=« 6 9Ikincikâaua Konyada sulama işleri ilerliyor MUS1Kİ BAHlSlERİı Büyük bir san'atkâr: Konrad Veit Â?man sosyalist milliyetperverleri güzel Marlene Dietrich gjbi büyük sanatkâr Konrad Weitı da aforoz ettiler Sessiz sineananm sesli sinemaya devrettiği kuvvetli artistler arasmda Konrad Veidti bilhassa zücret • mek lâzımdır. Onu, bize umrtulman kabil olmıyan bir sekilde tanıtan devre 192226 devresi ol<fu. Bu miiddet xarfm> da Konrad Veidt s«ssiz cinemanm en tamnmif saheserlerini yarattı. «Hind mezan> nı, «Lokreçya burçiya> yı, «Taçh canavar> ı ve saireyi hâlâ hiç birimiz unutmadık. O za • manki gazeteler Alman »an'atkâ raım dehasmı metheden nzun ya » zılarla doludur. Halbuki bütün bu filimler Kon • radm san'at hayatmda ancak bir merhale teçkil ediyordu. Daima deli, canavar ve seytan rolleri almaktan bıkmıs olan Koorad komedıye başlıyarak ne yaman b b san'atkâr olduğunu bir d«fa daha ispat etti. iFlorensali kenuuncı» filmi sırala • inda Paul Czinnerin idare«i altında Elizabett Bergerle beraber Njuyu oynadi. Maamafih yüksek tariht sahsiyetleri temsil ebnek kudreti onda çok fazla olduğımdan Konradı tekrar zorladılar. Birbiri acdısıra Koot Kostia ve eöldiiren buse> sribi müstesna filimler çevirdî. Bu meyanda «Pragh talebe» filminde o zamana kadarki şöhretinin ferkinde büyük bw föbret kazandı. Daha sonra «Dördüncfi Hanri» isiznli filimde rol aldı. Bu etaada Amerikadan kendnini çağvdılar. Orada «Gülen adam» i»imli fena bh filimde rol alarak filmi kurtarmjf oldu. Ondan »onra »e*Ii »inema çıktı. Almanyaya donen artisti birçok stüdyolar bekliyordu. «Kadınsız mem leket>, «Sora bölütc» gibi filimlerde san'atinin bütün inceliklerini gös • terdi. Yekdiğerinden çok farkh sahsiyetler yarattı. cl IF cevap vermiyor» filminde £liu«nin rolünü fevkalâde bir tu retle oynadtktan »onra Almanyayı terkederek tngiltereye gitti. Orada yerlesti. lagilizce ilk filmi büyük bir ımı • Bu iş içîn 300,000 liralık istikraz yapılacak Müziksel terbiyemiz nasıl olmalıdır? Esaslı bir musiki terbiyesile yetişecek çocııklarîmiz, Türk kültürünü ve karakterini temsil eden millî biı musikînîn doğmasında mühim amil olacaklardu Amerikada, yüksek tahsil ve ayrlca müzik tahsili görmiis ve bir Amerikan san'at ve ilim akademisinde musiki muallimliği yapmış olan mütekaid General Muhittinin klzı Süheylâ Saime Muhittinin müziksel terbiyemizin nasll olmasi lâzlra geldiği hakklnda bir makalesini 11 birincikânun tarihli nüshamıza basnUstlk. Süheylâ Saime Muhittin hastalandığl ve sonra da Ankaraya gittiği için makalesinin ikin ci kuminl ancak bugün nesredebili • yoruz. Zircurt MSHefart Attf Ve Konya valiri Cemal salama »ahattm • ' geziyorlar Konya (Hususî Muhabirimiz • den) Su ve sulama ışinin Konyada şimdiki kadar ileri sürüldüğü ve bu işe bugünkü gibi ehemmiyet verildiği hiçbir zaman görülnıe mişti. Hatib nahiyesinin Kayhüyüğü köyü yakınında ve günbatıda bulunan Abaz tepelerinin altında çağlıyarak akan ırmaklar olduğu anlaçıldı. Bu tepelerin Konyaya olan uzaklığı 15 kilometrodur ve tepelerin önü geniş Konya ovasıdır. Bu tepelerde akan nehir sesleri duyan köylüler Konyaya koşarak haberler ulaştırmışlar ve merakh alâkadarlar da oralara kadar giderek su sesini, sanki açıktan akıvormuş gibi işitmişlerdir. Bu yeni buluş, Konya ovası için cidden mü him bir ehemmiyeti haizdir ve şayed bu su çıkarıhp istifade edile bilecek olursa Türkiye için en büyük servet temin edılmiş buluna caktır. Geçen kuraklık senelerinden ağzı yanan ve belkemiği kırılan halk şimdi yağan yağmurlara ragmen gelecek her senesini kurtarmak kaygusunda... Çalışıhyor. Hiç durmadan Konya ziraatini susuz bırakmamak çareleri aranıyor. O kadar ki bu iç için Vilâyet umumî meclisi fevkalâde toplantıya çağınldı. Hükumet büyük bir azimle kuraklık mücadelesine başlamış bulunuyor. Vaktinîn en çoğunu kuraklığa çare aramakla geçiren Vali Cemal Bardakçıyı gördüm. «Cumhuriyet» için şunlan söyle di: « Hükâmet, Konya şehrile ovasınm su ihtiyacını gidermek için bazı tedbirler almıştır. Bu tedbirler kat'î olduğu için Vilâyet umumî meclisini fevkalâde bir içtimaa davet ettim. Vilâyetimizin ekonomik yönden canlanmasına ziraati sulama işinden başlamaktan gayri çare yoktur. Beyşehirde yapılacak yeni barajın kerestelerini temin etmek için başlanan faaliyeti yakından takib eylemek üzere Beyşehre gidiyorum. Beyşehir gölünün suyunu ziraatin ihtiyaç hisseylediği zamanda akıtabilmek için icab eden herşeyi yapacağız. Meram suyunun çoğaltılması ve yeraltı sularının alana çıkarılması da esash işlerimizdendir. Konrad Veidtin son rerimlerinden biri vaffakiyet kazandı. Bu sayede lngiliz sinemacıhğı da birdenbire canlandı. «Roma ekspresi» filminde beynelmilel hırsız rolü alan Konrad filme bütün dünyada büyük bir muvaffakiyet temin etti. İngilizler bu centilmen artisti çok takdir ettiler. Bunu takip eden tBen bir casustum> filmi bizde olduğu gibi tngilterede hatta Fransada bile tahminlerin fevkinde seyirci topladı. Daha sonra «Serseri Yahudi» filminde tngilizlerin tabiri veçhilc bir insanm yapamıyacağı kadar mu vaffak oldu. mr ^^^ Juif Suss filmi de bundan aşağı kalmad1!. Maamafih bütün bunlara rağmen Konrad henüz san'atinin bas dön • durucu yüksekliğini tamamile gösterememistir. Bütün dünya ondan daha birçok sahaserler beklemektedir. Bütün bu san'at kudretine rağmen Almanya bugün Konrad Weiti aforoz etmistir. Çünkü o Yahudi rollerini oynarken Yahudilerin le hinde değilşe bile aleyhinde vazi • yetler almadığı için Hitler hüku • meti onu hos gÖrmemektedir. Tıpkı Marlene Dietrich ve sair Alman artistleri gibi Alman sosyalist milli • yetperverlerinin ülkülerine körü körüne hizmet etmemesi yüzünden Konrad da bugünkü Almanyanın makbulü değildir. Birgün gelip sosyalist milliyetperverlerle arası dfizelip gene Almanyada o eski güzel filiralerine benzer kordelâlar ya • pabilecek mi? Bunun hakkında şimdilik birsey söylemek tabiî kabil de&üdir. Voronzeflerin sırrı Jean Harlow Abnanlar Birigitte Helm ile dış manzaralari Nis Amerikalı kadınlar sarı ve Montekarloda çevrilen güzel bir filim yaptılar şın yıldızm filimlerine boykot yapıyorlar Jean Harlovvım eski kocasınm ölü • mune sebebiyet verdiği hakkında bahçivanı tarafinden mahk'meye bazi haberler verildiğini, fakat mahkemenin bu haberlerde yildızi kabahatli gösle • recek esaslar bulamadığı için onu sor • guya bile çekmeğe lüzum görmedielni geçenlerde bildirmîştik. Son gelen A • merikan gazetelerinde bu işten hâlâ nzun uzadiya bahsedilmekte olmasi sorağin hâlâ kapanmamis olduğunu gosteriyor. öbiir taraftan Amerikada 2 mflyona yakın azası bulunan «genç kadinlarin ve kızlarta namusunu ko • ruma» cemiyeti de Jeanne Harlowun kabahatli vfya kabah*tsiz olduğunu aratbrmağa lüzum gormeden onun fi • İlk makalemde, musiki terbiye • sinde mühim roller oynıyan vasıtalann 1 Musiki kulübleri, 2 orkestralar, 3 Operalar, 4 Mekteb musikisi, 5 Aile ocağında musiki olduğunu yazmış, bunlardan ilk ikisini izah etmiştim. Bugün de musiki terbiyesinde operalann ve mekteb musikisinin rollerini ve ehemmiyetlerini anlatmağa çahsacağım. 3 Operalar: Operalar h«m musikiyi ve hem de temsili birleştirdiği için halk üzerinde, yalnız bir orkestradan daha ziyade tesir bırakır. Çünkü halk dinlediği musikinin tatbikatını ayni zamanda sahnede gördüğünden eseri mu • hayyilesinde daha ziyade canlandınr ve çalınan müziği daha büyük bir zevkle takib eder 3u da halkın musiki terbiyesinin incelmesine ve yükselmesine amil olur. Yalnız operalar çok büyük fedakârlık ve masraflarla vücude getirilebilir. Şimdiye kadar bahsettiklerim halihazırdaki nesle garb musikisini çabuk aşılamak ve sevdirmek için düşünülmeai lâzım gelen çarelerdir. Fakat gelecek neslin terbiyesi tamamile ciddî ve esaslı bir musiki programımn tatbikına bağlıdır. Bu hususta en ileride bulunan Amerikalıların bu progıamı nasıl tatbik ettiklerini bizzat Amerikada tetkik ettiğimden birkaç sözle bu" rada izah etmek isterim. 4 Mekteb musikisi: Bu hususta atılacak ilk adım musikinin diğer dersler sırasında umumî terbiyeye dahil olmasıdır. Mubalâğasız diyebilirim ki Amerikada yedi yaşından itibaren musiki terbiyesi görmiyen çocuklara ender rasgelinir. Ve pek çokları da harflerden evvel nota öğrenmişlerdir. Bundan yedi sene evvel Ame rikada Avrupa musikisinin yayılmasında mühim bir rol oynıyan Damrasch (Damraş) ismindîeici meşhur şef orkestra şahsî bir fedakârlılç göstererek şef orkestrahk tan istifa edip hayatını çocuk terbiyesine hasrettiğini ilân etti. Ancak gelecek neslin terbiyesile Amerikanın kendisine mahsus millî bir musiki ibda edebileceğine kani olduğunu söyledi ve meşhur bestekârlar ve terbiyecilerden mürekkeb bir komisyon ihda? ederek faaliyete geçti. O vakte kadar tatbik olunan metodlann ve kabul edilen kitablann çok kuru ve mihanikî bir tarzda yazıhp ancak pek müsteid çocuklann takib edip umumiyetle ekserisinin lezzet almadığı sabit oldu. Genc dimağlann hazmedebileceği ve benimsiyeceeri b!r tarzın kabulü kararlaştırıldı. Bu meyanda musikinin menşe ve bestekârlann hayatını gayet basit ve hoş hikâyelerle izah eden kitablar tabolundu. Eski masallar ve çocuk hikâyeleri gayet sade bir tarzda bestelendi. Bunlara halk şarkılan da ilâve olunarak nota kitablan neşir ve mekteblere tevzi olundu. Büyük ve küçük şehirlerde ikramiyeli «musiki hafıza müsabakalan» tertib olundu. Mekteblere rad^clar konuldu. Smıf ve yaşlara göre talebeler A, B, C diye üç lcısma aynldılar. Merkezi Nevyoık olmak üzere verilen konser ve konferanslan talebe radyo vasıtasile dinledi. Bu konferanslarda çocuklara, musi kinin menşeinden bahis, ve aletlerin tarihçesinden itibaren en muğlâk ve derin oarçaların nasıl bestelendiği canlı ve açık bir tarzda izah olundu. Bu meyanda çocuk operalan oynandı. Tatil zamanlannın boş geçmemesi için musiki kamplari kuruldu. Bu yedi senelik mesai çocuk terbiyesi üzerinde iyi bir netice bırakarak fevkalâde semereler elde edildi. Bizde de bu kadar büyük mik yasta olmamakla berabet plânın daha küçük bir sekildr tatbikı mümkündür. Ancak böyle esaslı bir musiki terbıvesile yetişen çocuklanmız ileride tamamile Türk harsını ve karakterini temsil eden millî bir musikinin doğuşuna mühim bir amil olabilir. Bu vesile ile garb musikisi arasında, TüTk musikisi de lâyık olduğu mevkii almış olur.. Sükeylâ Saime Muhittin Tütün satısları Bu yılın rekoltesi hemen kâmilen satıldı Yeni liman işleri Zararı görülen eski usuller de«iştirilecek Yeni Liman idaresinde bayram olmasma raemen dün birçok subeler çahsarak birlesmenin doğurdu* ğu durumu düzeltmiflerdir. Umu • mî müdür AH Rıza Çevik te dün Liman hanına gelerek bir müddet çalısmıstır. Liman ve Rıhtım sir • ketlerinin birlesmesi isile mesgul olmak Gzere tstanbula gelmis olan Maliye Müstesan Faiğin yarm Ankaraya döneceği santlmaktadır. Yeni Liman idaresinde bugün yapılan tetkikler daha ziyade, düzel • tilmesi lâzım gelen islerin de tes • biti içindir. Bilhassa daha fazla devamı memleket ekonomisi ba kımından zararlı görülen sekiller derhal kaldınlacaktır. Bu arada eski Rıhtım Şirketinin rıhtımsız yerlerden rıhtım ucreti almak usulü • ne de bir nihayet verilecektir. Brigîtte Helm ve Jean Murat «Waranzefflerin «rrı» füminde Alman stüdyolannda almanca ve fransızca sözlü olmak üzere Vo • ronzeflerin sırrı» isminde güzel bir filim çevriliyor. Bunun dış sahne Jeri Nis ve Montekarlonun güzel manzaralı yerlerinde alnıyor. AI • manca ve fransızcasmda başkadm rolünü Brîgitte Helm, almancasında başerkek rolünü Albrecht Schön hals, fransızcasmda Jean Murat oynuyorlar. Filmin mevzuu Margot Simpson isminde bir kadın muharririn ro • manından alınmıştır. Büyük kavgadan evvel Avrupanın yüksek tabakasma mensup insanlarm yaşadığı yerlerde ömürünü geçiren bir Rus prensinm maceratannı anlatıyor. Prcns ölüyor. tıpkı ona benziyan baska bir adam o Prensin sergüzeşt • lerini bıraktığı noktadan devam ettîriyor. Brigitte Helm bu filimde de her zamanki gibi kendisine çok yakısan karakteeistik bir rol oynuyor. Maceralan seven güzel ve tehlikeli bir kadın.. «fncili kadın» da buna benzer vazifesini ıy? mükemmel yaptığraı tabiî hatırlarsınız. Nihayet prensin eşi olan ve kendisini herkese o imis gibi tanıtan adama âsık oluycr.. Fena bir mevzu değil.. fCordelânın dıs manza • ralan da alımlı olduğuna göre baştan asağı sütüdyoda geçen kordelâlardan bıkmıs olan seyircileria hosuna gidecek gibi görünüyor ama, bakalım! lint:?ae boykot yapmağı karar!aji:r • mistir. Bir defa daha anlasiliyor ki bu dünyada yıldiz olmak ta rahat yaşamak demek değildir. Türkofis tütün şubesi sefi Mürataz, bh* müddettenberi sehrimizde tütün satısları hakkında yaptığı tetkikleri bitirmistir. Mümtaz, aldıgı Bu işleri her türlü mezruatm subir emir uzerine Marmara tütün ya ihtiyac duyacağı zamandan önmıntakasında da bir seyahat yapace bitirmek için lâzım olan parayı rak tetkikatta bulunacaktır. harcıyabilmek ancak umumî mecMemleketin muhtelif yerlerinde lisin karanna bağhdır. İkincikânun tütün satısları hakkında aldığımız içinde Vilâyet Genel Kurultayı malumata gore, Ege ekonomi mın • toplanacak ve burada bu mesele takasmın bu ekkn yılının 13 milyon üstünde görüşülerek tahsisat alı \ kilo olan tütün rekoltesinin hepsi nacaktır. satılmıstır. Karadeniz mıntakasın • Bu işleri tam manasile başara da 11 milyon kilo olan bu yıllık rebilmek için çokça para gerektir koltesi hemen bitmek üzeredir. Bu Birkaç yıl içinde ödemek üzere yıl Karadeniz mıntakasındaki tü bankalardan üç yüz bin lira borc tünler dahilde islenerek, dizi bağı almağı düşünüyoruz. Umumî mecseklinde satıldığından daha çok palisten bu salâhiyeti istiyeceğiz. ra getirmektedir. Vilâyetimizin mühim servet Marmara mıntakasında tahslar kaynaklarından biri de koyuncu henüz ilerlememistir. Bu mıntaka • luktur. Muhakkak olarak anlaşıl nm rekoltesi 6 milyon kilo kadar • mıştır ki tabiat bu hususta Konya dır. Bu yıl memleketimizde tütün ovalarını pek müsaid olarak yaratfiatleri geçen yıldan yüzde 7080 mıştır. Koyunculuğa veıeceğimiz derecesinde fazladır. Bu bakımdan ehemmiyetle yalnız Konya vilâyetütün fiatleri iyi ihraç yıllarından tinin değil, bütün Türkiyenin iktısadî durumunu düzelteceğiz. Kuolan 923 senesinin aynıdır. maş ve kösele fabrikalarımıza tiftik, yapağı, deri gibi iptidai mad buralarda muhafaza eyhyeceğiz. deleri bol bol vermek bu ehemmiÇumra, Cihanbeyli ve Karapmar yetli işte gösterilecek faaiıyet ve kazalarında altı tane fenni ağü gayrete bağlı bulunuyor. yaptırıyoruz ki bu yerler bilhassa koyun beslemektedirler. Bu ağılOvanın sert olan kışı. koyunculardan üçü seyyar olacak ve icab clluğumuz için bir felâket olduğuntikçe yeri değiştirilecektir. dan bu sert kışlara karşı biz de koyunlanmızı. tiftiklerimızi koruma Koyuncularımız bu işi pek betedbirleri alıyoruz. Muhtelif alannimsemiş ve faydasını anlamıs bularda muhtelif ve fennî ağıllar yap lunuyorlar.» tırarak kış soğuklannda hayvanatı M. Ayl Sarığı ile fesini atan imatn Edirne 8 (A. A.) Yıldırım camisi imamı Rüstem Yılmaz fırka ve ev reisi ile birçok halk önünde sarığile fesini atarak şapka giymiştir. Sanğını atan imam Rüs tem: «Din ve dünya işleri gibi din ve dünya giyinişleri de ayrıdır» demiştir. Dünya Siyon'st konferansı Krakovi 8 (A.A.) Siyonist cihan teşkilâtı reisi Vladimir Japoneskinin riyaseti altında cihan siyonist konferansı açılmıştır. Konferansa Polonya, Filistin ile Av rupa memleketlerinden 500 mu • rahhas iştirak etmistir.