"Cumhurîyet 1932 + 1 = 1933 Vacit yastıkların, yorganların, bat tanîyelerin arasından başını doğrulttu. Saatlerdenberi kapalı duran gözlerini, ffünün ziyasına alıştırarak, etrafı şöyle bir süzdii. Donuk, kül renkli bir kânuBuevvel sabahıydı. Sokaktan ve yandaki odalardan gelen bir sürü gürültüler Vacid'e saatin hayli ilerlemiş olduğunu anlabnakta gecikmedi. Gerine gerine kalkh. Ayaklarma terliklerini, sırtma rop dö şambrmı geçirdi. Pencerenin önünde bir iskemleye ilişti. Bayran gününde yeni elbîseWini giyinmis bir çocjk kadar neş'eliydL Zaman zaman ta için<Jen gelen sevinç dalgalan dudakîanna kadar yükseliyor, bafif tebessümlerle nihayet buluyordu. Kapı açıldı; elinde bir bardak çayla annesi girdi. Ben de şimdi seni uyandırmağa geliyordum. Saat onu geçti. Giyin artık.. Vacit yerinden fırladı, yeni bir se vînç havasınm tesirile annesini kucakladı, öptS, sevdi. Bu neş'e îhtiyar ka dma da sirayet etmişti. Gülüstüler, şakalasiılar. Annesi: Haydi bakalım yarın yeni seneye giriyoruz, dedi, hep böyle neşeü olur • sun insallah. Yeni sene!.. 932 nin son günü!.. Annesi çıktıktan sonra Vacît gene îskemlesine oturdu. Düşündü; gözleri • nin önünden bir takan hayaller geçi • yor, binbîr narca manzaray'a ek'enmis garip bir fHim gibi dimağtndan akıp gidiyordu. Şimdi son 24 saatîni geçîrdiği koca 932 senesinin mes'ut olabildiği, sevi • nebildiği günü, yalnız bugündu. 12 ay ne acılar, ne parasızlıklar, ne sefaletler çekmisti. Birdenbire işinden çıkarıldı • gmm yıldönümünde bulunduğunu ha • hrladu Sahi; bankadan lam 931 kânu nuevvelinin sonunda aynlmıştı. Bu ay nlt» işte bugüne, 932 kânunuevvelinin sonvna k*r!ar devam *»tnv«ti. Bi>+ün sene işsizlikten, parasızl ktan ve burdardan miitevellit daha bin türlü can sdasından basını alamamıştı. Gayriihtiyarî annesinin sozterini yeniden duydu: Yarın yeni seneye giriyoruz. Hep bövle ne«e1i o'ursun insallah.. Bu lâf bir hmstiyan an'anesinden kînaye idi. Insan bir seneye ne sekilde, ne vaziyette girerse öylece bitirirmiş... Muhakkak ki bu efsanenin ash vardu Bu seneye işsiz girmiş ve hep işsiz kal mjşh. Fakat işte bugün Zingal kâtibi umumisi Cevat Cemal Bey şirkette bir memuriyef buldugunu kendisine mek tupla bildirmiş, davet etmişti. Ayrıca kuvvetli bir pistonla müracaat ettiği E v kaftan da «münasip bir yer bulunaca ğı» rivayetleri sızmağa başlamıştı. E... Talihin bu kadar lutfundan sonra, cebin T( deki beste bir bilete, tayyare piyanko 5undan bir ikramiye de pekâlâ beklenebilirdi. Basit bir cebir muadelesi haüeder gibi hakikati buldu: 931 senesine issiz baslamış, issiz ka'nustı. 932 ye güzel talihe başlıyordu. Binaenaleyh güzel talile bitirecekti. Vacit işte bundan dolayı neş'eliydL KaJktı. Giyindi. Zingal sirketine yol landu **» Cevat Cemal Bey kendisini kemali nezaketle karşüadı. Fakat verdiği cevap şu oldu: Affmızı istirham ederîm. Maale sef sîze mektubn yolladılrtan iki saniye sonra miidiri umumî beyefendi emir verdi. Bütçedeki tasarruf dolayısile sirkete yeni memur alınmıyacakmıs... Vacît bu ilk dar^nîrı te^îriie büKm neş'esini ve hayat kabiliyetini adeta kaybetmişti. Akşama kadar surada bı»r rada snmur+çan, somi'rts an dnlastı. Ümidi Evkaftan bugünlerde gelmesi lâzım olan cevaba kalrruşb. Gerci oraya almacağı muhakkaktı ama... Maasmın az olmasmr'Ti korkuyordu. ŞrmdîlOc kıt kanaat bu para ile geçinmeği kararlastırdu *** Eve gelince masasmın üstünde su mektubu buldu: Muhterem efendim, «Seneî sabıkadanberu tazyikatı tahammülgüdazmı icra etmekte olan varidat tenakusu kadrolanmızda dahi tenkihatı lâz'me ifasmı bîr emrî zanırî kVmakta olduğundan ve şhndPk münhal bir rnemiıriyet bulunmadığından ve saire...» Biçare Vacit bu ret ile büsbütün ser • semVdi ve yat»57nın üzerine röktü. 932 nin artık son akşamıydı. Büyük bir asma saat 932 için son hktaklannı vuruvordu. Salondaki radyo tavyare pivankostmun kazanan numaralarmı sövlHvordu. Vacit yeni bir hamle ile kulak kabarttı. 500,000 I;ra 3376 namaraya... ¥*• Cebinden kendi biletini çıkardı. Nu • marası 3375.. Son ümidi de suya düş müştü. Başını yastığma bıraktu Adam sen de, diye söyledi. Boş yere kendimi aldatıyorum. Sanki hayatta önümüzdeki sene için bekledlğim ne var? Hiç.. Ama zaten bu senelsrin gelip gitmesi de boş şey. Bir takviroin e«kimesîn'Jen, Vhr rak*>mın değisnv^rfîen ibaret. Hayat bir taksi saati, seneler onun fiat gösteren numaraları; bir sene ile yenisi arasmda yalmz, sıfırla birin farki var... idare lâmbası için Birbirlerini vurdulaı Dün gece saat 22 de Küçükçamlıca'da sucu alîirlannda oturan Şaban ile arkadaşi AIi arasmda idare lâmbası yüzünden kavga çıkmış, Ali eHne geçirdiği bir keseri Şaban'm başma indirerek ağır surette yarmıstır. Şaban da elindeki sopayi Ali'ye vurmuş, el ve yüzünden hafifçe yaralamıştır. Bir müddet sonra baygın bir halde yere yuvarlanan Şaban Haydarpasa hastanesine nakledilmiş, Ali de yakalanmışhr. EvveHti gün saat 11 de Fatîh'te Hocaüveys mahaJlesinde oturan Ahmet Ef. tabancasını temizlerken kazaen elinden düserek patlamış, çıkan kursun adamcağızm kalçasına Isabet edip yaralamıştır. Ahmet Ef. hastaneye kaldırılmıştır. Yerli halıcılığı niçin ihmal ediyoruz? Kulada bütün havaliye malzeme yetiş tîren ve halı yapan bir fabrika Eskişehir'de Seker fabrikası İş Bankası Eskişehir'de bir fabrika yaptıracık Eskisehtr (Husasî) Umumi buS randan kendine g"re müteessir olan Es «• kişehir son gunlerde hayırlı bir teseb • büsün verdiği genişlikle ilerlemeğe başIamısbr. Memleketm bir çok hayırlı is • lerini mnvaffakiyetle başaran tş Ban • kası borada bir şeker fabrikası kurmat için teşebbüse gînsmiş ve cidden kov vetli bir n«tice hazırlamış ve Eskîşehtr't ısdkbalmi aydınlatmıştır. Senede iki nüt yon dönüm seriyat yapan ve iki yoz bin donümlük suîanır arazisi bulıman Eskisehir için boğday zeriyah artık tatminkâr de?ildi. Çünkü bir nevî mahsul elde etmekle köylü fiat düskünlükleri kuraklık ve bonlara mümasil anzalara mukavemet edemiyor, çalıshgı nîsbet te kazanamıyordu. HalbıAi Eskisehir en müsait pancar sahası olduğu îçin bîr şeker fabrika stna ve en güzel arpavt yetistirdigi için bir bira fabrScastna lâyıkh. Bunlardan gayri Eskişehir'de mevcut alâtı ziraive atelyeleri, demirhaneler, u iplik fabrikalan ve daha bir çok sınaî müesseseler kasabanm bir san'at mer • kezi olmak husostmdaki istidadım art tmyordo. Senede altmîş bin donüm pancar ekiTmesi hububat ziraatmm kısmen tah didini mocip olacaği gibi fabrikac!«ı çalışacak iki bin amelenin piyasaya dökeeekieri paraiar da altş verişleri kznstı • racak, beri tarafta mevcut kîremit fabrSıalan ve kereste tüccarlan kendilerîne yeni bir müşteri bulmo» olacaklardır. Burada kış çok duzgun ve nvgtm serait alhnda baslamış, şimdi yedek genif zeriyat yapıîmıy ve koylü yeni sene için zengin bir istik'"»! ümMHe kuvvetlen rroVtir. Yalnız Ziraat Bankasmm aîa " caklannı urtm vadeli taksîtlere bağ'a ması haberi de teeyyüt ederse bundan köylü daha cok istifade ed«»cek ve banka da tahsilâtını tanzim eylemis bulu nvcakbr» Buğdav fiatlirı hâ!â dö'lcunJur. Y5kselmesi ihtimali de pek azdır. Borsaya günde iki vagondan fazla mal gelme • mektedir. Fıatlann düşkünlügü en a yade yeni sene zeriyahnm müsait şerait alhnda yapıbnasmdan ve kısmen de îstanbul'a gönderîlen m?n»nn çok ocoz sah'masmdan ileri gelmektedir. Tabanca patlamış Katil Aziz dün tevkif edildi Bundan üç buçuk ay kadar evvel Kartal'da bir cinayet olmus, odıtncu Ibrahim, korucu Aziz taraf ından öldürülrnüştü. Katil cinayetten sonra kaçmağa muvaffak olduğund'an o zamandanberi aramyordu. Dün Kartal istasyonundan şüphe11 bir vaziyette trene binen bir adam nazari dikkati celbetmis ve Cafer çavus bu sahsın oduncu tbrahim'in katüi korucu Aziz olduğunu teshis etmiştir. Katil yakalanarak Adliyeye sevkolunmustur. HARtCÎ HABERLER: Saatte 160 kilometre giden tren 31 ( A A ) VVolff ajansı bildirivor: «Uçan Hambargiu» ismî verilen Harnbnnrg • Berlin yıldınm treni, tec • rübe mahiyeh'nde yaphğı son seferde saatte azamî 160 kilometre sür'atle yol almıstır. Trenin 120 kflometreye yaklaşan vasatî sür'ati aielâcele sür'at katarınm sür'atinden lakriben % 2 5 nisbetinde daha fazla olrıi'ştur. f abrikanm tarak Kula (Husosi) Kula'da on iki sene evvel faaliyete başlıyan Çolakzade halı kumpanyasmm fabrikası 3000 metro murabbaı bir saha üzerinde kurul • muştur. Fabrika üç taktm tarak vargel, üıneleri boyamak için son sistem makineli kazanlar, yıkama, kurutma, sıkma gibi ameliyeyi ifa eden makinelerle mücehhezdir. Her türlü tesîsah havî olan alelye kismmda halı iği, halıya mahsus el isleri arkıslan yapıldığı gibi çoraplık, fani • lalık ve sayağa elverisli ipleri de imal edecek vesaite maliktir. Fabrikanm motorü 240 beygir kuvvetindedir. 260 beygir knvvetinde de mükemmel bir «lim kazanı vardır. FabrSta 90 amele tarafından idare e> dibnektedir. Halı ateiyesinde 1 0 0 1 1 0 ve mahallelerde de 400 amelesi vardar. Bunlar kendi evlerinde fabrBıa hesabına çalısan kadmlardır. Yapılan ipler Denizli ve tsparta ve Kula'da halı için kullanılır. Bu yerlerde imal edüen halılarm satıs merkezi tzmîr olup tstanbul'da da bJr subesi vardır. dairesîndetı bir inriba Halı imalâta ba yıl diger senelere nazaran çok düşüktür. Umumî buhranm tevlit eylediği tesirat ile müessesatı resmiye ve hususiyedeid burolar ve salonlarda acem halısı kullanılmak suretile yerli mallarınuza rağbet etmiyisîmiz de bunda müessir olmaktadır. Halbukî: Kula fabrikasında boyanan îp • lerle tsparta'da Acem halılanna faik bir sekilde dokunan halüanmız her yerde kullanJmıs olsa hem para dahilde kalır ve hem de bu gibi müessesahn mkişafîle bir çok aîleler barmmıs olurdu. Acem halılannm memleketimize îthal edilmemesi 3ctisadî bir »yaset olarak kabul edilirse ve yahut yerli mallarımızı hîmaye edecek bir sekilde ithal olu • nursa o zaman yerli halılan revaç bul duğu kadar böyle müesseselerimiz de inkisaf etmiş olur. Bence marazı değfl a • razı tedavi etmelidir. Halıcılık cephesinden muhterem tktisat Vekilimizin bn gib müessesatm yaşamasına âmil olan sebepleri ihzar edeceğine süphemiz yoktur. BÜRHANETTlN AVNİ Cenubî Afrika'da şiddetli bir zelzele 1932 + 1 = 1933 GAN DO Konya Halk Fırkası kongresi Yohanneshourg 31 (A.A.) (Cenubi AVka'da) Büyük bir saha dahilinde şnndiye kadar borada misli gö rülmemis derecede şiddetli bir zelzele olmuştur. En kuvvetü «arstnti, 100 saniye sürmSstür. Halk büvük bir korku ve telâs içinde kaimıstır. Bir kaç bina, hasara nğ ramışbr. Nüfusça zayiat vukutma dair bu saate kadar bir haber gelmemiştir. Bu zelzeienin me^kezî muhitinin Yohannesbonrg'din 300 mfl uzakta olduğu soylenmektrdîr. İzmit'te bir pirinç fabrikası açıldı Belçika vernüerini arttırdı Brüksel 31 (A A.) VVolff ajan • sindan: Hükumet tarpfmdan nesredüen bir emirnamede «stihlâk vergileri ve gümrük tarifeleri, butçeyi tevzin maksadile, arthrılmışhr. Bu aMtıtmalar, pek ya ktnda mer'iyet mevkiine girecektir. Kahve, çay ve kibritten alınan gümrük resimleri bir misli tezyit edilmistir. Bira, madenî yağ ve şekerden alman resimler de «vttınlmıstır. Yeni resimler 1933 senesi müddetmce mer'i olacak hr. Bursa Fırka kongresi bitti Bursa 20 (Hususi) C. H. Fııkası kaza kongresinin toplanması münasebetile dün gece belediyede bir ziyafet verüdi. Bu ziyafette köylü ve şehirfi murahhaslarla, vali bey ve fırka erkânı bulundular. Halk Fırkasmın yaphğ: îçtimaî mkılâbı bu ziyafette mütalea etmek kabildi. Köylü arkadaşlar alafranga bir sofrada yemek almasını ve pekâlâ çatal, biçak kullanmasını büiyorlardı. Aralannda her çeşit ve her meslek adamırun ve memleket valisinîn bulunduguna gören köylüler bu manzaradan pek memnundular. Badehu kongre müzakerata başladı. Ve memleket ihtiyaçlan etrafında takrirler verildi. Yeni kaza idare heyeti seçildi. Yenî idare heyetine Ali Sım, Tayyar, Ali Talip, Nurettin ve Mazhar Beyler intihap oIundular. Musa ayırmıyorlardı. Cingöz hepsine birden dedi ki: Beyefendiler! Görüyorsunuz ki yabancınız değilim. Fakat sizînle be~ nim aramda iki fark vardır: Evvelâ ben adam öldürmem; ikincisi de sizin gibi sersemce hareket etmem. Gerçi bu i?in bazı safhalarında çok mükemmel çalıştınız. Az çok tahsîl görmüs, hesaplı adamlar olduğunuz hem kılığmızdan, kıyafetinizden, hem de yaptığınız işlerden belli! Şimdi, beyefendiler, zarartn ne tarafından dönülse kârdır. Yaptığınız hatalari tamir etmek îsterseniz bana karşı açık olmağa mecbursunuz. İçlerind"n biri Cingöz'e doğru bir adım attı. Bas>nı sol tarafa doğru garip bir tarzda iğmişti ve gozle rinde, marası anlasıimıyan derin btr ifade vardı. Cingöz bu adami tanı* dı: Süleytnan Tahir. Fakat ne yapmak, ne söylemek istiyordu? Cingöz ona cesaret vermek için, samîmî bîr sesle: Buyurun Süleyrnan Tahir Bey! d»di. Adam. gÖTİerini C'nooz'e dîlî^refcı büvük bir yemin ettikl'»»' sonra âe di ki? Mabaii var Hicaz'da çıkan ısyan bastırıldı Halk Fırkası konçresinde bttîunanlardan bîr grup Konya (Hususı) Cumhuriyet Halk Fırkası Kop^a vilâyet kongresi üç gün müddet'.e devam etmiş ve encümenlere tefrik olunarak çalısümış ve heyeti u mumiyede kazaiarunrzın ( 1 4 ) iinden gelen diîekleri ve fırkanın teşkilât kıs mmın teazznv ve daha fazla inkisah hakkında yaDilnaış o'an me?ai şekil ve tarzları tesbît edümiş ve büyük kongreye lâzım gelen mümes*îlenni ve yeni vilâyet idare heyeHni intihap efmiştir. Yenî ". flâyet idare heyeti tekrar bir içtima yaparak vilâyet idare heyetinin yeni idare reisini intihap edecek ve yeni faaliyetlcrme br.jîsyacakhr. yordu. Bu gidişle ne olacak? O sıkışık, berbat vaziyette, fena hava içinde, Cingöz'ün kolu budu gittikçe ağrıyacak, sızlıyacak, eli ayaği der mandan kesilecek, bütün vücudü pestile dönecek! Bu tehlikeyi hissetti ve kilidi sökmeyi tecrübe etmek istedi. Ne mümkün! Cebinden çakıyı bile çıkaramamıştı. «Buyurun bakalım!» diye mırıldandı. Londra 31 (A.A.) Mekke hükumeti tarafından neîredilen ve Londra*ya gelen resmî bir teb'iğe göre tbnissuud'un askerleri Asir'de çıkan isyan hareketini tamamile bastırmıştır. Bu isyantn mcrkezi Asir eyaletinin en rr.ühim şehirleri olan Yezan ve Sabia idi. Asiler itaat ve ^«limiye* göstermis • lerdir. Asir'de s;<v.di sükun hüküm sürmektedir. Inşaahna üç ay evvel baslanan îzmit pirinç fabrika$>nın tesisah ikmal edildi* ğinden, küsat resmi geçen cuma yapılmışhr. Merasimde Kocaeli Valisile bir çok zevat ve kalabalık bir halk. kütlesi hazır bulunmuştur. Fabrikanm mü • essis Ihsan Şakir Bey davetlilere bir nuhık söylemis, Kocaeli Valisi de bu nutka ve»*dipi cavapta müessislere muvaf • fakiyet tenvnni ctmiştir. Cingöz bu kargaşalıktan istifade ederek rovelverini yukarı kaldırdı ve bağırdır Eller yukarıya! Kim kımıldarsa yakanm! Ev muhasara altmda dır, nafile hareketlerden vaz geçiniz! Karşismda dört kişi vardı. Dar, uzun bir odada bulunuyordu. Burasını ilk defa görüyor. Besbelli, geçen sefer bu eve geldiği vakit kilitli bulduğu oda bu olacak. Herkes ellerini yukarı kaldırdı. Petrol lâmbası, heriflerin arkasında durduğru için yüzlerini iyice göre miyordu. Fakat hepsine doğru birer birer yaklaştı, başını yüzlerine doğ ru uzatarak hepsinin birer birer gözlerinin içine baktı, geri çekildi, bir çığlığa benziyen uzun, keskin bir kahkaha attı. Bu, müthiş bir sesti. Karşısmdakilerin biraz ürpererek sendelediklerini gördü. Çünkü bu kahkahanm sokaktan duyulacağı muhakkaktı ve esasen Cingöz de dışanda bulunan adamlarına bir isaret vermek istemişti. Boş kalan elile cebinden tabakasını çıkardı, içinden bir cigara çıkardı, ağzına iliştirdi, tabakayı cebine koydu, çakmağını çıkardı, cigaraaını Fabrika ?4 «taatte 10 ton istSsal kabiliyetint'edir. Şinrcdiye kadar mahsulunü çeltik h.ilir^e ucuzca satarak an cak mutavassıtlara kazandıran Kocaeli çiftçfleri, muhit'erinde böyle bir fabrikanm açılma<md.in çok memnun olmuşIardır. Bu münasebetle fabrikanın islemeğe açılması merariminde bulunanları gösteren bir fotografı dercediyoruz. tüttürdü; odada, bir karyolanın ayak ucunda duran eski bir koltuğa oturdu, ayakayak üstüne attı ve karşısmda sıraya dizilen d'>t kişinin üstünde gözlerini gezdirerek dedi ki: Siz bir kumpanya îmîşsiniz ha?. Pekâlâ.. Sükunetle konuşalım. Yabancınız değilîm. Kulunuz da bu işlerden biraz çakanm, ihtimal beni hâlâ tanıyamadmız. Çünkü, Allah belâsını versin, bu gaz lâmbasile birbirimizi göremiyoruz. Karşısındakiler o kadar şaşırmişlardı ki birbirlerine bile bakamıyorlardı. Hepsînîn hayret ve korku ile parlıyan gözleri birer küçük sivri ışık halinde Cinçöz'ün üstünde ge ziyordu. Yalnız bir tanesînin sağ kolunda küçük bir hareket belirmîşti. Cinsröz güldü: Zahmet etme, dedi, nafiledir iki gözüm, kolunu daha fazla kıpırdatırsan hepiniz yanarsmız! Sen beni hâlâ tanıyamadın galiba: Cingöz Recai! Bu ismi duyar duymaz, bitişik odaya bir yıldınm düşmüş gibi, hepsi birden sıçradılar ve sonra, donup kaldılar. Artık gözlerini ondan hiç Cingöz Recai'nin harikulâde maceraları Yazan: SERVER BEDİ 21 Artık, Cingöz, dolap kapısının açılmasmi temenni etmeğe başla mıştı. Bu iki serseriyle mücadeleden gozü hiç yılmıyordu. Sükunetle bekledi. Fakat biraz sonra içeri giren a dam: Bu muşamba ile çıkacağım, paltoya Iüzutn yok. Yağmur da yağ'yoT. Kıdruletesini başıma geçiri rim kiç tanımazlar. Çok iyi, çok iyi, haydi! En büyük felâket baş gösteriyoria, Cingöz güçlükle nefes almağa tflamıstı, dolabın havası bozulıı • den birinin gelmesini bekledi. Belki bir saatten fazla bekledi. Nihayet oda kapısı açılmıştı ve içeriye biri girdi. Cingöz, bir sarhoşun yayık ağzını taklit ederek dolabın içinde avazi çıktığı kadar bağirarak bir gazel okumağa baslamıştı. Odadan içeri giren adamın ayak sesleri derhal uzaklastı, biraz sonra yukarki arkadaşlarile gelmişti. Bu cendereden kurtulmak için doötekiler: labın içinde yanm saat uğrastı: Dizleri, ayakları ve ellerile dolabın ar Haydi bakalım, şu gazeli biz ka taraftaki kaplamalarım çatlat de dinliyelim, dediler. mağa ve ayırmağa çalıştı. Mümkün Cingöz sesini çıkarmadı. Hepsini değil! Dolabı sarsarak yere yuvarlameraka düşürmek istiyordu. mak, bir tarafını kırmak istedi, kiBir tanesi dedi ki sen rüya gör lidi tırnaklarile sökmeği bile düşünmüşsün! dü, hayır hayır! Dolabın çinde bü Rüya görmedim. Şu dolabın zülüp kalmaktan ve kadere teslim içînde bir adam yoksa kahrolayım! olmaktan başka çare yoktu. Başka bir ses çıktı: Evin içinde gene bir sürü ayak Açıp bakması güç değil a! sesleri vardı. Telefonla çağırdıklan Dolabın kilidine bir anahtar so adamlar gelmiş olacaklardı. Yukarı kuldu. Kilit çevrilir çevrilmez, Cinsofalarda, odalarda dolaşıyorlar, agöz, dolabın kapısına öyle bir vükğır seyler kaldırıyorlar, sürüklüyorlenis yüklendi ki, hızla açılan kapı lar, oraya buraya çekiyorlardı. Cindışarıda duranlardan en yakındakini göz bağırsa bile onlara sesini işittiyere yuvarlamış, kiminin başına remezdi. çarpmış, kitnini de şaşkınlıktan haDolabın bulucduğu odaya içlerin • reketsiz bırakmıştı.