*Camhttrtyet 10 Hazîran 1934 Atlı müsabakalar Edebi roman Yazan: MUAZZEZ TAHSİN 23 den yaşlar akıtarak güldü. Sonra, yanima geldi: Yawum... Görüyorum ki se • ninle anlaşamıyacağız. Fikirleri miz, görüşümüz, düsünüşümüz birbirinden çok uzak. Harp seni değiştirmemiş. Eski Feriha kalmjşsın. bense muharebe seneleırinde yeni bir insan gibi baştan doğdum ve büyüdüm. Seninle tath tatlı, e»ki iki dost gibi görüstüğümüzü istersen benimle fikkr münakaşasına, ahlâk hocalı • ğına kalkışma! Simdilik orövar cicim. Yakında beklerim. Yanağıma buz gibi soğuk bir öpücük bırakarak gitti. Birdenbire, karlann ortasmda kalmışım gibi vücudüm titredS. Dişlerim birbirinin içinde kitlendi; kosmak istedim, arkasından bağirmak istedim. Hayır, düşmüs kadin, alçak kadın. seninle görüsmek istemiyo rum. Senin o melek nikaplı şeytan yüziinü artık görmek istemiyorum. Koşamadrm. Bağıramadım. Ba *ım acizle, hiddet ve isyanla önünv deki romanımın müsveddeleri üzerine düstü ve ağladım, niçin oldu ğunu bilmeden kalbim sıkışarak hıçkırıklarla ağladım. Ref ik beni bu perişan hislerin ortasında buldu: Dışarıda kimseler yoktu; merak ettim Feriha. Fakat sonradan seni çalısma odanda bulurum diye düşündüm ve etraiında uçuşan kelebek kanatlı ilham pecilerini ür kütmekten korkarak yavarça gel dim. Seni rahatsiz etmedim ya sevgilim? Fakat, sen galiba perüerine küsmüş olacaksın. Başın neye öyle masanın üstüne iğilmiş? Sevgili Refiğin sicak sözleri beni tatlı bir rahathkla hemen «ardı. tçim ısmdı, yaşlı gözlerimi ona göstermemek için gülpcek bışımı kaldırdım ve bana açılan kollarının arasına, benliğimin bütün ateşile sı • ğmdım. Ba«mı, bopuk bir halecanla atan kalbinin üzerinde sıkarak saçları • mı oksadı: Feriha, senin bana bir kedi sıcaklığı ve sokulkanlığile yaklas tığın zamanlan nekadar severim bilemezsin Gene bir kederin var, anlıyorum. Söyle bana yavrucuğum. Kalbinin üstündeki düğümü çöz. Herşeyden evvel senin en candan dostun olduğumu bilirsîn. Manasiz kederime gülerek Nerminle geçen sözlerimizi ona an lattım. Hakkın var Feriha, dedi. Bu Nermin Hanım pek hoppa. Dünya kanunlnrına gülen bir kadın. Onunla görüsmesen çok iyi olacak. Onunla çocukluk arkadaşı olduğumuzu, senelerle bizim evimizde yasadığını herkes bilir. Ben ona gitmesem bile, onunla müsterek arkadaslarımızın evinde, Behicelerde, Fatmalarda, Fahrünnisalarda bu • Iuş9CP"irnız muhakkak! Gittiğim verlerde kendtsilc dargmmısım gibi konuşmamazlık edemem ya! Kim bilir ne dedikodulpr, ne münasebetsiz sözler çıkarır. Gün lerle ağızlarda çalkanırı». Doğru, böyle tehlikeli kadın larla dost geçinmek çok daha iyi! O halde, simdilik kendlsile müm • kün olduğu kadar seyrek görüşür • sun. Başımı iki elinin arasına aldı. Kendine doğru kaldırdı. Bir saniye gözgöze geldik: (Mabadi var) Beni bırak Nermin, sen ken dini anlatsana... Kendimi anlatmak için çok uzun zaman ister; bunu ağır ağır anlatırım. Artık apaırtımanıma yer lestim. Komşu sayilırız. Sık sık görü*eceğiz değil mi cicim? Evimi pek •beğeneceksin. Avrupadan topladıp m binbir türlü nadide kumaşlar, biblolarla doludur. Senin böyle seylere meraklı olduğunu bilirim. Bana geldlğin vakit artık saatlarce bunlara dalarsın. Bir yandan söylerken, bir taraftan da odamın dört taraf'.nı gözden tfeçiriyor, e»kiden beğendiği şeyleri alçak gören gözlerle yazı masamın, etaierimin üzerindeki ırfak tefek şeylere parmaklannın ucile dokunuyordu. Birdenbire karşımda durdu: Nlşanlından hiç bahsetmedin Feriha ?!! Neden susuyorsun? Ondan da benim haberim var. Artık enlşte be yi daima göreceğiz diye ümit ederim. Yoksa kıskanç mısın cicim? Sesindeki yılan islığı kulaklarımdan kalbime indL Nerden geldlğini bilmediÇim bir hainlikle: Neden kıskanacakmısim ? Onu tabiî görürsün. Fakat tehlike asıl sizde. Yaşlı olan paşa senin genç erkeklerle görüştüğüne bakahm izin verecek mi? Maksadımı anladı. Rengi evvelâ kırmızı, sonra yeşil oldu; fakat derhal kendinri topladı: Ben istediğim kimselerle gö rüşmekte serbestim yavrum. Maa mafib, son aylar pasanın sıhhati biraz boruldu. Daha ziyade kendi kendine yaşıyor. Halkla pek teması yok! Niçîn bîr mektep hocasi, bîr ah lâk telkincdsi gibi birdenbire ukalâlaşhm? Kocan basta iken senin dışanda işin ne? dedim. Masamın öteki ucuna dayandı. Başı, dayalı ellerinin yükselttiği omuzları arasından güzel bir kaplan başı fhti'amile tam karşıma dikildi. Gözleri iki ok gibi gözlerime sap landı. Incelen müştehzi bir sesle: Küçük kızım. Kocam hasta îken ben cîışarda eğlenirim, Evet eğlenirim. Saşıyormuş gibi yüzüme bakma öyle Seni gören kınalı bir ana kuzusu gibi hiçbir sey bilmez sanacak. Unuttun mu? Yeni ni«an« landığım zaman bir gece, sizin Büyükadadaki köşkünüzde konuşurken sana ne demiştim: «Ben paşanın kendisile değil, servetile evleniyorum!» tste dediğim gibi yapıyorum. On • dan çok para alıyorum ve gönlümü eğlendiriyorum. Kocanı sevmiyor musun? Çıldırdın mı sen? Sevmek ne. d'r? Senin gibi hayalperest romancılarm uydurduğu muhayyel bir his değil mi? Hayır yavrucuğum, ben ne kocamı, ne de başka bir kimseyi seviyorum. Allaha «ükür böyle bir hastalığa karşı zırhhyım. O balde senin bayatın bos bir kuyudur Nermin. Hayatım hayır, onu binbir türlü eğlencelerle dolduruyorum; fa kat kalbim bos bir kuyudur, bunu iyi söyledin. CUilünç olduğunu bile bile sor duın: Bir çocuğun olsa kalbinin bu bo«'uğu dolmaz mıydı? Bu sualim onda, bosalmış bir zincir gibi gıcırtılı bir kahkaha yük • »eltti. Dakikalarca güldü. Gözlerin Mecliste dün şiddetli münakaşalar oldu derken büyük bir teessürle kabul et • tik. Yalnız Nusrat Beyin nereye müra • caat etmesi lâzım geldiği...» Etrsftan «Meclisi Âliye, Meclisi Âliye» sözleri yükseldi. Hüsnü Bey (devamla) Herhangi bir mahkemenin vazife ve salâhiyeti dairesinde verdiği bir karar nakze dilebüir. Fakat Meclisi âliye gelip te tefsir edilmez. Bu bir hakkı mükteseptir. thlâl edilmez. Mazhar Müfit Bey, «hakkı mükte • sep değildir. Meclisin eski verdiği b"'r karara göre Şurayı Devlet kararlan kazaidir dedi. (Gürültüler.) : Re s Efendim mevzuu muzskere bir Şurayı Devlet ilâmıdır. Başvekil Paşa... (ŞiddeUi gürültüler) n'zamnameye mugayirdir bu gürültüler! (değildir sesleri). Başvekil Paşa bulunma • d'kça müz?kereye devam edemeyiz (Başvekâlet meselesi değildir sesleri, gürültüler, kapak vurmalan). Ref^k Bey (Konya) Reise hitaben Zah âlinîz nizamnameye muhalif söz söylersen'z biz de söyleriz! Reis Başvekil Pasanın müzakerede bulunmasında urar ederek başka bir maddeye gecilecetini söyledi Mazhar Müfit Bey Müzakere devam edecektir (gürültüler, kapak vurm»Ian.) Refik Bey (Konya) Hayır, ha • yır. müzakereve devam etmiyeceğiz! Bu aralık Reis. Rasih Bey (An • talya) hakkında b'zı sözlerinden do • layı nizamname ahkâmını tatbik ede ceğini söyledi. Rasih Bey cevabmda dedi ki: S'z, nizamnameye muvafık ha • reket ehniyorsunuz. Hakkımda nisamnameyi tatbik edebilirsiniz. Hatta yalnız benim de<Hl, heyeti umumiye hakkında da tatbik ediniz!» Reis, diğer bir m*ddeye geçerken Hasan Fehmi Bey (Gümüşane) ayağa kalkarak bağırdı: Ruznameye Meclis hâkimdir. (Gürültüler, kap^k vurmalan). Reis celseyi pazartesi gününe tatil ederek çıktı. Gurlütüler de bir müddet daha devam etti. Beykoz fabrikası Ucuz halk ayakkaplan imaline başladı Sümer Bank tarafından dericiKk ve kunduracılık işleri hakkında tetkikat ta bulunmak üzere davet edilmiş olan mütehassıs M. Karmstcin işini bitirmiş ve memleketine dönmüştür. Mütehassıs burada bilhassa Beykoz fabrikasmda tetkikatla mesgul olmuşt bilâhare Ankaraya giderek Sümer Banl umum müdürlüğile temaslarda bulunmuş ve raporunu vermişti. Mütehassısm raporunda ileri s&r • düğü tavsiyeler üzerine Beykoz fabri • kaaında köylü ve fakir halk smıflan i • çin ucuz ayakkabı tipleri hazırlanmış • tır. Fabrikada bu tipler üzerine imalâta baslanmıştır. Fiatleri iki lirayı geçmiyecek olan ucuz halk kunduralan yakmda piyasaya çtkarılacaktır. Siviller arasında birinci v^ ikinci gelen Orhan 3. Gthâtasaraylı Orhan Aziz Bey Sipahi Ocağının tertip ettiği atlı müsabakalann bu sene çok güzel olduğunu yazmıştık. Bu müsabakalar, bühassa siviller arasında bini • ciliğin büyük bir rağbet kazandığinı göstermistir. Müsabakalarda Melâhat Hanım, Fazilet Aziz Hanım vc Orhan Aziz Bey gibi hakikaten güzide biniciler, muvaffakiyetli müsabakalar yaptılar. Son müsabakalar, siviller arasında binicilik merakmı arttırmıs ve Sipahi Ocağına yazılanlar ve ata binenleri çoğalt mıstır. Bundan sonra yapılacak olan müsabakalarda daha çok hayvan ve musabık göreceğimiz süphesizdir. Son yanşlard» siviller arasında yapılan müsabakalann bir hususiyeti de bu müsabakalann ikisinde iki kardesin muvaffak olmalarıdır. Bunlar Fazilet Aziz Hanımla biraderi Orhan Aziz Beydir. Fazilet Aziz Hanım, birinci günü siviller arasındaki müsabakayı kazanmısti. Kardesi Orhan Bey de siviller arasında en mühim müsabaka olan ikinci günkü müsabakanın hem bi rinciliğini, hem ikinciliğini kazan • raıstır. Orhan Bey, bir muharrhimize müsabakalar hakkında sunlan söylemistir: c Sipahi Ocağının himmetile tstanbulda binicilik merakı artıyor. Siviller arasında ata binenler gün dengüne çoğalıyor. Ben kendim yedi yaşındanberi ata binerim. Onun için bu asil eporun on iki senedir hâdimi ve âsıkıyım. Sivillerde atçılık ve binicilik merakinın arttığmı gördükçe tabiî son derece memnun oluyorum. Binicilik merakının ka • dmlar arasında taammümü, bu sporun nezahetini bir kat daha arttırdığı gibi bir.iciliğe rağbeti de ço • ğaltmaktadır. «Insanın en büyük fethi attır» diyen Fransız edibi çok doğru bir söz söylemistir. Atın £Üzellilni L.kes görse bile atın zevkini ancak binenler duy*r. Son müsabakalarda benden bahseden gazeteler, Galatasaraylı ol • duğumu yazmamıslar. Halbuki yalnız kendim Galatasaraylı değilim; pederim de senelerce Galatasarayda hocalık eden Galatasaraylı Aziz Beydir. Galatasaraylı olmakla iftihar ederkn. Onun için evvelâ bunu yazmanızı rica e • derim. Her Galatasaraylı gibi ben de çocukluktan itibaren esash bir sporcu terbiyesi aldım. Kulübümüz ve mektebimizde, subeleri olan her sporla biraz ugraştıktan sonra birinci Iikte ihtısas sahibi olmağa çalıs tnn. Bilîrsîniz kî bizîm için sporun bütün kıymeti ruha verdiği yüksek terbiyedir. Bizim için yalnız kazanmak değil, iyi ve temiz bir spor yapmak ta kazanmak kadar mühimdir. Hayatımda girdiğim müsabaka lann en büyüğü bu idi. Son mânii atlayıp müsabakayı zaferle bitir diğim vakit durduğum iftiharı size tarif edemem. Bazı rakiplerim gibi diğerlerini hakir görmek istemem. Kazanan ve kazanmıyanlar arasında çok i; i biniciler vardır. Ancak en büyük müsabakayı kazandığım vakit böyle bir müsaba kada hem birinci ve hem de ikinci mükâfatm yalnız bahtsle kazanılamıyacağım iddia edersem, fazla tevazudan fazla uzaklasmış olmam samyorum. (Birinci tahifeden mabat) nız 30 sene hizmet eden memurların ikramiyeye müstahak olmalan için mutlaka memur iken tekaütlüklerini iste • meleri ve bunun ait olduğu makamca kabul edibnesi lâzun geldiğini izahtan sonra Nusret Beyin Cumhuriyet Mer kez Bnkasmda ise basladıktan sonra tekaütlük ikraraiyesini almak için tanzim edilen evrakuı divanca reddedildiğini, bunun üzerhıe kendisinin Şurayi Devlete müracaat ettiğini bildirdi, Divanı muhasebatın vazifelerini anlatü ve keyfiyetin raporda Meclisi âliye arzedildiğini söyledi. Mükerrem Bey bundan sonra dedi ki: « Geçenlerde Şurayi Devletin salâhiyeti mevzuu bahsolduğu vakit Divanı muhasebatın vize islerinde Şurayi Devletin birguna hakkı takdiri yoktur denilnvşti. Bu itibarla ben bu vizenin tatnamile kanuna ve nizama muhalif ve keenlemyekün olduğu fikrindeyim. (Çok doğru sesleri). Mükerrem Beyden sonra söz alan Rasih Bey (Antalya) Mükerrem Beye tesekkür etti. Ve dedi ki: « Meclisi âlinin nazarı dikkatini celbederim. Şurayi Devlet bazan kanunu tebdil mahiyetinde de kararlar veriyor. Eski bir itiyat mıdır, nedir. Şurayi Devletin tefsir hakkı yoktur. Sonra Şurayi Devlet bu kanunu nasıl kabul etmiştir? Bu iki safha elemli bir safhadır. Bu iste alâkadar zevat burada hazır değildirler. Maalesef söylemek mcburiyetindeyim. Bu millet, bu aziz, bu yüce millet yetisen adamlanna her vakit lâyık olduğu mevkii vermîstir. Bu arkadasa da Şurayi Devletin yüksek riyasetinden daha yüksek bir mevki vermiştir. Şurayi Devlete bu kadar gayrikanunî bir karar verdirmek için müracaat ederecek kadar küçüklük gösterilir mi? Devleti, hükumeti bu kadar müskül vaziyete sokacak dere • cede ihtıras nedir? Bu acıdır, fakat bu kürsüden söylemek lâzımdır. Meclisi böyle müskül vaziyete düsürmek için, arkadaslar çok rica ederim, bu kürsüden rica etmek yakısmaz. Yani «insaf!» demek istiyorum. (Şiddetli al • kıslar). Müteakıben Refflr Bey (Konya) «öz'j alarak Divanı muhasebatın Meclis namına vazifesini yaptığuu isaret etti ve funları söyledi: « Görüyoruz ki, Meclis, na mına, millet namına milletin islerini, parasını arayan bu heyet, bu iste hassasiyetini göstermistir. Arkadaslar Şuranın kaza hakkı gayet vazıhtır. Fakat bu iş Şurayi Devleti alâ • kadar eden bir mesele değildir. Nus ret Bey hiç bir veçhile ikramiyeye müstahak olamaz. Şurayi Devletin verdiği karar hükümsü*'"" • « binaenaleyh paranuı iadesi lâzımdır.» Bundan sonra Divanı muhasebat reisi Seyfi Bey hâdiseyi tekrar anlattı. Hüsnü Bey (tzmir) de su mütaleada bulundu: Hükumetin memurlara yardım için verdiği bu ikramiyeyi daha yüksek maasa geçenlerin istemesi esasen doğru değildir. Bunun için biz bu karan tasdik e Şerefiye resmi Tahriri emlâk komisyonu hakemlik edecek Belediye Taksim meydanmı dâzelt • tiktcn sonra meydana bakan binalardan şerefiye resmi almmasına karar ver mi», bina sahiplerine tebligatta bulunmuştu. Mal sahipleri ise Şurayı Devle • te müracaat ederek tesbit edilen mtk • tarm fazla olduğunu ileri sürmüşler • di. Şikâyeti tetkik eden Şurayı Devlet Belediyenm takdir etmis olduğu re • sim miktannı fazla bulmuş, ve meseleyi Maliye tahriri emlâk komisyonuna havale etmiştir. Bu binalardan, bu komisyonun t'kdir edeceği miktar üzen • ne şerefiye resmi alınacakhr. MÜTEFERRÎK Çocuk haffası müsabakalarında kazanan mektepliler Halkevinden: Nisanda (Çocuk Haftası) münasebetile yapılan çocuk gürbüzlük, iyi şiir okuma ve söyleme müsabakalannda kazanan çocuklara ve • rilecek takdirnameler hazurlanmıştir. Arzu eden çocuklann veya velilerinin iki kıl*a (4,5X6) büyöklüğünde fo tofrnrUfeirlikte hergün öğleden son* ra idare memurlağuna müracaatleri. Mecliste yeni lâyihalaı Aakara 9 (Telefonla) Türkiye tsviçre iadei mücrimm mukavelena • mesinin tasdiki lâyihası, soy adı ka non lâyihası, beynelmilel yardım bir • liği mukavelenamesine bazı Uâveler yapılmatı hakkmdaki lâyiha endimenlerden çıkarak Meclis ruznamesine almmıştnr. Soy adı lâyihasına göre, her Türk öz admdan başka soy adı taşımağa mecburdur. Söylenişte, yazida, at önde, soy adı »onda kullanıhr. Soy adı seçmek hakkı aile reisi olan kocaya aitir. Mümeyyiz olan reşit soy aduıı intihap etmekte serbesttir. Bu kanunun neşri tarihinden itiba • ren iki sene zarfında soy atlannı veya atlanm değiştirmek istiyenler nüfus memurlarma kaydettireceklerdir. thmal gösterenlerle alâkadar me • Kıurlar için kanunda para cezası ko • nulmuştur. Borsacı olmak istiyen hanım Kambiyo borsasına, acentalik için müracaat eden Yüksek tktuat mektebi mezunlarından Mediha Hanımın is« teğinin kabul edildiği yazılmışh. Mediha Hanımın borsacı olmastn • da kanunî bir mâni mevcut olmamakla beraber simdilik borsaya girmesine imkân görülmemektedir. Çünkü kendi sinden evvel müracaat edip te, talep leri borsa acentalıklannın mahdut ol • ması dolayuile münhal vukuunda na zan dikkate alınmak üzere sıraya ko nulan birkaç erkek talip vardır. Me • diha Hanım bunlardan sonra girmek hakkını haiz olacakhr. Bu itibarla Me • diha Hanımın, ilk münhal olunca bor • saya gireceği doğru değildir. Bunun için epeyce zaman beklemesi lâzım gelecektir. Cenevrede karar verildi (Birinci sahifeden mabat) diyetin her iki memleket için vahim akibetler doğurabileceğini nazari itibara alarak Amerikamn tavassu • tunu kabul etmişlerdir. tngilterenin müzakerelerde en ziyade canını sıkan nokta konferansın silâhları azaltmak ve bırakmak maksadını bırakarak bir emniyet ve sulh müessesesi haline konmasını teklif eden Sovyet teklifinin Fransa tarafın^an muz%heret görmesiydi. Fransa Hariciye Nazın Sovyet teklifinin güzel ve orijinal b:r teklif olmasına rağmen derhal netice vere • miyeceğini ileri sürerek bunu ilti • zamdan vazgeçmis, bu suretle tn • gilterevi memnun etmiştir. Bundan sonra Fransız karar suretinde tngilizlerin istedikleri diğer tadilât ta yaDiImıştrr. Fransa ile İngilterenin mütekabil müsaadekârlıkta bulunmalan neti cesinde konferansı usulü dahilinde tehir edecek biır yol bulunmuştur. CUMHURÎYET Bu hususta bugünkü siyasî icmal sütunumuzda daha fazla izahat bulacaksınız. takımı ile yapılacak müsabakaya hazırlanmak üzere 1461934 perşembe günü akşamı saat 19 da Galatasaray spor kulübü salonunda Kılıç ve Epe teşvik müsabakalan yapılacaktır. Müsabıklar lisanslan ile birlik • te müsabaka mahalline gelmeleri lüzumu tebliğ olunur. Hariciye Vekili geldi (Birinci aahifeden mabat) katliyan oteline giderek bir müd det istirahat etmiştir. Tevfik Rüştü Bey öğleyin, Frannz sefiri tarafından şerefine veri len öğle ziyafetinde hazır bulun • mustur. Saat üç buçukta Fransa sefaret konağından aynlan Hariciye Vekilimiz tekrar Tokatliyan oteline gelmiş ve aksam trenile Ankaraya hareket etmiştir. Hariciye Vekilimiz Ankarada bir gün kalacak oradan bu akşamki trenle tekrar tstanbula hareket e decektir. Yann sabah şehrimize gelecek olan Tevfik Rüştü Bey refakatinde Riyaseticumhur kâtibi u mumî vekili Hasan Rıza Bey olduğu halde tran Şahı Hazretlerini karşılamak üzere Yavuz zırhlısile Trabzona hareket edecektir. Çırağanda feci bir tramvay kazası oldu İPEK sinemasında Yann aksam Saat 9 da Alaturka konser Tanburi DÜRRI Bey ve arkadaşları tarafından F.aÜer: 50 75 100 kuruş KARILERtMIZE KOLAYLIK Aylık abone Hususfle vflâyetlerdeki bir çok karilerimiz gazetelerini munta • zaman kendi adreslerine alabfl • mek için bizden bazı kolayhklar n temektedirler. Bu aziz karilerin arzulannı yerine getirmek üzere Cumhuriyet için aylık abone usulü ittihaz etmeğe karar verdik. Ay • lık abone bedeli yalnız Faciaya sebebiyet veren otomobilin kazadan aonraki manzarası Evvelki gece Çırağan sarayı ö kasından dolasarak yolun karşısına nünde f eci bir otomobil kazası daha geçmek istemiş, fakat birdenbire olmuştur. Kazaya sebebiyet veren önüne çıkan otomobilin altında kalzat eski Sadrazam Sait Pasanın oğmıştır. lu Vehbi Beydir. Osman Efendi sademenin siddeVehbi Bey; idare etmekte olduğu tile yere yuvarlanmıs ağzından, otomobille Ortaköyden Besiktaş isburnundan kan gelmeğe baslamıstikametine doğru süratle gelmekte tır. Biraz sonra da kaldırıldığı hasiken Çırağan sarayı önlerinde Betanede vefat etmiştir. Vehbi Bey beğe giden bir tramvayla karşılaşmıstır. Bu tramvaydan inen InegölBesiktas sulh hâkitnliği kararile lü Bekir oğlu Ostnan, arabanm artevkif edilmistir. Pendikteki cinayet Pendikte alacak yüzünden bar • sakçı Hacıyı öMüren barsakçı Sami jandarma tarafından şiddetle ta kip edilmektedir. Saminin memleketi olan tzmit istikametir/: gittiği ve bh* orman içinde göründüğü haber alınmış, takibat bu istikamete tevcih edilmistir. 150 kuruş... tan îbarettir ve tabiî peşin olarak gi" derilmek lâzımdır. Bu usul idarece fazla mesaiyi icap eden külfetli bir meşgale olduğu için abonelerinin inkıtaa uğramamasım istiyen karflerimizın parafannı idareve vaktînde vetî şecek veçhile göndermekte devam etme!eri iktiza edecektir. Yunanlılarla eskrim müsabakaları Eskrim heyetinden: Müsabaka yapmak üzere sehri mize davet edilen Yunan Eskrim