?8 Şufcat 1°33 Çorlu'nun Eski bağları îhya ediliyor İstilâların tarla yapliğı yerlerde çalışılıyor Çorlu (Hosusî) Çorlu'da bu sene kış diğer senelere nlsbetle hafif geçmiş ue de meşhur olan soğuklarım gene yap mıstır. Odon ve kömürun ucuzhığu kışın tesîrini pek hissettirmemiştir. Kışlık zer'iyat mevsîminde havalann müsaade kâr ohnası hasebile 932 senesine naza* ran 933 kıslık zer'iyah bir mislî fazla olmustur. Yazlık zerMyata da baslan • mıştır. Çorlu'da cflıan piyasalarmda birinciiiği kazanan seyrek (yani bu mevsimde ekilen keten tohumu) ve bilhassa kuşyemi zer'iyahna fazla ehemmiyet verilmektedir. Zürra hali hanr vaziyetinden pek memnundur. Eski efeler yurdu Ödemiş bambaşka bir yer oldu Rize'nin biiyük derdi Portakalın 1,000 tanesi 67 liraya satılıyor hazin neticeye sebep port&kalcıların yaptıkları hatalardır Rize (Hususî) Rize'de sıhhı vaziyet umumiyetle iyidir. Sari hastalıklar yok denecek kadar azdır. Bunlardan en ziyade görülenleri karahumma (tifo), kuşpalazı (difteri) ve kızamık olup her birinden senevî musap ad«di, çok şükür, on bes, yirmiyi geçmez. Sıtma her vakit görülür, lâkin İstilâî şekilde değildir. Hatta ikltmin portakal, pirinç, çay yetistirecek derecede muterfil olması »ebebile kışın dahi sîvri ainekleri öldürecek kadar şiddetli soğuk görülmediğinden sıtma vukuatına bu mevsimde de rasgelini yor. Frengi, belsoğukluğu gibi zührevî hastalıklar yoktur, denilebilir. Çünkü Rize'de fuhuş bannamaz. Rize'de en çok görülen hastahk barsak hastalıklandır. Bundan muztarip olnnyan kimse yoktur. Bu çokluga sebep şudur: Barsak, kurt ve solucanlarının sular, sebzeler vasıtasile insandan insana kolaylıkla geçmesi. Sıhhat Vekâleti, mes'elemn ehemmiyetini nazan Hibara alarak, tıp fakültesi saıbık bakteriyoloji şefi doktor Ziya Beyin riyasetinde gönderdiği tobbî bir heyet vasıtasile 929 senesindenberi bu hastalıkla mücadeleye başiamışıtır. Bu mücadele neticesinde bir çok hayatlar kurtarılmıstır. Mücadele heyeti ahalinin tariaJara insan gübresi dökmemesî emrini vermiftir. Fakat halk; ba^ka gübre bulamamakta, binnetice mahsui yetiştirememektedir. Ziraat Bankasının bu işe ön ayak olması ve Rize'ye sun'î gübre temin etme• lizım geldiği söylenmektedîr. i Her köyde mektep var, her delikanlı Bu iş ve güç sahibi, kıyafetler bile değişti Çorlu bağlart ihya ediliyor Evvelce pek maruf olan Çorlu bağ ve fidanlıklan istilâlar dolayuile tarla 1 h» ine kalbo1undu£imd*n b*pci1ığın yeniden ihyasi irm dört bm dönüm arazJnin bağ ve fidanlık yanılmasma te • sebbus edflmis ve bu sene icin halka bin dönümlük arazi tevzi olunmustur. Spor hayatt Çorlu gençliği her sahada olduğu gibî spor sahasında da hummalı birfaaliyetle çalısmaktadır. Yeniden gayet muntazam bir futbol sahası yapılmışhr. veHttfrOen bir portatial baJtçtü büs eden mutlaka bir veya bir kaç noktada hata ediyor, noksan yapı • yor demektir. Bizim Rize'Ii porta • kalcılartmız da yapmakta olduklan hatalar yüzünden mallarını değer fiatla ve kâfi bir miktarda satamı yorlar. Bu hatalar föyle tesbit edilebiltr: 1 Bir satış kooperatıf i yapa " rak bir elden mal satamamak!.. Halkanız eibirligile çalışmanın men faatini takdir edemiyor. Etse bile biribirine itimat gösteremiyor. Bu yüzden satış zaman^ geünce, arz •• talep kanunu biç nazan dikkate alınmıyarak, herkes malını piyataya doküyor. Bu suretle mahdut ahcaya mukabil müteaddit satıcı bulunuyor. ve tabiatile fiat düşüyor. 2 Halk zengin olmadığından biran evvel paraya kavusmak için meyvalarını kemale ermeden koparryor. Bu portakallar tabiî eksi oluyor ve rağbet bulamıyor. Halbuki dallarında Iâyıkile olmağa bırakı larla pek nef îs yetişiyor. Erken koparmanın bir sebebi de eğer kış fazla olursa meyvaların donarak mahvolması endişesidir. Nitekim geçen sene vilâyet vaktinden evvel koparılmasını menetmişti. Fakat kışın nisbeten fazla soğuk geçmesi maksadı Iâyıkile temin ede* memiştir. 3 Nakil parasının fazlalığı. tşittiğime göre Dörtyol portakallannm tonu evvelce sekiz liraya nakloIunurken bu para geçen sene üç liraya, bu sene daha az bir miktara indirilmistir. Seyrisefainin duren dis müdüründen bura ticaretine de yardmda bulunması temenni olunmaktadır. 4 Sair yerlerimisde de olduğu gibi arobalaja Iâyıkile ehemmiyet verilmemesi. 5 Bir kı*ım satıcıların porta kal samhklarında irilerin arasına ufaklarnu kanstırması ve hile yapması. Her satıcı şunu iyiden iyiye bihnelidir ki kazanmak için müşteriye kazandırmak lâzundır. 6 Buhran sebebile alıs kabi liyetmin umumî olarak azalması. /. FERtT Çorlu mektepleri Çorlu'da mevcut iki ük mektep îhtiyaca kâfi gelmediğinden yeniden bir mektep daha açılacaği baber almmıştır. Bundan maada Çorlu'nun içtimaî vaziyeti ve nüfusunun kesafeti nazari dikkate alınarak bir orta mektep kü • şadma karar verîldiği de o^renilmistir. Hatta ştmdiden isticar ediimek nrere munasnr trfr bina bnlunmoş ve bu bînanın fotoğraf ve krokfleri Vekâtete gonderilmiştir. Fİkret Karagöz'e mezar Rami Bey Bursa'ya gitti, itirazlara cevap veriyor Bursa (Hususî) Burtya bir davası içın gelen tstanbul Şehremaneti avukatı M. Rami Bey aynı zamanda Karagöz'ün mezarına ait tetkikat yapmış ve gazetecilere demîstir ki: c Karagöz'ün yaşamış bir şahsiyet olduğuna dair tarihte bir kayit buldum. Bunu doktor Osman Şevki Beye de göstereceğim. Bana okumak tavsiye edeceğine kendisi tetkflcat yapıp tarihteki bu kaydi görseydi.. Mezar taşlarını yaptırı yorum. Resmi küsadına gerek gazetecileri gerekse dostuıtı Osman Şevki Beyi de çağıracağım. Ben bir hayır isliyeyim de isterse doktor bey bu tasları yıksm veya kırsın... Ben deryadil bir adamım. Yapılan bir »eyi yıkanlara asla kızmam...» Odemif ana Izmir (Hususî) Izmir vilâyetinin ' en güzel kazalanndan biri ödemiş'tir. Vaktüe bu kazanın adı anıldığı vakit , habra, kısa donlu, silâhlıkb, çetin ba • kıslı, efeler gelirdi. Hakikaten de öyle idi. ödemiş köylerinden hangisine gi dilse mutlaka, süslü zeybek elbiselerini giymiş işsiz bir çok delikanlılarla karşılaşırdınız. Bunlann arasmda gümüş ve altınla işlenmis martm veya mav • zerlerini muhafaza edenlere, taşıyan • lara da tesadüf olunurdu. Bugün manzara tamamen değişmiş tn". Burada artık, kısa donlu, silâhlı kimselere tesadüf edilmiyor. Her köy de bir mektep var. o eski işsiz delikanhlar, tarlalarda, bağlarda çalısıyor. ö demis'te maarif çok dikkate şayan bir ilerleme vaziyeti yaşıyor. Sekiz sene lik fevkalâde gayret ve himmetlerin mahsulu olan mektepler bir vilâyet kadar geniş olan ödemiş'in ihtiyaçlanna cevap verecek miktara varmıştır. ö • demiş'in, ve köylerinin en güzel binalan mutlaka mekteplerdir. Bu mek teplere devam eden yavrularm yetiş me biçimleri gönüllere pek kuvvetli ümitler vermektedir. ödemiş'te bil hassa bir ana mektebi vardır ki bun dan gtpta ile bahsetmemek mümkün olamaz. Bir çok vilâyetlerde, hatta IzrruVde bile misli olmıyan bu mektebin ödemiş'teki feyizli mesaisi bir çok şehirlerimize ömek olsa yeridir. Mektep hususidir. tzmir meclisi umumisi ödemiş azası kıymetl arkadaşımız avukat Ek • rem Bey ve arkadaslan tarafından ve valimizle maarif müdürümüzün husu sî kollamasile vücut bulmustur. Pek kıymetli iki mürebbi muallim hanımın ihthnamile, ödemiş'in mini mini yav • rulanna en samimî bir ana kucağı hararetini yasatmaktadır. Mektebin hususî bir otübüsu var dır. Bu otübüs sabah saat sekizde mektebin mini mini talebesini evlerinden toplar. Mekteplerme getirir. Yavrular mürebbilerinin hakikaten bir anne gökişiyi yaralamıştır. Şoföır Ali Ef. aldığı bıçak yara sından yarım saat ve Ali pehlivan da iiç saat sonra ölmüşlerdir. meKteVt ve mektep dahîlinde almmif resimter yıkarlar. Dolaplarmın baslanna koşaılar. Saçlanm tarar, suuflanna oyuncaklannm yanlarma girerler. Ve akşama kadar programlarmm geri kalan kısımlannı ikmal ederler. Nihayet hususî otobüslerile evlerine dönerler... Bu yavrularm babalarını ve analannı tebrik etmemek, hele ödemiş'te bu kadar yüksek bir eser yasatanlan îhtiramla anmamak elden gebnez. Memleketin hemen her yerinde bu bicim mektep lere olan ihtiyaç zannederim ki ilk mekteplerin fevkindeki yüksek mek • tepler ihtiyacından daha kuvvetlidir. Bunu takdir için bu mekteplerin birinde bulunmak ve aile ocagmdaki, çocuk balamile, buradaki bakımı mukayese etmek kâfi gelir... Terbiye mes'ele • sinde ilk tahsil çağma takaddüm eden yaşlardaki çocuklara, gösterilecek is ' tikametle beraber yapdacak telkinle • rin hayat için doguracağı neticeler çok dikkatle göz önüne alınmak lâzundır. Hususile bizim ailelerin ekserisi çocuk bakımı ve yetiştirilmesi için muayyen bir malumat ve programa malik değillerdir. Çocuklarmuz gayrimuayyen bir hayat irinde kendi kendilerine büyürler... tzmir'de de bu son sene zarfında ana mektepleri, yahut ana kucaklan için ciddî bir faaliyet başlamışbr. Bazı güzide muallimlerimiz tzmir'in muh telif yerlerfnde ana kucaklan açmak ve bu noktadan da, memlekete hayırlı hizmetlerde bulunmak emelile bir ano nim şirket tesis eylemişlerdir. Izmir vilâyeti meclisi umumisinin hususî vilâyet bütçesinden bu şirkete yardımlarda bulunması beklenmektedir. Şirket şim • dilik ihzarî mahiyette nafi tesebbüs • lere girişmiştir. ödemiş'te bir orta mektep vardır. Burada orta mektep ihtiyacı kuvvetli idi. Mektep geçen sene açıldı. Bu yıl Maarif Vekâletinin bu mektebe daha ziyade ehemmiyet vereceğmi tabiî görmek lâzun geliyor. Çünkü ilk mektepleri her yıl ikmal eden bmlerce çocuktan orta tahsil görmek arzusunda bulunanlan tatmin edecek başka bir mektep yoktur. zünden daha şefik, daha dikkatü olan nazarlan altında dolaplannın önlerine giderler. Mini mini pardesülerini, başIıklannı çıkanp dolaplanna asarlar. Taraklannı alır, saçlanm tarayıp dü zeltirler ve sımflanna girerler. Yerle • rini isgal ederler. Mürebbileri gelir. Kendilerini selâmlar, onlar da mukabele ederler. Mürebbi piyano başına otu • rur. Hep beraber bir iki vatan şarkuı okurlar. Ve sonra verilen işaret üze • rine, bahçeye koşuşurlar, Kendilerine göre tanzim edilen bahçede güKişerek oyuna koyulurlar. öteye beriye yer leştirilmis, muhtelif oyuncaklarla meşgul olurlar... Oyun zamanı bitince muallimlerinin peşinde sımflanna dönerler. Biraz mızıka, bir müddet terbiye oyuncaklarile oynarlar. Artık yemek vakti gelmistir. Muallim vaktin gel diginden kendilerini haberdar eder. Sımftan gülüşerek çıkarlar. Yemek salonuna dolarlar. Buradaki manzara hakikaten ve insanı süriirla, zevkle dolduracak mahiyettedir. Ortada ye • mek sırasile mini mini sandalyelerden baska bir sey yoktur. Sofrantn bütün teferruatı muhtelif dolaplardadır. Her yavrunun sofra hazırlamakta bir vazifesi vardır. Kimi su bardaklannı, kimi peçeteleri, kimi kaşık ve çatallan, kimi ekmek dilimlerini, kimi meyva ve yemek tabaklannt dolaplanndan ahp sofraya taşımakla mesgul olur. Bir kaç dakika içinde miniminiler, kendi sof ralannı çok muntazam bir şekilde hazırlarlar. Her yavru muayyen olan yerini işgal eder. Ahçı hanım yemekleri tasır. Her yavru itina ile yemeğini alır. Hepsi o kadar güzel, o kadar temiz yemek yer ki insan bu minimimleri btt yümüş te küçülmüş zanneder. Yemek bitince, hep beraber sofradan kalkan miniminiler, ellerini, agızlannj güzelce yıkarlar. Bir müddet dolasırar. Sonra koşuşarak istirahat salonuna girerler. Her yavru kendine mahsus şezlonga uzanır. Küçücük örtüsünü üzerine çeker. Artık salonda defin bir sükut hüküm sürer. Bütün yavrular öğle uykusuna dalarlar. Bu hakikî istirahat müddeti bitince kalkarlar. Temiz su ile yüzlerinl Portakal mes'elesi Halen Rize'yi en ziyade alâka landıran mes'ele, portakal sahşı mes'elesidtr. Çünkü portakal ve mand'alina, vilâyetin bir kaç kaleme inhisar eden varidat membalarından birisidir. Çiçekleri açtığı zaman, şehre yaklasmakta olan bir geminrâ içindekileri güzel kokusu ile bir kaç mil mesafeden gaşyeden bu mahsul, eğer muvafık bir fiat ile satılırsa halkm da yüzünü güldürüyor. Fakat geçen sene olduğu gibi bin tanesi 6 7 liraya müşteri bulamazsa netice bittabi hazin oluyor. Burada yetisen portakal ve mandalinanın cinsleri iyidir. Hele bir nevi mandalina varrfır ki ufak, fakat çok lezzetlidir. Kokusu güzel, çekirdeği d« yoktur. Bu meyvalan yalmz lezzetleri için değil ayni zamanda hayata, sıhhate olan pek büyük faîdeleri için de nazan itibara almalıdır. Zira portakal, mandalina ve ayni fasileye mensup olan limonun terkibinde D vitamini vardır. tste bu kadar faideli, bu kadar leziz ve muattar olan bu tabiat mahsulünün bini, yhmînci asrın icap ettirdiği ilmî satış yollanna vukufsuzluk yüzünd'en, 6 7 liraya müşteri bulamamaktadır. Bir iste ki muvaffak olunamıyor, o işe teseb * Bursa'da Maarif Cemiyeti balosu Muta Bursa (Hususî) Maarif cemiyeti tarafından 9 marfta Belediye salonunda verilecek biiyük balo için bugün de cemiyet reisi avukat Namık Beyin riyasetinde bir içtima yapıldı. Bu içtimad'a Ziraat Bankası mudürü Hakkı Mançu, Osmanlı Bankası müdüVrü M. Vizantal, ikinci müdürü M. Alyanak ve Madam Alyanak, Maarif müdürü Fakir, doktor Mebanet Ali, Varidat müdürü Zeki Cemal, avukat Asaf Bey lerle muallim Ferhunde ve muallim Huriye Hammlar, Madam Brot ve kerimesi buluumuslardır. Musa Arapsun'da giydirilen fakir çocuklar Zafranbolu'da feci bir cinayet Zafranbolu'nun Konarı köyündefc! kabvede çıkan bir kavgada iki kişi ölmüs, iki kişi yaralanmıştır. Kadı Osman oğlu şofor Ali Ef. ile arkad'aşlan kahvede rakı içerlerken, ayni koyden Ali pehlivan bazi fena eozler sarfetmistir. Bundan müte essir olan soför Ali Ef., niçin sövdüğünü sormak için Ali pehlivamn yanına yaklaşmış, fakat karsısın dakinin anî taarruzuna uğramıştır. Aİİ pehlivan şoför Ali Efendiyi bıeakla sol tarafından ağir surette yaralamıştır. Yaralanan Ali Ef., tabancasmı çikarmış v e ates etmistir. Karşunlar Ali pehlivanı ve diğer iki fj. Arapsun fakir çocüklan himaye cemiyeti Arapsun'da tesekkül eden fakir çocuklan himaye cemiyeti geçen sene 35 yavruyu giydirmiş, bunlann sene so nuna kadar defter, kalem, khap gibi îhtiyaçlarmı temin eylemişb". Cemiyet azalan ve çîydirüen çocuklardan bir kaçı bu sene de 6 0 çocuğa bakmayı üzerine abnıştır. Bu iste bifiıassa kaymakam Nurettin Beyle mektep muallimlerinin gayret ve hbnmeti gorülmektedîr.