nazıran > TELGRAF MABERLERI Dünkü Meclis içtimaı Peygamber orucu u GUNDE BÜJ Iran Inkılâbı İHEM masalı J Savuç Bulak NALINA MIHINA Ltanbul Adliye sarayı, avukatlık kanunuhun tadili, liman şirketleri, Afyon Antalya hatb lâyihaları kabul edildi 18 (Telefonla) Millet Meclisi bugün bhi Hasan Beyin, di • ğeri Kâzım Paşanın riyaıetinde iki celte aktetti. Şehinşah Hazretlerinin Meclisi teş rif buynracaklannı duyan meraklı bir halk kütlesi erkenden Meclis önünde toplanmışb. Içtima saatinden çok evvel samiin Iocalan tam*men dolmuş bulunuyordu. mevcut oldugunu, lâyihanın bu şekilde kabulünden zarar gelmiyeceğini beyan etti. Lâyiha aynen ka • bul edildi. Liman n'rketlerinin tatfiyen lâyihan Bunu müteakıp tzmir Ihnan ve körfez şirketinin tasfiyesi lâyiha eının müzakeresine geçildi. Maliye Vekİli Fuat Bey Hakki Tarık Beyin sualine cevap vererek liman şirketlerintn teşekkülü ve bugüne kadar geçirdikleri safahat hakkındaki iza • hat verdi. Esasen bugün hisseleri nm büyük bir kısmı devlete geç > tnis olan bu sirketlerin tasfiye edilerek az masrafh birer müessese haline konulmak istenildiğini söyledi. Uyiha kabul edildi. Afyon • Antalya ve Kilyos Ereğli hatlanmn insasi, orta tedrisat muallimlerinin terfihleri lâyihaları aynen kabul edildi. Birinci cehe tlk eehede evvelâ avukatlık kann • nunu tadil eden lâyiba müzakere edildi. Encümen namma söz alan Raif Bey (Trabzon), kanımun cimdiye kadar geçirdiği safahattan bahsetti. Hasan Fehmi Bey (Gümüşane) ve Sah Azmi Beylerin tasfiye edilmiş bâkimlerm ir b'şa maddesinden olmamak şartfle a • vukatlık yapabîlmeleri tekliflermin Enciimende uzun münakaşalara sebep olduğunu, avukatlann da hâkimler kadsr sikı abkâma tâbi tutulmalan noü*alea • tmm ileri sürüldügünü, nibayet bir «a • reti hal olarak kanunun kabuKi anma kadar Adliye Vekâletmce verilen ruh • satnamelerin kabulü sekliain bulunmuş olduiunu anlatb. Süleyman Sım Beye eevaben de emniyeti suiistimal eden avukatlar hak • kında esasen umumî kanunu eezada h3kümler bulunduğu gibi barolann da bu gibi avukatlar hakkında meslekten tarda kadar bazı şiddetli kararlar ve rebileceklerrai soyledi. Lâyiha aynen kabul edildi. im ne derse desin! Kendi gü • zellikleri mevzuu bahsoldu muydu, kadmlar, dünyanın en iradeli ve en tahammüllü mahluklan oluyorlar. Kendilerini guya bize beğendirmek için, linyi (ligne) denilen ve düz çizgi manasma gelen birşey icat ettiler. Onlann indinde sevimli, zarif, akıllı, hoşsohbet, falan filân.. olmak lüzumsuz şeyler. tllâki linyi sahibi olacaklar. Biz erkekler, terzimize elbise umarladığımız zaman, ölçümüze göre ol • m&smı isteriz. Kadmlar için bu, böyle degildir. Onlar, mutlaka, bir evvelki ölçülerinden birkaç santim kısümastnı tenbih ederler. Ve şayet, provada, elbise dar gelirse, o elbiseyi genislettirecek yerde, kendilerini biraz daha zayıflatmağa taraftardırlar. Yaniya, ıslah edilen elbise değil, müsterinin vücu • diidür. Kaç defa, vapurda, trende, iki ka dın arasında fu yoldaki muhaverelere şahit olmussunuzdur: Terzi... de bir model göra'üm, enfes! AJdın mı, canun? Hayır. İki buçuk kilo kaybedip, oyie alacagun. Ve gerçekten, hiçbir iste göstermedigi, gösteremediği bir azim ve meta netle, bu hanııncagız dediğmi yapar. Ve üç gün sonra rasladıguuzda görürsünüz ki hayalifenere dönmus! Onun içm bundan kolay ne var?. ö ğ l e yemegi niyetine gelsin iki dilim domatest. Aksam yemeği mı>lt»t^mw birkaç tekerlek salatalık!. Sigara, kahve... Bu da bittabi sade olmak şartüe! Şimdiki bazı hanımlann biribirlerine öğündüklermi duydum: Kuş kadar yemek yiyorum!. Lâkin, düşünmüyorlar ki, cüsseler kıyas edilecek olsa, kuş herhalde on larm yanmda yaman oburlardan sayıhr. Bunlar, böyle diyecek yerde: Peygamber orucu, «Savmı Davut» tutuyonız deseler, daha doğru olacak. Bunlarm hepsi iyi, hos, fakat hanımlanmız şunu da bilmelidirler ki, bu Savmı Davut, bbben çok fena neb'ceIer veriyor. Bir kere, buna şuursuz bir surette devam edenlerin huylan bozuluyor. Üstelik te kendilerini emin ol • sunlar ki fena akıbetlere sürüklüyor. Geçenlerde, Pariste ölen meşhur sahne artisti Madam Piyera (Pierat), Fransu gazetelerine göre, aynen böyle bir zayıflama rejuni takip ediyormuf. Hastalıkla karsılasmca, mukavemet edemeyip, baskalarını yüzde yüz kurtaracak olan her türlü tedaviye rağmen, ölüvermiytir. Kadının hayatta bütün vazifesi, kendiıini erkeklere beğendirmekten ibaret degildir. Bünyesini, snürlerini, dima • ğmı kuvvetten düsüren bir kadından doğacak neslin matemini simdiden tutmahyız! O da, şayet bu nesil doğabi • lirsel tşittSc ki, Holivut yıldızlan bu manasız oruçtan vaz geçmişler. Biz de, ö nümüzdeki kış, sinemalarda canlı, sıhnatli artistleri göre göre, hanımlan mızm: cYasamak için yemelidir!» dusturunun bir hakikat oldugunu nihayet anlamalarmı dileyelim. Bakalun bu peygamber orucunun îftar topu ne zaman atılacak? ERCÜMENT EKREM Iran nasıl uyandı? 5 Yazan: AĞAOĞLU AHMET BEY tranın fikir uyanıklığında, Azerbaycahm çok büyük tesiri ve yardımı olmuştur (Kanun) namındaki inkılâpçı bîr mecBundan maada inkılâbı dogrudan doğmuayı tabı ve neşre başlıyor. rtıya hazırhyan tran iküâpçılan da tsSeyyit 1892 de tstanbula gelivor. tanbulda toplanmışlardı. O cümleden Abdülhamit kendisini hürmetle karşı • olmak üzere meshur Cemaleddini Ef Iıyor, Nişantaşı civannda bir konak gani ile Mirza Aka Han, H a a Mirza tahsis ediyor. Fakat 1896 da NasıredHasan Han, Hayriilmülk ve Şeyh Ah • dinin kath' münasebeble tran hükumemet zikre şayandjrlar. Bunlarm man • b" Seyyidi Türkiyeden talep ediyor. mm ve mensur yazJan okunduğu zaman Namık Kemallerin, Ziya Pasalann, Abdülhamit Seyyidin yukanda isimleri Mithat Pasalann tesirleri altmda bulun zikrolunan arkadaşlarmı teslim ettiği halde Seyyidi vermekten çekiniyorsa duklarmdan süphe edilemez! Hele da ertesi sene müşarünileyhin birdenMirza Aka Han, dogrudan doğruya bire ölümü Abdülhamit aleyhine bir • tranla Türkiyenm birleşmesini, bir idaçok dedikodulan mucip oluyor I re altmda bulunmalarmı açıktan açığa Bu kadar dolgun bir faaliyet devri ifade etroekten çekinmiyordu. Fakat geçirmiş olan Seyyidin keskin zekâsı, ne yazık ki sonralan Nasıreddmin katderin bflgileri, yakıcı kalemi ve tözü, linde methaldar olduğu iddia edilerek değil yalnız tran, hatta bütün islâm âIran hükumeti tarafmdan talep olu lemi üzerinde tesir yapmaktan hâli nan bu genç inkılâpçıyı Abdülhamit kalmamışbr. Seyyit farisiyi, arabiyi ve teslimde tereddüt etmedi ve bu biçare türkçeyi mükemmel bildiği gibi fran • diğer iki arkadaşile beraber Trabzon • sızca ve ingilizceyi de okuyup anhyadan Tebrize gönderilirken yolda tran cak kadar öğrenmişti. tslâm ve garp hükumeti tarafmdan boğazlandı! medeniyetlerinin ruhuna hulul etmiş Bunlarm reisi olan Seyyit Cemaledve gayesi medeniyetleri banşbrmak, dini Efganiye gelince, bu zat baska bive mezceylemek ve islâm dünyasmda çimde bir adamdu Üzerinde biraz tafbir ulahat devri açmakb. Fakat ten • silâtla durulması faydasız degildir. kitleri bilhassa tran usulü idaresine Kendisine, ben Pariste talebe Scen karşı mütevecciha' ve bu mevzua ait tesadüf etmiştim. tri gözleri, güzel yağız yazdıgı yazılar hakikaten tesirli idi. siması ve asil tavn ile flk bakışta bile Meselâ tran ve Irak müçtehitlerine hürmet telkin ediyordu. tslâm ilimle bitaben yazdıgı bir mektupta bu ida rinde ve felsefesinde o kadar müte • renin halini şöyle tasvir ediyor: «Hü • bahhir idi ve zekâsı o derece keskindi kumet üahî ve medenî kaideleri kal • ki meşhur Renan onun hakkmda: dırmı:, akd ve manbk haricine çıkmış«Onunla göriişürken (Averoes) hr. thbVas ve seyyie hâkimdir. Kuvvet tbni Rüştü habrlıyorum» derdL ve mütecaviz yegâne amil olmuştur. Tab'an derbederdi. 1870 senesOe Demir ve ateş te bu amilin vantalan • 1897 senesi arasmda kendisini Efgadir. Şah kan dökmekten haz ahyor. nistan, Hint, tran, Türkiye, Mısır, PaNamusa tecavüz onun zevlri olmuştur. ris, Londra ve Petersburg aralarmda Dul ve yetfnJerin mallannı gasp, onun mütemadiyeo dolaşır görüyonız. için bir eğlence haline gelmişnV. MemEfganisUnda 1870 ten evvel baş • lekette emniyet kalmamışbr. Ahali ean vekil iken, orayı terketmek mecburiyeve mallanm muhafaza için başka memtinde kalıyor, Hmdistana geliyor, oraleketlere ilb'ca etmek utıranndadır. dan tngilizler tarafmdan çıkarılıyor, Hâkimler ve valüerin iltizam tarflrile alMısıra geliyor, Mısırdan tstanbula gedıklan makamlara karşı verdikleri palerek Âli Pş. tarafmdan hürmet ve izaz ralan fazlasile halktan geri almak için la karsılanıyor. Fakat Darülfununda veryapmadıklan haksızlık ve zulüm yokdigi bir konferansmda şeriatle felsefe bır. Kadınlan saçlanndan astırmak, arasmda yaptıgı bir mukayese dolayıerkekleri vahşi köpeklere yedirmek, sile Şeyhülislâm Hasan Fehmi Efendi bunmlanm ve kulaklannı delerek halkendisini mülhatlikle itham ediyor ve kalar takbrmak, ve sokak sokak teşhir Seyyit tstanbuhı terketmek mecburi ettirmek. tşte para koparmak için te yetrade kalıyor. Tekrardan Mısıra givessül edilen çareler.» diyor, fakat orada da ulemanm taar • Zannedilmesin ki Seyyit izam ediyor! ruzuna maruz kalıyor, oradan HindisHayır! Onun çizdiği levha o zamanki tana gidiyor ve orada (Reddi Maddi • tran hayatiyetinin hatta hakikiyeb' duyun) namındaki meşhur eserini yazı nundadtr. yor. Fakat burada dahi uzun müddet Inkılâptan evvel Iran üzerine manevî oturamıyor, Londraya gidiyor ve nî tesir yapan ikinci kaynak Hindistandı. hayet 1884 te Parise gelerek ve bir taIslâmiyetin tranda intişara başlaması raftan meşhur Mısırh Şeyh Abdu ile üzerine hicret eden tran Zerdüştileri beraber (Urukul Vuseka) nam mec • Hindistanda toplanmışlardı. Bu Zer muayı çıkarmaga başlıyor ve diğer tadüştiler kolonisi Hind'stanm bugün daraftan Renan ile islâm medeniyeti ethi en zengin ve en münevver kumıdır. rafında meşhur munakaşaya girişiyor. Bunlar ana vatanla alâkalannı kesme tngilizler Urukulvüsekanın Hindis • mişlerdir, onunla b'carette bulunuyor • tana duhulünü menediyorlar ve mec • lar, eski mabetlerini ziyarete gelirler, mua çıkmamağa başlıyor. Büâhare Seyhatta kendilerine din hususunda ser • yit Londraya gidiyor, Basvekil Salis besti ve emniyet temin edilmek şartile bury o zaman Sudanda faaliyete bas • trana avdet etmeğe hazır bulunduk Iamış olan Mehdi hakkında Seyyidin lannı birkaç kere beyan etmtşlerdir. fikrini soruyor, Seyyit Londradan PeTabüdir ki Hindistana hicret eden tratersburga gidiyor, orada seyahale çıkniler bu eski vatandaşlan tarafmdan mış olan Nasıreddinle görüşüyor. Şah hürmet ve muhabbetle karşılanıyorlar gerek burada ve gerek biraz sonra ve birçok muavenetlere mazhar olu • Münihte ısrarU Seyyidi Tahrana davet yorlar. Onlann yardımiledir ki muhaediyor ve kendisini basvekil nasbedecirler Hindistanm muhtelif yerlerinde rek, gösterecegi veçhile ıslahat yapayeni metotlar üzerine korulmuş mek • cagmı vadediyor. Seyyit dostlannm tepler tesis etmek imkânmı buldular. ihtarlartna rağmen bu daveti kabul eVe gene onlann yardımiledir ki Hin diyor, Tahrana gidiyor, fakat orada distanda «Hablüttemsil» namındaki Şahm hiyanetini anlıyarak Şah Abdümeşhur gazete çıkmağa başladu Bu galâzim mabedine dehalet ediyor. Bu • zete ilk kuruluşundan itibaren ıslahat rada başına birçok adamlar toplanı çı ve inkılâpçı idL Hükumeb'n resmî yor ve ezcümle yukanda isimleri ge yasağına rağmen tranda çok okunuyorçen Mirza Aka Han, «Verdimezahip» du ve tran efkân üzerine tesir yapmaksahibi Tahranlı Mirza Mehmet Ali tan hâli kalmıyordu. Vakıa Hindistan Han, mabet, dinî ve siyasî bir kaynaşmuhacirlerinin tran inkılâbında filen işma ocağı halini alryor, ulemanm talebi tirakleri görünmüyor. Fakat efân bu üzerine Şah Seyyidi zorla meydana çı inkılâba hazırlamak hususunda Hindiskanyor ve kendisini yedi yüz atlı ile tanm muayyen rolü olduğu şüphesiz • Türkiye hududuna sevkediyor. Bu hâdi dir ve bunu kaydetmek lâzımdı. se 1890 senesinde oluyor, Seyyit LonUçüncü kaynak, Kafkasya, Azer draya gidiyor ve burada Nasıreddine baycandır. karşı harekete geçmiş olan Melküm Kafkas Azerbaycanile tran Azerbay Hanla birleşiyor. Melküm aslen Ermenlcanmı birbirinden ayıran hudut Aras dir. Yirmi sene tranm Londra sefiri idi. nehrinin teşkil ettiği birkaç metre geFakat ıslahat taraftan olduğundan, nişl'ğindeki şerittir. Ayni ırktan olan, Şaha müteaddit ıslahat projeleri takayni lisanı konuşan ve ayni dini taşıdim ediyor ve bilhassa ecnebilere veriyan bu iki Azerbaycan ahalisi arasınlen imb'yazlann memleket içm pek zararlı oldugunu ihtar ediyor. Nihayet Şah da maddî ve manevî alâka hiçbir zaman eksik olmamışbr. Bu alâka o kala arası açıhyor ve sefaretten çeküerek dar sıkıdır ki bir tarafta çıkan yeni bir undan 27 sene evvel mektep •' ten çıkıp ta Babıalideki mat • buab umumiye kalemine çı • rag oldnğum zaman, bergün bol bol tercüme etb'ğim Fransız gazetelermd* mütemadiyen bir Savuç Bulak ihtflâ . fmdan bahsedilirdi. Savuç Bulak Törktran hududunda küçük ve ebemmiyet siz bir yerin ismi idi. Ve o sonsuz topraklarda bu bir kanşlık yer, iki devlet arasmda, uzun fakat beyhude bir ihtilâfa zemin ve vesile olmuştu. Her iki memleket te, emperyalist Ae*4 letlerin ihtirası ve kapitülâsyonlana' tazyikı aftında ezilir ve lâfta kalnuş istiklâlleri hergün yeni bir tecavüze uğrarksn Savuç Bulak için mücadele e • der dururlardı. Garp devletlerine kar • şı miikin ve zelil bir mutavaat göste ^ ren Osmanh ve tran hükümdarlarue nazırlan, bu, bir avuç toprak için birbirlerine karşı arslan kesilmişlerdi. BH raz daha gayret etseler, daha eski za • manlarda çok görüldüğü gibi, iki kar • deş milleti bir harbe sürükliyeceklerdit O zaman, her iki devleb'n elim ha • lini düşündükçe Savuç Bulak için yaptıklan bu manasız çekişmeye güimek mi, a&lamak mı lâzım geldiğini tayin edemezdim. Savuç Buhk mücadelesi, Osmanh Padişahfle tran Şahmm mil Ietlerine karsı yapbklan bir gösteriş • ten ibaretti. Eger onlarda biraz vatanperverlik, hamiyet ve akhselim olsay • di, Savuç Bulağı han'tadan bile silîp çıkanrlar ve elele verip müşterek düşmanlan olan emperyalist devletlere karşı memleketlerinin müşterek hayatf menfa?tlerini korumak için müşterek bir mücadele açarlardı. Artık, Savuç Bulak meselesi, bir efsane, bir masal oldu. tkisi de halk a • rasmdan yetişen ve miUetlerinin ha • kikî ihtiyaçlarmı, esaslı menfaatlerinl ve asıl düşmanlarmı gayet iyi bilen i ki büyük baş, başbasa ve elele verdi • Ier, Türkiye ve tran gibi iki büyük ve kardeş milletin dostluğunu Ankarada perçinlediler. Şimdi, 27 sene evvelki Savuç Bulak ihtflâfmı düşündükçe gülmek mi, ağ lamak mı lâzım geldiğini tayinde, es • kisi gibi, tereddüt etmiyor, sadece gü • lüyorum. Eski Türk ve tran idareleri nin mânasızlığmı düşünerek müstehzi yane gülüyorum. Şimdiki Türk ve t • ran idarelermrn yüksekliğini düşünerek memnuniyetle gülüyorum... Baytar mı, Veteriner mi? Nebatlann kontrold lâyihatt Nebatiarm kontrolü ve temiz • lenme«i icin vücude getirilecek müesseseler hakkindaki lâyihanm müsakeresinde Hüsnü Bey (tzmir) söz alarak kanuna na'aran bu jrvbi müesseselerin Ziraat Bankasmca ku rulmasmı, ve işletiimesini doğru bulmadığmı, Ziraat Bankasınm teknik noktasmdan ve ziraî ibtısas cepheslnden bu işi baçarmasına imkân görmed'*ini, omra îçin lâyihamn Ziraat Bankasradan istikraz aktfle mUesseselerin Ziraat Vekâletince yapılması ve isletilmesi seklinde tadilini istediğini, bu »ekilde turulacak mües*eselerin Meclisin kontrolü altında bulunmak gibi, ikinci bir fayda temin edeceğini sövledi. Ziraat Vekili cevap vererek ku rulacak müesseselerin dofrudan dojruya Ziraat Vekâletinin mura kabeai altında olaeafrnı bildirdi. Neticede Hüsnü Bey (tzmir) în tajcrirî kabul edîlerek lâyiba tadil edümek üzere Encömene gönderil di. Bundan sonra Ziraat Vekâletl ±e»kilât lâyihasi aynen kabul edil Yüksek ziraat kanununa müzeyyel kamın lâyihasmın müzakeresin de Refik Şevket Bey kanunda mevcut veteriner kelimesinm tayyını teklif ettL Bu teklif uzun müna kaşaları mucip oldu. Birçok meb'uslar yabanct kelimelerin kanunlarda geçmesine meydan vermek tstemi* yorlardi. Neticede baytar kelimesi kabul edildi ve veteriner kelimesi kanundan çıkanldı. Bundan sonra birinci celseye nlheyet verildi. lkinei celte 2 nci celse saat 16 da Kâzım Paşa • nm riyasetinde toplandı. Bu celse es« nasmda Şehinsah Hazretlerinin Riyaseticumhur locastnda yer aldıklan göriildS ve bu ziyaret samimî tezahürata sebep oldu. Basvekil Ismet Pasa HazreU leri söz alarak mühim bir nutuk söyle • diler. (Bu nutuk ve bu husustaki kumı mahsusumuzdadır.) tafsilât Müeakıben bir tefsir fıkrası kabul edildi ve geçen celsede baslanan soy adı kanun lâyihasmm müzakeresine geçildi. Refet Bey (Bursa), soy adnun bizde esasen mevcut oldugunu tekrarladu Dahüiye Vekili cevabmda Refet Beyin mütaleası ve vardığı netice arasında düştüğü tezadı anlıyamadıgını, her memlekette oldugu gibi bizde de soy admm mevcut oldugunu, fakat resmen kabul edflmemif bulunduğunu, simdi kanunla kullanma mecburiyetinin te • min edâdiğini söyledi. Komsumuz ve dostumuz tranm da alb sene evvel bunu bir kanunla kabul ettiğini anlatb. Bu suada tran Şehmsahi Hazretleri Meclisten çıkıyorlardı. Gene bir aDcıs tufanı koptu. Büyük misafirimiz locadan çıkmısken tekrar girerek Meclisi selâmladılar ve siddetle alkıslandılar. Bunu müteakıp lâyihanın muzakeresine devam edildi. Üçüncü maddeye kadar gelindikten sonra vakit gecikttğinden içtima perşembeye bırakıldu Nişan merasımı Millî reasürans memurlanndan Münevver Şevki Hanımla (Bele diye yollar bürosu) memurlanndan Hirametzade Muhittin Fahir Be ym nişan merashnleri dün saat 16 da Vali konağında Muhittin Be* yefendi tarafmdan biz zat icra edilmiştir. Tarafeyne saadetler dileriz. halk şarkısı, veya destanı derhal öteki tarafa geçiyor ve iki kısım arasındaki manevî vahdetin devammı temin edi • yor. Fakat daha mütekâmil olan Rus nizam ve teşkilâtmm temin ettiği maddî refah ve manevî yükseliş Kafkas Azerbaycanmda daha kuvvetli olduğundan tran Azerilerini bu tarafa celbetmeğe sebep olmuştur ve bu suretle tran hükumetinin zulmünden kaçan tran Azerileri bilhassa bu tarafa akm et ' mekte idiler. Şöyle ki bugün dahi Kafkas Azerbaycanmın büyük şehirlerinde, kasabalarmda ve hatta köylermde yerleşmiş, mülk ve dükkân sahibi olmuş birçok tran Azerileri bulunmaktadır. Fakat yüz binlere varan bu muhacir lerden başka sırf şehirlerde hamalhk ebnek ve köylerde ücretle çalışmak üzere trandan her sene binlerce koylüler de Kafkasyanm her tarafına gelmek tedirler. Bu zavallılar pek az bir ücret mukabümde en ağır ve kaba işlerde istihdam olunuyorlar. tddia olunabilir ki Kafkasyanın mamuriyetini gösteren bütün müesseseler, bu biçarelerin mesailerinm mahsulüdür. Şimendiferler • de, fabrikalarda, pebrol kuyuUumda, tramvay işlerinde, yazm sıcaklarmda ekinleri biçmek, kaldmnak gibi ağır işlerde kullanılan amele hep bunlardor. SabnIı, çalışkan, dayanıklı olan ve ayni zamanda da her türlü himayeden mahrum bulunan bu biçareler her meşakkat ve azaba tahammül ediyorlar. Ta ki biraz para toplayıp ailelerinm yardımına koşabilsinler. Fakat zalim hudut hâkimleri bunlarm gidip gelme mevsimini bildiklerinden, hududa bekçi koyuyorlar ve ellerindeki paralarm büyük bir ltnmım zorla ahyorlardı! (Mabadi var) Ittanbul Adliye Sareun lâyihan tstanibulda yapılacak Adlive sarayı lâyrbasmm müzakeresinde Hüsnü Bey (tzmir) «tcra ve tflâs kamınunun birinci maddesinde yazılı paramn bazineye intikal etmiş» de£il, «edecek naralardan t^mini» seklinde bir tadil yapıhnasnu, elyevm hazineye intikal etmis bu kabil oara mevcut bulunnvadığinı söyJedL Mükerrem Bey (Isparta) Encü men namma söz alarak, gerçi bu kabil paralarm miktaren az, fakat Küçük İtilâf Daimî Meclis Bükreşte mühim içtimalar yapıvo* Bukrea 18 (A.A.) Küçük Itilâfın daimî meclisi, bugün Bükreşte toplamnaktadır. Bu toplann, üç devlet hariciye nazırlannm bu sene zarfında yaptıklan ilk büyük telâkidir. Romanya ve Çekoslovakya, Sovyet Rusyayı tanımışlardır. Bu se • bepten dolayı üç hariciye nazınnın kotnşu devletlerle olan münasebetleri hakkmda yapacaklan müzakerelerin büyük bir kısmı istikbalde Sovyetlerle gerek siyasî ve gerek iktisadî sahada tesis ve idame edilecek münasebetlerin tetkikine hasredilecektir. t Cenevrede M. Litvinofla görüş • müç olan M. Tituleskonun Yugos • lavya tarafmdan Sovyetlerm tanramasınm tarîhi ve usulleri hakkında rüfekasına izahaıt vermesi muhte • meldir. Bükres 18 (A.A.) Küçük ttilâf daimî meclisi, saat 10,30 da Hariciye Nezaretinde toplanmıştır. tçtimaa M. titulesko riyaset etmiftir. Hiçbir teblig ensredilmemiftir, Bulgar komitacıları Temsil ve musiki Çete reisleri hükumete akademisi henüz teslim olmadılar Sofya 18 (A.A.) Bulgar Ajan • sı bildiriyor: Basvekil M. Georgief, eski Petriç vilâyeti dahilinde müsademeler vukubulduguna dair çıkan şayialar üzerine matbuata beyanatta bulunarak, bu mm taka halkımn devlet otoriteshım tees süsunu sevinçle karsılamış ve elindeld suahlan gonül nzasöe teslim etmekle beraber gizli depolann bulunması için memurlara tam muavenette bulunmakta oldugunu bildirmistir. Silâhlarra toplanması isi memnu • niyeti mucip bir tarzda ilerlemektedir. En faal ihtilâlcilerin büyük bir kısmı hükumetra emrine înkiyat ederek ar zularile teslim olmuslar ve dahile sevkedflmislerdir. Bununla beraber, baa reisler henüz teslim ohnamıslardır. Hükftmet bunlarm da teslim olacaklannı ümit etmektedir. M. Georgief, ba ve polisler tarafın dan çok evvel oldürülen Beliça köyS belediye reisi hâdisesmden baska bu • güne kadar hiçbir hâdis* kaydedilme digini soylemtftir. Kanyn lâyihası Meclis ruznamesine almdı Ankara 18 (Telefonla) Bir millî musiki ve temsil akademisi teşkili hakkındaki. kanun lâyihası Bütçe Encümeninden çıkarak ruz • nameye ahnmıştır. Lâyihaya göre Ankarada Maarif Vekâletine bağlı bir millî musiki ve temsil akademisi kurulacaktır. Akademinin gayeleri memlekette millî mosikiyi mod'ern ve ciddî esaslar dahilinde işlemek, sahne temsillerine ehliyetli unsur lar ve musiki muallimleri yetistir mektir. Akademi Musiki Muallim mektebi, Rıyaseticnmhur filârmo nik orkestraM ve temsil şubesinden terekküp etmektedir. Lâyihanın diğer maddeleri idarî muamelâttan ve kadrodan bâhistir. Dünya yüzme rekoru kırıldı Libertilak Washington hüku metİ 18 (A.A.) Jak Medida, 500 yarda serbest yüzme dünya rökorunu 6 dakika 25 saniyede kırtmşfar. Evvelki rokor 6 dakika 40 saniye ile Baster Kraba aittL