Türklerle Süngü Süngüye No. 102 Nakili: A. DAVER Çanakkalede Askerlik işleri Şubaye davat Beyoğlu Askerlik şubeslnden: Beyoğlu Askerlik şubeslnde kayldlerl mevcud olduğu halde son birkaç sene zarfmda müracaat etmemeleri yüzunden ahvall ve vaziyetlerl meçhul kalmıa bulunan ihtiyat zabitan ve askerî memurlarının behemehal 935 senesl mart nlhayetine kadar nüfus hüviyet cuzdanı ve askerî ve sikalan ve (4) aded veslka fotograflarile blrlikte şubeye müracaatlerl 1076 No. ü kanunun tatblkma ald tallmatm 54 üncü maddeslne tevflkan ilân olunur Inkılâb dersleri Eski Adliye Bakanı Mahmud Esad dün Universite konferans »alonunda inkılâb derslerine devam etmJşth. Mahmud Esad bu dersinde de ka ntmu medeninin Türkiyede tatbiktai anlatmis, muarizîarm ileri sürdiikleri fikirleri babrlattıktan sonra ezcümle demiştir ki: c MO'.eti hukuk seviyesinden dun görmenin ne kadar asilsiz olduğunu geçen derste de söylemiştim. Bu derste de bundan bahsedeceğim. Hukuku medeniye bakimmdan se viyesi dun olan Türk milletine, cumhuriyet te fazla görülebilirdi. Lâtin harfIeri, şapka, kadinlara hâkimlik, saylav Iık haydi haydi fazla görülebilirdi. Bu tezi bir ciimle ile ifade etroek lâzim gelirse, Türk inküâbmı kabul et • memek lâzım gelirdi. Derhal sunu da kaydedelim ki; Türk medenî hukuku bîhsinde bu adamlann mürteci olduklarini kabul etmem. YaL niz bunlar Türk tarihini bümiyorlar, diyebilirim. Bir milletin seviyesinin icabatı, bir milletin ihtiyaclan saraydan Marmara • nm seyri ile değü, o milletin her seyinin ve memleketin her tarafinin bilinmesile kabfldir. Hatirima tarihî bir vak'a geldi, an • latayim: tarihimizde Deli Ibrahim denüen bir Padisah vardı. Bu, günün birinde Çatalca ovasina doğru bakmis ve «vay demiş, imparatorlugum ama da büyükmüs ha..» Bu vazallı yalniz Çatalca ovasmı görmekle Osmanlı Imparatorluğunun vüs'atini kavraması nekadar doğru ise insanlığa nümune olan Türk milletinin seviyece dun olduğunu kabul etmek te o kadar doğru olurdu. Bugün Türk medeniyeti o kadar hix aldı ki kanunu medenî bfle az gele • cektir. Şimdi su dakikada sahid olduğumuz hâdiseler bize herşeyi gösterir. Vaktile aeviye diye bağiranlann sesi bugün kı«ılmiftir.» Mahmud Esad, bundan sonra muanzlann prensip, ihtiyac ve kanun nazariyelerinden bahsettikleri, bu tezin de zayif oldrğunu, medenî seviyeye dahil medenî ihtiyaclarm ayni olduğunu söyliyerek demiştir ki: 15 Şufeat Mahmud Esad, dünde medenî kanunun Türkiyede C Bu aksamki program y y nası! tatbik oîunduğunu anlatmaya devam etti İSTANBUL: C RADYO Ölen iki arkadaşımızı gömmek üzere geldiğimiz mezarlıkta akşamın koyu lâciverd karanlığında ölüm etrafımızda dolaşıp duruyordu Bunlar, mazgallardaki ni şancılarla beraber müthiş bir ateş açarak Zuhaflan biçtiler. Muhacim Zuhaflar evvelce bir tereddüd devTesi geçirdiler. Fa kat Türkler tarafından adeta satırla lcıyıhr gibi kıyılıyorlardı. Nihayet meydanda 800 arkadaslannı bırakarak geri döndüler. Alelâcele yapılan ve akim kalan bu hücum, düşünülmeğe değer.» üstünde patladı; bereket versin biraz uzun düşmüştü... Bu mermiler, Anadolu sahilindeki sahra bataryalarından birin den geliyordu. Deniz kenannda toplandığımızi görerek bize ateş açmıştı. Hemen bağırdım. Yere yat! Birincinin arkasından, hemen ikinci bir salvo daha geldi; bu, biraz daha kısa düştü ve mermi parçalan taşlara çarparak etrahmızda çabrdadı. Topçularım, buradan uzaklaş mak istiyorlardı. Mâni oldum; çünkü Türkler ateşe devam ediyorîar ve mermileri etrafımızda kümeleniyordu. Akşamın koyu lâciverd karan lığında, bu küçük mezarlıkta, si • yahlar giyinen ve gittikçe silinen Boğazın panoraması karşısında bombardımanın bitmesini bekliyoruz. Ölüleri gömmeğe geldiğimiz bu yerde ölüm etrafımızda dolaşıp duruyor. Biraz sonra gece oldu, Türkler ateş kestiler. O zaman, hepimiz, yerden, daha doğrusu mezardan çıkıyormuşuz gibi ayağa kalktık ve asker papaz, sakin bir tavır ve titremiyen bir sesle duasını bitirdi. Dua bittikten sonra ben birkaç söz söyledim. Hayata pamukipliğile bağlı olan ve her an ölümle arkadaşlık eden askelrerimin cesa retlerini artırmak için onlara, bu uzak yerlerdeki oğullannı düşü nen, bu çetin muharebelerde ken dilerini takib eden ve unutmıyan vatandan bahsettim. Sözümü bitirirken hepsini be nimle beraber bağırmağa davet ettim: Yaşasm Fransa! Bu yaşasın Fransa narası, mustarib göğüslerimizden yükselirken Çoban yıldızı ufukta pırıldıyor, ve garbe doğru teveccüh ediyordu. O zaman gözlerimiz gayriihtiyarî olarak, uzakta kalan yurdlanmızın bulunduğu tarafta panldıyan bu semavî ışığa takılıp kâldı. Bu anlar, onlan yaşıyanlann asla hatırından çıkmıyacak olan u nutulmaz zamanlardır. 7 haziran pazartesiden 17 haziran perşembeye kadar Havalar j fena gidiyor. Hergün rüzgâr, hergün toz. Bu on gün içinde, topçu ateşi durmak bilmedi. Bataryamız, arasız hpmbardıman edildi; her çapta gülleler dört tarafımızda patlayıp duruyor. Toprak sapanla sürülmüş gibidir. Yerler, mermi parçalan ve patlamamış tanelerle dolu. Bunları toplatıp kaldırtıyorum; çünkü onlara çarpmadan dolaş mak imkânsız. Patlamamış taneleri toplamak kolay iş değil; tehlike büyüktür. Yüz metro uzunluğunda bir iple patlamamış gülleyi bağüyor, uzaktan şiddetle sarsıyoruz. Hani ilâc şişelerinin üstüne şöyle bir etiket yapıştırdılar: «Kullanmadan evvel şişeyi iyice çalkalayı nız» işte biz de Türk tanelerini önceden adamakıllı çalkalıyoruz. Bu muayeneden sonra, onlan kal dınp denize atıyoruz. Nazik ve terbiyeli güllelermiş doğrusu! Hiçbiri patlamak münasebetsizliğini göstermedi; hepsi Boğazın dibini boyladı. (Arkatı van Fransız 15 likleri ateş altında Fransız topçu zabitinin hatıralarına devam edelim: 6 7 haziran gecesi Sabahın ilk ışıkları bataryamızı aydınlatırken Anadolu sahilindeki Türk toplarının gürültüsile uyandık. Çok geçmeden mermiler, mevziimiz üstünde patlamağa başladı. Her * kes silâhbaşına etmişti. Ne yiizümüzü yıkamağa, ne de sabaklan içilmesi mutad olan kahve taytnı mızı içmeğe vakit bulabilmistik. Biz de Türklere ateş açtık. Türklerin atışı gittikçe isabetli olmağa başladı. Mermi parçalan, toplanmızı rouhafaza için içlerine toprak doldurup etrafımıza sıraladığımız barut kasalanna gömülü yordu. Türkler, bizden kurtulmak istiyor gibi görünüyorlar. Saat 10 da 21 lik br mermi, cepane sığnaklanmızdan birinin üstüne düştü. Tam bu esnada cepanecilerimizden biri omuzunda bir mermi olduğu halde oradan çıkı yor, başka bir cepaneci de içeri girmek üzere bulunuyordu. Zavallılann ikisi de o anda öldüler. Orada 15 buçukluk topumuz mermi parçalan ve topraklar içinde kal dı. Mermi parçalanndan biri topun ağzında derin bir yara yaptı. On dakika sonra top temizlenmiş, cesedler kaldınlmıs ve atea tekrar başlamıştı. Cepanelerimiz üstünde patlıyan Türk mermisi bereket versin ki bunları patlatrnarnıştı. Şiradi, hiç birşey olmamış gibi, bu mühim matı yakıyorduk. Bütün gün, Türklerin atesi, hep bizim toplarımızın etrafında kümelendi. Düşmanın mevziimizi iyice keşif ve tayin ettiği anlaşılıyordu. Akşam olunca, her iki taraf ta ateş kestiler, ortahğı sükunet kapladı. Ölen iki arkadaşımızı gömmek için bu sükunetten istifade ettik. Morto koyunun küçük mezarhğında iki mezar kazılmıştı. Burası fcataryamızdan yalnız yüz metro ötede idi. Bu küçük mezarlık, pek kısa bir zaman için küçük kaldı. Biz, iki ölüyü gömerken akşa m:n alaca karanlığt ağır ağır Gelibolu yanmadası üstüne yayılıyordu. Bütün batarya efrad ve zabitanı, sabahleyin ölen iki topçu neferinin, cesedlerinin sarılı olduğu, çadır bezlerinin harbde ölenlerin kefeni budur etrafına toplanmıştı. Şarkta misyonerlik ederken gönüllü asker yazılan ve 2 nci topumuzda numara neferliği eden papaz Geng mezarlara yaklaştı ve akşamın hazin hürmeti içinde, cenaze duasını okumağa başladı. Sesi yavaş yavaş ve bir mınltı halinde yükseliyordu. Fakat tam bu sırada, dört ihtirakh taneden mürek keb bir Türk yaylımı başlanmızın 12,30 kanjık mus&l, plâk 18 Otel Tokatlıyandan nakll, çay saatl, telslz caz orkestrası 19,20 çocuk saatl, hlkayeler19,30 haberler 20 Tıb Fakultesl derl ve frengi hastalıkları serlriyaü profesörü doktor Hulusl Behçet tarafından konfe rans, (frengl neden ayıb görunür? Fren« Modern milletlerin teskilâti esa glnin glzli tutulması neden âdet olmussiye'erine bakiniz. Göreceksiniz ki bütur? Tablatte ayıb denilen bastalık var tün ana hatlarda hepsi birdir. Yunanismıdır?) 20,39 havalysn gitar orkestrası tan. Almanya, Ingiltere, Fiansa hepsi Siret ve arkadaşlan . 21 keman solo: Ne aynidir. Prensipler estir. jat 21,20 son haberler 21,30 radyo orGene bütün hükumet sistemlerine ba kestrası 22 radyo, caz ve tango or kmiz. Bir iki dOctatörlükten baska hepsi kestralan. parlunanterdir. BUDAPEŞTE: 18,30 salon orkestrası 19.05 stenograt Ufak tefek farklar varsa da ana hatdersi 20,05 konusma 20,30 Budapeste larda birdir. Ticaret kanun'rı da hepsi birdir. tflâs her yerde iflâshr. Prensipler operasından naklen opera temslll . 23,30 Çlngene orkestrası 24,10 bir aylık ha. hepsi eştir. berlerln hulâsası: Fransızca 1,05 son Ceza kanunlarım açin. Hiçbir mület habsrler. hirsizhğı mübah görmez. Taammüdlerle PRAG: yapılan katil cezasi her yerde idamdır. 16,05 radyo orkestrası 17,40 ders . Icra kanunlari gene birdir. Gene gö18,05 dört klşillk heyet tarafından kon receksiniz, hiçbir yerde bir karıdan ser 19,05 Ekim neşriyatı . 19,15 amele fazla kan almak yoktur. Şimdi mOletler nesriyatı 19,25 almanca nesrlyat 20,10 bütün kanunlari bir tek kanun haline subca halk şarkılan . 20,30 eskl Çek LIUgetirmeğe çalişiyorlar. Gazetelerde bu siklsi 21,15 org konseri. 21.30 konuşmacereyanları görüyorsunuz. Hukuku me. 22,05 viyolonsel konseri 22.25 konuşmadeniye için de vahdet kabul edöeceği 22,35 radyo orkestrası 23,10 konuşma . görü'ecektir. Biz şu ve bu milletten ge23,20 gramofon 23,25 konusma . 23,30 riliği değil, daha üstünlüğü haiziz. gramofon 23,40 rusça haberler. VARSOVA: Teferruata gelince, memleket kanun18,15 gramofon 19,05 kcnuşma 19.13 lari arasmda ufak tefek farklar olabilir. orkestra konseri . 19,45 konferans 20,03 Meselâ tsviçrede 16 yaşinı dolduran hafif musikl konseri . 20,20 dünya ha dinini intihabda hürdür. Bizde reşid olvadlsleri 20.30 fillm muslklsl 20,45 haması şarttır. berler 21,15 senfonik kons^r 23,30 $1Bu gibi farklar mana ifade ebnez.» lrler . 23,40 reklâmlar 24,05 dans muMahmud Esad bundan sonra «me slkisl. denî krnunlar mevcudken niçin razlara cevab vermeye biz hazırlıyalım» sözlerOe bu yoldaki itigeçerek bunu mevcud oîan tayyareyi keşif için yeniden çalifilmak istenmesine benzetmiştir. Mahmud Esad bunu möteakib e w e lâ tercüme hakkmdaki, sonra da «ka • nunu medenî neden Fransadan, Almanyadan ahnmadı da tsviçreden almdı?» yolundaki itirazlara cevab vermiş ve kanunu medeninin nasil kabul edildi ğini anUtarak derfînî bitirmiştir. LAYPZİG. 18.25 keman konseri . 19,05 haberler 19,25 konuşma . 19,35 gramofon 20,35 spor ne§riyaU 21,05 haberler 21,20 ulusal neşrlyat 22,05 eğlencell piyes 23,25 haberler 23,35 spor nesriyatı 23,45 gece muslklsi. MOSKOVA: 17,35 konuşma . 18 35 Kızılordu İçin neşrlyat 19,35 eskl Rus şarkılan 21,05 konser: Muhtelif parçalar 22,05 Çek dillnde konferans 23,10 ingilizce kon ferans . 24,10 almanca konferans. Kongreye davet Şişli nahlyesi Hllâliahmer başkanlı&ından: Kongremiz 16 şubat 1935 cumartesi saat 17 de toplanacağından 'Iğzıl/ gelmelcri rica olunur. > • * • » Uskiidar Hâle Shemasında Emil Zo'anın Ö'mcz peeri Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi eczaneler çunlardırt Şinasi (Büyükada), Yusuf (Heybeli), Agob Manakyan (Eminönü). Üİ e y d tCHtaloglu). Sıtla <Lâkli). H. Hüsnü (Küçükpazar), Msmdı l^ch • zadebaşı), Nuri (Akasaray). Erofilos (Samatya), Hamdi (ŞehTemini). Arif (Karagümrük), Merkez (Bakır köy), Emilyadi (Fener), Halk (Hasköy). Merkez (Kasımpaşa). Nail (Beşiktaş), Mişel Sofranyadis (Mahmu diye caddesi, Galata). Taksim (Taksim), Beyoğlu eczane«i (Kalyoncukulluk). Halk (Hamarn), Faik Iskender (Moda). Mahmud (Altryol), Ittihad (Üsküdar). N A N A '" Mümessılı A ^ N ^ ^ t i ' ^ liâveten İKinva haberleri ÖLÜM Istanbulda Balıkpazarmda Tahmiste sehrimizin en maruf tüccarlarindan yağci Hafiz Mehmed dün gece rahmeti rahmana kavufmuştur. Cenazesi bugün Beylerbeyinde Şemsibey sokağmda 14 numaralı ha nesinden kaldirüarak öğleyin Beyler • beyi camünde namazi kıhnacak ve Küplücedeki aile kabristanina defne • dilecektir. Kendisinl seven arkadasla • rinı kederle haberdar ederiz. Bugün PANGALTI # • % * % ! SİNEMASINDA i GAI.Y \1URL\Y HKNRİ Rul LÂN LEÜN BELUERES : lurnal Trl. 4 374 DEMiRHANE MUDURÜ JL £%,l^ fevkalâ e beîrniln Bugfin T U RK Sinemasında Çok cazip bir mevzu, emsals'z bir mnsiki, JüHAlNN T R A U S S ' U D aşkını ve h cranını tasvir eden fevkalâde bir film Sağlık Bakanının mühim kararları tarafi bfrlvc gnhifedei bulda, tzmirde ve Ankarada son gunlerde tektük difteri vak'alan gorüldüğü, bilhassa Istanbulda vak'alar art • tığı için Sıhhat Bakanlığı iki yaşmdan 12 yaşma kadar olan bütün çocuk lann eşılanması hususunda valüere emir verdi. 612 yas aras'ndaki talebeleı mekteblerde ve daha küçükler aşı istasyonlarmda eşılanacaklardır. Petersburg Geceieri Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine Bittabi iki mısıJsız eseri bitd'n goster.'n ve ~ gene duhuliyesıni 20 kutuştan tszla yatmıyan sinemasına htrkes gibi sen de pidec ksin PAUL HORBİGER • ELİSA ILLIARD \'a\s kralı JOHANN STRAUSS'un en güzel Viyana valslerini dinlemek, PaulHorbiger'm çok hoş temsilİDİ görmek isterseniz, en müstesna filmi mutlaka görmelisiniz Sıfma komisyonu Ankara 14 (Teîefonla) Sıtma komisyonu, martta Seğlık Bkanlığmda toplanacak, komisyona mmta ka sıhhiye reisleri iştirak edecek • lerdir. Komisyonda a'nan ledbirlerin neticeleri görüsülecektir. Bugün ne yapacaksın? Prens Ahmed ROISALD KOLMAN Bu eserinı baştan başi heyecania dolduımns ur SKANDAL GABY MORLAY bu es?rinde üemirhane \îiidüriinden çok fazla mnvafialc olmuşrur Yvksek Sıhhat Şuran üyelikleri Ankara 14 (Te'efonli) Gene ral Doktor Besim öroer Akalm, General doktor Mazlum, doktor Kilisli Rifat yüksek sıhhrt surası üyeüklerine tayin edflmişlerdir. LİNDBERG'in ÇOCUGU Bngfinlerde butün dünya matbuatı bununla uğraşıyor. Amerikamn en büyük derdi • Ba hâdiseyi ancak bazi kannnî tnecburiyetlerle isimleri değişraiş olarak gösferen tnüth'ş tilitn ÇOCUGUMU ÇALDILAR •nsanı heyvconla coşturan, fransızca sözlü Paramount büyük fıliaı. İki gündenberi bütün Istanbulun ber köşesinde ALEXANDKE DUMAS FİLS'in meşhur •••' aşk şaheseri ve £ * fft ^kM W9 VB C S M A « M / « « « « M « M kemali muvafiakıyetle y ş Bn hafta göstermekte olduğa Bugün i P E K sinemasında Saat I I «le tenzilâtlı matine Açık teşekkür ^ Bir teaza neticesinde tahtı tedavide bulunduğu Taksim Fransız hastanesinde vefat eden valideml hastanede bulun . duğu müddetçe sefkat ve nezaketlle tedavi eden mezkur hastane hekimlerin dsn muhterem Bay Cevada ve hastaya bü. A tün varlıklarlle hizmet eden hastabakı • cüara ve diğer heklmlere ve cenazede bulunan bütün akraba ve arkada^lara bütün aüemlzln tesekkflr ve mlnnettar lıklannı ayn ayn bildirmeğe acılarımız mânl olduğundan ceridenlzle llânını ri. ca eylerim. Müteveffanm mahtumu komiser Hüseyia Avnl La DAM O KAMELYA filminden Bg n her h i e S A R A Y S i n e m a s ı n d d uü ad C ARMAND DUVAL ) roliinde PiERRE FRESNAY bahsediliyor. Hakikaten görülecek güzel bir filnıdtr. Gidiniz görünüz ve dostlarınıza görmelerini tavsiye ed:niz (MARGUERITE GAUTIER) rolOnde YVONNE PR1NTEMPS Tunçtan Vucudler filminde E D D I E C A N T O R ' u görünüz. liâveten: B A B A N O E L renkli S i L L Y S E N F O N i* nin ikinci sensi F OX J U R N A L ^^^ Tamamen renkli ve gayet zengin, cazıb ve nükteli liâveten: FOX JURNAL. Filmin uzunluğu hasebile suvareler tam saat 9 da baş ıvacaktır KIZIL ÇARiCE > • MARLENE DIETRICH Bugfin saat IX de tenzilâtlı matine E L E K «"»nıasınfla senenin «n büyük muvoffakiyeli