4 •Camhariyet Olup bitenler Garip bir dava Edebi Totnan Şimdi de kizımın tstanbulun en kibar kızlarmın okuduğu mektep te okutuyor. Buna karsılık biz ona ne yapıyoruz? Sen, Muhlis Beyin evine gidip bir defa olsun hanımı na tesekkür ettin mi? Bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi bir de, avuçla verdiği paraya karşıhk, Nermin tembellik edip sınıfını döndü. Buna ben ağlamam da kim ağlar hamm? Bu konuşulan sozlerden birşey anlamamıştım; yalnız babamm göz yaşlanna sebep olan o Muhlis Beye karşı küçük kalbim kin ve lânetle dohmıştu. tşte o vakit babamm boynuna sarılıp gelecek tene çok çalıçaca ğımı, bu defalık kusurumu affetmesini yalvardım. Ve sözümde de durdum Ferîha... Fakat ancak sınıfımı geçebilecek kadar çalıştım. Ne yapayım?. De • min dediğim gibi kitaplarla pek başıtn hoş değildL Hâlâ da öyle ya! Sen, hiç benim bir kitabm sa hifelerine gömülüp kaldığımı gördün mü? Hamdolsun bu sıkicı hastalık sen kalbime bir gün bile nıisafir olmadı ve buna müteşekkîrim de... Ben dünyaya giyinlp süslenmek, gezip eğlencnek, şarkı söyleyip dans etmek için gelmiş güzel bir bebe ğim, kızım ve bununla iftihar ederim. Bunlan geçelun de tekrar mektebe dönelim: tste ben böyle yanm yamalak derslerle uğraştığım bir sırada bir gün mektep müdürü smıfa geldi. Sarı benizli küçük bir kizı elinden turuyordu. Hiç unutamam, bu ço cuğun arkasında pembe ipekliden güzel bir elbise, »açında ayni renkten geniş bir kordelâ vardı. Müdür, sonradan ukalâ olduğunu anladı • ğım fakat o vakk küçük gözleri • me çok büyük gibi görünen bir tavırla: Hamm kızlarım, işte size küçük bir arkadaş daha, Feriha Muklis hamm! Yaşı her nekadar sizin sınıfımz için biraz ufaksa da cevheri içindedir. Kendisine küçük bir kardeş gibi şefkatle bakacağınızı, ona ablahk edeceğinizi ümit ede • rim yavrularım. Göreyim sizi, ça lışın, istikbal sizindir... ilâh. diye bir nutuk söyledi. tste o gün seni tanıdım feriha ve belki de san benzin, iri ve zeki gözlerinle sana ısmacaktım, fakat buna »ıra kalmadı; çifekü, hafta «onunda eve geldiğim vakit, babam beni öpmeden evvel, heyecanla: Nermin, Muhlis Beyin kızı da senin sınıfına kaydediltniş, öyle mi? diye sordu. O vakit, senin kim ol duğunu anladım ve babana karsı duyduğum nefret senin üzerine sıçardı. Bir müddet sonra buna kıs kançlık ta inzimam etmişti: Mek • tepte herkes seni seviyordu ve sen bh zengin kızı olduğun ve sınıfta herkesten iyi giyindiğin halde kimseye karşı gurur göstermeden yalnız derslerinle uğraşıyordun. Senenin sonunda sınıfın birincisi oldu gun vakit artık benim için ebedî bir düşman olduğunu kalbimde duymuştum. Niçin diyeceksin? öyle ya, ben de çalışmış olsam ayni muvaffakiyeti kazanabilirdim bel Yazan: MUAZZEZ TAHSIN 31 ki, değil mi? Fakat ben çalışmak îstemiyordum. Bunu sevtniyordum ve böyle iken gene benden birkaç yas küçük olan sevmediğim bir kızın muvaffakiyetini kıskanıyordum. Esasen benim le beraber doğan bu hU gündengüne büyüyor, benliğimi kaphyordu. Seneler geçtikçe senin her muvaffakiyetin benim kelbimdeki sana ait kin ve kıskançlığı arttırmağa vesile oluyordu. tste o sırada annem öldü ve babam Erzuruma taym edildi. Bu büyük felâketin bende yaptığı en fena tesir sizin evinize girmeğe be ni mecbur edişidir. O giinü bilmem hahrlıyor musun? Babam, her perşembe aksamı gibi beni cnektepten almağa gelmis ve evimize götürecek yerde beni Şişliye, sizin evinize götürmüştü. Hayatımda ilk defa gördüğüm güzel halılara, nefis tablolara, evin her tarafmdaki temiz sessizliğe, benden daha iyi giyinmiş hizmetçi kızlara bakarken anamın ölümü ne bunlar sebep olmuşlar gibi kalbimdeki kinin hepsine karsı coştu • ğunu duydutn ve bu hırsla gözle • rimden yaşlar bosandı. O zaman annen beni kolları a rasına aldı, baban asçımı okşadı. Ablan yanaklanmı öptü ve sen, Feriha, yavas yavas yanıma yaklas tın: Kardeşim, dedm, ağlama! Bak hepimiz seni nekadar seviyoruz! Senin bana uzanan elinden bir yılandan kaçıyor gibi kaçtım: Anneciğim.. Anneciğim diye ağhyarak babamm boynuna sarıldım. Siz benimle beraber ağladınız. Fakat beni dost bilerek... Bense, kabil olsa hepinizi, eviniz ve servetinizle birlikte yok etmek istiyor • dum. İçimden: Annemin hakkı varmıs... O • nun güzelliği mutfakta, yemek ve toz kokulan içinde yipranıp söndü.. Halbuki bunlar ondan daha çirkin olduklan halde zenginlik içinde yüzüyorlar. tste size ilk geldiğim gün kal bimde böyle bir düşman hissi de benimle beraber girdi ve bu his, hâ • li, ayni şiddetle, belki de daha kuvvetle yaşıyor Feriha! Ben, zavallı fakir bir kızken, annem parasizhğın getirdiği sebeplerle ölmüşken, sizin refah ve saadetiniz ne büyük bir haksızlıktı? Babam Erzuma gittikten sonra benim her perşembe aksamı seninle birlikte çıkmam kararlaştnıştı. Tabiî, bunu siz kararlaştırmıştınız. tlk haftası, senin yalvarmana, hatta ağlamana bile ehemmiyet ver meden, hastahğımı bahane ederek çıkmadım. Bundan bir müddet evvel, Roma Temyiz mabkemesmde dikkate de • ğer bir dava gorülmüştür. Doğrudan doğruya Müddeiumumilik tarafından açılan bu dava, ttalyanın en tnaruf operatörlerin • den dört kisinin aleyhindedir. Bunlar, 1930 senesinde, Brezil > yalı Vittorio Lapenya namında birisinin talebi üzerine, kendisine baska bir adamm husyesini asılamış olmakla takip edilmislerdir. Lapenya, o tarihte bu meshur operatörlerden birine müracaat e • derek, husyelerinden birini kendi hüsnü arzusile terkedecek biri bulunduğu takdirde, buna karsıhk 10,000 ttalyan lireti vermeğe hazır olduğunu bildirmistir. Bunun üzerine, Napoli hastanelerinden birinde tedavi altında bulunan, Kahire Universitesi talebe sinden genç bir Mısırlı bu alısverişe nza göstermiş ve ameliyat büyük bir muvaffakiyetle icra olunmustur. Husyesini para mukabilinde sa r tan talebe, bunu kime sattığını bilmediği gibi, Lapenya da kimden satın aldığım bilmiyerek, memnunen Amerikaya dönmüştiir. Lâkin, bu hâdiseyi haber alan zabıta, usulen isi Müddeiumumiliğe bildirtnis ve Müddeiumumî, ame liyatı yapan doktorlar aleyhine: «Tatili uzva sebebiyet verdiklerin • den» dolayı, vicahen, Lapenyanm da aleyhine: cMüsevvik olmak» sıfatile kanunî takibata girismistîr. Yapılan tetkikat neticesinde, Mısırlı talebenin hiçbirsey kaybetmediği ve Lapenyanm da gençlik kudretini yeniden ve tamamen elde ettiği anlasılmıstir. Bunun üzerine, mahkerne görü len bu işin bir suç teskil etmediği neticesine varmıstır. Davanm rüyeti esnasmda, mahkeme salonu hincahmç dolu idi. Doktorlann avukatı, Roma baro sumın en meshur azasmdan, M. Porzio, Müddeiuvnumî ile çok çetin bir mübahaseye giriserek, Mısırlı talebenin, kendi hüsnü nzasile, gene kendi uzviyetinden bir kısmim feda etmek hakkına malik bulun duğunu beliğ bir tarzda ifadeden sonra, fennin terakkiyatı uğrunda beşeriyetin verdiği nice kurbanlar dan bahsetmis ve fen uğruna ihti yar edilecek her şeyin sade mubah değil, takdir ve tebcile de sayan olduğunda ısrar eylemistir. Mahkeme, bundan sonra, meseleyi uzun boylu tezekkür ederek, Müddeiumuminin talebini retle, dört doktorla, Lapenyanm haklannda men'i muhakeme karan vermîştir. Iktısat Işleri cDünya buğday vaziyeti RADYO 19 Hazîran (jRu tıkaamki program j) 18,30 plâk neşrlyata 19 çocuklara masal . 19,30 Turk muslkl neşriyatı (Reşat*, Bey, Mes'ut Cenül Bey, Veclh* Hanım",] Muzaffer Bey, Vedia Rıza Hanım) 21,20 AJans ve borsa haberlerl 21,30 gtudyo" caz ve tango orkestrası tarafından danş musiklsl. VÎYANA: 17,15 iklndi konserl 18,30 plyano konY| serl . 19 hanımlara alt notlar 19,05 musahabe, fransızca ders, musahab* 20,15 konser 22 05 opera orkestrasının ve kor( heyetlnln konserl 23,45 propaganda neş, rlyatı . 23.55 Les Carlç cazbant takımı. ' 17,05 gramofonla Vagnerden parçalar 18.20 konser 19,20 kafekonser hava lan 20,05 muhtelif 20,35 gramofon, musahabe, spor 21,05 rmmhabe . 21,17 operet, Istirahat zamanlarında haberler, 23.40 dans havalan BUDAPESTE: 17 05 çocuklara masallar 18,05 musahabe 18,35 tagannl konserl . 19,05 mu. sahabe 19,35 orkestra konserl. 20.35 rad yo plyesl 22 05 Viyanadan naklen konser 23,55 piyano konserl BELGRATt 18 05 dans havalan 19,35 sırpça derf20,05 gramofon 20,35 koro konserL 21,35 dana havalan 22,05 gramofon . 22,15 radyo orkestran 23,05 halk şarkılan 23.50 gramofonla dans havalan. LAYPZİG: 17,05 Dresdenden naklen lklndl Kon serl . 18,35 gençlerln zamanı . 19,25 operet parçalan 20,40 musahabe: San'ai ve tarih . 21,05 haberler, sonra Stütgarttan naklen dans havalan 23,25 haberler, spor haberlerl 23 55 Dresdenden naklen: Dresdenll genç musikljlnaslann eaerlerl. BÜKREŞ: 19,05 Çingene orkestraslle birlikte haH sarkıları 19.50 gramofon 20,35 musa. habe 21,05 musahabe 21,20 senfonik konser 22,05 iktısadî e cografl musahabe . 22,20 konserln devamı . 23,05 radyo gazetesi. ROMA: 17,35 çocuklann zamanî . 18,10 îtrlk parçalar, sonra konser 19 haberler, gramofon 21,35 fırka haberlerl 21.50 kanşık konser 22,35 komedl 23,05 danı havalan . 24,05 son haberler. LONDRA (Regional)t 17,35 mlllî program . 18,20 çocuklann zamanı . 19,05 haberler 19,35 slmall Regional prcgramı 20,50 org konserl 21,20 B. B C orkestrasile birlikte tagann konserl 22.35 şimall Regional programı23 20 haberler . 23,35 dans havalan. TULUZ: 20,35 haberler, salon orkestrası 21,20 opera komik parçalan, Viyana orkestrası 22,05 Gabaroşun eserleri . 22,40 askert bando, mahalll şarkılar 23,20 haberler, muhtelif sololar 24,05 Arjantln orkestrası, dans havalan . 1,05 haberler, o. pera orkestrası. ve umumî kuraklık ISTANBULı jf Şayani dikkat bir tetkik Ekonomsitten: «Dünyanın her ta rafından gelen haberler buğday is • tihsal mmtakalarında şiddetli bir kurakhğm hüküm sürdüğünü bil • diriyorlar. Gazetelerin birinei sa • hifelerini dolduran yazılann ser • levhalarma bakarak insanın, bu sene cihan buğday istihsalâtının ih tiyaca kâfi gelmemesi ihtimalüıden korkulmakta ve büyük bir felâketle karsılaşacağımıza hükmed'ilmekte olduğuna înanacağı geliyor. Bu haberler karşısında buğday pîyasaları çok hararetli faaliyetlere sahne olmus, spekülâsyonlarla fiatler birdenbire fnrlamağa başlamıştır. Sikagoda (2) numarah kış buğdayı temmuz teslim satıs fiatleri İS mayı» 1934 tarihinde beher buseli (21f kilo) 87,5 sentten (yani 87,5 santim dolardan) 31 mayıs 1934 tarihinde 102 1/4 sente çıkarak %17 d'erecesinde yükselmistir. Wnipeg • de (1) numaralı Manitoba buğdayı temmuz teslim şartile ayni tarih • lerde beher buşeli 69 3/4 sentten 82 5/8 sente yükselmis, Liverpulda temmuz teslrm sartile fiatler be her kentali 4 silin 4 peniden, 4 şilin 11 peniye çtkmıştır. Geçen sene Amerika ve Kanada paraları şiddetli sukutlara nvaruz kaldıklan içm buğday fiatlerinin Amerika fiatlerile mukayesesi sasırtıcı neticeler veriyor. FÂatlerin birdenbire çıknuş olmasma rağmen Liverpul buğday piyasası halen bir sene evvelkinden gene bir hayli düsük olduğu gibi 1929 senesine nisbetle de yüzde 50 den fazla sukut etmiş bulunmka • tadır. Kuraklığın hüküm sürduğü mratakalarda buğday çiftçisi için hakikaten bir felâket olduğuna şüphe olmamakla beraber, bunun cihan buğday »stihsalâh üzerine bırakacağı tesirlefin çok mübalâğa edildi?ini görüyor ve dünyanın 1934 1935 mevsüninde buğday kıtlığına dü?eceğine dair çıkanlan sayialan hayalperestane buluyoruz. Mevsimin su zamanında buğday piyasaları daima kemale ermekte olan mahsul hakkında istihsal nrntpkalarınd'an gelen haberlerin tesVi altında kal • dıtjı ve bu haberler dahi alelekser mübalâ^alı sekilde aksettiği cihetle, buğday fiatleri bu zamanda da • ima fazla oynak bir hal alırlar. Kuraklığın yaptığı hasaratı kat'iyetle tesbit etmeğe ve önümüzdeki rekoltenin ne olacağını sarahaten söylemeğe, hatta zeredilen sahalarm vüs'atini bile tamamı tamamına simdiden tayin etmeğe imkân yoktur. Aylık mahsul raporları ve ziraî istatlstikler nesriyatımn en son nüshalarına nazaran nıstf kürei simalî istîhsal mmtakalarında buğ day zeriyat sahaları yuvarlak hesap sjöyle toplanmı» bulunuvor: Milyon acre hesabile * (1 acre 4 dönürn) 1933 1534 Avrupa (16 memleket) 70 4 68.4 Kanada 25 9 23.7 BtrlesUc Amerika 47.4 53 4 Hindlstan ve Surlye 3^ 8 36 1 Slmall Afrlka 87 82 Sovyet Rusya 8^ 5 87 2 rağmen bu mıntakalar istihsaliti • nm dahi geçen senekinden noksan olacağı anlaşıhyor. Ayni veçhile, Çekoslovakya, Fransa, Almanya ve ttalyada bu seneki mahsul vaziyeti geçen seneki gibi iyi olmadığı için ithalâtçı Avrupa memleketlerinin buğday mıntakalarının mahsul ve rim derecesi d e geçen seneki gibi yüksek olamıyacaktır. önümüzd'eki aylarda karsılaşacağımız ahvali havaiyenin buğday mahsulü üzerinde pek büyük tesirleri görüleceği derkâr olmakla b e raber, Birlesik Şimalî Amerika cumhuriyetleri hasadının 1933 eksik mahsulüne nisbetle bir hayli fazla olacağma da şüphe edilmemek lâzımdır. Bundan baska, Avrupa ithalâtçı v e ihracatçı memleketlerinin umum istihsalâtının da geçen seneki yüksek seviyeyi tutamıyacağı ve gelen haberler tahakkuk ederse Rusyanın ihraç edilebilecek fazla bir miktar buğdayı da kalmıyacaği anlaşıhyor. Diğer taraftan Nısıf Kürei Cenubî istihsalâtının n e olacağını simdiden kat'iyetle kestirip atmağa imkân göremiyoruz. Mahsul vaziyetini tetkik eden yukanki mütalealar hulâsa edilirse; bu sene cihan buğday istihsalâtı umumiyesinln geçen senekinden daha az olacağı neticesi çıkmaktadır. Fakat, nekadar noksan olacaktır? Bu suale lâzım gelen cevabı önümüz • deki aylarda h a v a l a n n alacağı şekil ile Arjantin ve Avnstralya re kolteleri verecektir. Maamafih, kıtlık tehlikesini isaret eden münec • cimler mühim bir noktayı unutuyorlar. 31 temmuz 1935 tarihinde hi • tam bulacak mev»im zarfında Utihsalâtta görülecek her hangi bir noksanhk bu sene temmuz sonunda bitecek, mevsitm nîhayetinde elde kalacak ve rökor addedilebilecek kadar çok olan müdevver stoklara müracaat suretile kolaylıkla kapatılabilecektir. Aylık mahsul raporlan v e zirat îstatistikler nesriyatımn mavıs nüshasından çtkarılan aşağıdaki ra • kamlar bujrdav ihracatı umumiyesinin beynelmî'e! buğdav konferansinm apnstos 1933 tarihinde te^b't etmiş oldupu düsük seviveyi bile bulamıyacesı anlaşılmaktadır: Londra buğday konferansınca verilen ihraç hisselerile ihracat ve Mtok miktarlart (Milyon buscl hesabüe) thracat 2 Mem'tVetltr *•" 2 ^ 5 3 °'5'»K Beyoğlu sinemaları dün gece kapatıldılar (Birinei tahifeden mabat) kendi aralarmda toplanarak Da • rülâceze hissesini vermemek hak • kındaki eski noktai nazarlannda ısrara karar vermisler ve Beledi yeyi resmen protesto etmislerdir. Sinemacılar bu protestolarmda Darülâceze hissesi verilmediğinden dolayı sinemaları kapatıldığı tak • drrde Belediye aleyhine zarar ve ziyan davası açacaklannı beyan etmişlerdir. r . Belediye tarafından bu protes • toya rağmen geç vakit alâkadar makamlara Beyoğlu, Kadıkoy ve Üsküdardaki sinerıalann da kapatılması tebliğ edilmis ve bu taraflardaki sinemalar da dün geceden itibaren kapatılmısiardır. Ancak bu muamele doğrudan doğruya smema kapılan mühürlenerek seddedilmek şeklinde değil, f3im göstermekten menedilmek suretile bir nevi tatil mahiyetmde tatbik e • dilmiştir. Çünkü ticaret kanunu, sineroaların tamamen seddolunmasma roüsait bulunmamaktadır. Sinemalar, zabıta vasıtasile ya • pılan bir tebligatta, Darülâceze resminin tediyesi için verilen mühle tin hitam bulduğu ileri sürülerek bu resmi vermeğe muvafakat edmciye kadar müesseselerinde halka mahsus seanslarda filim geçrrmeleri metnnu olduğu, bu memnuiyete mugayir hareket edenler hakkın da kanunî takibata tevessül edi • leceği ve icap ederse cebir istimal olunacağı bildirilmistir. Sinemacılar Darülâceze hissesini vermemekte ısrar etmekte ve isi mahkemenin halledeceğini söyle • mektedirler. Diğer taraftan tneseleye vazıyet eden Dahiliye Vekâletinin Beledi yeden Sstediğî izahat dün bir rapor halinde Vekâlete gönderilmistir. Fakat sonra, aylarla, belki se • nelerle mektepten dışanya çıkma ma izin vermezler korkusu her şeye üstün geldi. Bundan sonraki hayatımda, acılığına rağmen çok tath günler var.. Bunu itiraf ederim. Meselâ, o vakte kadar ömrümde sayfiyeye gitmek nedir bilmezken sizinle beraber Boğaza, Adalara gittim. ömrütnde ipekli entari giymemişken sizin evinizde, sizin gibi ipekler içine büründüm. Zenginli ğin bütün tadını ve zevkini aldım. Buğday zerredilen »cthcdcc Kanada Birlesik Amerika Arjantin Avustralya Tuna memleketlerl Rusya ve diğer memleketler 200 133 47 22 110 89 105 58 50 27 48 45 67 25 21 47 23 3 224 206 125 107 26 12 Markın dUşmesi ihracatçılarımızı zarara soktu tzmİP ' (Hususî) Markın düşmesi ihracat tacirlerini zarara sokuyor. Yarın Ticaret Odasında ihracatçılarla bankaolar topla narak vaziyeti konusacaklardır. thracatçılar Almanyaya sevkettikleri mallar üzerinde florinle moamele yapıyorlardı. Markın düş mesi üzerine Almanyadaki alıcılar mallarımızm bedelini markla öde» diklerinden tacirlerimiz zarar et • mektedirler. (Mabadi var) Kahraman bir zabitimiz vefat etti Sabık Buna liva kumandam miralay Saffet B. bir kan zehirlen mesi neticesmde Gülhane hasta nesinde vefat et • mistir. Merhum Har biyeden neset ettikten sonra bir Arnavutlukta neler oluyor? Sofya 18 (Hnsusî) Tirandan bildiriliyor: Arnavutluk ttalya münasebatı gittikçe fenalaşmsktadır. Memle kette Fransız Yugoslav ve ttalyan nSfuzlan arasmdaki mücadele günden güne artıyor. Bu mücadeienîn tezahür leri gizh'den gizliye göriilmektedir. Bir* kaç gündenberi memleketin bazı yer lerinde bu devletlerin taraftarlan a • rasmda kanlı vak'alar olmaktadır. Ordu da ikiye aynlmış olup büyük bir kısmı gittikçe Yugoslavyaya teveccüh e • müddet ayni mek Miralay Saffet Bey den Kralla beraberdir. tepte almanca mnmerhum •llimligi yapmif, buahare Almanyada >taj görmüstür. Trablusgarp ve Balkan harplerin • de, Harbi Umumide muhtelif cephe • lerde düşmanla çarpışan ve yirmi ild defa yaralanan bu kahraman zabitimiz tstiklâl harbinde de Sakaryada 8 inci ftrka kumandanhgında bulunmuştu. Merhumun cenazesi bugün saat 10 <Ja askert merasimle kaldınlacak, Pafabahçedeki aüe kabristanına defno hmacakfar. Allah rahmet eylesin, Çocugunu bogan bir ana daha Adana 18 (A.A.) Kadirli kazasmm Hardallık köyünden Emine is • minde bir kadm gayrimeşru olarak doğurduğu çocuğunu boğarak öldürmüş ve kafai ana yakalanarak adliyeye teslim olunmuştur. Adanada havalar serinledi Adana 18 (A.A.) Şehrimlzde bımaltıcı sıcaklar kalmadı. Aksam ve geceleri çok serin gitmekte, giindüzleri •ıcaklık 36 dereceyi geçmemektedifc Yekun 560 374 186 700 Londra buğdav konferansımn mukarreratma tevfikan 1 nisan 9 3 4 tarihinde bakiyye kal an v e ihraç edilmesi muktazı bulunan 186 milyon buşel buğdayın nisandan, itîbaren 4 ay zarfında yani 31 temmuz 1 9 3 4 Yekun 269,5 277,0 tarîhine kadar sevkedilebilmesi muNatamam olmakla beraber yu • haldâr. B u 4 a y içinde ihracatm 150 k a n k i t tahmbıler 1934 zeriyat sahamilyon buşel tutacağmı farzetsek sırnn bir sene evvelkinden daha fazla olduğunu gösteriyor. Kış mah • bile, îhracatçı memleketler elinde sulü Birlesik Amerika buğday re • mevsim sonunda gene 550,000,000 buşel yani 15.000.000 ton buğday koltesi hakkında yapılan tahmin • kalacak demektir ki, anormal zaler mahsulün 415 4 3 0 milyon bus«l, itkbahar mahsulünün de 115 • manlarda devredilen stok miktanm n ç e n e fevkindedir. Bundan bas140 milyon busel olacağını, bu suka, bazı Avrupa memleketlerinde retle bu sene Birlesik Amerika umevcut stok miktarı fevkalâde deımım hasilâtmın normal senelerîn necek kadar çoktur. Bu mevsim so800 milyon busel'ne ve geçen senenu yalnız Fransanm elinde takriben nin 527 milyon bu*eline mukabil 100 milyon busel (2,500,000 ton) 530 ilâ 5 7 0 milyon husel olacağını müdevver stok kalacaktır. Bu misal gösteriyor. Kanada buğdavlan da Avrupada buğday ithalâtçısı memkuraklık dolayısile pek çok müte Ieketlerde tatbik olunan prim siyaes«ir olmuştur. Fakat, son srünlerde setinin tesirlerîni göstermeğe kâ • y a ğ a n yağmurlar vaziyeti biraz düfidV. zeltmls gibidir. Geçen sene Kanada 7 nisan 9 3 4 tarihli Ekonom"«^te rekoltesi 1932 nin 4 3 1 milyon bune^redîlen makalede buğday fi • şeline mukabil 2 7 0 nvlyon buşeldi. atlerinin önümüzdeki aylarda b'raz Her nekadar bu sene beher donümyükseleceğine isaret etmistik. Bu den alınacak buğdavın son senele • tahminimiz bugün tahakkuk etmiş rin vasattsindon daha asağı olması bıılunuyor. Fakat, buna rağmen fimuhtemel bulunmakla beraber, atler hâlâ 1929 senesîne kıyasen daha simdiden k a f î bir tahmin ya^50 derecesinde dilsüktür. Kurakpılamaz. lık her nekadar buğdav piyasalarını Sovyet Rusyada buğday zeriyat hararetlendirmişse d e buğday m e • sahasmra büvütüîdüeü görülüyor. selei muazzamasmi hal v e faslet • Fakat, kış mahsulünün cok zarar mekten daha çok uzak bulunmak • görmesi v e şimdiki kuraklık dola • tadır. Bu?ünkü düsük fiat sevive • yısile Rusyanm bu&day ietthsalâ sînin hskikî sebebi son senelerde citmın geçen senekinden a*ağı düş han buğday zeriyatmın genis mik • mesipe muhakkak nazarile bakılı yasta gay^nktısadî inkîsama uğra • yor. Tuna havalisindeki buğday masıdır. Bu hâd'ise, gUmrük duvarmü&tahsili memleketlerde d e v e bill a n arkasındaki sahalarda yalnız hassa Romanyada vaziyet geçen seistihsalâtm tezayüdünü mucip ol • nekinden iyi olmayıp, son günlerde makla kalmamıs, ekmeklerin malih a v a l a n n müsait gitmis olmasına Sevgilisini kaçıran fcız! Adananm Dagcıköyünden Havva îs minde yirmi Sç yaşlannda bir kız, ayni köyden tsmail isminde bir delikanhyı kacnmışhr. Yakalanan kız adliyede g« zetecilere: «Ne yapayım, vaktim geçti. Annem beni kocaya vermedu Ben de böyle yaptım» demiştir. İRTİHAL tstanbul Belediyesi teftiş heyeb' ka* lemi mümeyyizi Haydar Bey dün sa • bah vazifesi başında vefat etmistir. Cenazesi bugün Beyazıt Belediye binasından saat 12 de kaldırılarak cenaze namazı Beyazıt camisinde kılmdıktan sonra Yahyaefendideki aile kabristanına defnedilecektir. Merhum Belediyenm eski ve emektar memuru olmakla be raber hüsnü halile arkadaşlan arasın da temayuz etmişti. Kederdide afle • sine ve arkadaslanna beyam taziyet e y Ieriz. yetini d e yükselterek nüf us başma ekmek sarf iyatının azalmasma se • bep olmuftur. Bu vaziyet değişmedikçe buğday meselesinin daimî surette hal ve fas< İma imkân mevcut olmadığı gibi şimalî Amerika mahsulünün ilânıhaye noksan olmasının her sene teker* rür edip duracağına d a itimat caiz değildir.»