5 Nîsan Gazi gençleri Numara: 12 Manişanm,zümrüt gibi yeşıl bağlarında doğmuştu. Genç bir muallim olan Ozcan, komşusunun guzel sesli, ğüzel gozlü, narin kızile tanışnuş.. Şeffaf, çiğ tanelenle buğulu salkımlar arasında ilerliyen arkadaşlıkları genç mu allimin kalbinde Aykuta karşı kuvvetli bir sempati yaratmıştı. Bu kız öksüz du.. Babasile ihtiyar halasmın coşgun sevgilerüe şımartüarak büyütülmuştu. Genç kcöışusunun takdirkâr, sakin ar kadaşlığı onu da mütehassis ediyordu. Büyük ve aziz sırrını bu delışman yalnız kahkaha ve hareketten ibaret gıbi gö rünen kıza soylemeye cesaret edemiyen Ozcan, Manisadan aynlacağı ak^am bir kardeş gıbi sevdiğı kuzinı «Güler> e derdini açtı. Ağabeysinin elemlnı kendi kalbinde bulan Güler, uzun tereddütlerden sonra Aykuta bu sevgiden bahsetü. Mualhmin hayalini kıskanç bir itina ile goynünde saklıyan genç kız, babasım kışı Istanbulda geçirmeğe ikna ederek Erenköyundeki amcasının koşkune ha lasile beraber yerleştı. Bırkaç gun sonra solgun bir guz ak şamı Haydarpaşa vapurunda Ozcana tesadül etti. Kemanı koltuğunda, yorgun, bulanık gozlerle enginleri seyre dalmış olan muallim, gonlüne ilk sevdayı sunan harikulâde gozlu, ince, nazlı kızı göriınce çasaladı, konuştular. Anlaştüar. Güneşin ılık busesile yanan, kızıllaşan sularda aksi kınlaşan bu Iki başa nurdan bir çelenk ördu. Gormuş, geçirmiş ihtiyar deniz, sarhoş Gormuş geçirmiş ihtiyar deniz, sarhoş edici bir aşk ninnisini kulaklarına fı sıldadı... Esmer dalgalar şıpırdadı... *** Aykutla Özcan, Istanbulda çok tatlı bir nişanlı hayatı sürüyorlardı. Her cuma bulusurlar, Fenere, Adaya, yahut Boğazın cennetten birer koşe olan köylerine giderek rakık tahassuslu, neş'e Te sevinç dolu saatler yaşarlardı. Aykut yaşadığı kibar hayatın bütün müsaade lerine rağmen mahçup ve çekingen ni fcanlısına tamamile sadık kahyor, goz lerinin önüne serllen âlâyişe, muhabbet düenen, ayaklarma sürünen dünyalığı yolunda âşıklara ehemmiyet vermiyordu. Yalnız halası inci gibi kızını fakir bir muallime vermeğe bir türlü razı ol nıuyor, sebepsiz yere öfkelenip somurtuyordu. " Mütareke zamanıydı... İstanbulun saf tıavası tahammül edilmez bir esaret zehkWe dolmuş, bağn yanık, başı dik, hür ve tnağrur Türkler üzerlerıne kara bir du »an gibi çöken bu kokmuş havada yagayamaz, soluk alamaz bir hale gelmiş lerdi. Özcanla Aykut, yurt ateşi, milliyet eşkile yanan mustarip, hasta ruhlarını musikinin seyyal tesellisile avuturlardı. Bu kötü bakışlı yamyam tavurlu kala balıktan yurt temizlendigi gün nasıl mes'nt olacaklarını, sanşın salkımlarla süslü kütükler arasında kuracakları düğün sofralarına kimleri çağıracaklannı ko nuşurlardı. Bir gün.. Bu zelil yaşayışa tahammül imkânını gittikçe kaybeden Özcanın mektebini İtilâf kuvvetleri işgal ettiler. Minimini talebelerinln sokak ortasında mahzun ve şaşkın ağlaştığını gö ren muallim aylardanberi tasarladıgı emeline kavuşmak için Anadoluya o nur ve iman ülkesine ulaşmamn yollarını araştırdı ve buldu. Fakat bu kaçıs. pek ânî olduğu için Av^ta veda edememişti. Manisanın yandığını, emlâkinin harap oldugunu duyan Selim Bey kederinden hasta düştü. Genç kız nişanlısının ihmalile fakirleşmeleri arasında bir münase bet gördü. Bu fikrini halası da takviye ediyordu. Bütün ümitleri bir anda yıkılan, gönül bağı kopan Aykut, bir zaman avunma çarelerine başvurdu. Zevk ve eğlence peşinde koştu. Sonra bundan da usandı. Yoksul genç kızlan, annesiz yav rulan bagına topladı. Bir işevi idare etmeğe koyuldu. Babası da bu kara gün lere tahammül edemiyerek istiklâl gü Türkofîsîn tstanbul MÜ SABAKAMI Z kadrosu neşinin doğduğunu;:görm:eden fersiz gözlerini hayata yummuştu. Millî savas neticelenmi§, Türk yeniden dirilmiş, yeniden hayata doğmuştu. Göz yaşlarını dindıren, baykuşları susturan Büyük Mustafa Kemal, karanlık ufku muza ruhundaki cevherden özlü bir nur serpmişti. İzmire ilk giren Türk ordu sunun atsız neferi muallim Özcan «Güler» ve annesile bırlikte bağa çekilmişti. O şimdi... Levent endamını bozan kol tuk değneklerini taşımakta garip bir haz duyan, kesik ayağmı bir harp madalyası gibi azizliyen bahtiyar maluldü. Artık hayattan ne bekliyebilirdi. Yeni dogan Cumhuriyet Türkiyesi onun yegâne saadeti değıl miydi? Kalbinde ümitsiz bir aşkın küllenmemiş ateşini saklıyan «Güler» ağabeysinin şefkatli bir bakıcısı olmuş tu. Bütün çalışması hep ona münhasırdı. Yeşermeden solan emelleri ruhunda yeniden filizlenmi^ti. Fakat Ozcanın, hastalığı esnasında elıne geçen bir defter ona pek hoş hülyalara kapıldığım muallimin gonlündekı aşk yarasınm öyle zaman la kapanacak çeşitten olmadığmı genç kıza anlattı. O zaman Güler, ulvî bir ferağatle Aykuta mektup yazmağı, vaziyeti bildinneyi düşündü. Selim Beyin şimdi tarla halinde bulunan bağlarında yenic© yetiştirmekle meşgul olan kâhyadan Aykutun adresini aldı. *** Ilık, guneşli bir bahar sabahı.. Ban dırma Manisa yolunda koşan vagon ların birinde başını pencereye dayamış, gozleri sevinç yaşlarile dolu incili bir genç kız vardı.. Güzel Manisayı bir harabe halınde bulan Aykutun yüreği sızladı. Fakat yer yer yükselen yeni, asri binalar yuzünü guldürdü. Ona yarın için kuvvetli ümitler verdi. Ahmet Ağa kendisini istasyonda karşılaıruştı. Beraber doğruca Ozcanın evine gıttiler. Nekahet devrinde bulunan malul muallim geniş bir koltuğa oturmuş kıtap okuyordu. Başını kaldırınca birden Aykutu gördü. Evvelâ bu ince narin hayali yazile yorulan gozlerinin bir vehmi, hasta mu hayyelesinin yarattığı bir teselli cyunu zannetti. Sonra genç kıza doğru koşmak istedi. Ona öyle geliyordu ki, bu nazlı golğe, yaklaşınca bir nağme, bir esir gibi uçacak, gozden kaybolacak. Aykut onun kalkmasına meydan vermeden geldi, elini sıktı.. Muallimln sert avucunda titriyen ince parmaklar bu temasın sıcak lezzetini damla damla içiyor. Aykutun yan kapalı gözlerinden süzülen yaşlar, genç malulün gögsündeki İstiklâl ma dalyasına damlıyordu. Batan güneş mor sümbüllü ovaları son hasta ışıklarile süslüyordu. Yeni fillzlenen bir bağ kütüğünü kendlsine slper ederek ağhyan Güler Özcanla Aykutun yavaş yavaş blrbirine kanşan başlannı gönnemek için eve kaçtı. Kavuşan nişanlılar, epeyce karanlık oluncıya kadar bağda kalp kalbe ve elele kaldılar. Gece bir toz gibi ovaya dağıldı. Mayısböcekleri sevgiye susayan bu iki ruha tatlı nağmeler besteliyordu. *** Aykutla Özcan, Gazi gençliğine lâyık güneşli bir saadetle mes'ut oldular... SENARVO föriîsahdanitibaren sekiz açıkta kalıyor Ticarçt bilânçosu geçen sene 1,300,000 lira açık Türkofis İstanbul şubesinin kadro • vermişken bu sene Bulgaristahın lehine döndü su kat'î seklini almış ve dün alakadarlara resmî tebligat yapılmtştır. Bu su retle sabık tstanbul İhracat Ofisi «Türkiye dış ticaret isleri millî ofisleri» riyasetine bağlanımştır. Ofisteki raportörlerden HaKl thra» him, Zeki, memurlardan Lutfi, Ali Rıza Beylerle daktilo Bedriye ve dosya memuru Selâmi Beym vazifelerine 15 nisandan sonra nihayet veril«»cektir. tstatistik şefi Faruk Beyle ecnebi muhaberat memuru Ziya Emm ve istatistik memuru Nejat Beyler Türkofis merkezinde ikinci şef muavmliklerine ta • yin edilmişlerdir Raportörlerden Akıl Emrullah ve MHhat Beyler de tstan bulda aldıklan maaşlaria Ankaraya naklolunmuçlardır. Tükofisin Ankara merkezine tayin olunanlarm 16 niasnda vazifeleri başlarmda bukmmalan da dün kendilerine tebliğ edilmiştir. Raportörlerden Şefik Safi Bey de hazirana kadar tstanbulda çahşmak üzere merkezdeki şefnklerden birine tayin olunmustur. Bulgaristanın dıs ticareti bu sene iptidasında biUıassa ibracatta büyük bir inkişaf göstennistir Kânunusani 1934 zarfındaki ihracat bir sene evvelki ayni ayuı ihracatma kıyasen 113 milyon leva, yani yüzde 83 derecesinde daha fazladır. Diger taraftan asağıdaki cetvelde de görüleceği üzere ithalât çok tenakus etmistir: İktısat İşleri j Bulgaristahın vaziyeti RADYO Bu aksamki program j İSTANBUL: ' y, ' 18,15 plâkxneşriyatı J9,İ5 AJans ha berleri, buhtelif nesriyat 19,30 Türk musödsi neşriyatı, (Kemar inyazl Bey, Hayriye Hanım, Müzeyyen Hanım, Mahir Bey) 21 Selim Sırrı Bey tarafın dan konferans 21,30 radyo orkestrası tarafmdan dans musikisi. VARŞOVA: 17,25 Solist konseri (tagannlli) 18,20 musahabe 21,05 senfcnik konser 21,55 Mılanodaki <Skale> operasından naklen Gounod'un (Romeo'et Jullette) opera temsili. BÜKREŞ: Paskalya münasebetile nesriyat yoktur. BUDAPEŞTE: 18 Ziraî musahabe 18,30 Gyenes ta kımı tarafından Macar halk sarkıları 20,30 musahabe 21 askerl takım tara • fından konser 22,15 haricî haberler 22,30 salon musikisi 24 Polydor ve Brun*« wick gramofon plâklan. Tiirkofiıin tstanbul şubesi müdürü evvelce de yazddığı gibi Cemal Bey olacaktır. tstanbul şubesi müdür rauavinliğine de raportörlerden Hayrettin Şükrü Bey tayin edilmiştir. Bu iki zattan başka dört memur da bugünlerde merkezce tayin edilecektir. Bu memurlardan biri daktilo ve isteno olacak ikisi de piyasa müze ve sergiler islerile tavzif edilecek, b*i de kâtipUc yapacaktır. Ofisin mevcut iki odacısı işlerind« btrakıkmşlardir. 16 nisana kadar simdiki seklile ça • lışacak olan ihracat ofisi memurlan maaflanm alamamaktadnIar. Buna se bep, Defterdarkgm tstanbul subesinde tavzif edilip kendilerine tebligat ya • pılmts olan memurlardan gayrisme maas verememesidir Bu hal bîlhassa açıkta kalan memurlan daha müskül bir vaziyete sokabileceğî için alâkadarlar bu tse bir hal şekH bulunmasm Vekâletten rica edeceklerdir. nunuevvel 1933 zarfında ihracat 247 milyon iken kânunusani 1934 te 248 milyon levaya yükselmiş; ithalât dahi bir ay zarfında 45 milyon leva azalarak 184 milyondan 139 milyon levaya düşmüştür. Bulgarlar bir taraftan ithıalâh son derecede Uhdit ederken diğer taraf tan ihracatı artmıak için sistematik bir surette çahsmakta, her ihraç maddesile (Milyon leva hesabile) Kânunusani İhracat ithalât Netice ayn ayn meşgul olarak bunlann ecnc 1934 248 139 109+ bi pazarlannda fazla sürümünü temin 1933 135 239 104edecek her türlü tedbirlere basvur • maktadırlar Bu cümleden olarak BulBulgaristanın ticaret bilânçosu ge çen sene ikincikânun zarfmda 104 mil garistanm en mühim bir ihraç maddesini teşkil eden yumurta ihracatında yon leva yani 1,300,000 Türk lirası VtYANA: açık vermişken; bu sene ihracatın he son günlerde mühim kararlar ittihaz e18 çay musikla, (plâk) 18,55 musa dümiştir. Yumurta müstahsiUerintn iri men bir misli çoğabnası ve ithalâtın habe 19,15 Avusturya derUeri hakkınbunun aksine olarak bir misli azaJması yumurtalan dahilde sarfetmeyip sevk ve ihraç etmeleri ve dahilde ancak kü da konferans 19,35 fennl nesriyat 20 ticareti hariciye vaziyetini tamamen çük boydaki yumurtalann istihlâk olun raayo orkestrası (senfonik musikl) 21,20 Bulgaristanuı lehine çevirmif, senenin haftanm haber icmall 21,50 Gounod'nun ilk ayında ihracat tthalâttan 109 mil ması her tarafa tamim olunmuştur. eserlerinden «Rotneo ve Julia> opera Henüz şubat 1934 mübadelâtma da temsill. yon leva, aşağı yukan 1,350,000 Türk n ihsaî malumat nesredilmemis olmakr lirası daha fazla obnustur. la beraber şubattaki ihracatın kânumtKânunusani 1934 ihracat ve ithasaniye nazaran daha fazla olduğu ve lât rakamlan kânunuevvd 933 rakamHalkevinden: ticaret bilânçosunun Bulgaristanm Ie • larile karsılastınlarsa vaziyetin gene 6/4/1934 cuma günü saat (21) de hine daha ziyade inkifaf ettiği anla büyük mikyasta Bulgaristanın lehine Halkevinin Tepebasında Meşrutiyet düzeldigi müsahede olunur. Meselâ kâ şümaktadır. caddesindeki Beyoğlu kısmında (İstiklâl) ve (Zor Nikâh) piyesleri temsil edilecektir. Oavetiye yoktur. Istiyenler gelebilir. Çocuk alınmaz. Halkevinde temsil Romanyadaki Türkler Mevlidi şerif Trabzon esrafından ve Sam • sun tüccarı muteberesinden Yelkencizade Şükrü Bey merhumun ruhuna ithaf olunmak üzere yarınki cuma günü Beyazıt ca miişerifinde cuma namazım mü teakıp mevlidi nebevî kıraat e dileceğinden ihvanı din davet o • lunur. * " Halkevinde konter veren Romanyah Türk talebe 4 m«yuta açılacak olan Budapeşte tSylerlerken \ "&£&&' • * * * ' ^ ^ ftstHüâl marşını *••" serg'Y/ıe hükumetimiz de davet edil • mtstir; fakat bütçe vaziyeti dolayuile sergiye resmen istirak edihniyecektir. Maamafih Ticaret Odast alâkadar ta • cirlerden arzu edenlerin sergiye iştirakmi kolaylaşfarmak üzere tedbirler almaktadır. 'Birinci »ahifeden mabat) avim ve Cemaati tslâmiye Reisi avu • kat Fahrettm Beym riyaset ettiği bu kafilede Kagauz denilen hkistiyan Türklerden de dört genç bulunuyor. Bunlardan ikisi hanımdır. Biri Yüksek San'at mektebi talebesmden kusursuz, digeri de potiteknik kimya şubesinden Benderü hammdır. Heyet arasında Fahrettm Beyin hemsiresi Nazmiye Hamm da bulunmaktadır. Talebeler dün müzeleri, camileri gezmisler, akşamüzeri de matbaamızı ziyaret etmislerdir. Bugün Üniversiteyi ziyaert edeceklerdir. Cumartesi günü de Ünrversite İnkılâp Enstrtüsüne giderek Maarif VekOi Hikmet Beyin dersüu dinliyeceklerdir. Misafirler, üç gün kalmak üzere Bursa ya da gideceklerdir. Budapeşte sergisf ;* \r v Bugün E L H A M R A da g^İJİim birden en fa^Ja, muvaffa' »ivet kazanan Türk* filmiuz Türkleri arasmda, kendilerinin de ekalüyet baklarmdan istifade etmelerini temin için kuvvetli bir cereyan başla • mıştır. Bu cereyamn basında Bükreş Edebiyat ve Felsefe Fakültesi Profe • sörlerinden Papa Kosti ve sabık meb'us Besarya Bey bulunmaktadır. Evlerinde törkçe görüsmekte olan Kagauz Türkleri, Rumen ve Bulgar mekteplerinde okutulan çocuklanna Türk muallimler tayin edilmesini isfiemektedirler. Matbaamızı ziyaret eden Kagauz Türkle rinden dört talebe de trktaşlan ara smda bulunmaktan mütevellit sevinçlerint izhar etmislerdir. Bu talebeler a • rapça ve farsca kelimeleri bilraedikle • rinden temiz bir türkçe fle konusuyorlardı. tEBLEBCİ HORHOR Aynca hergün saat tam 2,30 da Oyntyanlar: MACAR' MARŞI GUSTAV FRÖLİCH CAMlf.LA HORN Tütün raporunda noksanlar görüldü Tütün tacirleri önümüzdeki cumar tesi günü Ticaret Odasında tekrar toplanacaklardır. Evvelki gün yapttklan içtimada, Ticaret Odasındaki tütün ko> misyonunun, Ankara tütün kongresine arzedilmek üzere haznIadıgı raporda bazı tadilât yapılmasına lüzum göster • mislerdi. Cumartesi günü bu tadiller yapüacakhr. CUMHURIYE • Senarvo Müsabaka Rey pusulası: 12 Reyimi «Gazi Ge/ıç/ert» başlıklı yazıya veriyoram. Adret: Oda idare heyeti Oda idare heyeti bugünkü toplan hsmda müsterek liman tarifesi hakkında haznIanan projeyi tetirik edecek tir. Romanya Türkleri ne halde? Heyete riyaset eden Fahrettin Be • yin, Romanyadaki kardeslerimizin ahvali hakkmdaki suallerunize verdiği cevaplara göre, mühaceret Romanya Türkleri arasmda âdeta bir âfet şeküni almıstır. Türk köyhnü tarlalanm yok pahasına satmakta, asgarî fiati, 8 bin ley olan araziyi 2 bm leyden elden cı karmaktadır. Bu tarlalan zengin Bul gar çiftlik sahipleri ucuzca kapatmaktadırlar. Mühaceret yüzünden Romanyadaki müsKiman Türklerin miktan 170 bine inmiştir. Bu k?rdeşlerimizden maada, Romanyada 130 bin kişi kadar Kagauz Türkleri de bulunmaktadır. Daha ziyade B'sarabyada toplu bir halde bulunan bu hiristiyan Türkler, öz dillerinf rauhafaza ettiklerinden millî benliklerini de kaybetmemişlerdir. Esasen Kagauz kelimesi de Kara Oğuzdan gelmektedtr. Romanyadaki Kaga • Romenlerin Halkevindeki konseri Romanyantn Köstence Halkevi tes kilâtma mensup Rumen profesör ve mualHmlerinden ve Universitelilerin den mürekkep bir grup Halkevinde bir konser vermistir. Bu konserde kadm ve erkek olmak üzere Rumen gençleri rumence bazı sarkılar söylemişlerdir. KonSOT9 evvelâ Türk İstiklâl marşı, sonra da Rumen İstiklâl marşile başlanmış ve Tureymeray, Bersözislâv, Patriyamiyo, Klako gibi parçalarU rumence Patpori söylenmiş, M. Kapatsisle M. Ni ku Legoiça kemanla ve M. Natanlemis piyano ile istirak etmislerdir. Konser aralannda Ferhat Bey tara fından bazı muvaffakiyetli taklitler yapümtsfar. Konseri müteakıp Halkevi tarafmdan Rumen gençlerine bir buket takdim edilmiştir. Rumen gençlerinin orkestra ve koro heyeti çok alkışlan nnsbr. sinemasında Sinetna yıldızlannm en meşhuru İPEK BUGÜN LİLİAN HARVEY terafından tevkalâde bir surette ibda edilen Valde hanında bir cinayet Evvelki gece Valde hanında oturan kahveci Ali ile ayni handaki koltukçu Hüseyin arasında bir alacak yüzünden kavga çıkmış Hüse yin Aliyi kundura bıçağile sol kü reğinden ve ayağından yaralatnıs • tır. Bu esnada vak'aya kunduraci Mehmet te yetismis o da Hüseyni alnından ve sol gözünün altmdan yaralamıstır. Yaralılar Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıs, Mehmet yakalanmıstır. Büyük ve zengin sahneli F O X SARIŞIN KUKLA filmi Ayrıca Yunanistanın Onuncu Yıl bayramı, Türk teyyaredleri ve izcileri ıııııııııııtıııııııınııııııııııııııııııınııııııııııııııııiHiıııınııınııııımıı Karadenizdeki fırtınada bir gemi ikiye bölündü! ELHAMRA sinemasında LEBLEBİCİ HORHOR ve MACAR MARŞI Cugün saat 18,30 da SARAY(Eski Glorya) da Yeşil Hüâl cemiyetinin müsameresi Yeşil Hilâl Cemiyetile içki düş • manları gençler cemiyeti tarafın dan bugün Tepebası Şehir Tiyat • Köstence önünde ikiye bölünen Santoni vapuru rosunda bir müsamere verilecektir. Geçenlerde limammızdan Karacumile baştarfı ikiye aynlmıştır. Bu müsamerenin gayesi içkinin denize çtkan bir Italyan gaz ge Böyle îki parçaya aynlan vapur vücut, ruh ve ahlâk üzerindeki fe misinin fiddetli bir fırtınaya tutul artık içe yaramaz, sanılmasın. U nalıklarını, içtimaî zararlarım umuduğunu v« Köstencede kazaya uğ ' mumî Harpte Sussex ismindeki bütna tanıtmaktır. Müsamereye memradığım yazmıştık. yük nakliye vapuru bir torpil ile iki leketin münevverleri, maarifçiler, parçaya aynlmışken tamir edilmişSantoni ismindeki bu vapurun doktorlar, matbuat erkânı, talebe tir. kazaya uğradıktan sonraki halini ler ve cemiyet azaları davetlidir gösteren bir resmini yukanya derSantoni gemisinin bugünkü va • ler. Müsamerede konferanslai", koncediyoruz. ziyeti ise tamire ve ikiye aynlan ser verilecektir. Vapur Karadenizde şiddetli fır • parçaların yerleştirilmesine daha tınaya tutulmu^, buna Köstence Hmüsait görülmektedh. Bu gemi 25 Hilâlialımer tstanbul merkezînln mamna varıncıya kadar tahammül senelik eski bir gemi olduğu için senelik kongresi yarın cemiyetin etmiş, fakat lhnanda her taraftan tamir masrafına değip değmiyeceCağaloğlundaki merkez binasında hücum eden dalgalarla sürükleneırek •aat onda toplanacaktır. sığhkta oturmuf ve dalgalarm hüği meseledir. KONSERVATUVAR KONSER HEYETİ ( Yaylı sazlar orkestrası) b'rinci konssri Şef Dorkestr CEVIAL REŞİT BEY bolist. FERDI BEY von ŞTATZliR Şirodiden biletler satılmaktadır. Fiatler: 5 0 1 0 0 1 5 0 k u t u ş Ijehzjdebaşı tiyatrosunda Naşit B. müsameresi Fahri Bey ve arkadaşları Yeni piyesler, yeni dekorlar (BİNBIR DOLAP) vodvil 4 perde Cuma günu gıindüz ( BEN FAHİŞE MIYİM? ) dram ayrıca bale işcirakile (PARIS YOLCULARI) vodvil Bale dans varyete • SoloTaganni S A R A Y (Eski Glorya ) sineması muazzam tııitninin ilk klSimlarifll göstermiye başlı\MCaktır. Bu şahesenn mabat v e hitatni 9 nisan pazartesi başhyecaktır. D i k k a t : Bu fılim başka hiç bir sinemada gösterilmiyecefi gıbi tekmili birden dahi irae olunmıyacaktir. SEFiLLER Şen . Neşeli Şakrak Bu akşamdan itibaren 8 nisan pazar akşamina kadnr (suvare dahii) MİLLET Hilâliahmer kongresi F R A N Z I S K A G A A L ' İ kim sevmez? Pek yakında i P E K sinemasında bu misilsiz yıldızın en güzel filimini gorecek ve kahkahadan bayılacaksınız EYTAN KIZ