Cumhuriyet' SON TELGRAFLAB Bana kalırsa Gençliğe dair bir iddia nlamadtm! Koskocaman bir makale. Mil • liyette, gençliğe dair. İmza Nu. rullah Ata. Yazıyor ki ben gençleri sever ve mü. dafaa edermişim. (Pek doğru.) Bunu yazarken düşünmüs: «Ya kendisi genç değil mi?» ve bir tahmin yapmte: O tuzdan ileri, otuz besten geri imisim. (Bu da oldukça doğru.) Avrupada bu, müptedilere ait bir çağmts; bizde ise, muharrirler bu yaşa gelince artık ye tismif, kemalini bularak söhretini yap mıs sayılırlar ve eski yazdıklarını tek . rarlarlarmış. (Umumî olarak belki bu mukayese de pek yanlıs değil.) Fakat bu dostumuzdan soralım: Avrupada otuz bes yaşında benim kadar tanmmif hiçbir muharrir yok mudur? Cevabını gene biz verelim: Otuz bes değil, yirmi beşinde âlemşümul şöhretler bile yapan binlerce muharrir ve san'atkâr var. tkinci sual: Gençleri müdafaa etmekle otuz beş yaşında olmak arasında ne gibi bir zıddiyet olabilir? Bunu da anlamadım. Gene bu dostumuz yazıyor ki ben tanmmış bir muhar.L' oîduğum halde tanmmamışlarla meçgul olurmusum, bu huyumu kendisi de severmi», fakat simdiye kadar halka tamttığun san'atkâr Iarm çoğu hakkında kendisile çarpış . mısım. Haberim yok. Benim Türk o . kuyuculanna tamttığun kabiliyetlerm hepsini bu dostumuz da şu veya bu farklarla kabul etmiş, biç değilse isti • datlannı inkâr etmemiştir. üçüncü sual: Bu istitrada sebep ne? Bımu da anla madım. Sonra ben geçen gımkü yazımda gençliğin taze bir hava getirdiğini yazmıştım. Bu dostumuz diyor ki «Ben bizim gençlerde o çılguı lığı, ortayaflılann rnanhğuıa uy mıyan hareketleri göremiyorum. Hep sinde değilse de çoğunda insam ümit sizliğe düşüren bir usluluk var.» Acaba? Iki üç hâdise münasebetile geoçliğin taşkmlığım fena gördüğünü ilân eden gazete, «Milliyet» değil midhr? Son de . Kİ: Çanakkale kahramanlan, gençli . ğin getirdiği bu taze hava"i kok'ıyp.rak hafızamızda canlandılar. Kemikleri bu taze hava sayesinde çÖplüklerden kurtanlacak. Nurullah Ata Bey gençliğin edebi yata, resme, heykele ne getirdiğini de mi unutuyor? Ben kendisine serefli bir Iiste çıkarabilirim. Dördüncü sual: Bu doshımuz genç Kğin taze bir hava uetirmiş olduğuna inanmıyorsa memleketin yaşamakU olduğuna nasıl inanıyor? Gençlfls de . mek, kendisile beraber yeni bir mevsim ve bîr hava aretiren kuvvet detnek de. ğils» çurümekten nasıl kurtuluruz? Gençliğin birçok eksikleri üstünde Nurullah Ata Beyle anlasmaya hazınm. Fakat bu kuvveti bir kalemde inkâr etmek? Bunu da anlamadun. Sonra şöyle bh terkip yapmıs: «tmam Peyami Safa». Ne demek o ? Muha fazakârlık iması mı? Ummam. Dos tum, bende bir şef olmak ihtirası mı görüyor? Sevmem. Kumanda vermek mi? Anlamam. Sadece şu: Ben genç . liğin arkadaşıyım. Onunla kolkolayım. Bu arkadaşımı ölesiye sever ve müdafaa ederim. Nurullah Ata Bey bunu çok mu görüyor? Kendisi de benim gibi yapabilir. Gençliği yasta buluyorsa kendisi de bana yakm genç sayılabilir. Neden uzakta duruyor, neden bizi ayıplar gibi görünüyor, neden ba. hanmızın içinde bir ayaz gibi esiyor? Anlamadan! Bütçe Encümeni dün mühim kararlar verdi Askerin sebze istihkakmın tezyidi lâyihası ile birçok tefsir taleoleri tetkik olundu Ankara 16 (Telefonla) Bütçe encümeni, devlet memurlan maaşları nın tezyk ve taadülü hakkmdaki kanu. nun 7 mci tnaddesindeki «meslekî ifatu sas» tabamden maktut olan manantn tefsiri hakkmdaki Başvekâlet tezkeresini müzakere etmi» ve her mesleğin erbabını o mesleğin mütehassısı addederek kanunda kendfleri içm sureti m*hsusada yer ayrılmı* olan hakikî müte . hassısları diğerlerinden farksız telâkki etmenfn muyafık olamıyacajhna karar vermiş, fevkalâde ihtiyaca binaen Heyetî Vekile karar ile bidaveten yedinci dereceye almrruş olan bîr memuron terfi için aşağı derecelerin terfi müd detlerince beklemesme lüzum olma yıp kendi derecesvde kanunen muav . yen miiddet doldufru takdirde yukan dereceye terfi edebileceğini »a kadar ki bu memurnn diğer bir memuriyete nakK halinde iptidaen memuriyete «rir. mek hususunda tâbi olduğu dereeeUre »it müdfJetler dairesme terfi ettirilebileceâinl k=»bul etmiştir. yem kammunun tadili ve askere veril • mekte olan sebze istihkakmm tezyidini mutazammın lâyihayı da müzakere ve Icabul etmiştir. Encümenin lâyihada yaptun tadilâta göre mezkur kanun hükmü 29 teşrinsevvelden itibaren tatbik olunacakhr. Yeni Amerikan veja {HEM NAUNA MIHINA Mühim bir mektep pon büyük elçileri Ikisefir dün Reisicumhur Hazretleri tarafmdan kabul buyruldular Ankara 16 (A.A.) Reisicumhur Hazretleri bugün saat 16 da Çankaya. daki köskierinde Amerikanın yeni Ankara büyük elçisi Robert Pect Skinner HazreÜerini kabul buyurmuşlardır. buyurulan yeni Japon büyük elçisi VIkonte Kintomo Mushkoji Cenaplan Reisicumhur Hazretlerine itimatnamesini takdim ederek aağıdaği nutku irat eylemiştir: 1 Amenka seîirinin nutku Elçi hazretleri itimatnamesini Reisicumhur Hazretlerine takdim ederek aşağıdaki nutku irat etmiştir: Reis Hazretleri. Birleşik Amerika Reisicumhurunun nezdi devletlerine beni fevkalâde mu . rahhas ve büyük elçi olarak tayin et . tiklerrni mutazammın itrmatnameyi ve mümtaz selefim M. Sherrillin vedana mesini huzzuru devlederine takdim ile kesbi şeref eylerim. Reis Hazretleri, muvasalatımızın hemen hemen Türkiye Cumhuriyetinin teessüsünün onuncu yıidönümünün tes'i. dine tesadüf etmesmden dolayı kendim: bahtiyar addeder ve zatı devletinize kendileri de dünyanın en eski cum . huriyetlerinden birinin vatandaslan olan hemserilerimin hepsinde bihakkin tamamile hususî bir teveccühle dolu bir alâka uyandıran bu uğurlu hâdise münasebetile Birleşik Amerika Reisi cumhurunun sahsî tebrik ve tememu lerini arzeylerim. Japon sefirinin nutku Reisicumhur HazreJeri, Metbuu mufahhamım Japonya İm . paratoru Hazretlerinin selefim müte. veffa M. tochidanm yerine nezdi devletlerine beni fevkalâde murahhas ve sefiri kebir olarak tayin buyurdukalannı mutazammın itimatnameyi huzuru devletlerine takdim ile kesbi şeref eylerim. Türk miUetinin irşadı devletleri al tında merdane bir şecaatle bunca im tihanlardan sonra kalkınmasından ve hedefine vasıl olmak için mütemadiyen sarfettiği samimî cehtü gayretlerden dolayı Japon milletinin derin takdirat ve hürmetlerine nezdi samilerine tercüman olarak intihap edildiğimden naşi ken. dimi pek bahtiyar addetmekteyhn. tktısadî sahalarda her iki millet arasında bir takım müşkül meselelerin mevcudiyetini inkâr etmek istemem. Fakat birbirimizi kolayca anlamak ve yek . diğermizle kolayca anlasmak husu . sundaki mes'ut kabiliyetlerimizden dolayı aramızdaki itilâf ufkunun jnttikçe genişliyeceğine emin ve kani bulpntnaktayun. Bu münasebetle gerek zatı devletlerinin sahsî saadetleri ve gerek şanlı ve necip Türk milletinin refah ve saa . deti zunnmda en hararetli temenniya tımı arzetmekliğime lutfen müsaade buyurmalarını rica ederim Reisicun^ıur Şark kıdem zamlartmn batlangıcı Bütçe encümeni ordu, bahriye ve jan. darma zabitanına 912 numaralı kanun mucibince verilmekte olan sark kıdem zamlannın mebdeinin hansri tarih ol . duçunun tefstren tavmi hakkmdaki Başvekâlet taleKini tetkik ederek baslansnç tarihinin 929 malî senesi mtidası oldu?ur»a dair maliye ve müdafaa encunvnleri tersfından verflen karara istirak flmem haaıgi Türk serdan der« miş ki: <rAskerlik abp vurmak, daya • mp durmaktan ibarettir.» Eski zaroanlar için dahi tam bir ha • kikat olmıyan bu söz, bugün büsbütün kıymetini kaybetmiştir. Çünkü, barp san'atıntn ana prensipleri değismemekle beraber fen ilerledikçe askerlSc, ta • mamile bir bilgi işi olmuştur. Bugün askerliğm her sınıfı, her şubesi, her isi* derecesme göre, bir ihtısasa muhtaçtır. Artık yüz binlerce, milyonlarca insan dan mürekkep ordularm, hatta zama . ntmız harpleri, milletler harbi olduğuna göre, muharip miHetlerin muzaffer olabiimeleri icin, «atm vurmak, dayanıp d'rm^k» hîc te kâfi değiidîr. Bilgi, teknik, ihtisas olmadıkça asrf bir ordu atm vuramaz, dayanıp dura • maz, hatta yürüyemez. Bkkaç gün evvel Cumhuriyette, Yüksek Levazun mek. tebinden bu sene seldz zabitimizin dip« Ioma aldığı yazJı idi. tşte Yüksek Levaztm mektebi de, askerliğin mühim 3v bsas şubelerinden biri olan levazım . cdığı öğretir. Yüksek levazım zabttlerf orduyu hatta milleti aç, çıplak, cephanesiz ve daha bin türlü levazımsız bi • rakmamak vazifesini yüklenmiş olan bl nevi erkânıharp zabitleridir. Kanu tok, sfftı pek olmıyan bir ordu için nihayet mağlubiyet mukadderdir. Türk ordu • su, karnı tok, sırtı pek oldukça aslanlar eibi dövüşmüstür. Can boğazdan gelir. Yiyecek bulamıyan asker, açlıktan, çıpt lak asker de hastalıktan ölür. Orduma* zun uğradi7i felâketlerin hepsinde, Ie* vazım işlerinin, geri hizmetlerinin yo » lunda cereyan etmemesi mağlubiyetin en büyük saflti olmuştur. Eskiden orduda levazım smjfı diye ayn bir smıf yot», tu. Harp ve darbe yaramryan, krt'ada ifi göremiyen zabitler levazım işjlerine memur edilirdi. Halbuki levazım ve geri hizmetlerinin ehemmiyeti pek büyüktfi. Orduyu bir lâmbaya teşbih edersek onun gazini, fitilini ve şişesinı tenrin eden levazundu. Bunlar temin edilmeyince lâmba nasJ sönerse levanm teşkilâtı, vazifesini yapmaymca da ordunun ateşl öylece söner. Çanakkalede levazım teş küâtı iyi işledi, ordu düşmanm karştsmda aşılma» bi» kale gjbi durdu. Füıs tin cephesinde levazım teşküah bozulu tu; ordu da bozuldu. Eskiden ordunun en iyi silahlarla teçhizine ehemmıyet verilir, fakat o silâhlan kullanacaklarm kanunı doyurmak, diğer Dıtiyaçlanm tatmin etmek hususuna ehemmiyet verilmezdi. Halbuki harbeden süah değfl insandır. Açlıktan ve hastalıktan bitkin bir hale gelmis olan bir askerin silâht isterse dünyanın en mükemmel silâhı olsun, kullanabilecek hab', takati yok. tur ki ondan istifade etsin. Cumhuriyet idaresi, Türk ordusunu bir makine intizamile işler bir hale getirmek için orduyu silah kadar, hatta silâhtan ziyade bilgi, teknik ve ihtısas ile teçhiz etmek lüzumuna kail olmu» ve bu maksatla birçok mektepler aç mıştır. Şrmdi levazım zabiti de, mesle . ğine göre, ayrıca ders görür. Fakat Büyük Erkânıharbiyemiz, zamanunızda bl ordunun ve bütün millet harbedeceği için, bütün memleketin levazım işlermi muvaffakiyetle basarmanın, yalıuz le . vazım zabitliği tahsil etmekle de mümkün olamıyacağmı anlarmş, levazmı s*« nıfmın erkânıharpleri demek olan yüksek levazım zabitlerini yetiştirmek için ayn bir mektep açmıştır. Buradan çı kacak zabitan ordunun v e içabmdâ muharip milletin levazım işlerini yük . sekten tanzim ve idare edecek, levaznn zabitleri de bu tertip ve nizamm tat bikiie mesgul olacaklardır. Yüksek levazım zabitleri, memleke* tin, muhtelif ziraî, hayvanî, madenî, smaî kuvvet membalarmm en yMtsek idarecileri olacaklardn. Büyük Harpte senelerce binbir mahrumiyet çeken ordı ve millet, böyle bikjili ve mütehassis idarecilere nekadar büyük üıtivaç olduğumı pek ivi takdir etmislerdir. Yıldız saraymm bir kösesinde sessizce ve teva. zula calısan Yüksek Levazım mektebi nm ehemmivetini anlatmak içindir kî bu vazıyı yazdım. Harp akademileri hakkmda yazdığın1 makalede de dediğim gibi. ordıtmuıa güvenerek rahat uyuy?1" ' ttmi'*'. tstîklâl Harbi malulleri Askeri tayînat v* veni tadili Bütçe Encümeni Meclisten tefsiri Mudanyada dünkü istenen 3 nokta tezahürat Bazı meb'uslar encümen Mudanya mütarekesinin yıldönümü tes'it edildi kararına itiraz ettiler Ankara 16 (Telefonla) Büyük , MiIIet MeclUi bugün saat 14 e toplandı. Ruznamenin birinci maddesini teşkil eden tefsir mazbata«ı müzakere edildi. Bu mazbatada şu 3 noktanm tefsiri mevzuu bahUti: Biri hususî biitçeler tabirine belediye bütçelerinin dahil olup olmadığı, îkincisi hakkı huzurla tazminatla • rın ucret tabirine dahil ohıp olma • dığı, üçuncüsü de Ziraat Bankası • nın sermayesmin en az nısfı cîevlete ak müessesat meyanına dahil olup olmadığı. Bazı meb'uslar enciimenlerm bu husuataki mütalealanna ttiraz et tiklerinden müzakere açıldı. Bi • rinci celse kısa sürdü. tkinci celsede, Romanys Hari ciye Nazirı M. Titulesko Meclise gelmiş, müzakeratı Riyaseticumhur locasından takip ediyordıı. Tefsir mazbatasının müzakeres'ne devam olundu ve neticede raazbatanın maliye ve ziraat encümenlerine t e v diine karar verildi. Ruznamenin diğer mevaddından bazılannm tevdi tarihlerile itiba • rile miatlan gelmediğinden, bazı • larmın da alâkadar vekillerin hu • zurile müzakeresi lâzim "lduğun • dan müzakerelerine imkân görülemiyerek celseye nihayet verildî. Bütçe encümeni bundan başka, is . tiklâl harbmde maiul olan ümera zabi. tan ve efrada verilecek para mükâfatı hakkmdaki kanun lâvihasma merbut cetveli de tetkik ederek kabul evlemUkanunun. tir. Cetvel 4 zabit ve 5 nefere aittir. Para mükâfatı vekunu da 2300 ür*dır. Br aara 933 butcesinde» verflecektir. TiııtııınımınıınııınııııııınııııııııımflfiıınıiKiiHiıiBiını.m.1... Reisicumhur Hz. nm cevabî nutukiarı Bursa 16 (Telefonla) Mudanya mütarekesinin 11 inci yıldönümü Mu • danya halkmm eoşkun tezahüratüe tes'it edilmiştir. Mütarekenin imza edOdiği bina o . nünde birçok notuklar söylenmiş, Re. isicumhur Hazretlerile Bafvekil tsraet ve Erkânıharbiyei Umumiye Reisi Fevzi Pasalar Hazeratma tazimat telgraf . lan cekilmistir. Ankara 16 'Telefonla) Ma liye Vekili Mustafa Abdülhalîk Bey ^ * «ym •» aoniunla ^chrî(n>xc g©!pcuîs" AbdOlhalik Beyin avdeti tir. Romanya banknotiarinı dejjiştiriyor Bükreş 16 (Hususî) Rumen millî bankan, bugünden itibaren 1000 leylik banknotlarinı yeni 1000 veya 500 leylik banknotlarla deği'tir meğe başlamıştır. Sebebi de, Ro manyada birçok sahte 1000 leylik banknot meydana çıkmış olması dır. Eski banknotların değiştiril • me müddeıti 31 kânunuevele kadar devam etmektedir. Her gOn bir bomba Belgrat 16 (Hususî) Make donyada Bitole • Zerin demiryolu hattı üzermde infilâk etmemiş bir makineli bomba daha bulunmuştur. Makineli bomba Armenohori koyü civannda bulunduğu için, bu köy halkmdan birçok kimseler tevkif edilmişlerdir. Köylülerin komita cılara yataklık etmekte olduklan anlasılmıştır. Reisicumhur Hazretleri cevaben şu nutku irat buyurmuşlardır: Büyük elçi hazretleri, Muhterem Amerika Rekicumhuru Hazretlerinin sizi nezdime fevkalâde murahhas ve büvük elçi olarak tayin buyurduklannı bildiren mektuplarmı büyük bir memnuniyetle alıyorum. Ay. ni zamanda mümtaz selefinizin sreri cağırdıklarmı bildiren mektubu da alı yr ı . Iki memleket arasında mevcut olan dostluk münasebetlermin her vasıta 3e kuvvetlendirilmesi hakkmdaki arzu nuzu ifade eder sözlerinizi ve bu yolda muhterem selefleriniz tarafuıdan seb kat edilen kıymetli mesaiye tarafınızdan da devam buyurulacağına dair olan beyanahmzı bilhassa takdir eylerinv Izhar buyurdu^^nuz sam'mî hislerin memleketimin büyük Amerika Cumhuriyetme karşı daima beklemis olduğu dostluk hislerine tekabül ettiğine emin olabilirsiniz. Muhterem Amerika Reisicumhuru Hazretleri cumhurivetimizin onuncu vıldönümü münasebeitle bana karşı vâki olan tebrik ve temennilerinden dolayı pek mütehassis oldum. Kendilerine iz har bayurduklan bu nazikâne alâkadan dolayı teşekkürlerimi takdim ederim. Mihnetli bir mücadele ve büyük fe . dakârhklarla Cumhuriyet idaresini ku ran Türkiye, kurtuluşu için vatanperver şeflerinin dâhice idaresi altında şanh mücadeleler yapmıs ve dünyaya yüksek vatanperverliğini ve kahramanlığını gös termiş olan Amerikan milletmin takdir. kândır. Büyük cumuhuriyetiniz vatandaslan . nın memleketimizde tahakkukuna ça Iıştığımız ıslahat hareketlerine karşı derin alâaka göstermekte olduğu hakkmdaki sözlerinizden pek memnun oldum. Muhterem Amerika Reisicumhurunuıv, memleketin ikhsadî kalkınması yolunda vâki olan icraatını alâka ve dikkatle ta. kip etmekteyiz. Bu icraatın muvaffak olmastnı can ve gönülden temenni ede. riz. Memuriyetinizin ifası esnasında gerek benim ve gerekse Cumhuriyet hükumetinin müzaheretine nail olacağuıızdan emin olmanızı rica ederim. Re ; s ; cumhur H?. n*h cevabi nufukları Reisicumhur Hazrederintn cevabî nutuklan şudur: Büyük Elçi Hazretleri, Haşmetlu Japon tmparatoru Haz retlerinin sizi nezdime fevkalâde mu rahhas ve büyük elçi olarak tayin bu . yurduklarmı bildiren itimatnameyi mVmnunivetle alryorum. Türkiye hak kındaki duygulannızdan dolayı size teşekkürlerimi beyan eylerim. Vefatı bizi pek müteessir etmiş olan selefiniz büyük elci Yochida Hazretlerinin h*tırasmı tebcil etmegi v^zîfe Tjilir''iii. Müsarîînnfvhin "ük<ıek ahlâkî ve f3tr> mezîvetlermî daîma hatıramız . da ssklıyacagız. Ankaradald vazifemîzîn telâkki tarzı memleketiml Jaoon tmparatorlupu arasmd=ıki münasebatm ne suretle olması lâzım jrelece&i r.»kkmda pröniîlerimîze tarrıamen uy«u»dur. Cihanı sarsan ve milletlerin hayatla nnı pek çetinleştiren dünya buhramna rağmen karsılıkh anlaşma esasın^ müstenit iktısadî menfaatlerimiz hakkmda fik'Vler teatisi mevcut güclüklerin ortadan kaldınlmasına ve ticarî münasebetleri . mizin yeni bir inkisafa mazhar olması hususuıHaki aşrtlann tesbitine yardım edecektir. Dostluklanrun kuvvetlenmesine ge rek mıntakavî ve gerek umumî sulhun muhafazasma çalısmak tan geri kalmanuş olan Cumhu • riyet hükumeti beserî faaliye tin her sahasında umumî refahı temin. de başlıca âmil olduSu şüphesiz bulunduğundan dünya sulhu davasmda milletlerimizin daha sıla bir tarzda birlürte çalısma'^nndan cok sevinecektir. Her iki memleket arasmdaki dostça münasebetlerin arttınlması ve umumî sulhun kuvvetlendirilmesi hususunda bu suretle is b'rliemin temin' an'anevî dostluirumuza veni bir parlaklık verecektir. Memleketlerimiz arasında mevcut o . lan hayırlı ve dostça münasebetlerin daha zivcde sıkılaşmasını temin için haş metlu tmDarator Hazretlerinin sizi seçmiş olmalnndan bilhassa çok memnu . num. Gerek benden ve gerek Cumhuriyet hükumetinden müzaheret göreceğinize nize emin olabilirsiniz. Haşmetlu tmparator Hazretlerinin sahsî saadetleri ve Japonyanm refahı için yürekten dileklerimi beyan eylerim. Büyük elçi hazretleri. dar kıvranmıştı ki artık sabahın yaklaştığma hükmetti. ölmek istemi yordu. Ne olursa olsun kendini so kağa atmağa karar verdi. Yataktan immeğe çalıştı ve yere yuvarlandı. Sürüne sürüne oda kıpınna kadar gitmişti. Hava! Hava! Hava almak istiyordu. Basamaklarda otura evtura merdîveni inmişti. Odasının zehirli havasmdan kurtulunca vücudüne kuvvet geldiğini hissetti. Tırabzanları tutuna tutuna en alt kata gelebilmişti. Baktı ki ev sahibinin yemek odası tarafmda ışık var. Nedir bu? Onlar da sabaha kadar uyumuyorlar mı? tçi biıraz ferahladı ve ışığa doğru yürüdü. Belki sabahleyin ortalık ağarmadan uyanıyorlar. Kapıyı itti ve başını içeri uzattı. O ne? Madam Mari, bir e<rkekle sofra başına oturmuş, rakı içiyor ve yemek yiyor. Sabahın bu vaktinde? Sal'h şaşırnuştı. Madam Mari ayağa kalktı ve ürkek adımlarla ona yakiaştı: Maarifte tayinler Ankara 16 (Telefonla) Üni • versite müderrislerinden Hâmit SadS Beyin Gazi Terbiye Enstitüsü cografya muallimliğînf ve enstîtü muallimlerinden Cemal Arif Beyin Universke coğrafya müderr • mu avinliğme ay'.n edtlecckleri söylenmektedir. Gazi Terbiye Enstitüsü müdürü Halk Ziya Bey tetkik seyahftti için bir kaç güne kadar Avrupaya gi • decekth. PEYAMİ SAFA M. Çaldarisin beyanatı Atina 16 (A.A.) Cenevredeki gorüsmeleri ve intibalan hakkmda ga. zetecilere malumat veren Basvekil M. Çaldaris, Turk Yunan misakuun yalnız Balkan devletleri mümessilleri tarafmdan değil, fakat beynelmilel siyasî mehafü tarafradan münakaşa ve mfi • talea mevzuu oldugunu söy!emi?tir. Beynelmilel siyasî mehafil misakı bilhassa devletlerin sulhu sağlamlas • tırmaga çahstıklan Balkanlarda bu mak sada yardım eder mahiyette telâkki et. Almanyamn yeni Ankara sefiri Berlin 16 (A.A.) Almanyanın Stokholm orta elçrei M. Rozemberg Ankara büyük elçiiiğme tayin edilm'«ş tir. KOK FtATt Beyoğhı Havagazi Şirketi Dolmabahçe gazhanesinde, ehven fîatle sert ve gümüşü renginde tozsuz ve en iyi ecnebi koklarile mukayese edilebilir türkkoku veriyor. Niçin ithal edilen ecnebi kokuna fazla para verilsin? (8112) Bir tayin haberi Ankara 16 (Teleforla) Münhal bulunan kazanç ikinci kcmis • yonu reisliğine B<n« Tcmyiz komUyonu azasından sabık Manita meb'u su Kemal Beyin tavin sdilecejf: söylenmektedir. Reisicumhur Hz. ile Japon sefiri arasında taati olunan nutuklar Ankara 16 (A.A.) Bugün saat 16,45 te Çankayadaki köskierinde Re. isicumhur Hazretleri tarafmdan kabul deki mumlann alevleri renkliydi. Bu alevler büyüdükçe büyüyor ve sarı, mavi, yeşil, türlü renkte yan gınlar halini alıyordu. Bütün bu manzaraları seyrederken canı birkaç kere esrar çekmek istedi. Yeleğinin cebinde küçük bir parça kalmıstı. Fakat yataktan kalkmak, onu alıp sigara sarmak için kuvveti yoktu. Birkaç defa haykırarak ev sahibi kanyı çağırmak aklmdan geçt> F»kat yabancıların bakışlarından bile çekiniyordu. Hele sorguya, suale hiç tahammülü yoktu. Nasıl anlatsım onlara?.. Ne halde oldugunu nasıl anlatsm, nasıl anlatsın?.. En yakınlarına bile derdini açtı da hepsme vız geldi, anasına bile anlatamadı be, anasına bile. Fakat onu, yalnız onu, anasını görmeği canı çok çekiyordu. Artık öleceğini zannetmeğe başlamıştı. «Anamı görmeden ölmesem.» dedi ve ağladı. Yatakta o kadar dönmü?, o ka yordu. Akşam olup ta karanlık derece derece artmağa başlayınca Salih yatağm içinde oturmuş, başını yastığa koymaktan korkarak, etrafı dinliyordu. Karanlık iyice bastırmca, karyolasınm ayak tarafmda, boyluSaat kaç? Saati de yok. Vakti bil 6 boyuna, kıpkırmızı, ateş renkli ve mtyor. Bazan bir sigara yakıyor ve Salih o gece de hiç uyumadı. tlaç parlak bir iskelet görür gibi oldu; evvelce beş dakikada biten tütün, ta fayda etmnemifti. Arada bir,' gözavazı çıktığı kadar haykırmıstı. sanki simdi saatlerce sürüyor. leri yan açık, dalıyor, fakat kendiEv sahibi kadın ve hizmetçi koş**• ni tamamile kaybetmeden, rüyaya tular. Odaya girmeğe cesaret ede • benzer hayaletler görüyordu. Birkaç Ertesi gün de dükkana gitmedi. ırriyor ve kapıdan baslannı uzab • defa sayıkladı: Bazan hiddetli kiiHali yoktu. Canı yemek te istemi • yorlardı. fürler savuruyor, bazan yalvanyordu. yordu. Odasına iki defa uğrıyan ev Salih, daha kuvveti i bir çığlık koBir defa da boğulur gibi olarak yasahibi kadıni öfkeli sözlerle kovdu: pardı: taktan fırlamıştı. GÖzleri hep pence Beni rahat bırak be, defol! di Defolun be!.. Rahat birakın rede. Sabahı bekliyor. ye bağırmıstı. beni... Defolun, defolun!.. Semtine hiç kimse uğramadı. Bir iki sefer de ışığı yaktı, gene Sonra baygın düştü. Kendme geljtömdürdü. Hep ayni karanlık. Bi Mahmut Bey de görünmedi. Tanaş diği vakit tam karanlık içinde idı. t«n da bir haber yok. Havası değiştip tükenme bilmiyordu. Gözlerini bir açtı ve kapadı. Ateş Evden çıkamyı ve sokaklarda do miyen odada mide bulandırıcı ko • renkli iskeleti görmekten korkuyorlaşmayı düşündü. Fakat ışığı yak kular uçuyordu. Salih, kendinde pen du. Gözlerini kapadığı vakit te baeereyi açmak takatini bile bulamaçının içinde rengârenk, türlü türlü mak için odada birkaç adım atarken di. fenerler yanıyordu. Bu fenerlerin bile dizleri bükülüyor, başı dönüyor kâğıtlan veya camlan değil, »çlerinye kendini yatağa dar »tıyordu. Gecenin jraJcl«|an«»md«n korku • Tefrikat 77 SERVER BED1 Sabahsız Geceler Birşey mi istiyorsun? diye sor» du. Salih dertnansızlıktan hemen yere oturmuştu. Başını önüne sarkıtarak: Saat kaç? diye sordu. Saat?.. Saat dokuza çeyrek var?.. Dokuza çeyrek var. Salih bu sözden hiçbirşey anlamıyordu. Dokuza çeyrek var. Ne demek bu? Güneş doğmadı mı hâlâ?.. Boğuk bir sesle: Bugün güneş doğmadı mı? Kadın şaşırarak geri çekilmiş, ayağa kalkan öteki erkeğe bakıyor ve hayretle cevap veriyordu: Ne demek güneş doermadı mı? Doğdu güneş. Salih homurdandı: Hani?.. Yok güneş. Bak sizde.. Işık... Işık yakıyorsunuz. Güneş doğdu ama battı. Gece oldu. Saat dokuz. Ne güneşi istiyor* sun? Sayıkhyor musun?