3 Hazîrân 19?3 CrnnTvariyeİ' SON TELGRAFLAB Bana kalırsa «Maruf Fransız ro mancılarından...» ön, bfitün gasetelerde: <Martrf Franttz romancıla rmdan M. Georgea Simenon dün actbcth Istanbula gelerek Pera paltu oieline inmiştir. Kendinle gorüşen bir muharrimi**...» Kimdir bu M. Georges Simenon? Bu ismide «maruf» bir Franoz romanem yoktnr. Henuz öğrendim ki M. Shnenon zabtta romanlan yazarmış. Şüphesiz, bu da bir kıymettir. Fakat iyi yemek ptsamek, iyi kundura yap mak, iyi tıraj etmek gibi. Yüksek bir san'at kıymcti degiL * Niçm Avrupalılann ve Amerikalıla rm bütün ahçılarnu, bütün kunduracılarmı, bütün berberlerini nhtnnda, yer • lere kadar sapkamızı çdcararak selâmlıyor, karşüıyor, kendilerüe mülâkatlar yapıyoruz? Çünkü bunlar Türk değil, garplidirler. * «Garp» daima gözlerimni kamasbran yüksek bir kıymet yaftasidır. Onu en adi malın üstüne yaptfbraız, fakir Babıali piyasasmda bu taponu lüks eşya arastna sokabilirsiniz. Ahmet Haşim Frankfurt ntasyonuna battığı vaidt ayağma bir tek gazeteci geldi ve kendisile gSruştii mü ? Muharrir arkadaslart Btrakm arttk bu Paris bulvarlannda, adrnı basmda raslanan tefrika romancılannı; ve nereden gelip nereye gitt3derini, Törkiye hakkmda ne buyuracaklannı merak et meymiz. Maksadmız edebi çesnide bir haber ve molakat almaksa, bu isi go recek b » mecmua ohnadığı için romanalarla temas etmeği de vazifelermiz arastnda gÖrüyoraamz gidiniz, Resat Noriye hanidir btr eser vermediğtni s8y leyiniz ve edebt hazıruklarmı sorunuz, daha iyidir. Zira beyndmilel ba Iny • met telâkki ettiğimiz Bç besi istisna ediKrse arbk bu maruf Fransız romancıla* rmdan, maruf Ahnan mugannOermden, maruf Italyan piyanistlerinden ve na mutenahi garp maruflarmdan bıkhk arhk. Marbaa murekkebi ve gazete k&ğıdı TÜRKÇEYE DOĞRU Almanya 4 ler misakını imzaya yanaşmıyor! Evvelâ Cenevrede bir netice alınmasını şart koşuyor Pariste mühim bir içtima hazırlandı Cenevre 2 (A.A.) Almanya dört devlet misakma iştirakini, silâhlan a • zaltma konferaiMinm kararlan hakkmda daima şimdiden hüküm verilmesini tazammun eden jrahut Cenevrede Fran•ıı murahhas heyetinin ötedenberi müdafaa ettiği teılere uygun düsmiyen birU k m şartlara bağh tuttuğundan mi • sakm kat't surette akti için biraz daha zaman geçmesi mnhtemeldir. sonra M. Pol Bonkur dört devlet ml • «akı hakkında herhangi bir müzake reye devam etmiş değildir. Diğer taraftan Roma hükumeti tarafmdan teklif edilen son metin de Fransız hükumetmin eline geçeli daha 48 saat olmuştur. M. Pol Bonkur, dirn akşam Parise dönmüstür. Orada, M. Norman Davisin îsteği üzerine, gelecek salı günü M. Davis, Str John Simon, M. Daladier ve M. Pol Bonkur arasmda baBundn başka Srr John Simon ile zı görüşmeler yapılması muhtemel ol • baron AJoisi, Cenerreden aynldıktan duğu söylenmektedir. «mmıımıımmıııımnıımıınnnııınııırııııtıııııımıımımımfmı Türk Budunu Türk varlığı önsüz ve sonsuzdur. Şenliği. yaratıcı, barışıklığı kurucudur. Hep ileri gitmiş ve hep ileri gidecektir. Binlerce yıl önce Orta Asyanm ku rumağa yüz tutmuş yaylalannda bir kaynasma, btr dağılma takım takım insanlan her yana yollamağa baslıyor. Engin ovalardan, ucu bucağı gözük miyen yaylalardan akm akın her yana dağılıyorlar, yayılıyorlar.. Doğudan batıya doğru akmakta olan bu künn^ler kendilerme elverişli gördükleri yerler de konaklıyorlar. Konduklan her yeri senlendiren, kıraç ovalan yesil yurtlara çeviren bu k&melerm oturduklan her yer altshnlmtf hayvanlarile, sürülmüf tarlalarile bir dirim kaynağı, bir yaşama oeağı ohıyor. Bunlar yarattıklan şenliğin verdiği iyilik ve bolluk idnde üremege başlıyarak soylar çağalıyor, çevresinden tasıyor, baska yerlere gSç ediyorlar. Böylece acunun Asya de nilen düiminden ( 1 ) çıkıp Avrupa ve Afrika denilen dilimlerine göç ederek, yayılarak oralarda konaklıyan, üreyen ba soylar oralan şenlendirerek yerle • fiyorlar, kentler ( 2 ) kuruyorlar. Türk ana yurdundan doğup yer y ö z&n&n her yanma böylece dağılan bu soylar kendi yüksek varlıklarile, yaratıcı çalışmalarile insanlarm dirimlerini sürdürecek, her türlü yoksulluldannı giderecek senKği yaratmışlar, bütün msanlara yaşama yolunu göstermişlerdir. Bu varhk ise, Türk varlığı, buyuk var • lıkhr. Şimdi yer yüzunS kapılıyan oruk Iann ( 3 ) , budunlann ana kaynağı o • lan bu büyük varlık, Türk varlığı bü tifaı y&celiğile gozürn&n önünde eanlanıyor. Her yana, her bocağa dağılan uluslarmı, buylarmı kendi öz yurdun dan çrkararak santd bütün acunu bir senlik ocağı yapmak içîn kendi soyundan onlan üretiyor, ülkelere dağıtıyor. Bütün uluslarm, budunlann arasmda «hep bansıklık» ( 4 ) 6 ytfriHmek, ve bu kansaclığm vereceği iyiliklerden, boDukluklardan her budun kendi pa yını alarak insan dirfmini mutlu bir varlık içinde yasatmak için onlara banşıkhk demek olan «il» diyor. tnsaolkrm senlik yolunda yürüyerek, ilerliyarek dirimlermi gitgide daha bolluk, daha iyilik içinde yaşamalarmı köklesrJrmek için budunlann, yargıçlığı ( S ) altm • da bulunacağı, yasasma ( 6 ) uyaca ğı kurumada ( 7 ) «fl» ( 8 ) admı ve rerek böylece ulkeler kuran illerm «hep bansıklık» içinde yaşamalarmı en bö yük bir türe olarak koynras oluyor. Ben but&n btr tyuik, bfitfin bir gfl • selHk olaa ba bayfik varhğtn gozfim&n Bnünde beliren soyhı, ahmb omklarnun l NALINA M1HINA Türklüğün ibadeti I 9 eylul panayırı Rusya ve Japonya Çin demiryolları için notalar teati edildi oergı ıçm buyuk bir program hazırlandı fzmîr 2 (A.A.) Dolruz eylul panayırı için müracaatler gelmek • tedir. Teskîl edilen ifili komîte hergün loplanarak komisyona vereceği raporlan hanrlamaktadır. Sergi mahalli olacak yerin etrafınm çevril nıejî ve kapılar yaptınlması Karşıyaka, Buca, Burnova trenlerinde halkın o gunlerde kolay ve ucuz gelip gitmesi ve diğer nakil vantalannm çoğaltılmasi, panayirin Türkiye radyolarile reklftm edilmesi, Galatasaray ve Bursa sergiierinde panayir için reklâmlar tertip ve Galatasaray sergismde bir kcük paviyon açıia rak panayira iştirak edec,eklerin muamelelermin orada yapılması, birçok çeşftli eğlenceler buiundurul • mak suretile eğlenee yerlerîne çok ehemmiyet verilmesi, bahrrye mizrIrasmm getîrilmesi, DarUlbedayi veya Operet heyetinin tzmire gelerek tem*nij»r »mesinin temmi, deve ffüretleri, alatnrka TO alafranga pehlivan gureşieıri, mühim futfol maçlan yapıhnası. tzmire gelecek ziyaretçîler için Efez harabelerine, Bergamaya ve Çestneye seyahatler tertibi. Birinci Kordonda şehir gazinosu Sniinde bir VenedOc geces! yapılma«i, deniz yüzme miisabakalan, şe hhr koşusu, bisiklet yanşı ve daha bircok yanşlar. 1 tstanbulda en kalabalık yerde iki minare aratına (Izmir panayınna işthak ediniz) mahyaamm yaptınlması gibi meesleler ve tesebbüsler komitece teabit edilmiştir. lalgidikya da gene zelzele oldu ! Atma 2 (Hususf) HaDridflcya ya. nmadasmda dün gene zelzeleler olmuştur. Zelzele hafif olduğundan mühim hasarat olmadığı zannedilmektedir. Bir DarOlfönunun 500 OncO yıldönömü Poitiers 2 (A.A.) Poitier» Da rülfünanm beş yüzüncö yıldönümü bütün gün büyük ve tantanalı merasirale tes'it edümiytv. Bn merasime riyaaet eden mfllî talim ve terbiy* n a s n Poitier» Darülfununu nun on besind asırda yedind Charies ile Papa dördüncü Eugene tarafmdan ka raldaga tarihten bugSne kadar geçirdiği •afhalarm bir tariheeaim yaprmstır. Tas ajansmm bildirdiğine göre Ja ponya ile Sovyet Rusya arasında Çin Şark demiryollan hakkmda notalar teati edÜRÛştir. Japonya, Rusyanm ba metel« hak krada 16 nisanda vwd|ği notaya.oevap vermtş ve Sovyet Rusyamn Çin Şark demiryolları fizerindeki menfaatlerimn Japonya tarafından ihlâl edümediğini ve Rus notasmda zikredüen vak/alarm Mançoko hükumet aalâhiyeti dahilinde olduğunu, ba hükâmetm idare«indeki Japon memur ve mBsavirlerinm, Japon • yadan değil Mançuko hükumetinden emir aldıklarmı Harbin ıstasyonuntm Japonlar tarafmdan asla isgal edilmediglnf, Sovyet tebaasmın Mançuko hüku •neti memorlan tarafmdan tevkif edtidiğini, Japon jandarmalarmın ba me murlara muzaheret ettiklerini, çönkfl tevkifata »ebep olan hâdisekrm Japon ordustma zarar vermek maksadmı istihdaf etb'ğini soylemistir. Japon notaaı Çin Sark deiıüı yoBa • rmm işletmeslnden doiayı çıkan ihti • lâflarm Sovyet Rusya ile Mançuko hukvmetı arasmda dostane hallı, Uzak Sark sulhomm temeli oldugunu ve Japon hiikumetinm Mançuko muahedesile Mançukoda sukun ve asayisin hükum sur • mesmde alâkadar oidugu için, n*çzkur ihtüâflarm neb'cesim dddî bir dickat atfettili ve bu mtilÂflarm Insa bir möddet içmde haklı ve doğru bir sekilde halledilmesmi temenni etmektedir. Sovyet hükumeti Hariciye Komber muavmi M. SokolmScof Japon nota sma cevap vererek, Japonyanm Çin Şark demiryollan üzerindeki Sovyet menraatlerinm ihlâline meydan vernuyeceği hakkmdald teminatmı tefcjt et mesine muttali oldugunu söyledirten sonra, bu menafn ihlâl eden harekâtm Mançuko hükumetmm salâhijretme artür bahanesfle geçtstirîlemiyeceğmi beyan etmekte ve Japon notasmm diger maddelerine birer birer cevap verdücten sonra «Mançuko ve Japon makamatmdan gayrikanunî ve bir tarafh hareketlerine nihayet vermek ve kat'iyyen PeldnMukden mukavelelerine uygun bir~vaziyet ihdas etmek için bütön tedbirleri ala caklardır» demekte ve her iki taraf hösnu niyet gösterdiği takdirde bütün ih tilâflı meselelerm dostça halledilecegi fikrine ktirak etmekte oldugunu söy Iemektedır. <Aa«w oca, de»a. PEYAMl SAFA tzmir mekteplileri Bir tayyare aldılar Tayyareye dün büyiik merasimle isim kondu uvaffak Bey ismmde eskiden gazetedlik etmis bir arkada • şım var. Geçen gün bana teaadüf etti: dört bucağma yayılmak içîn geçmişten « Her aksam saat on buçukta senl geleceğe doğru akmakta olan, gözleri dOsünuyorum, dedi. Benim btr oğlumkamastıran ünlü geçidine öyle dalmış la bir kızım var. tkisi de mektep tale « bakarken «Aydm» m ( 9 ) sesi beni besi. Akşamlan bu saate doğru yatarkendime getirdi: lar. Ben de bitisik odada radyp çaJanm. Baba ben andam içiyorum.. tstanbul Radyosu nesriyaonm sonun «Türküm, doğruyum, çalışkanım.. da tstiklâl marsmı çahnağa bastar baş Yasam küçüklerimi korumak, bü lamaz, çocuklanm oturuyorlana da, yayüklerimi saymak, yurdutnu, budufayorlarsa da hetnen fırlayro ayağa kal • numu ozümden çok tevmektir. ül • karlar ve hürmetle marsı dmlerler. Onküm yuktelmek, ileri gitmektir. V<xrlarm ba halini görimce, ben de aonelelığım Türk varlığtna armağan ol • ri de ayağa kalkanz. «an.» Bir gün çok yorgundum, kaDanamalc Bu küçücük varlığm kendi budunuîstedım. Çocuklanm bana öyle si • na olan içten gelen bağlıhğım bu kadar temli, öyle dargm, öyle hayret eden bir sıkı, bu kadar dirimli bir kılığa sokan bakısla baktılar Iri yerimden hrlamağa bu yaratıcı güç nedir?. Gazi çağınin vemecbur oldum. rimli ilerieyişi içinde böyle kendi bu • Arbk bizim evde, ber aksam, radyedununa sımsıkı bağlı olarak yetişecek da tstiklâl marsmı ayakta dinlemek bir olan bugünün cocuklannın yannm nasıl vazife oldu. Çocuklanm bu merasimî ' göğsü inanlı (10), kafası aydm, uyanık yapmadan yabmyorlar ve saat on bn « birer yurttas olarak yetiseceğini goriip çuğa geldi mi dünyanm en güzel konsete yöce Türklüğün verdiği bu hiç birşey rini dmlerken dahi tstanbul Radyosuno ile ölcülemez olan bu özlülüğe ( 1 1 ) , buluyor, marçımın hürmetle dmliyor • değer biçilebilir mi?.. Yarmnm bu guçlar.» lü, inanlı yavnılannm kendi Türklük lermden aldıklan bu içten gelen man Genç göğsünün içinde, birjranar • larmı yaşat§cak neleri, neleri olmıyadağı gibi miHiyetperverlik ateşi yanan eaktar?.. Maarif Vekîlimiz, mektep çocuklannın Baba, ben budun ününü ( 1 2 ) söyber sabah derse girerken hep bir ağızliyeceğim.. dan Türklük hakkmda ant icmeierinl Söyle yavrum.. emretti: Şimdi Aydınm göğsânS kabartarak Ben bu ant icme merastmmin ild şey» söylediği ünü dmliyorura: le tamamlanmasmı istiyorum; bayralc Türk budunu, Türk budunu, çekerek ve tsHklâl marsmı söyliyerek... Herseyin sen üstündesin. Bu suretle çocuk, Türklüğünü daha Hep budunlar senden çıktı, ivi anlar, Türklüğün aevgiye ve saygrya Her budunun yüeesiain. lâyık olan tmuallerinî seMiııeğı ve say • Yoktur bende es olacak, mağı daha iyi öğrenir. Yokrur bende on çıkacak. Ve millî ant, millî mars, mfflt bayrak Hep ileri, hep ileri, nestDerm millî ibadeti olur. Yürii, yürö Türk budunu. Arbk gözum engmlere dahnîş, ya • rmm ve yarmlarm önlö, ileri Türk • luğumm her yana kök sahms, ileri yurüyüse önayak olmuş parlak, şenlikli varlığmı düfttnüyorum.. Yıllardan ve yıüardan sonra gelecek olan bu ileri Ankara 2 (A.A.) Bugün iîfcsoyumun yüksek varlığtna doya doya bahar at koşulan büyük bh* kalabakıyorum.. balık önünde yapılmıshr. Türk varlığı, b&yuk varlık.. ö n Bîrinci kosa 3 daha yukan yaşsuz ve sonsuzdur. Şenliği yaratıcı, ba • taki halis kan ingiliz hayvanlanna. nşıkhğı kurucudur.. Hep ileri gitmis ve mahsus sah* kosusu Mi. Mesafe ileri gidecektir. 1600 metrelikti 3 hayvan girdi. HALİL NİMETVLLAH Ankara at lıoşuları (1) bt'a, (2) sehlr, (S) ırk, (4) dalml tulh, (S) haJümlyet, (8) leglalation, seriat, (7) möeasese, (8) hem devlet, hem de sulh demefctlr. (9) on bir yasındaM oglum, (10) bnan, (II) manevlyet, (12) mars. FleiUyt birinci geldi. tkinci kosu yerli yanmkan ingiliz taylanna mahsus 1400 metrelifcrl. 4 tay arasmda Nana birinci, Seha Ikinci geldiler. 4 ve daha yukan yeri! yanmkan fngiliz hayvanlanna mahsus 2200 metrelik üçüncü kosuya 6 hayvan firdi. Yıldınm birincfliği kazandı. Dördüncü kosiı 3 ve daha yukan yastaki ingiliz hayvanlanna mahsua idi. 2400 metre mesafesi vardı. GUnün en mühhn koşusuna 3 hayvan girdi. Piper birinci geldi. Beşmci koşut 4 ve daha yukan yaşta yerli ve arap hayvanlanna ait ve 2600 metre mesafelt idi. Tay. yar birinci, Röçhan ikinei geldi. Kırşehnde köy bekçilerj için kurslar açıldı Fransa, faşist aleyhtarlığını menetti Paris 2 (A.A.) Polis müdiiılüğü şehir •okaklannda faşİMİİk aleyhmde herhangi bh* nümayi» yapilmasım yasak etmiştir. Polis müdürlüğü Franaız kanunlannm idaresî altında istif ade ettikleri genif bir tnisafirperverliğin icap ettirdiği vaztfelere ecnebilerin herhalde riayet göstermeleri lâzım geldigi huauauna da dikkati çekmistir. İoluda şiddetli bir zelzele oldu Bolu 2 (Hususf muoabirimiz<îen) Dün gece sabaha karşı iki>i şiddetli olmak üzere üç defa zel«ele olmuştur. hasarat yokhnr. Ali Sm'p tzmir 2 (A.A.) MektepB eoeuklarnnızm biriktirdikleri paralarU ahnan bir tayyareye atkonma meraflml bn sabah saat onda Seydikoyde tayyare meydajunda yapümı^ttr. Sabahm yedismden itibaren dokuza kadar trenler mütemadiyen tzmir mekteplilermi SeyRurm lst&ak eden W y bekçller! J dikoye tasımışlardir ve halk ıçm de ^ (Hmost) Köy bekçileri ve tribün çok iyi hanrianmif, mzibat çok ayn trenler tahrik edilmistir. vazire ve salâhiyederini bilmedilderi iyi tesis edilmis ve idare çok mükemmel Merasimde Vali Kâzım ve mSstabiçin vilâyet jandarma kumandam Kazun tanzim edflmifti. kem mevki kumandam Hüsnü PasalarBey, bunlan bir kursa tâbi hıtmuştur. la C. H. F. erkinl Vİlâyet ve Belediye Kazananlar yüksek kıymette mukâ • Kırsehir merkez kumandanlığram ne erkânı, sehir meclisi azalan, bmlerce tafatlar aldılar. zareti albnda açılan bu kurs, onar gün lebe ve halk hazır bulunmuslardır. Bir yavrucuğan başına gelenler devam etmek üzere iki devrede bJtirilErkek lisesi talebesinden Baha E miş ve bu suretle altmtf bekçi kurtu ikDokuz aylık bir erkek çocuk, yalmz fendmin söylediği nutku muteakıp taymal etmiştir. btrakıldığı bir svada bir köpek hüen • yarenin ismi yazılı olan kısmmı örten Jandarmanm en tabiî muavinleri o • muna uğramıs ve köpek çocuğun teSrtS kaldınlmı? ve meydana çıkan (tzlan köy koruculannm askeri malumat nasül aletini yemistir. Yavrucuk has • mir nyktepleri) yazısı alkıslar arasmla teçhiz edilmeleri, talim ve terbiye tanede tedavi akmdadır. Tonguç da okunmustur. Kız lisesmden Saadet görmeleri, vazife ve salâhiyetlermi öğ Hanım da bir hitabe irat etmiştir. tlk renmeleri çok memnuniyete değer bir mektepler nanuna küçük Haluk Ef.nin if olmustur. atesin hitabesi sürekli aHnşIaria dm Söğütte geçen sene kısın şiddetmden Jandarma kumandanlığmm alftkası ve lenmistir. Bundan sonra tayyaae ce • kuzu ve keçtler kâmilen denecek derecemesaisi şayam tebriktîr. miyeti namma Rahmi Beyin nutku Oe de kmlmiftı. Bu sene ise doğumdaki bemerasime nihayet veribniştir. Çiçek At koşusa reket evvelki zayiah ödenâftir. lerle suslenen tayyare ile uçuslar yapılHer sene olduğu gibi bu sene de KırHalk, bayvanahnm bulaşık hastalıkmış ve »evinçle alktşlanmısfar. Bu mü sehir ilkbahar koşusu yapıldt. Vilâye lardan vikayesi içîn hükumetin htihaz nasebetle bugünlerin yarabcuı olan Bütm her kösesinden, etraf vilâyetlerden yük Gazı'ye karsı beslenlen sarsılmaz ettiği tedabir meyanmda bilhassa sar • de atlar geldi. Tahammül, mesafe, sürat minnet ve sükran hislermin izharma lebon aşısına tâbi tutulmasım ve bu koşulan, yerli atlar ve taylara ve yalmz bep olan bu güzel günü îzmirlüer heseneki bereketin emsalsiz oldugunu görjandarmalara ait olmak üzere muhtelif yecan içinde gedrmislerdir. koşular muvaffakiyetle basanldı. Saha mekle sevmç içmdedir. Izmirde çiçek oecesl tzgyr 2 (A.A.) Karsryaka Turk birliği talebesinin istirak3e Halkevinde bh çiçek gecesi tertip edumisb'r. Talebelen>* yapbklan revülerle sabahm albsına kadar devam eden ba açek gei çok ncf'eli ve nezih ohnaatuc. SöjjOtte ziraî vaziyet Cumhuriyet Nüshası 5 Kunıçtur Abone. T ^ ^ şeraiti* i ç m Senelik Alb aylık Üç ayhk Bir ayhk 1400 Kr. 750 400 150 Hariç îdn 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Millİ tefrikamn t 79 Ycaam SERVER BEDI Hep Senin İçin! Annttn tüylerim diken diken oldu: Omzumda bir elin baskısını duymuftum. Acnan Allahım! Bir el, bir insan eli, köprücük kemiğimi bir feerpeten gibi sıkıyor. öyle müthis bir korku içinde idim ki basımı kaldınp bakBmadrm. Zabıtamn pen Çesmde bulunduğuna emindim. Şalcaklanmı sikan avuçlarımı yüzümün «Istiine $pğru götürerek, tanınma toıak için aptalca ve son bir gayret hrrf ed iyordum. Yabancı olmıyan bir ses duydum: Ne oluyorsun yahu?.. Biraz y puraya bakl Hetnen basımı kaldırdım, geriy« çevirdim ve karsımda gayet iyi giyinmiş, zarif bir derbederlik içinde sallanan genç bir adaiQ gördüm. Henfiz ortahk yan karanlik olduğu îçin birdenbire tammamiftım. Fakat biraz dikkat edincet Vay, Şevket!.. diye bağrrdım. Bizim Şevket, sulu Şevket, hani sirketten çıkanldığim gün gene Beyoğlunda ve bir dilenci kıyafetinde gördüğüm Şevket! Fakat bu ne hal? Bir lort gibi giyinmiş; bir sarhos gibi sallandığı halde gene dipdiri ve sağlam bir duruşu var. Hiç o Şevket değil! Birdenbire bu ne değisiklik?.. Gülerek bir parmağım açık duran ağzima soktut Amma da sasırdın ha?.. dedi, fans denilen seye inanmaz mısın? Beni çingeneye döndüren talih* neden bu kılığa sokmasın?.. Garsonun getirdiği sütleri ve yutnurtalan görerek: Ne isin var burada? diye sordu. Hovardaliktan mı dönüyorsun? Karşıma oturdu. Koyu bir ispîrto kokıısu bana sorduğu suale bir eevaptı. Sarhoşluğuna rağmen görle rinde kuvvetle yaşıyan bir zekâ ve dikkat vardı t Ne olmuş sana? dedi. Halinde müthiy bir bitkinlik var. Dayak yemiş bir adam a benziyorsun. Senin halinde de müthiş bir tuvvet var. Dayak atmış bir adama benziyorsun. GUldü. Pakat ben l&tife edecek halde nlmadığımı anlatmak icin: Berbadım, berbat! dedim, tasavvur edebileceğinden çok daha betbahtım. Ağır elini omzuma jndirerekı Adam aldırma, dedi, bu za • manda kandan bol ne var? Ne karısı? öyle ya... Beyoğlunda, sabah çi kahvelerden birinde, başmı av • cunun içine almış bir adam kandan başka ne düsünür? Aç ve açıkta değilsin ya?.. Hasta olmadığın da besbelli! Sonra omzumu «arsarakt Değil mi öyle? diye sordu. Ne söylüyorsun, dedim, yahu, ne söylüyorsun?.. Bende Katinanm aşkile yanan bir adam hali var mı? Korku ile etrafıma baktıktan sonra: Şevket, Şevket! dedim, sittin sene düşünsen benim kadar bedbaht bir adam tasavvur edemezsin. Allah Allah!.. Nen var iki gözüm? Hasta değilsin, âşık değil sin, parasız değilsin, nesin öyle ise? ttiraf, ah, itiraf, içimi boşaltmak, elemlerimi paylaşmak, başka bir insan kalbinin içine girerekt «tmdat! tmdat! Feci bir haldeyim, imdat!» diye seuiz bir haykırışla haykırmak istiyordum. Şevket bu itimada lâ yık mıydı? Bilmem; mektepte iken sulu, fakat saf bir çocuk olarak ta nınırdı ve iyi bir kalbi vardı. İtiraf arzusu içimi o kadar şişiriyordu ki daha fazla düşünmedim. Ağzımdan su sözler dökülüverdi: Şevket! Şevket! tlk defa sana söylüyorum, yirmi dört saattir deli gibiyim, başımdan geçenleri tasavvur edemezsin, demin sen elini omzuma koyduğun vakit, vallahi, bu • radan kalkıp döne dolaşa bir darağaeının önünde karar kılacağıma emindim. Çünkü. • Şevket .. • Basımı tekrar ellerimin içine al • dım ve sıkmağa başladım. Boğazı • ma hıçkırıklar doluyordu: Çünkü ben iki insan öldürdüm, anladın mı iki insan! Biri üveyan nem, öbürü babam! Sonra ellerimi ona doğru uzata • rak, parmaklarımı bir akrebin ayakları gibi takallus ettirerek, gözlerimi alabildiğine boğuk vahşi bir sesle ilâve ettim: Roğdum, boğdum, anlıyor mu•un? Bu parmaklarla!.. Bunlarla!.. Anlıyor musun? Boğdum, boğdum! Şevket hayretle biraz geriye çekilmişti. Onun başı ve göğsü geriye doğru gittikçe benim ellerim ve başım ileri doğru uzanıyordu. Parmaklanmı oynatarak tekrar ediyordum: Boğdum, boğdum! Bu ellerle, bu parmaklarla!.. Sesim gittikçe donuklaşıyor, tmğazıma takıhyor, göğsümün içine doğru kaçıyor ve üstüste, nefes al madan tekrar ediyordum: Bu ellerle, bu parmaklarla, üveyannemi boğdum, babam yüre ğine inerek öldü, ben kaçtım, hâlâ kaçıyorum, beni arıyorlar, anladın mı, ben katilim, katilim, kat'l!.. Birdenbire basım Ön'"*" '" " ve hüngür hüngür ağiamağa basıaaım. Şevket bir müddet dona kalmıştı. Ben hıçkırdıkça o ağır ağır geri çekiliyordu. Ayağa kalktı. Beni bırakıp kaçacak sandım. Fakat ya • nıma yaklaştı ve beni kucakladı(Mabadi vct')