21 Eylül 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

21 Eylül 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Eylul 1V33 ^CumkuriyeV SON TELGRAFLAP M. Çaldaris, Atinada tezahüratla karşılandı Yunan Başvekili, Türkiyeden büyük bir sevinç içinde döndügünü söyledi Atina 20 (A.A.) Atina Ajansından: Başvekü M. Çaldaris, Atinada muh. teşem bir surette karşılandı. Şehrin başlıca yollan Türk ve Yunan bayraklarüe donanmıştı. Resmi daireler ve umumî meydanlar da bayraklar ve gece elektriklerle donanmışb. Mesrutiyet meydanına toplanmış olan büyük bir kalabalık M. Çaldarisi fiddetle alkışlamıştır. Atina Belediye reisi, Türkiye ile Yunanistan arasmda yapılmış olan samimî tesrild mesainin yüksek manasını kaydeden bir nutuk söyledi. Başvekil münakalât nezaretinin balkonundan bir nutuk söyliyerek, Türk. Yunan misakmın herhangî Gçüncü bir devlete karşı olmamakla beraber Türki. ye ile Yunanistan arasındaki müşterek bududu taahhüt ettiğini bilhassa kay • detmiştir. Bu suretle her iki memleket müşterek sulh eserlerine devam ede • bilirler. Başvekil, dost Türkiye devlet adamlannın ve bütün Tfirk milletinin Yu nanlılara karşı olan samimî dostluk hislerini ve sulh sahannda sıkı bir teşriki mesai arzulannı görmekle çok biL yük bir sevinç duydoğunu söylemiş . tir. Başvekil nutkuna nihayet verirken mevcut mühim meselelerin halli için ça • bşmak üzere dahilde sükuneti tavsiye «tmiştir Nutuk birçok yerlerinde halkm a] • kışlarile kesflmişb'r Sovyet Rusyada inkılâp san'ati vet, aramızdaki bazı msanlar gibi dünkü Sovyet Rusya da şöyle diyordu: «San'at cemi yetin ifadesidir, smrf kavgasının şuu rudur, müstahsilin sesidir, işçinin silâhıdır; artık muharrir ma«asmdan kalkacak, ressam ve heykeltraş atelye sinden çıkacak, hep fabrikada, tarlada, kolkozlarda buluşacaklar, mevzulanm oradan alacaklardır.» Bu propaganda bize kadar yürüdü ve aramızda da sesler yükseldi: «Cemiyetçi san'at, mkı • lâpçı san'at isteriz!» Fakat bugünkü Sovyet Rusyada es. tetik telâkkileri çok farketmeğe başla mışiv. R. A. P. P., yani amele muhar nrleri cemiyeti dağıldı Geçen seneye kadar yalnız ihtilâli yazmakla mükellef tutulan kalemler bugün oldukça hürriyetlerini almış bulunuyorlar. Bunun sebebi de halkı temsil ettiği iddia olu • nan bu zoraki san'ata karşı bizzat halkm sessiz bir boykot ilân etmesidir. «Yeni Avrupa» mecmuasma S ağustos 1933 tarihile Moskovadan yazılan bir mektuptan bazı parçalkr okuyalnn: tBugüne kadar filimlerin, dramların ve romanların siyasî bir gayeleri vardı. Fakat Ruslar anlamtş bulunuyorlar ki en âlâ propaganda, bilvasıta tesir yapan ve propagandaya benzemiyen propagandadır. Son yıllarda Sooyet muharrirleri ve münakkitleri, hangisi amele tan'atıdır, hangisi değildir, hangi temler inkılâp san'attna uygundur, hangileri tehlikelidir gibi miinakaşalarla o kadar oyalandılar ki okuyuculart unuttular. Bu müddet içlnde okuyucudan eser kalmadı. Sovyet maharrirleri birinci kon • gresi yalnız bu meseleyi konuşmak için eylulde toplanacak. Zira Sovyet okuyucusu açıkça isyan halin * dedir. Fabrika meclisleri, amele • nin derdini dinlemek için maharrirleri çağınyorlar. Amele bu muharrirlerin düsündüğü seyleri gevele\mek istemiyor. Klâsikleri niçin bugünkü muharrirlere teraih attiklerini anlatıyor* lar. Bir toolanttda ameleden biri soruyorz *Sovyet muharrirlerinin siirleri niçin olü doğuyor? Nicin bir Puçkin veya bir Lermontovun eser~ leri bugün hâlâ canh? Magazalardan, kooperatiflerden, fabr'kalar dan bahsedeceğtniz yerde nicin insan ruhlarmt yazmıyorsunuz?* Bütün bunlar burjuva bir Avruoa muhabirfnfn uydurmalan olabilir, de. ğil mi? Peki; simdi de Sovyet Rusya münakkitlerinden Sobolevi dinlivelim; bu muharrir, okuyucusu en çok olan fabrika kütüohaneWinde bir tetkik yaprms ve Sovvet Rusya mecmualanndan «Edebî Gazete» de nesrediyor. Bu kütüoh»nelerde eski müelliflerin, hatta eski Rus imlâsile yazılan kitap lan o kadar istenryormus ki mkılâotan evvelki eserlerden bircoklannm daha satm almması lâzım gelmiş; Rusya daki yeni inkılâp edebiyatma karşı hâ. sıl olan bu aksülâ^ıel komü nist m«*murlar arasmda da pek fa7İa imis. Gene Sobolevden öfrendiiHmize göre dokuma tezgâhlan amelesi soruvor: «Muharrirler hep ka^raman'armı fabrikslardan alıyorlar. Fakat bu kah. ramanlarm baska hayat'arı vok mudur? Evbark. çoluk çocuk sahPıi değiller mîdir?» Gene ayni mün'>'<kidfn rmtahpdelerine göre a*k ve ölüm gibi ebedî mesele'er durwk«n hergunkü ga^ete vazilan arasmda okmage'^n inkılâp hâd>«elermî, be* sene"k nlân h'kâ've smi. Lenme yapı'an strîkasti. vplmt kol. : koTİardski ha^ah vp sarreyi k tao sa Mfelerinde görmek halkm zıddına gidiyor. * *• Çünkü hep bir ağızdan inkıiâbm duran birşey olmadığını, desri*twnni, yasadığım söylüyoruz; gecici aktüalite vak'alanndan, günün hâdiselerinden ilham alan bir inkılâo san'ahndan uzun ömür beklivebilir miyiz? Aktüalitevi güzel san'atlara maledersek gündelik gazetelere ne kalıyor? Havır! Sana'tın mevzuu. fani noli . t&ı muhiller NALINA Tavşancıldaki hâdise İHEM MIHINA esrarını muhafaza ediyor Cumhuriyete hürmet! Ray sökülmemiş; civatalan çıkarılarak yerinde bırakılmıştır; bir heyet tahkikat yapıyor Birinci »ahifeden mabat bozulmamış gibi olduğu yerde bı • rakılmasadır. Esrannı muhafaza e<mekte olan vaziyet bugün tavazzuh edecektir. Hat üzerinde kontrol takviye edil miştir. Bazı gazeteler, herke*ten evvel verdiğüniz bu mühim haberi, ray sökülmemiş, fakat raylan birbirine bağhyan civatalar düşmüştür; diye tahfif etmek te istemektedirler. Eğer, tahkikat, civatalann kendiliklerinden düştneyip ka»ten çika • nldığım gösterirse o zaman bu işi yapanlann fena bir kasile hareket ettikleri ve bu gibi işlerde tecrübeli olduklan meydana çıkacaktır. Çünkü Avrupada bu gibi marifetler, hemen daima civatalan söke rek rayı yermde bırakmak suretile yapılmaktadır. Çünkü çıkanlan rayın görülmesi ve kazanın önüne geçilmesi ihtimali çok kuvvetli olduğu halde, civatalan çikanlmak strretile yerinde bırakilan ray, hızla gelen trenin tazyikına tahammül edemiyerek fırlamakta ve kaza vukua gelmektedir. Bmaenaleyh civatalann çıkanlıp rayın yerinde bırakılması rayın sökülme»inden daha mühim ve daha tehlikelidir. Temenni ederiz ki civatalar bir kasitle çikanlmış değil, fakat kendiliğinden düşmüş ol*un. Fakat, bu da o mühim hattin ihtnale maruz kaldığına gösterir ki hiç te iyi birsey değildir. Bakahm, tahkikat ne netice ve • recek? T akstm meydam, zevksizHğknizm bir abidesi oldu. Türkün mkı. lâp ve zaferi nekadar güzelse, onu tfade için dediğimîz bu abide de o kadar çirkindir. Dünyada hiçbir abide; söylemek, anlatraak ve temsil etmek' istediği yüksek mana ve fikre bu kadar ihanet etmemiftir. Bu abideyi, Büyük Gaziımzin ve büyük mflletimizin ya . rathklan büyük esere Iây* güzellikte olduğu için değil, ancak ona bir remiz olduğu için seviyor ve tahammül ed*yoruz. M. Heryo Vijîd7 konferans verdi Silâhlan bırakma meselesi izmir serpisine Yunanistandan Sıhhiye ve Dahiliye Vekiileri seyyah geldi Ankaraya gittiler İzmir 20 (HUSUBÎ) Tütün kon . gresi murahhaslanndan Yunanistanın sabık ziraat nazm Anastas, Bakkalbası ve Mora meb'usu Kostantin Rodopu los, İzmir Yunan Jeneral konsoiosu M. Gogosla birlikte bugün tzmk 9 eylul panaymru gezmişler, gördukleri inti zam ve mükemmeliyetten dolayı pana* yn komitesini tebnk eylem'slerdir. A . tinadan alâkadarlara gelen bir telgra fa nazaran Yunan ticaret ve sanayi erbabmdan üç vuz kışilk bir seyyah kafüesinin münhanran İzmir panaymnı ziyaret icm bugünlerde şehrimize ge . leceğj l ü Başvekil tsmet Pş. Hz. nin Sofya seyahatleri müddetmce kendilerine ve • kâlet edecek olan Sıhhiye Veldli ve Maarif Vekâleti Vekili Refik Bey dün akşam Ankaraya hareket etmiştir. Refik Bey Ankarada tsmet Pş. Hz. nin avdetine kadar kalacak, ondan sonra tekrar tstanbula avdet ederek Universite işlerile meşgul olacakfar. Refik B. dün sabah Üniversiteye gelerek öğle • ye kadar ıslahat işlerile meşgul ohnuş, Ankarada bulunacağı müddet zarfm . da ulahat müşavirlik heyeb'nce yapıla. cak işler hakkmda bazı emhier vermiştir. Birkaç gündenberi tstanbuda bulu nan Dahiliye Vekili ve Hariciye Ve kâleti Veldli ŞükrS Kaya Bey de dün akşamki trenle Ankaraya hareket et . miştir. Kadmlar birKğmm Şehzadebasmdaki yurdu hakkmda bir nizamname tan • rim edilmistir. Buna nazaran yurda gireceklerden ayda yirmi üd lira almacak bun mukabil sabah kahvaltısı ile öğle ve akşam yemekleri verilecek ve talebenin camasnIan ydcanacaktır. Yurdun bir de mütalea salonu olacakttr. Ta • lebenin vaziyeti kış ve yaxa göre ayn ayn programlarla tesbit edilecektir. Yurt için Lâmia, Lâtrfe, AJiye Esat, Rahime ve Seniha Rauf Hanımlardan mürekkep bir kontrol heyeti teşekkül etmiştir. Fakat o meydanda çirkin olan yalnız abide midir? Taksim meydam ve dvan, herşeyile zevksizliğimizin bir abidesidir. Bir tarafta hiçbir bediî kıy • meb, mımarî güzelliği obmyan va «Düztabanla Bastıbacağı» andıran çirkin binaUr... Meydanm ortasmdan ve abidenin tam yanından geçen, her» nedense bir türlü kenara ahnamıyan çirkin telgraf direği... ö t e tarafta cepheleri Hân levhalarüe büsbütün çirkin leşen garajlar, su hazneleri ve nihayet bunlann hepsmin üstüne tuy d3cen n • rmrmî aptesaneler... Bu şehrin en büyük noksanlarmdan biri umumî halâJardır. Bunlan en Iü • zumiu olduklan yerlerde yapmamısızy yapmamısız da sanki zevksizliğimizin, hissizliğimizm bir abidesi olsun diy« götürüp Cumhuriyet abîdesinin tam karsısma dikmişiz. Gerçi bunlar eski • denberi vardı ama meydanm yeniden tanzfmi esnasmda pekâlâ kaldmlabi • T lirdi. Şehrin en güzel meydam olması lâ 4 znn gelen bir yerde çirkin manzaralari ve pi« kokularile bu umumî balâlarai İşine? ' Bu halâlann oradan kaldnlıp yan sokaklara atılması lüzumunu çoktan " beri yazmak istiyordum. Nihayet AH Hüsnü Bey isminde bir kariimizin melc' tubu, bana bu vesüeyi verdi. Muhteren* kari cbyor ki: «Geçenlerde şehrimize gelen ftalyai izcileri Cumhuriyet abidesane çelenİB koydular ve abidenin önünde bİT reaa mi geçit yaptılar. Resmi geçitten son'' ra, bÎT köşede durup etrafı seyreden izcilerin yanma sokuldum. MuaJHmle * rinden birine, TiİTkiye hakkındaki intî< balannı sordum. Bana, herşeyden ev 4 vel, abidenin etrafı hiç te iyi tanziro edilmediğini ve meydanın pek çirkin olduğunu söyledi. Garajlan ve su haz^ nestnî îsaret ederek bunlar buraysi hiç yarasmıyoT, dedi. Sonra aptesantf binasını gostererek ne olduğunu sordo» Umumî îıalâ olduğunu Sğrenince ay n nen şu sözleri söyledi: « Sizân için çok mukaddes olaıî böyle bir abidenin tam karşısmda ap« tesane bulundurmak affolunmaz h&İ hatadır.» Utandnn, kızardım ve yanlanndaif kaçtım. İki sene evvel lstanbulu zryarete ge^ Ien bir Bulgar muallim grupuna delâ « let ederek şehrimizi gezdirmistim. Takj simden geçerken abideyi ve karşısm ^ daki aptesaneleri gorünce bıyık altm* dan giilmüslerdi. Hatta icleTİnden birf, «umumî halâ yapacak baaka bir yet bulamadmız mı?» diye alay bile et » misti. Abideye karsı cephe ahp Türkflri büyük eseri karşısmda hürmetle selâm duran ecnebiler, baslaTtnı çevirir çevir'l mez aptesanelerle karşılaşıyoTİar. B ^ ne çirkin ve ayıp şeyl» Cumhuriyet meydanînî Cumhurîye^ thniz ffibi rüzel yapmak bu neslin va . zifesidir. Tramvay durağı büe çarpılt ve gayrifennî olan bu mevdam güzet^ lestirmeŞe baslam««lrvız. tlk is olarafl umumî h?lâlariTi 3cisi de yan sokaklara sürgün edilmeüdu". O mendebur telgra!. direöî bir kenara almm^lıdır. Su haz • nelerinin duvarlarmı, görühnemiş bir surette, ç'ırkirtlesb'ren ilân levhalanm dl ba«ka yerlere nefyedip o duvariar» dibme sarmasıklar dikmelidir. Cumhuriyetin onuncu yıldönumBn. deki bavram ve şenltk'erm buyük bfr kı«mı C'imhurivet meydanmda yapıla" caktır. O büyük bayram gunü, aptesa>oradan kaTkımş olmalıdır. Bu dedikier^m'zi yapmak tstanbul <*sinin Cumhur^fete bir borcudur. Sabık Başvekil, bizden Ingiltere, tecrübe devresi hararetle bahsetti teklifini kabul etti Vichy 20 (A.A.) M. Heryo burada şarka att întibaları hakkmda bir konferaıu vermiştir. M. Heryo, Yunaniftan, Letonya, Bulgaristan ve Türkiyede Fransaya karsı merbuti yetin büyük delillerini görmüş ve kemdismden Fransaya gider grtmez ku hissiyata tercuman olmasımn rica edilmiş olduğunu söylemiştir. Reisicumhur ile Başvekili taraftndan dostane bir kabule mazhar ol mraş olduğu TürkiyedeTi bahseden M. Heryo Cumhuriyetin ilânmdan beri Türkı'zede yapıLmaş olan ulahata ait dikkate «ayajı bir tablo çizmist'r. Mikealoien Rusyadan bahseden M. Heryo. Rıuy a seyahatmm iddia ediJdici T**hilesiya*î bjr «ayeye matuf olcsadıemı beyan «tmittir. M. Heryo 161 milyon nüfusa malik Qİaa 'arı, deniz ve hava orduları 700 bin kUiIik bir kuvvet teskil eden bir memleketi ve onun f en ve teknik saba«ııdaki süratK terakki yat ve te$küâtmı hesaba kalhnak elzem olduâunu söylemiştir. M. Ji«ryowın beyanaıtı siddetli alW»l«rla lc*rsdamm*tır. Londra 20 (A.A.) Ingiliz hükumetinui silâhlan azaltma konferasma karşı alacağı vaziyeti karşılaştıracak nazırlar meclisinin toplantumdan evvel tngiliz siyasî mahfiUeri bu vaziyet bak. kmda bazı izahat vermislerdîr. Bu mahfillerra edmdikleri malumata göre kontrol prensipi 3e «Tecrübe devred» teklifi hükumetçe kabul edilmemistir. «Bu tecrübe dervesi» teklipd«*n makmt . bu devre bittik+en sonrasilâhlan bırakma hakkmda filî tedbirler alnup alınamryaeağmı tayin etmektir. Şimdî 3ç meselenîn bir karara bağlanması icap ediyor. 1 Yapılacak kontrol mekanizma. smı taym etmek, 2 Tecrübe devresinin müddetin! tesbit etmek, 3 Bu tecrübe devresi bîttikten sonra tatbik edilebilecek tenzilât miktar . larını kararlaşhrmak. Işte nazırlar meclisi yapacağı toplantıda bu üç nokta hakkındaki fikir ve karanm taym edecektir. Roma 20 (A.A.) M. Musolini, Fransanın Roma elçisi Kont de Cbambrunü dün kabul etmiş, silâhlan azaltma konferansı hakkında uzun uzacTıya görüsjnüştür. Bundan sonra M. Musolini, Italyanın Türkiye elçisi M. Lojaconoyu ve Milletler Cemiyeti mandalar komisyonu reisi Marki Theodoliyi kaeimistir. DCjjOn evinde bir fac'a Bursa 20 (Telefonla) Engürücük köyünde bir süımet düğünu yapılırken tahta sofa cökmüş, yirmi kisi yaralanmutır. Bunlardan üçü ağırdr. Bursa 2 0 (TelefonU) Mudan • yada bir rencper biçflmiş tarlasmdaki saplan ateşlerken rüzgâr, ateşi fidan . lıfa sirayet ettirmiş ve üç bin dönüm fidanlık yanmutır. üc bin dönüm fidanlık yandı Kadınlar birliğinin falebeyurdu M. Venizeles Yunanistana döndO Atina 20 (A.A.) V. Venizelos, bu sabah Atinaya dönmüştür. M. Ve . nizelos, diğer muhalefet reislerile par. lâmento mesaisine istirak etmemek karanna ak vaziyet hakkında göraşmustür. Birliçin faaliyeti Kadmlar Birliği tarafmdan bu kı» konferans ve konserler verjlmesme, lisan dersleri tertip olunmasma karar verimuştir. Buna ait program hazn lanmaktadv. ' Şeker ihtlvacımı? temin edüivor Ankara 20 (Telefonla) Eskise . hir şeker fabrikasmıh faaliyete geçmesile memJekette şeker ihtiyacımn vü*de seksen beşi temin edilmiştir. Gele cek aene TurhaldaJd seker fabrikası da faaliyete geçinee »eker ihtiyacı tama. men.temin edümi* oiacakfar. ingiltere imparatorluğu mahkemesi Toronto 20 (A.A.) tmparatorluk münasebetleri için yapdan konferans, hukulrî yollarla halli kabil meseleler için bir imparatorluk mahkemesi ya • pılmasma karar vermistir. Bu mahke me beyneunilel adalet divanı gibi çalısacak fakat alakadarlann nzası olmadan, mecburî bir karar hakkmda fikir yürütemryecektir. den çok başka yerlerdedir; san'atkâr gözünü bu muhitlere çevirdiği vakit bîle, bu ihtjraslarm fani işaretlerine değil, beserî muharrflderine bakar. Ha . kîkî inkılâp san'ati, inkılâp manzaralarmı tesbit eden bir filim gazetesinin adi realfzminden, yahut hazırlot) ide • allere ah çeken soluk ve sun'î bir ro . mantizmden tiksinir. İnkilâp san'atkân inküâbm kabzımalı değil, bahçıvanıdır: Toprağı beller, zemini hazırlar, tabiî sartlan tekemmül ettirir. Gözleri saota de$il köktedir. Sovyet Rusya da bunu anlamak üzeredir veya anlamıs bu. lunuyor. Nasü anlamasm? Zorla okutmak feHrî mümkündür ama sevdirmek ve telkin etmek?.. PEYAMÎ SAF A AnkaraU!ukısla hattı açıldı Ankara 20 (Telefonla) AnkaraKayseri • Ulukışla • Adana hath mS. nakalâia açılmıstr. Her cumartesi, salı ve perşembe gunleri buradan saat 11 de bir tren hareket edecektir. Bu hat, Ankara • Konya hattmdan daba ucuz. dur. Cumhuriyet Bayramında memurlara avans verilecek Mısırlı bir dokforun Aüâlahmere tebsrruu ArnavUtköyünde Bosforpalasta misafireten ikamet eden Mısırh dokltorlardan göz hastalıkları mütehassısı doktor tsmail Şükrü Bey Hilâliahmer Cemiyetine «Zeiss» ve «Leizk» fabrikalan mamulâMtmdan bîr mikroskop ile bir adet mikrop kühür etuvvu hediye etmiştir. Ankara 20 Cumhuriyetin onuncu yıldönümü münasebetile teşrmievvelm yirmi sekizinde memur lara verilecek maaşın avans olarak tediye edileceği kuvvetle söylen • mekted«r. Madenciler heyeti Ankarada Ankara 2 0 (Telefonla) Madencfliğimizîn înkişafı için icap eden tedbirleri tetkik etmek icîn madenciler be. yeti buraya geldi ve İkttsat Veldli Celal Bey tarafmdan kabul edüdi. Çay, kahve ve şekerin bir elden idaresi Cumhuriyet Bayramı programı Cumhuriyetin onuncu yildönümü ne tesadüf eden 29 teşrmievvelde ya pılacak olan merasune ait program An. karadaki umumî komisyon tarafmdan hazırlanm» ve postaya verilmistir. Program busrün yarm almacak, Bele diye reisi Muhittm Beyin riyasetinde Id komisvon tonlanarak buna göre ted. bîrler Htihaz edecektir. Amerikada içki memnuiyeti tamamen kalktı Nevyork 20 (A.A.) İdaho ve yeni Meksika hükfimetleri de içki ya sagı kanununu kaldırmışlardır. Ankara 20 (Telefonla) Şeker, kahve ve çaym bir elden idare edilmesi takarrur etmişti. Şekerin bir elden idaresine, memlekette kâfi derecede isb'hsal yapddıfı cihetle Uizum kalmamış tir. Kahvenin bir elden idaresine devam edilmektedir. Çaym da bir elden ida . resine Ifizum kalmamıştır. Çünkiî senede memlekete 300,000 lirahk çay girmektedir. Bunun için de kontenjan verilmektedtr. A^şam refikımız 16 yaşında Akşam refikimiz dünkü sayısile 16 yaşma girmiştir. Refikımıza u • zun ömür ler temenni ederiz. Aldırma yahu... Vallahi yok bîrşey be... Şimdi komi*er de gele cek beraber öturacagız... Madam Rozayı büsbütün düşünce aldı. tki avcunu da yanaklanna kapiyarak: Olmaz, yavrum, dedi, olmaz... Neden olmaz yahu?.. Ben yoğurdu üflerhn evlât.. Sen Madam Roza diyip te geçme... Başıma neler gelmisiir kale?.. Chılara hiç man olmaz... Köşe bucak her tarafı öğrenirler, yüze gülerler, beraber senmle eğlenirler, sona basarlar evi... Fofo Madam Rozayı temin etmek için rumca birçok şeyler söyledi. Nihayet üçü de yukan çıktılar. Madam Roza hizmetçiye rakı getirtti. Mezeler hazırlanıyordu. Fakat Salihle Fofo beklemediler. Ekmek kabuğile rakıyı çekip oynamağa başladılar. (Mabadi mar) Tefrika: 5l SERVER BED1 Sabahsız Geceler Heygidi gunler hey!.. Evet ama,.. Ben hâlâ anlıya • madım. Geç, geç... Anlarstn sonra... Seninİe uzun boylu konuşacagiz... Merak etane... Haydi, çıkın ?idin ş£mdi... Benim acele işîm var. . Akşama odamza ugranm... Bekle beni ha!.. Saat meselesini hallederiz, kolay... Okuttuğun yerden onu alır, sahibine verirîz... Haydi git!.. Bu •erseriligi de birakacaksm «onra... Ne îse, görüşüruz... Haydi, uğurlar olsun. KomUer zile bastı ve içeri bir memur çağırarak: Bunlar gitsin, dedi, ben da valarnu üstüme alıyorum. Hallede • rîz. ŞaübJe Fofo adamakılh afallamif bir halde karakoldan çıktılar. Salih, gayet saf bir eda ile: Yoksa bu da mı benim babam?. Dedi, ve Fofo kahkahayı bastı. Fakat Salih gülmüyordu. Hâlâ şaşkanlık içinde idi. Yalnız, biraz evvelden kalma bir korku ile Fofoyu kolundan çekerek sürükledi: Haydi, dedi, komUer cayar da bizi belki gene içeriye tıkarlar. Koşarak yürüdüler. tkisi de hem yürüyor, hem de kendi kendine konuşur gibi söyleniyordu. Birbirle rine hiç bakmıyorlardı. Salih diyordu ki: Ulan rüyamda görsetn fnan mam be!.. Hele şn işe bak... Serkomiserle ahbap çıkıyoruz, hem de sülâlece... Ve yâksek *e»le zabıta memuru ahbabım olsun, kâinatın sinsilesine nun taklidini yapıyordu: okumazsam yuf bana be... Yürü Fo «Ne?.. Vay! Sen Nafizin oğ fo... Eve gidip şu yürek çarpmtısıIu musun?.. Oğhısun sen ha Nafi mn bir acısım çıkarahm. Komiser zin?.. Cart, curt!.. Doğru söyle ulan gelinciye kadar biraz kafayı çeke • çürük ahlat, Nafizin oğlu musun riz be... sen?.. Sahi mi söylüyorsun be ya Kovalamvormuş gibi var hjzlarüe hu?..> Vallahi, yalan söylüyorsam eve damladılar. gözüm çiksin efendi ağabey... Ulan Madam Roza onlan bu kadar kebu ne be?.. Kim bu komiser yahu?.. yifli görünce şasırdı: Bizim peder bey lerden biri de bu ol Ne çabuk geldinaz? diyordu, masm?.. Herif oynattı sandnn... onlar adamı bu kadar kolayına bı Ammada soruyordu be... Alacaklıya rakmazlar! benziyordu... Kıyak yahu .. Bizi de koyuverdi... Saati de alacakmış, Kâinatın anasını marsıvan koTrabzonluya verecekmiş .. Parav valasın be Madam Roza... Bizim gilan mı alacak, metazori üe mi?.. Babi fakir fıkaraya n« ziyan gelir?.. na ne be?.. Adam kesmedik a... Fofo da şunlan »öylüyordu: Madamı belinden kavradı: Kale nerden cıkmia bu kumser? Gel be... Yukan çıkıp seninle Askolsun ona... Ti Kalos antrapos! bir kafayı çekelim, gramofonu da Yasu vire!.. Ben az kaltnis, sarilacakkuralım. mis boynuna!.. Salih... kalmamı* Madam tereddüt ediyordu: bize artık... Posto leni?.. Koıku... Bırak evlât, dedi korktu benim Salih gene Fofonun koluna girdi: gozum... Ulan, dedi, benim brr tahtakoz 300 italyan seyyahı geliyor Bu cuma günü lstanbula 300 Ital v seyyahı gelecektir. 1 Içlerinde birçok Universke talebesi bulunan seyyahlar şehrimizde birkaç gün kalarak görülmeğe değer yerlerî gezeceklerdir. yan N İ Ş AN Serez eşrafından merhum Hacı Ab düşzade Abdürrahim Beyin kızı Züh tiye Hanımla Mürefte eşrafından Ah met Ali Paşa oğlu Daniş Ahmet Be yin nişan merasimi yakm aile ve ak< rabası huzurile yapılmıştır. Mes'ut oL malannı düeriz. (7584)

Bu sayıdan diğer sayfalar: