» 24 Mart 1934 Cumhuriyet U KLA I Kö Kömür ve odun deposu sahibi Şükrü Efendi yalnız başına yaşıyan bir adamdı. Çoluğu çocuğu olmadığı için yegâne zevk ve merakı şu idi: Kelebek kolleksiyonu yapmak. Şükrü Efendi bir hafta hep cumayı bekliyerek çalıçır, o gün kırlarda gezip dola • şarak yakalıyacağı cicili bicili hayvancıkları düşünürdü. Yağmur yağdığı haftalar da yazıhanesinin üstünde kendisine ev vazifesini gören kısımda oturur, evvelce tuttnuş olduğu kelebeklerini ayırmak ve sıralamakla mesgul olurdu. Şükrü Efendi, on sene zarfın da Türkiyenin en mükemmel kolleksivonunu vücude getirmisti. İstanbula gelen ecnebilerden Şükrü Efendi de böyle harikulâbir kolleksiyon bulımdugu lenmesi bütçesini oldukça sars mıştı. Kolleksiyonu görmeğe gelen ecnebilerden birine nekadar kelebeği varsa hepsini satıp çıktı. Bu satış muamelesinden küçük Ahmet iki türlü kazanmıştı. Hem üstübaşı ve birkaç senelik yiye • ceği çıkmış,' hem de kelebekler den boş kalan yer onun odası olmuştu. Şükrü Efendi bu netice karşı sında kendi kendine şöyle söy leniyordu: fnsan her cih°>ven mes'ut olamaz ya.. Eskiden kelebeklerim yegâne saadetimi te«kil ediyor du. Şimdi de A^medim! Şükrü Efendinin kalpten ge len bu sefkati mükâfatsız kal madı.. llk zamanla» dili söyle • Amerika Birleşik Hükumetle • leri dahilinde (SenLui) şehrin > de çıkan Amerika muallimler birliği gazetesi ora çocuklarının bilgi ve zekâlan hakkında garip bir istatistik neşretmiştir. Şikagolu bir muallim, tahsil ve terbiyesi kendisine tevdi edilmiş talebenin haiz oldukları ma MCMLCKETLEME ÇOCUKLAR. ( Mektepliyazıları) Kastorlar lumatı ve şu neticeyi elde etmiştir. Bunlardan yüzde 17 si yıldız nedir, görmemişlermiş, yirmisi sütün koyundan, keçiden veya inekten sağıldığını bilmiyor, bunu kimyevî surette meydana getirilen birsey zannediyormuş. 45 i tarla nedir, ancak sinemada görmüsler. Bircoğu da etini çok sevdikleri halde koyunu da ancak kitaplardaki resimlerin den tetkik edebildiklerini söyle mislerdir. Eper bu bir hakikatse Ameri kalı hocalar iftihar etsinler doğrusu! Amerikalı küçük yıldızların alttsı bir arada Bilmeceyi halledenler Kastorlar Avrupa ile Amerikanın şimalinde bulunurlar ve kemirici hayvtanlar cinsindendir ler; arka ayakları kaz ayağı gibidir. Kuyruklan ise pullu ve ufkî olarak yassıdır. Kastorlar genç ağaçlara pek düşmandırlar. Bunlan gece ke mirerek su kenarlanna götürür orada yapmış oldukları setleri takviye ederler. Su kenarlan nın iki taraflan adeta bir Kas • tor köyü halini alır. Bir dülger gibi çalısan bu hayvanlar mükemmel ve sağlam kuIübeler yapmak hususunda pek mahirdirler, bu suretle su akmtılarını durdurur ve bulunduk ları mıntakafan su basmasına sebep olurlar. Yaptıklan kulü belerinin büyükleri 18, 20 hatta 30 küçüklerin ise 8, 10, 12 tane Kastor alacak derecededir, Kendi aralarında çok iyi ge çinen bu hayvanlar bir düsman hücumuna uğradıklannı sezin ce kuyruklarını suyun kenarına vurup bu suretle çıkardıklan bir nevi tokmak sesine benziyen ses< lerle birbirlerini haberdar eder • ler, çabucak birlcşerek hasımla • nnı uzaklaştırmasını bilirler. Kactorun derisi terbiye edil • dikten sonra pahalı ve kıymet tar bir kürk olur. Sen Jozef Fransız lisesi «nıf 6 Orhan Alâettin Çocuk portreleri 5 lira kazandı • Geçen ayın bilmecesinde bi • rinci mükâfat 5 lirayı kazanan Kadıköyunde doktor, kimyager binbaşı Hikmet Beyin oğlu Me tin Bey matbaamıza müracaat ederek ikramiyesini aldı. Bu ve • ile kendisinin bir resmini ba nu duyanlar gelip onu hayretle »eyrederler, bazıları da satm almak için mühim paralar teklif ederlerdi. Fakat Şükrü Efendi kolleksiyonundan ayrılmağa bir türlü razı olmazdı. Buna rağmen bir cuma günü birdenbire hersey degişti. Gene yağmurlu bir haftaydı. Şükrü Efendi kolleksiyonunun bir kısmına yeni camekânlar yapmak için deposunda küçük tah ta parçalan aramaga jtelmiçti. öteyi beriyi araştınp dururken pek yakından gelen bir inleme kulağma çarptı. Kim o? Diye seslendi. Sualine kimse cevap vermemekle beraber in leme yava*lasmı«tı. Sükrü Efendi »csin geldiği tarafa dogru yak la»tı. Kömür çuvallannın arasından bitkin, harap ve korkudan gözleri dısanya fırlamu bir ço cuk karşısına çıktı. Sükru Efen di artık camekânı, çerçeveyi ve kelebeklermi unutmustu. Çocukcağızı alıp yazıhanesine götürdü. Gerek yolda, gerekse yazıhane de yavruya «ordugu bütün sual leri cevapnz kahyordu. Adm ne? Annenin babanm adı ne? Nerede oturuyorsunuz? Tabiî btt vaziyet karşısmda yapılacak şey çocuğu götürüp ka rakola teslim etmek olacaktı, değil mi? EveU Fakat kalbi cok »efkatli olan Sükrü Efendi «öy . ledü«ündü: Bu çocugun muhakkak ki anneti. babası. yok.. Var»a bile biç füphesiz hayırsus insanlar1.» Binaenaleyh onu basnma bastp evlât edinmem daha muvafık oIacak! Birkaç gtm îçîn'de re«mî mua meleleri yaptırdı. Yavrunun adını 3» Ahmet koydu. Şükrü Efendi haricen zenein gorünmekle beraber depo*unun alısverisile ancak kimscye mub, taç olmadan yaröracak kadar bir para kazanabiliyordu. İkinci bir canın beslenmesinin sırtına yük miyen, kulağı işitmiyen, kendi sine yapılan bütün hitaplara bosgözlerile aptal aptal bakmaktan başka bir cevap veremiyen ço cuk yavaş yavas işe alıştı. tnsan arasına karıştı. Şükrü Efendiye karşı olan minnettarlığını her fırsattan istifade ederek göstermek isti yordu. Aradan on sene geçmişti. Gene bir cuma günüydü. Şükrü E fendi, Ahmedi bulduğunun yıl dönümünü kutlulamak için ona güzel bir çift ayakkabı almıştı. Ahmet te: Velinimetim, dedi, benim de size bir sürprizim var. Sükrü Efendiyi elinden tuta • rak odasına götürdü. Orada u zun zamandır gizli gizli yapheı kelebek kolleksiyonunu göster di. Sonra ilâve etti: Artık siz kömür, odun i • şile mesgul olmıyacaksmız. Ye rinize ben çalısacagfim. Sir d* bu başladıgım kolleksiyonu ta mamlıyarak dünyadaki yegâne zevkinizle basbasa kalacaksınız! Bilmeceyi doğru halledenlerden blze resım gondermiş olanlarm fcfrığraflarııu zahmetlenne mukabll basıyoruz. Fakat bilmeceyi doğru halletmek mutlaka mukâfat kazanmı; olmak değıldır Buna dlkkat etmek lâzımdır. Soldan sıra ile: 1 Beylerbeyl Neclâ Fethi. 2 Boğazıçı Kandllli Guzel Nurizade 3 Ankara Turk Maarlf cemıyetı mektebi 2 nci smıf talebesinden Attllâ NecatL 4 Beykoz Yalıkoy Oaziyunus sokağı 26 numarada Mehmet Nuri. 5 Eskışehir Ordupazarı civarı N L Reşat. 6 D.yarbekir Zıya Gokalp mektebi Emıne. 7 Devell baytar Vehbi Beyin kızı Afife. 8 Konya Gazi Paşa ilkmektebı 1034 Bulent Neşet. 9 Bursa Setbaşı Namazgâh mektebi 11 Adana Mehmet B A 12 Gonen ılkmektep 8 numaralı Orhan. 13 Tefennl ilkmektep Sabıha 14 Kadıkoy Gazi mektebi 437 nu maralı Sadiye Avni, 15 Erzurum Gazi mektebi 208 nu maralı Hatıce Hanım ve Beyler. FAYDALII Âsım Tevfik Bey Dünyanın nüfusu Isviçrede Bern sehrinde neş rolunan bir istatistiğe göre 1933 senesinde bütün dünyanın nüfu su 1,767,352,204 kişi imiş. Diğer taraftan verilen bazı Mart bulmacası) 1 2 J 4 5 S 7 1 ind sıra : OnunJ a yürünüliir. 2 » » : Ağn verir 3 » » : Yüzü renkli insanlardan sıyoruz. Küçük Metinin hayal ı da böyle talihli olmasım temen • ni ederiz. 30 numaralı Fatma. 10 Bursa Muradıyede Cumhuriyet mektebi 471 Zaîer Osman. Türkçe konuş! Kısmet olup yabancı topraklara gidersen, Göreceksin: Çok sever onlar kendi dilini! Bir söz söylemiş olsan başka dille eğer sen O milletten uzatmaz sana kimse elini!.. malumata nazaran da cihanın sakinleri her sene 12 milyon miktarında artmaktadır. ölenlerin ve doğanların ade di fazla değişmediği takdirde Fransanın 78, İngilterenin €7 sene, Almanyanın 50, Kanadanın 24, Türkiyenin 21 sene sonra nüfusları iki misli olacaktır. Acaba bukadar artan insan lar nasıl yiyecek bulacaklar? Fakat korkmıya hacet yok. Kimbilir o zaman yeni yeni ne icatlar ne kolay karın doyurma vasıtaları meydana gelecek! biri 4 5 6 7 » » : Girilecek yerin cem'i » » : Büyükçe bir askerî kıt'a » » : Elin içi » » : Hint hükümdan Bu suretle haneler doldurulduktan sonra soldan sağa doğru da 1 inciden yedinciye kadar her hane yukandan aşağı okunduğu vakit gene ayni ke i melerin hâsıl olduğunu göreceksiniz. Doğru cevap gönderenlerden birin • ciye 5 lira, ik nciye zarif bir ciiz • dan, üçüncüye Foto Etemde 6 kartoostal bir ağrandicman yap • tırma hakkı, diğer yüz kiyiye muhtelif hediyeler verilecek, fotoğraf yolhyanlann da resimleri basılacaktır. Cevaplar martın son gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk sahifesi muharriri» adresine gönderilmeli ve mutlâka gazetede çıkan rakam'.ı parça da kesüip mektuba konmalıdır. Ba sartlara ria yet etmiyenler mükâfat kazanamazlar. Demek: Dil taassabu milliyet sevgisidir, Kim ırktnı sev.erse dilini öyle sever! Senin duyacağın şey: Türk sözü, Türk sesidir, Yabancı söz dinleme halü bir Türksen eğer!.. Dilini kim değiştir derse ona bağla kin, Aksini yap: Türkçeyi cihana yaymak dilei Bütün eenebilerin dillerini bil, lâkin, Sırası gelmedikçe söyleme bir harf bile!.. Zen sana söylemedim mi acımaz diye... Bak, gülerek geliyorsun! Evet babacığım! Na$d, bari kb'kü filan içinde kalmadı ya!.. Hayvr babacığım. Bekledim, bekledim, dişçi gelmedi.