f Tiyâtro hatıraları tkinci maske *> Ege vapurunda Bir hâdise Pire'de bir saatle bir küpe kayboldu Ctttnhttrtyei '• 11 ŞuEaC 1933 Müddeti hayatımda maskeli bir baloya, maskeli olarak gittiğimi bilmiyorum.. Gidenlerin de ne düşünersk acayip kıyafetlere girdiklerini, yuzlerine maske takhklannı bir türKi anhyamadıtn.. Eğer kimseye kendilerini tanıtmamak içinse bilinen bir adamın tanınmamasına imkân yoktur.. Istenildiği kadar yüz örtül•ün, fakat kalçalardan, omuzlardan, yürüyüşten «eçip çıkarmamak im " kânsızdır.. Hele biz şarklılar bu ta~ Bimak hususunda daha mahirizdir. Düne kadar yüzü peçeli aşinalarını Uzaktan f arkeder, yolumuzu değîştirirdik.. Pelerinli, eteklikli çarşaf lara bürünmüş, yüzü siyah peçe ile örtülü kotnşu kızını ta uzaktan ge~ Iirken farkederdik.. O etütîerdir ki şimdi beni maskeli balolarda hiç şasırtmıyor.. Uzaktan yakmdan tanıdığım bir msan olsun da onu mas" kesinin altmdan fark etmiyeyim imkânsiz.. Herkesi de kendim gibi bildiğim için maske takmağa, kıyafet değiştirmeğe lüzum görmüyo * mek için birbirlerile yanşan gar * sonlar... Bütün bunlar arasında tabiî bizim kahramanımız kör Mari?.. O akşam yeni yaptırdığı tuvaleti kendisine baskaca bir zarafet ver mişti! Hiç . kimse bu elbise ve bu maske altmda o kadar sakil bir suratin mevcudiy«tine inanamazdi.. Ah adet olsaydı da kadınlar kocalanna bile yüzlerini açmasaydılar! Hiç bir erkek, kadın yüzü nasıl olur bil* meseydü. (Matmazel Kör Mari) hiç sıkılmıyacak, ömrünün sonuna kadar yüzü kapalı gezecekü.. Saat geceyansını bir hayli geçmisti.. Sağda solda sallanan sar hoşlar görülüvordu. Eh Mari de olmuştu, ama bilmiyordu; içkiden mi, yoksa görünü$« aldanip kur yaoan erkeklerin sıcak sözlerinden mi?.. O akşam hiç tanımadığı bir adatnla tanıştı.. Adam müthis sarhostu.. Mari'nin pesinden avnlmıyordtu. { Yahut Mari onu pesinden ayırmı yordu.. Uzun uzun dansettiler.. Sonra büfeye gidip tekrar tekrar içtiler. Gene dansettiler.. Adam yalvan * yordu: «Ne olur asağı bir odaya inelim de biraz dinlenelim!» diye... Mari biraz mırım kırım etti.. Sonra artık dayanamadı.. «Olur» da diyemedL. Yalnız yürürken asagı ine " cek merdivenin basına gelivermistL. Mösyö, Matmazelin; Matmazel Mösyönün kolunda yalpa j«\parak merdivenlerden «ndiler. Sarhos; donuk gözleri, yayık ağzile ısrar ediyordu: Allah aşkına, ayaklannı öpeyim maskeni çıkar! Olmaz diyorum elmasıra, anlamıyorsun.. Çıkaramam.. Neden ama a iki gözüm.. Çıkar sunu da bir kere yüzünü gore * ykn. Ah Onnik! öyle güzel yalvarıyorsun ki dayanamıyacağım.. Mari, kemali ihtimamla maskeyi çıkardı.. Altından çıkan suratın surata benzer yeri yoktu.. Onnik dogruldu.. Dikkatle baktı.. Sarhoslukla büzülen gözlerini bir gayretle açtı.. Sonra kannm bir kurnazlığmı an lamış ribi bir kahkaha attı: Ne yaman kadmsın sevgilim! Bana oyun ediyorsun.. ATIah aşkına çıkar şu ikînci maskeni de seni bir kere goreyim ne olur!.. VASFİ RIZA ((Mürailiğe Lüzum yok!» Bir ermenice gazete Ermenilere öğüt veriyor Pariste çrfcan Abaka ismmde'd Er menice pazete son şfinlerde «TSrk've Ermen?Ierî» »»rlevb^sne bir îta«mak*le nesr^+m'sfir. Bu makale^e Türkive Ermennerînin C"mhurîvet hüknm^tinin bu:< tîîn f«»tn7İerjnden m' *e'it oM"Man kaydetJîîdfkten sonra, İsMnbuI Ermen^erinden bazilarmm m»^Kuatta ovnadıklan roHprden b*»Hsednivor. Afw<ka'ntn ı basmakal» sine gö<e, bu Ermemler TSrricali hakkmda fuztılf olarak m*Abn'unuvor ve f»u hareketlerile rini gö«feriy«rlarmıs! Abaka t^îvor Inz «Cumhnriyet h3 kumetinîn ErnT'ninerdlen snhte ve rivakârane söz1»r dinlemeğe HırivBcı yok tur » m r a . Vatannerver TSrk'ler riya ve taKas^»wtan flncak nefet duvarlar. Kaldı ki Ermeni'lprin kendi s»mimî his'e rini isbat etmek \r'm bu gîbi s»hte ta • vırlar takmma&a ilıtivacTan vok»ur.» ğini söylemistir ve nihayet bu ba • vul Pire'den otomobille otele kadar taşmmış va aradan bir kaç saat geçtikten sonra küpenin kaybolduğu anlaşılmıştır. Binaenaleyh bunda g«mi mürettebitının mes'ul addedile cefi bir taraf görülememiştir. Kay'x>lan mücevhere gelince, Romanya murahhası bunun 100 bin drahmi kıymetinde bir küpe olduğunu söylemiştir. Bu arada Ege kamara ntemurunun bir saati de çalınmış olduğundan Yunan zabıtası daha ziyade eşyayı otele kadar götüren hannallan bulup tahkikat yap mağa ehetnmiyet vermiştir; maamafih keyfiyet Atma sefarethan«miz ta* rafından telgrafla tstanbul zabı tasına bildirilmiş, deniz zabıtası da yukanda bahsettiğimiz fekilde tedbirler olarak tahkikata vazıyet et miştîr. Gemiden geç vakte kadar kimse çıkan!Tiamıs, Romanya murahhasınm kamarasma bakan Ferit, Hikmet Efendil^rle bir hanım kamarot isticvap edPmtş, diğer mürettebatın da ifadesi alınmıştır. CSaray 15 yenildi İlk golü G. S. yaptı, Fener'Iiler ilk devrede 2, ikincisinde 3 gol attılar (Birinci sahifeden mâbatt) atılmvştır. Rasih, topla beraber kaleye kadar girmiş ve kaleci ile kördüğüm oldrklan sonra Leblebi, bir ok gibi fırlamış ve Galatasaray'ın yegâne gro'injM atmıştır. Bu heş alti dakikalık ileri oyun ve kazanılan bh* gol, Galatasaray için büyük bir avantaj ve kuvvei raaneviye üzerinde de çok müessir olduğu halde Galatasaray'lılar bundan istifade etmenin yolunu bula mamışlardır. Gerek müdafiler, gerek muavinler, Fenerbahçe'nin tehlikeli muhachnlerini tamamen boş bn*aktık1an için, bunlar üç dakika sonra hemen beraberlik golünü atıvermiştu*. Fenerb^hçe, rakibmm zekâya îstinat etmiyen oyun sistemini anla yınca artık meydanı boş bulmuş, açık bir oyun tarzi takibine başla mıştır. Nitekim 16 ıncı dakikada Reşat, gayet müsait vaziyette ayağına geçen topu çaprazlama bh* şütle ikinci defa olarak Galatasaray kalesme sokmuştur. Fenerb&hçe, oyun üzerinde bariz bir tefevvuk ve hakimiyet temin edememekls beraber daha kıvrak, daha ustaca oynıyor, bir iki hamle ile kolayca Galatasaray kalesme inebiliyor. Buna mukabil, Galatasaray muhacimleri, Fener kalesine yaklaşabilmek için kilometrolarca mesafe katettneğc mrcbur oluyorlar, sonra da bir şey yapamadan geri dönüp g« liyorlardı. İlk dere ba netice ile bhtiği vakit herkes, ikinci devrenin ne netice ve receğinden cüpheliydi. Hatta Gala tasaray'ın gflip geleceğine inanan Iar bile vnrdı. Fakat Galatasaray'ın müdafaasnKİaki oyunculannm ra • kip muhacimlere pas vererek kendi kalelerine gol attıracağını kimse akIına getiremiyordu. Bir akın esnasında Asım'dan ilk pası Muzaffer aldı ve üçüncü golü yaptı, biraz sonra Bürhan, sanki üç gol yetişmiyormuş gibi dördüncüyü yaptırmak için topu «1 ile futarak penaltı yaptı ve Fikret bundan dördüncü golü çıkardı. Işin şayanı hayret tarafı Galata * saray dört gol yediği halde panik vaziyetine düşmüyor, sürat ve can Iılığım kavbetmiyordu. Nihat, belkt gol yaproak ümidile merkez muhachn mevkiine geçti, Leblebi sağ açiJa gittî. Yerler değiştirildi, değiştlrfldi amn artık Fener müdafaasi as* lan kesilmiş, merkez muavinin de kendilerine iltihakile kus uçurmaz bir hale gebntftl O kadar ki, bir çok tehlikelere, gol olacak vaziyetlere karşı geliyorlardı. Nmad'm merkez muhactm mevkiine gelmesi de, Rebii'nin bir kaç güzel fırsat yakala ması da faydasız kaldı. Nihayet .\nm da, Galatasaray kalesme yap'Ian dört golü az bulmuş olmalı ki Zeki'ye on metroluk bir mesafe dahilinde güzel bir kafa pası daha verdi. Zeki bu suretle beşinci golü de kolayca atmış oldu, Beşinci golden sonra Galatasaray oyuncuları gene eski yerlerine av det ettiîer. Ve son bh* gayretle Fe nerbahçe kaîesine saldırdılar. Fa * kat if işten geçmiş, müdaf aanın yediği golleri çıkarmak için muhacimlerde takat kalmamıştı. Fener'Iiler, bu beş golden sonra eğer i 1 biraz da alaya dökmemiş olsalardı 'aha gol yapabilirlerdL Çünkü golü .apmrk çok basit bir if haline gelmit,tL Bunun için Galatasaray kalesine kadar inmek, topu Galatasaray müdafilerinin ayağına ver raek ve onlardan güzel bir pas al * dıktan «onra rahat rahat kaleye at mak lâzımdı. Oyun bu netice ile btttiği vakit Bazı tertibatla beni dışan çekmek istemiş olabilirler. Yahut son derece anî bir baskın karan vermişlerdir. Onu sonra anlıyacağız. Şimdi ev sahibi Namık Bey müsaade ederlerse o kızları ve Sü leyman Tahir'i buraya getirecek misiniz? Evet, onian, adamîarrmı ve miihhn aletlerimle evrakımı buraya nakledeceğhn. Davetliler ev sahibine yalvarmaga basladılar: Gelsinler, görelim, çok merak ediyoruz. Gelsinler! Misafirlerden yalnız birisi itiraz etti, dedi ki: Efendhn, vakıâ Recai Bey bu mes'elede rabıtaya çok yardım etmiş ve hakîkatin meydana çıkmasi için çalışmıştır, hâlâ da çahşıyor; fakat zabıta ile beyefendi arasında haklı veya haksız bir ihtilâf zuhur ettiği vakit biz nasıl resmi kuvvetlere karşı gelnıiş olabiliriz? Ev sahibi de bu davetlisini tasdik etti: Evet, avukat Nuri Beyefendi nin tamamile haklan vardır. HukuFener*li oyuncular alkışlar arasında sahayı terkediyorlardı. Hatta omuzlarda tasmanlar bile vardı. Dün Galatasaray takımında, eskîdenberj mevcut olan ateş ve aztnin de oyun kabiliyeti gibi çok azalmıs olduğunu gördük. Galatasaray takımında kuvvetli bir zekâ ile oynıyan bir tek oyuncu olsaydı Fenerbahça'" nin bu neticeyi alması güç olacakb. Futbolün en basit kaidesi olan adam tutmak ve kale önünde çalım ve rîumara yapmıyarak topu hemen uzak" laştırmik keyfiyeti kimsenin aklına gelmiyordu. Fener'Iiler teknik bil^ilermden, sürat ve mukavemetlerile beraber rakiplerinin bu düşüncesizliğinden de istifade ederek kazandıklan ba galibiy«tle iftihar ederlerse elbette haklıdırlar. Galatasaray Fener B takımiart arasmdıt yapılan müsabaka da Fenerbahçe'nin lehine neticelenmiş ve Galata«aray, bu maçta da 20 mağlup olmutftur. Maamafih yüzü çirkm, fakat vücudü güzel kadınlar için maskeli balo ele geçmez bir fırsattn*. Kendilerini yegâne teselli edeeekleri gece.. Gündiiz beyenip yüzüne bakmıyan erkeklerm gece pervane gibi etraflartnda dönmeleri gurunlarını okşar.. Sabahm geç olmasım, balonun bitmemesini nasıl isterler.. tşte bu maskeli balolann en de • vamlı müsterilerinden biri de (Kör) tnfatmı taşıyan aktiris (Mari) idL Geçenlerde sizlere naklettiğim bir hikâyede bu san'atkin tanıtmıştun. Allab bu kadının surahndaki çirkinliği as görmüş gibi bir de çiçek çıItartmış. Bunun tesirile bir gozünü ide kör etmişti.. Yalnız güvendiği bir yeri vardı; o da vücudü.. Bu mütenasip vücut, o çirkin suratın sahibine bir Venüa kadar güzel görünüyordu.. tşte bunun içindir ki (Mari) hiç bir maskeli baloyu kaçirmaz; yüzünü mümkün olduğu kadar sakfayarak gece sabahlara kadar, vücudünün tenasübüne kapılan erkeklerin kollarında dansederdi.. O hiç bir zaman kendine kompliman yapan erkekiere tüllü maske smi açmamıştı.. Sabah şafak söküp te evine döndüğü zaman yüzünü a " çar; aynanin karşısında kendini süE«rek gece kulağınm dibinde soylenen iltifatlan tekrarlardı.. Bu tek rarlama onda yeni heyecanlar uyandınr; güIUmser, buruşuk yüzü kat Itat olur akordiyone donerdi.. •** Bütfin fotografçılar onrnı düşmanı WL. Sanki hepsi ittifak etmiş, onun yüzünttn şeklini bozuyorlardı! Bir gün retuslu bir resmini yapıp veren fotavgcafçıyı az kalsm dovecckti.. Yanmda kıyısuıda kalan buruşuk çiz gilerini gösterdi de: «Ben bu kadar çirkin miyim?» diye herifin suratına atıvermifti. Sahneye çıkarken kemali dikkatle yüzünü (üsrtübeçle) boyayan, kasUrtna kaş, kirpiklerine kirpik ilâve «den bu kadm altmış beş yaşmda kızoğlan kız olarak hayata gözlerini kapanuştı.. tstfedat devrinde şimdfti (Ekler) eraeması olan (Odeon) tiyatrosu Beyoğlu'nun oldukça eğlenceli sa lonlanndan biriydi.. Tiyatrodan başka mevsimin meşhur maskeli balo lan da bu bina içinde verilirdi.. Sahnenin ve salonun altmda bulunan müteaddit odalar anlaşan çiftlerin burada başbaşa görüşmeierine imkân verirdi. • •* ^ Bundan knk sene evvel... Müthiş bir kış gecesi.. BUyük odun sobala rile ısıtılmış (Odeon) salonlannda maskeli bitlo reriliyordu.. Ecnebiler, Rum ve Enneni aileleri saraya mensup paşalann mirasyedi çocuklan, tstanbul'un maruf çapkınlan... Müthîş kalababk.. Büfede içki yetiştir polîa Beştnet fube Mudüru Kenan Bey lskenderiye'den, Pire ve tzmir'e uğ • nyarak limanmuza gelen Ege vapurunda, dün zabıtamız tarafından bir sirkat iddiası etrafında tahkikat yapOnnsbr. Zabıta memurlannuz, Ege, daha limana girerken icabeden terübab almışlar, gemi mürettebahndan ve efradından hiç birinin karaya çıkmasma müsaade etmemişlerdir. Tahkikatı bizzat Beşmci şube müdürü Kenan Bey idare etmiştvr. Tahkikat bitinciye kadar mürettebatın vapurdan dısan çıkmasma müsaade verilmediği gibi, hariçten de hiç bir fert gemiye almmamıştır. Bu tahkikatı icap ettiren iddia şudur: Muır'da toplanan Beynelmilel demiryollan konferansma iştirak eden murahhaslar, lskenderiye'den Ege vapuruna binmişlerdir. Bu murahhaslardan bir kısmı Pire'ye ka dar bilet almışlar, bir kısmı da dün tstanbul'a gelmişlerdir. Konferansa iştirak eden Romanya murahhası da yanmdaki iki madatnla birlikte YunanUtan'a çıkmak üzere kamarasma yerleşmistir. Bu kamarada daha evvel geminin kamara memuru taymaktadır. Yolcu çtkınca bittabi bu kamara da tahsis edilmiftir. Kamara memuru acele ile lavabonun üzerinde kendi cep • Besiktaş şobesince 3 2 9 Marin 9k saatini de unutmustur; fakat yolcuyoklamalan 15 fubat 9 3 3 tarihinde lar nasıl olsa Pire'ye çıkacaklarmbaslıyacak ve 16 mart 9 3 3 perşembe dan saat için kendilerinî rahatsız aksamı nthayet bulacakhr. Bu müddec etmek istememiştir. zarfında mezkur doğumlularm hüviyet Vapur Pire'ye gelinciye kadar da cüzdan ve üç kıt'a fotograflarfl* berabu yolcular kamaradan hemen hiç ber şubeye müracaatleri flân olunor. çıkmamıslardır. Ege Pire limanma uğraymca Romanya murahhasi vapura giren Atina «t^llerinden biri Serdar Abdülkerim Nadir Paaanm nm portiyesine bavullarını teslîm kaa ve şebJt yaverlerden miralay Ah • etmiş, kendisi de madamlarla bir met Beyin zevcesi Leylâ Hanmefendi likte bir otomobille Atina'ya gitmişbir müddettenberi duçar olduga haa • tir. tnhk*a» kurtulamtyarak cuma günü Kamara memuru, kamara boşa Heybeliada'daki evinde irbnal eyle • lır boşalmaz saatini almak üzere miştir. Cenazesi ayni gün kaldmhmş ve gitmiifse de biraktıği yerde bulamaHeybeliada'daki aOe kabristanma defmıstır. Yanlışlıkla murahhasm es nedilmistir. yaları arasına kanştığına hükme • derek Pire'den otele telefon etmis tir. Bu telefona şu cevap verilmiş tir: MÜSTAHZARI Sizm saatiniz bizde değHdir; fakat bizim bavulumuzda bulunan bir küpe çalınmKttır. Murahhas, bu iddia ile Yunan zabıtasına da müracaat etmiştir. YuPERtEV Şurubu nan zabıtası gemiye iki memur gönPERTEV Brlyantln dermişse de, ifade almağa ve tah kikat yapmağa lüzum bile görme PERTEV Kolonyası mistir. PERTEV Pudrası Bir kere, beynelmilel kavaide göre kamara]ara asılmış olan her li sandan levhalarda yolculann kıy metli esyalarmı gemi kasalanna teslim etmeleri rica olunmaktadır. İkincisi bizzat Romanya muırahhası bavulunun açık olduğunu ve otelin hamalına da açık olarak teslim etti Cumhuriyet futbol liki Genç takımlar arasmda tertîp ettiği> miz futbol likine dün de F\>erbahçe stadyomunda devam edîimistir. tlk muV «abaka Besiktaş Vefa küçukleri arasmda yapılmışhr. Vefa'lılar ilk devrede bir gol atmışiardır. tkinci devrede iki taraf ta gol yapamamış, oyun bu neticv fle bitmistir. tkinci müsabaka Kasrmpaşa • tstan* bulspor küçukleri arasında yapılmışhr. Bu mnsabaka çok çetin ohnuş, iki taraf ta galip geimek amniie bütun gay • retini göstermiştir. Fakat iki takım da gol yapmak fırsatmı elde edemediği için müsabaka 0 0 beraberlikle neti * celenmîştir. Vefa SOIaymaniye maçı Lik maçlanndaki derecenin tayinl noktai nazarmdan en mühim maç olan Vefa • Süleymaniye maçı dün Fener sahasmda oynanmıştır. Vefaiılar, ük dev renin 20 tnd dakikasmda Muhtesem'in * yağüe bir gol yapmışlardır. Vefa'lılar bo devrede nisbeten hâkim olduklan halde başka gol yapamamışlardı**. tkinci devrede Vefa taktım daha hâtom bir vaziyet almıstv Buna rağ men Süleymaniye mudafaasi gol yapnrmamış, oyun ancak 1 • 0 Vefa'nın galebesile neticelenmiştir. B takımian arasmdaki mOsabakayî da 1 0 Süleymaniye kazanmışhr. Kadık5y*ünde oynanan ikinci kBme maçlarmda Eyüp takımı, Beylerbeyi talpmmi 6 1 mağlup etmiştir* Karı, koca bir olup Kiracıyı öldürdüler! Galata'da Kemeraltı caddesinde 79 numarah hanenin musteciri olan 50 yaşlannda Nurettin Efemii ayni evin bir odasmda oturan ameleden Bensiyon ile karısı tarafından kura mes'elesînden dolayı aralarında çı> kan bir kavga esnasında şakağın dan yaralanmıştır. Bir müddet sonra Nurettin Efendi od*asında aldığı yaranm tesirile ölmüştiV. Vak'aya zabıta tarafından vanyet edflnıis ve tahkikata baîlanmıştır. Diğer taraftan hâdise müddeiumumîlîğe bildirilmiş muaviıi Kâmil Bey de tetkikata başIamiftır. Askerlik davetleri irtihali mOessif ikinci kOme maçları Teşvik gfireş mösabakalan tstanbul mıntakası güreş teşvik mu< sabakalan dün Vefa Kumkapı kulübS salontmda yapılmışhr. Muhtelif müsabakalar neticesmde Vefa Kumkapı kulübünun beş sporcusu bütün sikletlerin birincOiğini almışlardır: Sinek siklet: Agop Horoz siklet: Yıimaz Tüy siklet: Demir Hafıf siklet: Yavuj Yan orta: Sabri. Müsabakalar her ay tekrar edüe * cektir. tstanbul mmtakası voleybol şampiyonası maçlanna dün Galatataray *alonunda başlanmışhr. tlk gün elde edilen neticeler şunlardır: tsUnbulspor, Hİlâl'114 • 16,15 • 10, 12 . 15 galip. Galatasaray, Kasımpaşa'ya 2 • 15, 5 15 galip. Fenerbahçe, Süleymaniye'ye, Eyüp, Vefa • Kumkapı'ya hükmen galip. kî noktai nazardan bu böyledir. Bia Recai Beye hususî surette muhabbet besliyebiliriz, fakat kendilerinin res> mî sıfatlan maalesef âdi bir kelimei ile lekelenmiştir. Af buyursunlar, kendisine «hırsız> deniyor. Vakıil gazeteler buna bir de «kibar, ince, zeki, şeytan, mahir> ve saire sıfat •* lannı da ilâve ediyorlar ama temize1 çıkmaları için bu kadarı kâf i değil" dh*. Ev sahHıinin bu sozler! davetli • • leri güldürdü. Cingöz Recai de gü " lümsiyerek söz istedi: Beyefendi, dedi, gerek avukal Nuri Beyefendi, gerek zatı devlet • " leri son derece haklısınız. Benim iç« thnaî san'atım bir hırsızdan başkal bir şey değildir. Fakat avukat Nuri Beyefendi de, zatı devletiniz de pek güzel bilirsiniz ki medenî memleketIerde ceza mahkemelerinden başka bir de Jüri mahkemeleri vardır. Bun' Iar kanunun vicdana göre tefsirine salâhiyettar ve kanun vazımın derpiş edemediği hususî vaziyetlere göre karar vermek hakkım hai> «d« let kürsüleridir. Namık Beyefendif atdbadi var± Bir kızcajız yandı Karagümrük'te Neslişah mahallesinde oturan yedi yaşmda Hasan Ef endmin kızı Sahure Hanım dün akşam üzeri gaz lâmbasmı yakarken nasılsa kendi saçlarını da yakmış hr. Saçlarmı söndürmeğe uğraşan kızcağızm ates esvaplarına da si " rayet etmiş, neticede vücudünün mvhtelif mahallerinden derin ya ~ nıklar alan Sahure Hanım baygm bir halde hastaneye kaldınlmıştn. iki manda kudurdu! Dün saat 12 de mezbahada k*asap Aram Efendiye ait iki manda pay mahalline götürülürken birdcnbire kızmıs ve çoban Adem'i boy nuzlarile yere sermiştir. Mandalar etrafa da saldırmağa başlamışlar dır. O sırada civarda bulunan Ha " hcıoğlu'ndan asker Cafer*e de hü cum ederek bacağından a * r surette yaralamışlarcfır. Hayvanlarm i • kisi de öldürülmüştür. ve içinde bulunduğum vaziyeti izah edeykn. Derhal sesler yükseldi: Rica ederiz, rica ederiz! Bütün gözler hayret, takdir, bî raz da şüphe, korku ve nefretle Cingöz'ün üstünde toplanmıştı. O, ağır, vakur, fakat sevimli bir eda ile söze başladı ve davetlileri bazan merak tan çıldırtacak derecede, bazan da güldürerek Hacı Zihni Efendi vak'asınm bir çok teferruatını ve son vaziyeti anlattı. Herkes o kadar hayret ve merak içinde kalmıştı ki her ağızdan bir kaç sual çıkıyor ve cevap vermesini Cingöz'den rica ediyorlardı: Şimdi Süleyman Tahir sizin apartımanmızda mi? Evet, arzettiğrm gibi demm banyo dairesine kapattım. Şu dakikada orada ne oluyor acaba? Zabıta apartımanm merdi • venlerindedir. Fakat içeriye gire mez. Çünkü o iki gaz vak'ası ken dilerini ihtîyatla harekete mecbur eder. fçerî gîrmıyecek plduktan sonra niçin geldiler? Voleybol maçlan Cingöz Recai'nin harikulâde maceralari Yazan: SERVER BEDt '' 55 * Adela hiç kimse nefea almı yor ve gözlerini Cingöz'ün üstünden ayırmıyordu. Ev sahibi büsbütün şaşırarak etrafına bakb Te hiç bir şeye karar veremedi: Burası... diye kekeledi. Fakat hemen söyliyeceği şeyden vaz geçti. Cingöz'ün parlak, tesîrli, bir ökse gibi yapıskan bakışlan onu garip bîr beyecan, tatlı bir felç içinde bırakıyordu. Kendini topladı: Fakat... dedi, Recai Bey, hareketinız... Cingöz onun sözünü tamamlıya rak devam etti: Münasebetrizdir, biliyorum, Burası hırsız yatagi değildir. Cingoz hiç sükunetini ve nezaketini bozmadan: Beyef endi, dedi, hakkımda yanlış malumat sahibi oldugunuzn görüyorum. Salonda bulunan erkekierden biri ev sahibine doğru ilerledi: Affedersiniz, dedi, Recai Bey hırsız değildir, bilâkis hayn seven bir adamdır. Ben kendisini şahsan tanımam, fakat idare raeclisinden olduğum hayır cemiyetine ber sene btnlerce lira verir. Hiç bir zengini' miz onun kadar hamiyetli değildir. Cingöz sade bir tavtrla: TeşelrV^r ederim, dedi. Bazı davetliler seslerini yükselte* rek: Buyurun, Recai Bey, buyurun! Giriniz içeriye! Demeğe basladılar. Cingöz ev sahibine döndü: Beyefendi hazretleri, dedi, tahmin ettiğime göre ev sahibi zatı âlinizdir. Davetlileriniz tarafından bana vaki olan daveti kabulde ma zurum. E?asen bu balkonda da bak•ız olarak bulunuyorum. Fakat bü tün hulusumla ve zatı âlinize bütün hürmetimle arzederim ki bir işare tiniz üzerine balkonu dahi terket meğe âmadeyim. Geriye dönebili rim. Zira burada rey hakkı yalnız sizdedir. Davetliler arasında: Buyursun, buyursun! Sesleri çoğalıyordu. Ev sahibi misafirlerine bakarak gülümsedi: Mes'uliyet size aittir, karış • mam sonra! dedi. Cingöz hemen teminat verdi: Bu misafirperverliğinizden dolayı ne resmen, ne de vicdanen hiç bir mes'uliyet karşısında bulunmıyacaksınız! Ev sahibi bir adım geri çekilerek yol açtı, ve: O halde buyurunuz! dedi. Cingöz başile evvelâ ev sahibini, sonra bütün davetlileri ağır ağır selâmlıyarak ve teşekkür ederek içeri girdi. Herkes ona yer gösteriyordu. Fakat cingöz oturmadı: Müsaade buyurunuz da ayakta durayım; sizi biraz eğlendirirse gazetelere kısmen geçen, fakat çok enteresan tefemıatı olan Hacı Zihni Efendi vak'asını kısaca anlatayım