, amiral gemisini renk renk kumaşlarla donatmış, kurula kurula ilerliyor. Birdenbire bir gülle; Kara Mehmedin attığı gülle; geminin tam kalbine nişanlamış, barut mahzeni yanardağ gibi patlar, bir anda gemi, içindeki bin kişile, parça paxça havadadır; yanındaki gemi de onun yıkıntılarile boğuldu. Çanakkale Boğazı tekin değil, daha o zaman bir gülle ile bir donanma yendik! Dördüncü Mehmed çocukluktan çı kıp delikanlıhğa girmek üzeredir. Buraya geldiği vakit topçularımızın nişancılığını görmek istiyor, demir gülleler elli okka ağırlığında, taş gülleler ise küçük birer hamam kubbesi kadar. A kıntıya salıverilmiş bir kayıkçığı, kuşa tüfek atar gibi, bir demir gülle ile u çuruverdiler. Bundan daha hünerlisi: Karşıhkh iki kale, biri Rumeliden birl Anadoludan, birer taş gülle atar, iki gülle tam orta yerde birdenbire toslaşıp tuzbuz oluyor. Gülleleri bile pehlivanlar gibi güleşthiyormuşuz! Fakat ondan bir buçuk asır sonra; namlulanmızın yivi mi aşınmış, gözlerimizin feri mi tükenmişti ne; İngiliz amirali Duk Vorth sekiz gemile pupayelken Bogazı geçivermişti. Türk ls tanbulun önünde üç buçuk asırdanberi ilk defa olarak bir düşman filosu gö rünüyor. îngilizler Napolyona karşı Ruslarla beraberdir, bizi de zorla kendi yanlanna alacaklar. Donanmanm topları şehre çevrılmiş, amiral cevab bek liyor. Fransız sefirinin kurnazlığı te lâşımızı yattştıfdı. Istanbul Id bu kadar büyük yangınlar görmektedir, hangi donanma onlardan birinin yarısı kadar zarar yapabilir? Doğru, yanık îstanbula top güllesi çuvaldızdan sonra iğne gibiydi. Yangın yerlerimizin korkuncluğiyle fngiliz donanmasını kaçırdık! Vapurumuz Boğaza yaklaşıyor. Sol taraftaki boz tepelerin sırtında yeşil birer bahçe gibi İngiliz ve Fransız me zarlıkları görülmektedir. Sayısız kabirlerin mermer sandukalan o yeşillikleri beyaz pırıltılarla beneklemiş. Mezarlıkların ortalarından gösterişli mermer sütunlar yükseliyor. Bunlar yalnız onla rın ölüleri için değil; bütün o mermer lerle bu tepelere Çanakkalenin son tari hi yazıldı: Dünyayı yenenlerin yenildiği yer diye! Çanakkalenin son tarihi... Boğazın bütün eski tarihleri bu sonun yarunda zelzeleye karşı beşik sallantısı gibi u nutuluverdi. Güneş doğunca ateşbö ceklerinin parıltıgı kalır mı? Çanakkalenin artık bir tek tarihi var. Bu tek tarih kendinden öncekilerin hepsini gömdü ve kendinden sonra da başka bir tarih yaptırtmıyacak. Unuttularsa şu mermer mezarlıklara sorsunlar. Çanakkalenin son tarihini düne de yarına da ibret lavları saçan bir volkan gibi diktik! Hani bizim şehidlerin mermerleri diye anyoruz Bundan tamam seksen yıl önce. şu mezarlıklan yapan iki devletle beraber, Rusların elinden Sıvastopolu aldıktı. O alıştan dört yıl önce doğan Abdülhak Hâmid gencliğinde Sıvasto pola uğrayarak o mezarlıklan gösmeğe gitmiş. îngilizle Fransızınkiler gene parklar içinde mermerlerle süslüdür. Bizimkiler ise... Şair ne desin? îngilizle Fransıza aid Şu müzeyyen mezarlar zaid Size gökten iner fer ü ziver! Diye avunuyor. Mehmed Akif te: Bir hilâl uğruna yarab ne güneşler batıyor! Diye, kızıl kanlar içinde güneşler gibi gömülen Çanakkale şehidleri için kelimelerin dizisinden bir türbe yapmak istemişti. Yazık; yirmi yıl önce yeryüzünde en yapılamiyacağı yapanlar için yirmi yıldır şiirden başka birşey yapamadık! f Şehir ve Memleket Haberleri ) Akay Müdürüde Hirnmet pehlivan 1 Finlândiya elçisi Avnıpaya gitti milyon lira istiyor! Balkanlara gitti Berlinde tersane dilgelerile temaslar başladı garib bir dava Ameliyattan çıkan Ticarî müzakereler Ankarada devam ediyor Siyasî îcmal Fransadaki yeni bir buhran Ekonomi Bakanlığı Fabrikalar ve Havuzlar Müdürü Cemil, Avrupada bulunan büyük tersanelerde etüdlerde bulunmak üzere Avnıpaya gitmiştir. Cemil, Pirede bîr müddet kalarak oradaki tesisatı gördükten sonra Almanyaya gidecek ve büyük inşaat müesseselerini gezerek Fransa, Danimarka ve îsveç Norveçi dolaşacaktır. Cemilin bu dolaşmadan maksadı Avrupadaki bellibaşh büyük tersanelerdeki modern tesisatı görmek ve bunlar içinde bizim için tatbikı kabil olanlarından istıfadae etmektir. Etüd dolaşması bittikten sonra işi bir raporla Ekonomi Bakanhğına bildirecektir. Diğer taraftan deniz fabrikalarımızın ıslahı için bu aylarda Avrupadan arsıulusal namı olan bir mütehassıs getirtilecek, ondan sonra tersane ve Himmet pehlivan havuzlarımızın düzeltilmesi ve büyütülmesi işine gerçekten başlanmış olaBundan iki sene kadar evvel bir ancaktır. rrenman esnasında Himmet pehlivanm kolu kınlarak Alman hastanesine yatıSadettinin tethihatt Yeni posta vapurları yaptırmak işi nlmış ve burada operatör Orhan Abdi için daha evvel Avrupaya gitmiş olan tarafından kendisine bir ameliyat yapılDenizyollan Müdürü Sadeddin Berlin mıştı. Himmet pehlivan yapılan bu amede bulunmaktadır. Sadeddin İtalya, liyatm fena netice verdiği iddiasile mahFransa, Almanya ve îsveç tersaneleri kemeye müracaat ederek hastane ile odelegelerile orada görüşmelere başla peratör Orhan Abdi aleyhlerine bir milyon liralık bir tazminat davası açmıştı. mıştır. Şimdiki halde, Avrupa tersanelerinin Bu dava münasebetile ehli vukuf sıfavaziyet ve inşa kabiliyetlerile yapıla tile doktor Akif şakir bir rapor vermiş, cak gemilerin sistem ve tonajları tes Orhan Abdi bu rapora itiraz . ederek bit edilmektedir. Eğer, Berlindeki ko Müddeiumumiliğe müracaat ve Akif Şanuşmalar yeterse, Denizyollan Müdürü kirin ehli vukufluk vazifesini suiistimal buraya dönecek ve azaltma eksiltme eylediğini iddia etmştii. işi hazırlanarak Avrupadaki şantiyeBu hususta tahkikat yapmakta olan lerden teklifler istenecektir. Müddeiumumilik profesör Nissen; operatör M. Kemal ve doçent Kâzım îsmaKÜLTÜR tŞLERt ilin malumatlarına müracaat etmiş bunImtihanlara dair kararlar lar da bir rapor vermişlerdir. Son verilen Olgunluk imtihanlannda bulunacak raporla evvelce Akif Şakir tarafından imtihan heyetlerini te»bit etmek üzere dün de lise müdürleri, kültür müdürü Meh verilmiş olan rapor arasmdaki mübayemed Eminin Başkanlığmda toplanarak netin telifi için her iki rapor da Tıbbı çalışmı?lardır. Bu komisyonun evrelki Adliye gönderilrniştir. günkü toplantısmda resmî her lisenin biÜNtVERSİTEDE reı olgunluk imtiham mıntakası addedil digi hususî, azlık ve yabanc: liselerin, ciHukukta yoklamalar varlanndaki resmî liselerde imtihanlannı yaptırabileceklcri hakkında verdiği ka Hukuk Fakültesinde dün yazlık yok rar dün bütün liselere tamim edilmiştir. lamalara başlanmıştır. Dün sabah saat Geçen sene bir dersten ikmal kalan ta 8,30 da üçüncü smıf, saat 14 te de bi lebeler de bu sene gene eski talimatna rinci smıf medenî hukuktan yoklama ol meye uygun olarak imtihan verecekler • muşlardır. Her imtihan (4) saat sürmüşdir. tür. Rektör Cemil Bilsel imtihan salonlarıDers senesi başındanberi, îstanbul nı gezerek sorulan sorguları gözden ge Yüksek Ticaret mektebine devam eden çirmiştir. memur talebenin, Hukuk Fakültesi talebeleri için kabul ve tamimen tebliğ edil Kamplar 15 hazirana kaldı miş olan devam şartlanna tâbi bulunBundan birkaç gün evvel Üniversi»eduklan, Başbakanlıktan alâkadarlara lilerin Pendikte yapacakları kampa 22 bildirilmiştir. haziranda başlanacağını yazmıştık. MÜTEFERRİK Dün Fakülte talim taburunda birçok fakültelerin imtihanlarının daha evvel biBükreşe gidecek Türk teceği gözönünde tutularak kampların 15 tıbbî heyeti haziranda başlamasma karar vermiş tir. Buna göre Tıb Fakültesinin birinci ve Bükreşte toplanacak olan Balkan konferansı münasebetile yapılacak Balkan ikinci smıf talebelerile bütün Edebiyat tıbbî haftasına Yunanhlarla Yugoslavlar Fakültesi talebeleri ilk olarak 15 ha ziranda kamp yapacaklardır. iştirak edecektir. Bükre^e gidecek Türk tıb heyeu'ne doktor profesör Akil Muhtar başkanhk edecektir. Gidecek olanlar arasında operatör Murad, doktor Süheyl, doktor Sedad, röntgenci Suphi Neşet ve bir de kadın doktor vardır. Heyet beş haziran akşamı hareket edecektir. Şimdiye kadar Balkan tıbbî kongresi iki defa toplanmıştı. Bu toplantılann birincisi Atinada, ikincisi de Belgradda olmuştu. Türk heyetinin vereceğı iki rapor köy sıhhati ve bizde hekimliğe dairdir. Kongrede Balkanlarda ve tıbbî sahalarda anlaşmalar için konferanslar verilecek ve Balkan bb cemiyetinin çalışmalara başlaması da konuşulacaktır. Memur talebenin vaziyetî Vefahlar bir büyüğünü kaybettiler MUHARREM FEYZİ TOGAY ler bunlan saklambaç oynar gibi birer birer yakalayıp ellerinden bütün malla Erol vapuru meselesi rını almışlardır. Zavallı satıcılar «biz »imdi ne yiyeceğiz!» diye ağlamağa baj Erol vapuru hâdisesi münasebetile dün gemi çarkçıbaşısı Hüseynden şu lamışlardır. mektubu aldık: Hal için münakasa «27 mayıs 1935 tarihli saygın gazeteKeresteciler halinin inşaatı bitmiştir. nizin 3 üncü yüzünün beşinci sütununiçindeki dükkânları kir.ıya vermek üzere Belediye yann bir münakasa yapa da (Erol) vapurundaki hâdise için Ankaradan çekilmiş bir telgraf okuduk. caknr. Hâdise doğrudan doğruya şahsımıza ilişikli olduğu yüzden aşağıki sözlerimizi kabul eyliyeceğinizi umanz: ransa malî ve iktısadî cînettea yeni ve büyük bir buhran karşı* sında bulunuyor. Altın ölçüsün* den aynlmıyan diğer memleketlerin para* ları gibi Fransız frangına karşı da göste* Finland'yanm Ankara elçisi M. Talas rilen umumî itimadsızlık Fraosa baaka^ refikasile birlikte Ankaradan şehrimize sından ve memleketten çok miktarda algelmiş ve dün aksam Sofyaya girmiştir. tın çıkmasına yol açmıştır. Bunun önü aM. Talas Finlandiyayı ayni zamanda hnmadığı takdirde frangın ister istemez bütün Balkan memleketlerile Macaris düşmesi lâznn gelecektir. Diğer taraftan tanda da temsil ettiği için bu memleket yeni bütçede 10,000,000,000 frankhk lerde bir dolasma yapacak ve sonbahar bir açık görülmektedir. da tekrar Türkiyeye dönecektir. 1935 senesindeki bu on milyar açıkTürkiye Finlândiya ticaret muka tan altı milyarı yani 85 milyon sterlini velesi temmuzda biteceğinden iki hüku asıl devlet idaresi bütçesine, dört milyar met arasında başlıyan yeni görüşmelere frangı da demiryollar işletmesine aiddir. devam olunmaktadır. M. Talas, bu mü Devletin varidatı durmaksızm azalmakzakerelere Finlândiya namına iştirak et ta, masarifi ise Almanyanın silâhlanması mek üzere elçilik kâtibi M. Yalannyi An üzerine memleketin müdafaasını kuvvetkarada bırakmıştır. Yeni mukavelenin lendirmek kaygusundan dolayı kabardıkbir haftaya kadar imzalanması muhte ça kabarmaktadır. meldir. Bütçedeki bu korkunç açığın ne yal1934 yılmda Türkiye Finlândiha ti nız vergilerin arttırılması ne de tasarruf caret müvazenesi bizim lehimize olarak yapılmasile kapatılması kabil değildir. bitmiştir. Yani geçen yıl içinde Türkiye Fevkalâde tedbirlere baş vurmak lâzrra den Finlandiyaya 500 bin liralık roal sa gelmektedir. Flandin hükumeti hazine tılmış, buna mukabil Finlândiya Tür için çok ağır bir yük olan devlet ve ordu kiyeye 300 bin liralık mal vermiştir. mensublarmm tekaüd ayhklarmı ve sosM. Talasla yeni evlenmiştir. Bu mü yal (içtimaî) sigortayı ayrı ve müstakil nasebetle bu seyahati balay» seyahati sandıklara bağlamak, yani devletin üzemahiyetindedir. rinden atmak suretile açığın yarısını azaltMm. Talas Finlândiyanın tanmmış mağı düşünüyor. muharrirlerindendir. Memlekete döndüğü Lâkin bu da yeü'şmiyecektir. Masravajtit Türkiye için çok güzel y a z k r ya fın artmasına herkes taraftardır. Lâkio zacağını söylemektedir. açığın kapatılması için hiçbir zümre ve Elçinin sözleri smıf kendi tarafından fedakârlığa razı Mm. Talas dün kendisile gb'rüşen bir değildir. Ne vergi mükellefi, ne devlet muharririmize demiştir ki: memuru, ne mütekaid en ufak zarara « Ankarada birçok yüksek şahsi katlanamaz. Derhal kıyameti kopanr. yetlerle görüştüm. Başbakan Ismet înö Bu yüzden muhtelif parti (fırka) ve nü çok zeki ve kuvvetli bir şahsiyet. zümrelerden mürekeb bulunan şimdiki Türkiyenin sosyal ve siyasal dunımu üze millî birlik kabinesinde ilk sızıltı ve ihrinde çok önemli düşünceler elde ett'jn. tilâf baş göstermiştir. Bunun kabineyi isBütün bunları Finlândiyalılara anlatma tifaya yahud inhilâle sürükliyeceği bile ğa çalışacağım.» beklenmiştir. Mm. Talas bundan sonra Finlândi Lâkin son dakikada en büyük nükuyadaki kadınlık hareketleri hakkında da met fırkası radikal sosyalistlerin mümesdemiştir ki: sili M. Heryo ile Başvekil M. Flandin « Finlândrya, kadma ilk defa rey ve Maliye Nazırı kendi aralannda uzhakkını veren memlekettir. Bugün parlâ aşmışlardır. Bu suretle kabine içindeki mentomuzda kadm saylavlar vardır. Di buhranm önüne geçilmişti. ğer mesleklerdeki kadınlarm sayısı da gitFlandin kabinesinin parlâmentoya vetikçe artmaktadır. Hattâ o kadar ki va rilmçk üzere hazırladığı kanum lâyiha2İyet erkeklerin vakit viltit şikâyttlerinJ >926 yılındn M. Puankarenin albüe mucib olm*ktadır^ Fmlândiyada ka dığı salâhiyetten daha ' g«nış salâhiyetdın askerler de vardır. Bunlar gönüllü er istiyeceği anlaşıhyor. Bu lâyihanm olarak orduya girmektedirler. Sayıları da saylavlar meclisi tarafından derhal kogünden güne artmaktadır. Resmi geçid misyona gönderileceği bekleniyor. Meclere ve bütün merasime iştirak ederler. is, hükumete istediği geniş salâhiyeti verFin kadınları çok vatanperverdirler.» dikten sonra âyanın müşkülât çıkarmıyacağı zannolunuyor. ŞEHÎR İŞLERt Kabine memleketten altın akınının &• önünü aJmak için şimdiden işe girişmiş> Saklambaç oynar gibi! Dün Belediye polisleri bütün sokakları Fransa bankasının iskontosunu arthrmışdolaşarak seyyar satıcılan toplamıslar tır. Fransanın yeni buhrandan büyük tardır. Polisler Nuruosmaniyede de satı sıntıya uğramaksızm çıkıp çıkmamasmm cılan toplarken garib bir vak'a olmuştur. umumî politakaca da büyük önemi (ePolislerin geldiğini gören satıcılar ca hemmiyeti) olduğundan vaziyet hariçte minin köşelerine saklanmışlar ve polis dahi merakla takib olunuyor. Galatasaraylılann pilâv ziyafeti Galatasaray lisesinden mezun olan lar, cuma günü ögleye doğru mektebin bahçelerinde toplanacaklar, birbirlerile tanışacaklar, çocukluk hayatlarını anarak muhtelif oyunlar oynıyacaklardır. Öğ leyin, ihtiyar ve emektar Ahmed Ağa nın çalacağı tamburla, eskiden olduğu gibi, ikişer ikişer sıraya girecekler, ye mekhanelerde hazırlanan pilâv ziyafetine gideceklerdir. Cenaze merariminden bir görünüf l İSMAlL HABIB Talebe Yurdunda jimnastik tertibatı Kadırgadaki Talebe Yurdunda yeni jimnastik tertibatı yapılmıştır. Bu vesile ile talebeler şimdiden hazırlanacaklar, 10 temmuz gecesi Yurdun bahçesinde bir balo verecek davetlilere birçok spor hareketleri göstereceklerdir. Talebeler yeni tcskilâttan çok memnun olmuşlar ve Yurd Başkanlanna tejekkür etmişlerdir. Yıllarca ilkokullarda, askerî liselerde müfettişlik etmiş, son zamanlarda Vefa Lisesi, Cumhuriyet Kız Ortarrıektebi Müdürü olan Vefa mezunlanndan Hidayet bir günlük hastalıktan sonra vefat etmiştir. Cenazesi dün ÜsküdarVİLÂYETTE daki evinden Üsküdar Ortamektebi muallimleri ve talebesi tarafından kalNüfus işlerinin tetkiki dırılmış, Salacık iskelesinde hazır buNüfus iflleri tetkik edilmek üzere ha lunan Sakarya motörüne konulmuştur. ziranın ikisinde vilâyette bir toplanh ya Cenaze, orada hazır bulunan Vefa Lipılacaktır. Bu toplantıda şimdiye kadar basarılan işler görüşülecek ve bundan son sesi muallim ve talebeleri, Vefahlar Yurdu, Vefa Idman Yurdu azalan, Cumrası için de yeni tedbirier alınacaktır. huriyet Kız Ortamektebi muallim ve talebesi tarafından karşılanmıştır. Bilhassa Vefa Lisesi talebesi Beyazıda kadar el üstünde götürdükleri hocalarını kabrine kadar gotürmek suretile vefakârlıklarmı göstermiştir. Cenazede Fırka reisleri, erkânı, ve kendisini çok seven arkadaşları bulunmuştur. Rahmetli dünyada herkese, iyilik etmiş, fenalık bilmiyen bir insandı. Kendisine rahmet diler, kederli ailesine ta^ziyetlerimizi bildiririz. 1 Polonyanın Gidinya limanında /apurda gemiciler ve başkaları tarafından bir hâdise çıkarılmış değildir. Eğer orada olan vak'aya hâdise denilebilirse bunu ecnebi limanlarında yedi ay bulundurduğu gemi müstahderalerinin ellerine on para vermemek suretile Erol vapuru sahibi olan zat yapmıştır. 2 Bu zat, yedi aydanberi Istanbulda aileleri aç, kimsesiz, kira köşesinden sokağa atılmağa maruz çoluk çocuk sahibi olan çarkçıbaşıyı Polonya zabıtasına teslim etmek gibi acı ve millî haysiyeti muhal bir hareketle hâdiseyi çıkarmıştır. Bu bakımdan namuslu ve eski bir zabit olan ve deniz ticareti çevresinde haysiyetile tanmmış bir sima bulunan çarkçıbaşı hukuk ve haysiyetini kanunî merciinde anyacaktır. Nitekım yüzlerce liralık alacak şenedi de elindedir. 3 Hâdise için (azıma) tâbiri büsbütün yersizdir. Bu tâbirin bir kanunî anlamı vardır. Öyle bir iş olsaydı kanun herkesten evvel vazifesini yapardı. 4 Pek feci bir haksızlık teşka eden bu hâdiseyi Varşova konsolosluğumuzun gazetenize bildirilen şekilde yazması tamamile müsteb'ad olduğu gibi hakikat te ortaya çıkmak üzere bulunduğundan bu mektubumuzun saygm gazetenizde basümasuu saygılarımızla dileriz.»