Camhariyet Çanakkalede Türklerle Süngü Süngüye Birçok askerler, hastanelerdeki sefalet önünde yaralarının kapanmasını beklemeksizin cepheye dönmeği cana minnet biliyorlardı! Müstemleke alaylanmızın ef • radı, bir İngiliz başçavuşunun çadınnı yağma ederek, çapulculuk hırslannı teskin etmiş, rahatlamışlardı. İngiliz başçavuşu; küçük badem ağacmın kökünden kesildiğini, masasmın çahndığını ve ça'dınnın içerisi, en pis halâdan daha berbad bir hale getirildiğini görmüştü. devam edip gidiyor. Artık bıçak kemiğe dayandı, yıpratma harbi sözünden bıkkınhk ve bulantı geldi. Geliboludaki kıtaat o kadar iyi iaşe edilmiyor. Birçok ihtiyaclanmızı Seddilbahir kumsalındaki tatlısu frenklerinden satın alıyoruz. Bu muhtekirler çikçolata, süd, yemiş gibi şeyleri çok yüksek kârlarla satarak Fransız neferlerinin sırtından zengin oluyorlar. Amirler, Hergün javel suyu karıştmlmış bir tek Fransız kantini (ordu baksu içiyoruz ve hergün tubibler bir kaliyesi) tesis etmediler. Bölük çok zavallıyı Mundrosa yolluyorlarlerin stoklarından açıkgözler isti dı. (Müslüman Cezayir ve Tunus fade ediyor. Ingilizlerin hizmetinaskerlerinin arabcasından nakîen de bulunan Seddilbahir plâjındaki Fransız ordusunda, efrad arasıntatlısu frenklerinin Türklere ca da doktorlara tubib yani tabib dersusluk ettikleri meydana çıktı. Bir ler). Hastanelerin önünde, doktor gece, bunlar düşmana işaret ve muayenesini bekliyen ve yalnız rirken yakalandılar ve kurşuna disüd hulâsasile yaşıyan askerlerin zildiler. Bu suretle cephedeki Franhaddü hesabı yoktu. Bunlan Munsız neferini. Ingilizler, Türkler(?) drosta tecrid ederek bit ve pire dove Mundrostan gelen Rumlar so lu hasırların üstünde yatırdıklan yup soğana çeviriyorlardı. Ayrıca için, daha yaraları kapanmamış ellerinde inamlmaz pasaportlar mecruhlar bile, tekrar cepheye ve dolu bir takım arkadaşlar ki bunateş hattına gönderilmelerini isti lar hepsinden daha hain ve muhyorlardı. Bit içinde gebermektense tekirdiler Gelibolu Yanmadası sacephede flmek bin kat hayırlı idi. hillerine gelen vapurlarla öteberi İkide birde, gazetemizin basışım getirip iki misli kârla satıyorlardı. tatil etmek lâzım geliyordu. GazeHergün cehenneme girip çıkan zatemizi çıkannak humması bizi o vallı bizler için paranın kıymeti kadar sarsmıştı ki nihayet, kurşun olmadığından bütün bunları alı ıslıklan ve şerapnel takırdıları, arayorduk. sında gene işimize devam ediyor(Franslz iki misli kârdan şikâyet e duk. Kum girdibadlan yeni basıl diyor. Ya Türkiyede harb muhtekir mış sayılan darmadağm ediyordu. Ierinin yaptıklarl gibi on yirmi misli Bizi seyreden arkadaşımız Gotye kâr edenlerle karşllaşsaydı ne yapa cak, ne diyecekti? A. D.) bir Türk kurşununun saçlannın dibinden geçen yor, bize: rüzgârını duyuNo. 136 D A V E R Serbest sütun Tersane kurarken işçi de yetiştirmeü Okuyucularlmizdan mütekaid bir deniz zabiti, arkadaşimlz Abidin Daverin memleketimizde bir tersa ne yapllmasl lüzumu hakkindaki makalesi üzerine şu yaziyl göndermiş tir. Aynen baslyoruz: Memleketimizde tersane vücude getirmek hususundaki düsüncenizi açikça gösteren yazimzi okuyarak zevk duydum. Bu münasebetle bu tersane nin muhtac olduğu işçileri yetiştirecek amelî san'at mektebleri üzerine nazan dikkatinizi celbe müsaadenizi dile rim. Tersane kelimesi içinde belli başlı iki unsur malzeme Ue insan ön safı if gai eder. Malzeme bahsi mevzuumun haricindedir. Temas etmek istediğim unsur insandir ve bunun da isçi ku midir. Türk işçileri, yani her san'atin amele ve ustalari, çogu maruf tâbirüe babadan görme usullerle yetismistir. Pek mahdud kismı mekteb görmüstür. Halbuki bugünkü san'at âlemi ölçüyii balta sapile tutan iyçilerin başarami yacağı vaziyete girmistir. Rakarri bil miyen isçi hesabmda nasil yanüırsa hesabdan, hendeseden, gazden, taz • yikten ilâh.. çakmiyan işçi de elinde ki isi, fennin istediği düzgünlükte çı karamaz. Türk gencliği yaşamak için san'atin başhca vasita olduğuna kanaat getir • mistir. Fakat amelî san'at erbabı ye tiştirmek için teşkilât olmadığından meraklarini, istidadlarini maalesef meydana çikaramiyorlar. Millet mek teblerinin içinde her istiyene san'at öğretecek gece dersleri açilmalıdir. Biiyük bir kütleyi Avrupa fabrikalaritıa gönderip iş öğretmege imkân yoktur. Gece kursİarina evvelâ fabrikalarımiz önayak olmalıdirlar. Nihayet bu isi devlet eline almalıdir. Gemi yapmak, demiryolu ve vasitalarini yapmak için inşaiye ve makine mühendislerine olan ihtiyacimızdan fazla hesabdan, kitabdan anlar hakrkî isçilere muhtaciz. Bu meyanda Avrupaya san'at tahsiline gidecek genclerin miktar ve intisab e decekleri meslekleri de kontrol ve tevzin etmek lazimdir. Her yıl, geçen yıldan da haiyi! Iş Bankası UmumîHeyeti dün Ankarada toplandı Bankanın faaliyeti, memleket ticaretile birlik artmış ve halk mevduah 52 milyonu bulmustur |Sa? tarafi birinci $ahlfede\ RADYO aksamki orogramj İSTANBUL: 18 fransızca ders 18,30 haberler 18,« Lohengrln operası, Va«ner. (lcısaltılmı?), plâk 20,30 Jale (şan) piyano Ue 20,50 Nazlı keman solo piyano Ue . 21,15 son haberkr, borsalar 21,30 radyo orkes trası 22 radyo caz ve tango orkcstra lan. VÎYANA: 17,35 şiirler 17,55 gramofonla Vlyan* muslklsi . 18,30 tlyatro tenkldlerl 18,55 lngilizce ders 19,20 ulusal nesriyat 19,30 «Siegried> Wagnerln üç perdelik operası: Opera blnasından naklen lstlrahat esnasmda 21,45 te haberler 24,20 son haberler 24,40 cazband takımı. BERLİN: 19,10 spcT neşrlyatı . 20,05 konusma 20,25 eğlencell konuşma 20,45 gunun aklsleri . 21,05 haberler 21,15 eglenceU karışık konser 23,05 haberler 23,25 hayatın şaşılacak safhaları . 23,45 konser PRAG: 18 çocuklann zamanı 18.15 konus. . ma 18,25 gramofon . 18,40 gramofon 18,45 vlyolonsel kcmaerl 19,10 eklm haberlerl 19.20 almanca neşriyat 19,55 almanca haberler 20 gramofon 20.15 rusça ders 20.35 Manon Lesko operasının temsül . 23.05 haberler 23,20 gramofoa 23,35 almanca neşriyat VARŞOVA: 18,05 çocuklann zamanı 19,05 komıçma 19,15 mandolln orkestrasüe halk havalan 20,45 konuşma 20.55 gramofon21,05 şarkılar 21,50 haberler 22.05 senforük konser . 23,05 reklâmlar 23,20 salon orkestrası 24 konuşma . 24,10 »alon orkestrasının devanu. TULUZ: 20,20 Viyana orkestrası 20,35 operet çarkıları 20,50 orkestra Ue halk hava . lan . 21,15 fUim musUdsl 21,50 salon orkestrası . 22.20 sarkılar . 22,35 fllar monlk orkestra . 23.05 radyo fantezlil 23,50 Viyana orkestrası 24,05 operet çarkılar 24,35 Matmazel Nltu? opere tlnden parçalar 1,20 muhtelif sololar1,35 şarkılar . 1,50 opera orkestrası 2,10 radyo fantezisi 2,20 askerl bando 25 Mart Memleketin ekonomik durumu Bundan sonra ülke dısında ekonomik durumu gözden geçiren rapor 1934 ün 1933 yılınm para ve devlet maliyesi bakımmdan esas karakterlerini değiştirmeden geç tiği ve her ülkenin bu vaziyete krizden en az sarsılmak için ayak uydurduğu, zikredildikten «onra para siyasasınm birinci plâmîa g e len bir dava olmakta devam ettiği, ilâve olunmaktadır. [ mistir. İç pazarlardaki çalısma ve iş hacmi genislemis ve muamelele rimizin yekunu kabarmıştır. Borç verdiğimiz paralar geçen yıla göce artmıstır. Biihassa alâkadar oldu ğumuz »irketlere açtığunız kredi ler bu yıl bes milyon lira fazla olmuştur.> Şu birkaç cümle U Bankasının gidi? vaziyetini hulâsa edebilmekte dir. 52 milyon tevdiat! Alınan tedbirler Buradan ülkemizin ekonomi durumuna geçen rapor bunu en ince teferrüatına kadar tesrih etmek tedir. Bu kısımda bilbassa denil mektedir ki: «Ekonomik varlığı özlü, kuvvetli, ahenkli ve ayni zamanda sosyal seviye*i he* gün yükselen biır Türki yeyi uluslararası alısverişte faydah bir mübadele unsuru olarak kabul etmi* ve bu ülküye inanarak bağ J lanmı» olan iUkemizin dıs ticaret politikasında heır?eyden önce ve her fırsatı kollıyarak yabancı iilkelerle olan alısverişlere genislîk vermek prensipi yer bulmustur. Bizimle mukayese edîlemiyecek dorecede varhkh bazı büyük ülkelerin bu alan da aldıkl vn tedbirleri de göze çarpan menli karakterin mübadeleyi her gün hiraz daha daraltan ve yavas yavas felce uğratan bunaltıcı siyasanın izlerine yurdumuzda te «adüf edilemez. Nitekim, todiye muvazenesinde bütün elemanları nı içine alan «klering mukaveleleri» uluslararası ticarî geni?lemeği güden «ticaret anlaşmalarının» ayrılmaz ve çözülmez bir kısmı olarak ülkemizde telâkki edilmektedlr.> diyerek ekonomk siyasamızı hu lâsa etmek tedir. Biihassa raporda 1933 te bankaya yatınlan paralar yekunu 49,006,224,68 lira iken 1934 sonunda bunun 51,894,199,82 licaya çıkms olması bankaya halkm güvenini gösteren en bariz misal olarak zikredilmektedir. Sıncâ faaliyet Bundan sonra rapor bankanın îştirak ettiği Sömikok fabtikasınm eylulde çalısmağa baslıyacağuu ve cam fabrikasının bitmek üzere ol dHığUnu, Turhal Şeker fabrikasının faaliyete geçtiğini, Keçiburlu kü kürt madeninin işlemeğe başladı ğını haber vererek ortak olunan Türkis, Kömüris ve Kilimli ocaklarının vaziyetinden bahsetmekte dir. Bankanın kâr ve zarar hesabtnda ihtiyat parası ayrıldıktan sonra elde edilen safi kânn 675,705,94 lirayı bulduğu, bundan ibtiyat ve birinci temettü çıkarıldıktan sonra ge riye 240,705,94 lira kaldığı ve bundan ikitıci temettü hissesi olarak yüzde 2.80 ve beher müessis hisse • «ine d e onar lira temettü tevzii, fevkalâde ihtiyat akçesine 24,000 liranın ayrılması ve bu tevziattan artanın gelecek yıla geçirilmesi tek lif edilmektedir. Bu suretle 10 liralık beher hisseye 88 kurus, 15 nisandan itibaren tevzie baslana caktır. Kadın, kadın! Birgün Seddilbahirde açıkta demirlemiş olan Natal ismindeki nakliye gemisine öteberi satın alma • ğa gittik. Yolda giderken Majestic zırhlısının suyun yüzünde iri bir balina gibi yatan karinesine adeta sürünerek geçerken bizi Natala götüren motörbotun bir torpile lâ yık olmadığına şükrettik. Motö rümüz, vapura yaklaşırken arka daslardan biri birdenbire yerinden fırladı. Heyecanından muvazenesini kaybetti. Azkaldı, denize yuvarlanıyordu. Nakliye gemisinin güvertesini göstererek boğuk bir sesle bağırdı: Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler çunlardlr: Mehmed (Büyükada). Tanaa (Heybeli), Hüsnü Haydar (Eminönü), Efref (Ankara caddesi), Cemil (Beya zld), Yorgi (Küçükpazar), Asaf (Şehzadebasl), Sarlm (Aksaray). Rldvan (Samatya). Hamdi (Şehremini). Fuad (Karagümrük). Hilâl (Baklrköy). Hüsameddin (Fener). Halk (Hasköy). Merkez (Kasımpaşa). Nail (Beşiktaş). Merkez (Galata, Doğruyol), Matku viç (Tiinel), Kemal Rebül (İstiklâl caddesi), Şark Merkez (Şisli). Büyük (Iskele caddesi), Üçler (Yeldeğirme ni). Selimiye (Üsküdar). Ben Bonaparte gibiyİm. Beni öldürceke kurşun henüz yapılmamıştır, diyordu. Bir kürek mahkumu gibi çalışiyoruz. Yanıbaşımızdaki İngiliz bataryası ateş ediyor. Top çavu?larının keskin kumandalannı işitiyoruz. Bin müşkülâtla bastığımız gazetemizden okunabilecek 20 tanesini ayırdık ve dağıttık. Garibdir, bize beyaz müstemleke şapkaları veriyorlar. Sonra da 48 saat içinde bu şapkaları hâkiyc boyamazsak hapsedileceğimizi söylüyorlar. Burada boya nerede? Arkadaşm biri önüne bir permanga nat çanağı, bir de eski tıraş fırçası almış, söylene söylene şapkasını boyuyor; bu şapkaları, levazım idaresi, hâkiye boyayıp orduya öyle dağıtsa olmaz mı? Bugünlerde, şüphesiz bazı silâh fabrikalannın esrarengiz teklifleri neticesinde, orduya iki yeni teçhizat verildi. Bunlann bir tanesi hâki renkte bezden bir kukulete, öteki de tüfek namlularının ağzını kapatmak üzere, ince zincirli bir kapakrı. Bunun hiçbir amelî kıymeti yoktu. Haç şeklinde bir aralığı olduğu için, oradan namlunun içine toz, su ve kum, kapak yokmuş gibi, giriyordu. Fakat bunu orduya dağıtmaktan beklenen asıl maksad elde edilmişti. O maksad #da, büyük paralar kazanan göbekli tacirlere, fabrikatorlara biraz daha kâr temin etmekîi. Fransada harb zenginlerine satılacak daha bir hayli eski şato vardır. Yıpratma harbi, ihtikâr ve casusluk Neferlere vanncıya kadar bütün orduda herkese öğretilen «yıpratma harbi» müthiş bir malzeme ve biihassa kan ve can israfı içinde JVlevsim'iı İsçi yetistirmeğe baçka milletlerin ne derecede ehemmiyet verdiklerine bir misal olarak AJman bahriyesinde as • kerlere, muhtelif san'at mesleklerine ayrilarak, muayyen zamanlarda naxa> rî ve amelî dersler verildiğini, atelye ve fabrikalarda amele olarak çalistı rddıklartni gösterebüiriz. Gerek bu • giinkü ve gerek müstakbel fabrika ve tersanemiz için i*çi yetistiren amelî san'at mekteblerimiz pez azdir ve bunlarm amelî kifayetleri de maalesef noksandir. Memlekette isçinin kiyme tini takdir edenler mahdud kimselerdir. Ekserimiz amele deyip geçeriz ve hü • dayi nabid yetişen mahluklar sanariz. Kadın, kadın! Halbuki iyi yetişmis amele memleket sanayiinin temel taçJdir. Bundan 10 seHepimizi tarif edilmez bir his ne evvel iki deniz zabitinin kurduğu sardı, yüreklerimiz, heyecandan Galatada Koto hanmda mütevaziane sıcak »ıcak çarptı. Bu vapurun kaçalisan Motör ve Elektrik San'at roekdın hizmetçilerinden biri, zavallı tebinin ne büyük yoksulluklar ve zorbir beyaz gölge idi. Gemide küpeşluklar içinde ve hatta Istanbulun ec tenin korkuluğuna ellerini dayanebi atelyelerine sığmarak fakirane mış duruyordu. Aşağıdan bakınca çabaladığım bildiğim için böyle hu • sade beyaz ellerini görüyorduk. susî müteşebbislerin ihmal değfl, bilâ • Seddilbahre ihrac edildiğimiz günkis müzaheret ve tesvike Uyik ol denberi, bu, ilk gördüğümüz ka duklartnı göstermelidir. dındı. Güvertede görünen bu kaHulâsa, bir taraftan tersane kurar • dın hayali, hakikati ne olursa ol ken diger taraftan ifçi »mıfini bügi sun, bize ne zarif, ne ince, ne tatile takviye etmek ve müstakbel ter • lı görünüyordu. Aylardanberi görsanenin yanibaşinda eski tersanemizin mediğimiz, unuttuğumuz çok tatsibyan mektebi gibi işçi yetiştirecek lı birşey! amelî bir san'at mektebi kurmak ge • rektir. Türkiyemizde demir sanayiini Yukandan bir ses bağırdı: işte bu mekteblerin mahsulleri yüksel • Lüsi! tecektir. Ve isminin Lüsi olduğunu öğ A. B. rendiğimiz bu kadın, vapurun içinde kayboldu. Yüzünü bile göre ' memiştik. Fakat ne ehemmiyeti Maruf armatorlanmizdan Hakkı var. Bu kadın, bizim için yüzleriDenizaşanm hemşiresi Bayan Sa mizi okşıyarak geçip giden firarî ide ile Maırdln Askerî hastanesi obir güzel koku olmuştu. peratörü yüzbası Hüseynin nikâh Ticaret müvazenesi lehimizde Rapor bundan sonra 1933 te düsme nUbeti azalmı» olan dıs ticaretimizin kıymet bakımmdan gerile mesinin 1934 te dınrduğunu ve krizdenberi ilk olarak bir yükselme gösterdiğini, bu yükselisin leîıte 8 milyon üraya vardığını zikretmekte ve bu suretle devlet gelirlerinin de arttığını, 1934 yılmda bütçenin denk gittiği ve tahsilâhn 24 milyon lira çoğaldığını gözönüne koymakta dir. 1934 te ihracatm 92 milyon, ithalâtın 86,5 milyon lira lehteki farkın 5,5 milyon lira olduğu, 1934 te mallanmızın fiatlerinin ve rekol tenin fazlalığı yucdda'lanmızın yüzlerini güldürdüğü de ilâve edilmektedir. Muraktb raporu Bundan sonra Tekirdağ saylavı SakLr Kesebir ve Trabzon saylavı Hasan Saka imzalı mürakib raporu okundu. Rapor banka mevcudatının deftelrere uygun olduğunu^ tasdik ediyordu. ' Yeni kararlar Satış vaziyeti Bundan sonra mahsullerimizm, satıs vaziyetini gözönüne koyan rapor 1933 te 21,5 milyon liralık ihracat fazlalığuıın, 1934 te 5,5 milyon laraya inmesine sebeb olarak yabancı uluslara 12 milyon lira lık bir ithalât müsaadesi verilmesi ileri »ürülmekte ve birçok ülkelerin bizden daha 24 milyon liralık mal almak mecburiyetinde olduğu da bildirilmektedir. Rapor dıs ticaretimizin bu sevın dirici durumuna karşılık iç pazarlanmizdaki canlüık ve genisliğin de arttığını söyliyerek yeni fabrika lanmizın insa vaziyetlerini ve yurdda husule getireceği değişikliği gözönüne koymaktadır. Raporun bu kısmı sanayiimiz üzerind'e devletin mürakabe haklarmdan bahsedile rek nihayetlenmektedir. Ulusal paranın ne derece sağlam olduğunu ve para »iyasamızı ğö zönüne koyan rapor, mevcud iyiliği ve hükumetin isikrazlarının tesir lerini hulâsa etmektedar. Alkışlarla kabul edilen bu ra pordan sonra heyeti umumiye meclisi idare tarafmdan telclif edilen su kararlan kabul etti: «1932 hesab yılı içindeki çalıs ma durumu ve hesab'.ar hakkında idare mecli»i ve mürakıbl»^ tara fından yazılan raporlar ve 31 birin • cikânun 934 tarihli bilânço ve kâr ve zarar hesabları bugünkü genel heyetimiz önünde okunarak tetkik edildi. Bilânco, kâr ve zarar hesablannm tasdikile idare meclisi üvelerinin ve mürakjblerin 934 senesi is ve hesabl»rından dolayı ibralarına karar verildi. Genel heyet'miz 1934 yılı temettü payı olarak 10 lira itibarî kıymetindeki beher hisse senedine yüzde 8,80 hesabile 88 kurus ve beher müessis hissesine de 10 lira verilmesini tasvible temettü paylarınm kanunî vergilerin tevkifinden sonra 10 numarah kuponlaır mukabilinde 15 nisan 1935 tarihinden itibaren dağılmasına karar verdi. İdare meclİsince 1934 hesab yıh içinde yapılacak toplantıların sa yısı ne olursa olsun bir sene içinde verilecek huzur hakkı tutarınm üyeler için 2,400 lirayı ve reis için de 3,600 lirayı geçmemek üzere huzur hakkı verilmesine ve bu huzur hakkı tutarlari'e temettü hissele rinin safi olarak tediyesine genel he^etimizce karar verlimiştir. Genel heyetimiz Trabzon saylavı Hasan Saka ile Tekîrdağ savlavı Şakir Kesebirİ 1935 yılı mürakıbliğine tayin eylemistir. 1934 hesab yılı mürakabe ücreti olacak mürakıblerin her birisine ikiser bin lira verilmesi genel heye timizce karar altına almmıstır.» Kongreye davet Akınspor Genel yazganlıgından: 29 mart 1935 cuma günü saat 13 t» kulüb merkezinde senelik kongre toplanacaktır. Kulübe bağlı bulunan üyelerin yukanda yazılı gün ve saatte kulübe gelmelcrl rlca olunur. Turing KıTübün suvaresi İstanbulun en meşhur caa (Ritml Boys) uo lştiraklle 28 mart akşamı Taksimde dağcılık kulübü blnasında verlle cek olan Tııring Kulübün senelik balo sunda dans konkuru ve balon muhare besi glbl pek keyifll ve müstesna eğlenceler dud tertlb ve büfe cemlyet tarafmdan meccanen temin edilmlştlr. Adedl mah olan davetiyeleri almak İçin Gala tada Adalet Hanma hafta sonuna kadaı müracaat edilebilir. Nikâhlanma Edirne Kalkevintfe resım serg'si açıldı Edirne Halkevinden: Halkevi müze ve sergl kolu, Edlrnede bir resim sergisl açmağa karar vermiş ve faaJiyete geçllmiştir. Sergl mayısm on beşinde ve eski Türk Ocagı salonlannda açüacaktır ve on beş gun açık duracaktır. Sergiye her taraf taki san'atkâr ve heveskârlann lştirak etmelerl arzu ve rica edillr. Eserlerlni te§hir etmek istiyenlerln kaç eser gönde receklerini mayısın iptidasına kadar Edirne Halteevi relsliğine iş'ar ve eserle rini de nihayet mayısın beşinci gününe kadar gene oraya irsal etmelerinl diler ve bekleriz. Merdivenden tırmanıp nı araştırdık. Sonra vapura girer girmez hepimiz evvelâ kadıbulamayınca \Arkası var\ öteberi almağa başladık. ları dünkü pazar günü Usküdar Evlenme dairesinde icra kıhnmıatır. Çiftlere saadetlor temenni ederiz. ÖLÜM Cidali Millide, Ankarada Hâkimiyeti Milliye gazetesi idare müdürii ve bilâhare tstanbulda yağ ticaretile meşgul olan Perlepeli Sülçeyazicı oğullanndan Bay Mahmud irtihali danbeka ey!e mistir. Cenabıhak gariki rahmet eyliye. Bankanın işleri Raporda, Bankanın i'lerine tahsis edilen kısmında söyle denilmekte dir: «1934 yılmda yurdumuzun eko nomik durumunun iyileîmesinden dolayı bankamızın işleri de daha fazla olmus ve daha iyİ neticelen Newyork, Washington, Londra, Faris, üerlin, Viyana, Roma Varşova'da gösterildiği 1000 seans müddetince salonlan lebaleb doldurtmu«tur Hakikaton tekrar tekrar görülecek müstesna bir şaheser Rek yakındc K A R İ O K A en baedöndürücü ve şüvanı hayret filmi Bugün MiLLî ve ALEMDAR Sinemalarında Tamamen Türkçe sözlü ve şarkılı büyük film. S A R A Y Sinemasında Kıymetli bir tavsiye: MOSKOVA GECELERi EmsaUiı şahssvridir Btı hofta katnoli •tuvoHakiyatl* Görmeniz ve dostlarınıza gö>mel*rini söylemeni* lâzımgelen film üosna • Hersek, Rumeli, yigitlik heyecan. Bosna sevdalar.nda MUSA rolünü yapan artist bütün dünva erkek yıldızlannm en yakıgıklısıdır. BOSNA SEVDALARI ALEMDAR Sinemasında llâveten . llâveten ı Eski günlerin Rumelisi, Eski Rumeli halk Türkttleri Davet Halic İdman Yurdundan: 1/4/935 ten bir ay müddetle kayldleri son kongre kararı muciblnce yenillyeceğimiaden bu müddet zarfmda azanın U. KâübUğe müracaatleri lâzam olduğunu saygı değer gazetenizle ilânını rica edeliz. SUMER Sinemasında devam ediyor. Ovniyanlar. ANNA BELLA HARRY BAUR . P. RICHARD WiLiM ve ROD SANDOR Çıgan orkestrası Ba tılm. bo mevs'mde haşka hiçbir Bevoflıı sinemüsinda eöstenlmıvecek r kı BEN MELEK DEGiLİM MAY WESTın en güzel fümi oian Madım Burertlay'ın aş.k çıtıi SILVIA SiüNtY ve C\RY G R A M ' ı n Fransızca sözlü fılmi otan MiLLî Sinemada GÜN OTUZ PRENSES Üsküdar Hâfe Sinemasnda F E D O R A Mümessili MAKİ B t L ılâvtten diıny* habcıleri DUHUÜVh IS iuru|tuı.