'• Camhuriyet' 2 Mart Jürklerle Süngü Süngüye Ingilizler de, Fransızlar gibi, kendi kendilerini aldatarak zafer bayramı yapıyorlardı! Zevalde, bütün tesbit edilen mevziler, Ingilizlerin eline geçmişti. Bu suretle İngilizler takriben 1000 yarda ilerlemi? bulunuyorlardı. Bu ileri hareketi, İngilizlere dört sıra siperle o kadar uzun zamandan beri 8ol cenahımızın ilerlemesine mâni olan o meşhur Bomerang tabyasım kazandırmıştı. edildikten başka 1213 temmuzda bir aksülâmel yapmak bile müm kün olmuştu.» # Çanakkalede ^ Mücessem film Lumyerin icadı hakkında verilen tafsilât Bundan bir buçuk sene ev vel, smema sü tunlanmızın bi • rinde Amerika da bir İngiliı mühemdisinin teyirciler tarafm dan mücessem sekilde görüle • bilecek bir filim yapmak için ça Iıştığını, ihtira m iki sene zar • Ihtiyar âlim fında tatbikat saLümyer hasıma geçebileceğmi yazmıstık. Îngiliz mühendisioin bu hususta takib etmek istediği esas su idi: Sahneleri muhtelif makinelerle, muhtelif köselerden almak, sorara at cambazhanelerinde olduğu gibi ortaya üzeri girintili çıkıntılı büyük bir cam mikâb koyarak evvelce muhtelif makinelerle muhtelif köselerden alınmış filimleri oraya hep birden aksettirerek tecessümü hu • sule getirmek.. Bu icadın muvaf fakiyetle neticelendirildiğine dair henüz bir haber gelmedi. Fakat geçen gün Anadolu ajaosının Pari* • ten alıp verdiği bir telgrafta maruf Fransiz âlimi ve sinemanıa ilk mucidleriden biri addolunan Lumi ereio alelâde filimleri mücessem gösterebilecek bir gözlük icad et tiği bildîriliyordu. Soa posta ile elimize gelen Fransız gazetelerinin birinde Lumierein icad ettiği gözlükleri gözüne takarak filim seyretmis bir muharririn ihtisasatma tesadüf ettik. Bu ica dm ne sekilde olduğunu pek güzel izah eden bu malumatı iktıbas ediyoruz: «71 yasında olmasına rağmen çalısmaktan bıkmıyan ve daima tek basına uğrasan âlim yeni icad et • tiği gözlüklerle bize filim göster • meğe hazırlanırken bir mukadde me makamında fu izahafa verdi: Bu işin esasmın kesfi »erefi bana aid değildir. Yanyana konmuş iki reskn iki gözle bakıldığı vakit onu mücessem gibi gösteren «streoscope» denilen aletleri hepimiz biliriz. Herkes çocukluğunda bununla resim seyretmiştir. Bu aletler 1855 senesindenberi mevcuddur. Orada bu resimlerden biri kırmızı, diğeri yesil olarak yekdiğermin üzerine aksediyor, seyirciler de biri yesil diğeri kırmızı camdan gözlük ta • kıyorlar. Her resmin rengi o renk • teki gözlük camına intibak ederek resim mücessem gibi görünüyordu. Ayni esasa istinad edilerek filimleri mücessem göremk usulü de tatbik sahasma geçmişti. Fakat bir taraftan kırmızı ziya gözü yoru • yor, diğer taraftan yesil renk gö züa tabakai sebekiyesine kırmızı dan fazla tesir gösteriyor, bunun neti cesi hayal nazanmızda tam olarak tesekkül edemiyordu. Işte ben bu gözlüğü ulah ettim. Gayet basit birsey değil mi? Lâkin ben buınun için tam iki sene çalıstım. Tetkik ve taharride bulundum. Gözlerin kırmızı ve yeşil fualarla ayni derecede müteessir olmasuu ve bu iki ziya nın birleşmesinden beyaz bir ziya husule gelmesini temin ettim. Ihtiyar Lumiere bu izahattan sonra smema gösterme makinesi • nm üstüneiki objektifli aletini koydu ve bize de yeni icad ettiği gözlüklerden birer tane vefdi. Isık söndü. Filim baçladı: Işte Akdeniz sahi • linde bir plâj.. Oradaki insanlan elimizi uzatsak kendilerine dokunabilecekmişiz gibi görüyoruz. Onlar da tıpkı hayattaki vaziyette mü • cessemmişler gibi bize doğru yaklaşıyorlar. Filmin diğer bir sahaesi <Tulon> Iimanını gösteriyor. Artistlerden biri canlı ve muallâkta imis gibi geziyor. Arazi tamamile buudlu olarak görünüyor. Üçüncü sahnede iki fil var.. Biri arasıra basını kaldınyor. Hortumu bize doğru uzuyor, salonu baştan afağı tarıyormus hissini veriyor. Filimden diğer bir sahne: Bir tren istasyocıa giriyor. Lokomotif bütün hızile üzerimize doğru geliyor. Hepimiz çiğnenmemek için gayriihtiyarî sağa sola yaslandık. Perde boş kaldı ve ısık açildı. Lumierein yeni icadı gÖzlerimizde hayret içinde üç kişi biribirünize bakakaldık. Anlasılıyor ki pek yakın bir zamanda her sinema seyir • cisi salona girip te yerkıe yerles tiği zaman oturduğu koltuğun kenarmdaki bir kutu içinde bu gözIükten birer tane bulacak,. Filim bittiği zaman da hademeler: Bayanlar, baylar, rica edeeiz, gözlükleri tekrar yerlerine koymayı unutmayın! Diye bağıacaklardtr.» Bulgar gazetelerine göre. No. 117 Nakili: A. DAVER Son günlerde 12 tren asker göndermişiz Edirneye de yeni kıtaat yollamışız, Trakyada tahkimat ve iki tayyare karargâhı yapacakmışız! Sofya (Hususî muhabirimiz • den) tki gündenberi Bulgar matbuatı Yunanhlan bırakıp sim • di de bizim Trakyaya asker sev • kettiğimizi, Trakyayı tahkim edeceğimizi ve Trakyada yeniden tayyare karargâhlan yapacağımızı yazmağa basladı. Evvelki gün Zora gazetesi Havas ajansmın Bükres • ten aldığı bir haberi nesretti. Bu habere göre guya son günlerde Trakyaya yeniden 12 tren asker sevkettnişlz! Ve bu sevkiyat Türk Büyük Erkânıharbiyesinin hazırladığı yeni kurulus plânı üzerine yapılıyormus! Dün de Kambana ga • zetesi biraz daha ileri gidip tstanbuldan her gün mütemadiyen Trakyaya yeni kıtaat sevkolunduğunu, istihkâm zabitlerinden mürekkeb bir mütehassıs heyettn çok yakın da bütün Trakyayı gezio tahkimat için elverişli yerleri tesf4* edeceğini ve Trakyada yeniden iki büyük tayyare karargâhı yapılacağını yazdi. Bugün de Zarya gazetesi «Türkler Edirneye asker sevkediyorlar; Edirneyi yeniden mi tahkim ede > cekler?» serlevhası altında »u basmakaleyi yazmaktadır: «Lozan muahedesine ve Türkiye ile Bulgaristan arasında mevcud diğer muahedelere nazaran iki hü • kumet hududun iki tarafında on beser kilometroluk bir sahayı tahkim etmemeği ve oralarda asker toplamamağı teaahhüd etmislerdir. E • dirne de bu mmtakaya dahildir. Fakat iki gündenberi Türkler Edirneye de asker sevketmekte ve bu suretle Bulgaristana karsı olan dostça teahhüdlerini ilga etmektedir • ler. Türkler Edirne garnizonunu kuvvetlendiriyorlar. Onların Edir > neyi yeniden tahkim edip etmiye • cekleri henüz malum değildir.> Bulgar matbuatmın bu sistema • tik nesriyatmdan birsey anlıyamı • yoruz. Yoksa Bulgarlar kendileri hududda tahkimat yapmak istiyorlar da isi mugalâtaya ve velveleye verip bu suretle yapacaklarını gizlemek mi istiyorlar? Memduh T. TEZ,EL R A D YO Trakyaya aksamki VÎYANA: ' 17,20 koro konaerl 18,30 balk «arkı lannı ögrenellm 18,45 gramofon 30,1i hava Aporu ve haberler 21,0S Johan Strausun oglunun operetlerlnden par çalar 22,45 Jstirahat zamanmda haberler . 23,35 son haberler 23,55 konser salonundaö balonun nakli 1,05 cazband takımı. BERLİN: 19,10 spor ne?rlyatı 19.25 çarkılar re mııslki 20,05 orkestra ve keman koasert:' Mozartın eserlerl 20,45 gunun aklslerl 21,05 haberler 21,15 mlzah 23,05 ha berler 23,25 dans havalan. BUDAPEŞTE: 18 05 genc kızlann zamanı . 19,05 cazband taiımı 19,35 konuşma 20,10 piyano İle blrllkte çarkılar 21 haberler 21,15 operet: Monmartr menekşesl . 1,10 «on haberler. BÜKREŞ: 18,05 radyo orkestrasmın konserl 19 O f haberler 19,20 çifte plyano İle konser 19,50 konferans 20,10 gramofon 20,55 konuşma . 21,10 cazband takımı 22,05 konferans • 22,20 cazband takımı 23,30 musiki. BELGRAD: 20,05 reklâmlar 20,15 gramofon 20,20 haberler 20,35 ulusal neşrtyat . 21,05 radyo orkestrasmın konserl 21,50 ko nu$ma 22,20 Lubliyanadan naklen AYrupa konserl . 22,50 haberler 23,05 Saksofon konserl 23,35 kafekonser havalan24,05 dans havalan. VARŞOVA: 18,55 konferans 19,05 haberler 19,20 salon orkestrasmın konserl 20,05 plyano konserl . 20,25 konferans 20,35 üç klşilik heyet tarafmdan konser . 20,55 konuçma 21,05 eğlencell program 21,50 haberler 22,05 senfonlk konser . 23,05 konuçma • 23,20 reklâmlar . 23,35 dans havalan 24,05 konusma • 24,40 dans ha valannın deramı. Siper harbi Hava bile sevinmis!? Geceleyin Türkler siddetli bir mukabil hücum yaptılar. En bü yük şiddet sahil kısmında idi. Fakat, o tarafta, deniz cephemizi sahil boyunca çevirmek için yapılan kuvvetli bir Türk hareketi, iki muhribimizin projektörleri tara fından görülerek top ateşile akim bıraktınldı. Hatlarımızm diğer kısımlanna yapılan hücum lar da Türkler için ayni derecede muvaffakiyetsiz ve zayiatlı ol muştur. Her tarafta düşman büyük zayiatla püskürtülerek ele geçen arazi baştanbasa muhafaza edildi. Kazanılan muvaffakiyet, umumî vaziyet için mühimdi. Müttefikin hatlan yalnız ilerlemekla kalmayıp düzgün bir hale getiril mis. ve her hususta ıslah edilmişti. Manevî kazanca gelince, maddî kazancdan da büyüktü. Nisandaki ilk ilerleyiştenberi böyle bir muvaffakiyet kazanılamamış.tı. Bu muvaffakiyet düşmanın takviye kuvvetleri almasına ve mevzilerini tahkim için kâfi vakit bulmu? olmasına rağmen kazanılmıştı. Ha vayi nesimide bile şevk ve tefahur hissi vardı ( ? ! ) Muzafferiyetin nuru her gözde parhyordu. Bu darbe vakit kaybetmeksizin takib ve idame edilseydi zaferin tam olacağına herkes kanidi. Fakat, biz bu noktada lüzumundan fazla nikbin değiliz. Şimdi Türklerin cenubgrupuna kumanda eden General Veber, sonradan öğrendiğimize göre, muvaffakiyetimiz karşısında Soğanlıdere Kilitbahir hattına çekilmeği tavsiye edecek derecede fazla müteessir olmuştur. Burası Çanakkale ve Kilitbahir istihkâmlarım müdafaa edecek son müdafaa hattı olduğu için General Sanders buna razı olmamıştır. General Sanders, her ne pahasına olursa olsun, sahil cephesinde biz İngilizlerin elde ettiğimiz mevzileri geri almak fikrinde idi. Bu maksadla Boğazm Anadolu kıyısından bir fırka asker ge tirttiği gibi diğer bir fırkanın da Anraktan (yani Arıburnundan) aşağı hareketini emretti. Bu, muvaffakiyetimizin mühim bir neticesi idi. Anburnundaki kıtaatı mız, işgal muharebesinden sonra, kuvvetli bir mukabil taarruza maruz kalmışlarsa da Türkler fazla zayiatla tardedilmişti. 4 temmuzda iki Türk fırkası Seddilbahirdeki yeni mevzilerine girmişlerdi. Bu tarihten itibaren yeni îngiliz takviye kuvvetleri gelinciye kadar vukua gelen mecburî teahhür cenub mıntakasındaki kuvvetlerimize hiç rahat vakit geçirtmemişti. Türkler, kısa kısa fasılalarla öyle şiddetli ve öyle anudane mukabil hücumlar yapıyor lardı ki... Türklerin zayiata hiç e hemmiyet vermemeleri son kazandığımız arazinin nekadar kıymet tar olduğuna delildi. Fakat Türk lerin bütün gayretleri beyhude idi. Türkler, şecaat ve gayretlerini ispat etmek için cephemiz önünde bıraktıkları sıra sıra ölülerden başka bir netice elde edemediler. Türklerin hücumuna mukavemet Îngiliz harb tarihinin bu muharebeler hakkındaki tafsilâta ilâve ettiği sevinç tazahüratı aylardan beri olduklan yerde saymaktan fena halde sıkılan düşmanlarımızın bir kilometrodan daha az bir ilerlemeyi bir zafer telâkki ederek çocuk gibi sevindiklerini gösteriyor. Onlar da 21 haziranda Fasulye mevziini yarımyamalak zapteden Fransızlar gibi kendi kendilerini aldatarak zafer bayramı ediyorlardı. Hakikati halde çetin siper harbi başlamıştı. Siper harbi, malzeme harbi demektir. Kazma küreği, kum torbası, çelik kalkanı, aynası, kerestesi, potreli, oluklu saçı, tel örgüsü, makinelitüfeği hulâsa müdafaa malzemesi çok olan taraf kendini iyi muhafaza ettiği gibi, topçu cepanesi, bomba topları, ağır obüs ve havanlan, topçu ateşini tarassud ve idare edecek tay yareleri, balonları çok olan taraf, müstahkem sahra mevzilerine yaptığı hücumlarda muvaffak o lurdu. Siperlerin müdafaa malzemesi gibi, siperlere taarruz için lüzumu olan hücum malzemesi de Türklerde az, tngiliz ve Fransızlarda çoktu. Onun içindir ki Türkün kahramanhğı, malzeme bolluğu karçısında bunalmağa basjamıştı. Nasıl makinelitüfekler en kahra man insanlan orak makinesinin başaklan biçişi gibi biçerek taar ruzlarımızı akim bıraktısa, şimdi de düşmanm kara torpili denilen kocaman bombalan ve hesabsız cepane ile yaptığı topçu hazırlık lan siperlerimizi hâk ile yeksan ediyor ve içlerindeki kahramanla rı, bütün kahramanlıklarına rağ men toprakla gömüyordu. Kahramanhğı ancak canlı insanlar gös terebilirdi. Düşman hazırlık ate şine uğrayan müdafaa vasıtaları kıt siperlerimizde ise canlı adam kalmıyordu ki kahramanlık etsinler. Bir dereceden sonra kahra manlık tanımıyan malzeme har binde, fakir ve her taraftan abluka altına alınmış Türkiye, bütün dünya sanayiinin kendileri için çalıştığı zengin Fransa ve İngiltere ile elbette yanşamazdı. Buna rağmen Türkün çok yüksek kahra manlığı, çok kanlı zayiat pahası na, düşmanın malzemesine de galib geliyordu. Vaziyeti bir defa tersine çevirmek mümkün olsaydı, yani düşmanm malzemesi bizde bizimki onda olsaydı, onlan bir hafta içinde, muhakkak, denize döğerdik. Türkelinin nazlı ve gSzbebeği Edirnennde ala Saltaruelim Trahyamızın üç timsalile beraber». Trakya komitasının 20 bin azası var Atinada çikan hükumet taraftan Proiya gazetesinden: Trakya komitasının gazetesi olan (Trakya), komitasi hakkında su ha • berleri vermektedir: BuIgarUtanin bStün köylerinde Trakya komitasının tesküât subeleri vardır. Bu fubeler 200 i geçmekte, kayidli azası da 20,000 ni bulmaktadir. Komitanin yüksek icra merkezi ber yerdeki subelere muntazaman talimat vermektedir. (Trakya) gazetesi de devamh ola • rak söyle yazmaktadır: Avrupa buhranlı dakikalar geçir • mektedir. Galibler milletlere yaptık • ları haksizhklan bugün anlamaya başlamislardir. Kuvvetlerm müsavab sa • hasina girdik. Bmaenaleyh Trakya meselesinde muvaffak olmamiz için Trak. ya komitasi azalarinin bütün kuvvet • lerini sarfetmeleri lâzimdir. 10 ilâ 17 mart 1935 Avrupanin en mühim merkezidir. Tafsilât için Avusturya sefarethanesi • ne ve bilet ve tenzilâtlı nakliyat için Natta acentalarma müracaat. VtYANA BEYNELMİLEL SERGİSİ MUkâfatiı Bir Müsabaka Bu akşam nöbetçi olan eczaneler sunlardlr: , Şinasi (Büyükada). Yusuf (Heybeli), Bensason (Eminönü), Ea&d (Di • vanyolu), Belkis (Kumkapl), H. Hulusi (Zeyrek). Hamdi (Şehzadebaşl), Pertev (AlcMiray). Erofilo» (Samat ya), Nazlm (Şehremini), Suad (Ka ragümrük), Merkez (BaklTköy), Vi tali) (Fener), Yeni Türkiye (Has köy), Yeni Turan (Kasimpaça), Riza (Beşikta?), Kapliçi (Galata^, İtimad (Bostanbeşl), Kinyoli (Tepebaşl). Tarlabaşl (Taksim), Maçka (Maçka), Slhhat (Moda), Rifat (Pazaryolu). Merkez (Üsküdar. Iskelebaşl). Nöbetçi eczaneler P. J. 9 9 Küfür sanmışlar Hiç sebebsiz bir zavallıyı yaraladılar Dün saat 5,30 da Nuruosmaniyede hiç yüzündetı bir kavga olmu«, neticede bir genc yaralanmıştır. Cami kapısuı<fa ayakkablarııu boyatan Saim, oradan geçen bir bildiğme cvay nasılrtn» diye bagır mıs, o nrada sarhos bir halde ayni yerden geçen 7 arkadas kendileri ne küfür edildi sanarak küfiire basladıklanndan Saimle aralannda kavga çıkmiftn. Orada duran ve 7 kişinin kendi arkadaçına çattığını gören Hayri isnıinde bir genc de kavgaya karıçmıştır. Kavga büyü • müs, aerhoslardan biri bıçak çekmij ve Saimi baldınndan vurmustur. Vak'a yerine yeti^en poplis ve kızibatlar kavgacılan ayırmif, Saimi hastaneye, suçluları da karakola götttrmii^lerdir. ALKAZAR KORKUKC EV bflyük muvaftakiyetlc devam cdıyor. Bu hafta MİLLİ Onümüzdeki Pazartesi gönünden itibaren Frankenstein filminden daha dehşet korku™ Heyecan.. Esrar filmi olan Mevsimin en büyük musiki filmi olan SİNEMADA ŞOPEN ve AŞKLARI gösterilmeğe başlanacaktır. Zligürd tesellisi Yukanda tngiliz Harb Tarihinde, Zığındere muharebesinde kaybettiğimiz yerleri almak için yaptığımız mukabil taarruzlardan bahsedilirken «Türklerin anudane ve hiç zayiata ehemmiyet vermi yen hücumları, son kazandığımız arazinin nekadar kıymettar oldu ğuna bir delildir» deniliyor. Bu da, bir zügürt tesellisinden ibaretti. Çünkü kazandıklan arazi mü him idi de ne oldu? Bu 800 metro ilerlemede elde ettikleri dört siper hattile bir tepecik kendilerine Boğazm yolunu açü mı? Hayır! O halde demek ki bu topraklann büyük bir kıymeti olmadığı kendiliğinden meydana çıkar. [Arkası rarl SEVDAGECESi LİANE HAİD VİCTOR de "0WA Harika olan bir filim 1 PRENS VORONZEF'in Brigitte Helm Jean Murat ESRARI SPOR SEVENLERE Bir lira ile hem Amerika, Paris, Viyana, Pe§te ve Brüksel stadlarında yapılacak beynelmilel maçları görecek ve hem de bu gehirlerdeki lüks seyahatlere iştirak edeceksiniz. 6 randevu evi kapatıldı Şehrimizde, aoa bir hafta içmde altı randevu evi zabıtai ahlâkiye memurları tarafmdan kapatılmı^ tır. Muayeneye gönderilen kadın • ların sekizinin hastahklı olduklan anlaşılm»?, Zührevî hastalıklar hastanesine yollanmışlardır. Bu uygunsuz yerleri işletenler de muhake meye verilmişlerdir. EN MÜHİM FIRSAT GELDi Millet Meclisinin açılışı fevkalâde heyecanlı oldu \Bat taraft birinct sahifede} Yemln saat dört buçuğa kadar de • vam etti. Antalyada muz ve kahve ziraat! Ziraat Vekâleti Antalyada muz istihsalâtını artırmak için bazı teşebbüslere girişmiştir. Esasen lon senelerde Antalyada muz ziraati inkişaf ettiği gibi pirinc de fazla mik • tarda yetişroeğe başlamıştir. Vekâlet sıcak memleketler mü • tehassısı Antalyanın muz yetiçtir • meğe çok uygun bir yer olduğuna dair rapor verdiği gibi burada kahve yetistirmek için yaptığı tecrü belerden de memnuniyetle bahset • miftir. Ziraat Vekâleti Antalyada kahve yetistirmek için bir nümune bahçesi vücude getirecektir. Divanı Riyaset intihabı Necib Asim, Medis Reisliği intihabı yapılacağini bildirdi. Tayini esamile yapilan intihabda Riyasete muttefikan Mustafa Abdülhalik seçildL Başkan biraz sonra kürsöye gelerek: « Sayim arkadaşlarl Beni reisli « ğe seçmek «oretile gösterdiğiniz yük • sek itimaddan dolayı teşekkür ede • rim. Bu vazifeyi yaparken bflhassa kiymetli yardimlarmizi benden eslrgememenizi dilerim» diyerek tefekkur ettL Müteakıben reis vekiDikleri, idare âmirlikleri ve kâtiblikler intihabma geçildi. Re» vekiUiklerine 368 reyle ve ittifakla Hasan (Trabzon), (Gazi Anteb), Tevfik Fikret (Kon y*)t Wwe âmirliklerine Halid Bay • rak, îrfan Ferid ve Mebmed Ali itti fakla. Kâtibliklere de 374 reyle Ali Muzaffer, Ali (Rize), Ferid Celâl, Haydar Rüştü, Nasid Hakkı, Sabiha Göktürk seçfldüer. Hasan (Trabzon) kürsüye gelerek arkadasları namuıa teçekkür etti. Çıkacak binlerce hediyelerin her biri başlıbaşına birer kıymettir. Türkiye idman cemiyetlerl ittifakı tkincî ve üçuncu celseler tkinci celsede Reisicumhur inti • habı yapılmıs, üçüncü celsede ka • binenin htifa ettiği ve yeni kabi nenin gene Ismet tnönü tarafmdan teskü olunduğunu bildiren Riyaseticumhur tezkereleri okunarak, Meclisin dünkü içtimaına nihayet verilmiftir. Biletlcn Ankara, istanbul ve izmirde umum gişelerde ve her yerin banka gişelerînde satılmaktadır. Piyangosu EŞYA S İ L V İ A S İ D N E Y ve CARY G R A N T filminde Türk Cerrahî cemlyetlnden. Türk Cerrahî cemlyetl aylık toplantı . smı 3 mart 935 pazar gunü saat 17,30 da Gureba hastaneslnde yapacaktır. Ax& nın ve arzu eden arkadasların gebnelert Davet