10 Haziran U33 Öz dil müsabakamız: 5 ASLAN AĞA Aslan Ağa köyünden gideK çok olmuş, geçen bu uzun yıllarda horant* • Iarmı pek özlemişti. Hele küçnk Aydınla Olgere çok göreceği geliyor, beş yıl once kara topraklara gömdüğü an a babasmı da hiç unutmıyordu. Biri cik kansı ne yapıyor? Kurtuluş savaşı bitmiş, Aslan da köyiine dönmüştü. Orta yurda epeyce ırah olan küçiik köyiin ardmdaki tepeden evîni gö • riince başı çevrildi. Bir seme gibi oldu, sendeledi, sendeledi... Budununa korumak, kurtarmak, yurdunu, yu vasmı beklemek için giderken bırakbğı evin damlan çökmüş, penceresinden camlar düşmüş, duvarlar gedilmiş, öteki tarafı da yıkılmışh. Aslan kendi • ni topladı. Feri kesilmiş dizleri eğri lir, gerilir gibî oluyordu. Kapınm ö • niine geldi ve îçeri gîrdi. Eski iç ka pının kilidlni açamadı. Birine kâğıt yapıştırılmış, ötekine eski püskü bir çapıt tıkanmış pencerenin kınk camlı gö zünden içeri baktı. Damın iistüne kendi örttügü cerekleri çökmüş kınlacak gibiydi. Ortaya eski yamalıkh bir pala yayıîmıştı. Aslan geri döndü. Hayada kendi diktiği ağacın yanma geldi. Dibinden birçok çıvkın cıkarmıs olan bu dalın alhna ohırdu. Başını iki e lirin arasına aldı; düşünüp duruyor • du. Bu sırada Aydmla Üigerin ardın • da ve dalında bir heybe ile Aslanm kansı birden iceri girmişlerdi. Aslan öyle dalmışh ki, can evinm düpürtüsünden başka bir ün duymıyordu. Kadm ükönce alıklaştı, hödekleşti, sonra tanıdı: Ay dedi; yureğım oynadı? Sen m'sin? Aydın, Ülarer, baban baban... Ve heybesini dalmdan atarak kos tu. Burada çok mu bekledin? Az, az. Şu kim? Aydın. Ya su? Ülger. ( Onlann uğruna nelere katlandım. Şinci gene ırgatlıktan gelîyorum. Dün de kursaklarma bir sohum ek • mek düşmedi. Şunnan bunnan eğlendim. Gündeliği de az verdiler. Ne yapayım, zaten ekmeğim olsa ona gedelenmiyecektim ki... Bıldır da seni tutsak düşmüş deme • sinler mi? Sora da hiç salık alamadık. Bilsen ne çok acındım, acmdım.) Bu tözler bitmişti. Kan koca ve çocuklar kucaklaştılar, öpüştüler, öpüştüler... Aslan: Dedi ki: I Yaban ellerde hepinizi, hele Ül« geri pek özledim. öyle göreceğim geldi ki söyliyemiyeceğim. Bugünkü yolum ırahtı. Dizlerknin de feri kalma • dı ama Ülgerime yetişeyim dedhn. Sevinen ve levilen çocuklar cml • dasan küçiik kuslar gibi babalarutm dalına biniyorlar, boynuna sanlıyor • lardt. Çok oynıyan çocuklar sırnaşıp ertişmeğe başladılar. Aslan bundan da tat duyuyordu. Bir aralık çevresine bakan Aslan kansına: Ev yıkılmış, kancığim brtmiş bitmiş ... A... Sen de onu düşünüyorsun. Canra sağolsun. Sen sağsın, dirUin. Olur mu? Olur ya niçm olmaz. Anafarta • larda senin gibi altm başlı aslanla bir* leştin, özlestik. Onunla bu yıkık dediğin yuvanı kurtardın... tnönii, Dumîupınar, Sakarya savasIannda nasıl hiç umulmıyan işler olduysa bu da olur. Çiinkü onlan da sen yaphn. Aslanım sen gerçekten Aslansm... Çünkii: Türksün, köylüsün, e fendisin... Bunu sana özüm demiyonım, Söylediğim savaşlarda senin gibi aslanlara baccılık eden altm başlı as lan soylüyor. Aslan Ağa artık geni* bir soluk aldı. Gül yüzlü güzel kansı onn ta cane» vinden yakalarruştı. tnönii, Dumlupmar, Sakarya. Aslan bunlan hiç unutmıya • caktı. Birkaç giin dinlendi. Sonra e • vinin, çocuklannın sağlığını, iyiliğini düşünecekti. Horantasile konuştular. Köydeki (H) Ağa Aslana vereceği paraya üç kat kazanç istediği için vazgeçmişti. Pundunu bulur, kertesine getirirse ağaya neler demiyecekti. Pek az sonra köyde kooperatif açılmıştı. Aslan he men buraya yazıldı. özüne yetencelik parayı ele geçirmişti. öküz, tohom almış tarlalarmı da ekmişti. Aslan hiç üşenmeden erinmeden işrnin ardntdan koşuyordu. Aradan birkaç yıl gecmiş ülger, Aydın da köyde okumağa başlannf • lardı. Aslanm evinde eskisi gibi ortadan iğilmiş çüriik ağaçlar örtülü değildi. Yıkılmış gedik duvarlar iğribüğrü kapılar yoktu. Onlann hepsi düzenine girmiş, yeniden yapılmıstu Eskiden fersiz, ıldırdıyan çırası şimdi çok parhyor • du. Çapıt tıkanmış, kâğit yapışmış pencerede temiz, parlak camlar görünü • yordu. Aslan geçen güz çok ekmişti. Har • manda çok buğday alacağını umuyor • du. Tarlalann bir ucundan öteki ucu • na mekik dokuyan Aslan Ağa ortalık tsmınea eve dönerdi. özdeki muvalde ekm de pek gümrahtı, göcekli idi. Aslan hiç îşkfflenrmyord'iı, gumsn etmiyordu. Her nesne iyi olacakb. Yazın sıcak, günlerinde buram bu ram ter döken Aslan ekinini biçmiş, harmanmı da kaldınmşb. Pazarda bugdaydan biraz satacak eve ne gerekse alacaktı. Aslan kagnısmı çekti, züveyi öküzlerin boynuna geçirdi. Pazara gH« mek için yola koyulmuştu. Geriden gelen arabalar onu vunrvızn" geçtp gidi yorlardt. Aslan kağnıdan çoktan usanmıştı. O yd koyulan, ambarlan bkadı, ağzıberaber sfle sile dolmuştu. Pazara birkaç dönüş yapan Aslan epeyce buğday satmış, yeni bir sapan almıştı. Kağnınm çızırçızır eden kalm tekerleklerm* den, ağır dönerinden usanrmşti. Onlan bir balta 3e parçaladı. Yakacaklığa attı. At, araba dah iyi işine ynyordu. Aslan birkaç ytl sonra ortada tam • nır, söylenir, sayzhr zenginlerden biri olmuştu. Kmtnıı ay, çocuk koruma, uçku toplantılanna yardun eder, yurt sever. ekmeğini emeğinden arar te • miz bir köylü, hem de Aslan gibi bir Türk olarak düîlik sürdü. Haymana: Ahırlı köyü muallim Omnan Nttri HORANTA: Evhalkı, çoluk çocuk, kan koca, yalna, nikâhlı kanya da derler. ORTA YURT: Kaaaba (bunu kendim söylüyorum), SEME: Ahmak, FER: Derman, kuvvet, CEREK: Evlerin iistüne örtulen ağaç, HAYAD Ev avlusu, ÇIVKIN: Agaç koklerinden üreyen ince dallar ki enik leme yahnt cıvkm derler, DAL: Omuz, (nteyva agaçlarma da derler), Dupurtu: Haflf ayak sesine de denlr, HÖDÜK Korkaklık, korkmak, KURSAK: Mlde, SOHUM: Ekmek, yemek lokmaaı, TUTSAK. Duşmek, esir olmak, BILDIR: Geçen yıl, geçen aene, SIRNAŞIKLIK: Çocuğun usandınct oynam&sı; ana reya babaya takılması, ERTİŞMEK: Lüzumsuz yere sata$mak, takılmak istemek, ILDIRDAMAK: Cansız yanan ışık, MUVAL: Mahsnl, bllbaaaa sebseler buğday gibi hububata da denlr. ZILVE: feki kagnı alâtlanndan kuçuk bir ağaç, SİLE SELE: Ağzına kadar dolu demek, TTKIZ: Ağzına kadar dolu demek, YENİ SABAN: Pulluk, (kendim söyledim), NESNE: Eşya, OD: Ateş. Kırım muhacirlerl konuşur, ÖN: Cephe, yuz, SALIK: Haber, BUNDUNU BULMAK: Pırsatmı bulmak. KERTESİ: Sırası, zamanı gelince, ÜN: Ses, «şuna bir unle» derler, seslen demek, OEDELEN MEK: Tenezzül etmek, YETENCELIK: İhtiyaca kâfi, GÖCBJKLI: Çatallı ve se miz, TEBELLEŞ OLMAK: Musallat ol mak, IŞKİL: Şüphe. OÜMAN: Şek, BAŞI ÇEVRILDİ: Başi döndu, PALA. Eski ki lım pareası, bu büyük bıçak manası da kullanılır, KATLANMAK: TahammiU H mek, ŞUNNAN BUNNAN: Ehemmiyetsiz şeylerden, BACCIL: Reis, bir işi idare eden, ÇTRA: Lâmba tenekeden yapılmıs idarelere de denlr, KIRMIZI AY: Hilâlı ahmer Cemıyeti, ÇOCUK KORUMA: Hi mayeıetfal .bunlan kendim soyl«dim, UÇKU: Tayyare, VAZ GECMEK: 8arfı na zar etmek, ÖZ: Bahçe, Niğde, Nevsehir, Ürküp ve bütün koylerinde sebze bahçe lerine de oz derler. agacuı tam ortaandaki ynmuşak madde de ösdür. Amerika nakit istikran işine yanaşmıyor! Birinci aahifeden mabat vahimlestirmek istemesine inanıla • maz. 'Cumharivet Amerika ne diyor?. Lomrra 19 (A.A.) Dün akşam konferans muhiti nikbin idi. Londra mütehasıslan tarafından telkin e dilen Avrupa para istikran teklifinin kabul edilmesi kabil olamıyacağına dAİr Vasingtondan gelen tel graf Londrada oldukça inkisar u yandırmistır. Fransız, Amerika ve fngiliz heyeti murahhaaları para mütarekesi hakkında Vasingtondan bir cevap almadıklannı söylemeğe karar ver mislerse de meselenin ancak birkaç günde tekemmâl edebileceğini ka bul etmektedirier. Haber verildiğine göre, Vaşing ton sadece emtea f iatlannın düsme sinden dolayı fena bir tesir altında kalmış olmasmdan değil, bilhassa dolar istikran için teklif edilen dar hudutlardan dolayı 3 taraflı teklif leri red'detmistir. Bu noktadan müzakerelerin devam etmesi kabildir. Fakat bir neticeye varmak ihtimali pek azdır. Londra 19 (A.A.)rVasingtondan felen telgrafm metni hakkmda dün ak şam Fransız heyeti murahhasasmdan olsun, tngiliz ve Amerikalılardan olstm hiçbr malâmat almak kabil olamamış • tu*. Fransa, Amerika ve Ingiltere Ma • liye Nezaretleri ve ihraç bankalan raStehassularmm müştereken ve konferans devam ettiği müddet için bir para mö • tarkesi projesi hazırladıklan malumdar. M. Ruzveltin seyahati ba harasta kat'i bir netice almmasmı geri bırakmıstır. Bununla beraber mfizakerelere devam e* dilmektedh. Ve şimdiye kadar mSsbt DP* eetice almnuyacağma dair ortada btrsey yoktur. Dün akşam M. Bonne Amerika heyeti murahhasasile temasa geçmisse de vazıh olarak birsey öğre • nememistir. Sadece Amerikamn cevabınm kat'î bir ret olmadığı teyit oluuyor. Amerika bazı noktalar hakkmda izahat releri ile uğraşması teklifi ileri sürül • müştür. Bu möşterek beyanname, tef • kil edilecek tâli komisyonlara havale e* dilmiştir. Bundan sonra bu iki tâli komisyonun reisliklerinin M. Soksun teklifi veçhile M. Yung ile M. Kaymbuga tevdi edil mesine karar vermiştir. Komisyon bfirosu öğleden sonra toplanacak bir tâli komisyon teşkil edecektir. Tâli komisyonlar saat 18 den sonra çahşmağa başlı • yacaklardır. İdmana dair... Biz, ya »porda muvafiakiyetin yalnız mühemmel bir teknikten doğacağını tamyoruz, yahut ta çok uzun ve titiz bir itina işine girişecek, ona tahammül edecek btt dar cetur ve enerjik değiliz. (lsveçte Beder Terbiyesi Yüksel Mektebinde tahsiî etmiş olan Galatasaray lisesi beden terbiyesi mualli mi Vildan Âşir B., bundan sonra ga zetemize beden terbiyesine ve spora ait makaleler ya zacaktır. Atletizm kak kında güzel bhr kivi"ian Aftr Bey tap ta neşretmi* olan bu kıymetK muallimin ilk yazısmı, bugün dercedi yoruz:] Atletik sporlarda en ileri muvaffa • kiyetin sahibi bir dostum vardır. Dün • yanın en çabuk adamlan arasmda yeri olan genç, dinç, neş'eli bir delikanlı... Onunla hep sıhhatten, spordan, jim nastikten bahsederiz. Geçenlerde bir gün gene onun çok sevdiği bu canh mevzu üzerinde konuşurken bana bir snal sordu: Ya idman hakkında ne düsünür • sünâz? Sabahlan biraz kokmu, bacağinı, gövdesmi işletmek, biraz yürümek, kürek çekmek manasma gelen idman mı? Yoksa sporcularm «antrenman» de • dikleri yanşa hazırlıyan idman mı? Yanş M**"1**! antrenman. Yani tarzı ve güçlüğü evvelden bilinen bir işe sârülecek olan canlı maniâkon o adale ve irade işini enerji kaynaklartm, bütün verimi üe, tasna • rak basarabümeti için girişeeegi hazırhk. Evet o isi en ax yorgnnluk sar • smtası 3e en mükemtnel şekilde başa • rabihnek içm yapacağımn hazırhk. Bence bv hanrlıgı ildye aynrmak lâznndır. Uzviyeti bir mücadele isi olan mü • sabaka sporomm yükünti taşıyabilecek Iradret ve kmrvet dereeesine çtkarmak icin çahşmak. Yapılacak işt otomatizm haüne getirmek icin, omm tekniğini efer ba su retie ifade caiz ise urriyete hatta a dddere ezberietmek içm çauşmak.. Bizim sporcnlanmız nedense bu nin temeli demek olan birinci kısım mühimsemiyorlar. Bence bunun sebebi şudvr: Ya sporda movaffaki yetm valnız raökemmei bir tenkitten doğacağını sanıyorm, yahut çok o*wn ve tnuc bir itina işine girişecek, ona tahsmmâl e • decek kadar cesur ve enerjik değiliz. Ancak sebeplerin ba kadar basit obnası, şa iki neticenm kıynteüni değiştirir mi? Yıldnı sporcularmuzın nravaffakiyet sahasmda gençliklerine doyamadan 3ıtiyarlayıp tekaüde sürülmesi, bin ü • züntü ile elde edilen derecelerhı bir türlü vüzümüzü ağartmanMMi haıin değil midir? Evet... En ciddî tutulması lâzım gelen faaliyet hiç şÜDhesiz vücudün dayanıklık ve kuvvet derecesini yükseltmeği gozetenidir. Ve bu is bir kul ha linde ve daha ziyade uzviyetm büyük vazifelermm işidir. Birinci derecede bir kol, bacak işi değfl. Nefesi kesîldiği icin kuvvet ve süratme rağmen koşmayan yan mesafeci • ler... KuvvetsizÜkleri yüzünden bir türlü kendilerini toparuyamıyan mran mesafeeiler... Sinir kümesinin zâiı yüzünden beceriksiz çırpınan çabukluk sporculan az m'dır? Sürekli hareketlerinin dcvamı müddetince uzviyetm büyük sistemleri yakmdan uzaktan bu faali • yete istirak eder, ve netice üzerinde âmil olur. Teneffüs, deveran, adele, sinir. .. Acaba bunlardan hangisi daha evvel iflâsı 3ân edecek? Hangisi için daha ziyade itina lâzım? Bunu anU mak, idmanı ona göre tanzim etmek mce bir sıhhat kontrohma bağhdır. Buna ne kadar dikkat edersek muvaffakiyeti o kadar errmiyet alhna ahntş oluruz. Teneffüs işi en evvel nazan dikkati celbeden nokta oiduğu için idmancı • larnmz hacndolsun bana krymet ver • meği biliyoriar. Beden terbiyesmde kullamlan hareketlerden istifade ederek daha geniş bir teneffüs sathı elde et meğe çalışıyorlar. Bu teşrih noktai nazarmdan kıymetîni arttırmaktır. Daha büyük bir cibas iaterken onun dana is • lek ve daha iyi bir cihas olmasma itina etmek, fiziyolojik kıymetmi arttır • raağa gayret etmek daha makul bir hareket olmaz mı? Çabukluk hareketlerini daima menşei daha ziyade a*abî olan sarfiyatın biriktirdiği yorgunluk takip eder. Bu noktaya da aynca ehemmiyet ve kıymet vermek akıüıca bir düşünüş değil midİr? Idmanra ikinci safhasma gelince: Bu teknik hazırhğm da bizim memle • ketimizde hususi bir çehresi vardır. fnsan spor işinm karşısında ancak o işi başarmağa mahsus bir makinedir. Ta« lhn ve terbiyesi lâzım gelen de insan değil o işi başarmada kullanılacak uzuvdur. Hatta o uzvun muayyen adelelerdir. Bu bh* hatadır. Çiinkü bu idman tarzı mükemmel ve muvazeneli sporcu yetiştirmekten hatta spesyalist yetista'rmekten uzaktır. tn • tmn nekadar muvazeneli olursa adelî hassasiyeti o kadar ileri götürmek, hareket ahengini «coordinat?on» o dere« ce mükemmelleştirmek mümkiin olur. AdeK hassasiyet diyip geçmemelî... Teknik hazırhkta en çok yer onundur. Göz, kulak gibi havasın yardrmma avu< açmadan tam vaktmde, tam lüzumu kadar kudret ve kuvvetin sarfîle, tam lüzumu kadar süratle zıt adelelerin aksi tesirlerini de yok ederek en güç a • dele işlerini bize en kolay başartan odur. Kuvvetinden azamî tasarrufa, bazan hatta boslukta değîsik vaziyetleı ahnağa, görmeden, düsiinmeden hareket etmege mecbur olan sporcu ken dı?rnî hiç bundan m"^ıram edebilir mi ? Tek taraflıhk... Bu da aynca bir derttir. Sol kolunu kullanmasını b'bni» yen beceriksiz atıcılar, sol bacağını üvey evlât sanan atlayıcılar az mıdır? tdman bunu temin etmege mecburdur. Bu sade başanlacak işin şekli için değil, vücudün verim kudretini yükseltecek olan abenk için lüzum'udvr. tdmanda en mühim noktalardan bi« ri de «form> dnr. Onu da gelecek haf taya görüsarüz. VİLDAN ASİR Gümrük renmleri hakkındaki Amerikan plânt Londra 19 (A.A.) Roter ajan sıntn edmdiği malumata göre gümrük reshnlerinin yüzde on nisbetinde îndirflmesi hakkındaki Amerikan teklifi kon • ferans heyeti umumiyesinden geri almmış değildir. Bununla beraber Ameri • kanın bu teklifi ancak Amerikan baş • murahhası tarafmdan Amerika hiiku • meti namına ileri sürüldüğü zaman resmî bir mahiyet alacaklır. Almanların teklifi ve tngiliz gazeteleri Londra 19 (A.A.) M. Hîhıen Para işleri komityonunda Londra 19 (A.A.) Para işleri koırrisyonu dün sabahki toplanhsmı osule ve riayet edilecek müzakere tarzına ait meselelerin tetkikine hasretmiştir. Komisyon bu meselelerle daha evvelce mesgul olan tâK komisyonun teklif ve telkmleri hakkmda tetkiklerde bulunmuş ve şu kararlan almıştır: 1 tki tâK komisyonn teşkili. Bu tâK komisyonlardan biri malî kalkmma ve malî vaziyetin dnzekilmesi mesele sile iftigal edecektir. tkmci tâli komis • yon beynelmilel altm esasma yeniden avdet edibnesini kolaylaştıracak daimî tedbirler hakmda tetkikat yapacaktır. 2 Beynelmilel tediyat bankası umum müdârunan ve cemiyeti maliye komitennin bir mümessiKnin para işleri komisyonuna aza sıfaüle iştirake daveti. Tetkik edilecek meselelerin komis yonlar azasına taksimi meselesine gelince: Romen mümessili, Bulgar, Letonya, Lehistan ve küçük itilâf hükumetleri murahhaslan tarafından müştereken kaleme almmış bir beyannameyi nrarah • haslar namına okumuştur. Bu müşterek beyarmamede ztraatci memleketlerin dilekleri bildirilmekte ve birinci tâli ko • misyonun altm esasma avdeti kolaylaştırma için para hakkmda bir normali • zasyon sermayesi vücude getirilmesini derpiş etmesi teklif olunmaktadır. Gene bu beyannamede ikinci tâli komisyomm ziraatçi memleketlerdeki merkez bankalanna elâstikiyet verihnesi ça Londra mektubu Konferansta ikinci mühim mesele \ Bîrtnci »ahifeden mabat müphem vaziyetin ortadan kaBonan konferannn i» gormesme d€z ve genis bir yol açnnsttr. Cihan buhıanuıı t«v IH eden harp borçlanmn vaıîyeti ve bahma* 15 temmoza tesadfif eden ya • nm senelut taksHm ne olacagı mesdesi meçhtd kaldtkça konferanstn bir adım ilerlemesine innkân yoktu. Ştmdi ise vaziyet teuevvür etroistir. Konferannn birinci günii Amerika Haridy* Nazmmn nutuk söyliyeme • mesintn asıl sebebi bu mesele olmastar. Hariciye Nazm konfermnsı hayal m • kisarma, yahot faala ümide diifürmemek için harp borçlan bakkuıda söyliyeceği sözleri Mister Razvehle kararlasbnnagi düşünmüf, fakat bir türlü kararlafbra • mamıstır. Bu meaele halledildikten sonra Mister Hul serbestisini bagltyan engellerden kurhılmuştur. Amerika 15 haziran taksitiain Insmen ödenmesmi kabul etraek suretile harp borçlan meselesmm ne olacağmı ala kadar devletlerle mözakereve raa ol • muş bulunuyor. Bir defa mnzakere başladıktan sonra Amerikamn harp borçlarmm ilgasını yahut mühim miktarda tenkisini kabule dahi mecbur olaca • ğı mahakkak addediliyor. mehafilini son derecede alâkadar edi • yordu. Adeta butüa cihan efkân umumiyesi bonunla meşguldü. Nihayet para işleri komisyonn, iktısat komisyonile birlikte mtihap edildi. Birincisi 42, diğeri 47 axadan teşkil olundo. Aza vekilleri ve mütehassıslar bu hesaba ithal olunmadı. Komisyonun reisligine Amerikalı Mr. Koksun ve mazbata muharrirliğrne Fransa Maliye Nazm M. Bonnenin mtihap edildigi anlaşılmca konferans salonunda büyük bir heyecan hasıl oldu. Koks muhafazakâr cumhuriyetçilerdendi. Vaktfle Hardmge karsı reisicumhurluğa namzetliğini koymuştu. Kendisi hem harp borçlannın devarru, hem de paralarra istikrarsulıiı aleyhinde bolunoyordu. Bu zatm riyaseti kabul etmesi, Amerikanuı dolann istikrarma muvafakat edeceğme bir işaret olarak telâkki edil • di ve derin bir memnuniyet hastl ol • du. Komisyonun mazbata muharriri M. Bonne de altm mikyasımn taraftanydu Komisyonun ikinci reisi ttalya Ma liye Nazın M. Yuna gelince nazn* meşhur bir para istikran taraftan olarak tanmmıştı. tntihaptan sonra Mister Koks ile M. Paraların istikran metelett Bonne karsılıkh nutuklar söylediler. LâKonferansın ilerlemesine mini olan kin nutuklar nazikâne ve cemüekârane en mShim mesele halledildikten sonra ikinci mühim mesele olan paralann is • sözlerden ibaret kaldı. Mister Kabs yalnız paralann istik tikrarraa «ra geldi. Bu meselenin alacararuun arzuya şayan olduğuno söyli gı vaziyet hakkntda nmomî nutoklarda yerek teselli verecek bir işarette bulunesash biryey söylenmedifinden isin mamakla iktifa etti. Bu da hvtihaptanraü• lî komisyonda alcagı renk merakla bekleniyordu. Bu komîsyonun kimlerden tevellit heyecanın ve memnuniyetin mühim miktarda azalmasına kâfi geldu mürekkep olacagı meselesî konferans bergtn Londra konferansında yaptıgı teklif İngiliz matbuatmı mesgul etmekte devam ediyor. «Taymis» gazetesi bondan bahsederken bunun konferanstan faydalı neticeler almmak istenîldiği takdirde çekinilmesi lâzan gelen şeyler icin bir misal olduğunu yaziyor. «Deyli Telgraf» Almanyanm müstemleke istemek için yaptıgı teşebbüs lerin fena bir zamanda patlamış bir bomba tesirini yaptığmı yazıyor. « Niyoz Krovike» muhtıranm nef • ret ve endise uyandırdığmı bildtri . yor. tngiltere bankasında müdhri u • mumî Montagn Norrnan ile Nevyork Federal Rozero Bankası müdiri u • mumisi Mister Harrison ve Ameri ka Maliye Nezareti mösavir ı>e erkânı arasmda iktısat konferansı haricinde cereyan etmekte olduğunu geçen günkü mishamizda bildirdî • ğimiz gizli görüşmeler Londrada münteşir «Deyli Herald» gazetesine göre itilâfla neticelentniştir. Bu gazeteye nazaran Amerika Reisicumhur Mister RuzveH para misaki 'hakkmda muvafık cevap verdiğini telefonla Nevyork Bankası müdürU^, MisteT Ffarrisona bildir • mfstır. Para misaki derhal tatbik edile • cektiır. Dolar ve sterlin kıynjetlerinde bu suretle keskm ve anî temev vüçler husule gelmesinin önüne geçflmistir. Bundan sonra dolar ve sterlin müşterek bir hattı hareket takip edeceklerdh*. Beynelmilel ticaretin dünyanın geniş bir sahası üzerinde daha kolay cereyan edeceğini gösteren btt itilâf erbabı ticareti kambiyo t e m « w » ç lerinden mütvllit zararlardan artık masun bulunduracak demekth*. Bu itilâf mtıcibince tngiliz Ihrası 4,05 dolar kıymetinde istikrar bulmuş ve Nevvorkta bir tngiliz lirası 16 şilin ve 1\ peni krymete mdhilmiatir. tngiliz ihracatçılan bu suretle altm esasınm 1931 de bırakılraasile ka zanmış oldukları imtiyazlı vaziveti mühim nisbette muhafaza etmektedirier Bu fiyatların 10 sentis aşağı yukan ovnamasma cevaz ven'lmis olduğuna göre bir sterlin 3,404.15 dolar arasiTvHa temevvtU; edebilecektir. Dolar ve sterlin i bu kiymetlerde ruhnak içm sterlin kambiyo müva zene tahsisati 375,000,000 tngiliz lirasma iblâe edilmişth*. Amerika hükumeti infilâsyon yapmak lüzu • munu hissederse dolar kıymetlerî itilâfta mcvcnt kayitler dahilmde oynıyabilecektir. 375 milyon tngiliz liralık kambiyo müvazene tahsîsah müştereken istiraal edilecek ve bu muamelâtın doğurabileceği zararlan Amerika ve tngiliz hazineleri müş tereken kabul edeceklerdir. Bu zararlara karşı tngiliz nazinesinin hukukunu tahtı temine almış olmak üzere Nevyork Federal Rozero Bankası Amerika Maliye Nezareti nam ve hesabma hareket ederek tngiliz hükumeti hazine bonolanndan mübayaa edecek ve bu bonolan tngiltere bankasına yatıracaktır. Bu iş için mübayaa edileceği anlaşılan bonolar 1917 senesinde Nevyorkta ihraç edilen % 5 faizli bonolar olup bunlardan elyevm mevcut o • lanlann miktan 28,000,000 tngiliz lhasına baliğ olmaktadır. ttilâfname ahkâmmı yerine ge • tirmek için mezkur bonoların mü • bayaasına başlanmış ve bu yüzden fiatlar 105i sterlinden 106^ sterline çıkmıştır. Bu itilâf altın esasma rücuu esas prensip olarak ısrarla müdaf aa eden ve bu hususta ümitvar olan Fransa ve diğer altın esasına bağlı millet leri şaşırtacak mahiyettedir. Cihan para sistemi bu suretle ikiye aynlmış oluyor. Biri dolar ster • lin bloku, diğeri başta Fransa, Al • manya ve ttalyadan mürekkep ol • mak üzere altm esasına bağlı grup* tur. Galataşaraydan > Bir «Sarı Kırmızı Kulüp» doğdu Galatasaray kulübünden aynlacak olan bazı kimseler «San Kirmızı Ku Iüp» ismile bir kntep btfkUine karar vermif ler. " Ejasen, kânunusaırde yapüan heyeti idare intihabmda muhalefet partisi tam bir hezimete uğradıktan sonra, boyle bi ayrılığa intizar ediliyordu. Sarı kırmızı ismi verilen kulübün d o | masile, senelercenberi devam eden ve memleketin en eski kulübünü kemiren ikil'k tabiî neticesine varmış oluyor. Ban aza arasmda çok kökleşmis olan bu nifakı, böyle bir ikiye ayrümadan baska hicbirsey temizliyemezdi. Onun için bu aynlık Galatasaray namı altında k»!acak 2S sene.ak tc«ekkül isin de, ondan aynlacak oUn hizip içm de hayırlt olacaktır. Çünkü Galatasaray, kaç sene* denberi tam bir kejmeke} içindeydi. Hicbh* idare heyeti, işbasmda kalamı • xordvu GaiatPM^ayın son sene zarfında geçirdiği sarsmtılann sebebi de bu ikilil idi. Beş altı senedhr, hiçbfr heveti ida • reye rahat vermivenler, kendi reyleri'e getkdikleri idare heyetlermi, bir ay geç> meden takrir tophyarak diifiirmek is • tiyenler, ellerindeki srazetelerle müte madiyen idare h«yetlerme hücum edenler, nihayet, Galatasaraydan aynhyor» lar. Artık bundan sonra, ayni kulübün içinde mötemadiven çarpısan iki hizip yerine, iki ayn kulüp teessüs edecek, Galatasaray da, San Kırrmzı diye ay • nlanlar da rahat edeceklerdir. tki ayn kulübün rekabeti, herhalde, ayni kulüp içindeki nifaktan çok hayırhdnr. tttihattan kuvvet doğar derler ama, iste bazan da böyle nifaktan kuvvet doğuyor. < Yirmi beş sene evvel, Fenerbahçeyi, Altmorduyu, aşağı yukar», gene bu sekilde doğurmuş olan Galatasaravdan varsm, bir de «San • Kırmızı Kulüp» doğsun. Yeni kulübün de, Galatasaray kulübü gibi memleket sporuna hayırh ohnasmı, temenni ederiz. Dün akşamki Cinayet Bir ahçı bir manavı 50 kuruş için öldürdü Dün akşam saat Yedide köprü üstünde bir cinayet olmuştur. Vapur is kelelerinden birinde manavlık yapan 1 i yasında Mehmet kendisine yemek getlren ahçı Kalkandelenli Faikle 5 0 kuruş* luk bir borç için kavga etmiş, netice • de ahçı Faik Mehmedi tabanca ile kolımdan yaralamıstır. Mehmet Beyoğla zükâr hastanesine yatınlmış, bir saat sonra hastanede öl müştür. Katil yaka • lannuşbr.