6 Memleket hikâyeleri •1^1 eşrıııısan İlâvei keşif! Yazan: Feridun Osman [Vak'a meşrutiyet »enelerinde. censyan eder.~\ Sose müteahhidi Hacı Abdül Efendi encümeni vilâyet odasından çıktığı' zatnan seyrek ve darmada•m sakalları fırtınaya tutulmuş bir j söğüt dalı gibi titriyor, gözlerînin yuvaılakları mütemadî devicler yapıyordu. Hacı müteahhit bugün fena halde asabiydi, merhaba de nilse küfür anlıyor, her söze par layıveriyordu. Vilâyet kooağının merdivenlerini soluk soluğa inerken »öyleniyordu: « Ben gösteririm o Allahtan korkmaz, habibinden utanmaz tnürtekiplere! Simdi dayıyacağım mabeyini hümayuna telgafı.. Bu meşrutiyeti mübeccele devırinde de irtişa ha! Hem de bana... Neymis, Sıraçam yolunda tas ferjiyatı on Ses santirai bulmamış ve bu suretle seraiti ihale ifa edilmemişmiş!.. Tabiî, bütün isler bu ipsiz mühendisin keyfine bırakılırsa böyle olur. Herifin ölçüsü belli değil ki.. Santim elinde Hazreti Alinin zülfikarı gi bi.. Bir naiktan kâf i altın yutturulursa evelâllah üç santimi yarım metro yapmakta ve bunu âleme bal gibi yutturmakta yedi tulâsı var! Hırs azgınlığı da bu kadar olur, neredeyse deveyi katarile yutacak, dünya söbü [ 1 ] olsa karnına koyacak... Ama onda kabahat aramak ta abes ya! Ust tarafında eğriyi doğruyu görecek adam yok ki.. Hepsinin burnuna takmıs kancayı, sürükleyip gidiyor. Ummeti Muhamnıeoîn hakkı mahkemei kübraya mı kalacak sanıyorlar? Ben gösteririm onlaraî..» Fakat Hacı Efendinin sikâyetinden bir netice çıkmadı. tsi valiye h&vale ettiler, o da tathya bağladı. Müteahhit rüsvet vermemeği, yolu yeniden yapcnağa tercih etti. Masrafı iki kat oldu, zararlara girdi. Artık iş inada binmisti. Şose, köp • rü, mektep, ne yapılacaksa münakasasına giriyor, hepsinde basmübendis Kâmil Bey aksilikler çıka nyor, kiminde yapıyı, kiminde çatıyı «seraiti fenniyeyi haiz» bulmıyarak Hacı Efendiyi mahvediyordu. Onun asıl yandığı cihet mü • hendisin verdiği raporları vali ile encümeni vilâyetin de hemen ka bul edivertnesiydi. « Ne olacak, dîyordu Hacı Efendi, hep bir yemlikten yiyorlar zatenl İtlerin kâr faslından onlara da yağlı birer kuyruk ayırsaydım tnesele yoktu..» Fakat i»ler gittikçe bozuldu. Hacı Efendi ziyan ede ede müflisleçmisti. Borç gtrtlağı aşmıs, evle tarlalar mezada çıkmıştı. Ütelik son aldığı binanın akıbeti onu kara kara düsündürüyordu. Burası hem kazino, hem kulüp ve kütüphane olmak üzere yaptırılan kocaman bir yapıydı. Kârgir olacak, ahşap kifimlanna fovkalâde itina edılecekti. Mühendisin hazırladığı projede pek çok bit yeniğine müsait noktalar da vardı. Hacı artık bafka isleri bırakmı*, ırgatbaşı gibi iskelelerde çalı•ıyor, tafin gediğini, merteğin. but'aklısını ayırıu yapınıı. kusuusuz olmasına özeniyordu. Ama nafi • leydi bu. Mühendis olacak adam benzeri, kim bilir ne bahaneler bulmıyacak, ona pösteki saydırıp daha ne masraflar yaptırmıyacak tı? Halbuki zaten skndiki tutumu ile olsa da bina gene zararına çı • kıyordu. Bir de buna yenileri ek lenirıe hali dumandı Hacının. Ev ( ve tarjalar satılmak üzereydi. Acı ihtimaller dizlerinin ba • ğmı çözüvermişti. İskelenin bir kenanna çökerek düsüncelere daldı. Pıçak kemiğe dayanmıstı. Ya de diklerini yapıp herkes gibi para kazanmak, yahut fülusü ahmere muhtaç olmağı göze almak lâzımdı. İçkıde faziletle hayatın yarat • tığı ağır medbuciyetler pisikolojisi çarpısıyordu. Mühendise «Allahından bulsun inşaliah, kabri kadı mezarı gibi inlesin» diye ilecıiyor du. [ 2 ] Evine humma içinde gitti. lhtiyaç, sefalet endiselerinin kâbusu vicdanının salâbetini ezip yumu • şatıyordu. Kendi kendine teviller bulmağa baslamıstı. Zamana uy • mak icap ediyoı du. Ataları, var dığm köyün gözü körse sen de bir gözünü yumuver, demislerdi. Cayı gecinciye kadar gâvura dayı de ınek vardı. Nihayet fazilet, doğ • ruiuk iyi şeyler ama mademki bu birkaç herifin elinde sade mameleki değil, herşeyi tehlikeye girmişti, körler memleketinde mum satmak neye iyiydi? Hacı Efendi o gece hiç gözünü kupmadı ve sabahleyin, son serveti olan, karısının on tane besibiryerdesini çıkınhyarak mühendisin bu işlerdeki tahsildarı olan yol cavuşu Azizin eline sıkıstırdı. Kendisine bir lira da kahve parası verdi. Bu «küçük hediye» sinin mühendis beye kabul ettirilmesini yalvardı. O gün akşam üzeri inşaat yerinde emirler verirken mühendisin uzaktan sökün ettiğini görerek çarpıntısı kalktı. önce herif çatmaga geliyor, sandı ve korktu; lâkin yüzünü gülec görünce ürküntüsü geçti. Mühendis kırk yıllık ahbapmış gibi elini sıktı, hatırını sordu, sonra sînsi sinsi gülerek: Hacı Efendi, dedi, nihayet sen de müslüman oldun ha! Afe rin, sade hacilığın para etmedigini eninde sonunda anladın demek! Bu sözler Hacının yüreğine değirmen taşı gibi inmişti, sapsan oldu, dudakları titredi. Fakat hiç birşey diyemedi, gözlerini yere eğdi. Mühendis sona yaklasan yapıyı dolasıyor, sudan bahaneler bulu • yordu. Evvelâ keresteleri çok ince ve çürük, diye kestirip atmak is • tedî. Hacı hemen atıldı: Aman beyim nasıl olur Vallahi memlekette en birinci cins kerestelerdk. Hem ispata ne hacet, orman muhafaza memuru Feyzi Efendiden aldığmu söylemek kâfi değil mi? Feyzi Efendiden mi? Yahu bu adam kereste tüccarı mi? Bu sefer gülmek sırası Hacı E • fendiye gelmîsti: Bunu Mısırdaki sağır sultan bile duydu, sizin isitmemis olma nız sayam hayrettir. En iyi keresteler Feyzi Efendide bulunur, malum ya, muhafa,za meselesi!.. Kendisini dünyanın birinci kurnazı sanan mühendis cehaletine şasarken Hacı fırsatı ganimet bilerek onunla ahbaplığı ilerletmege ve bina işinden kârlı çıkmak için bir düzen bulmağa çalışıyordu. Ona masraf pusulalarım gösterdi, isçi • lere verdiğini ve daha vereceğini hesapladı. Sade o güne kadar ödenen para bile ihale bedelini dol durmustu. Halbuki içeride yapıla cak bir sürü seyler vardı. Ne olursa mühendis beyden olurdu. Sinop vilâyetinde maarif isleri Bir sene zarfmda müteaddit köy mektepleri yapıldı iskân siyasetimizin 11 senelik semereleri Dahiliye Vekili dün Mecliste, Refik Şevket Beyin muhacirlere dair sualine cevap verdi na 100 lira olarak hesap edebiîiriz. Başka memleketlerde bu 5000 liraya mal olmaz.» Vekil Bey ikinci suale de şu cevabı vermiştir: « On bin vatandaşın Köstencede vapur bekledikleri doğru değildir. Bugün gelen bütün muhacirlerin yekunu 12,000 kişiden ibarettir. Oraya toplanan muhacirlerin bu sene biraz fazla olması Bulgaristandakj Deliormanhlann şimalden Romanyaya hicret ederek oradan memleketimize gelmek istemelerinden doğmuştur. Tabiî Romanyadaki Dobrice Türkleri de bunlara inzimam etmıştir. Dün telefonla sorduk. Köatencedeki muhacirlerin miktarı 100 den fazla değildir. Hâlen Bulgaristanda 1,000,000, Romanyada 4 yüz bin, Yugoslavyada 200 bin keıdar Türk vardır. Bunlardan başka muhtelif yerlerde 20, 30 milyon kadar Türk mevcuttur.» Vekil B., bundan sonra muhaceret tarihinden, Türkiyede iskân işlerinden bahsederek: «Cumhu riyet feyizlerinin elle tutulur derecelerde şümullü bir mahiyet almasının ve Türk istiklâl ve şerefinin her Turk üzerinde derin bir cazibe yaratmasının hariçteki vatan daşlanmızı her güçlüğe rağmen kendilerini ana vatana koşmağa sevketmektedir.» demiştir. Bundan sonra sual sahibi Refik Şevket Bey kürsüye çıkarak Vekile, verdiği rakama müstenit izahattan dolayı teşekkür etmiş ve memlekete gelen vatandaşların tamamen yerle^tirilmiş olduklannı bildiren tafsilâtı şükranla karşıladığım bildirmiştir. Müteakıben ruznamenin diğer maddeleri müzakere edilmiç ve Meclis perşembe günü içtima etmek üzere dağılmıştır. Istanbul Borsası kapanış I fiatleri 1 2 1 1 9 3 4 NUKUT I ı 2o 20 20 «ı |20 20 I 20 Sterlın Dolar Fransız Ir. Liret Belçılca (r. Drahm lmçre Ir. Ltv< Florın Çek kronu A şil Peçeta Mark Zlotı 20 Lev Dioar Ruhle Yen Isveç krooo Turk altını Mecidıye Banknot Os. Aiı; 6/5 »24 <66 212 115 23.50 815 22.50 82 102 22 46,90 22 24 16,50 54 3i Sİ 928 J7.50 239 Satı; 628 126 • 69 215 117 24.50 819 24 84 102 23 17 46.50 24 26 17.50 S4 M «29 38 240 Trabzonda bir kamyonet uçurumdan vuvarlandı [Bırtnct sahifeden vzabait] Sinop «Hususî» Sinop Vilâye Irandan gelmiş ve memleketin tinin hususî idare bütçesi her sene ha muhtelif yerlerine yerleştirilmiştir. kikî varidat ve hesaplara müstenit olaBir hazıran 934 ten ikincitesrirak tesbit ve tanzim edildiği için bu vinin birine kadar 3,149 evde 1 1,924 lâyette istihkak sahiolerile muallim nüfus daha gelmiştir. ve memur maaslarnun bir gün bîle teBunlardan 496 evde 1,959 u Yudahülde kaldıir vâki olmamutır. 3 5 0 goslavyadan, 1,519 evde 5,059 bin liradan ibaret olan 834 senesi bütu Bulgaristandan, 972 evde 4,337 cesinin yansmdan fazlası Maarif işle si Romandayan, 37 evde 1,787 si rin hasredilmisrir. Rusyada, 28 evde 95 i Suriyeden, Uç kaza merkezile vilâvet merke • 62 evde 161 i Adalardan, 3 evde zmde beser sınıfli ve ikiser şuheli 9 ilkmekteple jçene beşer sınıflı 3ci yah 23 ü Kıbnstan, bir evde beşi Ef ganistandan, 1 2 evde 4^ u İran mektebi ve üç smıflı 75 köy mektebi dan. 19 evde 54 ü Garbî Trakya vardır. Bu mekteplerde 122 muallim dan gelmişler ve iki bin otuz iki bulunmakta ve 7800 talebe okumak tadır. evde 7,739 u Trakyaya, 60 evde Vilâyrtin aldığı son tedbirlere g'â 159 u Antalyaya, 174 evde 1,255 i Elâzize, 66 evde 279 u EJiyarbere köylerde yeniden 16 mektep daha yapümaya baslannnçhr. tnsası biten kire, 322 evde 1,245 i muhtelif vimekteplere muallimleri tayin ve ted • lâyetlere yerleştirilmiş, 505 evde risata baslanılmaktadır. 1,246 8i da serbest olarak kalmış Gerzede inşa edilen yatı mektebinin lardır. Vali Bey tarafmdan açıhna merasimi Bunlara yapılan muavenetin yapdmıştır. Bu sene mekteplere veri • m miktarı kanunen muayyendir. Ş i " len ehemmiyetten baskaca halkın o kuma ihtiyacmı tatmin için gene hu • diye kadar gelen muhacirlere toprak tevzi edilmiştir. Yalnız bu sesusi idare bütçesine konulan tahsisat ne gelenler bundan hariçtir. Gela vilâyet ve kaza merkezlerinde birer lecek muhacirlere toprak bulmak de okuma odalan açılmıştır. Odalann memurlan köylülerm arzuhallerini pa meselsi mühimdir. Devlet malı rasız olarak yazmakta olduğundan köy toprak pek az kalmışt'r. Bunun îçin köy mer'alanndan fazlası Lunlü hükumetin göstermekte olduğu bu lara toprak olarak verilecektir. kolayhklardan dolayı çok sevinç duyBu miktar da kifayet etmiyecek maktadır. derecededir. Buna karşı yapılacak iş, mevcut ve işlenmemiş sahipli toprakları istimlâk edeıek muhacirlere vermektir. Bunlara dağıtılan evlerin muamelesi de bu suretle oluyor veya yaptınlarak kendilerine veriliyor, ya muhacir evin malzemesini kendisi tedarik ederek yapıyor. Trabzon 12 (A.A.) Dün akMemleketimizdeki kolayhklar şam Oftan şehrimize gelen bir kamyonet 40 metro irtifalı bir uçurumve yerli halkın muhacirlere gös dan yuvarlandı. Yolcu kadınlar • terdiği şefkat ve merhamet sayesindan besi öldü, biri ağır diğeri hafif de bugün iskân masrafı çok ucuza yaralandı. Şoför ölmüs, muavini ya mal olmaktadır. Bunu nüfus baçıralanmıstır. 16 56 ÇEKLER Londra \evYork Parls Milano Rriıkse! Ceoerre s ofv^ Amsı ıdam rag Madrıt Berlio Varjova Budapeşte Bukrej BeİRrat Yokohama Mokho!" \ ı>aı<a Atinj Moskova Açıliş Kapanıs 628,25 <S2» 0,794334 0,793884 12,06 12.05 9.2798 9,2722 3,4041 3,4069 83,55 83.483 2.44 ?,4413 66,31 66,36 1,1743 1.1745 18.9825 18 99 4,2413 4,2448 5,8136 5.8152 1,9725 1,6734 4.2016 4,2061 4,1343 4.1378 79,35 79,41 34.90 34,93 2,7104 1,1126 1097, 096, 8.0845 3.087 İST1KRAZLAR [93.1 Turk borcu tahvill 1 29.60 8 20 29.40 28.20 *933*ik. istıkrazı istikrazı üabili 97 »7. TAHVİLÂT Elektnk Tramvay Tunel Rıhtıtn Anadoin I Müthiş bir facia 45 70 45.70 49,80 c Mumessü. Yeni eserler Varlık Belçikadaki kabine buhranı Brüksel 12 (A.A.) Yarın fc lıyacak olan kabine buhranı hak kında siyasî mehafilin kanaatine göre yeni hükutnet katoltk ve liberal muhalefetine doğru temayül edecektir. Sosyalistlerin istiraki mevzuubahs değildir. Esasen kendileri de hükumete girmek istemU yorlar. Yeni hükumeti M. Jasparın teskil edeceği söylenmektedir. Iinde yapılan tetkikatta binanın her kumında halâlann unutuldu • ğu hayretle görüldü, ve fennin son icabatına uygun asrî ayakyollarının ilâveten insası için mukarrer bedele 500 altın daha zammedilmesi babında ilâvei kesif mazbatası ya • pıldi. Anhasından, minhasından son • ra Hacının eline 300 altın kâr kalmıstı. Masanın üzerinde sarı bir küme teskil eden bu servete baktıkça Abdül Efendinin bakısları donuklastı. Şu binayı sudan ucuza mal etseydi ve hiçbir aksilik te çıkmasaydı kazancı gene bunun üçte birini bile tutmazdi. Halbuki isi tıkırına koyunca bu kadarını yalnız halâlardan çıkarmıstı! [1] Sobü; Anadolu lehçesinde beyzî. [2] Ilenmek; Anadolu lehçeslnde beddua etmek. ra görmüştü. İğildi, aldı. Bu sigaralar Londra mamulâtı idi. Fakat piyasada bulmak hemen imkânsızdı. Sonra bunlann bir başka ve daha mühim hususiyetleri de Jelfin tabakasındaki sigaraların ayni oluşlan idi. Üzerlerinde tabaka lâstiğinin izi görülüyordu. Demek bunlan da Jelf düşürmüştü. Şu halde maktul dün gece bu mezarhktan geçmişti. Yüzbaşı köşke dönerken b;rdenbire sisler arasında bir gölge. bir Vadın gölgesi gördü. Bu kadın Mari Grirden başkası değildi. Tim yanına yaklaşınca gülerek: Biraz hava almağa çıkmıştım, dedi. Sonra daha ciddî bir eda ile ilâve etti: Birşey bulabildiniz mi? Tim sigaralan göstererek cevap verdi: Bunlardan başka birşey Lulamadım. Genç kıza gece bulduğu tabaka Burdur Himayeietfal Cemiyetinin faaliveti Bu flklr ve san'at mecmuasının I teşrinlsanl tarihll 32 nd sayısı Yasar Nabi, Haaan Cemil, Cemil Sena, Celâl Sahır, Ahmet Kutsi, Abdülhak Şinasl, Saba hattin All, Ali Mumtaz, Halit Ziya, Hâmit Macit, Nahit Sırn ve Cevdet Kudret Beyterin makale, hlkâye, çlir, tercüme ve piyeslerile çıkmıştır. Bütün okurlan mıza Urslye ederlz. m Yeni çıktı \ Gorio Baba Balzak 100 Haydar Rifat kuruş OSMANLI BANKASI Hacı bin dereden su getirirken yeni doğan hüviyetine kendi de hayret etti. Meğer o neler biliyormus ta farkında değilmis!.. Mühendis yumusuyor gibiydi. Bilhassa Hacının cbu islerde madem ki hep beraber çalısıyoruz?» demesi hoşuna git • mişti. Bu söz ilerisi için de birçok menfaat vadediyordu. Müteahhide karşı temkinini birdenbire bozmak istemedi: « Bakahm, dedi, vali beyle bir görüselim de hele!.» Birkaç gün sanra Hacı Efendi ile daha sıkı fıkı dost olmuslardi. Bu sayede diğerlerile de fikir birliği yapmak mümkün oldu. Enine boyuna görüşüldü, konusuldu, bedeli ihalenin elhak pek dun ve Hacı Efendinin göz göre göce mağduriyetine sebep oltnanın ise insafsızlık olduğu dermeyan edildi. Mahalduvarla çevrilmiş olan mermer den mamul büyücek bir metfen den mamul büyücek bir lr.hitti. Tim parmaklığı aştı, bu lâhte yaklaştı. İnşası tarihini keşfetmek müm kün değildi. Cephelerinden birınde müruru zamanla silinmiş kalın v e kaba bir yazı görünüyordu Yalnız kapılar yeni idi. Tunçtan döküîmüş olan bu kapıların üzerinde şu yazı vardı:, «Thas Bradie Esop, yetmiş sene yaşamıs, herkerin hürmetini kazanmıştı.* t Bunlann altında daha küçük yazı ile şu satırlar okunuyordu: «Bu kapılar haytrhah ve büyük velinimetlerine olan hürmet ve mu~ habbetleri dolayısile toranları tarafmdan 192S tenennde konulmuş • tur.> Tim lâhitten uzaklaşırken birden durdu. Yerde, toprak üzerinde yanyana duran üç tane içilmemiş siga % 3 faizli, 1911 tarihli MISIR CREDtT FONCİER Uhvillerinin, 1/ 12/1934 tarihinde icra «dilecek itfa keşidesi üzerine bayabaş tediyesi teL • likesine karşı Osmanlı Bankası Gala • ta merkezile Yenicami ve Beyoğla şubeleri tarafmdan p<k müsait şeraitls li^orta edilecefi mezkur tahvilât hâ • millerinin malumu olmak üzere ilân olunur. o A.KUTiEL Kara köy Burdur Himayeietfal Cemiyeti fakir ve kimsesiz yavrulan sevin • dirmek hususunda şayani dikkat bir faaliyet göstennektedir. Cerni yet, son defa elliden fazla yavruyu baştan ayağa kadar giydirmiştir. Yukarıki resimler, bu yavruların giyinmeden evvel ve giyindikten sonraki vaziyetlerini göstermektedir. yı ve sigaraları, bunlardan çıkardığı neticeleri de anlattı. Mari Grir heyecanla sordu: Demek katile raslamadınız... Yani or.' ı izini bulamadınız demek istiyorum. Hayır, katil kaçmıştır. Zabıta mücavir köyleri aramaktadır. Pek yakında yakasına yapışılacağım zannediyorum. Genç kız yavaş bir sesle mırıldandı: Ben de hiç zannetmiyorum. Mis Mari, niçin böyle söylüyorsunuz? Mari Grir acı acı güldü: Bilmem.. Pek sinirliyim.. dedi. Bütün canilerin, bütün katillerin yakalanmadıklannı biliyorum. Hatta uzağa gitmeğe ne lüzum var. Bu hususta ben bile bir misal teskil ediyorum. Siz bilmezsiııiz. Benim bir hırsızlığım vardır. E\et altmış lira çalmıştım. Gülmeyin ... Ciddî söylüyorum. Ben bu işi yaptım. Bu altmıg lirayı hem de çelik bir kasadan çaldım. Pek ünıitsiz bir haldeydim. Bunun derecesini asla tasavvur edemezsiniz. Genç kız bu sözleri söylerken tirtir titriyordu. Müthiş bir asabî buhran geçirdiği anlaşıhyordu. Tim onu söyletmek için bu halden istifade etmeğe karar verdi. Gülerek: Ya... Demek 60 lira çaldımz ha! dedi. Ben de çocukluğumda böyle bir halt etmiştim. Ben çocuk değildim. Zarar yok... Demek aramızCilt ve zührevi hastalıkiar mütehassısi. Babıali, Ankara caddesı No 43 Cumadan başka hergün sabahtan ak«ama kadar. Teleton 2^899 fazla fenalaşıyordu. Tim onun kolunu tuttu. Âmirane bir tavırla: Haydi biraz yürüyelim! dedî. Genç kız itaat etti. Yürümeğe başladılar. Size uyumanızı söylemiştim. Sözümü dinlemediniz, ve sinirleriniz bozuldu. Haydi biraz birşey, yemeğe gidelim. Mari Grir yürüdükçe yavaş yavaş açılmağa başladı. Mister Okvrayta geceki hâdiseyi telefonla bildirdiğini, ihtiyarın deıhal geleceğini bildirdiğini soyledi. Köşkün kapısına geldikleri za* man da: Canım birşe yistemiyor, dedi. Ben gidip biraz uyusam daha iyi olacak. Tim genç kızdan kapının önünde aynldı. Mari içeri gireli henüz bir saniye olmuştu ki arkasından bir ses işitti: Genç kız haklıdır. Onun yemekten fazla uykuya ihtiyacı varl [Mabadt torj Topçular caddesi No. 33 DOKTOR FEYZİ AHMET 'Cumhuriyet,, in tefrikası: 15 da böyle bir yakınlık ta var... Siz de, ben de yakalanmadık. Genç kız ayni sinirli ve heyecanlı tavırla cevap verdi: Ben yakalandını... Polis tarafından değil... Zabıta sicillerinde benim ismimi bulamazsımz. Fakat ben yakalandım. O kadar budala idim ki yalan bfle söyiiyemedim. t Mari dakikadan dakikaya daha Tercüme eden: Edgar Vallat • ömer Fehmi lzlerin kayHolduğu noktadan elli aduc kjdar öted demir par çcvrili olan mezarlık val yordu. llk mezar alçak bir