26 Şubat 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

26 Şubat 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

•/ Cnmhariyet Meşîıur Casuslar : BERHDORFF (.evıren: Şehir ve memleket haberleri Ekmek fiatları İndirilemez mi? Alâkadarlar bu fikri isa betsiz buluyorlar Ekmek fiatlarınm fazl« oîdu^u ve bugünkü nerhin biraz dana indiril " r mesi kabil bulurd"9 u hakkında son jfünlerde bazı dedikodular yapıl ~ maktadır. Alâkadar makamlar bu hususta şu malumatı vermektedirler: r Ekmek fiatımn vüksek oldugunu iddia edenler bu hesapiarında neye istinat ettiklerini maatteessüf sövlemiyorlar. Ekmek fiatı mes'elesi belediyece lâzım gelen ehemmiyetle takİD edilmektedir. Her hafta tayin olunan ekmek nerhi bir takım etrafIı hesanlann netic»sidîr. Bu hesapta esas olan nokta Zahire Bors>ısında serbest rekabet neticesinde takarrür eden un fiatile tstanbul'da bulunan degirmenlerin vasatî ekmek tnaliyet fiatlandır. Ekmeğin pahalı oldugunu iddia edenler ortaya hesap koymalıdırlar. Belediye: lâzım gelen makamlara her hafta ilin ettiği n«rhi föstermeğe amadedir. Ekmet nerhinin bugday esası üzerinden va Bilması hakkmda i'eri sürülen fikhler: ekm»gin pahah olduğu hakkın* daki iddia kadar sakathr. Ortada yan mamul madde dururken: tnaddei iptidaiveye rücu etmekte hiç bir maksat yoktur. Esasen nerh bugday üzerinden kurulduğu takdirde behemehal ona da nerh koymak l i *nm arelir. Aksî halde bu usul kabili tatSik değildir. Bundan başka ek mek fiatını buğday ürerinden tesbit edebilmek icin her gün piyasaya muayyen miktarda ve muayven evsafta bu^dav gelmesi lâzımdır. Ak~ si takdirde değinnenlerin un ihtiyacını tatmin etmek mümkün olamaz. Bundan dolayı da çesnivi muvaridata nazaran sık sık degistirmek icap eder. Belediyece un esas alınmakla unlanmızın standarde doğru gide bilmesi icin büyük bir adım atılmıstır. Simdi hergün piyasaya muayyen evsafta un cıkmaktadır. Şunu da Hftve ettneli ki bugday üzerinden nerh konduftu takdirde degirmen lerin un stoku yapmalanna imkan kalmaz. Bu da sefcrin gıdİ eîrihiyeti nokta! nazanndan büyük bir mah rurdur. Buğday ve unun «yrı ayrt iki Dirasası vardw; Buğday fiatla rmda bir teref'ü oldufru halde ekserivetle un fiatlarınm bu tereffüden müteessh olmadıgi görülmüstür. Bııgday esasma eöre nerh kovmak istiyenler bu hakikati nazan dOtkate almamaktad'rlar.» Siyasîicmal Cenubî Amerika harpler lktuadî cihetten cihanın en mühim sahalanndan birini teşkil eden Cenubî Amerika'yı evvelâ bir ihttlâl dalgasi süpürmüştü. Şili, Brezilya ve Arjantin Büyük Cumhuriyetlerinde ihtilâller ve inkılâplar yekdigerini takip etmistL Brezilya kanlı dahilî muharebelere sahne olmuştu. Hükumetler ve Reisicumhurlar devrilmişti. Yerlerine yenileri gelmişti. Bunlar da mevkilerini muha faza edemediler. Yerlerini başkalanna bırakblar Ziraî ve ham mevat yetiştiren bu memleketler cihan iktısadî buhranından çok müteessir olduğundan ve komünistler dahi fırsattan bilistifade halk arasmda tahrikâtta bulundukla nndan bu memleketler uzun müddet kan ve ateş içinde kaldılar. Nihayet kuvvetli adamlar ve hükumetler vaziyete hâkim oldular. Şili'de teessüs eden komünist rciimi yıkıldı. Az çok dahilî idarelerde istikrar peyda oldu. Şimdi ise Cenubî Amerika'yı bir harp salgııu istilâ etmiş bulunuyor. Paraguay ve Bolivya Cumhuriyetleri hudutlan üzerinde bulunan Chaco ismindeki sengin araziyi ele gecirmek icin harbettiler. Bidayette Paraguay'hlar mezkur araziyi harben zaptetmistiler. Sonradan Kundt isminde bir Alman jenerah Bolivya'lılann ordusunu tensik ve idare ederek mukabil taarruza geçti. Mezkur araziyi zaptetti. Bu kanlı harpler karşısında Cemiveti Akvam seyirci durmuthır. Çünkü Şi malî Amerika Müttehit hakumetleri devleti Monrol kanunu ile şunalî, vasatf ve cenubî bütün Amerika'yı Avrupa'nı* müdahalesine karşı seddetmiştir. Bu kıt'alardaki hükâmetlerin hemen cümlesi Cemiyeti Akvam azası olup Avrupa devletlerinin arasmdaki ihtilâflara kanşmaktan ve rey ve hükum sahibi olmaktan geri durmuyorlar. Almanya • Avusturya gümrük ittihadı mes'elesind< Fransa davasuu bu Cenubî Amerika hükumetlerinin reyi ile kazanmıştı. Bu hükumetler Mançuri mes'elesine dahi kanştılar. Halbuki kendüermin işlerine Avrupa Te Asya devletlerinin ve Şünalî Amerika'nın dahil bulunmadığı Cemiyeti Akvarmn mudahale eyleme • sine imkân yoktur. Meğer ki Vaşington hokumeti müsaade etsin. Böyle bfr müsaade gösterilse bile Cemiyeti Akvam Şimall Amsrika'nm rey ve fikrinden harice çıkamaz. ' Şimdi yeni bir harbe şahit oluyoruz. Kolombiya ve Peru hükuraetleri ordulaı ve nehir ve donanmalan şiddetü ve kanh bir muharebeye girişmiş bulunuyorlar. thtflâf gene hudut mes'elesinderi çjkmışbr. Bir kaç sene rrâıkaddenı Kolombiya'hlar Pera'nun arazisini çiğne> yerek Amazon nehrîne kadar sarkmış^ lar ve buradaki Leticia ismindeki mühim bir limanı almışlardı. O zaman Pe« ru hükâmeti zayıf olduğundan Kolom» biya'hlann istediğini kabul ederek rmH ahede aktetmişti. Şimdi ise Peru'lulaı* taarruza geçerek meakur limanı istirdati etmislerdtr. Bu harp karsismda dahi Cemiyeti Akvam kdz bulunuyor. MeJ selede Vaşmgton'un malî ve Srtısadl menafn nasıl icap ederse Cemiyeti Akj vam o yolda bir fikir söyliyebilir. Lâj ktn bilfiil mudahale edemez. Cemyetf Akvamın aezi malâm olduğundan ce>] nubî ve vasatî Amsnka'nm diğer yerj Ierinde dahi her mtflâf ve mes'elenin! silâh kuwetil C halledilecegmi beklem*lidir. •^»faf ' "" MUHARREM FEYZİ UAv'ER Müessif hâdise Ali 95 Farmakoloğlar Müçteba Beyin gaze Reisine göre... Ecza fiatlarında ihtikâr mevzuu bahis değil Eczacıların ilâç fiatlarını nisbetsiz ve yüksek tuttuklan mes'elesine temat eden Sıhhat Vekili doktor Refik Bey halkımizı hakkını aramağa davet etmiş ve kanunen her eczacının, yaptığı recete arkasına fiat larını yazmak mecburiyetinde olduğunu da ilâve etmişti. Filhakika eczacılar her reçetenin arkasına fiatmı ve eczanenin resmî damgasını kovdıvklarını iddia et mektedirler. Maamafih muhtelif eczanelerde yaptınlan avni reçeteye muhtelif fiatlar istenildiği de görülmektedir. Farmakoloğlar birliği reisi Ali Rıza Bey bu hususta şunlan söyle rniştir: < Kanunen ecza fiatlan henüz tahdit edilmiş değildir. Bu tnes'ele ile meşgul olmaktayız, yakında tahtı karara alınacagı muhakkaktır. Fakat son zamanlarda mevzuu bahsolan ihtikâr mes'elesi hakikaten eczacılan rencide edecek bir hal almıştır. Bugün ortada hiç bir ihtikâr mevzuu bahsolamaz. Çünkü ihtikâr vardır demek için bunu isbat etmek lâzımdır. Ben şahsan eczacılann herkese ihtikâr yaptıklanna kani bu lunmamaktaynn. Maamafih eğer böyle bir şey vaki bile olsa bu hususta Sıhhat Vekâletinin çok evvelden aldığı mâni tedabir vardır; kanunlanna sarahat koymuştur, eczaneleri tahdit etmistir. Yaptırmış olduğu bir reçetenin fiatını fazla g5 • renler derhal Sıhhat müdürüne müracaat etmelidirler. Sıhhat müdi riyeti hemen icap eden tahkikatı yaptınr ve neticeyi Sıhhat Vekâle tine bildirir. Vekâlet te fiatU bir yükseklik veyahut gayritabiilik gö rürse kanunt muameleye tevessül eder. Hükumetimiz halkm ve gene halktan olan her sınıf meslek erbabimn haklarını ayrı ayrı tahtı temine almıştır. Bu mes'ele hakkında tahkikat ve takibat icap ederse bunu Sıhhat Vekâleti yapar.> Rus casusunun kendisine uzattığı zarfı acınca Redel'in beti benzi attı Lutlen şu zarfın içindeki re simlere ve evraka bir bakıniz. On dan sonra, teklifimin deli saçmatı OIUD olmadığını »ize tekrar sorarım. Redel, zarfı açtı, icindcn çıkan dosyanın kapağını çevirip ilk sahifesine bakar bakmaz saosarı kesildi ve oturduğu yerden bir diî«meye basarak hemen ses âhizesini kapa dı. Dosyanın sahifelerinî çevirdikçe beti benzi kül gibi olmuştu. Rus casusu daha müstehzi bir sesle sordu: Nasıl, teklifim deli saçması mı imis? Redel'in kül kesümis yüzünden sofruk terler dökülüyordu. Kesik ve bitkin bir sesle: Müthiş, müthif! diye mırıldanabildi. Bunları size verebilirim. Fakat muWbi!inde... Miralayın gözlerinde bir sevinc simşeği çaktı, muhatabmın sözünü ikmal etmesine tneydan vermeden alelicele sordu: MuVabüinde ne istersiniz ? Kaç bin kron? Mukabilinde bir tek kron bile istemem. O haide ne istersiniz? Mbafir, cebinden bir deste para çıkardı. Mukabilinde bu paralan kabul etmenizi rica ederim. Miralay Redel, bu garip pazar hktan bi r şey anlamamıştı. Bu mtithif vesikaları, hem bana sahyorsunuz, hem de üstelik para mı vermek Istiyorsunuz? Rica ederim alay etmeyiniz. Kaç bin kron istediğinizi söyleyiniz. Alay etmiyorum. Gayet ciddi konuşuyorum. Müthif bulduğunuz bu vesikaları da, bu paralan da size veriyorum. Peki, bu alıs verişten siz ne kazanacaksraız ? Herif sükunetle cevap verdi: '? y Sizi miralay... Yani?.. Yani, Rus casusu olacaksınızMiralay gene sarardı ve soğuk terler dökmeğe başiadı. Deli misiniz? Nasıl olur? Böyle bir teklifi ben kabul edebilir mi yim hiç? fmkâni yok! Siz bilirsiniz. Teklifimi kabul etmediğiniz takdirde bu dosyanın birer nüahası, harbiye nazırına, erkânı harbiye reisine, parlâmentodaki muhalif f ırkalann reUlerine ve nihayet tmparatora takdim edilecektir. Miralay Redel, bu tehdtt karşı smda bitkin bir hale geldi. Başı önüne iğildi, bütün vücudü titriyor du. Soğuk terler döküyordu. Söz *öyliyecek hali kalmamıştı. Cevap vermiyor, veremiyordu. Rus casusu, yerinden kalktı: • Son defa soruyorum: Vesika larla paralan alıp Rusya'mn hizmetine girmegi kabul ediyor mutunuı ? Yoksa gidiyorum. (Mabadi var) temize bir mektubu... Çarşamba günkü nü»hamızda gayrimübadiller takdiri kıymet komisyonunda vaki olan hâdi seyi haber vermiştik. Mes'elede ismi geçen Ali Müçteba B. dün bize şu mektubu gönderdi. di. Aynen nesreAlı Muçteba Bey diyoruz: Efendim, 22 şubat tarihli nüshanızda birinci sahifenin beşinci sütununda ismim geçen bir yazıyı okudum. Matbuat kanununun maddei mahsusasına binaen atideki izahlarımın aynen yannki nüshanızın ayni sahife ve sütununa dercini rica ederim. 1 Mahut hâdise hakkında mudarebe kelimesini kullanmak doğru degildir. Dayağı atan ben ve dayağı kolunu bile kıpırdatamadan yiyen Faik NUzhet Beydir. Mudarebe ise iki tarafın da darbettiğini ifade eder. 2 Tarafeynin ağır kelimeler kullandıgı iddiasına gelince. mahkemede, Faik Nüzhet Beyin bana küfürU hitap ettiğinden hiç beklemediği bu mükemmel dayağı yedtğini isbat edeceğim. Hakkımı talep etmekten ve verdiffim istidalara cevap vermediğinden fikâyetten başka bir şey söylemedim. Esasen pek zavallı ve perişan olan gayrimübadiller bu zatın tahkirlerine artık maruz kalmamalan için Faik Nüzhet Beyin o mevkiden bir an evvel uzaklastınlması lüzumu kat'isi gün gibi aşikâr olduğunu son söz olarak arzeder takdimi ihtiramat eylerim efendim. Esbak Vaşington sefiri Ali Ferruh Beyin oğlu Ali Müçteba Redel'in hayatını ve maceralannı tetkik eden bir Alman muharriri, onun mesai odasını şu suretle tasvir ediyor: «Bu odada öyle tertibat yapıl mıstı ki miralaya gelen her ziyaretçinin, bitisik odalara gizlenmiş ve obiektifleri duvardaki tablolarda açılan deliklere uydurulmuş fotograf makineleri vasıtasile, kendisinin ha beri bile olmadan, yandan ve kar şidan resimleri çekilirdi. Fakat yalnız resimleri alınsa iyi... Misafirin, gene hiç kendisi farkına varmadan parmak izleri de alınırdı. Miralay Redel bir taraftan telefon ederken diğer taraftan da bir elile ziyaret çiye bir sigara tabakası veva şekerlemc kututu uzatırdı. Üstü ve yanları gözle görülmiyecek »urette minium ile pudralanmış olan bu kuruyu misafir elile tutunca, parmak izleri habersiz çıkmış olurdu. Çak mak ve tigara tablası da böyle İdi. Bazan, ziyaretçi tigara ve »eker almaktan istinkâf ederdi. O zaman, miralay, başka bir hileye müracaat ederdi. Her hangi bir bahane ile odadan çıkarak kısa bir müddet için zairi yalnız bırakırdı. Mi»afir, eger earasluk yapmak için gelmUse yazı masasının üstünde duran ve üzerin de cmahretn> kelimesi yazılmıs olan dotyalardan birini alıp okumak iı terdi. Bn vesikanın kabina da gene ayni cmsten bir madde sürülmüş olduğu için parmak izleri almraış o Inrdu. Odanın duvanna a»ıh duran ve bir aile eczanesine benziyea kü çtik bir dolabın icinde bir boru vardı ki, bitişik odadaki steno?rafa ses ahizeliği vazifesini görürdü. Bu ttenoğraf, icerîdeki mül&kati aynen zaptetmek için konusulan şeyleri bir de gramofon plâğına zaptettirirdi.» Fakat bu ince ve şeytanatkârane tertibat, yazıhanesine giren Ru» casusuna karşı hiç bir işe yaramadı. Daha, ilk sözler üzerine miralay Redel ses âhizesini sımsıkı kapadı v# " **atlerce devam eden uzun bir , ""Uâlr^ttan sonra, Ru» casuslanmn ~>a«belİLSi olan bu vazifesinas Avusturya erkmnı nrnrp' zabifi, rtuscasusu olanustu. tçeri giren adam yerine oturduk tan ve miralayın uzattıçı ti * gara kutusundan bir sigara alıp yaktiktan sonra, emin ve sakin bir »e»le: Miralay Redel, demisti, »ize çok mühim ve ciddî bir teklifim var. Nedir? Rus carasu olmanızi tekllf edıyoruııı. Redel müstehzi ve istihfafkâr bhtebeMÜmle ziyaretçiye bakarak şu eevabı verdi: Bu saçma teklîfte bulunmak için mi buraya geldiniz? Teklifimi saçma mı buluyor sunuz? Deli saçması... O zaman, misafir elini cebine sokamk büvükce bir zarf çıkardi, Redel'm öpî'ne koydu ve o da müstehzi bir «üliisjej Gayrimübadiller bonc Tevziah istiyorlar Gayrimübadillerden Şahap Tayfur Beyden aldiğımiz mektupta deniliyor ki: « 926 tarihinde emlâkimis n n avaza edildi. Bundan sonra 931 de gayrimübadillere, haklarma mukabîl muvakkaten yüzde yfrmı nıabetinde bono tevzi edildi. 912 »enesindenberi kümelenen mübrem ihtiyacatımıza kıyasen bu yüzde yirmi miktan gayet cüz'î bir nisbette kaldığı şüphesizdir. Uzun aenelerin ihtiyacat ve taahhüdatraı beratraf etmek için gayrimübadiller bir kısım bonolannı satmak ıztirannda kaldıklanndan dolayı bonolar gayet ucuza elden çtkanldıgı malumdur. GayrimUbadilIerin bütün ümidi istikballed, mütebaki yüzde seksen matluplarına karşılık yenl tersiatUdv. Hal böyle iken, yakm zamand'a yeni tevziat mevzuu bahsolmadıgı gazetelerde mütemadiyen görül mektedir. Bu halden yeU ve fütura ugrıyan gayrimübadiller, ellerinde bono dahi kalmadığı cihetle, bu kere bütün hukuklarmı teşkil eden, mütebaki yüxde seksen matluplanna dair olan mazbatalannı satmaktadırlar. YeU ve ihtiyaç sevki ile satılan bu mazbataların yüz lirahğı ancak iki buçuk liraya elden gitmektedir. Bundan yalnız muhtekir sarraflar istifad'e temin edecek ve gayrimü badiller bir daha tamiri gayrikabil bir şekilde sönup biteceklerdir. Binaenaleyh gayrimübadillere, yüzde seksen matluplarına mukabil biran evvel yeni tevziat yapılmaai lâzım geldiği gibi ahden gayrimübadillerin terkolunan mülklerine mukabil Yunan'lılar taraf ından verU len 6200 küsur tngiliz lirannın s*rian tevzii dahi elzemdir.» len Nazımiye vapuru ambarlarında bazı kaçak eşya bulunmuştu. Hâdise etrafındaki tahkikat bitmis, evrak gümrükteki sekizinci ihtisas mahkemesine verilmiştir. Geminin araştınlması esnasında ambard'aki kömürlerin içinde iki parça muşambaya sarılı beş çuval seker bulunmuştur. tkisi kesme, Gçü toz olan bu şekerler 447 buçuk kilodur. Bu kaçakçılıkla maznun ol mak üzere gemi kaptanı Ziya Bev ve bu kaçakçilığa yardım ettiğin den dolayı da güverte lostromosu Rize'li Salih oğlu Yusuf muhakeme edileceklerdir. Bu muhakemeye önümüzdeki çarşamba günü saat İS te başlanacaktır. ,^^ /M S^fîılır Isler! Moda çocuk bahçesi 1 • | ! Uvey babasını yaralıyanın muhakemesi Karagümrük'te urey babası Cemal Efendiyi tabanca ile yaralıyan Enver Efendi hakkmdaki muhake meye dün de Ağırceza mahkeme sinde devam edilmiftir. Enver Efendinin vekili müdafaada bulunarak müekkilinin müdafaai meşrua halinde olduğunu ve silihı oldürmek kastile değil i*tim dat maksadile attığim ve çıkan knrşunlarm bir tesadüf eseri olarak Cetnal Efendiye isabet ettigini söylemiş ve beraatini talep etmistir. Muhakeme karar için dort marta talik olumnuftur. Belediyece Kadıköy'ünde bir ço cuk bahçesi tesisine karar verilmiş ve bu maksatla Moda'da arazi satın almmışh. Geçen sene bütçesindeki tahsisat tamamile arazi bedeline »arfedildiği için bahçenin tarh ve tanzimine karşılık olmak üzere ve münakale suretile şehir meclisinden yeniden tahsisat istenmesine karar verilmiştir. Bu da almdıktan sonra bahçenin tanzimine başlanacaktır. Belediy* Fen işleri müdürü Ziya Bey bugünkü trenle Ankara'ya gi decektrr. Ziya Bey Ankara'da Dahiliye •• Nafıa Vekâletleriİe temas edecektir. Seyahatin bazı takaa iş lerine art olduğu ve bu meyanda Gazi köprüsü ile Terkosa ait bazı işlerin de mevcut bulunduğu söy lenilmektedir. Fen MOdOrO Ankara'ya gidiyor Yataklı vagonlar idaresindeki hâdise fBatmakaleden mabait) gonlar tdaresi gibi umuma mahsus bir merkezinde, batta yataklı vagonun bir kaç komparbmanmda dahi kendisine mahsus bir hakimiyet iddia edilmesine asla ve kat'a tahammOI olunamaz. Buna îmkân yoktur. Hukukî kaide olarak bunun aksini iddia etmeğe ve hatta böyle işleri âmme hizmetine tavassuttan ibaret olan müesseselerde millî dilin hakhniyetini iltizam etmege imkân vardır. Bunun hilâfını bir hak kaidesi gibi hatta tasavvur etmege dahi çare bulunamaz. Yataklı Vagonlar tdaresinde fransızca da konufulabilir. Fakat orada tfirkçe konuşumanın memnuiyetini farzetmek sadece mecnunluk veya ahmaklıktır. tşte bu basit kaideyi bihniyen kapkara cahil bir zihniyet âmmenut vicdanını tahris eden münasebetsiz bir hareket irtikâp eylemiştir. Dünkii nümayişlerde biz bu acı hakikati temasa eyledik. tngiltere'de ingilizceden gayri bir dilIe meram anlatmamn çok yerde imkânı yoktur. Yataklı Vagonlann Londra'da, Vryana'da, Peşte'de, hulâsa her tarafta şubeleri vardır. Herkes bilir ki bu memleketlerin hepsindeki yatakb vagonlar subelen'nde hep ve tercihen içinde bu* hmduklan memleketlerin dilleri konuşulur. Esas budur. Her hangi bîr musteri o memleketin dilmi bilmiyor da meselâ fransızca veya italyanca konuşu • yorsa onun çaresi de bulunur. Hele başka dü memnudur, illâ fransızca konuşunlardır, demek gibi bir garabete oralarda tesadüf ehnenin degil, oyl* bir garabeti hatta tasavvur etmenin imkanı yoktur. Yataklı Vagonlann dahilî servis isleri behemehal fransızca mı olacaktır? O bile süphelidir. Bu beynelmilel bir müetsesedir, denilebflir ki memleketten memlekete her yerin dilini kullanmağa mecburiyeti daha tabiidir. Yataklı va gonlann memurlan müessesenin a^ı üstönde bevnehnflelliginden dolayı ter cihen bafta millî dil olmak uzere birden fazla dil bihnek mevkimde olan kfanselerdir. Turkiye'de Yataklı Vagonlar gibi uımımî bir müessesede tSrkçe anlasabıien iki kismin tSrkçe konusmal*rmı fena görmek kapkara bir cehalet degilse mutlaka çok çiricin bir bedhahIıkttr. Çalınan deîter tahkikatı bitiyor Beyağlu Malmüdürlüğünden çaIman defter hakkında yapılmakta olan tahktkatın, bu defterlerdeki kaçak vergiye taalluk eden kısmı ikmal edilmiştir. Memurlar şimdi işin idarî kısmı, yani defterlerin ne suretle çahndığının teabiti ile meşgul olmaktadırlar. Bu mes'ele den dolayi dün Beyoğlu Malmüdürlüğü memurlarından birine işten el çektirilmiştir. Bir Törk kâşifîn buldujju usflı tetkik ediliyor Evvelce Barsa'da fizik ve Idmya ntttallimliği yapmış olan Sıtkı Bey tsminde bir zat hükumete müracaatle atomlann tazyiki ve tabiatteki enerjtnm tasarrofu için bir usul keşfettiğini ve bunun için Fransa'dan bir ilim mükâfatı kazandığını büdirmiştir. ' Sıtkı Beyin iddiasına göre bir kibrit kutusunun yanmasile bir treni yurütmek kabil olacakbr. Dolmabahçe'de iknî biı heyet toplanmış, Sıtkı Beyi dinlemiştir. y Henüz netice belli değildir. Martın üsinci perşembe akşamı Beyoğlu'nda fngilizsarayı karşısında (Türingpalas» salonlannda mani faturacılar ve tuhafiyeciler cemiyet! tarafmdan bir balo verilecektir. Bu baloya cemiyete mensup bütün ma • nifaturacılar ve tuhafiyeciler ile bunların aileleri davetli olduğu ci hetle çok eğlenceli ve kalabalık olacağı tahmin edilmektedir. Muteber bir çok ailelerin de baloya işürakler* temin edilmiştir. Tren şefi kefaletle tahliye edilebilecek Avrupa'ya 1000 adet altın kaçı rırken yakalanan ve ikinci ceza makemesinde bir sene hapis cezasına ve mezkur altmlann müsaderesine mahkum olan Avrupa ekspres tren şefi Marcelle Pillo hakkmdaki muhakemeye dün ikinci cezada nakzen devam edilmiş Maznunun kefaletle tahliye talebi hakkmdaki karar tefhhn edilmiştir. Karara göre Marcelle Pillo 300 liralık nakdî kefalet verdiği takdirde tahliye edt lecektir. Muhakeme dün gelmiyen bir şahidin celbi için 4 marta talik edilmiştir. Beynelmilel otomobil seyrOseferi Pacis'te imzalanan otomobi] seyrüseferine dair beynelmilel muka velcnm tasdikı hakkmdaki kanun lâyihası dün vilâyete tebliğ edilmiştir. Bu mukavelede otomobil ve şo förlere dair vaziyetler yazıiıdır. Belediyelerin tehlikeli geçitlere bey nelmilel müselles şeklindeki işareti koydu<rmaları mecburî tutulmuştur. Manifafuracıların balosu Avrupa'nm berber dükkânı, lokanta ve otei gibi baa hususî müesseselerin'i ilânlannda: • mgilizce de konusulur, alntanca da Ironoşulur, frant'tc< da konusulur. Gümrükteki ihtisas mahkemesi, Gibi cumlelere tesadüf olunur. Bundün manifesto harici çıkan bir parti lar yabancılara kolayhk göstermek için deriden dolayı bir vapur kumpan yasını muhakeme etmis ve kumpanalınmıs zeki tedbirlerdir. Biz dil husuyanm beraatine karar vermiştir. Yasunda her yerde, her madde ve her müpılan tahkikat manifestoda bir paressese için illâ türkçe diyecek manasız ti eksik gösterilmesine puvantaj habir taassupla hareket etmiyoruz. Fakat tasınm sebebiyet verdiğini meyda hiç olmtyacak yerde: na çıkarmıştır. Marsilya gümrüğün Türkçe olmaz, den gelen resmî tezkere de bu yanDedikleri zaman iste böyle • ve zanIışlığı teyit etmiş olduğundan bu nederiz pek haklı olarak tepemizin iste kumpanyanm bir suçu görülmeatmaması da mümkün olmaz. mistir. Bu hasbıhal ile yerli yabana herkese en mantıkî yol için vazıh bir isaret verebilmif isek ne iyi. YUNUS NADt Rus sahillerinden limanımıza ge Bir vapur kumpanyası beraet etti Tarife indirilmiyor Deniz Ticaret müdürlüğünde mesaisine devam etmekte olan tarife komisyonu, son içtimalarında Seyrisefain idaresinin tarîfelerini de tetkik ederek ücretlerin olduğu gibi bırakılmasına karar vermiştir. Tarife komisyonu tahmil ve tahliye ücretleri hakkmdaki kararmı da verdikten sonra mart eylul 933 tarifelerine ait raporunu hazırhyarak tkbasl Vekâletine gönd* recektir. Bulgaristan'm Ankara sefirliğme VIyana sefiri M. NedkoPun tayin edü ^ mesi muhtemeldir. Eski elçüerden merHum MaKruki zade Eşref Cafer Bf. kerimeleri Rukiye Hf. ile Riyaseticumhur kaletni mahsusu memurlarından Suat Beyin akitleri cuma akşamı merhum Cafer Bey efen dinin Süleymaniye'deki ko naklannda icra «dilraistir »e saadetler dileria. Yeni Bulgar Sefiri Akit Hayri Ef. berset etti Oakdarda'ki evinde bir miktar esrar bulunan Hayri Efendinin muhakemesi dün Ağırceza mahkemosinde neticelenmiştir. Hayri Efen dinin cürmü sabit olmadığından beraatine karar •erılmiştir. Nazımiye vapuru mes'elesi ihtisas mahkemesine verildi

Bu sayıdan diğer sayfalar: