28 Şubat 1935 Cumfıuriyet '• Çocuk masalları Sınıfımı geçersem?. Çalışıp derslerimi bir Ben neler yapacağım Açık, derin bir g'âzle Ben neler yapacağım su gibi içersem sınıfımı geçersem!.. bilgileri seçersem, sınıfımı geçersem!.. Başka memleketlerde çocuklar ) FAYDAU Kiralık hapîshane Malum ya, dünya bu sıralarda bolluk yüzünden buhran geçiriyor. Mal var alan yok, apartı man var tutan yok, amele çok iş yok. Bu işin içinden nasıt çıkı lacak kimse bilmiyor. Fakat tn gilteredeki bir vak'a bu bolluk meselesini adeta gülünc bir şekle sokuyor. Oradaki hapishaneler fazla geîmeğe baslamıs. Hele bir tanesinin içinde tek mahpus kalmamış. Bu Warwich hapisanesidir. Maamafih hapisane deyince r aü; Vaktile bir hükümdarın üç oğlu vardı. Bu üç delikanh evlen • me çaguıa gel dikleri zaman babaları kendi lerini çağırdı: tşte size, dedi, üç yay ve üç ok.. Yayları nızı Utediğiniz kadar gererek oklannızı bii tün kuvvetile atmız. Herkesîn oku nereye dü serse saadeti o rada bulacak, o çevredeki kızlar dan en güzelile evlenecek! Üç kardes yakındaki dağın en yiiksek yerine çıkıp yaylannı bü tün kuvvetlerile gerdiler ve okla rıni bütün hızlarile ileriye »avur • dular. En büyüğün attıgı ok koznşu memleketin hükümdanmn »ırayının damrna saplandı. Ortancanın oku zengin bir köylünün knpisma takıldı. Fakat en küçüğünvnkü havada ucu bucağı güc b»'.lunur bir kavis çizdikten sonra bivyük ve sık bir onnanın ortasına «föştü. tki büyük karde* bu vaziyet karsısında gülüsrüler. küçükle alay ederekten: Haydi Hakalun ayıkla pirincm tasını.. Gıt te o koca ormanıa içinde okunu bul! dediler. Büyîfe, komsu memleketin hü • kümttannın kızmı, ortanca zengin kSylümin kızmı ahp geldiler. Ni san ve düğün hazırhklanna bas • landı. Zavallı küçük ise haftalar • danberi o kocaman ormanın orta • sma düşen oku bulmak için ugra • fip durdu. Nihayet Okunun bir ağacm tepesine takılmıs olduğunu görünce ağaca tırmandu Okunu ahp meyus, müteessir bir halde asağı inerkea kendi kendine söyle »öy leniyordu: Ne kÖtü talihim •armıs.. O • kum en fakir bir köylünün evine isabet etseydi razıydıtn.. Böyle eli boş dönraekten daha iyi idi.. Şimdi kardeslerim kim bilir benimle ne kadar alay edecekler! Tam o sırada omzuna bir bay • kuş kondu. Delikanh büsbütün si nirlenerek: Haydi be hayvan, dedi, za ten berbad bir vaziyetteyim, bir" de üstüne »en baçıma belâ olma! Silkindi, elini kolunu salladı. Kufu kovmak istedL Fakat hayvan omzuna öyle yapışuustı ki bir türlü kalkıp gitmiyordu. Eh, dedi, şimdi ifler büsbütün tıkırma girdL Şehre bu vaziyette girersem sade kardeşlerime değil, bir de sokaklardaki çocuklara kepaze olacağım. Hepsinin arkama takılıp teneke çalacakları muhak kak!.. Bunun için aksam olup ortalıgın tamamile kararmasını bekledi. A • yaklarının ucuna basa basa sokak • lardan geçip gizlice saraya girdi. Hâlâ uğursuz kus ocnzunda idi. Delikanh köseye, bucağa bakınıyor bir sopa bulup onu kovmak Uti yordu. Arandı, tarandı, bir sopa ele geçiremedi. Günlerdenberi de • vam eden yorgunluğa bir de bu akşamki ilâve olutıca genc müthis yorulmus, bitkin bir hale gelmişti. Biraz dinlenmek için koltuklardan birine oturdu. Aradan iki üç daki ka ancak geçmisti ki fena halde uyku bastırdı ve delikanh bir sarhos gibi sızdı kaldı. **• Rumen edebiyatından Şimdi ben gece, giindüz çahsıp duracağım, Bütün defterlerimi yazıb dolduracağım, Tatil günü bahcede salmcak karacağım, Ben neler yapacağım sınıfımı geçersem!.. Kim titremez imtihan sözü duyduğu zaman, Çünkü sorgular zordur, okutanlar pek yaman!.. Ey benim güzel kedim, lâciverd gözlü Sarman, Sana ciğer altrım sınıfımı geçersem!,. na konarsa ben ona varacaktım. Siz baykuşu kovmak için uğraşırken dallartn arasında saklanmıs adam lanmız gelip bize haber verdiler. Arkanızdan gizlice saraya girdim. Uykunuzu bitirînciye kadar başı • nızda bekledim. Delikanh hemen ayağa kalktı. Genc kızra hürmetle elini öperek: Tam hayalimde beslediğim bir kadınsınız, dedi, dün aksam talihim ne fena imis diye esef ediyordum. Halbuki benim talihim kardesleriminkinden çok daha üstünmüs! O zaman genc kız sağ elinin isaret parmağım dudaklannm üstüne götürerek: Yalnız, dedi, fazla sevince, telâsa lüzum yok.. Hem bu sırn hiç bir zaman meydana vermiyecek • ain! Fakat delikanh o kadar kıvanc duymustu ki bu son sözleri kulak • lan ısitmedi bile.. Hemen fırlayıp babasinın yaruna gitti. Hükümdar: Oğlum, dedi, sen de kısme • tini buldtra mu? Buldum babacığım.. Ok nereye düşmüş? Bir ağacm tepesine» Kardesleri sırıtarak: Nisanhnı da ağacın tepesmde mi buldun? Evet.. Hem de ne nisanh.. Şimdi göreceksiniz ya.. Sizin ikinizin kinden daha güzel!. Ok gibi bir hızla odasına kostu. Heyhat.. Oda bomboştu. Nafile yere aşağı indi.. Yukan çıktı. Bahçeyi altüst etti. Haykmp, bağırdı. Gü zeller güzeli ortadan kaybolmustu. Tekrar gidip babasma, kardeş • lerine görünse gene istihzamn bm bir türlüsile karsılaşacaktı. Orma na dönüp nisanhsuu yeniden ara • maya koyulmaktan baska çare yoktu. Ormada «Ah.. Of!> diyerek haftalarca dolastıktan sonra bayku şu tekrar ele geçirebildi. Terbiyeli baykus delikanhnin haline adyip onu güzeller güzelinin sarayma kadar götürdü. Genc kız da hükümdarm oğlunu perişan vaziyette görünce: Sen daha ilk sualde sırn meydana çıkardığın için kızıp kaçtım. Fakat artık maziyi unutahm.. Mademki tekrar beni günlerce, haftalarca aramak cesaretini kendinde buldun. Artık seninim. Dedi. Delikanh nişanhsuu kolnna takıp babasmın huzuruna çıkarınca hem hükümdar, hem de oğulları kızın güzelliğine, okumuslu • ğuna, nazikliğine parmak ısırdılar. Üç kardeşin serefine kırk gün kırk gece düğün yapıldı. Her üçü de muradlarına ermis oldular. Köpeğime takartm artık yeni bir tasma, Bahçemize dikerim gb'lge için bir asma, Fakir kıza veririm esbabltk yerli basma, Bunlar adağım olsun sınıfımı geçersem!. v,. N.R. J KuçÛk borazâneı [tnerakh şeyler İster ineoı, ister înanma! Portekiz hükumetinin merkezi olan Lizbonda çıkan Coreia da Tarde ismindeki gazete tuhaf bir maceradan bahsediyor. Biraz peri hikâyesine benziyen bu masalı anlatahm: Sinyor Gürgel nammda zen gin bir Portekizli Lizbon civarında otomobille geziyormus. Sin Kim, niçin, ne zaman ve nasıl ? ) Beygîrler ayakda uyuyabilîrlermî? Kaba olmakla beraber ara • mızda sık «ık söylenen bir atalar sözü vardır: Sütcü beygiri gibi ayakda mı uyuyorsun; derler. Evet, bu soz hiç te yabana atılacak birşey değildir. Çünkü ha • kikaten beygirler ayakta uyuya' bilirler. Çünkü onlann bacak • Ianndaki adalelerin oyle bir hassası vardır ki sertleşdimi birer odundan farklan kalmaz. Bir beygir ayakta uyumaya başîadımı, beyinle bu bacak adaleleri ara smdaki münasebet büsbütün ke silir. Fakat ayakda uyuyan beygir • ler pek nadir olmak üzere bazan düşerler. Bu, ön ayaklanndaki adalenin birdenbire gevsemesi neticesi vâki olur. Bu düşüş neticesi uyanan hayvan derhat kalkıp eski haline gelir. Böyle aylarca hiç yatmadan uyku zamanlarını ayakda uyu • yarak geçiren atlar çokrur. Za • ten beygir de ot yiyen diğer hayvanlar gibi pek az uyku ile iktifa eder. Beygirler yatarak uyudukları zaman gözTeri tamamile, yahud da yarı yarıya açık kahr. Uyku lan da o kadar haf if olur ki en küçük bir gürültü ile uyamrlar. Beygirler uvurken ayni vaziyette uzun müddet kalmazlar. Çünkü vücudleri ağır oTduğu icin ada • lelerî sıkişır, ciğerleri iyî işle mez, nefes alamaz bir hale ge • Hrler. Görülüyor ki, beygirler bir tu> haflık olsun. yahud bir marifet gösterelim diye ayakta uyumu yorlar. Tabiat onlara bu kabili yeti verdiği için ondan istifade edivorlar. eski sistem karanlık dar bir bina zannetmeyin. Kaloriferli, hava değişme tertibatlı mükemmel bir yer... Hükumet boş kaldığı için bu binayı iki senedir satıhğa çıkarmış... Lâkin almak için mii racaat eden otmamış. Ne diye lim; Allah hayırh müştcri versin! Çocuk portreleri yorun disleri takma imiş. Biran gelmiş, takma dişler kendisini biraz rahatsız etmeğe basladıği için adam onları ağzindan çıka np cebine koymuş. Biraz sonra yanhf bir manevra neticesi oto • tnobil hızla bir ağaca çarpmış, Sinyor Gurgel bu sanıntı neticesi arabadan fırlayıp yere düsmüş... lşin garibi Sinyorun ne eli, ne ayağı kırılmıs, ne de kafası patlamıs. Sapa sağlam ayağa kalkmıs. Lâkin cebindeki takma dis • lerîn alt ve üst damaklan bu dü • şüs esnasında o kadar kuvvetle cebini ve elbisesini deîip etine geçmiş ki hastanede birkaç gün tedavi oîunmak mecburiyetinde kalmış. Tuhaf ama, pek de ina nılacak birşey değil doğrusu! Bilmeceyi çözenler Ç Kastamona Kazyafca natııy esi müdüru Mahir Ertağrul kızı Türkân Şubat bulmacası l 4 S 6 1İ 21 3 k 1 "} Asrî aile Annesi Aman, bu kediden de bıktım, sabahtanb«ri miyav layıp duruyor!.. Oğlu Anneciğim galiba canı sıkılıyor... Müsaade edersen sinemaya götüreyim de bir iki Mikimauz filmi seyretsin, belki keyfi yerine gelir. Sabah olup ta uyandığı vakit gencdeki saskınhk tarif edilemiyecek bir derecede idi. Karsısmdaki manzaraya gözlerini tekrar tek • rar silerek baktıgı halde bunun bir hakikat oduğuna inanamıyor, kendUini hâlâ uyuyor ve rüya görüyor zannediyordu. O, otnzundaki baykuşu ararken yüzüne doğru iğil mis güzeller güzeli bir genc kız görmüstü. Dili tutulmus, tek kelime söyliyecek halde değildi. Bereket versin genc kız imdadma yetişti: Aksamki vazîyetle şimdiki arasındaki farka hayret ettiniz de ğil mi? Bu esrarh görünen işi size anlatayım.. Ben d.e sizin gibi bir hükümdar evlâdıyım. Babam beni birçok istiyenler olduğu halde kknseye vermeğe razı olmadı. tsi ka • dere bırakmaya karar verdi. Dün omzunuza konaa baykuşu tam bir •ene terbiye ettikten sonra kapıp koyuverdik. Hangi erkeğin omzu • Hesab dersînde Muallim Oğlum, annen sana on kuruş verse, bununta beş kurusluk çikolâta alsan, geriye kac kuru? kahr?... Talebe Hiç birçey kalmaz Bay Muallim. Muallim Nasıl hiç birşey kalmaz, sen hesab bilmiyor > musun? Talebe Biliyorum ama Bay Muallim oteki beş kuruşu da yatağımm başucundaki «ls Kum barası» na atmış bulunacagım için tabiî elimde birfey kalmaz. Bilmeceyi çözenlerdei blae fotograf gönderen• lerln resteüerinl bas • maya deram edlyoma Fakat burada resml çıi mak mntlaka hedlye kı zannus olmaya delâlei Anlatacağımız vak'a bir hikâetmez. Hedlye kazanan^ ye değil bir hakikattir. Son za • lann lslmlerl her aym Haftasında nes rolunan büyuk llsteye basüır. Soldan 1tlbaren: 1 Ankara «Yaman Kolektlf> jlrtcetl Hüseyln. 2 Ankara Gazi mektebi 237 Yılmaz. 3 EsMşehir mill Zaf«r mektebi 197 Sevim. 4 Gazl Paşa ilkmektebl 210 Enls Danimarkadaki çoban lazlarının saçları 5 Samsun Buğday pazan Na 24 CemaL 6 DenlzU Çaybaşı Soldan sağa: mahallasl avukat Feh1 Avrupamn en zengin memml oğlu. leketlerinden biri. 7 Nlgde ortamekteb No. 201 Dunnus 2 ö z türkçe «millî». Gönen, 8 Teklrdag Muhtellt ortamekteb 3 Asya denizlerindeki müthiş fırtına Suphl Kamer. 9 Esklşehlr şlmendlfer fabrikası ma. 4 Avrupamn şimalinde bir rangoz talebesl Ko. 571 CemaletîUn. küçük deniz. 10 Bostancı İçerenköy caddesi No. 26 Tali Slpal. 5 Ak üstünde karayı seçmek. 11 Ceyhan İnhlsarlar müdüru Cevad 6 Pahah bahklardan biri. 12 Mersin Nafıa dairesi evrak memuru Ziyamn kızkardeşl Eltaf. ü =J manlarda, kadınlar arasında beş on sene evvelki kısa saç modası yerine uzun saç modası yayılmağa başladı. Havva kızlan gene eskisi gibi bellerine, topuklarına kadar saç sahibi olmak istiyor lar. Fakat Danimarka gazeteleri bu cereyana karşı ateş püskü • rüyor. Niçin mi? Onu hiç sor • mayın! Danimarkada çoban kızlan da diğer kadınlar gibi modayı günü gününe takib ediyorlarmış. Kısa saç modasım da çıktığı günden itibaren kabul temişler ve bütün Danimarkahlar bu işe çok sevinmişler. Çünkü kısa saçlı çoban kızlan, saçlarını tutturmak için iğne ve firkete kullanmaya ihti • yaç görmedikleri için bu vaziyet güttüklerı davârlara tehlikeli değilmiş. Halbuki şimdi tekrar uzun saç modasına dönerlerse iğne ve firkete kullanmaya baş lıyacaklar, onları çayırlar üstünde unutacaklar, davarlar da ot • larken bunları yutup ölüm teh • likesi geçireceklek. Doğrusu bukadar ihtiyat ve tedbir Nasred din hocanın borcunu ödemek için yollara koyunlann yünlerinin takılabilmesi gayesile çalı çırpı dikmesini hatırlatıyor.. Bu kelimeler yerli yerine konduktan sonra soldan birinci sıra yukarıdan aşağı okunduğu vakit sevdiğiniz sporlardan biri çıksın. Bulmacayı doğru çözenlerden birinciye S lira, ikinciye müna sib bir mükâfat, üçüncüye Bey oğlu Galatasarayda Foto Etemde resim çıkartma hakkı takdim olunacak, diğer yüz kişiye de muhtelif hediyeler verilecektir. Doğru halledenlerden bize fo • toğraf gönderenlerin resimleri de basıhr.