^Cumhuriyet • ^ SON T6LGRAFLAR Sofyada Nöyyi muahede Kra! bundan sonra hükumet ve muhalefet erkânı n aîeyhindeki nümayîşle ile memleketin dahilî, haricî işlerini görüştü Sofya 30 (A.A.) Bulgar A jansı bildiriyor: Kral, Sobranya tarafından !ıa bul edilmiş olan cevabî arizayı kendis'ne takdime memur edilmiş hu sıısî parlâmento komisyonunu ka • bul etmiştir. Komisyonda Sobranya riyaset divanı azasından başka parlâmentodaki muhalefet grupları reisleri de bulunuyordu. Bu miinasebetle Kral bir hitabe irat ederek itt'haz edilmiş olan bütiin tedbir lere ve sarfedilmiş bulunan gay retlere rağmen iktısadî ve malî buhranın memleketin kalkınma hamle lerine mâni olmakta berdevam buIunmasına teessüf etmiş ve bütiin fırkalan tesanüde davet eylemiîtir. Bunu müteakip sözü haricî siyasete nak'eden Kral şöyle demişfr: < Meb'usların, tarafımızdan takip edilmekte olan sulh ve intizam siyaseti, bütiin komşularımızla olan iyi münasebetlerimlz ve Bulgaris • tanın hariçte kazanmış olduğu iti • mat ve teveccüh dolayısile hisset • mekte oldukları sevince tamamile işt'rak ediyorum. Son defa icra etmiş olduğum se • yahat esnasında ziyaret etmiş ol duğumuz memleketlerin devlet re islerile hükumetleri tarafından gösterilmiş olan iyi ve hararetli kabulden dolayı bir kere daha teşekkiir etmek isterim. Esasen bu iyi kabul, tekrar ediyorum, Bulgar milletinin hakkile kazanmış olduğu takdîr ve teveccühün bir ifadesidh*. Son za manlarda Yugoslavya ve Romanya hükumetlerile yapmış olduğum mülâkatlar, bizi samimî surette sevindirmesi lâzım gelen hakikî dostluk tezahürleridir. Dğer taraftan Türkiye, Romanya ve Macaristanm mümtaz devlet adamlarınm bize yapmış olduklan ziyaretler, dostluk rabıtalannın kuvvetlendirilmesine ve milletlerimiz arasmdaki iktısadî münasebetlerin tanzimine medar olmuştur.> Bu meras'mden sonr,a Kral, mu tat olduğu veçhile hükumetin ve muhalefetin başhca erkânı ile hu susî surette görüşmüş ve kendilerile memleketin umumi vaziyeti hakkmda istişarelerde bulunmuştur. Isti • şareler gece geç vakte kadar devam etmiştir. Bulgar Kralı bir hitabe irat etti Bulgarların protestosu Kapıcılarımıza varıncıya kadar... Sirkeciden limandaki bir vapura binînciye kadar ir ecnebi dedi ki: 14 Hraya yakın para veren bir Amerikan lstanbulda iki senedir otu • gazetecisi Istanbuldan şikâyet ediyor ruyorum ve türkçe öğreniyo Belgrat 27 teşrinisani Atina • dan buraya kadar bir Amerikah gazeteci ile beraber seyahat ettik. Pek meşhur bir Amerikan gazete • sinin Paris muhabiriyd^. Istanbulda ve Atinada birer gün kaldıktan sonra faaliyet merkezi olan Parise dönüyordu. Her ikimizin b'letinin ikinci mevki olması münasebetile geceyi de ayni kompartımanda geçirdiğim:z bu «bir günlük arkadaş» diyebiliriz ki bütün yol imtidadm ca yani tam 30 saat bize tstanbul dan şikâyet etti. Gazeteclnin söylediklerini mahcubiyet duymadan dinliyemediği mizi itîraf edelim.. Ve yalnız bir ecnebînin, yalnız bir gazetec:nin derdi diye değil, bir memleket, bir millî şeref meselesi addederek işte söylediklerinin bir kısmını aynen arzediyoruz. Gerek kendisinin, gerek men sup olduğu gazetesinin ismini Cumhuriyeft karilerinden gizli rutmayı tercih eden bu gazeteci d*edi ki: çantalanmı öyle bir yere koydular ki, siz ne derseniz deyiniz, ben kö mürlük olduğundan eminim. Mak buz da vermediler. Hamal kaç ku • ruş istedi tahmin edersiniz! Tam üç bucuk lira. Çaresiz onu da kabul ettim. Bir parca dolaştık. ttiraf edeyim ki büiün bu manzaralar ve muamele canımı sıkmıştı. Şehh* nekadar güzel olursa ol?un, imkânı yok, hoşuma gidemerdi. Aksam vapura dönecektim. Eşyaları aldım. Bir taksi tuttum. Galata ya kadar gitiik. Soför gece zam mile (!) beraber galiba 5 Kra kadar birşey aldı. Bunu sonradan far • kettim. Fakat o hiç oralı olmadı. Rıhtımda bir takım esrarengiz sokaklar gördüm. Merak sevkile şöyle bir doîaşavım dedîm. Yarıyolda pantolonum dizkap?klarıma kadar çamura batmiştı. Dönmek mecburîyetinde kaldrnı. Vapur lîmanda bîraz açıkta duruyordu. Mecburen bir sandala bîndim. 10 dakikalık yol için. mübalâğasız, 325 kurnş istedi. Vapurdaki oolis memuruna şîkâyet edecekttm. Lisan bilmiyorTnuş. O da öyle kaldı. Esyalan vapura kadar kendi arzu sile (ben istemıyordum. Çantalanmı hemen hemen zorla elhnden aldı) getiren hamal daha insafiı imiş. 2 lîra istedi. ttir« z edecektim. Bana bir kâğıt gösterdı. Üzermde bh takım numaralar yazılmış olan bu kâğıdm tarife olduğunu öğrenerek söz söylemekten vaz geçtim. Hesap ederseniz yalnız hamal ve sandal parası olarak 13 lira 75 kuruş verdiğim meydana çıkar. Bu miktar takriben 156 frank eder ki doğrusu çok paradır. Yabancı bir memiekette güneşm batması, yağmm* yagması, hatta havanm buiutlu oiması bile iıvsam müteessir ediyor. Değil ki can sıkıcı muameleler .. Dikkat ediniz ki böyle muamele • lere eskiden İtalyan tsiasyonlarında da tesadüf olunurdu. Fakat şimdi hepsi temizlenmiş, ulah edilmiştir. Bence tstanbulun herşeyden evvel bu göze batan yerlermi düzeltmek lânmdır...» Gazeteci arkadaşımın, siz de teslim edersiniz ki, yerden göğe hakkı vardı. Arasıra Istanbula seyyah gelmediğinden şikâyet eder dururuz. Tamamile yanlış ve haksız bir şikâyet.. Biz cnasil oluyor da kırk yılda bir yolu düşüp tstanbula bir uğrıyan bulunuyor?» Diye düşünmek ve bu muammayı halletmek gibi tuhaf bir mevkide bulunuyoruz. «tstanbula niçin seyyah pelmiyor?» Diyorlar... Bir sual de biz soralım: «tstanbula nîçin seyyah gelsin?> Maddî ve manevî bin türlü .izaba girmek için tni? Dogrusu ya bu şekilde tstanbula seyyah celtetmek değil lstanbullu ları harica kaçırmamak için gayret etmek lâzımdır. DOĞAN NADİ ((Istanbula seyyah niçin geîsîn, azap çekmek için mi?)) kalırsıı J Arna vutluktaki Yunan mektepleri Rumca tedrisat menolun Sar Ziraat Odası reisinir du; mektepler kauandı bir nutku ve Fransızlar Sofya 30 (Hususî) Burada ve Bulgaristamn her tarafında Nöyyi muahedesi şiddetle protesto edildi. Burada en büyük protesto mitingi Ruvayal tiyatrosu salonunda ya • pıldı. Halk saîonu h'ncahmç kâmi len doldurmustu. Miting, protesto kotnitesi reisi M. Payakov tarafmdan bir heyecanlı mıtırkla açıldı. Bundan sonra, Makedonya muhacirleri teskilâ tı narrnna, Kolarov: garp hudutlan civan namına As. Tsenev; Dobrîce teşkilâtı namına B. Bonçev; mtllî Lejyon namına Jvan Deçev ve Trak ya teşkilâtı namına da Ap. Stanev hararetli birer nutuk irat eiriler. En sonunda da profesör Genov şunlan »övledi: « Balkan Iokarnosu bir hakem muahedesi Ue neticelenecektir. Bîz bu muahedevi de itnzalamakla millî Mdialarımızdan vaz sfecmiş olacağız. Maamafih biz sene Balkan Iokarnosu alevh'^de değiliz. Fakat bu lokar « Bundan beş, aJtj sene evvel noda Nöyyi ayıbım örtmelidir. Aksi de bir defa tstanbula gelmiştim. O takJ"''e anlimama gavrikabildJr.» zaman kalabahk bir grup arasında Mitingie. frannzca bir protestoidim; ve başımızdan neler geçtiğiname yaztlarak, Cer>^vede Cemîyeti n'n pek farkında değildim. Fakat Akvama, Londrada Balkan kotnifesi bu son seyahatimde karşılaştığım reisli?me, brradakî ecnebi sefirle münasehetsizlikleri galiba bütün harine, büviik Avrupa gazeteleri idayatımda unutamıyacağım. Darıl relıanelerİTie ve sarreye birer stıre maym ama badema her hangi bir trnin gönderflmesine karar v«rildi. dostum Istanbula gideceğinden bahMemleket dnhilind yaoılan bütiin setse ilk işim kendisine bu işten vazprotesto içtimalarmda alman karargeçmesini tavciye etmek olacaktır. lann birer sureti de Cemiyeti Ak Siz Türksünüz; şüphe yok ki memvama ifSnderilecektir. leketin: zi seversiniz. Tekrar gücenRuvayal tiyatrosundaki topîan memenizi rica ederim. Açık konu tıdan sonra nümavişçi halk ve Ünişuyorum. versite talebeleri "Halâskâr Çar meydanliğma kadar geldiler. Evvelâ trenimiz lıtanbula yaklaNümayişçiler sokaklarda müte şırken pencereden gördüğümüz feAtina 30 (A.A.) Atma Ajansı madiyen «kahrolsun düşmanlar! Sarbruk 30 (A.A.) Volf ajan ci manzaralan anlatayım. Temin eofldiriyor: Arnavutluktaki Rum ekalKahrolsun Nöyyi muahedesi!» ve smdan: Sar mtnt.îası ziraat odan derim ki kend'mi, ilk anlarda, Moliyetinin vaziyetî hakkında gazeteciler <Hurra> d'y« bağırıyorlardı. ris Dökobranm bir romanını okuyantn bir toplanhsmda oda reisi M. tarafmdan sori'lan bîr suale cevap veNihayet halâskâr Çar meydanlığmda rak uyumuş ve bu tesirle rüyada Schuetler, bazı beyanatta bulunarak kalabalığm arasmdan dört beş kişi ren H?.ricıVe Nazın M. Makshno* şöyHindistan köylerini görüyorum zanSar halkının mesleği temsil hususun > tahrik: âmiz nutuklar söylemeğe le denvstir: nettim. Bütün Avrupayi dolaştım. daki ve sair sahalardaki hürriyetinm başladılar. Bunun üzerine polis mü Hemen her yerini karış karış bili « Maatteessüf Arnavutluktaki elidare heyeti tarafmdan bir takrm ka/it dürü, yiiksek sesle nümayişçilere rim. tstanbula girerken tren güzerçilîğim'zden ve konsoloshanelerimit ve tehditlere tâbi tuhılmasmı pıotesto dajılmalannı emretti. gâhında gördüğüm aefaleti hiçbir dem «Idığımız malumat, Rum ekaili etmiş, Sar çiftçilerinin siyasî mesele Fakat nümayişçiler bu emri d!nle yerde görmedlm. Trenle geçerken yethvn cemaat mekteplerinden Rora leri ikhsadî mahiyette olan işlerden • • miyerek ba^ıra bağıra saraya doğru bir Macar çocuğu güler, bir Avus lisan'le tedrisatm ilga edilmiş olduğu yıramıyacağmı söylemiştir. ilerliyorlardı. Tam Bulgarya oteli turyalı el sallar, bir ttalyan hiçbir t»»V»rini tevit etmektedir. Arnavut bSönüne geldikleri zaman süvari polisşey yapmadan bakar; fakat sizin M. Schuetler, beyanahna devamla kumeti, hiçbîr Rnrn mualliminin tayînilerin hücumuna uğradılar. çocuklarınız bütün bunları yapma • demiştir ki: ni tasvip etmemiş olduğundan Rum Nümayişçiler, kamçı ve meçle • dıktan başka, affedersiniz, trene « Sar mıntakasındaki köylülerîn cemaat mekteplerinin hepsi kapatıl karşı burada söylemek istemediğim rîn tesiri alhnda birbirlerini ezerek hepsi, Sar meselesinin bir an evvel tasdağıldılar. mıştır. ArnavutiiTk hükumeti nezdinde çok münasebetsiz hareketlerde buNümayişçiler, kaçtıkları etraf »o lunuyorlar. Bu iğrenç birşey! Son fiye edilmesini istemektedirler. Bun • dostane tesebbüslerde bulunduk. Ar kaklardan gelerek Harbiye kulübü navutlt'k hükvrneb", meseleyi hususî bîr lann bu istekte bulucmalan, sadece ra o evlerin köhneliği. Muhakkak ki onünde toplandılar. Fakat nümayiş b!r Kurunuulâ adamı bile bu kadar alâka ile tetkık etmekte olduğunu büAlman vatanma baglı olduklarmı duyçiler, büyük îtilâf devleüerinm sefa derme çatma yerlerde oturma dirdi. Şu h»lde kısa bir zam«ı zarfın • malarmdan fleri gelmiyor, bu dileğin rethanelerine hücum etmesinler dimıstrr. da icap eden tedbirlerin ittihaz edi • bir sebebi de şudur ki, Sarda ziraat ye buralara birçok polis kuvvetleri Ieceğhve hakkile mtizar edebiliriz. ZiBütün bunlar şehrinize ilk defa getirilmişti. Bunun için burada bir hayab, ancak Sar çiftçilerinin ihtiyaç gelen bir yabancı üzerinde ne gibi ra bugünkü vaziyetnı uzayro gitmesi hâdise olmadı. duyduklan ticaret eşyumı gümrük tesirler yapar, tabiî, tahmin eder nin ne^cesi ancak ki memleket ara Nöyyi muahedesi aleyhinde ameresimlerinde veya sair sahalarda müşsiniz. smcJaki dostane münasef>etlerw» haielle de harekete gelmîş ve nümayiş külâtla karsılamaksızm Abnanyadan tstasyona geldik. Henüz sabahtı dar o'mssmdan barka birsey olamar. ler yapmıştrr. En büyük amele topve beni Atinaya götürecek İtalyan tedarik edebilecekleri ve Loren çift • öyle ümit ediyoruz ki bu dostane mulantısı Krasnoselo sineması önünde vapuru akşam hareket ecTiyordu. Bu oldu. Nümayişçi ameleyi dağıtmak nasebetlerin mubsfazasını Arnrfyutlnk çilerinin zararlı rekabeti ortadan kalksekiz on saat zarfında şehri gezebiiçin polis çok zahmet çekti. hükumeti de bizim kadar arzu etmektığı zaman yeni bir inkisafa kavuşabilirdim. Fakat eşyamı îstasyonda eSofyad'a nümayisler münasebetile lecektir. min bir yere bırakmak lâzımdı. îlâbirkaç am"'e tevkif edildi. ve edeyim ki bütün Avrupa istas Işte bundan dolayıdrr ki, Sar mın • yonlannda bir gün akşama kadar takastnın merbut bulunduğu ve ilerde şehri gezmek istiven seyyahlara mahbağh kalacağı Alman hükumetmden sus böyle kolaylıklar gösterilir. Eş Sar köylfileri için katlandmaz bir hal Ankara 30 (Telefonla) Meclis yanızı bıraktıktan ve verilen mak A«kVra 30 (Telefonla) Basvekil alan bugünkü vaziyetm nihayet bul • Reisi Kâzım Paşa Hz. nin kerime buzu cebinize yerleştirdikien »onr?> tsmît Ps. Hz., salı eünü Eskişehir şeleri Neriman Hanımla tlk Tedrisat istediğiniz gibi serbestçe dolaşır, a'"ması için elinden geleni yapmasmı iîker fabrikasınm açılma merasîminde müd:ri umumisi Şemsettin Beyin şama emanetmîzi geri alarak avdet tiyorum.» bulund'ktan sonra oı»iîmÜ7f'eki hsfta nisan merasimi, bugün saat 5 te edebilirsiniz. Sirkecide de bövle birParu 30 (A.A.) Meb'usan meciçuıfe tktisat VekPi Celâl Bevle birUkKâzım Paşa Hz. nin evlerinde ya sey olacağı tabiidi. Evvelâ garda Iisi hariciye encümeni, muahedelerin pılmıştır. Nisan merasiminde Gazi fransızca, aİTnanca, ingilizce bilen te 'Irtısadî ve idari bazı mesaflin tetkikî bir adam bulmak icin eşyalar önde Sar halkına temin ettiği hukuk ve em Hz., Büyük Erkâni Harbiye Reisi îkin Samuna kadar bir seyahat yapa • ben arkada kapı kapı yanm saatten Fevzi Paşa Hz., tsmet Paşa Hz., niyetin muhafazası ve ayni zamanda caklardır. Başvekil Hz. Samsundan fazla dolaştık. Nihayet bt^duk. DerVek'ller, meb'uslar ve hükumet erreyiâm hürriyetinin temini için MiMetavdet ederken Turhala uğrayarak yadimi anJattım. Hayret!.. Sirkeci is kânı hazır bulunmuşlardrr. ler Cemiyeti nezdinde teşebbüsatta bupılacak olan şeker fabrikasını da tetkik tasyonunda eşyamı bırakacak emin Nişanlılara yüzüklerini Gazi Hz. bîr yer yokmus. Israr etiim. Lutfen luması hususunda hükumetin nazan edecekler ve Sıvas Kayseri üzerinden bizzat takmışlar, kendilerine saadet bir ver verecekîermi sövled'ler. Ve d'kkatini celbetmsSe karar vernv'stir. temenni etmislerdir. Ankaraya avdet edec°k!erdir. Sar mmtakası meselesi rum; fakat pratiğimi ilerletmek için konuşacak adam bulamıyorum. Türliler bile bana fransızca söylüyorlar. Geçen gün bir Türk cemiyetine gfttim ve kıpıcıya azadan birini sordum. Bana roükemmel bir ingilizce ile cevap verdi. Memleketiniz, türkçeden başka bir dilin pratiği için adeta beynelmilel bir lisan dershanesi olacak kadar... Söziinü kestim: Hayır! Bazı Türkler de ecnebi dillerindeki pratiklerini ilerletmek için sizden istifade etmiş olabilöler. Fakat şu bulanık Beyoğlu semtinde dolaş • masanız da biraz hakikî Türk muhit • lerine sokulsanız tstediğinizi bulur sunuz. Sonra biraz türkçe konuşup ayni • dık. Ona karşı ikri sürdüğüm mazeret beöci sureta yerinde idi; fakat, ara • mızda itiraf edelim ki yabancı dil kullanmağa karşı bu zâfımız birçok se * beplerden üeri geliyor. Garp kültâr • lerinin bizimkmden üstün olduğu kanaatmden tutunuz da fransızca komş • mayı asrî muaşeret veva zarafet şart lann dan biri sanmak illetine kadar te> reddi eden bir sürü âm''Her, bazan M Türk arasmda ecnebi diule konuşuunan garabetini bile doğuruyor. Fakat şu kapıcıya ne dersiniz? Hemen ilâve edeyim ki ecnebi nin bah • settişi cemiyet, munhasıran Türk dilinl ve Turk harsmı yaymakla mükenef bî» muessesedir. Daha kapısmm eaiğind'e sizi ingilizce selâmlıyan o adam, bir kelitne ecnebi dfli bilmediği halde kendüerine Avtrupada vazife ve^di ğimix adamlardan birile mübadele edüse olmaz mt? PFVAMİ Ü Samsun 30 (A.A.) Dün denizde başlıyan fırhna bütün şiddetile devam etmektedir. Sahildeki barakadan yapılmış ve daha evvelce tehlikeli göriile • rek hükumetce tahliye edilmiş oltuz ka» dar mesken bu akşam denizdalgalan • mn hücumuna uğnyarak kamüen ha * rap olmuştur. Bu evlerde nüfus ve eş« yaca zayiat yoktur. Dalgalann arasın • da kaybtolan ve parcalanan motöıCer ve mavnalann mürettebahndan beş ölü dalgalar tarafmdan sahüe ahlmıştır. Dokuz kişi de kurtarılarak Memleket hastanesine yatınlrruştır. Bu zayiat ci • var sahillerden gelen motörlerde vu ku bulmuştur. Yirmi kişi kayiptir. A ranmaktadır. Yekta vapuru miithiş dal galar arasmda tnüşkül vaziyette kal • mıştır. Samsun 30 (A.A.) Bugün saat 16 da fırtına bir kal daha şiddetlen • miş, dalgalar Samsun Çarşamba sa hil demiryoHanm bozmuş ve bazı vagonlar devrilmiştir. Bir gaz motörii sahile düşmüştür. Vapurlardan boşahma ve doldurma işlerini yapan mavnalar ve motörlerm birçoğu parçalanmış ol • duğundan tahmfl ve tahliye işleri güç» leşmiştir. Karadenizde fırfına bütün şiddetile devam ediyor Eskişeh rde bir süo yapılıyor Ziraat Vekâleti tarafmdan Eskişe hirde yaptınlacak olan silomm inşası bir Fransız şirketine ihale edHmiş ve binanm temelatma merasimi yapılımş» tır. Silo, şimdUik 400 vagonluk ola "ak ve senede 2000 vagonluk ihtiyaa tsmin edecektir. Başvekil Saımuna da jrHecek Kâzım Paşa Hazreflerinin kerime'eri nişanlandı Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur şeraiti t 'Ç i n J Türkiye Hariç j in ç Senelik 1400 Kr. 1700 Kr. Altı aylık 750 1450 Üç ayhk 400 800 Bir aylık 150 yoktur Yurttaş! Ban^a'arda bfriken parafarımız 40 milyoru aştı. 50 mlyona varmalıyız. Millî Iktısat ve Tasarruf Cemiyeti EDEBİ TEFRtKAMIZ: V7 ngerek Yazan: Françoi» Mauriac Cicianne, bunları size söylemek beni üzüyor, fakat vazifem. Vazifesi! Etinin icabatına, ahmakça gülüslerini duyduğum o serseri tara • fmdan terkedilmek korkusuna bu is mi veriyor... Gönevyev ktzını tasdik etti: Zâfin bir suç ortalığı olabileceği onca da muhakkaktı. tza içiru çekti: Çocuklar, belki de bunun kolayı kendisine birşey yazmaktır. Hüber protesto etti: Aman, sakın ha! Hele mektup yazmak çok fena. Basımıza hep mektup yüzünden belâ g^liyor. Anne! Sen fimdiye kadar ona birşey yazmadın, değil mi? Dugumu Tercüme eden: Peyami Safa İki üç kere yazdığuu itiraf etti. Tehdit veya hakaret mektubu yazmadm değil mi? tza itirafta tereddüt ediyordu. Ben de gülüyordum. Evet, evet, itma ile sakladığım öyle mektuplar yazmıştı ki iki tanesinde ağır hakare^lsr, üçüncüsünde de biraz yumuşak bir eda vardı. Aptai çocuklanm onu aleyhimde bir aynlık davası açmağa kandıracak olurlarsa bu mektuplar bütün partiyi kaybetmesi için kâfidi. Bir köüek havlayormuş ta geri kalan it sürüsü de nluyormuş gibi, şimdi hepsi endişe içindeydiler. Büyiikanne, ona bövle hîçbîr mektup yazmadouz mi? Elinde • leyhimize kullanılacak hiçbir vesika yok mu? Hayır, zannetmiyorum, kocanıın kâtibi Buru gözleri yaşararak bana (fakat o kalleş ve riyakâr bir heriftir) dedi ki: «Ah! Madam, siz ona mektup yazdığmıza çok fena ettiniz... > Ne yazdın ona? tnşallah tahkir filân etmedin? Bir defasında, Marinin ölü münden sonra, biraz şiddetlice si tem etmiştim. Başka bir defa da, 1909 da, evvelkilerden daha ciddî bir münasebet yüzünden... Hüber «çok fena, adamakılh fen a . » diye homurdanmca, tza, işî sonradan yoluna koyduğunu, hak sızlığını itiraf ederek pişman olmuş göründüğünü söyliyerek onu temine çalıştı. Ha.. Su meseîe... Onun için bir taîâk davasın dan korkusu yoktur. Pek'ı ama onun bu kadar fe na niyetleri olduğuna nereden hük mediyorsun? A!., tnsanın kör olması lâzım: Para işler"nde «esrarengiz hareketleri, garip garip imaları; Buruya söyledikleri... thtiyar kad*ın orada değilmiş gibi münakaşa etmeğe başlamışlar dı. Kadıncağız inliyerek yerinden kalktı. Bu romatizma onda varken geceyarıları dışarılarda oturduğu na iyi etmediğ'ni söylemişti. Çocuklar ona cevap bile vermediler. Lâ kırdılarına devam ederek belir sizce «Allah rahatlık vers'n» diye mırıldandıklarmı duydum. Gene o hepsini birer birer dolasarak ku caklamıştı. Hiç biri rahatım bozmadı. thtiyata riayet ederek yattım, Ağır adimları merdivende ses veri yordu. Kapıma kadar geldi, soluklarım duyuyordum. Mumu yere koydu ve kapıyı açtı. Yatağımın yanı başında tdi. Şüphesiz uyuduğuma emin olmak için üstüme iğildi. Ne uzun bir müddet durdu! Kendimi ele vermekten korkuyordum. Sık sık nefes alıyordu. Nihayet çıkıp gitti. Kendi odasına grdiğini duyar duymaz, tekrar tuvalet odasına dön düm ve ötekileri dinlemeğe başla dım. Çocuklar hâlâ orada idi. Artık alçak sesle konuşuyorlardı. Sözlerinden çoğunu duyarmyordum. Janin diyordu ki: Onların muhitinden değildi. Bu da var. Fili, cicim, öksürüyor sun, pardesünü giy. Karısmdan değil, bizden nefred ediyor. Ne akla, hayale gelmez şey! Kitaplarda bile böyle şey gö rülmemiştir. Anneme kabahat bulmıyalım, fakat bana öyle geliyor ki canı istemiyor, istese yapar. Allah Allah, (bu Fllinin se siydi) o her zaman trahomasmı a lır. Baba Fondodejin Süveyş tahvilIeri... Onlar satıldı yahu... Gönevyevin kocasınm kekeleyiş» lerini, tereddütlerini farkettim; o zavallı Alfred daha ağzmı açıp ta bir kelime söylememiştL Gönevyev ona hitap ettiği zamanki cırlak, aci sesile dedı ki: Çıldırdın mı? Süveyş tahvilleri satılmış olabiür mi? Alfred anlattı ki mayıs ayında, bir takım kâğıtlar imzalarken kaynanasının yanına girmiş, o demiş ki» «Artık bunları satmak zamanı geldi galiba... Hazır yükselmişken elden çıkarmalı, sonra düşer.» Gönevyev bağırdı: Sen de bize bunu haber ver « med!n ha? Sen adamakılh ah • maksm. Süveyş tahvillerini sattılar demek? Bunu gayet alelâde birşey gibi söylüyorsun. (Mabadi var}