;28KânuDuewel 1933 Camharivet" [meraklı şeyıer HiKÂYı Ahmet, kü çük bir bo yacı çocuğuy du. Ustü başı yırtık pırtık, başında eski bir kasket, minimini sandığı omzunda mü temadiyen so kaklarda dola şır: Boyacis beyim, boya yalım! Diye bağı ğırırdı. Bu se fil haline rağ men Ahmet neş'eli, güler yüzlü ve geveze idi. Kah • velerin önün • de durur bin türlü şaklabanlıklar yapardı. Ahmet ayni'j zamanda ça ' lışkan bir ço cuktu. San'ati ni çok severdi. En yaşlı, en Isıtıcı duvarlar İnsanuı birçok hayvanlarınki gibi tüylü derisi olmadığı için fazla üşüdüğünü, binaenaleyh sokakta gezerken üzerine kat kat elbiseler giydiğini, evinde otu rurken de bulunduğu yeri ateşle ısıtmaya çahştığmı biliyorsunuz. llk insanlann mağaralarda yaktıkları ateşlerin dumanı çıkması için üst taraftan açtıkları delik ocağm icat edilmesini temin et • miş, bunu sobalar, mangallar takip eylemiş ve nihayet kalorifer icat olunmuştur. Fakat bu her tarafa konan borulardan geçen sıcak suların ılık hararetinin temin ettiği rahatlık ta beşeriyet için kâf i gelmemiş tir. Amerikada yeni bir keşiften, ısıtıcı duvarlardan bahsolunmaktadır. Peki bu duvarlar nasıl ısmıyor ve nasıl ısıtıyor? Çok basit. . Du* varlarm içinde elektrik cereya nını harekete tebdil edecek tertiurefa Garbonun son çevirdiği «Kraliçe Kristin» filminde Krali • bat yapıhyor. Düğme açıhnca duçenin çccukluk zamanındaki rolüniî oynamak üzere 200 çocuk artist var ısınmağa sonra da ortahğı arnnndan bu yavru seçilmiştir. Adı Cora Sue Collinstir. Henüz altı ısıtmağa başlıyor. ' yaştndadır. Amerikada Pittsburg şehrinde birçok bina bu suretle ısıtılmış ve yapılan tecrübeler muvaffaki yetli neticeler venniştir. MÇMLCKETLÇME ÇOCUKLAR. FAtDAU B1L68LER | Büyük denizlerdeki tehlikeler Büyük denizlerdeki başhca tehlikeleri biliyoruz. Fırtına, buz dağları ve saire.. Fakat hiç akhmıza gelmiyen bir mesele de meğerse büyük denizlerde mühim bir tehlike teşkil ediyor • muş. Bu da tamamile batmayıp su üzerinde öteye beriye şer»«riyane dolaşan vapur ve gomi enkazı. Bu enkazdan senelerce, hatta asrrlarca mahvolmayıp k&lan • lar varmış. Nitekim ta 1843 senesinde kazaya uğrıyan. Sjlkut namındaki Meksika baytaklı yelken gemisi ile 1891 de kazaya uğrıyan Sergent ismindeki lngiliz gemisinin enkazı da yakında tahrip edilerek ortadan kal • dınlmıştır. Top ve bombalarla d«nizin di> bine batırılan o enkaz kendi • lerine bu muamele tatbik edil * meden evvel her an bur d*glan Bilmecemizî doğru halledenler Küçük Ahmet şık giyinmif müşterinin dan koşarak hayktrdt: Beyefendi, Beyefendi! ihtiyar bo • den yere bakıyordu. Fakir bo yacılardan daha iyi boyar, hoş yacı çocuğunun bu tok göz'ülüsözlerile müşterilerini eğlendi ğü beyin büsbütün hoşuna git rir, en tozlu ayakkabıları bile ti. Küçüğe dedi ki: birer aynaya döndürürdü. Benimle beraber gelmek O zaman mağrur ve müftehir ister misîn. Oldukça zengin bir bir yüzle müşterisinin yüzüne adamım. Çoluk çocuğum da yok. bakar, kendisine doğru atılan beş Sana evlât gibi bakanm. Yer ikuruşu kapar: çer, yatar kalkar, mektebe gi der okursun. Büyük adam olur, Teşekkür ederim! zengin olursun! Cümlesini bastırarak ayağa kalkar kalabalığa karışırdı. Ahmet bir an bütün bu güzel Bir gün Ahmet ayakkabısını vaitlerin kafasında doğurduğu boyadığı iyi giyinmiş bir beyin hulyalara daldı. Bu soğukta sı cebinden gazete çıkanrken ye • cak bir ev, mükemmel süslen re bîrşey düşürdüğünü gördü. miş bir sofra, sımsıkı giyilmiş güîlk hamlede Ahmet fena bir düzel elbiseler, kalın bir palto ne şüncenin tesiri altında bezini bu hoş şeylerdi. Fakat çocuk bir düşen şeyin üzerine attı. Bey cereyan eden vak'amn kat'iyyen an kendine geldi: farkında değildi. Çok teşekkür ederim beyim, Birkaç dakika sonra küçük bo* hakkımda lâyik olmadığım te yacı sokakta yalnız başına kal veccühler gösteriyorsunuz. Fa mışti. Ahmet, beyin para cüzdakat ne yapayım ki benim asıl vanını parmakları arasında evirip zifem, sizin yanınızda bulunmak çevirmeğe başladı. Fakat o neş'değil, şu küçük sandığımla sokak eli, kuş gibi cılvıldayan çocuk sokak dolaşarak para kazanmak, birdenbire dut yemiş bülbüle hasta anneme, mektepte okuyan dönmüş, bütün maneviyatı üzeküçük kardeşime bakmaktır. rine garip bir ağırlık çökmüştü. Bey bu cevap karşısında ya O zaman Ahmet derhal yap şaran gözlerinden yanaklarının tığı fenahğın farkına vardı. Hırüstüne kayan bir iki damlayı silsızlıktan doğan vicdan azabı dikten sonra cüzdandan beş li • yüreğini kemiriyordu. ra çıkarıp Ahmede uzattı. Derken, hemen kararım ver Bu iş hem ucuza maloluyor, hem de kaloriferden daha fazla temizlik temin ediyor muş! gibi ansızın vapurlara çarpa rak onları batırıyordu. Her derde çare bulmağa uğraşan mede niyet tabiî boyle hakikatte e hemmîyotsiz, fakat sırasında milyonlarca lira zarar ve binlerce kişinin ölümüne sebebiyet vcren birşeyi ihmal edemezdi. Satılık şehir Ev değil, konak değil, çarşı değil, satılık şehir!.. Bu İngüterenin fskoçyadadır. Adı da New Southwolddir. Satılık şehrin yerinde yirmi sene evvel ancak birkaç kulübe vardı. O zamandanberi balıkçıhk sayesinde büyüye büyüye bu hale geldi. Yalnız ne var ki oradaki Uçan değnek Yazın bir bahçede kışuı an bir oda veya salonda oyuncular toplanırlar. Biri elebaşı olur. ö tekilerin hepsinin gözleri bağlanır. Bir halka halinde toplamr lar. Elebaşı değneği birkaç kişi • nin başına dokundurarak gez dirdikten sonra birinin başı üs tünde tutar. Değnek kimin başında? Diye sorar. Değneği başlan #t» tünde hissetmiyenler değneğin kimin başında olduğunu zanne • diyorlarsa onun ismini verirler. Bu suretle kim bilirse elebaşı o lur, elebaşı da onun yerine ge • çer. Bilenler birkaç kişi ise kim evvel söyledise o kazanır. Sen, dedi, benim tahmi di. Her ne pahasına olursa olsun nimden çok daha iyi kalpli bir cüzdanı sahibine iade etmek lâçocukmuşsun. Allah hayırlı müşzımdı. Fırlayıp koşmağa baş teri versin! Talihin açık olsun! ladı. Birkaç yüz adım sonra müşAhmet tekrar teşekkür etti. terisine dar bir sokakta erişmiş Sonra ince sesile oynak bir şar • ti: ki tutturarak köşeyi döndü. Beyefendi, beyefendi cüz 8 danınızı alın! ı ^ ^ " ' ^ ' ^ ^ Adam evve lâ durdu, son ra Ahmede İçte güneş alçaldı, yok bu batışın dengi, doğru geldi. Sonbahta akşamıdır: Gökyüzü kıp kırmızıi Kendisine uzaGel, çocuğum!.. Dikkat et: Ufuklartn bu rengi #dan cüzda Tıpkı andırmıyor mu bizim bayrağımızı?.. nı güler bir * yüzle aldı. Teşek Uzakta tek başına parlıyan bir yıldız var, kür ederim çoKırmızt gök kubbeye beyaz bir ay yükseldi! cuğum. Bu iyi Bu hal bayrağımızı andırıyor ne kadar, hareketine karAy o giimüş yıldızın tatnam yanma geldi!.. şı sana çok büyük bir iyi Demek ki: Türk bayrağı alınmtş tan yerinden; Hk yapmak Bu derece çerefli hangi millettir?'.. Kimdir?.. isterim. Ne isDe ki, göğsün kabarıp iftiharla derinden: tersin. Gökte duran bayrağım dünyalara hâkimdir!.. ! Ahmet hiç cevap ;erme * Gökte Türk Bayrağı bütün binaları, rıhtımları ve sair tertibatı bir şirket yaptırmış, halka taksitle satmıştı. O şirket son günlerde iflâs e • dince tabiî iflâs kanununa tevfikan nesi var nesi yoksa satılığa çıkarıldı. Işte bu şehri de onların arasındadır. Lâkin bugün şehrin sakini ancak birkaç balıkçıdan ibarettir. Zira şirketin işlerinin bozulması şehirdeki içtimaî ve iktısadî ha yata darbe vurdu. Herkes b'aşka taraflara, daha rahat yerlere kaçtı. Metruk şehir şimdi denizin ve kumlann tehdidi altında. Eğer yakında bir talibi çıkmazsa ha • rap olup gidecek. Yazık doçrusu. G.j;n defa bumecemlâ 'doğfu MÎIe denlerden blze fotoğraf gönderenlerin resimlerinl basıyoruz. Bu seferlik mükâfat kazanamıyan bu küçük karilerimlze gelecek defalar talihin yâr olmasmı dileriz. Soldan sağa sıra ile: 1 Kartal, Maltepe Ukmektebi 73 Alâettin. 2 Doktor Behaettin Beyin kazı Saime. 3 İstanbul 56 ncı ilkmektep 222 numaralı hanım. 4 Trabzon Zeytinlik Ukmektebi 87 Muallâ. 5 Kayseri lisesi 410 Demir. 6 Mardin ortamektebi 177 Emin. 7 Tarsus Misaki Milli mektebi 527 Can. 8 İstanbul 56 ncl ilkmektep 241 Molla Sait. 9 Bu küçük kariimizin isim ve adresi mâatteesstıı oKunamamı^tır. 10 Malul gazüerden birinin yavrusu küçük karünıiz. 11 Kayseride Hikmet. 12 Düzcede ilkmektep talebe^nden Atıf. 13 Kadıköy Cevizllk Hacıahmetbey sokakta Nevhiz. 14 Şişli 18 inci ilkmektep 44 numaralı İrfan Sait. 15 İstanbul 6 ncı ilkmektep 272 Muallâ. 16 Balat 27 nci ilkmektep talebesinden Müeyyet. 17 Bandırma Ağırceza relsi Seyfettin Beyin kızı Ceyda. 18 Ankarada Ergun Çoban. 'l9 Üsküdar Hajmanlık Ukmektebi Muammer Şemsettln. 20 Beyoğlu 5 inci ilkmektep 31 Atıf. Tavuk ve civcivks Oyuncular bir bahçe, bir oda veya bir salonda toplanırlar. Bi ri tavuk, biri sansar olur, kalanlar da civciv sayıhrlar. Tavuk la sansar karşı karşıya geçerler. Civcivler de herkes birbirinin be linden yakalamak üzere tavu&un arkasma dizilirler. Sansar hü • cum eder, tavuk ta gerek ken • dini, gerek civcivlerini müdafaa etmek icin muhtelif hareketler yapar. Bu sırada civcivlerin el lerini birbirleirinin bellerinden bırakmamaları Iâzımdır. Kim bı rakırsa o sansar olur. Sansar o nun yerine geçer. Bu şekilde o yun devam eder. ^^ verilecek fotoğraf yollıyanlann da resimleri basılacaktır Cevaplar birincikânunun son gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk sahifesi muharriri» adresine gönderilmeli ve mutlâka ga"':ede çıkan bu parça da kesilîp mektuba konmalıdır. Bu şartlara riayet etmiyenler mükâfat kazanamazlar. . Birincikânun bulmacası Şu yan ta rafta gördü ğünüz boş ha nelere (î İ î 1 İ 1 k k t t t s a a a a y p p rrr ı n n b) harfle rini o suretle yerleştirin ki baş la dı ğı nız yerden itiba * ren okundu ğu zaman ta • sarruf hafta sma ait dört kelimelik ve iki cümlelik bir tavsiye çıksın! Doğru cevap gönderenlerden birinciye 5 lira, ikiaciye bir tş Bankası kumbarası, üçüncüye 1 J Gelecek defa Mükâfat kazananlann isimlerini ve yşni bilmece basacağız. Foto Etemde 6 kartpostal 1 ag randisman yaptırma hakkı, diğer yüz kişiye muhtelif hediyeler