üyku . zamarilanndan maada gününün Jıiç bir dakikasında se> olmıyan Joan joan Kravfordla yirmi dört saat Yıldızların hayatı hiç te zannedüdiği gibi cazip değildir; çok yorucu, çok müşküldür. İnanmazsanız Joan Kravfordu dinleyir Holivut, şubat (Hususî) Şimdiye kadar »inema âleminde binlerce defa söylenmiş bir hakikat var. Onu bugün ben de tekrar ederek söze başlamak mecburiyetindeyim. Birçok genç kızlarm ve delikanlıların kıskançhkla şöhret ve yaşayış larına gıpta ettikleri filim artist lerinin hayatı hiç te üzenilecek bir şey değildir. Çok yorucudur. Çok ' angaryalıdır. Çok can srkıcıdır. Son günlerde buradaki meşhur san'atkârlardan Jean Krawfordun tetkik ettiğim 24 saatlik hayatı bu mütaleaların nekadar doğru olduğunu nazarımda bir kat daha ispat «tti. Zavallı kadın bir kece gününün ekseri kısmını stüdyoda geçiriyor. Evine yorgun argın dönüyor. Ma kiyajını yıkamağa, temizlemeğe b:le takat ve kudreti yoktur. Şezlonga uzanıp biraz dinleniyor. Çünkü istirahat için ancak bu kadar vakti vardır. Sekiz on saatlik bir kurutuyccr. Manikürcü de bu esnada tımaklarını parlatıyor. ! Dsrken efend m saat on ikiyi çalıyor! Joan kendini yatağa dar atıyosr. * ** Sabahın ilk ıştkları ortahğı ay dınlatmaya başladıjı sıralarda cda hizmetçisi kahvesini getiriyor. O nunla birlikte tepsinin üstünde bir kaç gazete ve telgcaf ta var. Fakat bunları hemen okuması kabil değil.. O kadar vakit nerede?. Ancak yolda otomobilde giderken belki göz gezdirebilecek! Kahveyi alelâcele içiyor. Banyoya girip, birkaç dakika içinde bir duş yapıycr. Artık, giyinmiştir ve gitmsk üzeredir. Otomobili garajdan çıkarken köpekleri havlıyor. Joan stüdyodaki locasına girip elbiseşini. djç,*i:tirİYor Makiyajını Bu hayata nasıl katlanıyorsunuz? Günde bir iki saat olsun yapayalmz başınızı dinlemek ihtiyacını duymuyor musunuz ? Hakkınız var, dedi, çok yoruluyorum, çok üzülüyorum. Fakat hiçbir zaman bu işi brrakıp kaçmal aklımdan geçmedi. Bos vaktim olmamasından çok memnunum. Bu faaliyet içinde ke.ndimi unutuyorum. Hayatın ıstıraplacmı hissetmiyorum. (Jean zannediyorum ki bu sözile kocasından ayrılma hâdisesini kastetmek Is tedi.) Diğer taraftan bugünkü vaziyetimi, mevkiimi, servetimi her »eyimi sinemaya medyunum. Binaenaleyh bu zahnaetlere zevkle katlanıyorum. Ya, filim artisti olmasay dım.. Ne olacaktım. Ancak bir hiç! P. N. Evelİn Knap Holivutta fotojenîhHğtte meşhur bir yüdızdır. İfte tfze bir pozu! Bu hafta gösterilen yeni filimler 0 da bir zamanmış! * Türk* te Bu, evvelce çirkin ve yaramaz bir mahlukken yavaf yavas deği • şen, tathla^an, güzellesen, tirinlesen bir kızın macerasıdır. Frarrcis de Croissetnin piyesinden adapte edilen «O da bir zamanrms!» ın bu »uretle şimdiye kadar epeyce ya nlıp çizihniş bir mevzu etrafında cereyan etmekte olduğu anlaşılmaktadır. Fakat rejisör bu peri hikâ yesroe yeni bir ruh, yeni bir hare ket vermiştir. Gaby Morlay gerek küçük macereperesti, gerekse o nun mütekâmil şekli iyi kalpli kızı çabsmadan sonra zannetnıeym ki yuvasında sakin bir gece »eçire cektir. Akf«m yeroeğini yerken, ertesi günkü işler için kâtib«»ine, evinin müdiresine ve diğer maiyetine birçok emirler vermesi, bazı kâğıtlar ve çekler imzalaması, muhtelif »uallere cevaplar bulması, birkaç defa telefonla konuşması lâzımdır. Yemekten kalkınca, öbür odada bekliyen kuvafiirünün, manikürcüsünün emrine amadedir. Zira, erte»ı günkü faaliyeti için ^imdiden hazırlık yapması icap etmektedir. Ku vafür, saçlarım düzelterek onlara hafif birer ondülâ»yon yapıyor. Sonra el^trik makinesile nemli telleri yapiyor, ortaya çıkryor, artık çalısmaya baçla * mtftnr. Sahneler birbhini takip edryor. Bir zaman geliyor ki projektörle rin ziyastndan gözleri kanlanıyor. Yorgunluk tan ayaklan tutmıyaoak hale geliyor. Bütün ümit öğle yemeği tatilinded'ir. öğleden «onra gene stüdyo, gen© faaliyet! * ** Bütün bunları gördükten sonra kendisine bilâ' ihtiyar fu suali sordum: ^ çok iyi yaratnustr. Filmin içhıdeki nagihanî vak'alar, feci sahneler gayritabiiliğe ve sahteliğe kapıl madan iyi tanzim olunmustur. Dekorlar, fotoğraflar da fena değildir. Teknik cihetine de ehemmiyet verilmiştir. Gabyden maada diğer mümessiller AndVe Luguet, Dubox karde;ler, Mauly, Jean Maks ve küçük Bara da vazifelerini iyi kavramiflardir. retle preosin onunla evienmesina ait en büyük manii ortadan kaldı nyor. Kordelâorn ekıeri tahneleri ta rihî kostümlerle oynanmıstır. Filimde bilhassa Fran*ase Rosay ve Jean Rizaud iyi oynuyorlar. Afk pençeleri <Saray* da Gençlik aşkı • • *Melek> te «Gençlik Aşkı» nın mevzuu bir çok operetler ve hissî komedilerde jereyan ed'en vak'alardan biridir. Genç bir prens çooukluk arkada*ı, alelâde bir eczacının kızı Annelise gönül veriyor. Prensin annesi ve tesrifat müdürü bu işe mâni ola • bilmek için her türlü entrikaya bas vuruyorlar, hatta kızı lekelemeğe bile çaltşıyorlar. Bu sırada meseleyi haber alan Avusturya Imparatonı eczacının güzel kızına asalet un vam vererek isi hallediyor. Bu su cAşk Pençeleri» maruf açık sasarısın yıldız Jean Harlovr ile onun ekseri filimlerde partöneri Klark Gablein çevirmiş olduklan bir fi • limdir. Kuvvetli bir aşkın muhtelif safhalarrm gösteren bu kord'elâda kismen Amerikan rihniyeti hâkimdir. Fiİîm fransızca dubledir. * * «tpek» te evvelce <Melek» te gösterilen Gary Cooper ve Helen Hayesin oynamıs olduklan <Ask Fırtraaları» nın tpekfilm stüdyolarındi türkçe sözlendirilmiş olan kopyası geçiyor. Artistik sinemau «Harp!» filmini göstermeğe devam ediyor. \ Karuf Fransız komediyeni r,,,by Morley <^ oir ta • manmıt!» Mmin&e. Ftansada Mari Beüden sonra meşhur yüdız Flarel de facia oynamağa başlamış, Sefillerde Fantin rolünü yapmi}tır. Lionel Barryore ayni zamanda bir ressamdtr. Lus Angeles resim »ergisinde ikinci mük&fat kazanmifUr.