6 iCamhariyei 1 Şubat Türk Cemiyetlerinde kadın Eski Türkler kadınsız Fransız Bakanları dün hiç bir iş görmezîerdi akşam Londraya gittiler Türk kadmı, önceleri Anado'uda da erkekle bir sıra İngiitere, Versay muahedesi askerî kayidlerinin da, hayata karışmıştı, sonraları eve hapsediîmiştir ilçasma mukabîl Almanyanın Şark ve Orta Türk kadıntnın Tarihi adila çıkacak eserden halâsa tHc Türk cemiyetmde dinden, sihir den, türeden doğan bir demokrasi ve femlnizm görüyoruz. Anti feminist fi • kirlere rasliyamiyoruz. Cins b«raber ligi detnokrasinin sarbdir. Erkekle kadm beraber, eş sayilmadıkça demok • rasi de olamaz. Eski Türklerde kadı • nı erkekten ayiran harem, örtü gibi âdetler; ilri cin» arasinda îs bölümii yoktu. Grenar diyor ki: «On dört yiiz yildanberi Çin Türkistaninda kadınla • rm erkeklerle beraber cemiyete kabul edüdigini biliyoruz.» O zatnanin cemiyetinde bugünkü ahlâkça biiyük bir değeri olan ismet, kocaya karsı doğ • ruluk duyguları son derece köklü ol • duğu halde, bugünkü ahlâkça hiçbir değeri olmiyan kaç, göç ve harem u • su'leri kabul olunmamistı. Bu soysal îkilik, kadımn ilk cemi • yetlerde «taba» sayilmasından doğmuçtur. Tabu kendisine yaklasanları çar • par. Eski eeraiyetlerin btrçoğunda kadm, erkeğe karsi «tabu» idi. Lâkin, Türklerde kadm «tabu» degil; «tekin» di. Tekin, tabunun ziddıdir. Tekin, ken disine yaklasanlari çarpmaz; onlara kotülük vermez; halboki tabu, böyle değildir, tekiain ziddıdir. Buna, türk • çede «tekinsiz» denir. Kadinla erkek arasindaki if bölümü iste bundan doğmnştur. Kadmm «tabu» sayildığı cemiyet • lerde iki cins birbirlerinin kuUandığı esyaya el süremezler; çarpüirlar; bu inanif yüzünden erkekle kadımn ya • pacağı isler ayrddı; bunlar artık bir birlerînin dokundukları eşyaya el sü • remez oldular. Halbulri, Türkler böy • le bof bir inanişa kapilmadıklari için iş bölümü yapmamislardı. Kadın, er • kek her iste beraber çalişirdı. tkisi birbirinin yardımcisi, tamamlayicuı, eçi idi. Evde, tavasta, siyasal, soysal alanlarda Dri cins birbirinden ayrilmazdu Eski Türklerde din de kadmı koru • yordu. O zaman din gibi sihir de kut • lu idi. Değerce birbirine ejti. «Toyu nizm» sağı kutlardi; cşamanizm» solu. Din, sagda oturan erkeğe; sihir, sold» oturan kadma değer verirdi. Bu • nco için erkekle kadm değerce bir sayihrdı. Şamanlann totemi kadindi; kadmlartn o zaman hukukça, ailece, iktUadça yüksek taninmalan bundan fleri geliyordu. Şamanlar sihri kuvvetlerini anasal totemlerfle her biri birer ilâhe olan «amagat» lardan ahrlardı. Amagat, bir türlü «müz» dür. Şamanlar smıflarinm yiikselmesini bu müzlere borçlu • durlar. Tomsen, «amagat» kelimesinî orbon kttabesindeki «umay», ilâhe olarak almiftir. Kadmm «tabu» saydmadığı bu es ki Türk cemiyetlerinde kadinsiz hiçbir if görülemezdi. Hükümdar buyrukla ra yalniz «hâkan buyurur ki» diye basiarsa değeri olamazdı. «Hâkan ve hatan buyumrlar ki...» diye baçlamasi gerekti. Devletlerin elçiieri, hâkan yalnizsa, yanina çikmazlardı. Hakanla hahm beraber bulunmalan şartile el 'çüer huzura çikarlardı. Orhan kitabe • lerinde: «Devleti yasatan hakan» la «devleti yasatan hatun» beraber anı hr. Bütün devlet islerinde, resmî kurul • taylarda, aile islerinde, resmî sölen • lerde, münakaşalarda, mahkemelerde kadmı hep erkeğin yambasinda görü • yoruz. Kadmm, hayata böyle serbest • çe karismasi, onun hukukça yüksek olmasinı temin etmiştir. Son çağlar arastirmalarmda, yaşa yiflarma aid pek değerli bilgiler al dığimiz «Sümer», «Hitit» medeniyet • N Fransız Ingiliz görüşmeleri Borsa hareketleri İstanbul Menkul klymetler ve Kambiyo Borsasl iki haftadanbeTİ büyük bir merak içinde çalkalanlyor. Bunun sebebi şudur: Paris borsasında hergün çok miktarda % 7 1 /2 faizli Türk borcu tahviîleri satln alln maslnln mahiyeti anlaşllamamaktadlr. Paris mali mehafillerinden hususî >u rette bazl borsacilarlmıza gelen malumata ku'ak asmak lâzlm gelirse bu allşlar «Banque de France» namina ve Türkiye Cumhuriyct Merkez Bankasl hesablna yapllmaktadır. Ceçenlerde Parîste Düyunu Umumiye meclisi azaslndan bir zat Ankaraya gelmişti. Trablusgarb tazminatl olarak İtalya dan allnlp Düyunu Umumiye meclisi nezdinde bulunan 30 milyon frangln nemalandlrllması hakklndaki müzake ratl idareyc o zatln memur edildiği söyleniyordu. ihtimal bu satlnalmalar o müzakerc'crle alâkadardlr. Epey zamandanberi Pariste 300 frank kararlarlnda olan «Unitürk» tahviîleri bu alişlar basladıktan soma bir aralık 349 franga kadar yükselmiş ve ancak geçen pazartesindenberi biraz gerilemeğe baflamlstlr. Sağlam ve geliri emin mill! k&gltlarlmiz meyanmda en ön »afta Merke» Bankasl hisselerini zikrctmek lâzlm gelir. İki ay evveline kadar 57 lira ka • rarlannda olan bu hisaeleT bugün 64,50 lira etmektedir. Bu fiatin bir gün başabaşl (70 lira) bulacağlna ve hatta geçeceğine hiç süphe etmiyoruz. İş Bankasl da 10,10 lirada aranll • maktadlr. Celecek ay bankanın he • yeti umumiye içtimal yapllacağl için, bu fiatin biraz daha ^ükselmesi muh • temeldir. Kote harici Mislr Kredi Fonsiye tahvillerinin fiati şunlaıdir: 1886 tarihli lira 109 1903 > . > 9S 1911 > > 90 7c 5 Hazine tahviîleri 70, Vo 2 Hazine tahviîleri de 58 kuruş etmekte dir. Borsa haricinde Türk altlni 943 kuruşa muamele görmektedir. Avrupa misaklarma grîrmesîni teklif edecek IBaş tarafı birinci sahlfede} manyayı tatmin edecek mülâyîm bîr sek'e i r c ı hususunda Fransayı iknaa çalısacağı ve Lcndra müzakerelermde bu esasm mühim bir mevki tutacağı an! asılmaktadn*. Dün ge'en telarafİT sunlardtr: Londra 31 (A.A.) Fransa başbakanı M. Flanden i!e dıs işleri bak?nı M. Laval, bu akş'm Londraya gele ceklerdir. Bu husustaki nihaî hazırltklar dün gece Avam Kamarasında yapıl~n hususî bir kabine toplantumda tamamlanmıstır. İngiitere tarafından görüsmelere, Basbakan M. Makdonald, Dış tsleri Bakanı M. John Saymen ve M. Stanley Baldvin iştirak edeceklerdir. Bütün cuma ve kismen de cumartesî gün'erini isgai ed«cek olan görüsme • lerin mevzuu kat'î olarak izah edilmemisse de Fr?nsız ve İngiliz n^zırlannın Avrupa emniyeti meselesini tetkik edecekTeri malumdur. Görüşmeler tamamen müsaid bir hava içhtde açılacaktır ve bu müsaid hava dön P?risle Londra arasinda yapıian iptidaî noktai nazar teatisi ile daha ziyade düzelmiştir. Anlaşma olurta Londra 31 (A.A.) Havas mu • habirinden: Pariste yapılan Fransız • İngiliz iptidaî görümeleri netîcesinde İngiliz resmî mehafilinin intibaına göre tngiliz telâkkisi, halihazırda müzakere edilmekte olan bütün zamân misaklarını bir tek akid haline getirmektir. Bu akid, ayn avn olan ötelri akidlerin mevcodiyetini t'mmakla beraber, hepsmi Uluslar Kurumu kadrosa içinde ve onun nezareti altmda mütesanid bir heyeti umumiye halinde toplıya caktır. Söylendigine göre, pazar günune kadar bir anlaşma yapıln ve Almanya ile eski müttefScleri de dahil, alâkadar devletlerle bilâhare yapılacak mürakereler de muvaffakiyetle netîcelenirse, bu umumî mis'km mevcudiyeti sayesinde Avrupa silâhlanntalarmt yeni bir rejime tâbi tutacak bir anlaşma yapılması tasavvnr edilebilir. Bu itîbrrla, bütün bu ihtimaller, tngiliz noktai nazarlarma gSre, bir cihetten de, tngiltere polHîka mehafilinin, bir hava mukavelesine çok müsaid kalmakta devam ettiğini tekid ettirmektedir. ği, san'at, ısik, zevk dolu hayatma karişmir, temiz hava, günef altmda ya fiyan kadınmı görm«di mi? Kadmı bu bayağı, çirkin oyun • cak hayattan kurtaran cumhuriyeti • miz onu, artık, büyiik analannm yasadığı temiz, yüksek hayata kavusturu • yor. Yaşadığı toprak üzemde ona da bir mes'uliyet hîssesi veriyor. Bugün, birçok medenî acun kadmlarinm im • renerek baktığı en yüksek haklar Türk kadmmm eündedir. Türk kadmı on, on beş yillık yeni yasayişinda hemen her alanda değe • rini gösterdi. Büyük bir ağirbaşlıhkla, bilgi ile eline aldığı işi yapmağa ugraf Ü. Eline verîlen bu son, yeni, kutlu ve ağir vazifesini de yüksek kabiliyetile, temiz bir almla başarmağa çalişacağı nı; böylece kendisini Işiğa kavuşturan Büyük Cumhuriyete karsi son borcu • nu da ödiyeceğini umariz... Şükufe Nihal tünde duruyordu. Ertesi sabah ise bir daha o yerde bulamadınız. Evinize haricden kimsenin girme diğini söylüyorsunuz. Kapının kilidinde de hiçbir zorlanma emaresi yoktur: Evet; öyledir. Ancak böyle bir emare olup olmaması büyük bir mana ifade etmez. Herhangi bir hırsız, en muhkem bir kilidi, iz bırakmadan açabilir. Maamafih, biz gene kapının zorlanmadığını kabul edelim. Şimdi.. Diyorsunuz ki, sizde olandan başka, kapımzm ikinci bir a nahiarı daha vardır. Bunu hâmil bulunan şahıs ta bütün o geceyi sizinle beraber geçirmistir. Ancak bilemediğiniz bir cihet varsa, o gece bu ikinci anahtarın, o şahsın yanında bulunup, bulunmadığı dir. Bir sual daha: Bu ikinci anahtarın mevcud bulunduğunu bilen başka kimse var mı? Evimi silip süpüren kadın bilir, sanırım. Bir de, belki o şahsın oda hizmetçisi.. O kadar mı> lerinde kadmm hukuku pek çok yiik sekti. Buralarda kadinlar siyasal hayata karişmif, hükümdar olmuş, soysal hukuk bakimindan erkekle yanyana yürüfnüftür. Buralarda batlıbasina kabilelere sahib olan, hanedan kuran kadmlar vardır. Bu eski Türk cemiyetlerinde oldu • ğu gibi ilk Anadolu Türklerinde de kadmı erkekle bir sirada, hayata kariş mis olarak göriiyoruz. Harem dairele • rinde, kafesler, örtüler ardmda yasi • yarak sahsiyetini kaybeden kadın, is • lâmlığin fena tefsirlere uğradığı yakm zamanlarda ortaya çikmiftir. «İbni Batuta» Anadolu kadmmm nekadar yüksek hukuka sahib ol<™ğunu bize güzel örneklerle anlatiyor. Sonraları, islâm dininin yanliş anla sdmasi ve bazi hodgâmlık duyguları • rün, inhisarcilığm sona olarak kadm kafes altina, dört duvar arasina hapse dilmis, güneşten, havadan bile mah • rum birakılmiftır. Artık o tarihlerden sonra kadmı ne »okakta, ne if basta • da, ne gezintide, ne de erkek yanmda bir fikir arkadasi olarak göremiyoruz. Kadın artık manevî bir ölüme atılrmstir. Kadm artık varhğmı, zekâsinı, ince duygularmı kaybederek erkeğin is • teğine göre yaşar bir makine haline gelmis; erkeği bir efendi bilmiş; nzun alifkanlıklardan sonra da bu yaıayif kendisine tabii gelmeğe baslamiş ve ailenin soysal seviyesine göre bazı ev • lerde bir oyuncak, bazı evlerde yalniz besik başi bekliyen, bulaşik yıkiyan bir isçi olmuştur. Bu yasalarm hükUm sürdüğü ilk çağlarda «Evliya Çelebi» nin anlattık larmı okumak, kadmin ne aciklı günler geçirdiğini, nasil ziyan olduğunu an* lamak için yeter; o günkü kadmin ta rifinden bir örnek alalım: « ... Her kaçan bir iki misafir gelse evvel anı yüzünden yikayip önüne mahzar, elbette bir taam getirirler. Kapilari kapatmak ve misafirine riayet etmemek ve çarfuyu pazarda avrat gezmek bu fehirde gayet ayiptır. Av • ratı tasrada görseler hemen a&lâ aman ve zaman vermeyip katlederler.» Değfl yalniz cahil softalarin karan lık kafalari; din yardakçilarmm suur suz inanlari ve kaba kiskançlarm bu dalca inhisarciklari; bu toprak, bu ulus için en güzel seyleri düşün müs, aramif, bulmu* olan değerli bü • yüklerimiz, san'atkârlarimiz bile za • man zaman kadma inanmiyan, kadı na değer vermiyen düsüncelerini gös • termişlerdir. Meselâ, o büyiik vatan sever, edib, şair Ziya Paşanin terkibi bendinde: «Avret gibi mağlCfbu Hava olma, er ol, er!» diye kadmı br fena ömek olarak almasmı ve onu avret gibi di • ye bu kadar kaba bir adla anmasmı kadınlık aslâ affetmez. O büyiik Ziya Paşa ki, bu toprağm, bu ulusun çektiklerinden azab duymus, ona sifa verebümek için çareler dü • fünmüs; tehlikelere atılmif olduğu halde bilgisizliğin, esirliğin kara uçu rumlannda çürüyen kadmlık için bir îşık yaratmağı düşünmek söyle dur sun, bilâkis onu hava ve hevesine uyarak yasiyan bir faydasiz şeye ben zetmekten çekmmemis; yurdun çelik zincirlere vurulmuş mazlum anasim tahkir etmiştir. *Diyar\ küfrü gezdim, beldeler, kâşaneîer gördüm; Dola^tım miılkü islâmı bütün viraneler gördüm.* Diye için için aci çeken ozanm gözleri, acaba beldelerine, kâşanelerine imrenerek baktığt diyan küfrün o bilisem, Freudu anlıyacak bir kimse olduğunuz içindir. Bu işte ayn ayn rollerimiz olacak. Bu rollerin mahiyetini iyice idrak etmelisi niz. Emin olun ki adi bir cinayet mevzuu bahsolsaydı, başka lisan kullanırdım. Affedersiniz. Aptal gibiyim. Adnan, bana sizin kim olduğunuzu anlattı. Cemil, sözünü kesti. Onun ehemmiyeti yok. Lâkin siz de takdir edersiniz ki ben hiçbir şey bilmediğim halde, ne ehemmiyetinin derecesi, ne kimi alâkadar edeceği ve niçin alâkadar edeceği hakkında en ufak bir fikrim dahi olmiyan bir doayanın arkasından körükörüne araştırmaga çıkamam. Yapacağım tahkikatı aydmlatacak olan gene sizsiniz. Mutabık mıyız? Hay, hay! Pekâlâ! Tahkikatımıza esas olmak üzere, sarahaten bildiğimiz şu bir tek nokta var: Dün akşam saat yediye beş kalarak, evrak, (antanızın içinde ve şu masanın üs Şark misakı ve Almanya Londra 31 (A.A.) F^ansır Başbakanile Dış Bakanının Londrada yapacakları konusmalar hak • kında Röyter Ajansınan aldığı malumata göre, Almanyanın şark mi sakına iftiraki lüzumunda daha simdidcn tngiltere iie Feansa anlastnif bulunmaktadırlar. Fransa açıkça anlatmıstır ki, eğer Almanya ile Le histan bu misaka girmezlerse, Fransa, Sovyet Rusyya ve Çekoslovakya iie tedafii bi> ittifak yapacaktır. Halbuki böyle bir ittifakı İngiitere pek bîr taraflı bulunmaktadlr. Binaenaleyh tngilterenin sar'l misakı lehinde olarak terazide bütün ağırlığile basacağı beklenilmektedk*. Keza Fransız nazırlannın Versay muahedesindeki askerî hükümlerin bir taraflı olarak feshi aleyhinde Ro • mada tanzim olunan Fransız • Italyacı beyannamesinin tasvibi husu • suda da Londcada müsaid bir hava bulmaları çok muhtemeldir. Londra 31 (A.A.) Fransız • tngiliz görüşmeleri münasebetile fikir teatilerinde, Fransanm emniyet ihtiyacma ve Almanyanın Avrupa 3« el birliği yapmak hususundaki azim ve kararına miyar olabilecek bir müsavat düsturunu Berline teklife mütemayil olan İngiliz arzusunu tatmine yacayacak bir itilâf zemini bulunduğu yan resmi İngiliz mehafilince ihsas edilmektedir. Lond. a 31 (A.A.) Fransız Babakanı M. Flandenle Dısarı İsleri Bakanı M. Laval bu aksara saat 19 da Londraya gelmislerdir. K. C. İstanbul Borsası kapanış fiatlen 31 1 9 3 5 NUKUT bl.S. '24. <•* 219 1TS Paristeki yükseklik tabiatile piyasa • miza da aksetti ve Unitürkler hafta i | ı Merlln çinde 30.90 Itraya kadar flrladlktan ı Ooiar > ) KraDsız fr. < sonra dün aksam 30,30 lirada kaldl !0 f.iret lar. >o Relclka ff n Drahmı Unitürk bizde bütün kâğltlara klla • 20 Irviçre fr. Auzluk vazifesini göriir. Bu itibarla bil2j Ltvi I KlorİT hassa Anadolu Demiryolu grubu çok .'0 Cek krono istfade etti Dün aksamki kapanls fi Avosiı.r/a çi';. atlerile, bu fiatlere göre seneÜk gelir Pereta Mark miktarlan stınlardir: Zlot. Hisse senedlert T. L. 26 geliri %U 20 fev Dtnar Tahviller » 47,95 » %10 Knble Mümessü ttnedleri > 53,40 > %12 Yen Zengin olsun, küçük tasarruf sahibi bulunsun, ahalimiz, bu kâğltlara git tikçe çoğaJan bir rağbet göstermekte • dir. Diger devlet istikrazlarlmlz da lâ • ylk oiduklarl ragbete mazhardlrlar: Isveç krona Türk altım Mecidiye M8, 22. 812 22. 82.50 »7 22, l(t,»0 46 Zi 24. Ranknnr Os. 31 943 41 52 33 18. 81S 24 85 100 24, IH 48. 24 2«. J7. 54 35 32 »44 42 240 Kaptnı? 0.7*82 12.03 11ü 24. CEKLER Açıh? Londra Hırıs <^5 faizli Dahia isttkraz 94,25 îira %5 1aU vt %2 ikramiveli Er 97 > ganl Utlkrazt %7 faizli StvasErzurum istikrazı 95 etmekte ve bu fiatlere piyasada da ima alld bulunmaktadlr. Buna mukabil, gerek hususi ve ge rek amma hizmetlerini gören ticaret ve sınaî şirket kağltlarl umumiyet itibarile düşüktür. Meselâ Bomonti hisse »enedleri 12,75 lira; İttihad Değir mencilik 11,50 lira; Şark Değirmencîlik 1,05 lira: Tramvay 29.50 lira kiymetindedir. Bu meyanda Telefon sir • keti hisseierinde bir müddettenbcri bir canlıllk eseri görülüyor. Fiatlerj 10 liradan 14.35 Itraya kadar flr'.adL Se bebi sirketin devlet tarafından satlna • hnacağl hakkındaki şayialardlr. Aslan çimento hisseleri de azlclk uyanlr gibi oluyorlan Çünkü sirketin bu sene epeyce bir temettü hissesi vereceği anlaşlldı. Bu hisseler dün akşam 13,55 lirada kaldılar. Klymetleri düşük olduklannl söyle • diğimiz amme hizmetlerini gören sir • ket hisseleri meyanlnda tstanbul Elektrik şirketininkilerini istisna etmek icap eder. Bunlardan ne tstanbulda ne de hatta Avrupa piyasalarlnda bir tek nümunelik bile bu!mak kabil değildir. NevYork Mllann Japonlar Mogolistanda ilerlemeğe başladılar [Bai tarafı birinct tahife&e] yet Rusya kartşmıyacaklardir. Japon mehafili bu ihtPâfin iki alâkadar taraf arasinda doğrudan doğruya halledil • mesi lâzim geldiği mütaleasmdadir< Hsinking 31 «Mançuko» (A.A.) Japon ve Mançuko kuvvetleri Boer gölü civarmda Moğol kuvvetlerine taarruz efanişler ve Kilakargol irmağmm şimalinde bulunan küçük Kalkamizo sehrmi isgal etmîflerdir. Japonya, Çini Cenevreden çalışıyor aytrmağa Rrüksel Atlna Cenı vre Sorva AmîttrdiD • rat VKara Madrıt Ker'ir 0,7893 I2,«t 9.3141 3,4182 84.I97S ?.4V»2 6M366 1.I75U 19.0 14 4JS90 4,2066 4.299ü "9.0*70 55.04:6 ReicraYokohama Mostova Rudapeşte Bukrej Vsrsov» 9.2984 3,4015 83.9875 2.4570 67.9696 1.1732 18.9740 4.2883 5.6050 1.976* 4.1060 4.2883 7M9 t okho'm I085.S0 3.1442 V.78 1068. 3.13&0 34 9MC ISTIKRAZLAR Londra 31 (A.A.) Çin ile Japanya arasinda bir yaklasma ya • ptlmak üzere Japon'ar tarafından yapılan tekliflere dair Tokyodan. gelen haberler Londrada reAnen teeyyiid etmemektedir. Bunlar bir tecrübe balonu sayılmaktadır. Uzaksark ile siyasî temasta olan mehafil, Çinin, Avrupa ve Amerika hükumetlerine Japonya ile bera • ber yaptıği teahhüdlere rağmen, kendisinî Japonyanın hükmü altina sokacak teklifleri kabul etmesi pek az muhtemel telâkki edilmektedir. Bazı Çin mümessillerinin, Japon!a • nn Mançuk'joda flerlemelerini Cenevrenin büyük bir memnuniyetsizlitcle kzrşılamanna rağmen, Çinin Uluslar Derneğinden çekilmesini kabul edişleri Londrada hayretle karşılantmştıt. Londra ile Vaşington arasinda M. Hirotanm ziyareti hskkında noktai nazar teatisine devam ohınmaktadır. Bu ziyaretin, 9 devlet anlaşmalarına dokunulm'dan Çin • Japon müna sebetindeki gerginliği Rİderecrği umuluyor. öyle tahmin ederim. Bu evrakın sizin nezdinizde bulunduğunu kimse bilmiyordu, dediniz. Bu kanaat size nereden geliyor? Gayet basit ama, size izah edeyim. Ediniz. Bu dosyayı bîze miüî müdafaadan bir kısım âmiri getirdi. Doğrudan doğruya bizim patrona tevdi etti. Patron da, en çok bana emniyeti olduğu için, biraz sonra beni çağırdı ve tetkik ederek bişhuIâsasmı yapmakhğım için, dosyayı bana verdi. Bu, daima boyle yapılır. Ben de kâğıdları aldım, yalniz çalışmakta bulunduğum odama getirdim. Şöyle bir gözden geçirdikten sonra da, mesele pek müstacel, vakit te dar olduğundan, arzettiğim gibi, hepsini birden çantama koydum ve bir otomobile atlıyarak doğru buraya geldim. Yazıhanede iken, evrakı masanızm üstür' 7 birakıp ta, hiç dışarıya çıkmadınız mıî Hayır! Hiç çıkmarjjn. Klektrik Tram vay Tüael Rıhtınt Aasdolo ! Türk İngiliz ticaret gö rüşmeleri ne için durdu taratı birinci sahittde) ki alcaklan meselesi hakkmda fucrinizi •orabîlir miyiz? Bu mesele hakkmda Haricîye Ba> kanı Avam Kamarasmda icab edea eevabı vermisrir. Esasen bu mesele ile meşgul olmak benim salâhiyettm haricindedir. ticaret müzakerelerine devam için tekrar ne zaman, Ankaraya gide • ceksiniz ? Şubat zsrfında mSzakerelere tekrar başlanabüeceğini umuyorum.» Demek ki, patronunuzdan başka, bu evrakın sizde bulundu ğunu bilen yoktur. Kat'iyyen. Bu «kat'iyy.en» i söylerken, Yahya Kerim biraz tereddüd eder gibi olmuştu. Bu, Cemilin nazarlanndan kaçmadı. Bu dosyanm taalluk ettiği iş.. çok mu mühimdir? diye sordu. Evet. Bir Türk kimyagerinin seneler süren araştırmalardan sonra keşfettiği, yeni ve çok kuvvetli bir zehirli gaze aiddir. Bu gaze (Z. 292) adı verilmiştir. Sizin müessesenizi ne diye alâkadar ediyor? Bizim patronumuz, kimyevî maddeler imal eden büyük bir fabrikatordur. Müdafaai milliye hesabına çalışır ve böyle levazım yapar. Anlıyorum, O halde. bu dosyayı yabancı bir memleketin de çaldırtmak ihtimali vardır. Şüphesiz. Cemil bir lâhza sustu. Ayağa kalktı ve aşağı yukarı gezinmeğe başladı. Devlet tiyatrosu {Bof tarafı btrlnci sahlfede) mektedir. Kendisine sordukt < Maarif Bakanlığnca çağırj • dıgim ve bana telgraf çekildigi ha berlert dogru değildir. Devlet tiyatrosu hakkındaki haberler! gazete • lerde ben de memnuniyetle okuyo • rum.» demistir. Lahey Divanı ve Amerika Vasington 31 (A.A.) Matbuat momessillerinî kabul eden M. Ruzvelt, Birlesik AmerScanın L?hey divanına girmesini kongreden tekrar istemege tesebbus etmiyeceğini söylemistir. Bu hırsızlık keyfiyetinden patroaunuzu niçin derhal haber • dar etmediniz> Mesele çok vahimdir. Artık Yahya Kerimin yüzüne bakmıyordu. Lâmbanm neşrettiği çiğ ışık, abajurun altından, onun vücudünün yalniz aşağı kısmını aydınlatıyor, vücud ortasından ikiye bölünmüş gibi duruyordu. Tıç. nakları itina ile kesilmi?, bakımll ellerini dizlerinin üzerine kavuş turmuştu. Biliyorum.. dedi. Vazifenizden tardedilmekten mi korkuyorsunuz? Muhake me altina ahnmaktan mı? Yahya Kerim sakin, azimkâr bir sesle cevab verdi: Eğer bu dosyanın çalındığı haber alınırsa, ben kendimi yok ederim. Bu sözleri söylerken, elleri bile kıpırdamamıçtı. *** Birşey içmez misîniz? [Arkan tar\ Cumhuriyet N in tefrikası: 5 Cemil, yazıhanenin üzerinden eline geçirdiği bir fildişi kâğıd bıçağı ile oynuyordu. Bunun sapında gümüç bir marka vardı: (E. R.) |Yahya Kerimin bakışlannda bir istihza manası sezen Cemil, sinirlenidi. ifadesine daha ziyade ciddiyet vererek: ~ Be» nıhiyat mütehassısı dei,' rm. Size bu tarzda söz söyicdi