HJumhuriyef S PN TEL.GRAFLAQ Bana kalırsa Gençliği anlamak ençlerin yapbğı bir hareketl, kendi çağlarmnı manbkma ve mihaldne vuran yaşlılar tama . müe anlıyamazlar. Onlar için bu harekette her zaman azçok bir sakarlık, bir diklik ve densizUk varda. Halbuld gençliğin bütün kovveti, hamlesimn ba gavriaklî «irrationel» unsurlarmda giz. lidır. Damat Feridin nazarinda Mustafa Kemalin yaohklan bir delilikti. O za • man Babıalnun kâmil devlet menmr lan, oarmaklanra pencereden azata . rak, tstanbul sularmda yatan ecnebi filolarmı gosteriyorlart Çılgınlık! Cıl<nnlık! diye bagıri . yorlardı, çılgm'ık! Bu toplara bir avnc insan eti, kemi^ile karşı durulur mu? Yalnız Ferit Paça ve Babıali değil, beîki brıtı~m fîzik, riyaziye, harp ve siyaset bügileri, akıl ve mantık bfle, miL lî hareketi çılgmlık savıyordu. Fakat mucize ba çıljnnliktan doğar. Bütün ye. ni kıymetier, bize evvelâ gayriaklf gorunen irade ansurlarmm zenginTçinde mündemietir. Haldkatte ba, çılgmlık değil, yeni bir tefekkür ölcüsunün ga . rip hamle'er halînde belirisidir ve bir doğom muidesidir. Gözlerinizi hayretIe t o s a r musonoz? Anlamoror mu*unuz? tbtiyarlamağa baslamif demek • siniz. BugSnun gencmi anlamafra çalışahm. HomurdanmıvaİHn. Her çağ yeni bir ölçü getirir. Kendi ölçülerimize vurur. sak sa taze re«im, su taze şür, şu taze lâkırdı ve sa taze hareket, gariptir, aykindr, manasızdfl*, küstahlıktır, çdgmhkttr, snnanklıkhr, manhksızlıktır, ser* kesliktir, densizliktir, sakarlıktır. Fakat o eserin veya o hareketin avktn ve dik tarafınm zaviyesinden yeni bir bahara ak parıHıyı görmek mBmkundür. Gençiik her tarafta seferberdir ve taze bir hava getiriyor. Bunu anlamıyan bunamıstır. PEYAMİ SAFA Cenevre konferansınm bürosu toplandı Almanya, Amerikadan Fransızla başbaşa görüşmek için tavassut etmesini îstiyor Cenevre 9 (A.A.) SİUhlan Asalt. ma konferansı bürosu ba aksam topla . nacaktır. Birinciteşrmin 16 sında içtimaı kararlaştınlmts olan umumî komisyonun toplanmasmm geri bmJa^man na karar vermesi mubtemel görülmü yor. GorBnnse gore trmumt komisvonun 16 birincitesrinde topJanması hakkm . idaki karar değistirilmiyecektîr. BununIa beraber omomi komisyonun müzakerelerine yeniden girismesinin, diplo • trmtlar arasmda konusma'ann yeniden başlıvaeajh zamana rasgelmesi de rauhlemeldir. Böyle oMugu takdirde omo. Inf komisyonan a«ıl mesaisinm hiç de • SîTse btrkae gün sadece teknîk mese Here münhastr kalacağı söylenmekte Dünkü ve bugünkü Yugoslavya Krallığı Irk, dil, din, nüfus, mesaha IHEM NALINA MİHINA Bir çocuk cenneti I usyaya sanayi stajı gormeğe gî« den geçnlerden biri Moskova* dan gönderdiği mektupta sun. lan yazıyor: c Ruslann Kültür bahçesin! gezdik. Bu bahçe bes senelik mesai mahsulü imis. Tulu 7, arzı 1,5 kilometre büyuk • lüğünde. Kültür bahçesi, çocuğu hayata hazırlamak icin yapılmış olup her turlü : vesaiti havidir. Gitti? miz gün çocuk bayramı idi. 150,000 tlkmektep çocuğunun istirak ettiği bu bayram, çocuk lar için tam mânasile bir bayramdı. Bahçedeki elektrik merkezlerinde ço cuklar tarafından istihsal edilen elektrik cereyanile işlemekte olan minimini tram vaylar vardı. Bu tramvaylann vatmanı çocuk, biletçisi çocuk, yolcusu çocuk tnr. Bunlann en yaslılan, ancak on beş sene görmüş ihtiyarlardır. Bahçedeki atölyelerde gene çocuklar gordük ki bir radyo cihazı yahut ta bir tayyare vaomakla mesguldüler. 50 met. re yüksekliğinde bir yerden kendilerini parasütle bosluSa kapm kovuveren çocuklar tayyareciliğe alışmakla mesgul* dü. Bahcenin havuzlarînda, tstanbuldaki Şirketi Hayriye vaourlannın küçük bir niimımesi olan minîmmi vapurlar isli yor. Bu vaourların kaotanı, carnçısı, dü, mencisi, gem'cisi, yolcusu hen çocuk. Bahcede yüz'eri asan volevbo! saha • lanıHa sporcu çocuklar voleybol oy • nıyorlar. Bahrede, çocvfaı i» havatma naztr • lamak in'n keşfedilmU binbir vasıta var, tnkılâo Rusyasınm Hîtün büyük adam. lanmn, Sovyetîerm il;m, fen, güzel san*« atlar ve sanavi sahaUrmda muvaffa kiyet'i isler görmüs kimse'erin heykel» leri d>k>'Imiş, bunlar çocukiara tanttı . hyor. Heykel sahioleri medenîvete ve insan'yete büyük hizmetleri seokat etmi| insanlar olarak çocuklara tanıtılıyor. Bu heykeTTer arasında bir tnsriliz, bir de Alman mühendisinm heykeli var. Bugun cocuk bayramı o'mak dolayîsile çocuklardan müteşekkfl bir orkestra ile çocuklar tarafından oynanan oyunlan seyrettik. On iki vannda bir çocuk radyo vasıtas'le 150 000 çocuğa ımm. tasam tsveç jimnastiği vaohrdı ve Rus marsını söyletti. Rus ed*bi Maksim Gor, kînin namma izafe edumis olan ba bahce şayam hayrettîr. Alh vaşına kadar olan çoeuMann kSsesîni de sevrettik. Raslannda hocalan, mürebb'yeleri var. Bu nvn'nvnnerm o« vtmu da is o«renmen mhisar ediyor. Bahren'n mîi'îirp^i o'an hanım, bahçe» yi henrün 700 000 kişrnin ziyaret et . tiŞfni sovledı. Cocu^u terbiye etmek, hayata hazırlamak, hayatta muvaffak etmek irin her ne lâzrmsa vamlmıs olan bu bahceye k'T «Hayat Üniversîtesi» demek muvafık olor.» Mekhıbn otcnyunca. bîr d« b»7İm co. cuklanmız ak'ıma geidi: Bizimkiler, viraneiiklerde limon kabugile futbol, yahut ta snkaklarda cel<kçomak oynamakla, birbirlerme küfretmekle, cad • delerin yaya kaldınmlannda kızak kaymakla ve en fecü, otomobiüere, tram. vayl^ra takilarak ezilmekle mesguldür* ler. Rusyadan mensaeat makmeleri aldîğımız gibi çocuklan sokaklardan kur • tanp Çocuk Bahçelerinde terbiye et • mek usulünü de alsak... Silâhlanma yarışı Londra 9 (A.A.) Morning Post gazetesi deniz meselesmi tetkik ederek 1937 senesinde başlica deniz kuvvetlerinm su sekli ala ca£mi y«zıyor: Ingiltere 679,000, Amerika 689,000, Japonya 657,000 ton. Cizli tilâh tîcareti Cemiyetl Akvaroda Ispanya ımırahhan M. Vodariaga bir nutkunda umumî silah meselesine tetnat ederek demişttr ki: c 1921 senesî zarfmda bütün dünyada, tayyareler ve harp ge miierînî hesaba katmadan, 43 mflyon dolarhk silâh ticareti yapil naiflTr. 1929 da bu yekun 64 milyona çikmışhr. Cemiyeti Akvamdaki istatistiklere göre 1920 «e nesinden 1930 senesine kadar yapıian on senelik eilâh ticareti 616 milyon dolar tutmaktadtr. Buna mukabil sflâh tattn alan memle • ketlerîn ba miiddet zarfındaki %• halâtian 478 milyon dolardır. Arada 138 milyonluk btr açık var ki bn kadar ail&hra nereye fflttl ği malum degüdir. Acaba bu 138 milyon dolarlık sii&h giziice bangi| metnleketlere ithal ohnrnm^ırr?> diriyor. Silihlan azaltma hakkmdakl mSzakerelerl s8z gelişi eden Corres • pondancc Diplomatik PoHt3c Alle . mande gazete«i şa •ozleri yazıyort «Almanya bugüo baslryan mözakereIerin ryî bir tarette n*tice'«nme«lnî «aglama bağlamak için elinden geleni y&pmucır* Smirlilik, korlra ve teiâf jtorferereK, nyast bohran tebdit ve tehlikeleri kar. tumda bile geriye çekiimiyerek hiiku • met Srermde bir tazyik yaptnaga ça • h«an Fraasız gazetelerinm ınanevralarî dâckatle takip ediiecek oluraa, vucod* getiriltnek istenen, yüksek *ulh eseri • nra başanlmasina set çeken hakikî «ngreîler kolaylıkla tezflmif oiar. Musavat ve emnîyet temelieri ns . tün« kanlmaf bîr sulha taraftar olanlarm hepd bn «yaseti endU« 0e kar • nîivacaklardır. a». Almtmvdfün bir İeklifl Saraybosnada bir t*>kak Yugoslavya devleti, hepri Slav ırkmdan olan Sırplardan, Hırvatlardan ve Slovenlerden mürekkeptir. Yugoslav muharrirlerinden Şantiç . Şandan, Yugoslav birligi ve Kral birinci Aleksan. dr unvanh esermde (Paris, Pierre Bossoet 1931) Yugoslav milletini anlat madan önce şu satırlan yazıyor: «Millet, dinamik bir birliktir. O. eoğrafya birliği, ırk, dil, din, müşte . rek an'aneler, müşterek âdetler, müşterek ekonomik menfaatler gibi bir taktm âmillerin nericesi olarak tezahür eder. Fakat bu âmillerin hiç birisi bir milletin te«ekkülü için mutlak bir za . ruret deSildir. Bununla beraber, bir millet halînde birlesmek istiyen bir cemiyetîn, bu yakmlık bağlanndan herhanci birine sahip olması lâzımdır. «Bize oyle jreliyor ki, hiçbir millet mücerret olarak tarif ve tavsif olunamaz; çönkü her millet yaşıyan bir vorIıktrr; doiayisile karakteristik vasıflan başka başkadn*. «Yugoslav mîlletf, ne btr politilca, ne de askrTÎ bir fetih nerîcesl deWl . dir. Yusoslav nkmm siyasî birliŞi fikrf havlî uzak bir zamandanber! meveutru. Ditnya muhareberf onun siyast teşek kü'tinO tesrl etmînttr.»' Bir mflletm vucat buTmasi fcm lâ z m oian ftmHlerden ırk birKŞi Yagos. lwv milietmde TBTAW. Yasroslavvayı teşkil e<*^n Strolar, Htrvatlar ve Sloven • ler, Slav ırkmdandırlar. Ücu de man möddet avn vn^amtılardır ve ayri ta • rîb'ere m^'Tdirlen. "*~" " * ~~ kaybetmisler ve 1918 e kadar Avusturya . Macaristan imparatorlugu idaresin. de yasamışlardı. Hırvatlar, memleke • tin garp kısmını isgal ederler. Hırvat • yanm merkezi Zağrep (eski adı Ag . ram) dir. Nevvorlc 9 (A.A.) Amerika ret. htf mebafüi, Cenevreden «r«'en btr haberî *avet ryî olarak teUîdri etnuslndîr. Bn J«bere ffor* M. Nadohri, M. Nr>rm»n Davis^en tüâlıİMn bırakma n » kelelerini mfinakasa edebtimek fçm Fransn ve A'man nMrsMıasIarî âra bir gornsme hazalamaflm iste • Vasfngtonım fikrîne *Sre bSyîe bh» fcorüsme iki devlerm «UMan bnakma hakkmda dostane hvr «nlasma yapmaJanna yardnn edebffir. * GSrufmeler ^ / Cenevre 9 (A.A.) HanS âk» • iîndaa: îngilterenm Mİâhlarî birakmâ lconferarm diranmdaki m»wahba« M. Eden dBn SSleden »onra M. Po! Bonkurla «amimî bn mülâkatta baianmnş ve mtnnnfleyh Aimaırnmra Londra ve Romadaki son strahî tebKsratmm resmt !n?fliz ımhafiiinde fena tetîrler ha«! etmif oldo*tmn tevit eW«tir. Bnrnm tnoteaino M. Daladvenîn Vısfye soyle. nris oidnSn mrtnb dolayufle memnanL Fîlhalrika M. Da1adyew»n VMde •« M. Bs'dvmm mahafaw<l'Alar konfa ransmda söylemîa oMtJkİTt ntrtnklar arasmda omamiyet Jtibarile bir tetabnk irardır. • • l AI :» ™ fMebVn<n »orek tngîlîrî^ee ve gerefc Amerikahlarca so . $nk bîr surette karsıtamınşlır. Londra, Vasmrton ve Parit arasmdaki nolftal taazar bMîÇi herseye ragmen mahfo» bu'ımmaktadır. 1 1 SLOVENLER: \ Slovenler, Yugoslavyanm batio . kuzay rejiyonundadırlar. Merkezleri Lubljana sehridir. Fransızlarla Bavyeralılar, Slovenlerin millî prenslermi iktidardan uzaklasbrdıktan sonra, Alman prensleri, bütün Slovenyada hâldm oL muslardı. Daha sonralan HabsbTg dev. letinin hükmu altma girdiler. Bu hal 1918 e kad*r devam etti. DIL ve DİN: Yugoslavyanm vucut ba^masma en çok yanyan âmil dü birligidir. NiteHm sırpca, hırvatca ve slovence arasında ancak en basit bir lehçe farkı vardır. Yalnız Sırnlarm alfabeieri, Bnlcarlarla Rus'armki gibi ırf»ktefek bir ild farklaSHrO alfabesi olduğu halde H^vatlarla Slovenlerinki lâtin aifnbesidir. Bu av . nlık dinde de kendini pöstermektedir. Svplar ortodokstur; halboki Sioven . lerie Hırvatlar katol%ttrler. Slovenlerle Hırvatlnrm katoî'k o^malan ve lâtrn harflermî fcuIİPTimaian, bıml»rm Ro manm daha yakından tesîri altında kaL mtı obnalarmdandu*. Nnsıl ki Sırplar da B'zansm tesiri alhnda ortodoks ol. mu«lardır. Yogoslavvada Bosna • Hersekte, Osmanlı fetifı 1 ^ snasında müslüman dînini almış Sırplar da vardır. Bizim Boşnak (vani Bosnalı) dedigi*miz ba haöt, hâlâ mSslümaniıklarmı ma • hafaza etmektedirler. B<t müslümanla. rm ?enç kosa^ı, simdi mulî duygular aL tmda yetîsmektedîrler, Yugoslavyada, b^hassa Ü«kfip ve Manastır havalisHe Sıra makedonva smda birkaç yüz bin Tfirk te vardır. Cumhuriyet abidesi Ankara 9 Ankarada bir Cırmhtıriyet evi yahut Cumhuriye* &bides! kurulacaktır. Bu ev için her vilâye* ve her köyden birer torba toprak getirilecektir. Bu topraklar koy ve sehir meydanlanndan merasimle alınacak, Ankaraya getirilecek v« bu topraklarla b'nanın temeli atılacaktır. Bina büyiik bir meydanm ortasmda kurulacaktır. Meydana Cumhuriyet meydanı ismi verilecek ve Cumbtı riyet evi Gazi Hazretlerinm yüksek namlarma hediye olunacaktır. Demir madenlerimiz Ankara 9 Bir f en heyeti metnleketimizdeki demir madenlerinin hangilerinin isletilmeğ* en elverisli oldu£unu te*bit için tetkikat yapacaktır. Alman çazeteleriniri nesrtydR Berlra 9 (A.A.) Vo'l • ?•»«, Tuna memleketleri M. Titulesko SIPPLARt ^ / ltalya tarafından tanziır Rumen Hariciye Nazîrı perşembe günü ı olunan muhtıranın f ana hatları Sofyada olacak Roma 9 (A.A.) Tuna memle • ketlermin beliermi doğrultop kalkm • ması bakkmdaki ttalyan muhttran şa temeüere dayanıyor: 1 tlci taraflı anlasmalar yapılmasî, 2 Ttma boyondaki memleketlerin yefa'stirdikleri zahirenin ve sair ziraat tnahsallerinin rüçbanb muameleye tâbi totulman, 3 Avnshıryadaki sanayi istihsalâb bakknıda röçhanb muamele tatbiki, I 4 Tuna memleketierinin ticaret taSvazeneierinm düzeltilmesi ve ihracaL lannra çoğalhlman, I S Tuna memleketlerme ait nakliyatm bu memleketlerdeki tabit yol • lar vasıtasüe yapılmasî için tedbirler pluıması, ! 6 Tuna memleketiermin tediye İnfivazenelerinin düzeltilmesi. ~~ Sofya 9 (Hususî) Pariste bulu nan Bolgar Basvekili M. Musanofa; Ru. men Hariciye Nazırı M. Titüleskomm perşembe günü ögleden evvel Sofyada bulımacajp bildirilmiştir. Maamafih M. Muşanof salı akşamı • na kadar Parisi terkedemiyecektîr. Bn sebeple Bulgar Basvekili, M. Titdles koya Sofyaya muvasalahndan birkaç saat sonra mulâki olabilecektir . M. Titülesko ile yapılacak müzake» relere Bükreşteki Bulgar elçisi Gospo. din Robev de iştirak edecektir. iktısat Vekilinin köylölerle yaptığı temaslar Ankara 9 Turhaldan Ankaraya dönen İktısat Vekili Celâl Bey trenin uğradıği her Utasyonda köylüler tarafından karsılanmoş, köylüler tktısat Vekilimize dertlerini söylemiş ler, bilhaua Ziraat Bankasmın elle» rindeki buğdaylan müşkülâtla al dıgını, bu satış için bazan 3035 giin sıra beklediklerini anlatmıslardır. Vekü Bey ve refakatmdeki meb'uslar bu şikâyetleri not ederek icabına bakacaklanm vadetmişlerdir. Bımlardan StrpW. mmıVÇeSn ee . ımp kismîndadir. Ba^anlarda uztm yiL lar K«r devlet b»'nıde organne olmadan falnt mG^talol olar*k vnsarms oTan, Iımstiyan'Ala b^Tjıber CvrîTien adı ve» rîlen yeni bir alfabe karml eden Sırn . lar, mcak cmiDcu asırda r>îr 'devlet vDcode ge^rebnmi^T«rdir. tlk hane^an, Nem»nva hanedsnıdir. Pa han«dan, Car T>n«TiU (1*31.1335), mem'>«*e en îkbaTK devrinl ya«»tmi»tır. LSkîn !stn*nna . O» . m«nh ordi''»rî, onee da ^*W Str, te Po«nayî, 14*2 de Her~»î ve 1499 da da Kara. yöz vıî ntm bîr «^nlefi haHnde kalan Sırbîva, nîhavet 19 tmea KSTrda. wv»'re orentKV, d»n« «onra da krallık olarak J?" HUDUTLARI: 2752 kflometre ozonlugunda olan Ywroslavya, hududan uzerinde, yedi mffletle komşudur. Batıda ltalya ile hr^TKİM 236. kiKavf'^ AvustiTrva ile 257, Macaristanla 570, doğu kuzayda Romanva ile 542. doğuda Bul^arya ile 456, güney de Elen dev'eti ile 245, bah • ffünevde Arnavutlokla 446 kilo. raetredlr. Yagoslavya Adriyatik yalı . lanw«1a denize aci'mi» bi''"»»'T^or. W l ı yalılarm boya, adalarla birlikte 1571 lriloınetredir. Ba komsularmdan ttalva, Bulgarya, M'caristan ve Amavuklolcla arniannda mîPt hi'<*ut davm^an vardnr. BıwtTp1>» beraber ba davalar, bîr takim maahedele*le «'m^^i h^^n ancak birer mülî dL lek olarak mevcuror. Makedonyalıların kongresi Sofya 9 (Hususî) BukSn Dupnitsada açılacak Makedonya Bulgar genç. leri birliğinin kongresine istirak etmek üzere buradan bando ve bayraklarile yüzlerce Bulgar genci hareket etmistir. KOK FÎATÎ Beyoğlu Havagazi Şirketi Dolmabahçe gazhanesmde, ehven fiatle sert ve gümüfu renginde tozsuz ve en iyi ecnebi koklarile mukayese edüebilir türkkoku veriyor. Niçin ithal edüen ecnebi kokuna fazla para verilsin? (8112) dine gelecek misin, yoksa adama kılh bozusahm mı? Aklını başma topla!.. Külâhlan bir kere ters gi • yersek ben adamın kiirek kemik . lerifii pestile çeviririm. Merhametin de bir hududu vardır. Ustana yap • hğm o terbiyesizlik nedir? Cevap ver bakayım? Serkomiser gözlerini Salihin yü züne yaklastırarak orauzlarını »arsmakta devam ediyordu. Birdenbire serserinin yüzündeki renk ve göz . lerinin donuk parılhsı dikkatini çekti. Şu ağzıni aç, hohla bakayım?. dedi. Salih kımıldamıyordu. Mehmut Bey, emrini tekrar etti. O vakit Salih, geri çekilerek: Ey!.. diye bağırdı, sen de fazla kafa iitülüyorsun ha!.. Biz »ana.. Fakat sözünü bitirememişti. Su« ratının üstünde öyle mühis bir to • kat patlamıştı ki duvara kadar gf. dip çarpmatja mecbur oldu. Mahmut Bey yaklastı ve üçüncü Bir Bulgar ihtilâlinin yıldönOmO Sofya 9 (Husosi) Osmanlı tm • paratorluğu HIIUI«IM>I vukua gelen Ilinden ihtflâlmin, 30 uncu yıldönümâ münasebetile Makedonyada doğan ve onun istiklâli uğrunda harbetmiş 2000 Bulgar zabiti tarafından imzalanan güzel bir albüm tlinden ihtilâl komitası na tevdi edilmiştir. HfPVATLARt " Hrrvatlarsa, Sm>Iar3an Sneg 9K n a ' T ^ e orffan»T^ oımtnslardt. T**lıa la beraber, Yugoslavya ryî hububatçı, iyi keresteci ve iyi hayvancı bir mem . lekettir. Orta Avropa ile Balkanlarda ehemmivetli bir eleman olan Yugoslavva dev, letile memleketimiz arasmda hiçbir ihtüâf mevTuu yoktur, denebiln, Buna mukabil, bu memleketle sıkı bir müna. sebet vücude gerirmek için hem sebepler vardır; hem zenun müsaittir; hem de bunda 9d tarafm faydası vardır. 924 te TomMav H»rv»tl»'>Tn K«"»lı ffân o'«T*masra. Bu KraHık. Piyer Kazinvr (1058.1075) zamanmda en pariak" baJdrelesL bühassa Da?ma<yada Knin mfizevnde mevcuUur. H«YSÎİ«z*Ma çar Krah Kolomanla sahsi birJiBİesme n^ieem! ohtraic 1102 de defa emir verdit Aç bakayım agzroı?.. Salih açtı. Hohla bakayım?.. Serserinin esrar çektiğini an)a • dıktan sonra: Mastorsun ha?.. diye bagırdı. Salih, bası, omuzlan, kollan, bacaklan kalın halatlarla, sımsıkı bağlı imiş gibi hareketsiz ve bü • zülmüş duruyordu. Mahmut Bey memurlara isaret etti ve serseri ile yalnız kaldi. Bana bak, dedi, yann sabah dükkâna girer girmez ustanın elini öpeceksin, öziir dileyeceksin; bu, bir. Sonra yere tükürmiyeceksin, pis lâf etmiyeceksin; bu, iki. Esrar içmiyeceksin. Bu zıkkımd'an bir nefes daha çektiğini görürsem isin fenadır. Bak ben sana birşey söy • liyeyim. Ben vazlfemde, ahbapla nma yabancılardan daha şiddetli muamele yaparım. Sözümü dinler se ahbapça davranırım, dinlemez . se düşm»nca. Gözüm kızdı mı? Se MESAHA ve NÜFUSU: Yagoslavya mesahan 249,000 kilometredir. Bu arazi uzerinde yasıyan nü. fus 13 milyon 300 bindir. Arazmin beste dördü daflık olmaknin ailenle dostluğumu da, sunu da, bunu da hep unuturum. Babanı değil, babamı bile dinlemem. Anla • din mı? Salih gözlerini komisere doğru kaldırdı, birşey söylemek ister gibi ağzını birkaç defa açb, kapadı ve yutkundu, sonra başını önüne iğ • dİ. Mahmut Bey daha kuvvetli bir sesle tekrar etti: Anladm mı? Cevap ver! Fakat Salih konusmaktan tama. mile vaz geçmiş gibi yüzünde ve gözlerinde hariçle alâkasıru bildi ren bütün işaretler silinmis bir halde, sustu. Mahmut Bey ayağa kalkmıs ve ona yaklaşarak bir daha sormuş • tu: Anladın mı? Cevap versene, ne susuyorsun? Salih, yeni bir tokat korkusile başını kaldırarak, boğuk ve çatlak bir sesle cevap verdi: Biz çoktan anladık ama sea s.u. [*1 Birinci yazi dunku nusKamızdadır. anlamıyorsun. Ben bugünlerde ef • kârhyım, efkârlı... Ustüme çok varmayın... Heseyi bir acayip görüyorum... Gözlerimin önünde birşey» ler dolaşıyor. Ne dolaşıyor? Bilmem... Birşeyler... Tuhaf tuhaf... Böyle... Çizikler... Hayaletler... Bazan anamm yüzü ta burnuma kadar yaklaşıyor. Tıpkı... Sa. hici imiş gibi... Bazan da seytan surath bir herif göziimün önüne geliyor ve onun gırtlağma sarılmak istiyorum. Aklımı mı oynatıyorum, nedir, fena oluyorum... Elbette... Içki, esrar, bir gün insanı çıldırtır da... Deli de olur sun, katil de, herşey... Hayaletier de görürsün... Uç gecedir üç saat nyumadnv desem yalan değil. Mahmut Bey ona tekrar acıma ğa başlamıştı. Nas:hatten evvel doktorca bir tedavi lâzıra geldiğini düşündü. Saatine baktı: \ Mabadt vat. ı Tefrîka: 70 SERVER BEDI Sabahsız Geceler / Sabahm yedismden aks&mm doIrazrma kadar, elimizde ustura, bart, hart bir sürü esekçe surat kakıyoruz, haftabası elimize üç bes |>apel tutusturuyorsun, yallah... Çatanaya bin de mehtap safa • fcına çık! Bana nasihat edeceğin yerde bakkalı sorsan a, kaser pey. niri kaça?.. Bir daha böyle esekçe fceteleneyim deme, ben usta musta dinlemem, usturayi insanm gırtlağı Batünden geciriveririm ha! . . ! Tanaf gık demedi. Fakat sapır İapn titriyordu. Dükkâni kapadıklan sonra Mahmut Beye kostu, o lam bkeni anlattı: ' ~ Ayaklarını öpeyim, dedi, bu adamı al benim yanımdan... ödüm patlıyor, keyfim kaçıyor, vallahi bu Üd semti bvakıp kacacaiım. Serkomiser içini çekti, düsündü, düşündü: Hakkın var, dedi, benim yü • zümden basma belâ aldın. Fakat dur. ben onu çağırtır, ad'amakıllı paylarım. Üç giin daha bak, sabret, düzelmezse beraber atarız dısarı... Berber gittikten sonra serkomi . ser, iki memura Salihin kolundan tutularak derhal getirilmesini emrettL Yanm saate varmadan Salih Mahmut Beyin karsısma getiril • mişti. Serkomiser onu göriir görmez yerinden kalktı, yanına yaklastı, bir elini serserinin omzu üstüne koyarak vücudünü adamakılh sars . tıktan sonra: Baksana bana «en! dedi, keo>