t »/ ^ : Cumhurîyet' S OH n*ELG RVu^FLAQ Bana kalırsa Galatasaray gençliği Fransız misafirimiz M. Leon • Pierre Quinte, Galatasaray Uf seşinde, genç talebe arasmda geçirdiği bir iki musahabe saathun kendisini hayran bıraktığım bize bir kaç kere söyledi. Galatasaray gençliğinin muasır fikir ve edebiyat cereyanlanna vukufu, anlayışlı ve ince konuşuşu, bagajında memleketimiz için pek az ümitler taşıyarak buraya gelen bütün misafirlerimizi hayrete düşürebilir. Fakat ben ki, hiç birinj şahsan tanımadığım halde, her sayısını bana lutfen gönderdikleri «Galatasaray» mecmuasile bu gençliğin seviyesi ve kabiliyeti hakkında bir fikir sahibiyim, Fransız muharririnin hayretine hayret etmedim. Galatasaray gençliğinin anlama iştiyakı, biliyorum ki, dershane hudutlan içinde kalmıyor ve zekâsı, beylik tedrisat kadrosunu aşarak hür bir tetebbü içinde yeni izahlar arayor. Bu mecmuanm her nİKbasmda garp fikriyatına uzanan müteeessis ve zeki bkıslann izlerini huhiyorum: Maurois yahut Mauriacın yeni bir kitabı Galatasaray meemuasmda akin yapmaktan geri kalmıyor ve mekteplerinin garbe aeı/mış pencereslnin önünden aynlmıyan bu gençlik, oradaki edebî panoramayt zevkie seyrediyor. /alı »z, bana oyle geliyor ki bu lisemiıin şarka ve n emlekttimize aclan penceresi biraz öriimcek bağlamıştır. Çünkü mecmualannda milli denebilecek bir etüde rasgelmek pek nadir oluyor. Sahifeler hep ecnebi eserlerinin tetkiklerile doludur. Mevlânadan Yunusa, Yunustan Necip Fazila, Ahmet Kutsiye, Faruk Nafize ve Nazun Hik • mete kadar Türk şiiri, yahut, kısa tarihrne rağmen, olabildiği kadar Türk romanı bu gençliğin alâkasmdan niçin uzak duruyor? Garp ufuklarma kendinden geçerek bakarken, farkmda olmadan, bastıği toprağın çiçeklerini ezen ayaklardan biraz korkmak ta bir Türk muharrrinin hakkı değil midir? Bunun için, Fransıs muharirile birleştiğimiz ve aynldığımız ki noktayı kaydetmeden geçemedim. Onun hayranlığmda ben! ürküten ve telâşa düşüren mühim bir kültür meselesi gizli olabilir. Misafirimiz bu şüpheyi affetsin: Taneimat Türklerinden daha uyanık olmağa mecburuı! Idarenin yeni teşkilâtı nasıl olacak, memur maaş ları ne kadar artacak ? Ankara 9 (Teîefonla) Posta ve tt'grai tesLilât kanun lâyihası bütçe encümenince kabul edilmiftir. Lâyihaya göre posta v« telgraf idare»i sahsiyeti hükmiyeyi haiz ve nafıaya merbııt bir müdiriyeti umumiye halinde İdve edOecektir. Posta ve telgraf idaresinin masraflan yapıldıktan sonra Divanı Muhasebatça telkik edilecektir. fdarede 1 hazirana kadar tekaüt muameleUri ikroal edilmiş olanlaraı ma a*lan hazinei maliyece verilecektir. Haıirandan sonra tekaüt oUn me tBurlann maaşlan Posta idarefince verilecektir. Posta v« Telırıtf memurlan aakeri v« müUcî tekaüt kanımu httkümlerine tâbidjrier. Umın « rnüdür Nafıa Vekiünin • teklifj ve Icra Vekilleri Heyetinin ka r*n ile tavin olunecaktır. Heyoti tef • tiftjre rtisi müdiri umumî muavini, fen musavir heyeti reisi, posta ve telgraf muamelât müdürleri, baftmüdürler, hukuk miisaviri, basmüdür muavinleri umurnî müdürün teklifi ve kararname il« tayin edileceklerdir. Posta ve Te'graf idaresinde i»llşarî raahiyette bir umumî idare encüm«ni tdarenin memurları arasında bir ta • •arruf sandığı yapılabileeektir. Posis ve telgraf idareti ile detniryo!lan idaresi arasnda trenle yapılacak oakliytttta halkın menfaatini, tasarruf ve sürafa' temin edebilecek itilâflar akto • kınacakbr. Posta ve telgraf idaresinin mevcut menwrlarile hathn başçavuşu ve ba* zeüvezzilerinin, hat çavuşu ve müvez zilerinin, kanuna tnerbut bir kadrolan ojaeaktır. Diğer barem derecelerinde SÖşterilen memurîann hangi derece Meıflara girecekleri, ne maaş alacaklan Nafıa Vekâleti ile umum müdiirKik tara/sıdan takdir edilecektir. Yeni teşkilâtta ellerine eslrisme nis betle daha ax para geçecek memur o • İUTM bunlann müktesep hakları tki sene raUddetle mahfuz tutulacaktr. Tahsisatnî mevcut olmamaamdan dolayı tesviye edilemiyen borçîarm hazineoe tasfiye ve tahvil muamelelerine d.evam olunacaktır. Bımdan baaka posta ve telgraf bütçe kanununa konacak bir madde He senelerdenberi uzayıp gi» den 300,000 liraldk kadar bir borç selesi de halledilecektir. Borçlar resmi mahiyette iseler kayhler tetkik edile cek, eşhasa ait Ueler bütçeye tah»i»atı Iâzime konarak kumen ödeneceklerdtr. 933 te idarenin yapacağı tasarrufatla difer borçiann ödenmesine çalıstlacakbr. İdare memurlarmın barem derece leri söyle olacakhr: Eskiden idarede baremin ikind de recesinden bir memur vardı. Bu me • mur müdiri umumî idi. Müdiri umumî gene ayrri dereee ve 125 lira maaşla ipka olunmaktadır. Eskiden 4 üncii dereceden memur yoktu. Şimdî heyeti teftişJye reisi ve müdiri uffluml muavini bu dereceden olacak ve 80 lira maaş alaeaklardır. Eskiden 8 ind dereceden memur yoktu. Telgraf ve posta isleri müdürleri, fen htyeti reisi. başmüfettis S ind de receden olaeaklar ve 20 lira maaş ala cak?ardır. Eskiden 6 mcı dereceden 4 memur vardı. 55 lira maaşlı olan bu memur • lann adetleri on beşe çikanlmaktadır. Bir kısım başmüdürler, mühondisler ve birinci derece rnüdürler bu meyanda • daiar. Eskklen 7 inci dereceden 15 memur varken bundan sonra 55 lira maaslı 45 memur bulunfteaktır. tstanbul posta, telgref, paket, Ankara telgraf, posta müdürleri ve diğer ban memurlar bu mevandadırlar. Eskiden 8 inci dereceden 15 memur varken bundan aonra 23, 9 uncu derereceden 28 memur varken 34, J l inci ceden 9 memur varken 39, 10 uncu dedereceden 15 memur varken 84, 12 inci dereceden 72 memur varken 109, 13 ÜACİİ dereceden 56 memur varken 455, 14 üncö dereceden 487 memur varken 717, 15 mci dereceden 1396 memur varken 1000 memur olacak, 16 meıdan 1235 memur varken bu dereceden hiç bir memur bulunmıyaeak hr. Bu suretle 14 lira maaf alan 173 memur 16, 16 lira maas alan 1215 memur 17,5, 17,5 Kra maaş alan 935 memur 20, 20 lira maa« alan 223 memur 22,5, 22,5 lira maaş alan 35 memur 28, 25 lira maa» alan 34 memur 30, 30 lira tnaaş alan 15 memur 35, 35 lira maaş alan 28 memur 40 lira alaealdardır. Posta ve telgraf idaresi için hazırlanan lâyiha ^ »».. • ' Borçlar işi neye varacak? Fransa eski fikrini değiştirmedi, M. Rpzveltin vaziyeti müşkülleşiyoı V aşingtondu Mister Makdo nalt V9 M. Heryo ile Ameriha Re isicumharu Mis ter Rozvelt ara nnda harp borçları için bekle • nilen itilâfm hâsıl olmadtğt bu meselenîn Pawiş • t* patlak verme • »inden anlanh yor. Amerikap parlâmentom a zalarından büyuh ***• JJ*totdonâ3d ve M. Heriyo Vaçlngtonaa r&avo ne bir ekaeriyet harp neşredll«n nutuklannı söylerlerken borçlartmn itgan ve hatta tenkiri rek alacakh gerek*« borçlular içi , aleyhindedir. Fransamn geçen tak • faydalı olaeağı hiaai gitgide bâkhı »iti odememif olman bu muho^efeti olmaktadır. Meb'usan Meclisinin V.ebütbütün huvvetlendirmiştir. Tak mokrat lkferlerinden birisi dünya iktitin ödenmesmi iUizetm ettiğinden trsat kalkınmasının elde edilmeM iBaşvehâletten düşen M. Heryo an çin ecnebi borçlar meselesinin halli laçdan Vaaingtornta şimdi tediyat lâzım geldiğini söylemiştir. yapabileceğine ifaret etmiştir. Fakat Fransız gazeteleriniu mamculeyh memleketine avdetinde neşriyatı kabineyi kendi fikrinde bulmamış tır. Franta kabinesi ihtiyata riaye Paris 9 (A.A.) Matin gaze fen henüs kat'î karannı vermemiş tesi borçlar mesele»inden bab»edei«e de taksiti vermeğe taraftar ol rek diyor ki: madığını aarahatle anlatmıştır. Ba 15 birincikânun taksitinin öden yuzden Mittmr Romveltin Amerika mesinin Fransaya münakaşa götürparlâmentosuna tneram anlatmaat mez faydalar temin edeceği âşikârişi eoh müfkülletmiş olayer. dır. Fakat M. Daladier, bu noktai Borçlar meselesi hakkında dün ge nazann ehemmiyetini inkâr etmemekle len telgraflar »unlardır: beraber mezkur borçlar me^slesi Fransız kabinesinin içtimaı hakkında bir karar verdlgl takdir de vahim bir inkıta vukua gelece Parj» 9 (A.A.) Kabine, dün ğine ve böyle bir tehUkeye gldilmemekü içthnaının büyük bir kısmın», smin daha iyi olacağına isaret etborçlar meselesinin tetkikine haıretmiştir. Binaenaleyh bu meselede miçtir. M. Daladier, M. Paul Bon fevkalâde ihtiyatla hareket etmek cour •« M. Bonnet, bu meselenin M. lâzımdv. Heryonun Vasington seyahatinden sonra almıs olduğu vaziyetin muh telif tafhalan hakkında izaha»f ver • mislerdir. Her ne kadar »iyasî mehafilde bu müzakerelerin neticeleri hakkında tasrihatta bulunulmakta ise de dün akfam meclis koridorlannda hükumet erkânmm ekserinin, parlâ mento meselesinin shndiki vaziye tlndeki noktai nazannı değiştirme ge mütemayil olmadığından dolayı, tediyesi tehir edilmiş olan geçen 15 kânunuevvel taksitinin tediyesine taraftar olmacFığı temin olunmakta i di. Esasen hükumet, hiçbir karar Htihaz etmiş değildiır. Hükumet, gerek Vasingtondan ve gerek Londradan bu tediye meselesi evvelce oriaya atılmaksızın, Londra iktısat kon feransında borçlar meselesinin kat'î surette halli için yapılacak müza keratın ne gibi şerait altında baş hyacağı hakkında mütemmhn raa lumat ietiyecektir. Kabine, kat'î vaıiyetini îcap e den bütü» malumatı aldıktan aonra tesbit edecektir. Londra 9 (A.A.) M. Makdonalt Avam kamarasmda yaphgı beyan«tta dünya iktısat konferansmm bu kon • ferans bitmeden evvel borçlar meselesi ortadan kalkmadıkça tam bir mu vaffakiyetle neticelenmiyecegi hususunda Vasingtonda ileri sürülen fitdrlerle tngib'z hiikumetinin düfüncesi arasında tam bir birlik bulunuğunu biKrmiftir. M. Makdonalt beyanabna su suretle devam etmiştir. Harp borçlan meselesinin dünya iktısat konferanama havaleci hususu hiç bir vakitte derpiş edilmemiftir. Borçlara ait mâzakerelere devlet adamlan araunda ayni zamanda ve muvan yollarda devam edilmek lâzım gelir. Bu müzakerelerde görüfülecek ntevjto, borçlaruı devamk bir tesviye suretine bağlanması olmalıdv. 15 haziranfearihiaşılmaa >or bir mania olacaktor. Fakat her türlü imkân ve ihtimalleri büyük bir sükunla gozden geçvmek lâzımdır. Bu husueta kat't bir karar verilinciye kadar bu maniantn ortadan kalkmaamı imkânsaı kılacak derecede raüşkü'âa arttırabileeek her hangi bir seyin söylenmemesi ' ieap eder. NAL1NA MIH1NA Aman, duymasınlar, afaroz ederler! uhterem meslektaşun Refîk Ahmet Bey dün «Spor istemiyoruz» diye bir yazı yax mış. Arkadaşımız spor istemiyor, jim nastik istiyor, jimtastik şiirdir, diyor. Refik Ahmet Bey, bu yazıyı yazmadan evvel, mutlaka aziz dostum Selim Sım Beyle göriişmüş olacak. Çünku bn fikrin bir kısmı Selim Sım Bey fistadınuzındır. Selim Sım Bey, haklaı olarak «spordan evvel jimnastik» yapmak fikrindedir. Ustat nasıl alfabe öğrenmeden, kıraat okumadan edebiyat yapılamazsa jimnastik yapmadan da spor yapılamaz, der, fakat Refik Ahmet Bey gibi «spor istemiyoruz» demez. Selim Sım Bey kolaydan bşalıyarak güçe gitmek taraftandu. Üstadm jimnastik lehindeki fikrini, Refik Ahmet Bey, spor aleyhtarlığma çevirmiş göröyoruz. Bakmız, arkadaşımız ne diyor? <Neredey$e kıvrdıp bükülüvert cek sanılan incerik bacaklar, gene ince, naka bir gövde, lobut gibi kaIm, kıvrtm kıvrım etli, damarlan kabarmts kollar = Kürekçh Aziz arkadaşımm ömründe kürek çekmediğine, deniz yanşlanna gıtme • diğine ve hatta samdala bile binmedi ğine yemin ederim. Çünkü kürek kollan, baeaklan, göjh su, «ırtı aşağı yukan bütün vücudü kuvvetlendiren güsel bir spordur ve Rerik Ahmet B. dostumun tarif ettiği şekflde kurekçi olamaz. Bütün meşhur kürek şampiyonlanmız arasmda lobut kolhı, suka vücutlti bir tek kürekçi yoktur. Futboleular hakkmdaki kara, kuro, kahn bacakh, «ayıf vaeutHi tarifi de ancak çok kuçük yastanberi futbolden başka spor yapmıyanlann bir kısmma uyar, onlarm da hepskıe değil. Boksörlere aH tarifi de yaıdışhr. Boksörlerin dev gibi elli kfiçük bir insan olduğu umumiyetle kabul edilemez. Böy'<» olanian da vardır, dev gibi vü« cutlu ve orta elli olan!an da vardır. Hepsinin suratlan yumruk yemekten yamyassıdır, demiş olsaydı haklıydıf fakat bu da sıhhatle değil güzelllkle alâkadardv. Aziz meslektaşım, spor aleyhindeU düsüncelerini fıkrasmın sonunda söyle anlatıyor: «Demek istedjğim m *•' intanda ilk gençlik çağlart geçince çok deto hastahklar uyandıran spor, onu kendifine i* edinenler, o yiizden kazanmak ve geçinmek istiyenler içindir; gövdenin her yamnt birden yetistirip gmliştiren, gövde çizgilerine tatU bir uygmluk, olgunluk veren ve insant sağlamlaşttran jimnastikse herkes içindir.* Bu fıkranın da spora aH kısmı y»nhf, jimnastiğe at kısrrn doğrudur. Her işi olduğu gibi beden terbiyesinl de, sporu da ilmî ve fennî bir şekilde yapan Almanlara, Amerikalılara, lngilizlere, ttalyanlara, üâ... bütün milletlere bakmu, bepsi yalnız jimnastSc değil, spor da yapıyorlar, hem de ne spor! Alman milletinden, kadm erkek, 17 milyon kisi spor kulüpierine kayitlidir. Berlinde bir âli jimnastik mektebindea ba»ka bir de âli snor mektebi vardır. Refik Ahmet Bey, profeıyonel sporIa amatör sporu birbirine kanştırıyor. Medenf memleketlerde spor yapan milyonlarca genç arasında çok aıim bir ekseriyet amatör, küçük bir ekalliyet p rofesyoneldir. Amatör; eğlencesi, vücudü, zevki için spor yapar; para kazanmak için değil, şeref kazanmak için ter döker. Milletler spora kuvvetli ve sağlam nesiller yetiştirmek icin dört elle sanlnuslardır. Spor, şimdiki medeniyetin taptıgı dinlerden biridir. İlmî ve fennî bir şekilde spor yapa» rak kafalan kadar vücutlerini de celik gibi yetistiren milletler, aman, Refik Ahmet Beyin söylediklerini duymasınlar, çünkü aziz dostumuzu afaroz edei» ler. SAFA Meclis gelecek ay Başında tatil yapacak Ankara 9 (Teîefonla) Meclb gelecek haita cumarteai giinU bütçe müzakeresine başlıyaeaktır. Bütçe nıiisakeresinin gelecek hafta içinde ikmal edileceği zannolunmaktadır. Meclisin meveırt mühim bir iki kanun layihası da enciimenlerden »üratle çıktığı takdirde haziranm ilk haftasında tatil yapması kuvvetle muhtemeWir. Ankara 9 (Teîefonla) Tütün tnhUarı bütçesinde 20,000 liralık münakale icrası lâyihau ruznameye alınnvjstır. Meclisin persembe ruznamesind* Seyriaefainin he$abı kat'isi, hava yolları ve vergi karnesi layihası vardır. tur. Yanan hükumeti teşebbüsata geçiyor Atina 9 (Hususi) Hariciye Nezareti MakecTonya Bulgar komita cılan taraiından Yunan topraklan üzerine yapılan taarruzlar etraf ında malumat toplıyarak Sofyada yeni bir tesebbüste bulunacak ve Bulgar hiikumetini komitacılarm harekâtından dolayı mes'ul tutacaktır. Talebe Pansiyonları Pansiyon ücretleri yeni den tesbit edildi Ankara 9 (Teîefonla) Mektep lerde levlt talebe pansivonlan için a • Imaeak öcretler yeniden su suretle tes • bît edilmiatir: Adam 175, Ankara 275, Afyon 120, Ba'ıkesir 160, Bursa 160, Diyarbekir 160, Edirne 160, Erenkoy kn lisesi 225, Erenköy kız lisesi ilk kısun 200, tstanbul mektepleri 225, Enunzm 180, Galatasaray 300, Galatasarayn Hk kı sımlan 275, tzmir 225, Kastamonu 140, Kayseri 150, KırklareV 100, Niğde 130, Ordu 130, Rize 135. SiHfke 120, Konya 150, Stvat 140, Trabzon 150, 'Aksaray 120, CanakkaJe 120, Ettziz 150, Kütahya 120, Manisa 200, Yoz gat 120, Antalya 150, Gaziantep 180, Büedk 120, Çankm 120, Denizli 120, Erzincan 150, tsparta 150, Izmit 130, Kars 150, Sinop 120, Siirt 120, Şarkî Karabisar 150, Tekirdağ 100, Tokat 130, Zonguldak 150 Samtun 175, Çorum 130, MuğU 130 Kra. Yunan Bulgar Hududunda Komitacılarla yeniden çarpışmalar oldu Sel&nik 9 (A.A.) Resmen ha ber alındığına göre Yunan Bulgar hududunda Kilindir yakinlnde on bef komitacıdan mürekkep bir çete Yunan toprağtna girmistir. Hu« ıttakl tetlr kuvvetlerile vu • kua gelen mu«adeınede bir Yunanlı telef olmustur. Askerler komitaeılarıa takibine kuyulmuşlardır. Atina 9 (Husıut) Doyrandan Dahiliye Nezaretine ve fazetelere gelen telgraflara. göre Doyran ruıntakasında son sUtem silâh ve el bombalarile mücehhez kalabahk bir Bulgar çetesi gizlice Yunan toprağına girnjiştir. Çete ve budut karakohı arasında köylülerin Yunan neferlerlne iltihak etmesile hakikî ve kanlı bir muharebe seklini alan ve birçek »aat süren bîr musademe vuku bulmuştur. Yunanljlara gelen yardım müfrezeleri Bulgar komitacılanm sıkıstırdıgı için bunlar Bulgar toprağına kaçmağa mecbur olmuş Amerika ne diyecek? Vasington 9 (A.A.) Paıristen gelen ve Fransanm halihazırda ge çen kânunuevvelin on beşine art tak•itin tediyesine müteallik hattı ha reketi tadlle pek az mütemayil bulunduğuna dair olan haber bura resmî mehafilinin biraz caninı sıkmışhr. Amerikanın borçluların önümüzdeki 15 batkan taksitini ödeyecek lerini tatmin etmekte olduğu rea men bildirilmelctedir. Nimresmî o larak ise M. Rozveltin kongreden tam bic moratoryom bahşetmek için mezuniyet vermesini istemenin çok tehlikeli olaeağı fikrinde bulunduğu söylenmekted'ir. Amerikan Alman müza kereîeri başladı Vasington 9 (A.A.) Reichsban müdürü M. Schacht ile Almanyanm Amerika sefvi M. Lutber dünya ikhaat konferansı ruznamesi hakkında dün Amerika Hariciye Nazın M. Hull ve mü • tehassıslan ile müzakerelere başlamış lardır. Vasington 9 (A.A.) M. Schacht M. Hull Ue göriistügü strada Amerikanın gümüşü yeniden kıymetlendirmek için ssrfettnis o'dupu mesaiyi takdir etmekte olduğunu söylemiştir. Muma • ileyh, Amerikanın gümrük mütarekeu projesinde Almanvanuı müıaheretine güvenebileceğmi söylemistrr. Hariciye nezareti, Vertailles mua hedenaroesinin yeniden tetldki gibi si yaji meselelere pek o kadar ehemmiyet atfetmez gibi görünmüstür. Diğer taraftan M. Rozvelt, M. Schachte Almanyanm Cenevrede si silâhlann eksilti'm««r*i teshil ettiğini görmek arzusunda oldujunu soylemis< tir. zını tuttum; fakat müsaade etmedi, elini çekti: İyiyim, dedi, ateşim... pek... yok. Fakat bir kaç lâkırdı söyl«yinee göğsUnü öksürük sıkışıtırrnışb. llâ< cını verdik. Maamafih babam her zamankinden daha canlı görünü * yordu ve daha eahmetsiz l&f söylU * yordu. Sabahat dedi ki: Bi«i biraz Muhlisle yalnız bırak! Peki. Kadın çıkı. Babam bu sefer ihtiyatrî bîr ök sürükle sesini ayıkladı ve bana biraz uzunca şeyler söylemeğe hazırlandıürı kanaatini verdi. Son derece merak içinde yüzUne bakıyor ve arkaüstü yattığı icin yalnız profilini gBrüyordum. Gözlerini yana ve bana doğru çevirme den, kendi hizasındaki eşyaya bakarak, bir kere daha öksürdükien sonra, başladı t Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Müzakerat başlıyor mu? Nevyork 9 (A.A.) Nevyork Times gazetesinin Vasington muhabirine göre demokrat liderleri borçlar meselesinin müzakere için Rei sieumhura mahdut salâhiyetler ve rileceğini ve müşarünileyhin de 15 güne kadar bu müzakelerelere başhyacağını zannetmektedirler. Borçlarda cezri bir tadil yapılmasının geanlayınca, ikimiz birden koştuk. Babam, yatağm içinde doğrul mıya çabalıyordu. Sabahat telâşlı bir sesle: Ne istiyorsunuz, bey? diye sordu. Babamın yüzü ve gözlerinin beyazı kıpkırmızıydı. Beline kadar yorganı atmış, bir elini şilteye dayamış, yarım dön«rek vücudünü yukan almak istiyordu. Sabahat tekrar örtmeğe çalışa rak: Ne yapıyorsunuz, bey, olmaz, yatınız! dedi. Fakat babamm zayıflıyan vücvdünde bütün damarlar, marazî bir hade ile gerilmisti. Son derece inatcı olduğunu Sabahat te bildiği için, bu manzarayı gorünce nasihat kâr etmiyeceğini anladı ve ikimiz birden, hastanın arkasına yastıklar dayıyarak iyice doğruimasına ve oturmasına yardım ettik. Ben hararetinin derecesi hakkında bi r fikir edinmek için hemen nab Abone. şeraiti* Senelik Ald ayldc Üç aylık Bir aylık Türkive ^ Hariç ^ 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Milli tefrikamtz : 56 Hep Senin İçin! Munlis Bey! Dün gece ben burada ölüyordum, hasta idlm, çekmece düsünecek halde değüdim, beni rahat bırakmız diye yalvarı yordum, fenahklar geçiriyordum, cis dinlemiyordunuz, üsttime yürüyordunuz, hem nihayet kendi elim1* «ize çekmeceyi teslira etmedim roiT Fakat içinln boş olduğunu »e'ylemediniz! Halim mi varrfı? Bu odadan yukan çıkmağa baliniz vardı da bunu soylemeğe haKaîs yok miydi? Söyleseydiniz çık* raazdık. Hayır! Size mandırmak ko • lay mıydı? Siz gene çekmece diye lutturacaktmız. Adeta bunun delisi •raıustunus. Söı dinlemiyordunuz ki! Yazan: SERVER BEDt Fakat neticede gene çekme • cenin boş olduğunu görüp anlıya cak değil miydim? Gözünüzle görecek ve '>ana inanacaktmız! Peki ya babamm sözleri?.. «Alçak!» diylfi?.. Geçirdiğini» vicdan azabı?.. • Pek tabif. Hastanın odasında bunalmıştını. Zaten üstüme o £ena hal gelmeğe başlamıştı. Çekmeceyi sordu. Nöbeti olan hastaya ben her şeyi na»J anlatırım? Hasibenis hırsızlığını nasıl s8ylerim? Bunlan bir hastaya söylemek iyi şey midir? Babam Hasibenin bes lira çaldiğını bilmiyor mıydı? Hayır. O hırsız karıya iyilik ettim d « beye löylemfdim. * Fakat besle kargayı gözünü oysun. Bu gün bana yapmadığını bırakmadı. Peki... Affedersiniz... Bir şey daha soracağım... Fakat bütün ?üpheleri izale etmek için aoruyoeum. Gitgide adamakılh resmî olma • ğa başlamıştık. Buyunınuz! dedi. Babam size niçin itimat etmi yor? «Alçak» demesi reva mıdır? Benim de ona canım sıkıldı ya.. Belki de yanlış duymuştum. Fakat o kadar müteessir otdum ki gelip size anlatmakta tsrerîdüt et • medim. Riyakâr bir kadm olsay • dım size söyler miydim? Bu da doğmı. Hiç bir itiraz kal mıyor. Sabahat zemzemle yıkandı, çıktı. Artık o yeırden göke kadar baklıdır. Şimdi mesele şunlar: Has?be hırsız mı, Hicran namussuz mu? Tam bu sırada uzaklardan zayıf bir ses geldi: «Sabahat!» diye bağırıyor gibiydi. tkimiz birden kulaklarımızı kabarttık ve hastanın wsi olduğunu Qğluro... Hastalandıktan »on ra Allahtan bir dileğim vardı. Şayet öleceksem beni son dakikama kadar dili bağlı bırakmasın. Şöyle... Bu geceki gibi... Biraz hafifleyim de... îçimi dökeyim... Ondan sonra... Öleceksem öleyim... Kalacaksam... Kalayım. Ben bir şey söyliyecektirn, babam elini kaldırarak sözümü kesmek i»tedi ama dinlemedim ve dedim ki: Fakat baba, fazla konuşma, göğsün yorulur. Bırak!.. Söyliyeceğîm şeyler.. Belki... Hayatımdan daha mühim dir. Sen... Yalnız... Dinle! Bu... Kadm... Yok mu?.. Bu, Sabahat... Babam dikkatimi çoğaltan mana* h bir duruştan sonra devam etti: Oğlum... Bu... Bu Sabahat... Sağlam bir ayakkabı... Değil. Ben,.. Bunu anladım ama... Çok geç. Hastalıgımdan... İki... tki gün evvel. (Mabadi var)