Silâh konferansı tam A bir akamete gidiyor Fransa. Almanyanın yeniden silâhlahmasma muvafakat edemiyeceğini teyit etti. M. Hendersonun ve M. Ripeudronun temasları bir netice vermiyor Paris 11 (A.A.) M. Hender sonla M. Bartu arasında yapılan mülâkatlar Cenevre vaziyetî etrafın da cereyan etmektedir. Bu sabah toplanan kabine M. Bartunun tn giltereye verilen 17 nisan muhtırasında tetkik olunan hattı hareketi tamamile tasvip olunmuştur. Bu hattı hareket şudur: Fran*a, Almanyanın muahedeler hilâfına olarak tekrar silâhlanma »ının meşru bir şekle sokulmasına muvafakat edemez. M. Henderson İngiliz nazırlarının bu bapta ne gibi sureti haller derpiş etmekte olduklarını M. Bartuya bildirmiştir. Bü • tün ihtimaller ciddî bir tarzda tetkik olunmaktadtr. Maamafih Fransanın 17 nisan nota»mdan tonra almış olduğu seyirci vaziyetinden aynlarak yeni tekliflerde bulunmasına ihtimal yoktur. İngüizlerin tavassut te;ebbüsünden hiçbir fey ümit edilmiyor ve M. Henderson bu vaziyet karşısında umumî komisyonun 25 mayısta içtimaa davetinin münasip olup olmıyacağında tereddüt göstermektedfr. Mumaileyhin tilâhsizlanma kon • feransını neticelendirmek imkânlarını araştırmak için Londraya gelmiş olduğu gözönünde tutulursa mülâkatın böyle kısa sürmüş ve tekranna da lüzum görülmemiş olması Alman mutalebatınm tngiliz nazırlan nezdinde mi'»ait brr kabul görmediğine delâlet eder. TELGRAF HABERLERI = MEMLEKET İNT1BALAR1 Cumhuriyet ÇOCUY. BAKIMI Gene köy mektepleri nadohıda bana, noksanlan fazla görünen teskilâtunızdan biriai de, köy mektepleri obnus • tu. Müddetleri üçer seneden ibaret müesseseler... Kadroda, hele inkı Iâplanmızm mefhumlannı aşıla yıcı rolleri bakımmdan, zayıf mu • allimler az değil... Bu şerah içinde 610 yaşuıdaki köy çocuklannda üç sene süren bir çocukluk haürasından başka bir bilgi izi bırakmıyan köy maarifi ulah» ve takviyeye mutlaka muhtaç... «Cumhuriyet» te (Köy mektepleri ve tayyare almıyan padişahlar) ismile çıkan yazun işte bu derdi de • »iyordu. Çocuklarda verem Fennen malumdur ki verem mikrobu herkesin vücudüne yavaş yavaş yani yaşadığı seneler ziyadeleştîkçe yo lunun üzerinde tesadüf edilerek gire cektir; binenaleyh orta yaşlı adamlarm her birinin vücudünde bir tarafta uyu • muş verem mikrobu vardır. Orta yaştan evvvelki yaşlarda bu nisbet azalır, çocuk yaşında ise daha pek azdır. Çünkü henüz yolunun üzerinde rasgehnemiş olabilir. Lâkin büyüdükçe mutlaka alacakhr. Lâkin mikrobu alan her a • dam veya çocuk vereme müptelâ te lâkki olunamaz; bilâkis en sağlam vü cutlerde dahi bu mikrop vücudün bir köşesinde sinmiş olarak bulunur. Verem mikrobu vücude girdiği za • man mikrobun cinsinin kuvvetile çocuğun vücudünün o mikroba karşı olan ve herkeste değişen müdafaa kuvveti arasındaki fark nisbetinde çocuk bu girişten müteessir olur. Lâkin bir çocuğun yahut bir büyüğün kuvvetli bir vücudü olnvuı o mikroba karşı mukavemetinin ziyadeliğine delâlet etmez. Çocuk vardn ki vücut itibarile zayıf olmakla beraber bu mikroba karşı mukavemeti ziyade olur. Bir diğeri ise canlı, kuvvetli olduğu halde mağlup olur. Bilhassa giren mikrobun da kuvvetli olmasmın tesiri vardır. Velhasd bu mikroba karşı mukavemet doğuşta ve ailededir. Şimdi izah edelhn \ Çocuk mikroba aldıktan sonra vü • cutte bir mucadele başlar; bu mucadele bazan çocuğun hayatında bir fark yapmaksızuı, tabiî halini terkettirmeksizin, hastalandırmaksizm devam eder ve nihayet mSnop siner ve çocuk aşılanmış bir vücut sahibi olur. Bazan ise çocuk hastalan*, biraz sonra arzede ceğim tarzda uzunca ve ifadesi müşkül bir hastaldc geçirir. Uzunca süren bu ateşli hastalık sonunda eğer çocuk mikropla yapbğı bu mücadeleden galip çıkarsa gene aeüanmtş bir çocuk halinde kahr ve mikrobu vücudünün bir köşesinde hapseder. Nitekim Fransa ule masmdan 3d zat (Calmette ve Guerin) yeni doğan çocuğa kuvveti gayet azaltılmış verem mikrobu içirerek vereme karşı aşılamak esasını icat etmişler ve bugün birçok memleketlerde büyük roikyasta tecrübeler yapdmakta ve bu belâdan insaniyeti kurtarmak kabil o • lup olmadığı araşbnlmaktadu'. Şimdi çocuk verem mikrobunu nasü alabilir ve aldığı vakit ne gibi alâ • metler gösterir? Bu hususta anne ve babalan biraz malumat sahibi edersek birçok defalar husule gelen ve hüsnü niyete matuf olmakla beraber fena neticeler veren kazalarm önüne geçmeyi temin etmiş oluruz. Verem mikrobu bir adaraa pek kolay geçer: Bir ada mın öksürdüğü vakit ağzmdan çıkan tükrük zerrekrinin ve mikroplann üd metreye yakm bir mesafeye kadar fırladıklaruu bir defa daha yazmışhm. Bir hastanenin bulunduğu sokaktaki manavtn dükkânı önünde duran üzümlerin bir salkımım ytkıyarak elde edi len kirli suda yüzlerle cins mikrop bulunduğunu kitaplar yazar. Verem bir adam, kendisi de verem olduğunu bildiği için doğan çocuğunu hiç okşamıyarak altı aya kadar getir mişti. Çocuk ta hakikaten canlı, gi'zel bir çocuk olmuştu. Bir gün çocuğun verem mikrobunu aldığım ve beyin humması yaptığuu gördüm. Bu feci vaziyet karşısında düşünürken babası yaklaştı: Şimdiye kadar tahammül etmiştim; lâkm geçen gün dayanamadmı ve iyice öptüm, dedi. Hakikaten bu öpücük çocuğun ölümüne tebep oMv. Edirnede oturan sağlam bir ai.'a sağlam ve toplu bir çocuğite İstanbulda oturan büyük babayı ziyarete geldfler. On beş gün kadar sonra çocuk verem ârazı gösterdi. Büyük babayı büâhare muayene ettiğim zaman çocuğun ve • ıem m&robunu nereden aldığını öğ ıendim. Çocuktan sonra büyük baba, daha on beş sene yaşadı. Bir ailenin iki sağlam çocuğu birden verem alâmetleri göstefdi. Araştmnca yeni aldıklan otomobil şoförünün veıena olduğunu gördüm. îlâh... Bu misaller her doktorun hayatmdaki acı sahifeleri dolduran bitmez tü > kenmez misallerdir. Ekseriyetle meme yaşmdakiler verem mikrobunu aldıklan zaman eğer mikrop ta hakikaten canlıca bir mikropsa en feci ve effetmeyen şekillerde izhar ederler. Daha büyükçe çocuklarda hastalık daha yavaş bir şekilde yüriir. Faraza çocuğa manası olrmyan, ifade edile meyen bir ateş verir; ates devamlıdır, lâkm çocuk pek nüteessir gorGnmet. Yalnız derecesi 3 3 9 arasında gezdiği cibetle hafif bir tifoya benzetiIir. Doktor da bu mütaleaya gider. Yani tifo teşhisi akla gelir de verem mikrobunun yap tığı oyunlar pek akla gclmez. Bu gibi yüksek ateşli hastalıklsr da bilhassa tifo ihtimali de düşünüldüğii zaman çocuğa perhiz yaptırmak itiyat haline gelmiş olduğundan çocuğun ateşinin devamı müddetince gıdalan hafif şeylere inhisar ettirilir. Halbuki bilhassa kuvvetlendirmeğe muhtaç olduğumuz bn gibi bir hastalıkta açiığın devamı vücudün mağlubiyetini icap ettireceği tabiidir. Bu gibi şüpheli bir vaziyet karşısında doktorun ve ailenin vazifesi vakit kaybetmeden hastalığm tifo olup clmadığmın kat'î teşhisi mümkün clduğu kadar erken elde etmek, eğer hakika ten tifo değilse büyük perhize ihtiyaç olmadığından çocuğun gıdasını genişletmek ve vücudün galebesini mümkıin hale getirmek için elde mevcut kuvvetleri sarfetmektir. Bu gibi meselelerde teşhiste erken muvaffak oknak çocuğu muhakkak kurtarmaktır; o suretle ki teşhisini vakit kaybetmeden temin edip te ailesiıii haberdar ettiğim çocukların hiçbirisi nfn akıbeti feci olmamıştu diyebOirim. Anne bananın rtinası sayesinde iyi olan çocuk kendini kurtardıktan başka a$ıh bir vaziyet te kazandığından henüz mikropsuz olan bir çocuğa nisbetle daha emniyetli bir vaziyet sahibi olur. Lâkin bu teşhise erken vâ*d ohnak kabil olmaz da şüpheli bir b'fo teiâkkisile uzun boylu açhkla karşılaştınlursa vaziyet vahimdir. Bizim memleketin çocuklannda ve • rem pek mebzul bir hastalık mıdır? Hakikate pek yakm bir mütalea ola • rak mebzul değildir diyebileceğim; yani çocuk muayenehanelerine getinlen çocuklarda verem teşhisi koyduğumuz adetler nadirdir; lâkin kaç tane olursa olsun tevakkisi kabil olan bir hastalık ohnak itibarile pek acıkhdır. Çünkü verenrrin alelumum vücude tozlarla giren mikrobu ağlebi ihtimal kuvvetinî kaybetmiş olduğundan fazla arıza göstermez. Lâkin veremli bir şahıstan henüz çıktnakta olan taze bir mikrop asıl vahim olan şekli meydana geh'rir. Demek veremlilerle temasbr ki çocuğa vahim olan şekillerdeki veremi aşlar •ve bu da ekseriyetle dikkat edilirse tevakkisi kabil olan bir tehlflcedir. Ne baklıdn* o anne babalar ki ço • cuklarmm muhitinde bulunan bütün büyükleri daimî bir sıhhî teftiş altmda bulundurur ve kendilerini de o teftişe tâbi hıtarlar. DoktoT KADRt RAŞlT Bir Yunan seyyar sergisi geliyor ae Çocukları veremden siyanet için onların muhitinTeşebbüs bizde de yakın deki büyiikleri sıkı bir teftiş altında bulundurbir alâka uyandırdı malı ve veremlileri çocuklardan uzaklaştırmalıdır Yunah sanayicîleri bîr seyyar sergi tertip etmeği karalaşhrmışlardır. Sergiye tahsis edilen Sfs Marî leben vapuru 30 mayısta Pireden hareket edeceît, İskenderiye, Kıbrıs, Rodos, İzmir ve İstanbula ug • nyacaktır. Yunan seyyar sergî vapuru 13 haziranda tzmirde bulunacak ve 15 haziranda da İstanbula gelecekth*. Yunanlılar bu teşebbüse çok ehemmiyet vermektedİTİer. İktısat Vekâleti de, Türk emtia sının propagandasi için bir seyyar sergi tertip ettirmeği muvafık görmektedir. Diğer taraftan Galatasaray lise • sinde ağustosta açılacak Yerli Mal • lar sergisi hazrrlıklan için Sanayf Birüği tarfından bir tertip heyetf seçilmiş ve bina için Maarif Vekâ letmden müsaade alınmıştır. Bu seneki Yerli Mallar sergkmm eskilerinden daha iyi olacagi temfaı edilmektedir. Simdi işlerin durgtmluğimclatt şikâyet eden birçok müemeselerin bütün ütnitleri bu sergidedir. Pariste neler görüşülüyor? Pari» 11 (A.A.) Gazeteler, dün M. Hendersonla M. Bartu arasında yapılan görüşmelerin müsbet neticeler verdiğini zannetmemektedirler. «Maten» gazetesinin yazdığına göre, M. Henderson hava silâhla • nnın azaltılmasi için bir nevî uzlaşma teklff edecektir. Fakat acaba bu müdahaleyi yapmak ihtimali var mıdır? Bu suale yalnız bir gimkü görüşmeler cevap verebilecektir. Bu, her halde Londrava elleri boş dönmek istemiyen M. Henderson için hiç yok. tan iyi olacak ve bu teklifle iktifa edecektir. «Maten» gazetesi bu ilk temastan doğan havayı söyle tarif ediyor: «Dün her iki taraf ta gayet ke • tum davrandılar. Fakat M. Hendersonun Hariciye Nezaretinden gürültüsüzce çıkıp kayboluvermesL hiç olmazsa şhndiye kadar, teşebbüsünün Fransiz hükumeti tarafından kabul edilmediğini tahmin ettirmek • tedir.» Haymananın Karahoca köy muallimi A. Fevzi Bey buna uzun bir cevap yollanvf. Genç muallimin hassasiyeti se • vmmeğe değer. Münakaşa ve müdafaa kabiliyeti ekseriya hakkı kazanan ve bazan haktan da üstün gelen bir »lâhbr, zaten bfan yoksulu köylere yeni terbiyeyi verecek muallimlerimizden ıDr bsklediğimu şey, ateşi dinmeyen bir mucadele kudretinden başka ne olabilh? Fevzi Bey, M. Muşanofu Mehmet Muşanof okuyan ve ta birinci Osman • dan Vahıdettine kadar bütün Osman • lı padişahlannı birer tayyare almadıkIan için muahaze eden köy hocasım örnek alıp köy maarifini tenkit etmemi haksulık ve hatta bütün muallim • lere hünnetsizlik sayıyor. Burada genç hoca ile aramızda esaslı bir telakki farkı var. Bunu keyfiyet kemiyet ta»nifinden ziyade Cumhuriyet terbiyesi • muallim kadrosu tarzında tarif etmek mümkündür. Yani ele alman mevzu en genif manasfle mkılâp terbiyesi teşkilâbdır; köy hocalannm sahsî veya zümrevî kabiliyetleri değil. Maahaza bu demek degfldir ki butün Turkiye • rân kSy hocalan istisnasız matlup ki • fayeti haizdirler. Meslek mektepleri benüz ilk ve orta mektepler için biie Oıtiyaç nisbetmde eleman yetiştirmeğe kifayet etmiyor. Bu memlekette otuz bme yakm köy vardır. Bunun üçte biri için olsun meslek mektebi veya Itse mezunu hoca bulmak daha uzun seneler bekliyeceğimiz bir hayalden ibarettir. Nerede kaldı ki bugünkü köy maarifi kadrosundan o tamamlığı bekliyebilelim! Fevzi Bey takdir eder ki tabiatte ve eemiyette topyekun iyi olan hiçbir kütle ve unsur yoktur. Bizzat meşgul nlduklan terbiye ilmi de cemiyeti kötjden ayıklayıp daima iyiye hazırla • mak ihtiyacmdan doğmus ve onun için kurulmuştur. Binaenaleyh her smıfta o'duğu gibi köy muallimleri içinde de bilgisi, ehliyeti tam olmıyanlar bulunabilrr. Bu o vatandas için belki nakisadır, kabahat değfl. Fakat onun kadroda tutulması terbiye hedefinden nok • san ve teşkilât hesabma sakathktur. Am« diyeceksimz ld boyledir de Maarif onlan niçin tutuyor? İşte der • din kördüğümü bu niçinin istifhammda çöreklenmiştir. Evvelâ ideal bir kadro tanzimi eleman ve bütre raeselesidir. Bu iki imkân kısa oldukça bugünkü va> ziyete katlanmaktan başka çaremı* yoktur. «Tek o'r rrtktep fazla açahni, tek hocalanmınn bilgisi bir parça ax ohun. Bari üç be? vatan yavrustinu A yı üç ayaklı merdiven sanmaktan kurtanrsak kârdff.» İşte belimizi bü • ken kaygı ve galiba vilâyetlerin, sakat aksak; mütemadiyen köy mektebi açmak sîstemmin dayandığı fBcrin de temeli!.. Bu üç yülık okutma biraz da dostlar alsşverişte görsün oluyor ama, yüzde yirmi bile müspet netice verirse gene kârdır. Fevu Beyin evvelki yan.ndan köy muallimlermi teşhir mânası çıkarmasmı kendismm fazla hassasiyetine hamlediyorum. Çocuklanmıza bir tek kelime öğreten berkesin muhterem oklugunu tekrara ve bunun aksini iddiaya mahal yoktur. Fakat umıtmamalıyız ki garbin dört beş asırda aldığı mesafeyi biz en kısa zamanda, en kestirme ve isabetli yoldan almağa ve geniş aralığı kapamağa çahşıyoruz. Herşeym en iyisini, en işe yaranm seçmek ve kuüanmakta alabildiğine titizîz. İyi vatandas, iyi muallim, iyi memur, iyi mutehassu, iyi gazeteci ve ryi talebe. Çünkü iyi Türkiyeyi yapacağız. Yeni cemiyeti hayalimizdeki insanlar gibi yetiştirecek olan köy maarifi için bu titizliğin azamisini göstermeğe ise daima hakkımız vardır. Bugünkü teekilât 943 te son on senelik faaliye tinin muhasebestnî verdiği zaman te • menni edelhn ki, üzerine aldığı kutsî rolü, hiç degüse, yanyanya ifa etmiş olarak çıksm. Çünkü yanmn mes'uli • yeti hemen hemen olduğu gibi bugü • oün mu&Uimlerine yüklenmiştir. FERİDUN OSMAN Yunanis'anda tahriri nüfus Atina 11 (Hususî) Yakmdsi Yunanistanda umumî bîr tamirri ntt« fus yapılacaktır. Londra temasları Londra 11 (A.A.) Almanyanm sîlâhsızlanma murahhası M. Von Rippendrop dün M. Simon ve M. Edenle yarım saat görüşmüftür. Mumaileyh Londrada daha birkaç gün kalacaksa da İngiliz nanrlarile yeni bir mülâkatta buhınmıyacaktır. Eski bir Rus ihtilâlcısı öldö Moskova 11 (A.A.) Komünis* ftrkası merkezî komitan, aaki sbti lâlcı bolşevik muhaftz krtaatmm mümtaz mümessillerinden Viatchetlav Menjinskinin vefat etmiş oldugrt bildirilmektedir. ıınımıııııınıinilinillllIltllUllllllllllltllllllilllIIIIHinıunıın Tayyare filomuz Umuminin seyahati Harkoftan ayrıldı Hilmi Bey, iyi intıbaîarla Diyarbekire döndü Diyarbekir 11 (A.A.) Bir ay«îsrberi Siirt, Muş, Van ve Beyazıt Vilâyetlerî dahilinde tetkik »eyahati yapan Dirmcı Umumî Müfettiş Hilmi Bey refakatindeki müşavîr ve müfettişlerle beraber avdet etmiştir. Müfettiş Bey bu seyahati esnasmda halkla ve köylülerle yakından te mas ederek dileklerini ve hakikî ihtiyaçlanmı dinlemiş, Siirt, Mus ve Vanda başhyan ve gittikçe feyizli bir surette flerliyen imar ve yol faaliyetlermi tetkik etmiştir. Halkevi ve hayir cemiyetlerini ziyaret ederek verimli mesailerini görmüs, bilhassa içme ihtiyacnn temin için Siirte getirilmesi düşünülen Botan suyu etrafında tetkikler yapmıştır. Van gölünün iktısadî ve ticarî bakımdan faydah olabilmesi için Cumhuriyet ve Ercis motörlerinin tamîr ve tadilile göle indirilmesmi temin etmiş, mahallî şirketlerin ve spor kulüp lerinm mesailerini kontrol ederek azalarile urun uzadıya hasbıhaller yapnnstır. Müfettis Bey, bu seyahatlerinden çok guzel int>balarla aynlmıştır. Bîrinci Müfettişi Bursa at koşuları Bursa 11 (Telefonla) BugfinUI at yanşlannda birinci koşuda Maniaah Ahmet Ağanm Tayyan, adnd koşoda Bandırmalı Mehmet Beyin Güzel Bandırması birincüiği kazandılar. Üçüncü koşuda birincüiği Karaca beyli Sadettin Beyin Aydm ve Meh • met Ağanm Maşallah taylan birlikte aldılar. Son koşuda tzmirli Tevf3t Beyin «Büyük Sada» sı birinci oldu. Zabitlerimiz samimî surette teşyi edildî Moskova 11 (A.A.) Türk t a y yarecileri yanlarmda tllin olduğu hal • d« Donete havzaama gitmek nzere dün Harkoftan uçmuslardır. TSrk tayyarecfleri Harkofa muva • salâtiarmda hararetle kartılanmışlar dır. Harkof tiyatrosunda verilen musa • merede hazır bulunmuşlardır. Perdenin Szerine türkçe olarak «Türk misafir • lere hararetli dost seiâmlan» ibaresi yazüı idi. Orkestra Türk ve Sovyet mfllî marşlanm çalmıştır. Türk tayyare fHosu Iramandam Celâl Bey Harkoftan hareketmden evvel Sovyet Rusyadaki intıbalaruu su su retle anlatmıştır: «Sovyet Rusyada geçirdiğimiz günleri asla unutmryacağız. Her şehnde hararetle kabul olunduk. Bilhassa Harkofta gördüğümüz büsnü kabul bizi fevkalide nntehassis etmiştir. Bu gü zel sehri daha iyi tanıyabümek üzere fazla kt'amadığıma çok müteessifim.» M. Bekin Bükreş seyahatinde görüşenler Bükres 11 (A.A.) Lehistan Hariciye Naznı M. Bekm Bükreşe yaptığı ziyaret münasebetile dün akşam asağıdaki resmi tebliğ neşrolun mustur: Lehistan Hariciye Nazm M. Befc ile Romanva Hariciye Nazın M. Titulesko aralanuda üç mülâkat yapa • rak günün meselelerini tetkik et mislerdir. İki Hariciye Nazın yalma noktai nazarlarınm teyit fırsatma nail olmakla kalmamış, ayni za manda her türlü îhtimaller rarâva « cehMİnde Lehistan . Romanya ittifakımn sağlamhğını d*a müsahede etmialerdir» Esasen Lehistan Hari • ciye Nazırmın Romanya milli bey • ramtnda bulunması iki memleket a» rasmdaki münasebatın nekadar sa* mimî olduiunu gösterir. İki Hariciye Naztrı, noktai nazar teatisinde bulunmak ve iki memle • keti alâkadar eden meselelerde *i • yasî faaliyetlerini tanzim etmek ü • zere ayni zamanlarda telâkiler y«.pr»ayı kararlaşhrnMşlardır. Bükreş 11 (A.A.) Lehistan Hariciye Nazın M. Bek bu sabah saat S de Varşovaya hareket et* miştir. Hariciye Vekilimiz Bükreşte (Birinci »ahi/eden mabat) Tevfik Rüştü Bey Bükreşe saat 11 de vâsıl olacaktır. BükreMte Bükreş 11 (A.A.) Tevfik Rüş tü Bey, reflkası ve kerimesi hanunlar, kendisine refakat eden zevat Bükreje saat 12,15 te hususî trenle gelmişler dir. Ayni trende Türkiyenin Bükres se. firi Hamdullah Suphi Bey. Rcmanya nm Ankara sefiri M. Ciuntu, Romanya Hariciye Nezareti mümessilleri de bu lunuyordu. M, Titulesko ile zevcesi, Hariciye müstetan M. Savel Radulesko. Yueoslavya, Yvnanistan ve Çekoslovakya sefirlerile Hariciye Nezareti ve Türldye sefareti erkânı Tevfik Rü»tü Beyi istasyonda karşılamıslardır. Madam Titulesko, Tevfik Rüstü Beyin reflkası ve kerimesi hammlara birer demet çiçek takdim etmi»tir. Rus sanayi mütehaşsıslarî Kayseride Kayseri 11 (A.A.) Mensneat fabrikasinın insaatına nezaret edecek olan ttc kiniden mürekkeo Rus heyeti aece sehrimize gelmUHr. Memlekette yağmur Uşak 11 (A.A.) Burada ve mülhakatta yağmur devmm ediyor. Bazi yerlerde dolunun hasarat yap. tığı tesbit edilmistir. Bürhanfatih mahallesinde Mehmet Ağanm evi bu sabah yağmurdan müthis bir gürültü ile çökmüştür. Içindeki iki çocukla bir kadm halkin yardnnile kuTtanlnTKtır. Belediye Meclisi maili înhidam olan evleri arastrrmaya ba«Iamıstır. ICızıIhisar koyüne dUn yıldınm düşmüş, 17 koyun, 2 kuzu oldürmuştür. Nüfusça zayiat yoktur. Konya 11 (A.A.) Konya ve crvannda ve ezcümle kurak saha oIan yerlerde evvelki gece başlıyan yağmur sürekli bir surette devam etmiştir. Denizlide köylüler bayramı Denizli 11 (A.A.) Bugün Halkevi köylülerle şehirlilerin kaynasmasmı temin için Gerziler köyünde bir köylüler bayramı tertip eylemiş ve cfvar köylülerle şehîr halkmi bu bayrama davet eylemiştir. Araba ve otomobillerle akin akm köye gidil mektedfr. Yapılan proRTara mucîbince Halkevi bandosu köye gidecek ve köy meydanında Temsil şubesi tarafından eğlenceler yapılacaktır. Köylülerin hastalan muayene » • dilecek ve ilâçlan parasız dağıtılacaktır. Istanbul Lisesindeki ayrılık miieameresi İstanbul lisesi son sınrf talebeleri dün bir ayrılık müsameresi tertip etmiş • lerdir. Müsamereye tstiklâl marşile başlanmış, talebeler tarafmdan Zey bek oyunu, küçük kızlar tarafmdan da bazı rakıslar yapünnşhr. Arada bazı müzik parçalan çafan • mış ve Şekspirin (Venedik taciri) isimli eseri temsil ohmmuştur. Bir Amerikan milyonerini kaçırdılar Arkadya «Kaliforniya» 1 (A.A.) Birçok milyonlan olan Vflyam Hohs, Kaliforniyadaki muhteşem malikânesinden iki haydut tarafından kaldmlmışhr. Haydutlar henüz bir fidye istememişlerdir. Fakat milyonerin kansı gazetecilere istenilen parayı vermeğe hazır olduğunu bildirmtştir. Milyoner 46 ya;ındadır. Hariciye Vekilimiz şerefine verilen ziyafet Bükreş 11 (Hususî) Tevfik Rüştü Bey Bükreş istasyonunda M. Titu lesko başta olmak üzere Romanya hü kumet ricaK, ecnebi sefirler tarafmdan çok samimî bir şekilde karşılanmıştır. Tevfik Riiştü Bey Atinapalas oteline misafir edilmistir. Burada bir müddet istirahat ettiken sonra saraya giderek defteri mahsusu imzalamış ve öğle yemeğini M. Tituleskonun villâsında ye miştir. Tevfik Rüstü Bey bilâhare Rumen Basvekilini ziyaret etmiş, Başvekil de iadei ziyaret etmiştir. Hariciye Nazın M. Titulesko bu gece Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey şerefine bir ziyafet vermiştir. Ziyafette her iki Hariciye Nazın tara fından saraimi nutuklar taati edil • miştir. Çeşmede kuraklık Çeşme 11 (A.A.) Çeşmede çoktanberi havalar kurak gittiği için dSrt gözle yağmur beklemek Nişanlanma Balya • Karaaydm madenleri şlrketi sabık idare miidürü Agâh ömer Beyin kerimeleri Şaika Hansmefendile Sümer Bank kimyevî sanayi müdürü Adnan Bey dün nisanlan • mışlardır. Bu münasebetle Şaika Hanımefendinin amcalan Besim ö mer Paşanin Türbedeki hanesinde tarafeynin akraba ve dostlan olan birçok güzide zevatın huzurlarile bir toplantı yapilmif, bu sevinçK hâdise tes'rt edilmistir. Yeni nişanhlara saadetler nî ederiz. M. Verrze'osun Sakızda gezintileri Çeşme 11 (A.A.) Sakızdan ahnan haberlere gore, e*ki Yunan Başvekili M. Venizelos dün sabah vapurla ada sahillermde bir gezinti yapmış ve akşam üzeri Sakıza dönmüstfir. Gerek M. Venîzeîos, gerekse Yusan donanması hâli Sakızda bulunmaktadır. Filibede26,000 amelenn grevi Sofya 11 (A.A.) Filibe tütün imalâthanelerinin 26 bin amelesi ücretlerm arttırılması için grev ilân etmişlerdir. A«ayiş bozulmamiştır. Valinîn tavassutile müzakereler cereyan ct • mektedir.