26 Harfran İ933 îki Yüzlü Kız : MARTA MAK ^ENNA ^ 71 Çeviren: ABlDtN Şehir ve memleket haberlerı Universitenin Yeni kadrosu Kadro hazırlanarak Ankaraya gönderildi Islahat komitesi 3 temmuzdan Hî • baren faaliyete başlıyacak rlan yeni Üniversite kadrosuna hazırlamışhr. Kadro evvelki gün tayyare ile Arka • raya hareket eden ıslahat komitesi a • zasmdan Rüştu ve Avni Bevler tara • fmdan vekâlsıe gotürülnıüftür. Yeni muvakkat kado 20 temmuzda ilân edilecek ve 31 «eramnsda da «lâkadar!ara tebliğ olnnacaktır. 1 a^ustosta yeni Üniversite yeni kadro*i'e faal'yete bafbracaktır. RüşHi ve Avai Beyler yakın d a yeni k*droyn ham^en harckat edaoeklerdir. Islahat komitesi dün saat 15 te Tıp Faknhesi ve d'per fakvltV.er komisyonlarile bulâcts pıofesör MilşT riya«e tinde vnramî bir içtima alrtetnnstir. tçtimada tamdmile ha"e^'Hniş olan bina meseleti ve nakil, birlesme esaslan son defa olmak uzere göröfülmüştür. Bundan başta Tıp Fakiiltesi tesrih maderrisi Noretlin Ali Beyin bir teklift hakkmda da müzakere yapılmıştır. Nurettin Ali B. Tıp Fakületsine teşrihhane Htihaz edüen Darîâfunanan arkasmdaki eski bekirağa bölSğ^inün tamir ve Kİshı îem tahsis edilen 30 bin lirayt az göımiîş, Tıp Fakültesindeki tesrihhanenin 70 bin lira sarfile bugünkü hale getiri'diğrni öerî surmüş, burada da 70 bin lira sarfile mükemmel ve asrî bir teşrihhane vücude getirilmesini is temiş, aksi takdîrde vazifesine devama >mkân goremiyeceğini, istifa edeceğini ıslahat komhesine bUdirmiş tir. Bu meselcdeki tetkikler benGz neti • eelendiıilmemisttr. Binalarda yapılacak tadilât işlerini tedvire memur mimar profesör Egli projelerint h^zırlamısbr. Dariilfünun binasında yapıfacak tadilâta ve Cerrabpasadaki anfînin insaatma önömürdeki bafta zarfmda basianacaktir, Siyasîicmal Merkezî Avrupadaki ha yat ve öKim nracadeles* erkezî Avrnpanın anahtarı mevkiinde bulunan Avusturya, tekrar Avrupa sulhunu tekdit ed«n bir m«««l« IMLlmi aldı. Şhndi Avusturya on mflyo» nüfuslü küçücük bir hükumet îse de coğrafî mevkii itibarile Avrupa muvazenesinde fevkalâd'e büyük ehemmiyeti haizdir. Eski Avusturyayı parçalıyan Sen Cermen muahede*i vaktile 50 milyon nüfıulü bir imparatorluğun pa» yıtahtı oUn Viyaaamn eltnden geniş araziyi, ham madde yetjştiren menabii, hatta köraür Biadenlerimî almış, yeni Avucturyanm iktısaden kendi başına yaşamasına imkân bı rakmamıştı. Bu memleket ya büyük komşura Almanya ile birleşmek, yahut kendisi arazisi parçalanan ve küçültülen Macaristan ile ittihat etmek, yahut hariçteki diğer zümrelerle iktısadî, siyasî birlikler teşkil etmek mecburiyetile karşılaşmıştı. Avusturya, Almanya ile birleşe • cek olursa Aimanya tekrar cihan siyasetinde çok büyük bir kuvvet olarak ayağa kalkacak, BaTkan hudutlarına yakın yerlere kadar sarkacak ve Merkezî Avrupaya hâkim ola • caktır. Böyle bir vaziyete ne Fransa, ve müttefikleri, Küçük itilâf devletleri, ne de ttalya razı olmıyacaklardır. Bunun için sabık Avusturya Başvekili M. Schober ile sabık Alraanya Hariciye Nazırı M. Kurtras arasında aktolunan iktısadî ittihat mukavelesine Fransa, müttefikleri ve ttalya hep birlikte muhalefet etmişlerdir. Avusturyanm MacarUtan il« birIeşmesi, Macaristanın adeta bâmisi olan ttalya ile bu iki hükumetin bir zümre teşkil etmeleri neticesine varacaktır. Bu takdirde Merkezî Avrupaya Almanyanın yerine ttalya hâkim olacaktır. Böyle bir ihümale ise Fransa ile müttefiki Kuçuk iti • lâf devletleri gene muvafakat ede • mezler. Hatta Almanyanın dahi böyle bir vaziyeti kabul etraeaine imkâı yoktur. Avusturyayı iktısadî ve siyast infirat halinden kurtaracak üçüncü bir çare dahi bu memleketin küçük itilâf zümresine hiç olmazaa. iktısidî cihetten iltihakıdır. Bu takdîrde Macmrtstan adeta mahsur kalaeagıaaaı ister istemez bu hükumet dahi Küçük itilâf zümresine iltihak edecektir. Bina enaleyh eski A"vu»turyn • Macaristan devleti yeni bir şekilde ihya edilmiş olacaktır. Harbi Umuminin sonunda bu büyük devleti yıkmanın iktısadî ve siyasî cihetten ne büyük bir hata olduğu şimdi iyice tebarüz etmistir. Bu büyük devleti yıkanlarra başmd bulunan Çekoslovakya Nariciye Nazırı M. Benea bile Avusturya meselesinin ald'ığı yeni vaziyet karsuınde sabık Avusturya Macaristan hü • kümdarlığırun iktısaden gayet salim ve makul bir teşekkül olduğunu itirai etreiş, fimdiki müşkülâün içinden çjkmak için de Avusturya •« Macaristanın küçük itilâfa iltihaklarm dan başka çare olmadığını söy lemistir. Umumî Harpten evvelki vaziyeti; her o» şekilde olursa olsun ihyaeına İtalya pek taraftar değildir. Çünkfi İtalyanın Harbi Umumiye iştirakten başlıca gayesi Avusturya • Maca • ristan hükümdarlığmı yıkmaktı. Maahaza bu teşekkülün ihyası, A • vusturyanın Almanyaya yahut Ma caristan ile brrlikte ttalyaya iltihakı kadar sarsmtı yapmıyacak ve o kadar şiddetli muhalefete maruz kalmıyacaktır. Şimdi Franıa ve bunun en yakın müttefiki olan Çekoslovakya, «ski Avusturya hükümdarhğı t» şekkülünün ihyan için bütün gay ret ve nüfuzlarım sarfetmektedirler. Avusturyada Başvekil M. Doll fusun papaz fırkaiile Heimbuehrler istinaden bir Hitlercüik hareketini cebren ve kahren menetmege kaU kışması, Fransa ile Çekoslovakyaya eski Avusturya hükümdarlığına ben> ziyecek bir teşekkülün vücude gel • mesi için çahşmıya bir defa daha fırsat vermiştir. Velhasıl birçok bükumetler Merkezî Avrupada bir hayat ve memat mücadeletine girifmif bulunuyorlar. MUHARREM FEYZİ DAVER mi? Casuslar birbirlerini nekadar az tanırlarsa bu, kendileri için mütekabilen okadar iyi ve faydalıdır Sis düdüğü ile saatler | ayar edilemezmi? Fırtmanın denizde Yaptığı kazalar Bir çok gemiier demir taradı, bir motör kayıp... iki ingiliz esirini nasıl kaçırdım ? Müttef iklerden alınan esirler arasındaki yarahlar, pek nadtren bizim hastaneye getirilirlerdi. Getirilenler de daha iyileşmeden gerideki has tanelere naklolunurlardı. Bıtnun sebebi de esirlerin firarına meydan vermemektL Son zamanlardaki firarlar, hep üsera karargâhJanndan vuku buluyordu. Roulers hastanesiniden en son firar, benim yardıntımla vuku bulan Jimmi ilc Artüriin ka çışlan idi. Şimdi, tekrar iki tnjriliz esirmi kaçırmak fırsat ve imkânı görünmüştn. Bjalar, VVUliâm Ü« Timmins itminde iki tngilizdi. Her ikisi de bir Londra alayına naensup idiler. Cerçi yaralan heniiz kapanmamıştı ama bunlar utğlam vücütlü ve enerjik adamlardı. Esaretten kurtulmak içra ikUinin de her türlü tehlikeye atılacakLanna emm idim. Noel gece sînde olduğu gibi, senebası gecesinde de herkesin, hatta hastanedekilerin bile sarhos olacaeını düşünerek fırsattan bilistifade iki esiri kaçır mağı kurmuştum. Gerçi Almanlarda yiyeçek azdı ama icki boldu ve yeni senenin dönen kafa'arla tes'it edîleeeği muhakkaktı. Yalnız benim bir koekum vardı. Bu müşkül i»i ralmz basıma becerebilecek mi idim? E sirleri, diğer easusların ve Çengelli tğnelerin yardınru oimadan kaçır • mak utîyordum. Ciinkii son zamanlarda, günün birinde fena bir tesad«f ve talihsizlik neticesinde yakalamnaktan korkuyordum. Filvaki, bövie iki vüzlü bir hayat aylarca ve avlarca, biç bir tehlfkeve manız kalmadan vananamazdı. tki kere îki daima dört eder, hele harp zama ninda bu hesap daha kat'idir. Bir cok siviller, beni esrarengiz vazifeler peşinde kosarken iki kere iki dört eder gibi görmüslerdi. Roulers* civar kazalarda casus arkadaslarırnın çojru, ihanete u&ramıslardı. Bu fh»nerlerin istiyerek ve bilinerek yapıldıfrım zannetmiyorum. Bunlar, A! man ea*u$lukla mücadele teskiiâtı ' tarafından hHe île elde edilrniş seylerdi. Buna ra^men, meslektaslar birbirlerini nekadar az tanırUrsa, bu tamsmamazlık kendileri vçin miitekabilen o kadar iyi ve faydalı idi. Onun için, ben, Tniimkün <nertebe difcer easuslarla Unısmtnu^a e.alı şıvordum ve bu «ebeple ikr tnerilizi de, baska arkadasın yardımı olmadan kaçırmaçı kurmuştum. Frkrimi tnpiliz »skerlerine «otıktan sonra, Bakkai Anneye bîr mektup verdim. Senebası srecesî. LoDhem civannda bir ciftiikte erain hW adam bulun • durulmasım, bu adamıi. ©rava *e • lecek bir kadınla iki erkeŞi bfkle mesinî ve ge'en erk»k?»ri Holianda hududunun öte tarafına geçirmesinî bildirdim. ettim. Onun eşeğinden başka bir de ihtiyar, fakat sağlam bir beygiri vardı. Şehirde dolafirken esek arabasile dolaşır, köylerden ote beri satin almağa giderken at arabasını kullanırdı. Araba ile saat beşle altı arasında eve avdet edeceğimi ümit ediyordum. Birkaç gvm sonra emm bir klavuzun, tayin edilen gecede ve bir de bizi bekliy«oe|ini Bakkal Anneden öğrendim. Bakkal Anne Roulersten Lopoheme giden yolun onuncu kiloyn«tro«u)Dda, kilometreyu fösteren taşm röz «netro kadar ötesmde m. gaçhklar arasında üç kuleli metruk bir ev bulunduğuım, bu evin gizli bir «dası olduğunu sSyliyerek gizli odaya nereden ve naul girUdiğini bana anlattı. Bu izahata göre, gizli oda dan çıkacak ayn bir yol da vardı. Odanın bir köşesinde döşeme tahtalartnın arasındaki kapağı kaldınn ca bir kuyu vasıtasile genis bir mahzene iniliyordu. Mahzenin de kırlara açılan bir yeraltı kapısi vardı. Senebası gecesi, aksam karanhgı basar basmaz hastaneden sıvumalarım İngiliz askerlerine tenbih ettim. Haatanenin bir kösesindeki sivil me murlara ve ameleye mahsus barakalarda bir elektrik lâmbası ile ken dileri için hazırlanmış îki kat sivil elbise bulacaklarını da ilâve ettim. Sivil memurla amele saat beften sonra nastaneyi terkederlerken esirler İ komisyon muhtarlık vazifesinin belediyelerce görülmesi hakkındaki kanıma dair olan nizamnameyi hazırla • makla meşguldar. Komityon nizamnane hakkmda vilâyetleHn de fi kirlerini alaeak ve btrkaç mmtakada tecrübeler yapıidıktan sonra hazır lanacak nizamname Veküler He • yetme verilecektir. de bunlara katılarak çıkacaklardı. O akşam ben de bir köylü kız gibi giyindim. Arkamda kaba bir ku mastan siyah bir elbise vardı. Ba • ştmda da büyük renkli bir mendîl sarılıydı. Sivil memurlarla amele hastaneden çıkıp gittikten sonra ben de saklandığım yan sokaktan mey dana çıktım. İki tngiljz, etrafa ba kınarak geliyorlardı. Her ikisi de, Flamand köylüleri kıyafetine gir mişlerdi. Tedarik ettifim «ibueler Müderris muavinlerinin bir talebi Drülfünun müderris muavinleri Masaye«mde onları hakikî Flamand artf Vekâletine ve profesör Malşa köylulerinden tefrik etmenin imkânı müracaat ederek moderrit muavint a yoktu. Esirler yanıma gelince, ya lınırken beh<>mehal imtihan yapılma • vaşça: sını, ttryin stıretil* müd«rris veya ı m Peşiıne takılın, uzaktan beni allim nr.uavin1' getirilmemesîni istemiftakip edin dedim ve hemen snratle lerdir. yiirümeğe basladim. tngilizler, beni Eski Dariilfünun nizamnamesine gögozden kaybetmiyecek kadar uzakre müderris moavmleri kntihanla atan geliyorlardı. Gizli odanın bulunlınıyor ve bilâhare müderrisliğe utih duğu üç kuleli metruk eve doğru süratle yol alıyorduk. Yolda bh jankak keebediyorlardı. Şimdi Darölfünun darmaya rastgeldim. Heniiz, aksam ntzamnamesintn bir maddesinde tadiüstü sokağa çıkma memnuiyetinin lât yapılarak muavinlerin imtihanla desaati gelmemiş olduğu için jandar ğiL, doğru dan doğnıya tayin olunma ma beni sorguya çekmeden geçti. lan ka/arlasnnfbr. Arkamdan gelen tngiliz askerlerine de birşey sofmadı. Talihimiz yolunda gidiyordu. Saat 7,20 de Bakkal Annenm bana tarif ettîği metruk evin önüne gelmiştim. Karlann aratstanbulla Edirne arasında asfalt sında ve çit bile olmıyan bir sessizlik bir şose inyası için ttsasbul, Tekîr • içinde bu üç kuleli ev, eırarlı ve hadağı, Kırklareli ve Edirne Valileriyalî bir manzara almistı. nin şehrimizde bir içtima aktedecekSol taraftaki kvlenîn kapuını hayleri yazılmıştı. Aldığımız raalumata 63 numaranTn ölümündenberi, be li kolaylıkla açıp içeri gtrdim. Eleknazaran bilhassa Turing kulüp taranîm potttcm, büyük meydana yakın trik fenerimi yakarak girdiğim yerî fından arzu ve rica ed;len bu yolun bir yerde küçük bir eczan«»nin samuayene ettim. Burası büyük bir oda inşasına şimdilik mad"deten imkân hibi bir ihtiyardı. Lophem, Roulersidi. Odanın döaemeleri, tavanlan ve yoktur. Çünkü tstanbul Vilâyeti esa*en takriben 20 kilometro mesafede tahta aksamı çürümüs dökülüyor, sen kendi hududu olan Çataicaya idi. <Vada bir halam otururdu. tn her taraftan örümcekler sarkıyor kadar asfalt yol insasma başlamıs ffüizleri kaçırdığımın ertesi günu, du. Bu ıssız, karanhk ve metruk evve bu yol Çekmeceden itibaren Ça «abahieyin mutat saatte hastanode de, yalnız basıma, garip bir korku talcaya doğru ilerlemekte bulun • bulunmam, kendi emniyet ve »elâ duydum. Kendi kendime: muştur. metim namına, kat'iyyen elzem ol Şu tngilizler biran evvel gel tstanbul hududundan sonrakî viduJN için Bakkal Anneve senebayı seler, dîyordum. lâyetlerm bütçeleri ise dardır. Binafeces! saat birde arabasile, gelip beenaleyh bu yolun inşası için hükuMabadi var ni halamın evinden almajım rica met yardım etmedikçe hisselerine isabet eden miktarı vermeğe muk \ tedir değildirler. Halbuki hükumet t bütçeye böyle bir tahsisat koyma mışhr. Dahiliye Vekâletindem ütesekkii Uskndarh karilerimffden Meh met Enver Bey btze yoBadığı bir mektupta diyor ki: «Atalarımızdan kaltna «vakit nakittir» diye bir söz vardır, bazan bir dakikanın yüz binlerce liraya malolduğu içtimaî ve bilnassa ticari hayatta çok görülraüstür Bugün garpj heyeti içtirnaiyesi içinde vakte herkesten fazia kıymet verme*» l&zım gelen bir miflet varsa o da brziz... Çünkü şu brr i i asırlık tarihimiz tetkik edilirse arrf bu yüzden neleı kaybettiğimizi görÜTÜz. Dikkat ettiniz mi bilmem: vapur ve rren gibi birçok veaaiti nakliyenin muayyen saatlerde kalktıgi şu Istanbulda doğru ayarlı bir tek saat yok tur. Ya iki dakika ileri, ya üç dakika geri... Eskiden Tünel hanında bir dfidük vaıdı. Hergün on ikide öter ve herkes saatini bu düdükten ayar ederdi. Bu usul her nedense kaldırıldı. Şimdi SMU günlerde, bilhassa sabahlan bütün sehri ayağa kaldıran bir düdük otüyor, acaba bu düdük hergün öğle vakti on ikide bir defacık öttürüİ8ede halk saatini ayar etse bu büyük mahzur oıtadan kalkmaz mı?» Karümiz bu işte; bütön şehir halkı gibi gayet haklıdır. Bu mesele sehir için öyle bir noksan ki hepimfz he men hergün ve her saat acmnı eakiyoruz. Yüiardır dilimize doladıgımn vakit küreci işini de beceremedigimîze • gore sis düdüğânün ögleleri ottürülerek ayann bildîrilmesi herhalde çok isabetli bir hareket olur, diyoruz, Doğru değil mi? Her yurdunda Gazi köşesi Münir Hayri B.in yaptıgı büst teksir edildi t Cumhuri yet» birkaç »• ; evvel, Ankara tsmet Paşa En>titüaü müdü ru Münir Hayri Bey tarafından Büyük Gazinin en muvaffak büstn yapıldı ğım haber ver mişti. Münir Hayri B arnatör bîr heykeltraştır. Fakat Büyük Dâhinîn maddî ve manevî hususivetlerini o kadar îçten gelen bir isabetle kavramiftır ki ilk eseri en fyi eseri ol • makla kalmamı», şimdiye kadar yerII, yabancı heykeltraşların yaptığı heykel ve biistlerm en rok Gaziye benzeyeni de olmuştur. Bu Itibarla büstün müstesna bh* kıymet i olmak lâzım geliyordu. O vakit bu muvaffakiyeti bir yazısile «Cumhuriyet» karilerine bildiren arkadaftmız A. Süreyya Bey, heykel yafnlırken yakından alâkadar olmak ve e«erin aslırta benzeyi»i noktasından ten kitler ve ikazlarda bulunmak sure t'ıle Maarif Vekilimiz Ra»it Galip Beyin de san'atkân muvaffak olmağa sevkettiğini kaydediyordo. Hayri Münir Bey, Gazi büatünü, rok iyi bir bareket olaralc, Millt Tasarruf ve tktısat Cemiyetine hediye etmif, cemiyet te eseri tnuhtelif boylarda teksir eylemiştir. Heykeller iki boydur: Orta boy 50 santim yüksekliğindedir. Büyük boy 65 santimdir. Her ikisi de beyaz, gülsansı (terrokata) ve tunç rengi olmak üzere üç renkte hazır'anmışt<r. Bunların renkleri p.e olursa olsui, büyükleri 35, kücükleri 25 li • radır. Ayrıca altın kaplanmış ve Ank«./a taşı üstüne konmuş husiısî nümuneler yalnız 100 liraya verilecektir. Dışarılara konmak üzerr tunç kopyalarını istiyenJer Csmivcte müracaat etmeüdirler. Heykeüerin »ipa • ri'.ind'e son sahifedeki ka'tpostal doldurulabilir. Ayrı mektup yazanlardan ne istediklerini ivi bildirmeleri rica olunur. Vapur ve şimendifer giden yerlere kadar heykellerin gönderilmesi ve arrbalâjı, Cemiyete aittlr. Yüksek bir kudret, vakar, mehabet ve enerji timsali olan G?zi büstü bize ayni mezîyetleri ^elkin edecek ruhi bir mürebbidir ki her Türk evi, mektebi ve müessesesi başköşesinde onu bulundurmahdır. Bilhassa önümüzdeki tesrinievveHn 29 unda Cumhuriyetîmizin 10 uncu vılmı kutJuJarken böyle yerlerde Gazi heykeli şeref mevkiini almı; olrnahdır. Vatandaşlara tktısat Cemiyetinin Gazi büstleri hazırladığmi haber verirken ondan birer tane cdinmenin yazife olduga kadar seref ve Evvelki gece birdenbire çıkan hrtma esnasında bazı ufaktefek kazalar ohnuftur. Bu meyanda Sirkecide rıhhmda bagh bulunan Veli, Rıza ve Dursun isflamde üç ktsiye att butunan üç sandal nhtima çarparak parçalanmıstır. Ye rtikapı iskelesinde baglı olan boş bir kotra da demirin tta yakraar buB ... kotra da demirmi tarayarak Marmaraya açümiftır. Haliçte bulunan KaUtavan zade vapuru da demirini taranuş, Unkapanı köpriisünîin özerine döşerek bir eiektrik direğini kırmıştır. Bundan başka Ad» açıklarmda da içinde dort kişi baltman bir sandal batamş ise de için dekiler kurtanlmıştu'Salıpazan civannda demirli olan Seyrisefainin Feoerbabçe vapuru demir tarayarak Ahırkapıya sürüklenmiş, istimdat üzerine yetisen liman romorkörleri tarafından Moda koyuna çekilmiştir. Limanda bulunan Yelkencizadelerin Er zurum vapuru da demir tarayarak Strkeci nhhmına bin^^rmiş ve bir sandalı parçalamtstır. Gemi hasara ugrama mtştn*. Fvtma çıktağı sıralarda Danca açnclarmda olan çnnento ySklâ bir motör kayboimuştur. Motörün şehrimizde o • lan sahîbi dün liman idarestne müracaat ederek b« gemtnkı ftrtmaya tutuldağumı ve beklendigi halde henüz meydana çjkmadıgmı btfdirmiş ve aranüması içm teşebbÖMttta bulunmuftar. Ba Sıbar •> zerfne Liman idaresi tahkrkata başla > raaş, dün geç vakte kadar motör bulunanumnfhr. Gaip motörde bvnmaa bir kafrfan, bir makmist ve ski tayfamn aktbetinden endişe edilmektedir. Bonlardan başka Yeşüköy açnda • rmda fatınaya hstuian Osman Efendi isminde birinm kum yüklü mavnast da batsmytır. Nüfosea zaytat yoktv. Haydarpaşa açıklarmda demirli bos bir mavna da bir an içinde dalgalar arasmda kaybolarak batımştır. m va Bir şöphefi yangın davası Kınalıadada 500 lira sigorta be deline tamah ederek dükkânını ya kan ve 17 evin yanmasına sebep olan Agostikin rauhakemesine tstanbul Ağırceza mahkemesinde dün başlandı. Suçlu, kasten yangın çı • karma iddiasını reddetti. Dinlenen şahitlerden biri, suç ittnun Ktrkor isminde bfrisme: Sana 200 lira vereyim de dok kftnımı ateşle!» dediğine şe'hadet etti. Agostik bu şehadete itiraz etti. Muhakeme diğer şahitlerin cağnl • ması için başka bir gfiae brrakildı. Edirne asfalt yo!u yapılaraıyor Bir kOstahın muhakemesi Hükumet ve erkân hakkında tefevvühatta bulunmaktan suçlu Çengelköyünde bakkal Hasan Efendinin durusmasma, dün, tstanbul Agirce • za mahkemesinde devam edildi. Tahkikata göre Hasan Efendi öğle na • mazım kılmak için camiye gitmiş, türkçe ezandan asabileşmiş ban tefevvühatta buluntnuş. Dün dinlenen şahitler bu vaziyeti tesbit eder şe • kilde ifadelerde bulundular ve suçlunun: Cumhuriyet imamlannm na • mazı lnlinmaz. Allah belâmzı ver sm> gibi sozler söylediğini beyan «ttiler. Suçlu ise kat'iyyen böyle bir şeyden malumatı olmadığında ısrar ediyordu. Reitfn: Şahitlerin sana bir garezî mi var ki böyle söylüyorlar? Sualine de cevap verem<verek boynunu büktü. Vekili de Hasan Efendinin bu sözleri cami imamına karşı s5y • lediği iddiasında bulundu. Muhakeme diğer bazı şahitlerin çağrılması için başka bir güne bırakıldı. mazhariyet te teşkil edeceğini söylemek isteriz. Biz büyük zaferîn ve mkılâbın mahiyetmi, kıymetini çocuklanmıza o kadar barîz ve derin te»:>li bir terbiye ve telkin usulü ile öğretmek mecburiyeiindeyiz ki her Türk evinde bir Gazi köşesi olmak lâzım... Yavrulanmızı daha doğd*uğu gün den itibaren millî tarihteki bu mi•ilsiz deha ve rolün ehemmiyetini ksvnyarak büyiimeğe aliştıracağız. Aile yurdunda bu terbiye ile mek tebe giden ve cemiyete giren çocuğu Ulu Reisin hüviyetinde canlanan büyük Tiirk milletinin kudret ve ka • büiyetlerini adeta aşılıyacağız. tktısat ve Tasarruf Cemiyetinin her Türk evinde, her Türk mektebinde. her Türk dairesinde, her Türk mUessesesmde bh* Gazi köşesi bulunmalidır fikrini çok isabetli buluyor ve takdlrle alkışhyoruz. Bu cümle o kadar açık ve vecizdir ki birşey ilâve»in« Ittzum (örmiiyorus. Muhtarlann vazifesi Kooperatif lokantasının ikinci salonu Belediye kooperatif lokantasınm arka küTrt'ndakî salonun tadilâtı bir kaç güne kadar îkmal edilerek açi • lacakhr. Bu salon çok zarif bir se > kilde tanzim edilmektedir. Bundan sonra Beledîye ve Halkevinin vere cekleri resmî ziyafetler bu salonda verilecektir. Zaro Agaya rakTp bir Arap Kahirede çıkan Elahrar gazetesi Zaro Ağaya rakip olabilecek dere c*de yash Lübnanlı bir ihtiyarm resmini nesretmistir. Bu ihtiyar 1831 senesinde Lübnana hücum eden Mı»ır ValUi tbrahim Pasanın maiyye. tinde askerlik etmi» olan tbrahim Halidülmestenidir. Bu zatın dört torunu vardır. En küçügü 75, en büyüğü 90 yaşında • dır. Bu torunların 80 tane çoeuk veya torunlan vardır. Aile efradı yekumı bir köyü dblduracak kadar demektir. Zaro Ağanın Topanedeki kulüberinde agır hasta olarak yatmakta bulunduğu ve zevcesi Kudret Hanım da btrkaç ay evvel öldüğü için bakımsız ve acmacak halde olduğu • haber verilmektedir. Mötehassıslara verilen ziyafet Dün akşam Tarabyada Tokatlı • yan otelinde Vali ve Belediye Reisi Muhrttm Bey tarafından şehrimizde bulun&n itfaiye ve konservatuvar mütehassıslarile şehircilik mütehassısları serefine bir ziyafet verilmiş tir. Şehir mütehaMisı M. Agaş tetki • katmı bitirmiştir. Bugün memleke tine giderek raporunu hazırlamağa bashvacaktır. Maarif Vek&letî tarafından gön • derilen bir tamimde bütün ilk mektepler talebelerîne söyletilen şarkılarm güfteleri bestelenmistir. Maarif îdaresi bunlan müfettişler vasrtasile toplatmağa başlamıstır. Güfteler salı gününe kadar toplat • tinlıp tasnif edilerek Vekâlete gönderîlecektir. Şimdiye kadar beş yüzden fazia şarkı güftesi toplanmıştır. Talebeye söyletilen şarkılar Solhlhıat Sşierl Töberkülöz Cemiyeti teşekkOI etti Vcrem hastalığının tetkikile if • tigal etmek üzere fenni bir Tüber • külöz cemiyeti teşekkül etmiş ve vilâyetten tnüsaadesi alınmıştır. Heyeti idaresi: Reis müderris Dr. Tevfik Salim Paşa, ikinci reis müderris Dr. Server Kâmil, ikinci reis Dr. Tevfik tsmail, umumî kâtip Dr. Fazh Şerefettin, a z a Dr. Zühtü Beylerden mürekkeptir. Cemiyet Hilâliahmerin İstanbul merkezinde mesaisine başlıyacaktır. 200 ispanyol seyyahı geliyor Temmuzun altısrnda tehrimize 200 den fazia tspanyol seyyahı ge» lecektir. Bu seyyahlar içinde 50 kadar dariilfünun talebesi, tspanya maarif erkânı bulunmaktadnr. M. Marks Viyanaya dönöyor Bir müddettenberi şehrimizde buIunan konservatuvar mütehassısi M. Msırks tetkikatını bitirmiş ve rap*> runu h&zırlamağa baslamıstnr. M. Marks Konservatuvardaki iki yüz on taiebeyi imtihan ederek sın'"ira ayırmıştır. MütehaMis yarın Viyanaya gidecektir. VEFAT Van Der Zee müessesatî «ahip» lerinden Mösyö W. Hendrik Van Der Zee 24 baziran gecesi îsviçrede müptelâ olduğu hastahktan kurtulamıyarak vefat etmiftir. Zaro Ağa çok hasta