CumKarîyeİ 1S1 Yazan: M. TURHAN Ali Şirnevayrnin Çağa tay şiirleri Günltik düşancelen Gazne'li Türk hükümdarlarm daha onuncu astrda açtıklan sakat bir yol, baska Türk saraylannca ve Selçuk oğullannca da makbul tutularak tran dili, tran edebiyah ve hatta tran tarihi Türk bilgiçler elile ihya olunup gidiyordu. Çağatayca, öz dile yapılan bu saygısızlığa karşı halkm edebî dili oldu ve bir kısun Türk saraylarında da seref ve kıymet buldu. Çagataycayı yükseltenlerden biri ve en mühimmi «Ali Şir Nevayi» dir. Bu zat, on altmcı asrm yüce bir simasıdır. türkçeye kıymetli eserler vermekle ik tifa etmetni», bu aziz dilin farisiden da. ha zengin oldugunu «Mühakemetüllu • gateyn» atlı kitabile mükemmelen isbat etmek gibi parlak bir hizmet te yapmıstır. Onun «Nefayisülmecalis» admı taşı . yan bir «Şairler mecmuası» vardır. Orada, vezir sıfatile kendisine yakmdan ve candan temas etmis olduğu « Sultan Hüseyin Baykara» nın su beyti için «en . nefs» tir, diyor. Ali Şir'in beğendiği bir sözii, o devrin sivesine örnek olarak alıyonız: Hattı nink târi tüşüptÜT lâ'K meygun üst ige llâ kim can riştesi bİT katrai hun üstige Ali Şir, bunun bir benzerina de yazıyor: Ey kadink tubâ vü eennet haddi gülgun üstige Görmadı devran senin deyh âyı gerdun üstige Bu iki beyitte arapça ve acemce ke . limelerin çokluğu göze çarpıyor. «tü şüp», «üstige» gibi çagatay »ivesindeki kelimeleri birim lehçeye çevirdiğimz gibi bu beyitlerm gene o asırda, yani Fa . tih Sultan Mehmet devrinde şiir yazan Osmanlı sairlerinin eserlerinden farkı kalmaz, bu farksızlığı anlamak için be • yitleri, gene manzum olarak çevirelim: Hattının târi düşüptÜT lâ'li meygun üstüne öyle kim can riştesi bir katrei hun üstüne Ey boyu tuba vü eennet haddi gülgun üstüne Görmedi devran senin tek ây, gerdun üstüne Gene bu devirlerde bir de Kapçak şjvesi vardır, onu da kısaca görmek fay . dalı oltr. c hosDatr Fransa ile Anlasılmazsa?. Diğer devletlere de umumî tarife tatbik edilecek 94 Üç buçuk aylık Ticarî muvazene İhracatm farkı ancak 2,5 milyon liradır Bu seneninflküç ayı zarftnda memleketimize 17.270.838 liralık ithalât yapılmış, buna mukabil 19.892.189 liraIık mal ihraç olunmuştur. Geçen senenin ilk üç ayı zarfında Hhalâtımız 16.795.124, ihracatımız 25.798.643 lira idi. Şu mukayese, ge çen senenin kânunusani, şubat ve mart aylannda ihracatımız lehine kaydolu nan 9 milyon küsur lira yerfne, bu sene ayni aylardaki fazlalığm 2.621.351 lira oldugunu göstermektedir. Bu azalıs kısmen ithalâtm geçen seneden fazla olması ve bilhassa ihracatın bir sene evvelki neticeye göıe 5 küsur milyon Iira tenakus etmis olmasmdan ileri gelmektedir. Harırlanan istatistik nisanın ( 1 5 ) ne kadar ithalâtımız 1.828.125 lira,flıracahmız ise bunun 50.273 lira eksiğile 1.777.fc52 lira olmuştur. Bu senenin üç ayına ait rakamlar bu son rakamlara kanşhnlmca, üç buçuk aylık ıthalâtın 19.098.963 ve ihracatm da 21.670.041 lira olduğu göriilür ki bu üç buçuk ayda ihracatımız ithalât tan 2.571 078 lira fazla olmuştur. ıtAinro Bu akşamki program Tercih ediniz: BUDAPEŞTE : 21,35 La TravUU (Terdl). STRASBURG ; 24,05 Le Trouvere (Verdl). BERLtN ; 20,10 Mosart'dan parsçalar. MtLANO : 23,05 Don Pasquale (Donizettt). 19 Nisan 1933 Cem için, en nefis kokular «Elen» in saçlarında, en parlak nagmeler onun dudaklarında idi! Fak&t dört ya.no. dolaatır dığı gözler, yalnız mum, a vize, resim, yaldız görüyordu, burnuna da kokulu bir »erinlik çarpı yordu. Görünüşte Elen yoktu ve gene görünüse bakıhrsa mabut rolü oynıyan fettan ktzı mabette bulmak hayli müxküldü. yanaşarak mabudun gizlenebilecegi bir oyuk, bir kovuk bulmıya çalıs maktan geri kalamamıstı. Şu kadar ki bu son arayışta asabî ve hiddetli idi. Mihrabı adeta yumrukluyordu, resimleri koparacak gibi davranıyordu. Bu hiddetli hamlelerle dönüp dolaşıp gene gümüs haçın önüne gelCem, her hangi bir adamın bu ki misti. Onu da bir daha gözden geçirdikten sonra çıkacaktı, Elen'e si lise içinde nerelere saklanabilece temler savuracaktı. ğini anlamak için dikkatini ziyade lestirdi. Esikten mihraba kadar her İste bu fikirle haça son bir bakış bıraktığı sırada ağzı açık kahverdi, tarafı ayrı ayrı gözden geçirmeğe gözleri sevinçle saşkınlığin yarattığı basladı. Yaşarken yüzlerine tükü tuhaf bir bulantıya kapıldı. Çünkii rülmüs, ayaklanna zincir vurulmus, gümüs haç, gümüs bir kadın olmuşipe çekilmi* veya atese atılmış iken tu! ölümlerinden sonra «aziz» payesile Evet! Elen, o büyük haça tenini kıytnetlendirilmiş olan dişili, erkekli germişti, salibin gümüs rengini kenbir çok insanlann resimleri kilise dudi rengindeki beyazlıkla örtmüştü, varıni kaplamıştı. Cem, bütün bu reakıllar alan bir ilâhe gibi gülümsüsimlerin önünde durdu, oynayıp oy~ yordu. Cem, bu zarif tecelliyi, sevinnamadıklarını, arkalarmda bir kapı cin ve saskınhğın en yüksek derecebulunup bulunmadığını keşfe uğraştı. Hiç bir iz bulamadı. Sıralann yan leri içinde bir müddet seyrettikten sonra kostu, her dinde kutsî sayılalarını, altlannı arastırdı. Süpheli bir bilecek olan bu bambaska haçın öyer görmedi. Mihrap ta, ona kapah nünde kollannı kavuşturdu: görünmedi. Kilise, bu kiiçük, fakat Oh, Elen, dedi, Isa'yı imrendîzarif mabet, canlı bir mabudu sak riyorsun. O, böyle bir çarmıha gerilıyarak gizli köselerden mahrum gileceğini bilse tekrar dünyaya ge biydi. lirdü. Elen'i mutlaka bulmak Utiyera Ve müteakıben kızm ellerini tuttu. Cem, dönüp dolasıp bir köşeye ko Lâkin ilâhlara çarmıh yakısmınulmuş olan kümüş bir haçm önünde yor. Sen oradan in ki benkn de yüduruyordu. Bu haç, tam bir adam reğimin halecanı dinsin! büvüklüğünde idi, som gümüşten yapıldıği için de gayet kıymetli idi [•]. Kız, gümüşten sızan bir nur kü Lâkin iki duvarın birlesme noktasma mesi gibi o iri haçtan ayrıldı, kilisekonulduğu icin oradaki zaviyenin nin ortasına doğru yürüdü. Eli Cem'in birlesmesini kapıyordu. Cem, haçın elinde idi ve bu birlesen ellerde sebüyüklüğüne rağmen duvarda bir visen iki gencin bütün coşkunlukla delik bulunmadığını apaçık görü n alevleniyordu. yordu, bu sebeple de Elen'in kilise Elen, bu mabude rolüne, en tabiî içinde buluntnadığma artık kanaat kostümile çıkmıstı. Köpüklere bürügetirmiş bulunuyordu. nerek denizden çıkan Venüs, ona nisBu, onun canını sıkan bir seydi. betle daha örtülü sayılabilirdi. Cem, Kızi bulamamak, beceriksizlikti, bu hafifliği de hos gördü. Erkek kıkendini utandıracak bir muvaffa yafetine giren tren'i vaktile nasıl bekiyetsizlikti. Ayni zamanda, kıvrl genmi* ise efsanevî hüdaları taklit ecımlan henüz çıhrdıyan iç atesinâ, den bu fettan sevgilinin su kıyafetini onu bulmaklaajft)llendireceğini ümît de o kadar beğendi, tam mihrabın ettiği için bu muvaffakiyetsizlikien önünde diz çökerek inledi: baska suretle de muztarip oluyordu. Mabutlar, her seyi bilrrîer. Sen Gerçi kızm kDisede bulunmaması ihde yüregimi gör, dileğimi anla! timali vardı. Lâkin Cetn, Elen'in ver• •• diei sözde duracağına emin olduğu Cem, yrllar ve yıllar geçse Sasonaj için o ihtunali hatırma bile getir satosundan ayrılmayı hatırma ge * miyordu, kızgın ve kırgın kubbeye, tirmiyecekti. Çünkü Elen ona her avizelere, mihraba, resimlere, gü şeyi unutturtnustu. Yerinde ay olup müs haca bakarak sevgiltsini ara " gecesine ısık veriyordu, yerinde gün makta devam ediyordu. olup ruhunu ısıfayordu. En nefis koDakikalarca süren bu beyhude aku onun saçlarında, en parlak nağrayış, onun sinirlerini bozmustu, demeler onun dudaklarında idi. Şiir, rin bir kırılış içinde geri dönmeğe raks, kahkaha ve her şey Elen'de hazırlanıyordu. Fakat son bir ümitle vardı. Gökün veremediği, bahçelerin gene mihraba, resimlere, sıralara tattıramıyacağı, sarabm dogurama[*] SaaonaJ satosunu blzzat görmfis olan dığı, musikmin doyuramadığı şiiri, «Vakıatı Cem> sahlbi eserlnde ba haç. ıtri, nef'eyi, heyecanı Elen bakışîle, tan şu şekilde bahsediyor: «Kllisesinde gülüsile, öpüsüe, konususüe bol bol adam miktan halis ham gumusten mu Cem'e sunuyordu. sanna bir sanem vardı. Sahlfe: 14» (Mdbadi var) Fransız'lar, 29 ağustos 9 2 9 da Turkiye ile Fransa arasında aktedilen ticaret mukavelesmin feshini talep ve sart olduğu üzere 6 ay evvelden ih • İSTANBULt bar etmişlerdi. Fransız'lar bu ihban 18 saz (Muzaffer Bey) 18,45 or . subat 9 3 3 te yaphklanna göre, mu • ketara konseri 20 saz: (Hamiyet Hakavele 13 eylul 933 te kaHonış olacakntm) 20,45 saz: (Mahmure Hannn) . tır. Eğer o zamana kadar Fransız'larla 21,30 tekrar orkestra konseri ve ajans, yeni bir mukavele yapılmazsa diğer devborsa haberleri, doğru saat. letlere de umumî tarifenin tatbiki lâANKARA: zım gelecektir. Bunun da sebebi şodur: 12,30 Ankarapalas'tan naktl (orkes13 eylulden itibaren, Fransız'lara en rra 18 Riyaseticumhur Filarmonik orziyade mazhan müsaade devlet mua • kestrası: melesi ve ahdî tenzüâta müstenk tarife 1 Bellini: (Quverture Norma). kalkmış olacaktar. Ticaret muahedesi 2 Puccmi (Fantaisie La Boheme)' yapmış olduğumuz diğer devletlere 3 Orkestra refakatinde keman Fransız'larla aktedilen mukavele esa» • konseri (Ekrem Zeki Bey) lan dahilinde en ziyade mazhan mu 18,40 gramofon plâklan . 19,15 danb saade devlet muamelesi yapümakta olmusikisi 20,10 ajans haberleri ve hava duğundan, hususî tarife kalkmca, o devraporu. letlere de sakıt listedeki tenzilât yerine BERLtN: asgari tarifenin tatbiki lâzım gelecek • 20,10 Morart'dan parçalar 20,35 tir. Bizde asgari tarife olmadığından uknaat . 21,05 muhtelif porgram 22,0Î murrî tarife tatbik olunacakhr. Bu nokMax Von Schillings'in eserlerinden konta simdiden alâkadarlara tamim oran • ser 23,10 komedi 24,10 havadisler muştur. ve dans musiknL J Antrepo ücretleri ihtilâfı IIIMIIIIIIIIIIIIIIiniliniltnilllMIIIIIIIIIIIIMIIIIIIlMIIMIIIUIIIMMIIMIIMinil Rıhtım sirketinin transit antrepo ücretlerinde yüzde 25 tenzilât yapmağa razı olduğu ve bu teklif kabul edildiği takdirde mukavelesiz geçen müddet için tazminat istemiyeceği, dün Ticaret Odası tarafından halı cılara bildirilmistir. Halıcılar kendi aralarında toplanarak bu teklif ü zerinde konusacaklar ve cumartesi günU son kararlannı vertnek üzere Ticaret Odasında içtima edecekler dir. Hahcılarla Rıhtım sirketi bu sefer de uyusamazlarsa, meselenin ikinci safhası, yani ayn bir antrepo inşası görüsülecek ve netice tktısat Vekâ letine bildirilecektir. VİYANA : 19,10 konser . 20.10 sıhhî nasîKat ler 20,35 muhtelif musahabeler 21,33 tefrika 22,05 askerî marşlar . 23,05 tiyarro 24,20 havadisler 24,45 dans musikisi. BUDAPEŞTE t 20,35 konser 21,05 musahabe 21,35 (La Traviata) Verdi'nin 4 perdelik operası perde aralannda: havadisler ve tsigan orkestrası . 1 , 1 5 almanca brr musahabe. BÜKREŞ: 22,05 konser 22,50 piyano iie Romen musikisi 23,20 viyoionsel solo • 23,50 havadisler 24,05 hafif musiki parçalan. VARŞOVA 18,05 plâklar 20,30 hafif tonser 21,05 muhtelif program 21.35 edebt tefrika 22.05 cazbant 23,10 konser» 24,20 gramofon plâklan 1,05 dans musikisi. PRAG : 18,15 radyo orkestrası tarafmdan konser 19.15 Mor. Ostrava'dan: (Maı yonet tiyatrosu) 21,30 Brno'dan: ( o ı kestra kons«Tİ) 22,25 gene Brno'dan (üç perdeHk bir piyes) 24,05 hava d»ler. ROMAt 19,35 radyo orkestrasî 21,25 Kavâdisler 22,05 gTamofon plâklan 23,05 Milâno'dan: (Don Pasquale) Donizet • ti'nin operası. BELGRAT» 20,35 h«lk sarkılari 21,15 trio konseri 21,45 tiyatro . 22,25 konferans23,15 havadisler ve tsigan musikisi. Ziraât Bankasi Merkez müdirıyeti Fenerbahçe eşya piydngosu hakkında şua batına bir tamirn göndermiş ve nihayetini şöyle bit'rmiştirt Fenerbahçeyi Sevenlere Madde 15 Bu işin banka hizmetlerinden ziyade bir memleket vazifesi olduğu ve hasilâtın yüksek gayeler uğrunda sarfedileceği düşünülerek gönderilen biletle rin satılmasının teminine çalışılması rica olunur. Bugünden itibaren Ziraat Bankasının her şubesinde satılacak biletlerc tesadüf edecek ikratniyeler de gene ayni şubeler vasitasile sahiplerine gönderilecektir. •MHMH^^^BHHH (18 27) Arayışlar üzerinde duruş: «Acaba» kelimesine «fasacak» diyenler, sasdacak kadar çok. Malum olduğu üzere bu kelimenm acemce karsdıgı «âya» dır, edattv, süphe ve tereddüt ifade eder. Tereddütte ise hayret yok . tur. Bu sebeple o kelimeyi acep ve acip fle bir tutmak doğru değüdir. Biz, acaba içm «öyle mi, böyle mi» diyenlerin de yanddddarmı zannederek o kelimeye «yoksa» nın karsılık olabileceğini sanıyoruz. Misafir geldi mi acaba, o da geldi mi acaba, denildiği gibi «misafir geldi mi yoksa, o da geldi mi yoksa?» deni . lebileceğine elbette şüphe edilemez» DUNYANIN Bu bahtiyar adam S O N ERK E 6 i RAOUL ROULIEN dirve Dünyanın bütün kadınlan ayaklanna kapanan ve onlardan birisini tezviç etmek istiyen bir erkeğin macer.ilarını musavverdir. DÜNYANIN SON ERKE6I lspanyolca sözlü ve şarkib filmin emsalsiz mümessilidir. Yeni karşılıklar ••* Yarın akşam: A R T i S T i K sinemasında llâveten: FOX JURNAL • • • (2193) Nöşatel Darülfünunlularının müsameresi Liste: 28 HABÎT: tnls, HACİM: Bir şeyln büyuklüğü, boşluğu, HAİL: Engel, araya ıçiren, HAİZ: Varlıklı, değerll, HAMİ: Saklıyan, gözllyen, HAPİS: Tutsak, HARÇ: Bozma, HASAR: İtirmek HASLET: Huy, HASTA: Sayrulu, HAZAN: Güz, HAZINE: Akçe dolabı, HAVÎ: Toplamış, kaplıyan. Üsküdar 17 lncl mektep muallimleri HABİT . HAPT: Mat etmek, HACİM HACM: Boşluk, kaplanan yer, büyüklük, HAİL Hayuletten: Engel, HAİZ: Kazanmak, HAMİ . Himayeden: Koruyan, arka, HAPIS HAPS: Kapama, HARÇ: Kıtık, bozma, HASAR: Ziyan, HASLET: Yaradüış, HASIM HASM: Kötülük eden, HASTA: Sağlıksız, HAZAN: Güz, HAZI. NE: Korulunan yer, kasa, HAVİ: İçlne alan. Üsküdar 46 ıncı mektep muallimleri *•• HAPT: Mat olma, susturma, HACİM: Büyüklük, HAİL: Engel, HAİZ: Olan, HAMİ: Koruyan, elinden tutan, HAPS: Kapamak, tıkmak, HARÇ: Elden çıkarma, katgı, HASAR: Ziyan, HASLET: Yaradüış, HASTA: Sağlıksız, sayru, HAZAN: Güz, yaprak dökümü, HAZİNE: Biriken yer, HA. Vİ: Içine alan. Üsküdar 24 üncü mektep muallimleri • •* Bu F İ R M İ N GEMiER'nin İSİMSİZ ADAM Temsil ettiği Programa ilâve: Paramount sesli ve sözlü dünya havadisleri Balzak'ın (Le Colonel Chabert) ismindeki meşhur romanından alınmış ve yüksek artlst ELHAMRA'da Budapeşte beynelmilel panayırı 6 15 mayıs 1933 Alıeı ve satıcılar için fevkalâde kolayhk Panayîrîn devamı müddetince yapı • la^ kolaylıklar netkesi olarak ecnebiler «Pengo marchandiss» matluplanm ban îhracat emtiası almak için krJhuıabılirler. Panayrm dahüi serbest gümrük an . treposn kibar edSmistir. Macar devlet demiryollan panaynr • dan satın alınacak esya için muayyen günlerde yüzde on nisbetmde bir ten • züât kabul etmişlerdir. Alınan esyayı depo etmek içm kolayhk Radyo He istihbarat teskilâta Panayır münasebetiie mal teshir e • denler alıcJara bir çok hususta tenzi • lât yapacaklardır. Daha bir çok kolaylıklar vardır ki ar. zu edildiği takdirde panayır idaresi bunlar hakkında mufassal malumat verir. Her türlü tafsüât ve panayır şehadetnameleri için ecnebi memleketlerde Macar sefaret ve konsoloshanelerSe seyahat acentalanna müracaat (2187) Şehrimîzde bulunan Nöşatel Darülfiinunn talebeleri dün Galatasa ray lisesinde bir müsamere vermiçlerdir. Temail çok muvaffakiyetli olmus, rollerde ve makiyajda çok muvaffak olan talebe hararetle alkışlanmıstir. Resmimiz temsil verenleri göstermektedir. Fevkalâde eğlenceli, güzel musikili bir operet fifmi görmek istiyenler Bu akşamdan itibaren MADAM MARİNETTE Yen' yazlık şapka kolleksiyonunu 19 nisan çarsamba güniinden itibaren teshir» başhvacaeından muhterem muş • terilerinî davet eyler. ( 2 0 9 3 ) MODA 26 Nisan çarsamba akşamı saat 21,30 ta Fransız Tiyatrosunda morekkep Milîî 120 Iriştden Romanya muganniye heyeti tarafından bir konser verüecektir. Program tiyatro gisesine talik edil miştir. lîeyoğlu sınemalannın rrknrunu kıran REKOR! REKOR! Dikkat!!! şehrimizde ve macerala • rını yarın akşamdan itibaren KARIM BENi ALDATIRSA tilmidir son günlcridir. istical ediniz. (2203) ı ARSEN LÜPEN takip edebilirsiniz. Kibar hırstz ŞIK SiNEMASINDA ASRI SiNEMADA ^^••MHMMB ( 1 2 . 29) HABİT: Susturmak, sözü ağıza tıkmak, körlemeye gitmek, HACİM: Tutamak, kav. ram, gövde, HAİL: Türkleşen: Siper, engel, HAİZ: Edinen, bulunduran, tutan, taşıyan, HAMİ: Kollayıcı. koruyan, sıgıyan, HAPİS: Kapamak, kapalı tutmak, HARÇ: Bu söz olduğu gibi Türkleşmiştir, buna karsılıi bulmak benim harcım değildir, her elinl cebine sokan bunu har. cıyor, hele yapıcılarla terzileün elinden harcanan harcm sayjsını ancak tann bilir. HASAR: Ketlik, sakatlık, eksiklik, yıkıntı, HASLET: Olgu, yararlı olgu, yaramaz olgu, huy, HASIM: Kavgalı, scrgulu, düsman, HASTA: Sayru, veran, hasta, HAZAN: Güz, yaprak dökümü, HAZİNE: Para yatagı, HAVİ: Bulunduran, içine alan. Saray Tekirdağ: 13/4/933 Malkoçoğlu Sadık 1 KIZA 2 BABA FRANÇOISE ROZAY ve KOVVAL'i ilâve: Kscrini yaratan koşup SiNEMASINA Üsküdar Hâle sinemasında Kerim Racanın oğlu seyretmelidir (2186) Programa Paramount dünya havadisleri Roman Navaro tiâveten Dünya havadisleri Gelecek filim Kanm beni aldatırsa • Bu akşam saat 9,45 te Taksim'de U R K ZABİT iki P A UL saat SİNEMASINDA güldüren Neşe, müsiki, şârkı ilâveten: Radyo dunya havadisleri. Telefon: 40690 HÖRBİ6ER kahkahalarla (Sabık Majik) NAMZETLERi KEYFEDİYOR CLAİRE komedi. Mümessilleri • ROMMER (2188)