26 Mayıs Cumhurîvet' SON TELGRAFLAO Cenevre konferansında yeni bir miişkül Fransa hiikumeti emnü selâmet bahsinde ıususî teminat ta istiyor [Silâhlan bırakma konferansı, ma ruz bulunduğu büyük müşkülieıi at lattı. Son engel tneriliz plânınin bir tecavüz vukutında devletler arasında yapılacak istişareye art maddesinde çık mışti. Ingiltere Hariciye Nazın bu maddeyi, Atnerikanın son tekliflerini mu vafık surette tadil ettiğınden bu müşkül ortadan kalkmıştır. Fakat şim di konferansta yeni müşkü'ât be lirmeğe başlamıştır. lngiliz plânı ve Amerikan teklifleTİ. Fransanın silâhları bırakmak için şart koştuğu emnü selâmet teminatı talebini is'af edecek maıddeleri muhtevidir. Fakat Fransa umumî teminat i'e iktifa etmek iste memekte, Avrupa devletlerinin bir teeavüz vukuunda birbiılerine mütekabil yardımda bulunmalannı tazammün e den husus! teminat ta talep etmekte dir. Şimdi konferans çok pürüzlü bir iş olan bu mesele ile kaTşılasmış buiun maktadır. Fransa bu meselenin dev letierin ekseriyet ârası ile halline taraftardır. Fakat Almanya her halde kendi reyi înzimam etmiyecek boyle hususî teminat ve mütekabil yaTdım taahhüt lerini kabule yanasmıyacaktır. Cenev Teden dün gelen habeTİer sunlardrr.l Cenevre 25 (A.A.) Hnvas Ajansı bildtriror: Sir John Simonu tngiliz proJesmde Mfllet'er Cemiyetî azası olraı • yan devietlerrn emniyet isine yardrmlan faslırrm yertne Ocame ettiği yeni metin !er Fransa meharıli tarafmdan mem nuniyetle karşılanmışhr. Cemahiri müttehidemn tecavüz hareket'eri ve Sov yet Rusyanm da ımitecavizin terifi hak. kmda hüsnu niyet göstermiş olduklan • na süphe yoktur. • Bu hüsnü niyet mütekabfl errmiyet temmahnm den'n bir tarzda muzakere• idn fîkirleri hazırhyacak mahiyet i tedir. Umomî mutaleaya gore konferans müzakereier »ırasmda yeni rnö« kfilât karşısmda bulunaeaktır. M»»«nfih Avrupa için mütemmirn temînattn kat'i rrroanrlan ile Fran*a ve dostlan nm basbasa btrakılrmvacağı îhnit o • hmmaktada'. Bu takdirde almabilecek yegâne şey mukavelenin bu kısrrmrm rmrvaffakivetfni temrn etmege gayri • kâfi bir ekseriyet elde edflmesi o'a • oaktrr ki, bu sekilde esaslı bir silâh bırakımı olamaz. Alman heyetj murahhasası cemahiri müttehidenin aldığı vaziyet üzerine kâfi teminat elde edilmta olduğunu ve bînaenaleyh beska bir şeye lüzrım olmadan tOâhlann esasli bir tarzda bmtkılabileceğYnt açıkça^ ihsas etmiştir. HaJbuki Franczc beyetj mu rahhasası en mühim bahis olan emni yet meselesine henüz temu edilmedi • ği mütaleasmdadrr. Balkan haftası başladı Murahhasların bir kısmı geldi, bugün mümessiller şerefine bir z'yafet verilecek Balkan haftası bugün bashyor. Bal • \ kanlılann müsterek menfaatlerini ko • rumak ve Balkanlıları birbirlerine ya kınla?tırmak için tesis edilen bu hafta, birinci Atina konferansındanberi her sene bu tarihte tes'it edilmektedir. Balkan ticaret ve sanayi odası konseyinin içtimaı da bu hafta zarfında oîacak • tır. Dün bir arkadaşımız Hukuk Fakültesi reisi profesör Tahir Beyle gönişmüştür. Balkan birliği cemiyeti Istanbul mümessili olan Tahir Bey muharririmize şu beyanatta bulunmustur: « Balkan haftası birinci Atina konferansındanberi her sene tstanbulda ve B»'kan memleketlerrran merkezlerinde bu mevsimde tes'it edilmektedir. Bu hafta zarfında muhtelif meslekler erbabı toplanıriar, aralannda müza • kere edilecek hususlan göriisürler ve müsterek menfaatlerini mütekabilen temin edecek maddeler hakkında fikir feati ederler. Bu surtle Balkan milletleri • nm birbnlerini daha iyi tammalan ve Halkan Birliği Cemiyeti tstanbut' müsterek menfaatlerini daha iyi korumumessiH Tahir Bey ma'an esbabmı temine yol açar'ar. alkan haftasına tesadüf ettirmistir. Geçen sene oldugu gibi, bu sene de Konseyde her Balkan memleketinm («tanbulda Balkan memleketlerimn ti • 4 mümessili vardır. Konsey içtimalanru caret ve sanayi mümessillerinm t&plancumartesinden itibaren yapacak, ruznaması mukarrerdir. B=»'loın haftası t» mes'ne dahil olan muhtelif meseleleri tanbulda yann (bugün) bashyor. Muhgörüsecektir.» telif memlekftlerin mümessillerinden bir Balkan haftasuun açtlmasmı tes'it etkı«mı zaten tstanbulda bulunmaktadır. mek üzere Tahir Bey tarafından( şehrBir kısmı dün ve bugün gelmistir, mütemize gelen Balkanlı mümessiller şerefibakisinin de yarm gelmelerme intizar ne bugün saat 17 buçukta Perapalasta edilmektedir. bir cay ziyafeti verilecektir. Geçen sene küsat resmi yapıbnıs ve Balkan ticaret odası reisi Nemlizade faaliyete geçmiş olan Balkan ticaret ve MiUl Bey de hafta içinde mümessiller sanayi odasmm nizamnamesi mucibin şerefine bir ziyafet verecektir. ce, Balkan ncaret odası konseyi senede Balkan ticart odası konseyi eumar • 2 ictirrm aktetmek mecburiyetmdedir. tesi günü, biri öğleden evvel, diğeri o ğ . Hk ictimaını gecen kânunusanide yap Ieden sonra olmak üzere üd içtima ak rmrh. bu senenin 2 inci toDİantısını da tedecektir. Bana katırsa Burjuva arkshin düsmam burnrvadır. Ve marksit rkttsadiyatçı, bur; uvaya çok basit bir tarif içinde izah etmek ister: Müstahsil smıfm emeğini ıstismar eden rmtiyazlı ve htfeylî smıf. Mücerret iktısadî kategorüer arasmda bu tasnif kandmctdır. Bir yanda çahşan ve ekmek kabuğu kemiren, öte yanda göbeğini ipek yasbklar ara«nda yuvarhyan, gerinen ve «başkasmm almt terüe ekmeğini kazanan» iki smıf insan tahayyül etmek hakikate uygun gorfi • nör. Halbuki uygun değüdir. Şünhesiz iraanlar arasmda boyle bir tufeylî smıf vardır; fakat bunlar pro • letaryadan eavri bütün insanlardan mörekkep değildirler ve cemiyetlerin sathmda mahdut, ince bir kaymak tabaka* teşkü ederler. tsçiden ve kövluden gayri her adama borjuva namussuzluğu isnat etmek ihHlS'ci ve gavrii'mî bir iktısadm en zalim edebivahdır. Günde on iki saat çalısan ve zama • mmızda sayısı az olmrvan zenginjbir mi» mara, bir mühendise, banka müdürüne, bir kâsire, bir doktora diyiniz ki: «Sen bir alçaksm! Cürtkn zengmsnL, çalıs • mıyorsun, baskalannın ahnterile kazanıvorsun!» Bunlarm arasmdan bir doktor a i n şu cevabı verecektir: Ben buBÜn yedi amelivat yaptam ve üç isei ile iki çoeuğun ve iki ananm canım kurtardun. Sonra dört yüz ta» lebeve fnsanlann hayahnı kurtarmak fenrnni okuttum. Eve geldim, saatlere* tetebbnde bultmdum. On üç saat ça • hshm. Bütün günümi bes on kunduraya H»lîk arm'kU geciren bir Uci, çalıskan ve namusludur da, ben neden tembel ve hırstzım? Bu cevaD 9ctısacli edebiyata sığmı • v»cak bir hakikatth. En marksist adama bile bu muhterem burjuvamn elini öp • mek düşer. (Muhtekirler bahsfmixd«a hariç.) Benim de düsmam olduğum bir bur» ju Arhn varrlı» ki domuz'a dOdnm be • seri bir terkibidir: Aldatır, çalar ve sömüWtr. Her mes'ekte ve her ictimat smıfta bu nevi burjuva ömekleri var* dir. Namlım ebediyyen onlarra şakaklarmı aravacaktır: ister milyoner, ister isçi, ister banka müdürü. ister gümrük hammalı olsunW. Zaa bu nevi bur juvavı kesesi değil, vicdanı ve sedyesi benden aymr. PMYAMl SAFA Yeni Adliye Vekilimiz Müddeiumumilere bir tamim gönderdi Ankara 25 (A.A.) Adliye Vekili Saracoglu Şükrii Bey vazifesi • ne baslarken Cumhuriyet Müddei umumiliklerine su tamimi gönder mLsiir: Aziz arkadaslanm, Büyük seflerimin bana tevcih eltjkleri yeni vazifeyi alırken iki ?ü venim vardır: Bunlardan bü isi ?eflerimin yüksek itimatları, diğeri de kendllerile mesai birliği yapacağım arkadaslann kıymetli yardımlan ve yüksek seciyeleridir. Arkadaslar, millî tarihtn hiçbir safhasında devletin bugünkü hari kulâde varlığını tekrarlıyabilen bir devir yoktur. Gayeleri billurlasmıs bir inkılâbm müsamaha bilmiyen ve önünde durulmıyan hızı ile 10 sene yol aldık. Bu inkılâbm temelle?me»i ve nesillerden nesillere intikal ede bilmesi için cemiyetin en mühim müessesesi olan Adliyede de bir inJcılâba ihtiyaç vardır. Ferdin ve camiarun hukukunda inkılâp; baslıbasına bir abide olan bu büyük e»ere isim leri karısan muhterem seleflerimi ve Türk Adliyesine meıuup bütün arkadaslarımı derin saygı ile anarım. Arkadaslanm, inkılâbm ateşi içinde yetisen ve bugünkü inkılâbı ve inkılâp rejimini, rejimlerin en iyisi diye tanıyarak onu kendilerine akide bilen Cumhuriyet Adliyecileri, inkılâbm samimî ve kıskanç bekçi leridır. Yeni siyasî akide, hakiki ve derin rnanasile bir defa yaratıldık tan sonra artık onu yafatacak olanlar, ona inananlarla beraber cum huriyet adliyecileri idi. Hepimiz için ideal ehedef olan Cumhuriyet rejimi, inkılâp atesinde şekillenmis tunç seciyelere vediadır. Bu rejim ve siyasî akide inkılâbında, vicdanların • da diğer bir akkfeye yer vermiş olanlann rolleri yoktur. İnkılâbm sağ ve marazsız yasaması için Cumhuryet Adliyesinin bu noktadaki hassasiye*i mutlak olacaktır. Cumhuriyet Adliyesinin mümey • yiz bir vasfi da ayni zamanda Türk vatandas°lanna ileri bir cemiyetin fedailerini ve imtiyazlarını temin et mesi, yani inkılâp kradesi ile mii • cehhez olarak hakkın adaletin tam ve süratle tevzi olunmasını gaye bilmesidir. Cumhuriyet Adliyesinin şimdiye kadar bu öz prensibini bütün canlıhğı ile yaşatmak ve onu tereddiye uğratmamak dikkat ve hassasiyetimizden bir lâhza ayrılmıyacağımız büyük bir endişemizdir. Cumhuriyet Adliyesi, bunlarla be • raber, Türk camiasını yapan vatan • daslarla o camianın siyasî bir ifadesi olan devlet arasındaki münasebat ve alâkaları da mevcut ahengin de • vam etmesini ve kuvvet bulmasını temin etmek vazifelerile mükelleftir. Bu da mefkureli büyük teşkilâtın öz endiselerinden biri olmak değecind'e mühim bir istir. Nazik vazifelerini müdrik olan Türk Adliyecilerile tesriki mesai etmek bana samimî iftihar veren bir fırsat olrnustur. Bu teşriki mesaide muvaffakiyet, kıymetli arkadaslanm ve sahsım için zevklerin en üstünü olan vatan hizmetinde mümtaz bir bahtiyarlıktır. Bu emniyet ve kanaatle ise baslıyorum. Almanya en diyor? Berlm 25 (A.A.) Cenevreden Wolff ajansma bildiriliyor: Harp marzemesi meselesi silâhlan bırakma konreransma ait müzakerele • rfn iöc plâmnda olduğundan Fransanm ba meseleden lconferamtn akîbefa' kendi hath hareketfne bağlt olacak se kilde vaziyet ahnnsı lâzm geWektir. Siyasî mehaffl ile gazete'er, Mak donalt plânnun kabulü lehinde müdahalede bttlunmamn da Amerikan mu • nuShaslanrm terettüp eden bir, vazife oldnğunu bevan etmektedtr. Fransanm MiTletler Cemiyerjnrn ie raî bir faaKyette buluranası için harp maJzemesmi Rnhafaza etmesi lâzrm geldiirini söylüyen M. Boncourun be yanafandan sonra boyle bir i«rai fa • aliyetin kime karsı yapıIaeagnM bibakkm soralabiür. Maamafih hiç lcimse gerek A'manvamn ve gerek silâhlanndan tecrit ediTmâş diğer herhangi bir devletin MilleÜer Cemiyetfnm boyle bir faalivete geçmesine sebebiyet vermesfne ihtimal verilemez. Bînp«n<ılevb M. Boncourun delilleri müraiük kabilindendîr. Boğazlar meselesi IBafmakaleıten mabalU ğir toplara malik olmak hakkinı ver • mek. Ordularda sevyar ağır toplarm ügasina karar verdikten sonra, baska üçüncü bir sekil olamaz. Fikrimizce, ikinci şekil de manasız b>r şey oiur. Cünkü aeır tonçu itibarile Türkiyeye böyle is tisnaî ve faik bir mevki verilmesme Türkiyenm komsulan elbette ve bihakkin ran olmazlar. Binaenalevh korrferansın vereceği yegâne makul karar şu olabilir: Boğazlardan gayriaskerî mıntakayı kaldırmak. Baska çıkar yol yoktur. Çünkü istediğimiz şey akıl ve man • tıkın, hak ve müsavatm ta kerdisidir. tngiltere ve Fransa, ilâ diğer devletler sahillerini ve limanlannı en ağır top laria müdafaa imkânına malik olsun lar da Türkiye, tstanbulu müdafaa hakkından neden mahrum edilsm? tste • diğimiz, her milietin en kutsî hakkı o • lan müdafaa hakkı dir. Biz, tecavüz silâhı istemiyoruz. Türkiyenin Boğazı demek olan Boğazlann müdafaasını isti yoruz. Boğazını »ıkmak istiven bir ele karşı bir msanı en tabiî hakkı olan canım müdafaa hakkmdan mahrum etmeğe imkân var mıdrr? Mad«mki yoktur; o halde, ağrr seyyar toplar ka'dınlınca, Boğazların sabtt sahil toplarPe müdafaasuıa müsaade etmek, bımun için de gayriaskerî mıntakalar denilen manasızhğı kaldırmak lâzundır. Silâhlan bırakma teklifleri karşısmda mütemadiyen «cevvelâ emniyet!» diye bağıran Fransanm Türk teklifine itiraz etmesi çok garİDtir. Biz de emniyet istiyoruz, müsavat istiyoruz, hem de tecavüz silâhlarmda değil; müdafaa silâhlarmda müsavat isti yoruz, Boğazımızı sıktırmamak istiyoruz. Eğer, konferans, bfr taşla iki kus vur mak, yani ağır silâhlan kaldırmak ka rarile beraber bazı bahrî devletlere karsı Istanbulu müdafaasiz bırakmak isteiii . ımızı teslimden ve istediğimizi kabulden baska yapacak şey yoktur. ABİDİN DAVER Kolumdan hafifçe tutarak: Benimle azıcık gel, dedi. Bir ışığın altına gitti. Tepeden tırnağa kadar beni süzdü. Nereden geliyorsun? dedi. Yeniköyden. Ne işin var burada? Tekrar ettitn: Yüırürken yoruldum da.. Nereye gidîyordun? Tarabyaya. Orada mı oturuyorsun? Durakladım. Müsbet cevap ver • sem adresimi sorabilirdi; Tarab yada hiçbir sokak ismi bilmediğ'm için yalan söyliyemezdim. Menfi cevap veısem orada ne işim olduğunu sorabilirdi. Fakat ben cevap vermeyince bekçiye döndü: Mahmut Efendi geçti mi buradan? Hayır. Nöbeti teslim almak için çele cek. Beklesin. Ben Yeniköye kadar gidip döneceğim. Sonra banat Oktruva resmi kalkıyor 'Birinci sahifeden mabait> Kesri munzamlar tahsillermi takip eden aym nihayet on besme kadar gümrük tahsil memurlan tarafından Dahiliye Vekâletmin göstereceği millî bir bankaya yatmlacaktır. Kesri munzamlan kanunî bir sebep olmaksızın vaktmde yatırmıyan tahsil memurlanndan yüzde dokuz nisbetinde faiz alınacakbr. Dahiliye Vekâleti bankada topla nacak kesri munzam hasılahnın yansıni belediyelere nüfuslan nisbetinde, yansını da son üç seneh'k dühuliye varidah vasatisi nisbetinde taksim ve tevzi edecektir. Bu kanunun 1 hazirandan ftfbaren mer'iyeti istenmektedfr. Bu lâyihanm esbabı mucibesinde de oktruva resmi hasılahnm 3,600,000 lira ile 4,5 milyon arasında temevvüç ettiği ve gümrük resminin 933 bütçesmde 38,5 milyon lira olması itibarile oktruvadan beklenen hasılatın gümrük resmine ilâve edilecek kesri munzamla temin edilebileceği bildirilmektedir. •»»nmmııılltNllllillllllllltllinillllinitlllRlll Sslânik intihabatı Fırtına koparıyor »A Atina 35 (Hıuıui) Selânik meb'usan intihabınm feahi hüku • met aJeyhinde şiddetli tenkitlere yol açraı»hr. Feıihten sonra hükumet Ahrar fırkası lehinde Selânik efkân URramiyesinin ishar edilmiş olan meylfni değistirmek için uğrasıyor. Hükumet Selânik intihabatmı kazarunak için Maarif Nazın M. Turko VasilU, mtihapta mühim bir â mil addedilerek; Makedonya umumî Taliai M. Dragomun yerine getirilecektir. İDadyadayeni Zelzeleler oldu Mugla 25 (A.A.) Dadyada sar< sıntılar tekrar baslamıstır. Salı günü gececi v e dünkü gün ahı rfefa tarsıntı olmuştur. Eski sarsıntılardan husule gelen çatlaklar daha ziyade açılmıştır. Halk çadırlarda oturu yor. Nüfusça zayiat ve hasarat yoktur. Askerî dersler muallimlerine verilecek ücret Ankara 25 (Telefonla) Askerî mekteplerdeki dersler muallimlerine verilecek ücretler hakkındaJd kanun lfiyihası Bütce encümenince müzakere o • lunmustur. Encümen orta mekteplerde den verecek muallimlere beher dört saat için 4, liselerle yüksek mekteplerde ders verecek muallimlere beher dört saat için 6 lira itasını kararlasbrmışbr. Eskişehirde de şiddetli zelzele Eskişehir 25 (Hususî) Geceya • nsı kuvvetli bir zelzele oldu. Evlerde, oteDerde bulunan halk sokaklara frr • ladı. Zehelenm 4 saniye devam ettigi tahmm edibnefctedir. "Kahvelerde buhman haBc dısarrya çıkmak telâşesi ile camlan krrdi. Behaettin Yahvdilerin vaziyeti tleride yahudilerin husiui inti • hap daireleri teskil etmiyerek öbür rey sahipleri arasmda rey vermesi hakkında intihap m&hkemesi taraftndan verilen karar yahodiler ara•inda büyük memnuniyetsizlik u • yandırmıçtır. Yahudiler eski usul iade edilmezse intihabata girmiye • ceklerdir. Muhalefet hükumete karsı seferber hale gelmeği tasavvur etmektedir. M. Venizelos intihabın son haftası zarfında Selâniğe gidip bir »iya«î nutuk irat edecektir. Yeni Jerseyde ideal bir matbuat kanunu Jersey City 25 (A.A.) Yeni Jersey hükumeti, aldıklan haber • lerin membaını tesriî meclis tara • fından teskil edilmis bir mahkemede yahut her hangi bir tahkik eheytînde açıkça bildirmek mecbnriye • tinden gazetecileri muaf tutan bir kanuna sahip olan ilk hükumet ol • muştur. Bu hususta yapılan ve teşriî meclislerin ikisince de Htifakla kabul edilen kanun lâyihası vali tarafından imza ©dilmi«tür. 6azi çittljğinin yıldonGmO Ankara 25 (Telefonla) Gazi çiftUğinin kuruluşımun yıldönümü dün çiftHkte tes'it edibniştir. Bu münasebetle bütün erkânı hükumet, meb'uslar, büyük memurlar çiftHğe gitmişlerdir. Saat 4,5 ta kalkan bir tren davetlileri çiftliğe götürmüş, davetliler hazırlanan büfede izaz edilmişlerdir. Şurayı Devletteki mOnhaller Ankara 25 (Telefonla) Şurayı Devlet azasından Niyazi Beyin vefah Başvekâletten Meclise bildirilmis, bu suretle dörde balig olan münhal azalikar için intihap yapılma*ı talep edilmiştir. Başvehâlette yeni tayinler Ankara 2a Basvekâlet yeni tes kilât kanunu üzerine Başvekâlet muamelât umum müdürlügüne müdevve • nat müdürü Emrullah, nesriyat müdürlüğüne müdür muavini Bahaettin, ka rarkr şubesi müdürlügüne mukarerat müdür muavini Enver Beyler, diğer müdürlüklere halen muavinliklerini ifa edenler terfıan, daire ve levazım müdürlügüne Gümrük ve tnbisarlar Vekâleti Zat Işleri müdürü Emin, tstatistik umum müdürlüğü müşavirliğine mudiri umumî muavini Celâl Beyler tayin Idümiflerdir. Porçlar itılâtnamesı Ankara 25 (Telefonla) Borçlar itilâfnamesi Bütçe encümenjnce intaç oluıunustur. Pazar veya pazartesi günü Meclis ruznamesine almacaktır. Pangalo» siyasetle meşgttl olmtyacak Dünkü gazetelerde eski dikia • t8r Jeneral Pangalosun battı hare • keti ve feshedilen cemiyeti askeriye hakkında bir takım şayialar görül • müftür. Bugün alınan mevsuk malumata göre M. Pangalos siyasetle meşgul olmiyacağinı kat'î bir li«anla bildirmisttr. Askerî cemiyetin tekrar faaliyete gaçecegi haberi de esassisdır. Mecliste yeni lâyihalar Ankara 25 (Telefonla) Devlete ait bmalardan bazılannın satıktrak bedelile resmî mebani insası, seyyar asiretlerde ilk tahsil çağında bulunan çocuklann ilk tahsilleri için bu aşiretlere seyyar muallimler tayini, Ankara Yüksek ziraat enstitüsünün clört fakülte haline kalbi, vergi ve tahsilât komisyonlannda bulunacak zevata hakkı huzur verilmesi Iâyihalan Meclise gelmiştir. tim. Fakat ya polis beni orada bekliyorsa? Başımı avuçlarımın içine koyarak düşünüyordum. Bir aralık uyur gibi de oldum. Yakinimde öten keskin bir polis düdüğü sesi beni sıçrattı. Sağıma soluma baktım. Bir gölğe bana doğru yaklaşıyordu; irkilerek doğruldum. Yalnız gözlerile değil, yan ka • ranlıkta parlıyan düğmelerile de yüzüme bakan bir polis memuru önümde durdu. Üstüme doğru ağır ağır iğildikten sonra b'ırdenbire doğruldu ve şiddetli bir düdük daha öttürdii. Bekçi yaklaşıyordu. Polisin vazifesi beni mütemadiyen süzen gözlerinden ağzına geçti: Burada ne oturuyorsun? diye sordu. Ustüraü silkeliyerek ayağa kalktım. Sendelemiştim. öksürdüm ve bu iki çüpheli hareketten sonra ce • vap verdim: Yoruldum da dinleniyorum. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Ankarada temyız binası Ankara 24 Temyiz mahkemesi binasınuı inşaatı gelecek seneye kadar bitecektir. Mahkeme inşaahn ikmalmden sonra nakledilecektir. Temyizden işlerin çabuk çıkması için de tedbir almacaktır. Düş önüme! dedi. Her tarafım titremeğe basla • mıştı. Bir adım atamıyordum. Omzumdan tuttu ve beni öne doğru itti: Haydi, sallanma! Bütün iimitlerimi kaybederek yürümeğe başladım. Bu memurun beni otelde arayan polislerden biri olduğuna hükmediyordum. Kafamda şu hakikat parladı: Herşey bitmiştir. tşte en büyük felâket geldi ve bundan evvelki bütün felâketlere nihayet verecektir. Hemen ölümü düşünd'üm. Kendi kendime: «Razı raı yım?> diye sordum. Ah... Fakat, gençliğimin hiçbir nimetine kavuşamamıştım. Gözlerim doldu. Hıçkırmamak için dudaklarımı ısırıyor dum. Fakat bir ses bana içimden haykırdı: «Alçak! Uveyanneni ve babanı öldüren bir gencin, hayattan ve gençlikten hiçbir alacağı yoktur.» Bazan yorgunluktan adımiarım yavasladığı için, polis a>*kamdan itiyor: Sallanma, doğru yürü! diyor Abone. şeraiti* Senelik Alb aylık Üç ayhk Bir aylık Tarki içîn ye ÎÇİB 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Millî tefrihamtz .• 71 Yazan: SERVER BEDt Hep Senin İçin! Ânt bfr kararla giyindim. Aşağı ka*a indim. Karsuna bir garson çıkb. Yüzütne hayretle bakıyordu: Ben eczaneye kadar gidiyo • ruın, geleceğiml Dryerek otelden dısan kapağı attrm. Gene kovalanıyormuş gibi kosmağa baslamıstim. Bu sefer yalnızhk ve hürriyet hoşuma gidiyordu. Oh... Gidebilirim, koşabilirim, kaçabilîrim. Bir otel odasmm içinde kapana sıkıstm; gibi çırpmmam haylunnam» Pesimde hiçbir tehlike kalmadı ğma emin olduktan sonra durdum. Geceyi nerede, nasil geçireceğim Hava güzel. Rüzgâr yok. Alabildiğine yürüyebilirim. Yürüdüm. Bu hedefsiz, başıbos, sonsuz y8rüyüş Ukönce hosuma girti. Keske yol bitmese... Hatta, keske hiç güncfüz olmasa, bu yolda benden başka hiç kimse yörümese, hiç yorulma sam, hiç bir sey düşünmesem, bo • yuna gitsem, gitsem... Fakat Yeniköyle Tarabya arasındaki yolun yarısına geldiğim vakit, bir yaradan kan akıyormus ta bütün damarlarım bosanıyormuş gibi vü cudümden kuvvetimin çekilmeğe başladığım hissettîm. Hemen kaldırımın kenarına otur'muştum. Fakat birdenbire öyle bir dermansızlık, uykuya ve uyusukluğa benzer öyle bir bitkinlik duydum ki boyluboyuna kaldıruna uzanacağım geldi. Ne dedim de otelden çıktım I Tekrar ocaya dönemez miyim ? Eczaneye gidip geleceğimi söylemis du. Bir an geldi ki bacaklanmm bü • tün dermanı kesildi, durdum ve kendimi tutamıyarak hıçkırdım. Polis, hiç sesini çıkarmadan, göz yaşlanmm ve iniltimin sonunu bekledi, sonra dedi ki: Yocgunsan koluma asıl! Onun bu merhameti bana biraz kuvvet verdi, fakat koluna girmeğe lüzum görmeden yürüdüm. Biraz sonra polisin ilk sertliğini tamamen kaybeden sesi tekrar çıkti' Kusura bakma, dedi, ne yaparsın, vazife .. Benim sustuğumu görünce devam etti: Bir kusur bile etti isen insan lıktır, her şey olur, insanın elinden neler çıkıyor... Bizim de yüreğimiz var, anlanz, kim bilir ne kadar mecbur olmussunduc... tcimi çekmekten başka bir şey yapmadım. Pol"s te artık fazla bir şey söylememişti. (Mabadi var)