Camhorîyet' 3Haziranl933 f yg.aan. MARTA MAK KENNA Çevıren: AB1D1N DAVER Şehir ve memleket haberleri bir hale geldi 2 kişiyi öldürdiiler, 40 kişiyi soydulaı Orhaneli Bursa yolunda bir soygun hâdisesi olmuş, bu arada bir jandarma ile bîr de kBylü yaralanmıştır. Dün sabahleyin Orhaneliden kalkan iki otomobil Bursaya 11 kilo metro kala yolun dönemaç bîr ye • rinde beş gişilik bir çetenin pusu • suna düşmüştür. Haydutların üçü mavzerli ve tabancaiiydı. Yolculan soyarak 160 Hra 60 kuruş almıslardır. Tam bu sırada Bursadan gelmekte olan di ğer bir kamyon da vak'a yerinde durdurulmuştur. Bu kamyonda müşterilerden başka vazife başına gi den Hüseyinalan köyii jandarma kumandanı nefer Hakkı ile jandarma Nuri Efendiler bulumıyorlardi Haydutlar jandarmaların silâhlannı almak için üzerlerine hücum etmişler, gördttkleri mümanaat Üzerine atılan kurşunlarla Nuri Efendiyi elinden ve omzundan yaralamış lar; Hakkı Efendiyi ise şehit etmişlerdir. Soyulanlar kırk kişi kadar vardır. Bu sırada bunların içinde bulu • nanlardan Çongn köylü tbrahim jandarmamıza ateş eden haydudun kafasına elindeki sopayı mdirmiş, fakat bu zavallı da eşkiyamn bir kurşunile yere serilerek can ver • miştir. j Siyasî icmal hayat memat mübarezesi Harbi Umumiden sonra Avusturya son derece küçülmüş olduğu halde coğrafî vaziyeti itibarile hâlâ Avropanm anahtan mesabesindedir. Almanyayı ve Macaristam ttalyadan, Çekoslovakyayı Yugoslavyadan ayıran ve Tonaya hâkim olan Avusturyadır. Daha doğrusu Avusturya, siyasî menfaatleri mtiş< terek fakat hudutlan ayn olan mem leketler arasmda hattı vsıl ve menfaatleri zıt olan memleketler arasmda da bir set teşkil ediyor. Mevkünin bu e hemiyetine binaen Avusturyanm da hilî ve haricî ahvali ile bütün Avrupa hSkumetleri ve dolayuile cihan devletleri tıkı sıkıya alâkadardır. Bunun i çin Avusturyadaki son vakıalar Fransa, Almanya, ttalya, Macaristan ve küçük itilâf devletleri tarafmdan çok büyük bir alâka ile tekip ediliyor. Avusturyada, yakm zamana kadar tam mânasile demokrasi cari idi. Vi . yanada müfrit sosyaKstler ve Viyana haricinde hıristiyan sosyalist denilen papaz fırkası hâkim idi. Sosyalistlere kar> şı da Heimwehr denilen bir nevi faşist askeri teşkilâtı peyda olmuş ve kuvvetlenmişti. Bu fukalarm yanmda Alman ittihadı ve zürra Htihadı «ibi küçük fırkalar vardı. Viyana komünist entemaıyonalinm Orta Avrupa ve Balkan mer» kezi olduğundan komünistlertç burada nüfuz ve kuvveti artmışh. Son zamanIarda Heimwehrlere karşı sosyalisler ile komünistler birleşerek kuvvetli bir grup teşkil ettiklerinden dokuz hükumetten mürekkep Avusturya ittihat hükumetmi ellerine almağa çahşıyorlardi. Almanyada Hitler hareketi bire kuvvet bulup Almanyayı milli bîr vahdet rcine aldıktan aslen Alman olan Avusturya arasmda dahi Hitlercilik almış müştü. birdendahîlen sonra ahalisi yürü ' 49 Millî kin ve intikam hisleri karşısında kızlığımı, iffetimi, herşeyi fedaya hazırdım! birde Kayzer vardı. Yüzünü hiç görmediğim bu adamdan ne kadar nefret ediyordum. Askerleri ve tebaası memleketimi istilâ eden bu adama karşı duyduğum millî kin ve inti • kam hisleri karşısında, kızlığımı, iffetimi herşeyi fedaya hazırdım. Ne olursa olsun, soğukkanlılığımı ve muhakememi muhafaza etmeğe karar verdim. Bunlan düşüne düşüne giyindim. Otelin muazzam ve muhteşem yemek salonunda göründüğüm zaman, tniralayımın yüzünden büyük bîr sevinç taştı. Yanına oturdum. Bir çocuk gibi neş'eli ve geveze, sabah kahvaltası etmeğe başladı. Belçikalı olduğum için sabahlan Almanlar ve tngüizler gibi ağır yemeklerle kahvalti etmeğe alışık değildim. Miralayın jambonlan filân tıkışhrdı • ğını gördükçe iğreniyordum. Kahvaltı bitince erkânı barbim, öğle yemeğini beraber yiyeceğimizi söyli • Seyahathn bir emrivaki olduktan yerek müsaade isteyip gitti. Ben de sonra, bütiin endişelerim zail ol çıkıp mağazalan dolaştım. muştu. Eğer, muvaffak olabilir de Harpten evvelki «Küçük Pans> harp ilâhım bütiin erkânı harbiye şimdi ne kadar değişmişti. Herta • sile beraber tngiliz tayyarecilerine rafta müttefiklerden alınmış toplar tepeletebilirsem, böyle bir muvaf teşhir ediliyordu. Sokaklar bakım • fakiyet her fedakârlığa, her fedasızdı, herşey son derece sefîl, peri kârlığa değerdi. j şan ve mühmelidi. Hertarafta Al Son dakikada akhma gelen bir man askerlerinin kirli kül rengi ünitedbiri de «Bakkalanne» vasıtasile formaları bu güzel şehre çirkin ve tngiliz istihbarat dairesine bildir • hasta bir manzara veriyordu. Elime dim. Seyahat maksadımı anlattıktan bir fırça alıp bu kirli kül rengini sonra, Brükseldeki otele başka bir parlak boyalarla boyamak istiyor • casus daha gönderilmesini rica etdum. tim. Bu suretle müşkülâta uğrarsam Talihîn acı bir istihzası: Bugiin o casus hem bana yardım eder, hem 21 tetnmuz, Belçikanın istiklâl günü de icabmda, ald'ığım haberleri, onun idi. Böyle büyük bir günde bu güzel vasıtasile bildirdim. Bu arkadaşa iBrüksel şehrini ve Belçikanın istik saret olmak iizere de, gece tuvalet • lâlini yeşilhnsi ktil rengi ünifortna leri müstesna, caketimiîi yakasında lar giymiş bir takim sakil adamlann daima, hiç yapıaksız, kücük bir ayakları çiğniyordu. Mağazalar menekşe ve kartopu demeti taşıyabombostu. Fiatlar, adaraın nefesini cağımı mektubuma yazdım. kesecek kadar yüksekti. Geceleri tayyare hücumlanna karsi işık göstermemek için, cemakânlar yanya Brükselin bütiin ziyaları söndürülkadar koyu maviye boyanmış, çir • müş ve yalnız mavi camlı birkaç lâmkin ve sefil bir manzara almıştı. ba yakılmış, istasyonunda trenden Gördüklericnden ağliyacak kadar indiğim zaman muazzam bir Alman müteessir, oluyordum. Büyük mey • askerî otomobili beni bekliyordu. dana doğru yürüdüm. Bulvarlann Şoför, beni otomobile bindird'i. Kübirinde KÜçlükle yürüyen bir Ingi çük yol çantamı da yanıma yer liz bölüfcüne rast geldim. Bu esirIeştirdi. Bir küçük mektup ta ver • lerin üstieri başları, lnınduralan di. Miralay, işlerinin müsaadesizliği parça parça, delikdeşikti. Bu sırayüzünden gelemediği için benden öziir dileyor, öteki günler için ser • da gelen bir tramvava yol vermek için esh* tngiliz bölüğü caddenin kebest bulunmak üzere, Iâzım gelen nanna çekilip durdu. Halkla dolu tedbirleri aldığmı bildiriyordu. olan tramvay, tngilizlerîn önüne geErtesi gün gözlerimi açtığim zaHnce, arabanm pencerelerînden asman, kendimi muhteşem bir odada kerlerin üstüne bir sigara ve çikolabuldum. Bir hizmetçi kadın, perdeta paketi yağmağa başladı. tngilizlel«ri ve pancurlan açarak geniş odarî muhafaza eden Alman askerlerinma bol ziya dolduruyordu. tpek perden biri tramvaydan öteberi atan deler, Jtalın halılar, nakışli ve resimlardan bir adamı iyice görmüştü. li duvarlar tavus kuyruğu renginde Hükumeti askeriyenin kat'î emrini yatak örtüsü, ceviz ağacından yapılmış mobilyeler, bir köşede parıldı • ihiâl etmiş olan bu zavalhyı tevkif etmek için bir küfür savurarak yan elektrik vantilâtörü .. Hepsi, tramvaya atladı. Fakat o, arka kahepsi mükemmeld'i. pıdan tramvayın içine girerken ön kapıdan da yakalamak istediği adam çıktı ve caddeye atılarak yan so Sabah kahvemi getirdikleri za kaklardan birine saph. Bunu gö • man tepsinin üstünde tniralayın bir rünce Alman neferi de atladı, adammektubunu buldrm. Daha mektubu cağızı kovaiamağa başladı. Tuta • açmadan evvel yüreğime bir ağır mıyacağmı anlayınca silâhım kal • lık çöktü. Hayal ve rüya uçtu, yerdırıp nisan aldı, tam ateş edeceği Ierine hakikat kaim oldu. Bir saat zaman Belçikalı kalabalığa karıştı. sonra beni bekliyordu. Bir saat sonNefer tekrar koşmağa başladise de ra, ne olacakh? Genç bir kız içîn sevmediği bir adıvmın kucağına doğdar bir sokağın önünde sîvil ahaliden ru böyle istemiye istemiye adırn a mürekkep bir kalabalığa rast geldi. dim gitmek ne acı şeydi! Evet, çok (Mabadi var) acı şeydi ama, biraz ötede, ayni şeönce bin kere pişman olmuştum. Fakat, harap ve mazlum vatanıma hizmet için, her fedakârlığı göze aldırmak Iâzım geldiğini, nihayet ne yaparsam raemleketim rçin yapmış olacağımı düşünerek teselli bulu yordum. Siperlerde ölen askerciklerimiz, vatana hizmet için her şeylerini ve üstelik canlarını verirken ben iffetimi feda mecburiyetinde kalırsam çok mu? Bu dHişünce tereddütleriini defetti. Millî şuurumun s«si bür kumanda gibi içimde bağırdı. Marta arş ileri! Ertesi gün, bir Alman neferi, se y»hat vesikası ile bir tren bileti ge • tirdi. Annemi üzmemek için, seyahatim hakkında fazla tafsilit verme • dim. O, beni casusluğa teşvik et mekle beraber, bu defa atıldığım tehlikenin cinsi başka olduğu için belki, gitmemi istemez ve razı olsa bile müteessir olurdu. Nahiye böyle olur! Bursa yolunda Pazarcık nümunelik Bir şekavet Bilecik «Kı susî» Bursa, Karaköy ara sında havası, suyu güzel bir yaylanın üzerinde bulunan Pazar cığı gezdim Son yağan yağmurlarm tesiri ve ayni zamanda mümbit toprağa sahip olan Pa • zarcıkhların ek tikleri her şey Nahîye fnüdürü çoktanberi gö Bedri Bey rülmemiş bir berekettedir ve halkın hepsi de sevinç içindedir. Her köy, köy kanunu mucibin ce birer şose ile ana şoseye birleşti rilmiştür. Bütün köylerde telefon vardır. Maarif Vekâletinin plânına göre, güzel, sıhhî mektepler yapmışlardır. Köylerin temizliğine, suların nezafetine, lâğımların açık olmatnasına, elhasıl sıhhat işlerine azamî dikkat edilmekte ve halk fennî ziraate a • lıştınlmaktadnr. Buranın en mühim varidat mem baı kireç, kömür, odunculuktur. Bunlar Ankara ve Eskişehire gönderil * mektedir. Mümin Bey isminde müteşebbis bir zat tarafından meydana getirilen muzaik fabrikası takdire lâyık su • rette çok güzel işler yapmaktadır. Çetin M. Ruzveltin yeğeni Avusturyada Hükumet merkezimizi de görmeğe gitti Evvelki gün Singapura gitmek u»:e re otomobille Avrupadan tstanbula gelerek Ankaraya giden Amerika R«isi cumhuru M. Ruzveltin halazadesi Mm. Leila Roozveh Denis ve Mlle. Edna Peebe Alinztad hareketinden e w e l gaztecilere nvemleketimiz hakkında şunları söylemişlerdir: « Türk topraklanna girdiğimiz denberi hükumet memurlanndan ve köylülerden gördüğümüz hüsnü kabul ve misafrrperverliğft ne kadar teşekkür etsek azdtr. Memurlarınız gümrükte kon trol işimizi çok cabuk yapblar ve bizi ba müddet zarfında da izas ve ücram ettiler. Anversten geçerken Türkiye nin Brüksel konsolosu bize Türkiyede otomobille seyahatin çok güç olduğunu söyledi. Biz de Balkanlarda Selâniğe kadar giderek oradan diğer vasıtalarla Bey. ruta gitmeğe karar vermiştik. Fakat Bel gratta bir Türk dostumuz bizi bu fikri • mizden caydirdı. tstanbula geldik. Biz asan atika mütehassısı değüiz. Fakat tstanbulun asan atikası ve abideIeri kadar Boğaziçi de bizi hayrette bıraktı. Bize «Türkiyenin terakkiyahm an • lamak için Ankarayi görmek lâzun» dediler. Şimdi onun için Ankaraya gidiyoruz.» 15 kişilik bir Isviçre heyeti geliyor tsvicrede eıkan Tribunne de Geneve ve Basler Nachrichten gazetelerinin yazdığtna göre Bal şehrinin muhtelif tabakalarına mensup 15 kişiden mürekkep bir heyet şehrimize gelmektedir. Heyet tahsisen Türkiye halılan üzerinde tetkikat yapmak ve bu vesile ile memleketimizî görmek maksadile seyahat etmektdir. Seyahati Bal sehrinde şark halılan satan M. J. Morti ticaret hanesi tertip etmiş ve Türk hahlarmm nesçi mevzuu üzerinde açtığı müsabs kada kazanan İS kişiye bu seyahati bedava yapmak imkânmı vermiştir. Seyyahlar Venedik ve Atina tarikile gelmektedirler. Şehrimizde üç dört gün ka!caklardır. Havadisi veren ik tsvicre gazetesi bu vesile ile tsviçrelilerin Türkiye hakl^nda besledüderi muhabbet ve samimiyeti teyit etmektedir. Beynelmilel seyrO sefer işaretleri Belediye evvelki günden itibaren, sehrin muhtelif yerlerine beynelmilel seyrü sefer isaretlerini koydurmağa baslamıştır. Bu isaretler evvelâ işlek yol lardaki dönemeçlere konülmuştur. Bunun Uzerine haydutlar dağılmışlardır. Bunların o civarda arkadaşlan bulunduğu da muhakkak addediliyor. îlk taarruza uğnyan ve Orhaneliden gelen otomobilde silâhsız bir onbaşı vardı. Bu Süleyman onbaşı taarruz esnasinda otomobilin köşesinden büyük bir soğukkanlıhkla haydutların birer birer eşkâlini tesbite muvaffak olmuştur. Bu muvaffakiyet jandarma takibatı içm bir ipucu teşkil etmiştir. Haydutlar bu arada telefon tellerim de kesmiş lerdir. Haydutların takibine 15 ki şilik bir müfreze gönderilmiştir. Jandarma kumandanı Muhittin Bey takibe gîtmiştir. Brükselde itfaiyenin istifade edeceği su membaları Yangin vukuonda itfaiyenin müra • eaat edeceği terko» musldclan hosus! harhalar üzerinde tesbit edibnisti. ttfaiye teskilâtı bu musluklardan başka yangın sahalanndaki bahçelerde ve evlerde bulunan havuz, sarnıç, kuyu gibi sula nndan istifade edilecek yerleri tesbit ederek haritalanna isaret etmiştir. Terkos musluklarmdan başka yangm zuhnrunda istifade edilecek olan su membalarmın miktan dört bine baliğ omuştur. Papaz fırkası ile Heiımvehrlere istinat ve M. Dollfuss kabinesi bir taraftan sosyalbtlerle komünistlerin hükumeti zapt içm yaphklan hücumlara, diğer taraftan günden güne kuvvet bulan Hitlercilerin hamleleri karşısmda mevkiini muhafaza edemiyecek bir hale ge!> mişti. Hatta parlâmentoda ekseriyeti muhafaza eylediği de şüpheli idi. Gerel sosyalistler gerek Hitlercfler yeni mti • aklannı tahmin ettiklerm • ka ka den, millî meclis için yeni mtihabat yapılmasını zorluyorlardı. Papaz fırkası bir defa iktidar mevkiinden düştükten sonra yerini ya Hitlercilere yahut to* • yalistlere ebedî surette kaptıracağmı anladığmdan yeni mtihabat yaptırmamağı bilâkis kanunu esasiyi tadil ederek kendisi içm daha müsait ahkâm ve etaslar koymağa karar vermiştir. Bu sebeple Papaz fırkası hükâmet) muhaliflerine karşı mucadeleye gtriserek komünist fırkasuu resmen uga et • miş ve Hitlercilerin üniforma giymeleri ni menetmistir. Gejenlerde bir kongre münasebetile Almanyadan Viyanaya gelen nazırlardan dahildeki Hitlercilerin yüz bulmaması için Avusturya hfi kumeti onlara karşı soğuk davranmış ve bu nazırlardan Bavyera Adliye Na«ın M. Franoku âdeta hudut harici etmişti. Avusturyada yeni mtihabat yapıldığı zaman Hitlercilerin kahir ekseriyet temin edeceğine kanaati olan Almanya hükumeti ve Nazi fırkası, Papaı hükumetinm Avusturyadaki Httlerci • lertn faaliyetini menedecek tedbirler almasından son derecede münfail ol • duğundan Avusturyaya karşı bir nevi îktısadî abluka ilân etti. Avusturyanm en mühim varidatmı, ekserisi Alman • yadan gelmekte olan seyyahlar temin ediyordu. Şimdi Almanya hükumeti Avushır* yaya gi | c e k her seyyahi 1000 mark gibi ağır bir vergiye tâbi tuttuğundan bu tedbir Avusturya tktısadiyatını temelinden sarsmıştır. Dahildeki Hitlerciler dahi her vasıta ile hükumet aley • hine çalışıyorlar, sosyalistler aşikâr komünistler ise gizli bir surette papaa hükumetini devirmeğe gayret ediyor • lar. Avusturyadaki bu mücadelede han* gi tarafuı galebe edeceği derin bir a • !âka ile takip olunuyor. Çünkü Avustur yadaki hâdisattn vereceği neticeden Avrupa muvuenesmin müteessir o « lup olmıyacağı anlaşılacaktır. Almanyanm millî hududu haricinde bulunan Danzig serbest limanı mtihabatmda Hitlercilerin ekseriyeti mutlakayı kazan mış olmalan şüphesiz Avusturyadaki Hitlercüeri teşci edecektir. Bmaenaleyb şimdiki Avusturya hükumetinin Hitlercîlerin yeni hareket ve hücumlanna kar« şı mukavemet etmesi ihtimali zayıflamıştır. MUHARREM FEYZİ Samsunda maarif babası bir zat Samsun (Hususî) Samsunda mektep ihtiyacı ve mektebin ehemtniyeti takdir edilmektedir. Memleket eşrafından Paşa Mehmet Bey ismindeki zat bir müddet evvel Çukur Bükii köyünde iki katlı ve çok güzel bir mektep y»phrarak halka hediye etmiştir. Bin* sıhhî ve asrî bir şekildedir. Ayasofyadaki mozaiklerin temizlenmesi Dün Müzeler miman Macit Beyin nyasetmde bir heyet Ayasofyaya gide • rek Bizans asan mütehassısı M. VHemurun nezaretinde eski mozaikleri bulmak için yapüan ameliyata tetkik etmiş ve duvarlarla esash bağlantısı olduğu için kazınmaunda tehlike olduğu söy • lenen mozaikleri tesbit etmiştir. Mezbaha resmi kilo Ozerine amıyor Mezbaha riisumunun şimdiye kadar hayvan bayma almması celepleri tstanbula en semiz hayvan getirmek raec • buriyetinde bırakıyordu. Bu cihetten Anadoluda hayvan ihraç eden mmtaka Iarda köylünün elinde damızlık olarak hep cılız hayvanlar kalmakta idi. Bu hal nazan itibara alınarak bundan böyle mezbahada rüsumun kilo üzerinden a • lınmaM kararlastınlmtstır. Karağaç mezbabasmda msa edü • mekte olan yeni sistem havaî basküllerin tertibatı yakında bitecektir. tnşaat bittikten sonra rüsum kilo üzerinden alınmağa baslanacakhr. Fedakârlık kararı Kadıköy kız orta mektebinde müsamere yarak hakikatin anlaştlmanna çalışmtş. Aklından tüphe edilenlerin er heklihten çıkarılmast gibi çok şayani dihhat olan ba mevzu üzerinde münakasa kapın açılmast filhakika ax çok faydalıdır. Çünbü yartdeli tavsifînin hudutlart içine kimlerin girebileceği, tayini peh güç bir key~ fiyet olduğundan meselenin alâka darı da çok olta gerektir. Cevat Zekâi Bey diyor ki: « Mazhar Osman Bey hocamın cevabî beyanatını gördüm. Evvelâ şunu söyliyeyim ki, benim ifadelerim dikkatle okunmamış. Çünkü ben «deliliği azaltmak, ancak ve ancak akira bırakmakla olur» demedim. Deliliği yapan muhtelif sebepler ol<fuğunu, firengi, alkol, esrar, mor fin ve sairenin hemen hatıra geldiğini söylemiştim. Deliliği yapan mühim sebeplerden birinin de «fi kir yorgunluğu» dediğimiz hal ol duğunu, fikir yorgunluğunun çocuklar, bilhassa mektep çağmdaki ço cuklar üzerinde büyük bir tesiri olduğunu ilâve etmiştim. Mektep programlan umumiyetle «tabiî» çocuklar nazari itibara alınarak tanzim olunur. Halbukî mektepteki çocuklann mühim bir kısmı aklen tabiî olmaktan uzaktır. tşte bu çocuklar, zekâ ve kabiliyetleri tabiî olan çocuklar için yapılmış dersleri takip edemezler. Etmek isterlerse nihayet fikir yorgunluğuna duçar olurlar. Bu fikir yorgunluğu da bu zavallılan cinnete kadar sürükleyebilh*. Cinnetin çoğalmasına mâni olmak için ifte bütün bu âmillerle müca dele lâznmfır. Firengi, içki, esrar, morfin, heroin, eter ve saire ile mücadele, cinnetle mücadele demektir. Bu muhalif mücadele silâhları arasında bir de «takim» vardır. Yoksa «takim> yegâne çare değildir. Hocam Mazhar Osman Beyin ifadelerinin herhalde gazeteye yanlış geçmiş olduğunu zannediyorum. Çünkii ibarenin üsttaraiı alttara fını tutmuyor, büyük bir tenakus var. Aynen yazıyorum: «Hayatımda bir çocuk bile ö*üşürtmedim, nerede kaldı ki bir adamı bütün hayatınca çocuksuz bırakmak...» biraz aşa ğıda «gayrikabili ıslab olanlarla tedavisinden âciz kalınan bir çok büyük dimağ kusurlarında, aileden aileye deliliği nakletmekten ise bu gibiler de dünyaya çocuk getirmemeyi temn etmek daha muvafık görül müştür. Hele cinneti ahlâkiye dedi ğimiz hastalığa müptelâ olanlar gayrikabili ıslahtırlar. Şahıslarından ziyade muhitleri için son derece mu • zırdırlar. Bunların dünyaya gelme sinden ise, gelmemesi bin kat hayırh görüImUş ve Amerikada eskidenberi bu gibilerin akim bırakılması düşünülmüştür.r 6azi Osmanpaşa mektebinde bir müsamere Dün saat 14 buçukta Kabataşta Gazi Osman Paşa Hsesinde son sınıf talebelerinin mektepten aynlmaları miina sebetile parlak bir veda müsameresi verilmiştlr. Müsamereye tstiklâl marşile başlanmıs, mektep müdürü kjymetJi maarifçüerimizden Celâl Bey tarafından bir nutuk söylenmiş, talebe «Yalan Eser» ve «Babür Şahm Seccadesi» isimli iki piyesi temsil etmiş, Kazaska ve zeybek oyunları da oynanarak müsamereye geç vakit nihayet verilmiştir. Müsamere çok kalabalık olmuş ve büyük bir nese içinde geçmiştir. Feyziati îssesindeki müsamere Dün (19321933) ders senesinin sonu münasebetile Feyziati lisesinde bir talebe müsameresi tertip olun muştur. Lise talebelerinin velileri ile şehrimizin bir çok mümtaz si malannın hazır bulunduğu bu mülamerrıfre tstiklâl marşı ile başlan mış ve zeybek oyunları, Kafkas danslan ile (Orhanın balıkçılara yaptığı!» isimli bir üç perdelik operet temsil edilmiştir. Gerek operette gerek danslada talebe çok muvaffak olmuş ve davetlilere güzel bir gün yaşatmıştır. Dunku müsamerelerde muvaffak olan hanım kızlannuzdan üçü ve milh yapan bir grup Dün Kadıköy Kız Orta mektebinde, ralannda bazı mektep sarkılan sölyenson sınıf talebelerinin mektepten aynlmiş, millî rakıslar yapılmış ve Büyük malan münasebetile çok parlak bir müGazi hakkında bir îngilizin makalesi osamere verilmiştir. Müsamerede Maa kunmuştur. Bundan sonra zeybek o • rif Müdiriyeti erkâmndan bazılan, diyunlan oynanmış, muallim Resmiye Hağer mektepler muallimleri, talebe veünım tarafından piyano refakatile ban lerinden mürekkeo kalabalık bir sa parçalar taganni edilmiş, Şekip Mem • miin kütlesi bazır bulunmuştur. Mekteduh Bey ve arkadaşlan tarafından Haybin kıymetli müdürü Feridun Beyin him denin triyotu çaluunıştır. Son olarak ta metile pek mükemmel bir şekilde tertip talebenin jimnastik hareketleri v« e edilmiş olan programa tstiklâl marşile yun müsabakalan yapılarak müsamebaşlanmış «eski ve yeni Türk hammreye geç vakit nihayet verilmiştir. Genç lan» namında üç perdelik bir piyes tem talebeleri ve mektep idaresini tebrik •sil edılnuş, çok alkışlanmışbr. Perde a« deriz. Prof. Pietra Silva dün geldi Maruf ttalyan profesörlerinden M. Pietra Silva dün tayyare ile llalyadan şehrimize gelmiş ve sefarethaneye misa» fir edilmiştir. M. Pietra Silva bu akşam saat 17 d« Beyoğlunda Tepebaşında Casa d'ltaliada bir konferans verecektir.