'Cumhurîyel CUMHURIYET m HİKÂYESİ Veda mektubu Bilemem mektubumu okuduğun zaman ne döşüneceksin ?. Beni anlıya • (bilecek misin?. Bugün, ilk defa, sana kendimi anlattnak istiyorum. Beni olduğum gibi anladığmı, bildiğini istiyorum. Çünkü bugün senden ayrılmağa karar verdim. Bu dakikada senin için ben arhk bir maziyim. Fakat lânet e dilen, düsünülmek istenilmiyen bir ma•n. oltnak istemem. Hem bu, senden a lacağun küçücük bir intikam olacak. ö y l e bir gün gelecek ki belki beni değil; fakat bende kaybettiğin yalansız, riyasız, coşkun sevgiyi arayacaksra. Düfön, ben seni yalnız senin için, yaL nm sevmek için sevdim. Başka hiçbir şey düçünmedim. Senden birsey bek lemedim. Istemedim ama gene herşeyi sende buldum. İlk defa gözlerime uzun uzun baktığm zamanı hatırlıyor mu sun?.. İşte o zamandan bugüne kadar beynimde, damarlarunda, kelbimde Benim başımı salladığnm görünce ilâve ediyordu: « Bu adam, kimbilir, başka kaç kadınla daha eğleniyor?. Hatta sana geldiği gün sana gelmeden bes on dakika evvel başka bir kadmdan aynlıyor. Belki senden sonra da bir başkasuıa gidiyor.» Ona susması için yalvanyordum: « Biliyorum. Ben ona kâfi deği lim. Fakat bu söylediklerin çok acı.. Inanmak istemiyorum» diyordum. Bir gün beni htrsla kolumdan tutup sarsh: « Seni bu adamdan kurtaracağım yoksa öleceksin» dedi. Ve bira? düşündükten sonra sordu: « Onunla ne zatnan bulutacak sm?» « Perşembe sabahı.» « Peki ondan aynlınca doğru bu* raya gel.» [ lursada üç şık hırsız kadın [ Mağazalardan aşırdıklan mallarda elde edildi Geçen senej evvelki seneden fazla alışveriş yaptık, fakat kıymet itibarile düşüklük vardır Bursa '' (Hususî) İstanbul dan Bursaya gelen üç şık kadın burada garip bir şekild'e üç mağaza soymuştur. Üsküdarlı mühtediye Aliye Ha nımla komşularından Naime Hanım ve arkadaşı Pandeli kızı Madam Sultana geçen çarşamba günü Ya lova yolundan Bursaya gelmişler ve Aliyenin eskiden tanıdığı bir aileve misafir olmuşlardır. Uç kadın bu evde bir gece mi safir kaldıktan sonra ertesi gün içlerinden Aliye Hanım, banyo için geldığini söylemiş ve arkadaşlarını da alarak evden çıkıp çarşıya git miştir. Bu üç kadın evvelâ Kapalıçarşıdaki Moda mağazasına girerck mağaza sahibini sormuşlar, tezgâhtar Ahmet, bu şık giyinmiş hanımları görünce mağaza sahibini ara maya çıkmıştır. tçeride yalnız ka lan hanımlar fırsattan istifade ederek dört top ipekli kumaş çalmış lar ve mantolarının altına saklayıp savuşmuşlardır. Bu sırada mağaza sahtbi İbrahim Beyle tezgâhtar gelmiş, fakat kimse bulamayınca bir birlerinin yüzlerine baka kalmış • lardır. İbrahim Bey biraz sonra işi anlıyarak raftaki kumaş toplannı saymış ve dört topun eksik olduğunu görünce zabıtayı haberdar etmiştir. Şık Hanımlar Moda mağaza • sından çıkınca ayni surette hareket ederek Ragıp Beyin mağazasından da iki top kumaş çalmışlar ve mü teakiben şapkacı Kâzım Beyin mağazasından da birkaç güzel şapka çalarak misafir kaldıkları eve dönmiişlerdir. O gece ev sahibine bu kumaşları &atın aldıklarım söyle • mişler ve bir iki metresini de kendilerine hediye ettikten sonra ertesi gün «banyolara gidiyoruz» diyerek tstanfaula kaçmak üzere, Yalova otobüslerine binmişlerd'ir. Moda mağazasımn bu htrsızlıktan polisi haberdar etmssi ÜTerine kadınların yabancı olduklarını anlıyan zabıta, yollarda tedbirler almış, neticede Yalova otomobiline binerlerken Naime ile Sultana yakalanmışlar, Aliye i*e kumaşları alarak başka bir OtobUsie Yalovaya kaçmaya fliOTsf' fak olmuçtur. Maamafih Yalova Ukelesinde bilet alırken polis şüphe üzerine eşyasım aramış, toplarla ipekli kumaşlar meydana çıkınca Bursayı telefonla haberdar etmiş, Aliyeyi de mahfuzen Bursaya göndermiştir. Bu üç kadın tevkif edil > mişler ve şık kıyafetlerile Tevkifaneye götürülmüşlerdir. Şayani dikkattir ki; diğer mağazalardan ça • lman e^yalar, firmalarmdan anla • sılmif ve mağaza sahipleri bu hırsızlıktan ancak polisin vaziyeti mey dana çıkarması üzerine haberdar olmuşlardır. Matc. D RADYO\ Türkiye Almanya ticareti Iktısat Işleri r Bu aksamki orogram j İSTANBUL: 1933 senesinde Almanyadan it halâtımız bir sene evvelkinden 5.3 milyon mark daha fazla olmuş, yani % 1 7 d'erecesinde çoğalmış, ihracatımız ise 2,2 milyon mark azalarak % 5 , 5 nisbetinde sukut etmiştir. Fakat kıymet üzerinden husule gelen bu temevvüçlere bakarak iki taraf mübadelâtı hakkında bir hüküm vermek doğru olamaz. Zira eşya fiatleri üzerinde 1933 senesinde mühim sukutlar müşahede olunmuştur. Bunun içindir ki 1 9 3 3 te memleketimizden Almanyaya yapılan ihracat hacmen arttığı halde fiat sukutu dolayı»ile kıymetçe biraz düşüklük husule gelmiştir. Meselâ, 1932 senesinde Türkiyeden Almanyaya sevk ve ihraç olunan kuru üzüm takriben 15,000 ton, kıymetçe d e 8,700,000 mark tutmuşken, 1 9 3 3 s e . nesinde bu miktae üçte bir dere cesinde fazlalaşarak 20,150 tona yükseldiği halde kıymetçe 8,280,000 markta kalmıştır. Berlin Türk Ticaret Odasının bu mevzua tahsis ettiği yazısında da kaydedildiği gibi eğer kuru üzüm Ierin 1932 senesindeki fiatlere satılmasına 1 9 3 3 senesinde imkân görülebilseydi yukarıda mevzuu bahsedilen ihracatımızdaki 2,2 mil yon marklık kıymet sukutu yalnız bu yüzden kapanacak ve Türkiye den Almanyaya ihracatta kıymetçe hiçbir gerileme vaki olmıyacaktı. Filhakika 1 9 3 3 senesinde ihraç edilen üzümlerimizin 1 9 3 2 senesi fiatleri üzerinden vereceği kıy • met 11 milyon markı tutabilecekti. Şu kısa misalden anlaulacağı veçhile, Almanyaya ihracatımızda görülen 2,2 milyon marklık gerile me bilhassa fiatlerin umumî tenezzülünün bir neticesinden başka bir şey değildir. 18 plâk neşriyatı 1S.30 franaızca ders19 muhtelif neşriyat, Ajans haberleri 19,30 Türk musikısı (Refik Bey, Fahire H., Safiye H., udî Refık Talât Bey, Fikret Bey) 21 Refik Ahmet Bey tarafındari konferans ve Ajans ve bcrsa haberleri 21,30 Necip Yakup Bey orkestrası tara fından muhtelif eserler. VÎYANA: 17,40 org konseri 18,10 konferanslar19 «Parsifal» Wagner'in opsrası istira hatlerde ve programm sonunda: Havadisler. BUDAPEŞTE; 18,05 salon orkestrası 19,05 Amerlkadan nakil 19,35 konferans 20,05 operî orkestrası tarafından konser: (Beethoven, Ravel, Saint Sâens) 21,20 kon ferans 21,55 org konseri 23,05 havadisler ve Tsigan havaları 24,05 cazbant. VARŞOVA: 18,10 senfonik konser 18,55 konfe rans 20.25 tefrika, plâklar 20,50 havadisler 21 05 senfonik konser devam ediyor 22,25 Chopin eserlerinden pi yano konseri 23,20 konferans 23,35 oda musikLsi 24,05 muhtelif. BÜKREŞ: 18,05 Tsigan orkestrası 20.05 konfe ransiar, plâklar 21,05 şarkılar 2125 orkestra musikisi: (Auber, Wagner, Massenet ve Franz Lehar) 22,50 havadisler müteakiben: Bir lokantadan naklen hafif musiki parçalan. BELGRAT: 18,05 opera şarkılan: (Donizettl, Bizet, Verdi ve Mascagni) 18,35 orkestra konseri 20 havadisler 20,05 keman konseri 20,35 musahabe 21,05 muhtelif 23,05 havadisler ve Tsigan havaları 24,05 dansing. LONDRA ( R e g i n a l ) : 20,35 orkestra ile hafif konser 21,35 dört el ile piyano konseri 22,05 orkestrs musikisi (şarkı ils) 23,20 piyano, viyolonsel ve şarkı konseri 24,20 havadis ler 24 35 dans havaları. PARİS: (Poste Parîsien) : 21,05 musahabe 21 35 konser 22,15 havadisler 22,25 gramofon plâklan ne§riyatı 23,10 caziaant. BRÜKSEL I (Franz) : 21,35 havadLsler 22,05 «Peer Gynt> İbsen'in piyesi. E. Grieg'in sahne mu sTrisi «24,05 havadislerv« bir fcabareden naKlen dana hayalan. 31 Mart Memleketimizin yetiştirdiği maddelerin en büyük alıcısı Almanya dır. Türkiye dahi ecnebi memleketlerden satın aldığı eşyanın beşte birini Almanyadan tedarik etmekte d'ir. 1 9 2 9 sanesi iptidasından 1933 teşrinievvel nihayetine kadar 4 s e . ne 10 ay zarfında 6 7 8 milyon lira tutan ithalâtımızın 130 milyon lirahk kısmı Almanyadan gelmiştir. İhracatımıza gelince; ayni müddet zarfında Türk istatistikleri 605 milyon liralık ihracatı umumiyemizden 8 0 milyon liralık kısmının Al manyaya kayitli olduğunu gösteri yor ki, Triyeste yolile transit ola rak giden birçok eşyamız d a ithal edilirse hakikî miktarın bundan çok fazla olduğuna şüphe yoktur. Hulâsa, Almanya, Türkiye ticareti hariciyesinde en mühim rol oynıyan memleketlerden biridir. Memnuniyetle kayde şayan bir nokta şudur: İki memleket ticarî münasebetlerine inkişaf vermek için Berlinde çalışan Türk Ticaret Odası 7 senedenberi cok kıymetli hizmetler ifa etmektedir. Bu hizmetlerine her sene d a h a fazia bir şümul ve vüs'at veren Oda kıymetli raporlarile h e m Almanyadaki Türk mallarmın alıcılarmı tenvir etmekte, hem de Almanyadaki satıcıları Türkiye ile iş yapmak fırsatları üzerinde toplamaktadır. O danın 7 senelik hayatı, mütemadi yen muvaffakiyetten muvaffakiyete ulaştırılmalkta o l a n mesaâsinin iyi bir idare altında neler y a p m a ğ a kadir olduğunu vazih bic surette göstermektedir. Melâhat tatlı tatlt gülüyor, sen gitgide coşuyordun. Melâhatin önünde diz çökmüç dizlerini öpiiyor, ellerini yakalamağa çalışıyordun senin sevgini her saniye biraz daha kuvvetle hissettim. Fakat bilsen bu toplanan sıcak, coşkun hislerin birden soğuyup yıkılması ne acı oldu. Emi nim hayret edeceksin. Bu kız, deli, beni ne zaman sevdi, ne zaman soğudu diyeceksin.. Bilhassa ne zaman sevdi; değil mi?. Seni sevdiğirru hiç anlama dın. Çünkü fazla sevdim. Sersemliye . cek, muvazenemi kaybedecek, ürke • oek, kaçacak kadar fazla sevdim. Lâkin senden kaçtığun, kaçmak istedi ğkn kadar sana yaklastım. Sana yak • laşfagun, seni düşündügüm kadar da beni sevmediğini anladtm. Ben senin için ne idim?.. Hiç!.. Daha dogrusu, bir iki saat, benim mazimi düsünmek, istikbalimi görmeğe çahşmak aklma bile gelmiyordu. Bir defa bile bana: « Benden evvel kimse sevdin mi? ve yahut beni dahna sevecek misin?» Diye sormadın; sadece gözlerime bakarak: « Beni seviyor musun?» Dedin ve cevabımı beklemeden htrçın bir hareketle kollannı belime sa. rarak: « Seni istiyorum)» diyerek ilâve ettin. Ağlamamak için dudaklannu ı sırdığımı, ne kadar ıshrap çektiğimi görmüyor, anlamıyordun. Sade seni itip kaçtığun içm bana lânet ediyor dun. Seninle eğlendiğimi, oynadığımı zannediyordun. Halbuki boynuna ip bağlanüıp havaya bnakılan vızlıya vızhya uçmağa, kaçmağa çabalıyan bir zina böceği gibi oynatılan bendim. Ve sen daha hisleri, düşünceleri te kemmül etmemif, merhametin, msanIığın ne demek olduğunu anlıyamamış bir çocuk gibi birkaç dakikalık zevkin için, benim bütün hayatımı kokünden kopanp boşluğa doğru fırlatmakta tereddüt etmiyordun. Beni hırçınla.şl.ran senin kollannm arasmda yuvarlanacak hayatım değildi; beni böyle düşünmi. yecek kadar sevmemendi. Bütün bunlara rağmen sana geliyordum. Kendi me, beni süriikliyen hislere lânet ede rek geliyordum ve sana yaklaşmca beynimi tırmalıyan düşünceleri, kal bimi oyan acılan, herşeyi' unutuyor • dum. Zaten unutmasam da sana der . dimi anlatamazdun. Vereceğin cevaplann, acımı daha dertnleştirmesmden korkuyordum. Yegâne dertleatiğim insan Melâhatn". En iyi arkadaşun, en çok sevdiğun ve anlamadığım kadtn.. Yalnız onun yanında gururumu ve izzeti nefsimi unutuyor, bütün duyduğum ıstıraplan anlatıyordum. Bana hayretle bakıyordu. O, hayahnda hiç sevmemisti. Onun iç.n aşk kelimesinden saçma birsey yoktu. Bana: Gözlerinde öyle kat'î, öyle keskin bir mana vardı ki sadece: «Peki» dedim. Fakat perşembeye kadar merakırp dan çıldırıyordum. O günün benioı için «,ok fena bir gün olacağından knrku . yordum. Fakat içimde ümit te vaıdu Belki de o gün beni sevdiğini anlıya caktım. Nihayçt perşembe geldi. Ben de sana kostum ve sana karsı h»r ZB mankirvden daha iyi, daha sokulgan, daha sevdalı davrandım. «Bugün benden aynlma» diye yalvarmamak için kendimi zor tutuyordum. Her arzunu yerine getirmek, kendimi sevdirmek için çnpındun. Senden aynlırken da • yanamadım: « Ben gittikten sonra ne yapa caksın?» diye sordum; sualimi mâna. siz bir iki kelime ile kapattın. Aynl • dık. Beynim donmuş, bütün vücudüm kınknış gibi idi. Melâhate kadar nasıl gittim? Beni perdenm arkasma nasü sakladı ? Bunlan anlatamıyacağım. Yalnız budiğim birsey varsa benden aynldığından tam bir saat yirmi daki ka sonra sen orada idin. Melâhatin karşısmda oturmuş, senin muhabbeti • ni kabul etmek lutfunda bulunduğu, seni evine kabul ettiği için teşekkürler ediyordun. Biraz resmî başlangıçtan sonra, ayni bana söylediğin sözleri söylemeğe başladın. Eger perdenin a • ralığmı ve gözlerimi kapasaydım bir buçuk saat evvelki anı yaşadığınu zannedecektim. Bu kadar az ara ile tamamile iki değiştk kadına karşı nasıl ayni heyecanı hissedebiliyordun. Per . deye tırnaklanmı geçirmiş, kendimi dik tutabilmeğe çalışırken Melâhat tatlı tatlı gülüyor, sen gitgide coşuyordun. Onun önünde dizçökmüş, dizlerini ö • püyor, ellerini yakalamağa çalrçıyor • dun. Perdeyi kapadtm, biraz sonra Melâhatin hizmetçileri çağırmak için kullandığı zil çaldı. Perdeyi tekrar a raladım, sen şafkın şaşkın etrafına ba. kıyordun. O, gülerek sigara tablasını yere devirdi. Içeri giren hizmetçiye şurasmı topla diye emretti. Sana da gülümseyerek: « Güle güle beyefendi» dedi. Mecburi çıkıp gittin. Ne gözlerimde bir tek yaş, ne içimde bir tek arzu yoktu. Eger beni yerimden Melâhat çekip çıkarmasaydı olduğum yerde saatlerce kalacaktım. Korkarak: Alman istatistiklerine göre, son 3 sene zarfında memleketimizle Almanya arastndaki mübadelâta dair Oda 5 ve 6 numaralı raporlarında mücmel bazı ihsaî malumat vermiştir. Bu istattstiklere göre, heyeti umumiyesi Itibarile iki memleket mübadelâtı 1 9 3 3 senesinde bir sene Almanyaya ithalâtın yani Tür • evvelkinden d a h a fazladır. 1932 se kiyeden Almanyaya ihracatın AI • nesinde 71,1 milyon mark tufen iki manyamn umum ithalâtındaki nisbeti memleket alışveriş yekunu 1933 se1933 senesinde % 0 , 9 tutarak bir senesinde 74,2 mîlyon marka yükselne evvelki vaziyetini muhafaza eySon 3 sene içinde ithalât ve ihracatımiz Alman rakamlarına göre aşağıda gösterilen derecelerde te mevvüç etmiştir: lemiştir. Türkiye . Almanya ticare tinde kıymetçe husule gelen inkişaf daha ziyade umum ticarette göze çarp maktadır. Böylece iki memleket arasındaki umum ticaretin Alman y a n m umum haricî ticaretindeki nisbeti de artarak 1932 de % 0 , 7 ARZI ŞÜKRAN. Gribin zatürree ile iht'lâtından kur • tanl^mıyarak beş gün içinde ebediyen aramızdan aynlan sevgili annemizin cenaze merasiminde bulunmak ve yahut elemimize yazı ile işt:rak etmek suretile büyük eseri msaniyet gösteren aile dostlanmızla, arkadaşlanmıza v e muhtelif teşekküllere ayrı ayn şükran ve minnet hislerimizi arza, yaralı kalbimiz mâni oluyor. Bu vazifeyi ifaya muhterem gazetenizin delâletim rica ederiz efendim. Merhumk*nin ailesî namuva: OğuDan Zinnur Ziya Tank Ziya Milyon mark üzerinden İhracatımız Ithalâtımız Umum 1931 52,6 47,4 100,0 1932 40.1 31.0 71,1 1933 37,9 36,3 74.2 POLİSTE Bayram yeri kaza arından... Küçükpazarda oturan kunduracı Ahmet Efendinin sekiz yaşındaki oğlu Salih evvelki gün Cibalide bayram yerinde salıncaktan düşerek başından ağır surette yaralan mış, hastaneye kaldınlmıştır. c den 1 9 3 3 te % 0 , 8 e çıkmıştır. Yunanistandan döneh tajryare filomuz (Birind sahifeden mabat) rafı ve birçok müesseseler gösterilmîştir. Tayyare zabitlerimiz, Yunan Reîsî • cumhunı Hazretleri tarafından kabul edilmişler ve 20 dakika kadar M. Za • imisin nezdinde kalmışlardır. Samimi • yet havası içinde geçen bu mülâkat esnasında Yunan Reisicumhuru, Türk Yunan dostluğundan hararetle bahsetmiş, bayramlarma iştirakimizden mü • tevellit memnuniyetmi anlatmış, Türk tayyarecilerile t*lebewn yüksek me ziyetlerini muhabbet ve takdirle ya • detmiştir. Yunan BaşvekiH M. Çaldaris ika metgâhmda tayyarecilerimiz şerefine bir çay ziyafeti çekmiş ve kendilerine ba ziyaret hatırası olarak hükumet namı • na birer madalya vermiştir. Stadyomda tertip edilen spor eğ lencelerinde halkm yaptığı büyük tezahürat ta tayyarecilerimizde çok iyi intibal?r bırakmıştır. At<nadan av detlerinde Selâniğe uğrıyan tayyareci lerimiz, Büyük Gazinin evini ziyaret etmişler ve orada da şereflerine tertip edilen ziyafetUrde bulunmushıdır. sevdiğine, bana ihanet etmediğine inan mıyordum ama görmek, duymak bir saat sonra başka bir kadınla. ayni, ayni. .. İmkânsız, bundan sonra seni göre mem. Sana berhangi bir erkeğe bak . tığım gibi bakabilecsğim güne kadar İstanbula dönmeyeceğim. Şimdi gar dayım. Trentn kalkmasına daha beş dakika v&r. Artık mektubu kapamak lâzım. Sana herseyi anlatmadan Istanbuldan aynlamadım. Maamafih ken dimi bu dakikada sana saadetler te • menni edecek kadar iyi hissediyorum. Sureyya PERlHAN ÖMER Man^al kazası Topanede ördekağzı mahalle sinde oturan ameleden Hüseyin Ağanın üç yaşındaki kızı Zülfiye dün odada oynatnakta iken mangalın üzerine kapaklanmış; vücudünün muhtelif yerlerinden yaralanmı^tır. Çocuk hastaneye kaldınlarak tedavi altına alınmıştır. İzmirde intışar eden bu teknık mec muanm 7 nci sayısı çıkmıştır. Kristal ve ayna sanayiimiz, sesll sinema, mazut motörleri, elektrikle aydınlık projeleri, marangozlukta cilâ bahsl, modern teknik âlemi, nitrürasyon usulü ile çelikleri sertleştirme, Lşçi defteri başlıklı birçok kıymetli fennî ve sınai yazılar vardır. Tıp Fakültesi Döçentlerinden doktor Mahmut Sadi Bey (Veraset ve Içtunaî, Terbiyevî netıceleri) ismıle yeni bir eser neşretmiştir. Bu kıymetli eseri tavsiye ederiz Fen ve san'at YENi ESERLER Veraset Varhk Varlığın 18 inci nüshası mütenevvi ve kıymetli mündericatla çıktı. Müşavir profesör Malsın bütün maarifçileri alâkadar eden gayet mühim bir musahabesinden başka Abdulhak Şinasi Beyin nelis bir yazısı, ibrahim Necmi, Yaşar Nabi, Hilil Nünetullah, Veli Necdet, Ce mü Sena, ibrahim Beylenn ede biyata, felsefe ve iktısadiyata dair makaleleri, Yakup Kadri Beyin tefrika piyesi, Papazoğlunun yunancadan tercüme ve gayet güzel b:r hikâyesi, Ahmet Mu hıp, Ziya Osman, Hâmit Macit ve M. Şefik Beylerin şıirleri bu nüshayı süsle mektedir. Bütün münevver gençliğe bu edebiyat ve fikir mecmuasını tavsiye edenz. Bugün T Ü R K MUMYALAR Müzesi sıreraasinda Ankara vüâıet.nde ipekböcekciliği Beypazarı, Nalhhan ve Ayaş kazalannda yapılmakta olan kozacıhğm genişletilmesi Ankara Vilâyetince takarrür etmiştir. Vilâyet umumî meclisi bütçe encümeni tarafından tetkik edilmiş olan ziraat bütçesinde bu husus için tahsisat kabul edilmiştir. Konulan tahsisat, buralarda yapılan koza yetiştirme faaliyetinin fennî bV şekilde icrası için kozacıları tenvir edecek koza ustası içindir. Koza ve böcek ustası koza zamanmda böcek haneleri dolaşacak ve gördüğü noksanları, muvafık olmıyan şekilleci tashih edecektir. Fransızca sözlü ve tamamen renkli muazzam bir san'at harikası FAY WRAY LİOHEL ATVVİLL Programaiiâveten: ^BEYTULLAHAM' dan KUDÜSK ) Fılistin manzaralan SARAY (Eski Glorya) snemasında Hâle sinemasirda Türkce sesli sözlü ÜSKÜDAR f.Emin n maba;t ve hiiamı Fıltnin uzunluğu hasebıle bu hefta raatineler saat 2 4, 15 6,5 ve suvare tam 9 da başlıvacaktir. SEFiLLER Nişanlanma Avukat Galip Beyin kerimeleri Ko caeli muallimlerinden Fahriye Hanım. la kıymetli hâkimlerimizden Kemal Beyin nisan merasimi birçok güzide zevat huzurunda icra edilmiştir. Gençlere saadetler düeriz. K i N G KONG Ilâveten dünya haberleri Yarın matinelerden itibaren « Çok üzüldün mü?» diye sordu. « Hayır, teşekkür ederim. Bana iyilik ettin» dedim. Yalan söylüyordum, zaten seni sevmeğe başladıgnn gündenberi yalan söylemesini pek güzel öğrenm'ştim. Melâhate mütesekkir değildim. Bana « Yavrucuğum diyordu. Bir er iyilik ettiğini bildtğim halde ona kır . kek için bu kadar üzülmeğe değmez. gındım. Sana olaa aşkımla beraber oDüşün ki bu adam seninle eğHeniyor. na olan arkadaşlığımı da kaybetavş • Ya sen de eğlen veyahut vazgeç.» \ tim. Niçin, bilmiyorum; nasıl olsa beni i P E K snemasında Nisanın 4 üncü çarşamoa günü saat 18,30 da İstanbul ArkeolojLsi Fransız Enstttüsü azasından M. Sausset (Sose) tarafından Ünyon Fransezde «Şimdifci Turk edebıyatı> hakkında konferans verılecektir. Konferans SARIŞIN Kukla fi'minde gö.ünec = kt"r. ,N HâRVEY