I4RânnnneweH933; " Istihlâk ve tasarrufta en büyük vazife kadınlarımıza düşmektedir,, Kadın, millî f abrikayı yaşatmıya azmetmezse sanayi yurumez t Türk kadmı; istihsalde, istihlâkte ve tasarruf ta vazif esini yap mazsa, en büyük mes'ul odur. Millî tarih karşısında bundan dolayı mes'ul tutulan Türk kadınları vardır. Osmanlı devrinde tmpara torluk inhitata «ürüklenirken kadınlarm tasarrufta dikkatsizliği yuzünden Türk ailelerinin ne elim vaziyetlere düştüklerini oğrenmek için tarih okumaya luzum yoktur. Henüz yasıyan ve söyliyen canlı şahitler vardır. Ankarm kız lue»i tarih muallimi Âfet Hanımefer.dinin tasarruf haftası münasebetile evvelki gün An kara Halkevinde bir konferans verdigmi yazmıştık. Bu şayanı dikkat konferancı aynen neşrediyoruz: «Hanımlar, efendiler, Millî tktısat Te Tasarruf eemiyetl, umurni kâtipliginden aldıgıra bir lezkerede, bugün burada bir kon ferans vermem benden i»leniliyorda. Bu, millî bir vazife oldugu için, yüksek huzurunuzda konuşmaya ce saret ediyonım. Muhterem cemiyet 4 yıldanberı daima artan milli faaliyetile çok lüzumlu ve faydalı varlığını, bütün mUlee takdir ettirmiş bulunuyor. Kuruluşunun ilk «tktısat Haftası» roünasebetile gene bu kürsüden işitilen öğretici sözlerden, mülhem oldugum fikir şudur: «Iktıtadî kal kınma ve yerli malı kullanmak suretile iç pazarm temini>. Bu fikir az zamanda bütün yurt ufuklannda hayırli akislerini yaymaktan bali kalmadı. Yerli malı haftası, yerli sanayün korunması, iktısadî kalkınma büyük bir ehemmiyet aldı. Fakat cemiyetin çalışmasiie yakra • dan aiâkalandıkça, anlıyordttm ki, o, memleketin, zarnrî yiyecek ve giyecek ihtiyaclardan dolayi, harice muhtaç olmamak için «anayi kurdmasmı, millî sermayeBİn bmktirilmesmi ve artml masmı istiyordu. Yüksek cemiyetin dfişündükleri, yalnız, bundan ibaret değildi. o Turkiye Cumhuriyetinrn, Tiirk Tstik'Minin tam kale haline gelmesini, büvük ve a*ır sanayi memleketi olmasiyle, mümkün olacağını anlaımş bulunu^ordu. tşte, cemîyet bu yüksek yurt ve millet duygulannı mü'ete telkine çahşıyor. Halnkaten buna ifctiyaç vardı, ve vardır. Çünkü yeni Turkiye devlefmm ve miîlî rejimîn kurul"suna kadar bu yurt. cihanm serbestçe alışverişine açık bir pazar yeri idi. Fazla mal çıkarmak. hariçten fatia para getirmek isine ge'en mem'eketler bu acık pazardan istediklerî «rîbî istifade ediyorlardı. Bu müstemlekeci memleketlerin bundan memnun olduklanna şanimaz. Fakat şaşılacak ve hayret edüecek cihet şudur ki, o zaman memleketin başında bultman Osmanlı idarecüeri bu sistemin, daha dogrusu bu iktısadî tezebzübün devamına çok taraftar idiler. Çünkü bu adamUr müstemlekeci devletlerin, ianeleTİnden ve ikra*la nndan, şahsi kevifierini ve zevkle • rini temin ediyorlardı, memlekette lahakkümlerinin tatbik ve icra vasıtalannı, bu sistemde buluyorlardı Buaa mukabil memlekette, oturan ve oturmıyan ve bilhassa Türk dostu geçmen ecnebiler, bu sistetn sar« sinde, memleketin bütün servet kaynaklannı ellerîne geeiriyorlar, miiletm kol kudretine, istîhsal kuvvetine nâkîm oluyorlaT, memlekette hemen hemen gümrüksüz »toklan, lüzum • îu, lüzumsuz bir takim cnensucat ve mamulât mukabili olarak, milletin bütün mamelekîni kendî mem!eket • lerîne cekiyorlardı. CTkardıklan, Türk ailelerinm asırîardanberî, yalmz bîr servet diye degil, bîr hatıra blarak saklıyabildikleri her şeye $amildi. Hanimlvr, efendiler, T TBrk miTletî. O«man'ı dev s!iflm i • daresmde, dediğim tnh\, dahUî ve haricî elmak uzere, 3ci tSrlü ezîci ve vnv n h a , amıl elinde nergün bîraz daha zebun ve fakir, fakat, herfjun bîraz daha çalı«ma$a mecbur bir e«tr gibi idi. Türk kovlüsü. çift'^i, ame'esi azamî «ây ve kuvvet sarfile a^garî Kayatmı kazanmağa mecbur edtliyordu. Bu lıayat sevîyesi ancak, oJîimden kurtul mağa yardım edecek bir havat tevi iCumkuriyet • Kâzım Paşanm radyoda söylediği mühim nutuk Sanayiimizin başhca hedefi millî paramızdır, ucuz hi yerli malı baş şıarımı? ve baş hedefimizdir» v e Ankara 13 CA.A.) B. M. Meclisi| Reisi ve Mî"î tktısat ve Tasarruf Ce miveti reîsî Kâztm Paşa Hazretleri dorduncu tMarrof ve verJŞ mOı baflası mün»sebe^e aksam radioda. şu nut ku soyleroislerdiri [..' Vataadadar. ' «Dordündi tftsarryf T% J«ü .•»" haftasuıa gîtdik. Mölî iktısa* "• **«»ruf çenıiyeiînin fahrî reîşL ve vnksek haraisi R«"isjctrmhw'T3ımuz Gnzî. Mus tafa KemaJL Hazretlerme derin say gılanmı tekrar^ ederek sozlenme baslıvorum. Geren vıl, avnî erSn ve avnî s»a*te, sire hîtoben soyledigim sozleri şovle Afet Hef. nin Evvelki günkü Konferansı peratifi, bütün gelirini, âmme hizmetine veren ve bütün yurttaşlann daimî ve hakikî azası olduğu ve bunun içm milletm öz malı olan millet kooperatifi, devlettir. Millî tktısat faalivetlerini, izahma çalışhğun gibi, teskîlâtlandumak ve şebekelendirmek, şüphesiz, milletin, bügisinin yükselmesme ve yaşaması nin düzelmesine en büyük amildir. Hanımlar, efendiler, tstihsalin, ticaretin sermaye ve krediye ihtiyacı malumdur. Memlekethnizde küçük tasamtflar millî kredi hacmmi artbrmaktadır. Bunu memnuniyetle görüyoruz. Diyebiliriz ki. milli ta • sarruf fikri ve zihniyeti sadece bu sebeple bile, memleketin iktısadî inkişafına, esash bir hirmet ifa eylemektedir. \ * 1 inci Fransuva ile yaptıgı muahede den, ta Lozan muahedesîne kadar geçen 400 yd içmde Türkiyenin geçirdiği iktısadî safhalan gözonüne getir • mek kâfidir. Anadoluya 1919 a kadar zirai bir mem'eket denirdi. Fakat onun, bu • gün bugday ambarlan olan Ankarasına, Konyasma, Eskişehrme, Afyonuna yiyecek ekmegin unu Romanvadan, Rusyadan ve Amerikadan geBrdi. Beyaz un diye de çok makbul sayıltrdı. Tihkun encok kullandıfı elbise, çamasır, yatak taknm, yorganm pamu funa ve hırkasmm astanna kadar, bu pamnk memVketi o'«n diyara baska memlekellerden prel'rdi. Bu çiftci memleketi, «aoanmm de ımr ve cJvisine varmcıva kadar bHtün zîraat aletlerbl dışardan getirmef* mecbur bn vazîvette bırakılmıstı. TBrk Slkesi bol bol vSn, ems»l«iz HftiTc ve ioek yetiştirdigi halde, Türk en bask bir abtyı, bafortilsunu aimak için alnımn terîle kazandı^ı ve bo|a zmdan arthrabildigi parasmı harice verırui* iktisadî hedefimiz Hanımlar, efendiler, Millî kültürümüzü yüksehmek «z • mtndeyiz, bilirsiniz ld, külHir bir bu • tündür, iktısadiyat bu bütünün mühım ve genis bir parçasıdtr. tkt'sadiyat d<«diğimiz zaman, onua türlü faaliyetleri gozümüzün onüpde derhal sıralanır: Ziraatte, »anayide, ticarette, nafıa işlerinde. Bu faaliyetîerin hedefi, «Yurdumuz dünyanm en mamur memleketleri seviyesine cıkarmak, milletimizi en genis refah vasrta ve kaynaklarma sahip kılmaktır.» Bu sözler, bilirsiniz ki, Büyuk Şefimizindir. Gosterilen bu hedefe varmak »çi» istatik bir iktısat değö. dinimik bir ürrısnt yanmak lâzımdır. Den»*b istiyoı^m ki miHetimiz istihsal, tasarruf kuvvetini irtihlâk ve mübadeie kabiliyetlerie bi'Mlcte arttırma!ıd:r ve bunl^n mütems diyen mkişaf ettirmelidir *» takdsVJ* biz Türkler hem kendimı'z icin ve hem dünva için daha faydalı oloruı. Bir millet zaman zaman îik'nhli'», felâketlere u^nyabîlir, bunlarm en a«*ın ve en tehlikeli^i, istihsal ve mübadele yapmadiğı zamanlardu* tktısat hayatmda yepyeirî şallar istîyen ve yepyen. bîr faalVeti me';butî kılan yeni bir devrey* girTİş buiunnyo* rus. Bu dcfvrede yflrüneeek yolu da büyüklerimîz gostermektedir. Türkiyede yeni 'stîhsal ufkur.un «»payr oîduğuna arhk şüphemiz kalmanr.frr. Sanavi, muvaffak^veti İÇTA iatîbiâk Afet Hanımefendi Halkımizm umumiyetle «eferbcr olarak üzerinde yürüdügu bu iktı sadî yol, Cumhuriyet hükumetkni zin Isabetle çizdiği izdir. Bu yol uzerinde ne kadar muvaffak ©lduğumuzun ufak bir nişanesini soyliye bilirim. Çünkü bu hepimizin bildigimiz veya kolaylıkla ogrenebileceğlmiz bir şeydir. Memlekette pamuk, yün, şeker, vn »anayiini vücude getirmek «rretile, ticaret muvazenemiz temin edilraistir. Tediye muvazenemiz için de kuvvetli tedbirler almdiginı memnuniyetle 8$Teniyoruz. HaTbuki arV<»da|lar, TürkSn bn son actrlara takaddum eden taribine ba kı'trsa, orada apacık bir surelte porülür ki, Türk her iste OMU|TJ snbi iktısat âlenvnde de en yük«*k kabiliyetle temavfiz etmiş bir varlıkhr. Avnma sanayii fHâr ve nayabm doeuran Turk ler oidırifa arbk reddolunmar, tarihî, iimî \>vt hakikattir. Türklerde «anaviin deîenere oTmasi ve sanayiden mahnnniyet, buhar ve makine devrinde ba<1ar, buhar ve makineye derrıal inhbak ehnmenin c«a«ı Cumhuriyet devrine kadar çekilmis oldu. Hanımlar, efendileT, medeniye tin eserlerme hurmet ve intıbak lâ • rımdır. Tasarruf nedir ? Tasarruf üzerinde konuşurken, Ka» tıra gelen bir noktayı işaret etmek isterîm. Tasarruf denince, bundan sadece para biriktîrmek manasmı çıkaranlar da vardır. Meseleyi y»lmr bu zaviyeden srörenler ve soy liyenler, parasmı küole topraga gomenlerden farksiz gibidir. Tasarruftan maksat, her vakît kazandığından fazla sarfetmemek ve fakat, fazla »arfetmek için, mutlaka çok istihsal yolu • na gitmektir. Ve bir küçük mik tarda olsa da toplanan sermayeler millî îktisadiyatm tekamülüne hiz met etmelidirler. Ferdin kendi menfaatîni de bundadır. Millî tasamıfun mahiyetlnî anlamak îçin en yakrn ve taze bir misali derhal soylemeliyim. Ergani dahilî istikraz tahvîn^ri... Yurttaşlar, bu rahvilîeri almakla tasarruf ettiklerî paralannı bir defa kendileri için çok kârlı ve emin bir işe yattrmış olu yorlar. Fakat bundan daha değerli olan cihet büyük millî bir vazife yapmış bıılunırvorlar. Bu sayede mem'eketin büvük brr servet kay • na*ı işleiecek, bundai bütün mem leket, millet, devlet, iktısadî kalkmmada çok kuvvetlenecektir. Ve bunun neticesinde fertler de gene kaza naeaklardır. Yurttasların, tasarruf ettikleri oaralar, kücük, büyük, sermaye hfllinde mîllî iktısadm ilerîemesine bu yolda yardım ederse ancak o zaTnan tasarruftan makstrt olan gaye milMce anlasilm>$ sayılabüîr. iktısadî VareVet»mî7, niçin ve nasıl başladı istihlâk ve tasarruffa en bOyök rol kadınındır fstihlâk ve tasaraf*a en borSk v«zffe k%dra düşer. Çü'kü ?stillâkh; cofu aüe havatında olur. ve tasniTufa ;3tinat edebifrnelidr. Bir memlekette iktısadiyatm inki şaf edebîlmesi için iktısadî terbiyenin mevcudiyeti lâzimdrr. Bu teı> biye modern olmalıdtr. Bu terbiyede ilim gozile sroren münevver un • «urlar yeti*tirmek esastır. Diyebilirim ki, yakın zamana kadar karşısında kaldığımız müşküllerin baslıca sebebi: Teknik noksanı ve sermaye hareketsiıli^ne bersber iktısadî ter bivenin ek«ikli*idîr. Bunlar bertaraf edilince, iktısadî hareketimiz derhal bas'adı. Millî Tasarruf ve Iktisat cerniyetinin milletimizin iktısadî terbiye sini yükseltmek hususundaki hîzmetini büvük memnuniyetle kaydedebil'riz. Ben muallimlik ettiŞim mekteplerde bu feyizli tesiri talebelerim Paramız ve bütçemiz Hanımlar, efendiler, Cemiyet kuruldugu zaman memleket, paramizm henüz istikrar bulmamış olması yuzünden çok ıstırap icinde idi, malumdur ki, parada istilcrar olmayınca iktısadî hayat daima anarsi irinde kalır, paranin ıstikran için Başvekil Paşa Hz. nin izah buyurduklan jribi bütçenin ciddî olarak mütevazin olması lâzimdır, ayni zamanda ticaret ve tedi • yelerimiz de muvazeneli olmalıdır. Fakat, millî iktısat hayatmda çok kuvvetli ve kıymetli bir ami! vardnr ki, o da halkm devlet tedbîrlerine karşi emniyetli oimasidır. Demiş • tik ki, bütçe tevazünü esastır. Bunu devlet yapar, fakat ticaret mu • vazenesinî temin etmek münhası • ran devletin elinde de&îldir; bu hususta devlete millî faaliyetlerîn de yardımı lâzımdır. Bunda millet vazifesini yapa • bilmek için fertlerin iktısadî terbiye ile mücehhez olması lâzımdır. Bu terbiye icabıdır ki, fertler yerli malIara raŞbet eder ve kalite itibarile dun olsa bile mutlaka yerli malı kulanmak karar ve azminde bulunur. Hariç mal dan müıtağni kalmak için o tnalın aynıni ve daha iyi> sini memlekette yapmağa çalısır. Kooperatifçilik Bttreda, tasarrufun en iyi vasMarmd«n biri olan koooeratîf!e*me?i de ehemmivetle hatrr'atmalıyım. îkhsadî faaliyetlerm her birinde. tek tek çahşan yorttaslanmız, tesebbüslerini bütün masraftarmî yalnız baslp.rma yapmağa ve bîreok zorlu^u yalnız baslanna ayn ayn 8«'"Trm*e ve yenmeffe w»cburdurlar. H^njokî koop«ratîfe».mede bu ayn masraffar, islerîn birlesfrilmesi itibarile. eHîette azs»V, rorluklar daha kolay önlenîr ve ezilir. Hatta tek basma çalışıldıŞı zaman gayri mîimkiîn olan verim'î işler bn sayede imkân içine alnvr. Kooperat!fr.'l''k yab^ncılarm uyandırdıklan ve istrfade ettikleri muzir rekabet'ere de süohesiz set «"eVer. Kooperatifleşme ne kadar genişlerse, kooperatifin verîmi o kadar çok ve milletin iktısadî ka'k'^ması da o k*d^r kolay ve çabuk olur. Fakat daima h?hrda tut m?k lâznndır ki. iktısat bakımmdan, milletin en büyük ve en kudredi koo 400 sene evvelinden bugOne kadar Bir muletm siyasî ve askerî îstikla • lini koruyabilmen için, iktısadî irtiklâlini kurtarmağa ve korumaŞa nekadar mecbur olduğunu anlamak mühtmdir. Bunuo için Kanunî Süleymanın, Yemek, içmek, gîymek, mmiki dinIemek, tiyatro ve sinemaya gitmek bütün bunlara kadın müessir olur ve olmalıdır ve kadmin arkadaşı erkek te aile kooperasiyonunu tutmaiıdır. Kadm, Türkiyede mffli fabrikayı ifletmeye ve yasatmaya azmetmez se, sanayi yürümez. İktısadî haya tm her şubesinde oldugu gibi sanay hayatmda gozönünde tutulacak esaslı amiller istihlâkle beraber ta • sarrufrur. Türk kadını istihsalde, istihlâkte ve tasarrufta vazifesini yapmazsa en büyük mes'ul odur. Millî tarih karsısmda, bundan dolayı mes'ul tutulan Türk kadınlan vardir. Os manlı devrinde tmparatorluk inhitata siîrüklenirken kadınlarm tasar • rbfta dikkatsizliği yüzünden Türk ailelerinin ne elim vaziyetlere düştüklerini oğrenmek için tarih oku \ maya lürum yoktur. Henüz yasayan ve soyliyen canlı şahitler vardır. Tarihte, bilirsiniz, bir esnaf cemiyeti devri vardır; bu devfrde ziraaatin en büyük istihsal yükü memIeketimizde kadSnlarrn üzerinde idi. Köy ailelerinde yiyecek ve giyecek şeylerin mühim kısmını kadmlar yapardı ve ev tezgâhlan devrinde de halıcılıkta, dokumacılıkta ve ziraî maddeleri satabilecek hale getirmekte en büyük vazifeyi kadmlar yapmıştır. Türk milleti bütün bu devirl?rde iktısat sahasmda verim olan, mü • ferrah yaşayan bir vaziyette olö*uğu halde Avrupada inki«af eden sanayi tarzmı zamanında almamış olması yfizünden felâketlerin en büyüğüne uğradı. Ne yazık. Cumhuriyetîmizin milletimize olan en büyük b'r hizmeti de Türkiyeyi en aşagı 150 yıl geri bırakan ve asırlaca biriktirilmiş bütün millî servetimizi, tamamile tüketen bu ge cikmeyi derhal telâfiye kalkışmış olmasıdır. Arkadaşlar, Cihanm, bugünkü iktısat ve terakkî şartlan içinde artık ev sanayii rejimine dönmeğe imkân yoktur. Binaenaleyh giriştigiaHz bu sanayi dev «GeJeeek yıl avnî gSn ve ayni **«•te si»e dsha narl'k neticderî» ve daha VfpvSk ümhlerle hitap edeceSime ka nÜrn.ı» Gorülüvor ki aradsn gecen bn yrlm ^dîse'on b^«i bu knnaat'mde kuv vetlendirdS. Cihan buhraninda kurtulm»fc içm çmr***r ar***rmvtk maksa dîle K*T««n bfiHin d^MVrfn iştîra'îne Londr«d>« tonlaflan iktısat konferansmda haftsUrca süren mazak<^«! ve münak«!«lard>*n son« bir kere daha arıkça ani'uldı ki. cibjn b.uhrajıLdeni • len «»y. b<uit ve seçki hir hadJse degil, •J"ârudan dogruya cih^n iktuadizstmdaki bir bünye^inkUâbjniB b> ifadesidir. Binaenaievh, n»*>«uufcir>h<olabî1e• cek yegene sev b^hrana karri çare !er arastırmak de^Hl, yenî ««rtlnra miimkün olan suratle her meml<Jcetin ken diiîni uvdurmandır. Bîr bünye ?Tikı1sbî olar«k vasıfînndırdıihmız h§d**eM', bir baksiTİıîtm, bîr gavrî^a^nligin tas • fîyesi olarak ta iü»h edebilirir. Vatandaşlar, cihan normal bîr Jk • tısat nizamma dogru gidîşi içinde, Türktyenm yeri kurucu, yapıcı ve ilerleyici memleketlerin arasuıda bu lunuvor. Birçok metnleketTerde olduîu trübi tasfiye edilmiye mahkum olan Kir iktısat makin^sfne degil, yenMen kurulan, genis inkis^flnra namzet bultman bir îktısaıt bünyecme tetahup ©dîvoruz. Yerli malı davasrm b'asît maTm*?İP ve dar bîr jravîyeden deîjîi de boyl« cîhan îktısad*vat*nm sevri içindekî gen'sîîSfle mutaîea o vakîf bu y^rtî nizamm tahakkııVu ugn*nda milletfmire düşen büyük vazîfevi daha îyî kavrarms oluruz. Yerli malı kullanmnk davası, ferdî ve şahsî bir dava de^il. milleti mlziTi cihan îçîrKJ'4n mevkîi ve şeref' ile sakı sıkiva alSkadar en hayati ve en «»sasli bir mîllî davamızdrr. Ona, her vatartdaş, eanla Kasla sanlmalı, onun manasmı ve eKemTnîye f 'ni şuur ve hevecnnîa anîamal^dır îlerî ve medenî mîlîet 6İm»im basIıca vasıflarmdan birî de sanayi, zîraat ve bütün iktısaf sufceiermin bir bütünlu ve tamsmhk wrz^hn«sî dîr. SanAviieşen Tiîrîriye, Türk m^ • letînin cihan iemdeM mes'ut yerîni en Insa zamanda almsŞa iazm«tıııiş olırtnsnnm en canlı bir îfadesîdîr. Mülî tktısal ve Tasarrît rinde kadınin vazifesi eski devirlerden daha çok ve daha mîîhimdir. Buşrün, fabrikada amele, ustabasi, kîmya?er kadmlar srorSyornz. Türk CumhorivetinTn mîllî havatında ka dm asla bir rufeylî, bir süsvarlsŞı değildh. Yukselrmeğe savaştieımiz millî kültÜT icinde kadmm calısma payı ei^tekten az degildîr. Bilâkis bazı roktalardan fazladır bile. KSztm Paşa Hazretlerinin natak söylerken alınmtş renmleri tinin memleketimizm her yanmd» fera*at ve imanla çalışan şubeleri nin devamlı telkinleri »ayesinde şülö ran ve iftiharla soyliyebiliriz ki, yerfi mah davası gittikçe her vatandaşm ?önlünü saran tam manasile millî bir ülkümüz olmak yolunda hızla ilerle» mektedir. Bunun binbir delili vardır. Meselfi r»pmuk sanayiimizin inkisafmı gözönö « ne getirelim: 1923 senesinde Türkiyedeki men • »ucat fabrikalarmda isliyen iglerin sayısı 25,000 idi. Bu miktar on sene i çinde yani 1933 de 127,000 e yük selmistir. 1923 te Türkiyede 750,000 kflo pâ« muklu mensucat dokunuyordu. Bu miktar 1933 te 8,755,000 kiloya fır larrnshr. Bu büvük mkişafa ragmen p«tnuklu mensucat ihtiyacımın tamamen temin edebilmekten uzağız. Geçen sene pamuklu mensucat ithalâtımız yirmi bucuk milyon lira kıy • metînde on yedi milyon kilo idi. De • mek ki pamuklu mensucat sanayiimizde henüz kendi kendimize vetecek bir sevîyeye varmış değiliz. Hslbukî pa • muklu ekmek kadar hayatî bir ihtiyaç mad^esidir. Bir pamuk memleketi o • lan Türkiyenin pamuklusunu dışardan satın alması, ekmeŞinin bugdaymı dı**ndan Retîrmesi kadar gayritabiidir. Bu büyük ihtiyacımızın biran ev\el tamamen dahilden teminini düşünen hükumetimiz biri Kayseride, biri Nazillide, ikisi baska yerierde olmak üzere dort büvük pamuklu fpbrTtası ktırmak tcsebbüsüne »nrişmistir. Bu fabrikalar 1935 ile 1937 senelerine ka • dar birbiri arkasmdan işlemege başiamış olacaklardır. O vak't ie mîktan 22" bfne ve dokunocak pamuk'u miktan dı yirmi milyon kiloya varacakttr ki bu suretle pamuklu istiklâlimize kavuşmuf buTtmacağız. Türkiyenin pamuklu iıHVlâ'ine ka • vuşması demek, ayni znmanda pamuk yetistiren kövlSlerimÎTe bu mahsnlu icm garantili bir dahilî piyaıa yarabnak demektir. Şeker sanavîimîze de bakaiım: yükselmemiştir. tngiliz kadınlan ipekli kumaşm yerini tutacak pamuklu ve yünlü kumaş giyiyorlar. Daha güzel, daha ucuz olsa dahi ecnebi mah ahm • yor'ar ve bunda millî bir gurur duyu * yorlar. Buna benzer misaller, diğer medenî memleketlerin kadınlannda da gör>1'mektedir. İktısat ve Tasarruf CenMyetmîn Su noktsdan memieketimizde aldıgı türlü tedbirfer, ve kıymetli teşebbüsler şük rani lâyıktır. Bu, sayede, Türk kadınînîn, medenî ve şuurfu dünya hemsirelerinden asla geri kalmıyacagma süphe edilmeroelidh, Para hem işten, hem dişten artar Hanımlar, efendiler, Eskiden mal işten değii dişten artar derlerdi. Bizim anladıgımız tasarruf ve sermaye hem işten hem de dişen artar. Evvelâ işimizi arttırmak mecburiyetindeyiz. Sonra biraz dişimizden yani, masrafımızdan kısmak mecburiyeMndeyiz. ts büriîn milletm faaliyetlermin temelidir. tş dedi&im zaman bütün millet fertlerînin millî iktısadiyatta elele vererek çalismasmı kastedîyorum. Fakat diş doŞrudan do^ruva ferdrn bilhassa ailenin meşgul olması lâzım srelen iktısadî meseledir. Hicbir vakit ailemizi ve çocuklartmızı iyî eiyinmek t ten, iyi yaşattnaktan mene meği düşünecek de^liz. Bilhassa Türk ferdi ve Türk ailesi içir medeniv^tin bugün sıhhat rahat ve güzellik itibârile bulabildiS'i. her vasıtayı câmi mesken, ve hayat şartlannda yaşamayı temin etmek büyük millî ülküler'mizdendir. Bu demek değiidir ki, bü Türk ferdi ve Türk ailesi, dünyanm binbir modelinin mankenli«?ini yapacagız. Hanımlar, •fendil'jr, Bilirsiniz, tngiltercde VHhassa pa • muklu ve yünlii sanayi vardır. Orada ipekli sanayi, Fransada oldugu kadar BOyflk şefin 10 vıl evvelki nutku Hanımlar, efendiler, Son söz olarak Büyük Şefin Afyonkarahîsar, Dtrm'n'>inar mevdan muha» rebesînrn ilk yıldönümü münasebetile, Ca'köyünde bundan on yıl evvel soy» ledigi nuttiktan birkac cüm'eyî hatırlatmanw mosaadenizi rica ederim: «MHletîmîz burada tesit ettigima bü^ük zifer^en daha bîivük b'r zafer peşirK'edir. O zaferin idraki miîletimizm îktısadî s?'»?daki muvaffakiyelerile müV«kfin olacaktır. kVikhsaden zayıf bîr mfllet faMr ve sefaletten korhılamaz. Kuv» vetli bir medenfyete refah ve saadete kavusamaz. tctîmaî ve siyasî felaket lerden yak«?mı ktırtammaz, memlekerİD idı»re«Tnd»»ln muvaffBkivet te Sctisadi » yattslri muktesebat derecesile mütena* sip olur. Hicbir medenî devlet yoktur Id, ordâ ve donanmasmdan evvel, ikhsadmı duşSnmüş olmasm. Memleket ve istiklâl mî'dafaası için vücudü lâzım olan b3« yuk kuvvetler ve vasıtalar iktısadiyatra tnbisat ve inkişafı üe mükenund ola* bilir.»