"Camhurivei ?4 Nisan! Casuslar arasında 4 2 liklerin planını nasıl elde ettim? 33 Nakili: A. DAVER ( Şehir ve Memleket Haberleri Bıu: j Siyasî icmal Fransa müzakereyi neden kesti? ilâhları bırakma konferamsm da, yani irili ufaklı bütün dünya hükumetlerinin işti • rak ettikleri, her kafadan ayn bi» *es çıkan umumî bir toplantıda Almanya, Fransa, tngiltere ve ttalya gibi büyük devletlerin gayet nazik ve kanşık olan askerî vaziyetleri hakkında bir itilâf hasıl olamıya • cağı bundan altı ay evvel kat'î su rette anlaşılmıştı. Bunun üzerine mezkur dört devletin kendi arala rında doğrudan doğruya bususî mü zakerelerde bulunmalan kararlaş tırıimıştı. Bu müzakereler tam ümit vere • cek bir safhaya girdiği sırada birdenbire Fransanın, Almanyanın askerî bütçesini arttırdiğını bahane ederek dört devlet arasında hususî müzakere kapısmı kapatması ve konferansa avdet etmek istemesi bütün cihanı, bilhassa tngiltere, t • *alya ve Ameruca gibi bu mesele \\'* yakından alâkadar bulunan dev • letleri derin bir inkisarı hayale uğratmıştır. Umumiyetle şu mütalea ileri sd • rülmektedir: Fransa bu hareketile silâhları bırakma, azaltnra ve tahdit etme iş lerine nihayet veriyor . Konferansa avdet teklifi bir nümayişten ibarettir. Çünkü konferansa ne Almanya avdet edecek ne de Almanyasız top lanacak konferansta tngiltere, ttalya ve Amerika silâhlan bırakma ga yesini temin edecek surette teşriki mesaide bulunabileceklerdir. Zaten konferansın yahut umumî komis yonunun toplanmasından Fransa • nın beklediği netice bütün cihan nazarında Almanyayı mes'ul ve ka bahatli göstermeğe çalışmak gibi menfi bir neticedir. Halbuki bütün dünya şimdiden silâh işlerinin akamete mahkum kal masmdan kimin mes'ul olduğunu bilmektedir. Başta Taymis olmak üzere tngi liz matbuatı devletler arasında hususî müzakere kapısımn kapatıl masuu haklı bulmamaktadır. Bu ga zeteler Almanyanın 16 nisan tarihli muhtnrasmda izah olunan Alman noktai nazarınm tnakul, mantıkî ve itilâfa esas olabileceğini, bunların reddedilmesinin manasız olduğunu yazıyorlar. Bu vesikadan anlaşıldığına göre Almanya hükumeti 29 kânunusani ta rihli tngiliz muhtırasını iki nokta sının tadili şartile kabule hazır bulunduğunu bildirmiştir. Almanya, askerî tayyare tedarîk ebne»! için tngiliz muhtırasında teklif olunan iki senelik müddeti ka bul etmemekte, lâkin derhal yapa • cağı tayyarelerin kısa mesafeli müdafaa tayyareleri olacağını ve Fran sanın hava kuvvetlecinin yüzde el lisini geçmiyeceğini bildirmektedir. Almanya bu nisbeti beş sene müdetle muhafaza etmeği de kabul etmiştir,. Hitler hükumeti nimaskert teşkilâta şamil olmak üzere her türli kontrol ve teftişi dahi muvafık görmektedir. tngiliz efkân umumiyesi Almanyanın müdafaa silâhlarüe kendisini teçhiz etmesinin tabiî bîr hak olduğunu tasdik etmektedir. Fransanın hareketi ise Almanyanın devletlerden pek çoğu tarafından tasdik olunan hakkınm inkân ve Versay muahedesine avdet teşebbüsi addedilmektedir. Almanyayı Versa; muahedesine avdete icbara ne tngiltere ve ttalya, ne de diğer devlet * lerden çoğu teşebbüs edecek değillerdir. Fransa Hariciye Nazın M. Bar • tout dahi bu hakikati biliyor ve bunun için müzakereye devama taraftar bulunuyordu. Fakat Almanya nın askerî bütçesinin arttınlmasını bahane eden Harbiye, Bahriye ve Hava nazırlarile M. Herriot ve Tardieu ortalığı velveleye vennişler, Hariciye Nazınnı ve taraftaırlannı müzakere kaoısını kapatmağa mecbur etmişlerdir. MUHARREM FEYZİ I Liman şirketinde Meclisi İdare reisi, heyeti umumiyede gürültüler olduğu hakkındaki şayiaları tekzip ediyor tstanbul Liman tşleri Inhisan Türk Anonim şirketinin heyeti u mumiye içtimatnda ban münaka şalar olduğunu yazmıştık. Bize verilen bu bavadis errafmda dün yaptığrmız tahkJkata nazaran, beyeti umumiye içttmaınm tehiri, Maliye Vekâleti namına içtimada hazır bulunan mümessilin, Şirket demir başlarına yapılan amortismanı az bularak şirket murakıbmm rapo • ru üzerinde keyfiyeti tahkik etmek istemesindendir. Liman Şirketi idare meclisi reisinin, aşağıya aynen dercettiğimiz mektubu da, bu şekilde neticelenen dünkü tahkikatımızı teyit etmiş olmaktadır. Bundan başka alâkadarlardan diğer bir zat ta mevzuubahs haber mü • nasebetile bize şu malumatı ver • miştir: « Liman şirketinde en büvük bİMedar Maliye Vekâletidir. Maliye Vekâletinin mümessili olan Faik Bey, Vekâletten direktif almak ü zere içrimaın tehirini Utedi. tkinci içtimada ise ekseriyet olmadığin dan müzakerat yapılamadı. Şirket heyeti umumiyesi şimdi 7 mayısta toplanacaktır.» Bu mesele münasebetile Liman şirketi idare meclisi reisi Musta • fa Bevin imzasile aldığımız mektup ta sudur: Istanbul Liman şirketi meclisi riyasetinden: Gazetenizin 23/4/934 tarihli bugiinkü nüshasının ikinci sahifesin • de «Liman sirketind'e yolsuz sarfîyat mı?» başhkh yazı, hakikate uymıyan birtakım noktalan ihtiva ettiğinden matbuat kanunundaki salâhiyete istinaden işbu tashih yazımızın, yarınki niishanızın aynü sahife ve sütunlarında ve ayni şe kilde, neşrini talep ve rica ederiz. Ştrketimiz heyeti umumiyesin de bazı gürültüler olduğu, rapor okunduktan sonra azadan bazılarının füzulî sarfiyatı reddettikleri, şirket murakıbmm rapordaki imzasmı tanımadığı şeklind'eki neşriya . tınız, tamamen hakikate aykırıdir. Şirketimiz heyeti umumivesi 31 martta toplanmış fakat Maliye Ve: kâleti namına ict mada hazır bulunan mümessil, bu sene şirket demirbaşlarına yapılan amortismanı az bulan şirket murakıbmm raporu üzerine keyfiveti tetkik etmek üzere ictimaın talikmı istemişti. Bu tetkikat yüzlerce mavna ve vesait üzerinde olacağından içti mtın 7 mayıs tarihine taliki zanı ; reti hasıl olmuştu. Bilânco hesaplanndan anliyan herkesce malum olacaği veçhile, bu tetkikat tamamen teknik bir mesele olup amortisman ve ihtiyat akçesi gibi bilânçonun aktif hane •inde bulunan iki hesaba taalluk etmektedir. Şirketimiz gibi tama men millî bir müessesenin vaziyet ve itibarı hakkında efkârı umumiyeye şüphe verecek şekilde ve hilâfı hakikat tarzda vaki neşriyatı, işbu yazimızı gazetenizin ayni sütununa dercetm*k suretile tekzip ve tavzflı etmenizi tekrar rica eder ve saygılarımızi runarız efendim. X in Almanyaoan gönderdiği raporlar bir cilt teşkil edecek kadar biiyük ve mühimdi! öyle zannetmesi şaşılacak bir şey değil. Uzun seneler Almanya haricinde, «cnebi memleketlerinde yasadım. Şimdi tekrar vatanımda yerlesmeden evvel mezunen Almanyaya geldim. ka kadar kaldıtn. Vef âkâr gölgemden nâlâ eser yoktu. Vapurun gelme sine bir çeyvek kala, iskele istika metinde süratle yürümeğe başladım. Benim oraya muvaaslatımdan beş dakika sonra vapur geldi. Bir hayli yolcu ile beraber ben de vapura binditn. Fakat aksi gibi vapur, tam 4,30 da kalkmadı. On dakika daha Ukelede kaldı. Bu on dakikanın bana ne uzun geldiğini söylemeğe ha • cet var mı? Allaha şdkür, polis hafiyesi gö riinmedi. Kimsenın de bana aldınş ettigi yoktu, nihayet vapur kalktı. Giineş battıktan sonra Bremerhavene geldiğimız zaınan, yeni bir heyecana kapıldım. Vapur nhtıma yanaşıp ta iskele uzatıidıg' zaman iskelenin başına iki polis mecnuru dikildi. Bende de şafak attı. Fakat polislerin buraya maksadı mahsusla gelmedik • leri anlaşılıvordu. Vapura çıkmadılar. Nihayet, »aat 11 de Bremene geldik ve Hamburga giden son trene dar yetiştim. Ahalisi karışık ve ecnebileri bol olan bu büyük şehirde kendimi <*»Sa ziyade emniyette addediyordum. Adada biraktığrm sivil polisin Harle vapuru kalkarken rıhtıma giderek beni aradığı ve bulamayın ca biitün eski şüphelerinin tekrar ayaklandığ: muhakkaktı. Bundan : sonra ne yaj. t gmı bılın \orum ama biitün vaptıklnn boşa Cıktı, çünkü hiçbir suretle ız'aç edîlıned'm. Maa»n*fih progr%m>mı bozmuş ve beni sahillerden uzaklaşmağa icbar et raışti. Uç ay sonra tekrar Aknan sa • hillerine gittim ve bütün buraları baştanaşağı dolaşarak müstahkem mevkilerin ve üssübahrilerin gormek istediğim neleri varsa hepsini gördüm. Bu arada Sylt adasma da gittim. Bu adaya tngiliz donanması çok ehemmiyet veriyordu. Çünkü Alman açıkdeniz donanmasını bir deniz tnuharebesine icbar etmek için bu adaya karşı bir nümayif ve iğfal hareketi yapmak düşünüldüğü gibi adayı ele geçirmek ve oradan Şlez • vig Holştayne kuvvetli müfı eze lerel akınlar yapmak tasavvuru da mevcuttu. Sylt adasında tam bir hafta kal dım. Yalnız mevcut müdafaa vasıtaları hakkında değil yapılması mu • tasavver ve mukarrer olan tahkitnat hakkında da mühim bir rapor yaz mak imkânını buldum. Bu yaz ve sonbahar esnasinda Alman sahil müdafaa tertibatı hak • kında topladığım esrara istinaden yazdığım raporlar, büyük bir cilt teşkil edecek kadar büyüktü. Eğer bunlan neşretsem, bugün dahi Almanyada hayli gürültülyü mucip olur ve eğer hayatta iseler bir hayli Alman memurları burunlarının dibinde topladığım bu esrar karsısında büyük vicdan azaplart hissederler. Ingiliz casusu X in macerası bitti. Bir de üstat bir Alman casusunun yaptıklarını görelhn. (Mabadi var) 38 vatandaşın hakkı ve maişetile nasıl oynanır? Trabzon Liman şirketi amelele rinden 38 imza ile şayanı dikkat bir mektup aldık. Bu mektupta deniliyor ki: «Bizler, Trabzon Liman sirketi amelesıyiz. Ticareti bahriye kanunu ahkâmı mucıbince Liman şirketi vesaıtıle vapurlarda tahmil ve tahliye işlerınde çalışıyoruz. Liman şirketi kazancımızdan kendisine yüzde on bir hisse ayırmaktadn. Vazifeır.iz çok ağır ve tehlikelidir, heıgün bİT çok kaza ve ölüm tehlikesıie yüzyüze geliyoruz, hatta aıkadaşlanmızdan ikisi vinç altında ka'.arak ezilmiştir. Liman şirketi, hascAİanmızı tedavi ettirmez, bize hastaneyi 8ÖSterır. Toplu bir halde bulunmak ve birbirımıze yardım etmek maksadile bİT cemıyet kurmak ve bir teavün sandığı tesis etmek istedık. lktısat müdİTiyetıne müracaat e'tık. Bu makam, mÜTacaatimizi memnuniyetle kabul, hatta bize teşekkür bile etti. Halbuki Liman şirketi, bu hareketimızi, şirket aleyhinde bir hareket telâkki ederek bızleri işimizden çıkardı. Şimdi aç ve sefıl kaldık. Çoluk ve çocuğumuzla berabe^ sürünüyoTUZ. Liman şirketinin bu hareketi hakkında muhterem hükumetimizin nazan dikkatini celbederek perişan halimize bir nihayet verilmesi için bu mektubumuzu neşretmenizi lica ederiz.» Çok acı bir vak'ayı hikâye eden yukanki satırlar, evvelâ içimizi sızlattı, sonra da bu şirketin vatandaş hakkını ve hayatını tanımaması havsalamıza sığmadı. Eğer bize bildiri • len bu sikâyet doğru ise her şirketin işini istediğine ve istediği şartlarla gördürmesi hakkıdır. Fakat 38 kişiyi böyle kapıdısarı etmeğe hakkı yoktur. Şirketin serbestii hareket hürriyeti, ne olursa olsun onun iş mekanizmasında vazife alarak hu • ktrkî bîr vaziyet husule getirmiş vatandaşlar bu kadar hor ve hakir gSrâlemeı. Şirketin, 38 Türkün maişetile oynamasına mesağ verilmiş midir ve nasıl? Bu işi mahallinde tetkik ve intac edecek bir makam yok mu dur? Carusiarı takibe memurrouş Söz buraya gelince, muhatabım, beraberce bira içmeği kabul etti ki bu, hayre alâmetti. Soğuk muameleıi tedricen değişiyordu ama heniiz tamaınen emin ve memnun olmadığını anlıyordum. Kendisinin Hamburg zabıtasma •nensup olduğunu keşfederek bunu söyledim. O da, açıkça cevap verdi: Evet, Hamburg zabıtasma mensubum. Casuslart tarassut etmek üzere bu adaya memurum. Saffetle sorducn: Simdiye kadar hiç casus ya • kaladınız mı? Şöyle bir cevap verdi: Gözlerimiz açıktır. Burası gi • bi müstahkem bir m«vkide, ziyaret» çilerin fazla meraklı olmalan ken • dileri için iyi birşey değildir. tngilizlern buralarda casusluk etmesini istemiyoruz. tyî ama, dedim, ilk sualime cevap vermediniz. Nicin bilhassa be nhnle alâkadar oldunuz? Otelin kâtibi isminizin Ahnan olmatına rağmen, sizm brr ecnebi ol duğunuzu söylediği zaman, sizinle alâkadar olmağa lüzum gördüm. Bu raya gelen ecnebileri hoş karşıla mayiz. Eğer buna rağmen gelirlerse fenahk etmemelerine dilckat eder sek «ikâyete hiç hak! an yoktur. Bütün bu sahiller, tngiliz casuslarile doludur. Yanoı saat kadar gayet doıtane gorüştük; fakat polis hafiyesinin şüpheleri tamamen zail olduğuna hâli emin değildim. Bu vaziyet da ha fazla devam edemezdik. Kalktım: Harleye gidecek olan vapma binmeden evvel, bir gezkıti yapmak Utiyorum, dedim. Harleye giden vapur, taat akşam 6,30 da adadan kalkıyordu. Hal buki Norderneyden Bremene giden bir vapurun da adaya uğradığını ve bunun saat 4,30 da hareket ettU ğini biliyordum. Şayet polisin elin • den yakamı kurtarabilirtem bu ikinci vapurla gHmeği içimden kurmuştum. Polis memuru sesmi çıkarmadı. Ben de evvelâ otele uğrıyaı. ak çanta mı almak istedim ve orada otelin kâtibine Harle vapurile hareket ede ceğimi söyledim. Kanaryacılık san'at Macaristana gidehaline geliyor cek meb'uslarımız Bursada bir cemiyet teşkü edildİ Bursa (Huausî muhabirimizden) Bursada kanaryacılık bir merak ve iptflâ halinden çıkarak son gfinlerde iyi bir kazanç membaı olmağa başlamış • hr. Kanarya besliyenler gittikçe çogalmaktadır. Maamafih bu minimmi hay • vanlan öretip satanlarm ve ba işi bir kazanç vasıtası yapanlarm sayuı nîs beten azdır. Bursa halkmm ekserîveti sadece kusiarm otüsune ve güzelliğme meraklıdır. Bunun en canh şahidi bemen her çarşıdan geçerken kazinolarm ve mağazalarm kapılannda birer ildşer kanarya kafesînin gorünmesidir. Kanaryalarmnz Mısıra ve bazı konv şu memleketlere de ihraç edilirken son zamanlarda Mısır kuşlanmızı almıyormus. Buradald kanaryacılar Mısmn kuşlanmızı aunamasma «kanarya ırkmı değiştîrmîş olmamızı» sebep gösteriyor • lar. Bursa kanaryacılannm kurduklan bir cemiyet te var. Heyet 30 nisandî hareket edecek... Büyük Millet Meclisi namına Macar si tam ziyaret edecek heyet azasından Kocaeli meb'usu ve Turing kulüp reisi Reşit Saffet Bey dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Heyet, bu seyahate iştirak edecek halk kafilesile birlikte nisanın otuzuncu günü Peşteye hareket ede cektir. Reşit Saffet Bey bir muharririmise şunlan söylemiştir: « Macarların, Cumhuriyetm onuncu yıldönümündeki ziyaretlerini iade maksadile tertip edilen seya bate iştirak edeceklerin mrktan 120 ye baliğ olmustur. Heyet 2 mayısta Peşteye muva salat edecek, ve hazırlanan program •nucibince şebri gezecektir. Resmî beyete Meclis reu vekili Hasan Bey, diğer millî grupa Turing kulüp murahhas azası Şükrü Âli Bey riyaset edeceklerdir. Seyahat on gün sürecektir. Bu seyahatle, Türkiyeden harice ilk defa olarak muntazam bir ka file gönderilmis olacaktır. Müteakıben Macarların tekrar tstanbula gelecekleri ümit edilmektedir. Yazın iki yüzer kişilik iki kafile gelmesi muhtemeldir. Macar lar, Peşte seyahatimize büyük bir ehemmiyet atfettnektedirler. Seya hatin idare mes'uliyeti millî Nata acentasına ait olacaktır.> Programda Reşit Saffet ve Ha san Beylerin Peştede müteaddit kon feranslan da vardir. buk nağme kapan bir kuştur. Bu iti • barla ona bülbül veya serçe dmletmekle bülbül ve serçe nağmesini kolayca kaphrablürsiniz. Bununla beraber hiçbirşey dinletmiyerek ayn bir yerde büyütülen kanaryalarm nağmeleri da ha cazip oluyor. Bu hayvanlann ken di tabiatlerinde güzel nağmeler yaratmak kabiliyeti var. Şu halde biz bunlara muhtelif kuşlar dmleterek veya dik • katsülik neticesi bazı kuşlann seslerini kaphrarak kendi kabiliyetlerini bozu • yoruz. Viyanadan bir müessese tstanbul Ticaret Odasma müracaat ederek Türkiyede bulunan kuşlar hakkında malu • mat istemiş. tstanbul Ticaret Odası da Bursa Ticaret Odasma yaznuş... Tica ret Odamız beni çağırdı. Şimdi bu müessese ile muhaberedeyiz. Bütün kuş çuların alâkadar olduklan bu müra caat ne biçim kuş istenildiğini anlamaklığunu noktasuıdan dikkate şayandur.» Mtua Bu suale cevap isteriz' ŞEHlR ISLEnl Gazinoların tahdidi C'ryo ve meyhanelerm bulunacaklan mahaller evvelce tahdit edümişti. Bu mıntakalann yeniden tahdit ve buralarda calışacak khnseler için ayn bir talimatname tanıim edileceği haber alınmıstır. Bu talimatnameye nazaran sabıkalı ve ahlâksız takımmdan kîmsele • rin buralarda çalısmaları menedîlecek, garsonlarm huviyetleri tyice tahkik e • dilerek ona göre musaade edilecektir. Firar! Otelden çıkınca tekrar plaja doğru yollandnn. Kasabadan çıkınca, sahile muvazi yolu takiben adım lanmı sıklaştırdım. Takriben bir buçuk kilometro kadar yürüdükten son ra, arkama baktım. Etrafımda bir çok kimseler vardı ama polis me • muru dostum aralarında yoktu. Şitndi bulunduğum yerden vapur iskelesi bir kilometro kadar ancak tutardı ve Bremen vapurunun gel • tnesine de bir saat vakit vardı. Bulunduğum yerde kırk beş daki Bayramda sevîndirilen yavrular Çocuk bayramı miinasebetile Cumhuriyet Halk Fırkası Beyazıt semt ocağı, mıntakası dahilınde bulunan tüccar ve esnafın yardımile otuz beş çocuğa elbise, kundura ve şapka tevzi etmiştir. Resmimiz elbise ve kundura alan fakir çocuklarla Beyazıt Semt ocağı idare heyetini göstermektedir. Bu eemiyetin reisi diş tabibi Anber Beydir. Anber Bey bana; içinde yüzlerce kanarya bulunan salonlanm ve kuş salmalannı gezdirdikten sonra şu izahatı verdi: « 25 senedenberi bu guzel hay • vanlarla mesgulum. Bunlar iki ırka ayMÜTEFERRtK rılır. Biri trlanda (ki asıl adı Holandadır) diğeri Cermen. Holanda kanaryalan pek nazik olAfyon Antalya hath guzergâhmı duklanndan yetistirflmeleri de zordur. Cermenler ise Almanlann ban naihnetesbit için Afyona gitmiş olan mühenler öğreterek satışa çıkardıkları biz'm dis Nuri, Osman Necab' ve Dervi* Beybildiğimiz tiivsüz ksnaryalardır. tlk Ierden mürekkep tetkik heyeti Afyonzamanlarda biz de Cermeniere kaoıl dan Burdura gitmiştir. Heyet Burdur cidık. Almanyadan tanesîni 80 ve hatta varmdaki yerlerde hattın geçeceği yer100 liraya kadar getirtfk. Fakat ben leri tesbitle meşgul olmustur. bonlann ötüşünden hirbir zevk dtrymaGerçi cok f>rr>e bu ECNEBÎ MEHAFtLDE dtm. yeknasak veötüvorlar dSnusS ötüsler makara gibi bir sesten ibaret... Maamafih vaktile halk bu koşlara rağbet ettiğinden aln kmlık neticesi MuırMar ^a yalnız bu Şehrimize muvasalatları bek • kuslarm müşterisi oluyorlar. Holanda kanaryalaruım yetİKtirilmelenen 20 Yugoslav meb'usu dün de si giiç olduğundan çok ihtimam ister. gelmemiştir. Bundan baska bu kanaryalann şekilleYugoslavyalı meVuslarm bir iki gun rindeki giizellik, ötüslerindeki ahenk her sonra muvasalatlan beklenilmektedir. zaman Cermen kanaryalarma müreccabnr. Fakat bunu anlatmak gSç. Malum ya bu bir zevk meselesi... Umu mî zevk neyi îstiyorsa kazanç için onu yetistirmek Iâzımdır. Mısmn istediği ve 1933 senesi zarfında topkı olarak şimdi Almanyadan sahn almnğa başiatstanbula 14,200 tngiliz ve Amerikalı dığı Cermen kanaryasi bir moda ha seyyah gelmiştir. Bundan başka şhnenlhtdedir. Fakat bu moda çok surmi • diferlerle 15,878 ve deniz tarikile yecektir. Cünkü günun birinde trlanperakende olarak ta 20,906 ki cem'an da (yani Holanda) cinsinden almsrak 50,984 seyyah gelmiştir. memleketimizde yetiştirilen ve arbk bizim (Türk Kanaryası) admı verdi • Bu miktar geçen seneye nisfcetle ğimiz cins herfaalde ergeç taammüm e10,865 fazladır. Ayni sene zarfında decek ve bu cins kuşlann güzelliği anVarnaya 110 bin seyyah gitmiştir. Bunlaşılacakhr. lann çoğu Balkanlı, Macar ve Polonyahdır. Kanarya nazik olduğu kadar çok ça Antalya hattının istikşafı Yugoslav meb'usları dün gelmedüer Bir senede ne kadar seyyah geldi? Bir dllzeltme Dünkü nüshamızın dördüncü sahi • fesinde «sahte ve taklit antikalar kolleksiyonu» serlevhası altmda ba» ka bir resim çıkmıştır. Sahifemiz makine dairesine giderken nasılsa vuku bulan bu yanlışhk için kari lorimize itizar beyan ederiz. Dünkü resim, Liman şirketinin yeni getirt tigi büyük maçuna ile 13 tonluk bir kazanm nakledili#mi gösteriyordu.