Edebf bfiyfik romaus 32 (jokyuzu Yazaas Reşad Nuri Guntekin Hadi gel istersen işaretle konuşalım. Ben sana suallerimi böyle böyle yaparak sorayım, sen de bana böyle böyle cevab ver. Profesör «böyle böyle» derken pandomima oynar gibi isaretler yapıyor, yüzünü gözünü oynatıyor, sonra Sevim tarafından gene işaretle cevablar veriyor ve gülmekten katıhyordu. Fakat ne yapsa nafile! Sevim hastadan ziyade inadcı ve dargm bir çocuk vaziyetinde somurtuyor, kaşlarını çatarak önüne bakıyor. Profesör hâlâ ümidini kesmeden sözüne devam ediyordu: Çocuğum hastalığının ne ol* duğunu doktor hastaya aöylemez, hasta doktora söyler.. Dedim ya insan kapalı kutu... Senin içinde ne var, ben ne bilirim?.. O nabız, dil bilmem ne muayeneleri iki para etmez... Pek birdenbire iki para etmez demiyelim.. Vücuddaki alâmetlerin de gerçi tektük faydası olur ama, pek mahdud bazı vak'alarda.. ö y l e nabza bakıp, göze bakıp «sende şu var, bu var» diye işkembeden hükümler vermek şarlatanlann işidir.. Daha iyisini ister mi•in? Kan, idrar, bilmem ne tahlilleri filân bile bize esaslı birşey söylemez... Hele hastalık baslangıc * İannda.. Bir de baktık ateş^yükselmiş, içerde bir alaburadır başla miş... Karşıdan bir kara buluttur geliyor... (Korku ile kollarını kal* dırıp gözlerini açarak) Ulaaan dehşetf Içinden ne belâ çıkacaftını anlamak îçin keramet sahibi ol* malı. Profesöf Sevimin bu tafsilâtı anlamasmdan şüphe ediyormuş gibi bize dönüyor, sessiz sinema komiklerine mahsus mubalâğah el, kol, yüz hareketlerile devam ediyordu: • Evet bu kara bultun içinden ne kacak. Sekiz on hastalık var* da .â ayni alâmetler, ârazlarla başlar. Acaba hangisi? Alâmetlerin bir kısmı objektiftir, doktor bunlan dışardan görür; bir kısmı subjektfitir; bunları hasta içerden duyar. Hasta içerden duyduklanm doktorun dışardan gördüklerine ilâve etmeli. Kendi cenesthesiesinin tam bir tasvirini yapmalıdır ki o adamcagtt da az çok n« halt edeceğini bilsin... Tek elin sesi çık* maz. (Elinin birini def çalar gibi salhyarak) bak bunun sesinî du* yuyor musunuz?. Ne gezer? (Ellerini birbirine çarparak) şimdi nasıl ha?... Cül be kızım; biraz yÜzün gülsün.. Nedir bu somortkanIık canım... Allah Allah... Ne söylfiyordum.. Ha evet... Hastanm duyduklanm bütün inceliğile doktora anlatması şarttır.. Doktor nedir? tşin nihayetinde doktor nedir? O da herkes gibi bir adam.. Farkt çok hasta ve çok hastalık görmüş bir adamcağız olması... Hasta «ben şunu, şunu, şunu duyuyonım» demeli ki doktor da «bu vaziyette şunu, şunu, şunu duyuyonım demiş şu, şu, şu hastalarda sonradan şu, şu, şu çıkmıştı. Caiz ki sende de o neviden birşey hazırlanmakta olsun... Ona göre tedarikli bulunalım» diyebilsin... İşin can alacak noktasmı anlatabiliyor muyum? İşte hastanm rolü, işte doktorun roProfesor gittikçe coşuyor, P. C N. dan yeni gelmiş talebeye ders aniatır gibi bahsi derinleştirdıkçe derinleştiriyordu. Güzei sözler, is tifadeli sözler. Fakat ne çare kı Miikerremle ben bunları dinliyecek halde değiliz. Şimdiki halde zıhni* mız yalnız bu belâyı yani Sevimin hastalığını nasıl anlatacağımızı dü • şünmekle meşgul. O söylerken biz şaşkın şaşkın bırbirimizin yüzüne bakıyoruz. Profesörün neşe ve emniyetle odaya gırmesi, hastayı kolundan yakaladığı gibi kaldınp dıktnesi bizi evvelâ ferahlatır gıbı olmuştu. Fakat biraz sonra korkunc jestlerle yaptığı kara bulut tasvirleri bizi yeniden dehşete düf iırdü. Profesör giderken asağida: Avamdan zatlar olmadığımz için açık konuşabiliriz, dedi, şımdi ne söylesem yalan olur. Daha pek başlangıclardayız... Muhakkak olan şu ki çocuk hasta... (Bu noktada bizim de şüphemiz olmadığını bed* bin birer baş işaretile profesöre anlattık.) Adi bir mide fesadmdan ibaret te olabilir; sıtma da olabilır, yahud... Her ne ise.. Şimdiden telâsa sebeb yok... Ben akşam gene uğnyacağım.. Hay Allah cezasını versin. Neyse şurada doktor oldugumu bile saklayım diyordum. Önceden bir müshil ile ise başlıyacağız... Mükerremle ben korkunc birşey işitmiş gibi birbirimize baktık. Profesör bunu farketti: Ne oluyorsunuz AHahaşkı na? dedi. Ben mahcub mahcub gülümsi* yerek boynumu büktUm: Buna imkân yok doktor.. f Şehir^re Memleket Haberleri. ) Siyasî içmal Kaçak ecnebi "" şapka şeridi Bir şebeke yakalanarak mahkemeye veriîdi Giimrük Muhafaza teşkilâtı uzun müddettenberi takib ettiği bir kaçak • çı şebekesini meydana çıkarmıştır. Bu arada dün sabah Beyoğlunda iki şapkacı mağazasında arastarma yapılmif ve birçok sapka şeridi muhafaza alhna alınmıştır. Giimrük Muhafaza teşkflâtınm; kon* tenjanda ecnebi malı sapka şeridi buItmmamasına rağmen birçok Avrupa mamulâh şapka şeridlerinin sahhnası nazan dikkstini celbetmiş nihayet Muhafaza Başrnudurü Hasanm bizzat al* dığı şapkadaki ecnebi şeridi şüpheleri kuvvetlendirmistir. Dün limanda bulunan ttalyan ban* dıralı Plisna vapuru kamarotu Pertori Salvatora vapurdan çıkarken, süpheleni'erek; yakahnmış ve fizerinde 3 0 paket şapka kordelâsı bulunmuştur. ftalyan kamarohm derhal ifadesi alınmış ve bu adam şapka kordelâlarmı Beyoğlunda bir başka ttalyana görür* düğfinü söylemistir. Muhafazad»n ttalyan gemicisi kıyafetine sokulan bir me< murla beraber bu gemici soylediği ttal* y?mn yanma gonderiimistir. ttalyan kamarot kordelâlan bu ttalyana verirken bir cürmü meşhud yapılrmf ve Antonya Peligrino isminde olan bu ttalyan da yakalanmıştır. Peligrinonun da bir mutavassıttan baska birşey olrnadı&ı anlaşılmca o • nrnı delâletiie Beyoğlunun en büyük fld şapka depo ve ticarethanesinde araşfarma yapılrmş, elde edüen kor • delâlann hepsi muhafaza altma alm • mıshr. Bu Iti ttalyan derhrl Sekiımci th . tısas mabkemesine verilmis ve mtv • kuf»n muhakemeleri yaptlmıştrr. Gümrük Muhafaza teşkilâtı şebe • ke •frafında thkîkat yapmaktadtr. Cttmhuriyet 6 Mart 1935 •=• , Ziraat inkılâbı Eski Adlîye Vekilinîn dünkü dersi Eski Adüye Bakanı Yusuf Kemal tnkılâb kürsüsündeki derslerine dün de devam etmiştir. Yusuf Kemal eski Türklerin ziraate tarim dediklerini; tar* lanın oradan geldîğînî, toprağa gübre vermek, tarlayı dinlendirmek ve mahsulleri münavebe usulile ekmek suretile topraguı nasıl dinlendîrildiğini, ta* rihteki çağlara ayırarak anlattıktan sonra geçen asırda zlraî kimyanıa kes« fedüdiğinî ve sun'i gübrelerin bulunduğunu ve nihayet ziraate (makine) de kanşmca tarlanın adeta bir fabriksya döndüğünü söyliyerek dedi ki: « Bizim memleketimize bakaeak olursak Osmanlı devletinin tesiri şup • hesiz ziraat alanında da görüldü. Her noktadan ziraatimiz ffkirdir. Dinlen • dîrme usulü bizde de vardn*. Hatta munavebeli dinlendiren dahi vardır. Fakat Avrupa fle bir farknna var. G5renejpa tcsirfle (işte kıs mahsulü bn • dur, yaz mahstılu badur) diyip geçi • ltyor. Halbuki bu iş derin bir üinı olmuştur. Türk Yunan Tîcaret Ofisi Bazı müşkülleri hal jçin yakinda toplanacak Türk Yunan ticaret ofisi Yu nan delegesi Fukasın Ankaradan lstanbula döndüğünü yazmıstık. Yuan delegesi dün gazetecilej'e Ankaradaki temaslan hakkında şu maluraati vermiftir: < Atinanın mükerrer <Jtweti fizerine Atinaya gittim ve buraya gelirgelmez Ankaraya hareket ettim. Bazı Yunan mahsullerinin Türkiyeye ithali ile yeni Türk Yunan ticaret muahedesinin tatbikatından çıkan bazı müşküllerin halli lâzım geliyordu. Her iki mesele hakkın da temaslarda buiundum. Yunan pamuk ve yünlü mensu • catı son zamanlarda Avrupa men • sucatına muadil bir sekîl almıştır. Bunlann Türkiyede rağbet göre • ceği muhakkaktır. Halbuki Tür • kiyede ecnebi mensucahna karşı mevcod gümrük resml bunlarm ithalini zorlaştınyor. Yeni ticaret muahedesinin tat bikatındaki müsküllere gelinceı Buniar bilhassa mübadele edileo malların bedellerinin tesviyesinde* dir. Türk • Yunan ticaret ofisi yakinda top Ianarak bu meseleyi tetkik edecektir. Bu suretle müsküllere karşı bir hal çaresi bulacağlmızı nmuyonız.» Yunanistandaki isyan alkan yarimadast Ötedenberi Avrupanin en karişik sahasi olarak tanınmişür. Bu fena şöbret Balkan birliği fikrinin doğma*ı ve Balkan hükumetlerinin birbirlerile ya * kinla^mağa ciddî surette çahçmalan ile kismen bertaraf olmuştu. Şu kadar var ki bu hükumetlerden birçoğunun da • hilî ahvali bir türlü istikrar bulama • miştu Bunun başlica sebebleri bu memleketlerin herbîrinin evvelâ muh • telif ırklara mensub insanlarla meskun olmasi saniyen siyasî firkalarin da yalniz parlamento sahasmda ve intihab zamanlarmda kanunî voDarda müca • dele yapmakla kalmayip devletin mfl* seüâh kuvvetlerini ayaklandirmak ve birbirine dSfürmek luretile tefevvuk ve hakimiyeti tesis etmeğe çalişmaktaıt çekinmemeleri idL Birinci vaziyetin en ziyade gortHdüğü Balkan memlekeü Yugoslavya kJL 1929 da Kral Aleksandr ba ırkt tehalüften doğan didinmelere ve rekabet lere nihayet vermek için demokrasi esaslara müsteaid kammu esasiyi Ogaya, diktatörlüğünü ilâna mecbur ol muştu. Firka rekabetlerinden Oeri gelen ka* rişiklık ve btikrarsizlığin da en bariz nBmunesmi yakin zamanlara kadar Bulgaristan teşkD etmiıtL Fakat bura • da orda erlrf ni vaziyete ild defa mti • dahale ederek dabOi bb* barbin suha • runa meydan vermemîslcrdL Bulgarîstandan sonra ayni derdle malul olan bir memleket te Yunanis • tandı. Burada firka rekabetleri hep eski şekilde devam ehniş, nihayet bugün bütün dehşet ve fecaatüe dahilî bir harbe sebeb olmuftur. Donanma ve orda ikiye ayrdmlşbr. Yeni eyaletler yani Girid, Makedonya ve Trakya bü« kumete karşı ayaklanmişlar, esld «ya • letler yani Balkan Harbinden ervelki Yunanis tan hükumete sadık kalmiştir. Yonanistanda bagünkÜ dahüî barbe müncer olan firka didmmeleri çoktanberi devam ediyordu. Esld Yunanis • tan, Venizelos hükumetine ve firkası liberaüere ötedenberi lsinamamiştı. Mumaileyhin hükumeti ve firkasl, kral* cihk ıie ith*nı ettiği M. Çaldaristn fir • kasinı battrmak ; t m bütün kuvvet ve gayretile çalişmiştl. Nibayet intihab yapildı. M. Çaldarism firkasl halkçilar Meb'usan meclisinde ekseriyeti kazan* dı'ar. Fakat bu ekseriyet zayiftu Halkçilar ancak kendüerine f&ren yakin diğer ufak firkalar Oe mevkilerini kuvvetlendirebilmişlerdi. Venizelosun firkasl ise Meb'usanda ekalliyette kal • makla beraber bu ekalliyet kuvvetli idi. Âyan meclisinde ise ekseriyeti muhafaza ehnîfti. Zirtn vasiyet Bizim mutekâsif ziraat diyebüece • ğimiz yerlerde büe (rasyonel sistem) pek gSrfilmemektedtr. Bunun bir çok sebebleri var: Nüfutun dağımklığı bir, mahsnlfl ppzara sevkedememek vazi yeti 3u.. Bundan başka bizim koyluda kanaat var.. Bir parça ekmek bulduk* tan sonra (hamdolıun halhna) diy« • rek fazla kazanmak btemez. , Ziraatte tekniğm artmasi, makfaı* • nin artmasmdan ziyade nebat ve top* rak ilmini ryi bilmekle, nsullcri ryi k s v ramakla olur. Onun içm ziraarte makineleşmek demek, kol kurretinden tasamrf etmek demektir. TraktSr kul* lanmk bizfan pek işimize gelmedL Çünkfl Ok zamanlarda bunun yedek kısrm yoktn, kullanacak şoför yokto, olsa da yüksek masş istiyordu. Trak* törS b s yapamiyorduk, parçalarini bulamıyorduk. Sonra ban yerlerde kol Iravvef, makine kuvvetbıden ocuza mal olryordu. 1927 tahrir'nm aetfceshe bakar sak memleketimiz henBz kara sapan memleketfdir. Makme mehdad vitâ yetlerîmizde vardır. Bu umumî tetkikten anTıyoraz kt, yeni Türkiycda ziraat büyük bir in • kılab ffeeirmtd!. Çünka ba yolda esat* h değişme, tarihte görüldüğü gibi bir asırda, bir buçuk asırda olur. Memfe* ketimizde ziraat meselesüe köy ve köy» İS meseleleri hepimiz İçin ideal olma* bdır. Nüfusumuzun yansından çok faz* lası lcöylüdür. Onu ilerletmek bütün gencliğin en başta vazifesidir. Avra • padı olduga gibi bizde de zirattin is* tikbali ziraf bSgiye bağlıdu. Bunun için Millet Meclisi bir taraftan muha • rebe ile meşgulken bOe zir&at mek • teblerini düşünmüş ve kanun yapmış* tir.» Yusuf Kemal, müleb'n basından kal* dınlan âfar belâsmı izahtan sonraı « Devlet, ziraatin düzeltilmesini üzerine almışbr. Son on beş senelik »iraat terakkisi çok büyük bir inkılâb de* ğfldir; fakat dikkat edin. Ba terakki Oımal edOmiyecek bir kıymettir. Pek çok şeyler yapilmijür.» demiş, makine fle ziraatin taammum etmemesi sebeb* lerini anlatmış, hayvancılıguntzı mki • ş3if ettirmek için alman tedbirlerden, ziraat ve orman fakültelerinden bah • setmiştir. Balkan Konttyi tkttsad heyetlerinin çaltşmalart Bu ayın onunda toplanacak olan Balkan konseyi iktısadt heyetlerinin mesaisine îştirak edecek olan Ekonomi Bakanhğı nakliyat umum mü* dfirfl Ay«t, Nafıa Bakanhğı münakalât reui Rifat ve fen müfettişi Kâzımdan mürekkeb heyetimiz ya* nn akşam Belgrada hareket edecektir. Heyet, Belgradda toplanacak olan Balkan iktısadî konferansının nakliyat ve tarifeler komisyonunun calıştnalarmda hazır bulunacaktır. Deniz nakliyat müdürü Ayet Belgraddaki toplantılar bittikten sonra, Bükreş ve Köstenceye gidecek, ileride m«nleketimizle bazı Çalkan merkezleri arasmda tesisi düştinülen deniz ve hava hatları Gzerinde tetkikatta bulunacaktır. tmkân yok... tmkân mi yok.. Bu ne de * mek? Şu demek ki... Hasta kendi* ni bilmiyor.. Biz ona yardım ede* cek vaziyette değiliz... Mükerrem sözü ağzımdan ala* rak ayni komik korku ile devam etti: Burada gurbetelde kalmış iki beceriksiz ihtiyar bekânz... Ne yapacağımızı bilemiyoruz... Profesör bir kahkaha atarak: Hakkınız var, dedi, bu işi bana bırakın.. Size âlâ bir hastabakıcı göndereyim... Merak etmeyin, bir iki saate kadar burada olur. Mükerrem de, ben de profesö rün bu vadine pek inanmamıstık. Fakat birkaç saat sonra Gülşen kalfaya benziyen ellilik bir kadı nın elinde kocaman bir çanta ile geldiğini gördük ve genif bir nefes aldık. Sen misin: «Hayatı bomboş geçirdik.. Çoluk çocuk sahibi olamadık» diye kendini türlü budala hüzünlere kaptınp üzülen? Al bakaIım aile saadetini.... 7 Hastabakıcı Habibe Resul is • minde bir eski belediye ebesiydi. Bir hafta ara ile iki löğusanın ölümüne sebeb olduğu için diplorr.ası elinden almmif.bundan başka on üç ay da hapis yatmıştı. Şimdi iki buçuk senedenberi hastabakıcılığı ediyordu. Habibe Resul girdiği hastanelerin hiç birinde tutunamamış, iki buçuk senede altı hasta ne değiçtirmişti. Sebebi doktorların kendisini çekememesi idi. Ebe demek yanm doktor demekti. Habibe Resul hiç hatır gönül tanımaz, doktorlar yanhş bir iş yaptılar mı hemen çekic gibi kafalarına iner di. \Arkan tar] VÎLÂYETTE Halktan para alınamaz! Muhtarlarm lâgvı üzerine mahalle halkina aid bazı islere bakmak tizere bİrer mahalle mümessili intihab edü • miçti. Bu mümessUIerin bazı yerlerde kanunen memnu olduğu halde halktan para almakta oldukları yapilan şikâ « yetlerden anlaşilmistir. Vüâyet bu şikâyetleri nazan dikkate alarak bu kabil halk işlerinin hiçbir ücret alinmadan yapilmasim emret miftîr. ÜNÎVERSÎTEDE Profesörler türkçe ögreniyorlar Grjçmenler için tertibat Dün Vilâyette Vali muavm vekili * nin yamnda bir iskân komisyonu top* Ianarak ükbaharda memleketimize gelecekleri anlasilan göçmenlerin bura • dan geçtikleri esnada almacak terti batla meşgul olmustur. Tophanede ba* u cami ve resmî binalar bunlarin tran* sit olarak naküierinde muvakkaten i • kametlerine tahsis edÜecektir. Odun satışları Ziraat Bakanlıginm ormanlarda kat'iyatı tahdid ettiği malumdur. Söylendiğîne göre Zonguldak Sö • mikok fabrikası faaliyete geçtik • ten sorra peraken<îe odun satışınm menedilmosi muhtemeldir. Bunun simdilik tstahul, Ankara gibi bü • yük şehirlerde tatbikı düşünülmektedir. ŞEHtR ÎŞLERÎ Hulâsa intihab kuvvetli ve devamlı bir hükumet vücude gtlmcsini temin eüniversite profesörlerînin tedrisata decek kat'î bir netice varmemiştL Başbasladıklarindan itibaren üç sene zar* vekâlete gelen M. Çaldaria soğukkanll finda olrattuklan derslere aid birer kive uysal olduğundan M. Venizelosun tab neşretmclerf lâz'm gelmektedir. firkası ve diğer rmıhalif firkalar ile teşöğrendiğimize göre ecnebi profesör • riki mesaide boluamak için ber çareye lerden birçoklan kitablarim hazirla başvurmuştu» mişlardir. Kitablar imfahanlardan sonBuna mukabfl şimdi öğreniyoruz Iri M. Venizelos ve firkası kanunî yoOarra çikanlacaktır. da rekabet ve mücadele şekluu bermu* Diğer taraftan ecnebi profesörlerin tad bir tarafa btrakaralc devletin mü 3$ sene zarfinda türkç* öğrenmeleri sellâh kuvvetlerini ayaklandirmak su* v* dördüncü seneden itibaren tedrisatı reü'e tefevvuk ve hakimiyeti elde et • tSrkç* olarak yapmalan mukaveleleri meğ kalkişmiflardır. Ordu ve donanma yakin tarihte em> şartlan arasinda bulunmaktadır. Pro • salî pek çok görüldüğü veçhile isyana fesörlerin birçoklan türkçeyi iyi ko • tahrik edilmiştir. Ba dahilî barbin ne • nuşmak için çalismalarina devam et • ticesi ne olursa olsun derin yaralar a • mektedirler. çacek ve Yunanistanin beynelmilel si Beş sene zarfinda derslerin! türkçe yacetteki mevküae tesir etmekten hali veremJyen profesörlerin mukaveleleri kalmiyacaktır. Vaziyetin az zararla kurtarilmasi dahilî harbin bir an evvei feshedilecektîr. nihayet bulmasina ve tabü ahvalin avdetine bağhdır. Muharrem Fcyn TOGAY Tıb Talebe cemiyeti konferans'arı Tramvay Şirkelinden alınacak 2,5 milyon lira Devlet Şuratinin »on kararindan sonra yakinda bitecek olan müddet i* çinde Tramvay şirketi 2,5 milyon li • rayi hükumetin emrine teslim etmedi • ği takdirde paranin haciz »uretile tab»il edi eceşi haber verilmektedir. Maamafih Tramvay »irketi mümes • sü'erinin Nafia Bakanlığina uzun tek • Iiflerde bulunduğu ve buniar aratinda birçok yeni hatlarin in°asi da mevcud olduğu söylenilmektedir. Güzel bir eser: İstanbul şehir rehberi IBatmakaleden mabaid] paftalarda sokak ve eadde bimleri pek açık olarak görüluyor, ve rabatça o kunabüiyor. Kitabm cildi içinde btilunaa bu 3 4 hartadan başka kapaklarm içranlannddd cebler. de dört buv&k karta konmaşhır: Burada Ittanbola jmr yer gerak parçalar halinde, fcrek (cdel bakişla barU üzerinde de cBrebüiyonO. Hartalar çok RÜzel yapü • miş, çok cfizel buılmiş, çok güzel katlaamiş ve zaten güz«l olan kttabın i • çine çok «üzel yerleştirilmiştir. Hacmi bakirmndan 4500 «ayfalık küçük bir kitab, fakat tstanbulu îatiyaeı olanlara açık ve kolay KÖttennek bakimmdan kocaman bir aruiklopedî gibî birşey. Onun içinde ne yok ki? Istanbulun Bi* •ansblar ve Osmanhlar derirterine aid fciM tarihi Oe gecmiş devirlerinde na • •ıl ş«nlendirildisi, binalari; devlete, Belediyeye, Evkafa ve Hususî idareye verdigi vergflerin topyekun sayimi, liman canlılığı, ticaret odalart, n'caret kurumlan, budunun genel bizmetleri • ne çalifan anonim şirketlerin işleri, csnaf cemîyetleri, sanayü ve sanayi ku • rumlari, saglık ve ulusal kurumlart, kültür kurumlan gibi bir şehir için flk b«Jdşta bOmnetJ gerek olan bütGa bügQer derlitoplu, hele hepsi yerliyerin de dosdoğnı olarak hep bu kitabm i çmdedir. KiUbm kucagina »Idığı bö • tün bilgrileri sayip dökmege burada çare bulamiyoruz. Yalnız örnek olarak İs • tanbulun türlü adiarla verdiği vergi • leri yazmiş olahm barî. Kî^abn g3re tstanbul 19301931 malî senesinde şu vergDcri vcrmijtir: 70,537,887 Devlete 1,500,000 Evkafa 6,481,574 Belediyeye 5,823,121 Hususf idareye 84,342,582 Şimdiye kadar hiçbir ittatistücte boyle toplu o'arak goremedîğimiz bu bflgî çok değcrli degil mi7 Bu kitabda her mesele ifte böyle bir ösenle «iraya kontntışttıf. Bize bu kadar güzel bfr es«r vermlş olduğundan dolayl tstanbul Belediye • sini ve ba eseri çok büyük o • zea ve eraeklerle ortaya koy • mu? olanlan ellerimizin bütün gfl* cü ile alkıslanz. tşte ozenli çalısma bSyle olur v» böyle çahşllinca da or • taya bSyla abide değerinde eserler çi* kardabOir. Tıb Talebe cemiyeti tarafından ter • tib •dflen konferanslara yartn Halkevi konferans salonunda devam edüecek • tir. Bu konferansi tzmir saylavi Mah • mud Esad Bozkurt verecektir. ECNEBİ MEHAFlLDE Almanya iie talebe rrUbadelesi Berlin Belediyesi önümüzdeld yaz mevsimmde Türkiye Qe Almanya arasinda talebe mübadelesi yapmağa ka* rar vermiş ve bu mesele ile meş • gul olmak üzere tstanbul* bir kadra murahha» göndermiştir. Ber* lin sehri murahhası Türkiyeye gelecek Almanlann Türkiyeyi daJıa. iyi tammalarını temin için sırf Alman talebesine mahsus ihzari bir kurs açUmasina nezaret edecek ve lâ • zim gelen tedbirleri alacaktir. Liman ücretlerinde tenzîlât Nurraraîama ilerliyor Numaralama işleri faaliyetine devam edilmektedir. Numaralan tesbit edilen binalara cumartesi gününden itibaren numara plâkaları konmağa başlanacaktır. lstanbulda şimdiye kadar 143 bin bina tesbit edilmiştir. Yeni sokak isimleri için de bir liste hazıe!anrr.ıştır, yakinda Şehir Meclisine verilecektir. Stadyom piânı Yeni yapilacak stadyom Içîn jm» kında, iki ay sürecek blr plân tnüsabakası açılacaktır. Bunun içia Belediye fen heyeti tetkiklere ve hazirlıklara ba^lamıstır. I ILomiayon içtima halindm Liman tarife kornîsyonu dün D«* niz Ticaret müdürlüftünde toplan miş, Liman Işleri umum müdürlG • ğfine aid tarifelerin tasbitile m«ş » gul olmustur. Komîsyon dünlcü toplantısntd* yükleme ve boşaltma ücretlerile stt tarifesini tesbit etmiştir. Verilen ka* rara göre yükleme ve boşaltma ücretlerinde, tüccar lehine bir ten • zilât olmak üzere «Imdiye aeentalara verilmekte olan 28 lroruş triyaj masrafı kaldınlmıştır. Su tarifesi olduğu gibi bırakıl • mıştrr. Yalnız, Liman tşleri müdürlüğü, Belediye su şirketi, su tarifesin de tenzilât yaptığı takdirde gemi lere verilecek su ücre'înde ayni nisfcet dahilinde tenzilât yapmağa muvafakat etmiştir. KomUyon, pazar günü tekrar toplanacak ve liman kömür tarifesini tesbit edecektir. Cumhuriyet Nüshaıı 5 Kuruftur )TQrkiy« Hartç Atatürk köprüsü münakasası Belediye daimî encümeninde bütç« müzakereleri bitmiştir. Encfi m«n bugünden itibaren Atatürk köprüsü proje ve sartlarını tetkike başhyacaktır. Proje bu ay içinde bitirilerek nisana kadar znünaka«a ilân edüecektir. şeraiti» *" ^ Senelik 1400 Kr. 1700 Kr. Altı ayliU 750 1450 Üç «ylık 400 800 Bir «ylık 150 yoktu» YVNUS NADt