50Temmuz VTimhariyet' Kursun hırsızları «Krallar Kralı» nın idare ettiği eski memlekette teceddüt ve terakki hareketleri belirdi Birkaç seneye kadar fısHaftalıklarını alamamıştık ihracına başlanacak j onun için çalmışlar! Konya (Hu sust nnıhabiri • ~ ~ mizden) Kon yanın ziraî kıymet ve ehemmiyetm de mffh'"1 bir ro • lü bulunan Ka • raman kazası, ge • çen kurakldc M < nelerinde hayli sı • kmtı çekerek » • raî bir mhitata uğramıs gibi idi. Bu mıntaka ziraatin Karaman Ziraat me deki en büyük muru Zeki Bey knsur, mahsul SsHîndeki mahdudiy^t ve hatta «tek» Iîkti. Arpa ile buğdaym teskil eyledigi çiftlik ve çiftçilik en basit anzalarla hiçe iniyor, riraîti bel bağlanamıyacak bir ha!e getiriyordu. Karamanda başlamıs olan mabdtıt nevide zer'iyatla mücad'.lenin başında kaytnakatn Faik Bey var, kzanın genc ziraat memuru Zeki Bey de onun ikin ci di gibi. Çiftçinin ge'ir membalarını artırmak için kazanın muhfo'if mıntakalarında mebzulen bulunan Menngiç ağacı or manlanna Antep hstığı [ v ] aşılamakla batlamıslar. Bu maksat için Cazi An tepten ası çelikleri ve aşılama usul Ierini öğretmek üzere de aşı mütchas • sısı geb'rtilmiştir. tyi yenilfklere çok çabvk ısınarak benimsemek istidadmda bulunan halk şimdi ciddî bir gayretle bu fıs'ık isiiK! heves etmiştir. tklim ve toprağınm teşekkülâtı ta • biiyesi bu mıntakada fısüklar için pek ümfüi bir istikbal vadediyor. Üç dört sene sonra genis fıstık ormanlarile çevr*'ecek olan Kartrran mühim fıstık ınracahna başlıyac&ktır. Kazada ikinci derecede meyvacılıkla iştigal olunuyor. Elma, armut, ka • yısı, nar ve ceviz ağaçlan mütemadi • yrn ıslâh ediliyor. Ağaç yetirtmrlrk, yetişmislerini asılar vasıtasile aranır ve makbul meyva verir ağaçlar haline getirmek için kaza belediyesine ait olan fidanlık genişlfti'mis ve kemiyeten ol • duğu k?dar keyfiyeten de ehemmiyet verilmistir. Karaman mmtakasında 15 bin hek • tardan fazla arazi ekilmektedir. Hal • kmm hemrn % 95 i ziraatle alâkadar bulunan bu kaza meyvacılıguı ve fıstıkçılığın terakkisile kendisine çok yeni, çok genis ve çok faydalı bir ufuk aç • mıs olacak^ır. Bu sene kazanın 3 4 koyünde kı şın donlan ve kurakhk dolayısile hu • bubat ziraati h'iba ohnussa da mayıs îçinde yağan yağmurlar diğer aksa mın mezruahnı kurtarmıştır. Binaenaleyh altı senedenberî devam eden kuraKiık zararlan da bu sene bertaraf olmus bulunuyor. Başkışla, Bucakkısla ve 1 lisera nahiyelerile merkez kazanm bir kısmında mevcut olan bağlara da bü yük bir ehemmiyet atfolunmaktadsr. Bağcılık, kazanın her tarafına teş • mll ediliyor. Getirtilen birnci ne\'\ ü züm çubuklan ekilmi;t!r Bağcılık i • çin mtihap edilen dağ sırtlan, Çinin çay yetişen dağ sırMan kadar müs'Jt ve güzeldir. Ve buralarda yet'sen üzümler şekrrce de pek zengindir. Meyva ağaçlannda zuhur eden tır • bllarla bu sene iyi bir mücadele yapılarak bütiin ağaçlar temizlenmiştir. Haziran içinde kazanm dağ kısmı mezruabna anz olan banbul haşeresüe de mücadele edilerek muvaffakiyet temin edilmistir. Vilâyetin her tarafmda görülmesi arzu odilen bu ciddî alâka çok faydalı olecaktır. Emre Hasan [•] Antep fıstığı, Şînı fıstıgı adıle tanıdığımız fıstıktır. Bu fıstık en çok Antepte yetişir ve asıl lsmi Antep fıstığıdır. Halbukl Şamda bu fıstık pek azdır. Oraya da, Antepten götürulerek aşılarla temln edılmlştlr. Fakat Şamlılar reklâmını iyl yaptıkları İçin bu fıstığı kendi. lerlne mal etmlşlerdlr. Yanan tstanbul Adliye binası enka zmı yıkmak ve kaldırmak için çalıştırılan işçilerden Yusuf ve Hüseyin ev velki gece enkaz alhndan topladıklan kurşun borulan bir çuvala koyarak aşırmışlar ve yolda Gülhane parki önünde yakalanmışlardır. Dün mevcuden sulh ikinci ceza mahkemesine getirilen kurşun hırsızları, cürümlerini itiraf etmişler, yangın yerindeki işçilerin ustabaşısı, haftalılAarını vermediği için açlık yüzünden bu isi yapmağa mecbur ol • duklarmı, kurşunlan satıp ekmek al mak istediklerini söylemişierdir. Hâkim bey iki suçlunun serbest bırakılmasına ve sabıkalarının soru'masma karar vererek muhakemelerini baska güne bırakımşhr. Afrikanın Isviçresi Karamanda ziraî faaliyet artıyor Telif hakkı meselesi Kâzım Nami Bey hocamtzın geçen • lerde Cumhuriyette intişar eden ma • kalesini derin bir alâka ile okudum. Bir noktası müstesna olmak üzere fi kirlerine istirak etmemek kabil de • ğildir. Tercüme meselesi, irfanımız noktai nazarmdan, son tâbirlerden birini kullanarak diyebilirim ki tamamOe «hayatî» bir mesfledir. Bizim gibi irfan hazinesi kıt olan^ıir memlekette ter cüme en velut bir irfan edinme vası tasıdır. Senelerdcnberi bu yolda gös • terilen gayretlerin en muhtaç olduğu maz tercümelere sarfedümemiş olman acınacak birşeydir. Hâlâ da trrcüme nin kıymetmi hakkile t'kdirden âciziz. Vakıâ mekteplerdeki fennî derslere ait kitaplann dahi tercüme edilmiş rserler olduğu nazan dikkate alınırsa, tercümenin ilmî kıymetine ehemmiyet vermeğe basladığımıza hükmolunabilir; fakat bunlarda bile tercüme kudreti nin noksanı, bariz bir surette gözc çarpmaktadır. Tercümede muvaffakiyetsizliğin basIıca sebebi türkçenin iyi bilinmemesi • dir. Kendi lisanmı iyi bilmiyen bir a dam, yabancı bir lisanı nekadar iyi bi lirsf bılsin, lercümede muvaffak ola maz. Yaptıgı tercüme türkçeye ben zemiyen bir ucubedir ve onu okuyan anîamakta güçKik çeker. Ortamektcpler ijin tercüme ettirilen Idtaplann Ii . sanı, çetreHHikten kurtulamamıshr. Maamafih ilk tabılanna nisbetle son ta bdan hayKce düzelmiştır. Son zamanlarda, adapte romanlar müstesna obnak üzere, ecnebi lisanla nndan trrcüme edilen kitaplarda, sa yısız tercüme hatasma rasgeliyoruz. Ecnebi düleri, bilhessa fransızca, gra merinin müsaadesi yüzünden uzun ve kansık cümleler halinde fam ifadeye müsaittir. Bir fransızca cümle; dont, qoe, qui, laquelle, Iequel... Ve daha birçok zamirkr, zarflar, ahflar ve harfi cerlerle istenildiği kadar uzatılabilir; fakat türkçede, rapt ve abf sigalarile, zarflarla biraz fazlaca uzatdacak bir cünJenin içinden çıkmak rmisküldür; böyle bir cümlede, ra ufak bir zâfı telif, fikrin ya hiç anlasılmamasma, ya hut yanfaf anlaııbnasına sebebiyet ve rir. Sonra üslup, yabancı yabancı ko kar ve okuyana istikrah verir. Onun için türkçeyi iyi bilmiyen bir mütercimin tercümesinden faydadan ziyade zarar hâsıldır. Aroa b n o n WjrIe olduğunu kim tetkik edip to lacy dana koyacak? BilhaMa bu son rdlard» çıkan mütercem eserlerin rağbete mazhar olmamasmı tercümenm fenalığma atfetmrk doğrudur. Ya iyi tercüme, y« hiç! Eski Darülrunundan açıkta kalanj müdcrrislerden bir tercüme heyeti vü cude getirileceğinden bahsedildiğini ha* brlıyoruz. Hakikaten bunlann içinde' tercüme kabiliyeti yüksek olan zatlar vardır ve felsefeye, flme dair muhallet esırleri bu zatlardan teşkil rdilecek heyete tercüme etn'rmek pek muvafıkbr. Bundan baska bir tercüme mecmua • sı çıkararak orada mütercem eserlerin tetkik ve tenkitlcrini yapmak çok faydalı olur. Bu suretle her mütercim, kalemi eline alarak uluorta tercüme yapmağa cesaret ed'mez; ve iyi eser • lerin iyi bir surette tercümesine mu vaffakiyet elverir. Gelelim teÜf hakkı mecelesme: Fransızlar ve Almanlarla bu yolda bir mukavelemtz olduğunu ben de haürhyo • rum. Bu mukaveleye riayet zaruridir. Zaten tercüme cttiğiniz bir eseri, sa hibinin veya tabnnin iznini almadan n«srederseniz, bunun mes'uliyetine de tahammül etmek mecburiyctindesmiz. Tercümenizden, eser sahibi veya tabi haberdar olorsa, aleyhinizde dava ikame eder v« sizi mahkum edebflir. Fakat Ingilizlerle, Amerikalılarla böyle bir mukavelemiz olmadığını zanne diyorum. Su halde, onlarla da bu yolda bir mukavele yapmadan evvel, in gilL.ce en kıymetli eserleri şimdiden tercüme etmeğe ne mâni vardır? Hocamızm dediği gibi, medent ne • zaket meselesi, milli menfaat önünde Jkina plâna bırakılabilir. Biz, bir mfi • tercem cseri bmlerce satıp ta zengin o'acak değiliz ki. Tabı masrafını çıka rdbihrsek ne mutlu! Bu haldo henüs kerdbine resmî bir mukavele fle merbut olmadığımız tngilizlere veya A • merikalılara müracaatle izin almağa veya hakkı U üf vermeğe kıyam etmek bana manasız görünüyor. önümüzde açık bir hazine varj ba hazine simdilik btze eçıktır; içinden avuç dolusu alalun; fakat dikkat ede lim ki alacağnnız seyler züyuf olmasm. F. V. Habefistan hükümdannın iki ktzt (btmlardm toldaki Avrupayı gezip görmüs olduğtı cihetle Avmpalı hty afetindedir. Diğeri milti elbise iledlr) Afrikada Mısmn idaresinde bulu nan Nubnnin altında ve Ktzıl denizm cenup kısmında bulunan Habeşistan, s'md'ye kadar yeryüzünde mevctıt hükumetlerin en geri kalmışlanndan bi • ri addolunuyordu. Fakat $on zaman larda uycnan birçok milletler gibi Habeşiler de asrileşm«"k, Avrupa mfllet • Ierini örnek ittihaz ederek dünyanm yeni gklişine uymak içîn hamleler yapmaya başlamışlardır. Habeşiler, kendürrinin 3000 sene lik çok eski bir millet olduklarnu iddia ederler. Dünyaca malum olan îse şu • dur: Mısırda Büyük tskendrrden son • ra hüküm süren Batlemyuslar zama nmda tetkikat için gezen heyetler o ralarda bir takun kabilelerin yasad'ğı • nı görmüşler, bunlann aralarmda müttehh bir devlet teşkil edecek derecede bağlılık bulunmadığını anlamışlardır. Bu mütalea hiç süphesiz Habesistanda hâlâ mevcut derebeylîğin bu »eyyalJar Gzerinde husule getirmiş olduğu tesir den neş'et etmiş olsa gerektir. Tramvayotomobil musademesi Şoför Zeki Efendinin idaresindeki 2525 numaralı otomobil Kuruçeşme caddesmdfı durmakta olan 247 numaralı tramvay arabasma çarpmıştır. Çar pısma neîicesinde otomobilin ön ça • murluğu parçalanmış, otomobil yclcu larmdan thsan Efendinin dizi berelen miş, Şoför Zeki Efendi de ayağmdan yaralanmıştır. Şoför tevkif edilmistir. Sakaların kavgası Feriköyünde Haydar Beyin apartımam yanmda oturan sakalar kavga e • derek birbirlerine girmişlerdir. Bıtnlardan Mustafa namındaki saka arkada şı Dursunu kafasından cerh ettiğinden zabıtaca yakalanmışhr. Habefistanm halihazırdaki hakümdarı Birinci Hayle Selafiye ralannda okumak bilenler pek nadir di. tlim ve fenden pek haberleri yok • tu. Arazi dağlık olduğundan yollan, Habesistanm, ıslâmiyetin zu • iskelekri ve gemi işler nehirleri bulunhurundan evvel ve »onra Araplarla madığı cihetle ticaretleri de o nisbette •ıkı münasebetleri ve miicadeleleri ol • geri idi. San'ctleri pamuk dokuma mustur. Bununla beraber Arap eser cılığile demircilik ve kuyumculuk gi lerinde onlann hayatma, memleketle bi işlrrden ibaretti. Memlekete g^ren rine ait derin bir tetkike tesadüf olun • Avrupa esyası ve oradan çıkanlan yermaz. Avrupalılarda 16 ncı asra kadar li mahsulât kârvanlar vasıtasüe Kızıl deHabeşistan hakkında pek mübbem maniz sahilinden getirilir ve oraya götü lumata sahîptiler. Ancak o asırda Porrülürdü. tekiznlerra Afrika «ahillerindeki keş • Habeşistanın uzun zarnan bu ipti fiyah sırasında bazı Portekiz »eyyah daî vaziyette kalmasınm sebepleri bil lan Habesistanı da gezerek bu meçhul hassa nredrniyet âlemile temas edemimemleketin ahvalini yazıp nesretmis yecek derecede uzak ve iicra bir yerlerdir. de olmasile birlikte arazisinin 450 bin 1868 de baa Avrupa bfikumetle • kilometro murabbaına yaktn bir ge rînin Habefistan özerina asker sevke • nişlikte bulunmastna rağmen nüfusu derek orayı istüaya kalkışmalan bu nım nisb'ten az, 12 milyon kadar ol memleket hakkında Avrupa matbuatınması, diğer taraftan toprağınm miihim bir kısmının islenilmeğe müsait bulunmamasıdır. Fakat, Habesistanın bazı noktalannda öyle güzel iklimli ve manzarah yerleri vardır ki bu yüzden oraya «Afrikanm Isviçresi» namını vermişlerdir. O mmtakaltrda muhtelif mey • valar yetistiği gfbi hararetin derece • si 2 0 yi geçmez, 10 dan da aşağı düşmez. Bugün Krallar Kralı Hayle Zelafi • yenin başmda bulunduğu memleket ahalismin medenileşmeden yer yüzün do mevcudiyetlerini idame edemiye • ceklerini anlamalan neticesi teşebbüs ettikleri teceddüt hareketleri arasında bir tayyare fîlosu teşkili mesIesi de hakikat haline gimrş, Avrupadan ge "Habeststanlı bir genç kız tirilen tayyarecilerhı idaresi alhnda da uzun uzun neşriyatı mucip olmu} muktedir yerli pilotlar yetiştirflmiştir. ve dünya efkân umumiyesinm bu memDiğer taraftan smıf taksimatuun, leketi kısmen tammasuia sebcfciyet verfezla kadm alma âdetinm kaldınlma • mistir. si, memlek'tin birçok kısımlannda mev O zamandanberi ancak birkaç sene cut kıymettar madenlerin işlettirOme evvel «Krallar Kralı» unvanmı taşı • si gibi teşebbüsler de Habesistanın te yan hiikümdarlarmın Avrupa seyaha ceddiit ve terakki yolunda atmak gayH münasebetile mevzuu bahsolan Ha retini göstermek istedikleri adımlar • beşistan son zamanlarda tecfddüt sadandır. Bu yenileşmek istiyen eski milbasında gösterdiği teşebbüslerle naza • letin hamlelerinde muvaffak olduğunu n dikkati celbetmeğe başlamıştır. Ha • niçin istememeli? beşistan halkı shndiye kadar ilk ve orta zamanlar zihniyetinden bir Hirlü kurtulamannştı. Mcselâ ahali beş n • nıfa aynlıyordu: Asılzadeler, papas !ar, tflccar, riraatie meşgul olanlar ve köle sınıflan. Evleri »amanla örtülü ve çamurla nvalı kulübelerden îbarrtti. Elbiseleri pamuk ve ipekten dokuma bir nevi harmanî idi. Çok sıcak taraf larda oturanlar yalnız deriden bir peştemala »armmakla iktifa ediyorlardı. Dînlerinîn katolikliğe yakra olması dolayısüe Fransa ve tspanya gibi katolik dinine mensup memleketler onlarla faz la alâkadar oluyorlardu Tam katolik • likten aynldıklan noktalar fsanm sa • de Peygamberliğine kafl olop Allah •ddetmemeleri ve zengmlermîn îste • dikleri kadar kadtn alabilmeleri idi. |Ya?mz papaslan tek kadınla evlenmek znecburiyetinde îdiler. I Millî lisanlan olan Grze dilini ken • jSflerine mahsus harflerle yazarlardı. A ApLİYEnE Sabri Efendi aleyhine yeni dava açıldı Bulgaristanlı mütercim Sabri Efen • di, Haber gazetesine Türk Bulgar dostluğu mahiyetinde bir mektup gönderdiği için bir ay hapse mahkum ol muştu. Müddeiumumilik bu mektupta Bulgarlara atfen kaydedilen bazı kelimeleri Türklüğü tahkir mahiyetinde göre • rek yoni bir dava açmıştır. Bu dava • ya dün bakılmıstır. Sabri Efendinin sabıkasınm sorulması için muhakeme başka güne bırakılmışhr. Emin Bey (Birinci sahifeden mabat) hitlikte ihzar olunan mahalle def nedilecektir. Gazi mefkuresme hizmeti vatan borcu Ulenlerin arasında mühim yer alan, temiz ahlâk ve faziletile kendisini sevenleri ebediyyen terkeden mumaileyhin genç yaşında ölümü büyük bir zayadır. Ailesine ve arkadaşlanna en derin teessür ve taziyetlerimizi su • nanz. ^^••••«^ Yeni bir Stratosfer seferî (Birinci sahifeden mabat} geldiğini anlıyamadığraı ifade ebnişhr. Daha sonra, saat 20 ye doğru, binba şı Kepner 18,850 kademe eriştiklerini fakat rasadatta bulunmak üzere, muhtelif irtifalarda dolaşacaklanm bildir • mişhr. Rapid »iti Amerika 29 (A.A.)Binbaşı Kepner, bindiği balonun 16 kilometroya yükseldiğini bildirmiştir. Bundan sonraki telsizlerde, balonun ait kısmında müteaddit yır tıklar husule geldiğini ve fauneğe kadir olamıyarak, bulunduğu noktada kımıldamadan durduğunu haber vermektedir. Balonda bulunanlann akıbetinden endişe edflmek tedir. Vasington 29 (A.A.) Binbaşı Kepnerm idaresindeki Stratosferik balon 16,000 metroya yükseldîkten sonra 14 bin metroya inmeğe mec • bur olmuştur. Biraz sonra tekrar 17,200 metroya çıkan balon muntazam kıişe başlamak istemişse de, ötesinde beriskıde sakatlık oldu ğundan ve iniş pek hızh vuku bulduğundan, içerisindekiler 15000 metroda.n pararşütle atlamışlardır. Balon kendi kendine Holrecde kar» ya inmiştir. Araba ahında ezifen adamın kim olduğu anlaşıldı Evvelki gün Galatada bir yük ara bası altında kalarak ezilmek suretüe ö • len hüviyeti meçhul şahsm yapı kalfası Koço Efendi olduğu anlaşılrnıştır. Dikkatsizlik yüzünden bu ölüme *ebep olan arabacı Mehmet Emin dün ikinci müstantiklik tarafmdan tevkif edilnvstir. Dört sene evvelki c nayetin muhakemesi bitti Dcrt sene evvel B^yoğlunda tstiklâl caddesinde meshur yankesici Ligor, kendtsinin bir yolcuyu soymasma mâ ni olarak kolundan ~ikalıyan Rüytü Efendi isminde bir genci bıçakla yaralıyarak öldürmüştü. Dün Ağırceza mahkemesinde LJ • gorun mahkemesi neticelenmiştir. Mahkeme maznunun deli olduğu hakkuı • daki hp raporlanm nazan itibara ala • rak cezai mes'uliyeti ohnadığına ve hakkında lâzım g'lrı kammî ımıamelenin yapılması için Müddeiumumiliğe tesli mine karar vermiştir. Ligor, kendisine mahkemece vâsi tayîn edilinceye kadar zabıta nezareti altmda bulundurulacaknr. M. Dollfuss heyecanh tezahüratla gömüldü (Birinci sahifeden mabat) murahhas olarak gönderilen ltalya âyanmdan M. de Martino, son daldkada yetüerek, hükumet erkânına takdim olundu. Reisicumhur M. Miklâs irat ettiği nutukta şöyle dedi: «t Sade yüce bir Avusturyah değil, ayni zamanda yüce bir Avmpalı olan Dolfusun vasiyetini harfiyen icra edeceğiz. Avusturya, onun düediği gibi, en sağlam içtimaî esaslar üzerine müesses, hür ve müstakil bir Alman devleti olacakhr. Müteveffamn arzu'an bizim de arzulanmız olacakhr. Bizi arhk hiçbirseye tefrîk edemiyecekbr ve gene hçbirşey, Başvekfl Dolfusun başladığı eseri, tam bir ittihatla devam ettir memize mâni olamıyacaktır. M. Dolfus Avusturyanm mazlum şehididir.» Bu sözlerden sonra, Reisicumhur bu «eni cmayeti tel'in etti. M. Miklasi müteakıp, Prens Starhemberjr, M. Reither ve Be!edi"e reisi de, mütevaffanfi volunu takip ve Avusturyanm istiklâlini müdafaa etmeğe amt içtiler. Cenaze alayi, Sigfrit marşmı terenfiüm eden m'zıkan'n ahensri arasında yolo düzüldü. Madam Dollfuss Prens Ştarhemberg îl e nazrrlardan Stokingerin arasında, kocasınm ^^^urunu mctanetle takio ediyoroTu. YoHarda 1 milyon msan dizili duruyordu. Alay Viyananm meshur Stefan kilisesine götürüldü. Sonra da cenaze bir top arabasına yüklenerek Hit zincr mezarlığma sevk ve orada def Riccione 29 (A.A.) M. Dollfus sun çocuklan babalarmm olümünden henüz haberdar olmsmıslardır. M. Musolini, çocuklara •efkatln bakmkt?dır. Madam Dollfuss, b'jraya önümüzdeki pazartesi günü avdet edecektir. Tramvay tarife komisyonu Tramvay ücretlerinde yapdacak tenzüâtı tetkik etmek üzere Nafıa Vekâ letinin emri üzerine yoni bir komisyon toplanacağmı yazmıştık. Komisyon ilk içtimamı Tramvay Şirketinde perşem • be günü yapacaktır. Komîsyonda Belediye namına tktısat tsleri Müdürii Asım Süreyya Bey bulunacakhr. Üç Türk kızı bir şapka imalâthanesi açtı Bursa (Hususî) Bu sene Necatİ Bey Kız Enstitüsünün sapkacılık kıs mından mezun olan Nedime, Fitnat ve Lâtife Hanımlar şehrimizde bir şapka imalâthanesi açarak kollektif bir şekilde çahşmağa başlam*«Iardır. İlk defa Türk hanunlan tarafmdan açılan ve Enstitünün umumî hayat sahnesinde ilk muvaffakiyet eseri olan bu hareket şehrimizde takdirle karşılanmışhr. Bozdoganda güzel bir mektep yapılıyor Bozdoğan «Hususî» Evvelki sene yanan mektep binasmın yerine terbiye ve sıhhat kaidelerinin bütiin ev safını haiz muazzam ve modern bir m ıktep binası mşa edilmektedir. Ka • sabanm methalinde ve en şerefH yerinde Nazilli caddesinî süsliyen bu ter • biye yuvası 600 metro murabbaı sa hayı işgal etmektrdir. On iki dersa ne, büyük bir salondan baska ayrıca konferans ve müsamere salonlan, kıshk ve yazlık teneffushaneleri vardır. Tahsil çağtnda bulunan yüzlerce yav rudan baska gayrisıhhî ve ter biye ka • idelerine aykın köbne binalarda oku • yan üç yüze yakm çocuk bir sene sonra yeni yuvalaruun kucağına atılacaklardır. Genç damad;n başına gelenler Bursa (Hususî) Kıyapa köyünden Feride isminde bir kız bohçasını alarak beş senedenberi sevistiği Görükle köbabası yünden Hüseyin oğlu Veliye kaçmıştır. Bundan müteessir olan kızın kendi köyünden tedarik ettiği 9 kisile Görükle köyüne giderek damadı olacak Veliyi sopa ile döverek muhtelif yerlerinden yaralamıs ve 16 lirasile kızını alarak köyüne götürmüstür. Vak'a yerine jandarma bö'ük kumandanı git • mis ve hepsini yakalıyarak adliyeye vermistir. Takdiri kıymet komisyonunda Takdiri Kıymet Komisyonu tarafın • dan binde 4,3 nisbetinde para tevzia • tına dün de devam edilmistir. Komisyon bugünden itibaren tekrar bono tevziatma başlıyacak ve önümüzdeki ayın üçüne kadar para dağıtmıyacaktır. Urfa sporcuları yiizme yanşlan tertip ediyorlar Urfa (Hususî) Urfa Halkevinin himayesi altında bulunan Halk spor kulübü bir yüzme müsaba ka*ı tertip etmiştir. Deniz kadar geniş olan Anzüleyha gölünde yapılan bu müsabaka Urfa gençliğine spor sahasında yeni bir kıymet verdirecektir. Muayyen günleroTe yüzme idmanlan yapılacak ve ayda iki defa da müsabaka tertip edilecektîr. Urfa spocculuğu yakında bir binicilik grupu da vücude getirecektir. ve koltuklardaki teri, kokuyu .1 keser, vücude zarar verme? HiDROL