J•m=i'* Kânunuevvel SON TELGRAFLAB r " Cumkariyet Bana Kalırsa • I ^ M I » ^ M | ~* • II • ( Türkçemiz... *) Yanlış bir mukayese Diyarbekir'den, güzel bir mektup aldım. İmza, Cetnal Faîk. Dert şu: Cemal Faik Bey, iki yıl evvel, Beyoğlu'ndaki bir Fransız kitapçısına on lira yollamış, bir kaç; kitap istemiş. Kitaplar, derli topIu bir paket halinde hemen gelmiç. Buraya kadar iste hayret verici bir şey yok. Fakat, bundan sonra, bizim Babıali cadde sinin hiç bilmediçi bir san'at baç» hyor: Artık, Cemal Faik Bey memleketin hangi koşesine gitmisse Fransız kitapçısı onun izin dedir. Bu bir def alık muşterisini nerede olursa olsun buluyor ve ona, kücfik aylık ilânlarla, bu yük yıllık kataloglarla yeni Frai siz neşriyatını muntazaman ha < • ber veriyor! Halbuki, «rene Cemal Faik bir ay evvel, bizim yerli lardan birine bir mektup yolla mış ve bir kaç kitapla beraber verecegi bazı sioarisler için izahat istemiştir. Cevap yok... Bir mektup daha, gene sükut!... Hiç ahiretten ses gelir mi?... Kariim, hakh bir sinirlilikle soruyor: Fransız kitapçısı karşısında Türk kitapçısının vazifesi bu mudur? • Bir kelime ile cevap vereyimi Cemal Faik Beyin boyle bir mukayese yapmağa hakkı olamaz. Zira, mukayese ayni cinstan olan şeyler arasmda yapılabilir. Halbuki karşılaştmlan iki taraf ayni cinsten değildir: Biri kitapçı, öbürü sahaf!... YUSUF Z1YA Fransa 15 kâ. evvelden sonra borç vermiyecek Bu karar Amerika hükumetine bildirildi, îngiltere de yeni bir nota verdi Parîs 13 ( A . A ) Havas Ajannndanı Borçlara ait mOzakerelere saat 15 te başlanmıştır. Verflen bir taktm tekliflerin ve meclisîn kabul emiş oldu&u karar suretinin müzakeresine girişiime * den evvel hükutnetin izahatı din lenmîşth*. M. Herrîot, bu suretle borçlar mes'elesini izaha başlamıştır. Hatip mutarekeden sonraki Tekayiin hu lâsasmi yaparak borçlar müzakeratını tafsile girişmiştir. M. Herriot neticede demiştîr: « Tedîyattan îmtînam Ameri ka'da husule getireceği akisleri derpiş etmek lâzım geidigi gibi Fran la'nm bütün sîyaseti büyük t«sriliz milleti ile mün'akit itimat itilâfına istinat ettnekte olduğu nrada tngiltere'den aynlmanra Snüne geçmek te icap eder. Fransa, mukavele1«re riayet nefhumunun ortadan kaldınlmatma müsaade edemeı. HBku met, bazı ihtirazî kayit ve ş&rtlarla tediyatta bulunmak arzusundadir. Fakat bunlarm ne olduğunu soyliyemez. Hükumet evvelâ encümenlerde îzanat verecektir.» rek Almanya tarafmdan nazan itibara alınacağını» natık olan 8 kânunuevvel tarihli notadan ahzı malumat eder. 2 Hükumet binnetice Hoover moratoryomu ile tamirat namı altında yapilagehnekte olan tediyatm tatilini intaç eden ve ba moratoryoman neticesi balunan misaklann tevlit etmiş olduğu hukukî ve fflî vaziyet fle gayrikabili te* lif balunan rejimi yeniden tetkik et • meğe matuf müzakerata bemen baş • lanmasım talep eder. 3 Fransa hükumeti, 1S kânunuevvd 1932 de 19.261.432 dolar tediye edecektir. HSkumet, yapılacak yeni ıtflâfta ba tedivafan hesaba dahü edflmesini utryecektir. 4 Hükumet, Amerika bSkume • tîne, moratoryomun îhdas etmiş oldu* ğu vaziyet devam ettikee ve beynel • mflel borçlar hakkmda yeni bir ttflâf meydana getîriimedikçe Fransa'nm gerek filen ve gerek hokakan ancak tamirat namfle tediyat yaoılmasi soretile mnhîk Rorülebîlecek olan bir rejimin yuküne badema tahammSl edetr«:«eceğini bildîrir. Züğürt tesellisi ~ Yusuf Osman'a ithat Dünkü gazetelerden birînde şoyle bir karikatür vardı. Bir kadın, bir erkekle konuşuyor: Ne iş yaparsınız? Muharririm. Pek âlâ, ne ile geçinirsîniz? Bu, muharrirlerin malî vaziyetlerini hicveden en zekî suaDerden biridir ve hulâsası sudur: «Yazı para etmez!> Ecnebi mektepierinde Türkçe mualilmlerind'en biri talebeye bağır mıs: Sakın edebiyata beves etme • yiniz, aç kalırsmız! Bu fikîrler bizde umumidir. Garp muharrirlerinin kazancra dan gıpta ile bahseder, dururuz: Fransa'da Cyramo de Bergerac piyesi, muharririne fu kadar milyon frank kazandırmış; yahut Journal gazetesi her günku bir tek fıkrası için Clement Vantel ismindeki muharrire ayda Oç bin liradan fazla verirmis; yahut «Garp cephesmde sükunet var!> muharriri bu kıtabı yüzunden milyoner olmuş, ilâh... Bu misaller çoktur ve hepsi doğrudur. Fakat gene Fransa'da açlıktan olen bir şair, meselâ bir Tancrede Martel'den hiç bahsetmeyiz; Amerika'da yapılan bir istalistikte en az kazanan zümrenin muharrirler olduğu ve kundura boyacılan kadar bile ellerine para geçmediğî anla • sılmiftı, bunu hatırlaraayız. Kendilerine guzel san'atlann büyük ikramiyesi çıkan adamlar ve mimarhk, tezyini san'atlar gibi Garpta k&r getiren meslek erbaht ist?sna edilirse, dünyanm bütün san'atkârlan ve muharrirlerî az kazanan insanlardır. Gazetelerin kâğıdını ve mürekkebini veren tüccarlar, makinesini ya • pan fabrikalar, sermayesini koyan patronlar zengin olurlar; fakat bu gazetelerin ruh ve zekâ tarafını yapan muharrirler içinde kaiemile servet sahibi olanlar pek azdır. Dün • yanın her yerinde. Niçin? ÇUnkü san'atkarm ve mnharririn sermayesi, yaratıcı muhayyele, bîlgi ve zekâ gibi manevi tertipte bir servettir; bunun maddî buyük bir kazanç getirebilmesi, nadir sartlara tâbi bir mübadele hâdise • sidlr. Manevi sermaye, manevi kazanç getirir: ttibar, «eref, şan, şohret.. gibi. San'atkârlarm, âlimlerin ^1..:!:.«w«»:. RMüirtcm Türkçemizin grameri Türk diK gramerioi yapmak ve gramer düzenlerini bulmak kolay olmıyacak TAKI, EK, EKLENTt: DİKmizde koklerin sonuna bir, ya birbiri ardraca bir kaç soz getirir, böylelikle bir çok yeni sozler yarahnz: Guzel, güzellik, güzelce, güzelimsi, güzelleşme, gSzelleşnaek... gibi. Şimdi sa cg^îzel» k3k8nün sonuna getirdigimiz «lik, ce, msi, lesme, Ie«mek» sozlerine ne diyelim? Eskiden buna arapça «lâhika» derdik; şimdi bir takımımız «ek», kimimiz «takı», kimimiz de «eklenti» diyoraz. Ge ' çen yıl dağılan «Dil Encumeni» ba yerde «eklenti» sozunu kullanmışh. Bu sozün nesi var ki beğeniunedi. Türkçemize iyi bakaltm: Neye «ek» deriz? Eklenen seye mi? Ek yerine mi? «Ekini belli etme» dirler; «eklenen parçayı belli etme» değfl, «bir parça eklendiğini belli etme» demek isterler. «Takı» sozS, «takmak» tan geli • yor. Kokün sonona eklenen şey, takmta değü ki... «Ekiemek» başka şey, «takmak» başka. Eklenen şey, kökün üzerine malolur; takılan şey ise, oradan dışanda, yabancı kalır. «Lâhika» yerine «takı» kullananlar aldamyorlar. «Eklenti» ye gelince: tşte bu sSz, bence, en oyganadur. Takmaktan takmfa, akmaktan akınh, sarkmaktan sarkmb, kurmaktan kuruntu... gibi» «eklenti» de «eklenen şey» demek olur. Bundan once de soyledik: Her onSne gelen soz uydurmağa kalkarsa, işi karmakansık etmek korkura vardn1. GRAMER KtTABI: Okuvuculan mızdan ömer Salâhattin Be^n bizi çok oksayıcı bir yazısmı aldık. ömer Salâhattin Bey, Bahriye mektebinden ye • tişnuş. GörüKiyor ki dü isleri, nuîletin her katmdan okuyoculan alâkalandı • nyor. ömer Salâhattin Bey, yazısmm sonlannda: «üstat Nazif Sürari Beyin yazdığı ve tavsiye ettiği veçhile kolayhkh bir Türk grameri yapılmalıdır; fakat bunu muktedir, muhterem Maarif Vekili Beyefendi akademik bir heyeteyaphrmahdır. Münferit müelliflerin kendi başlanna bir gramer yapması maksadı temin etmez. Bunun «hakkı teüfi» Maarif Vekâletimizin olursa ve basdmasmı da Devlet matbaamiz yaparsa talebemizin maarifine pek büyük yardım teşkü eder.» diyor. Gramer kitabı işi, kolayca oluverecek bir iş değildir. T. D. T. C. gramer işi fle ağraşmaga başladu Ama bir dilin ki kendi grameri aranmamış, ona Arap, Acem, sonunda da frenk grameri uydunıbnağa uğraştlmış, artık o dilin oz gramerini yapmak çok zor bir iştir. Hele, o, e»ki biçim gramerlere alışmış olanlan ba haylanndan vazgeçirmek çok zordur. Şimdi Fransız, yahut tngiiiz garmerine uydurarak gramer yazmak yoln tatulursa, işin kolay tarafı tutul • muş olur; ama Türk dili grameri yapılnnş olmaz. Türkçemizin grameri çok oygan, çok düzgün bir gramer ola • cak... Bize boyle geliyor; ama kolay olmıyacak. Bu iş üzerinde T. D. T. C çahssnv, biz sontma beklivelim. Bek lerken de, elhnizden geldiği kadar dfl işine vardrm edelim. FttLLERİ MÜTEADDtLEŞTtR MEK: Türkçemizde bir fHi müteaddi • leştirmek için köküne, yerine gore, dir, dür, dir, dur; tir, tür, far, tur, yahut t eklentisi getirflnr. tşte size bir gramer düzeni! öyle ama her fülde bu düzene uyuimuyor ki. «Gelmek» ten «getir • mek», «gitmek» ten «gStürmek», «gormek» ten «gostermek» gibi çok aykınlan olduğu gibi «karmak» tan «kaçırmak» «açmak» tan «açtirmak», «saçmak» tan «saçtırmak» gefir, «artık» tan «arhrmak» «arttırmak» yanlışfar • «içmek» ten «içirmek», «ak • mak» tan «akıtmak», • «yakmak» tan «yaktırmak» gelir, «sarkmak» tan «sarkıtmak»... biçiminde bir çok degisenIeri vardır. öyle ise, fiineri muteaddne'tirmek için degişmez bir duzen koyamayız. Bunlar gibi daha neler var: «Atmak» tan «atak» sıfat olduğu halde «yatmak» tan «yatak» alet ismidir; «vatmak» tan sıfat «ryatalakı» srelir. Haydî, çık bakaiım isin îçinden! Türkçenin gramer düzenlerini bulmak kolay olmıyacak! KÂZIM NAMİ Yeni tnglliz notân Paris 13 (A.A.) tngfltere'nin Amerika'y* gSnderdiği veni notanm muhteviyab, saat 8 de M. Herriot'ya da bildirilmiştir. Yeni notada evvelki tn • giiiz notasnnn havi olduğu îbtirazî kayıtlar olduffu gibi tekrar ve ipka edflmiştfr. Frannz habinesi ittifa mi edcek? Parîs 13 (A.A.) M. Herriofnnn ueb'usan meclisi koridorlannda yarm mecliste «kserîyeti elde ede * medi»! takdirde oçleden sonra ta * rîf edilmis olan siyasetten mülhem olmıyan hir hükumete istirak ede • lei^eceğin! söylemis olduğu rivayet edilmektedir. Pnris 13 (A.A.) Fransa hüku • meti tarafmdan Amrika'ya verflen ve saat 15 te meclise tevdi edÜecek olan cevabi notanm metni sudur: 1 HGkumet Amerika tarafmdan gSnderilen ve «barçlar mes'elesini yeniden tetkiki hakkındaki bütün mota • lebatmm tetkik edP.eceğmi ve bn nan • talebatm rerek Alman kongresiy ge» Amerikcfda fiklr değişiyor Nevyork 13 (A.A.) Kongre azasradan bir çoğu, 15 kânannevvelde yapılacafc tediyatm pek dddî bir takıra müşküller tevlit edecegini öğrenerek hayr»»te düçar olmuslardtr. Bu zevat, ba müşküllmn Amerika'da da hissedile • cegine dı»ir olan kovvetli dekHerin te • siri altında kalmağa başlaımşlardn. 15 kârtntnvvelde yapılacak tediyatîn son tediye olacağma dair olan kanaat «fteide ktıyvet kesbctmektedir. Yeni Frannz nottm Gümrük ıslahatı Bîr sene zarfında ikmal olunacak Evvelki gun Ankara'dan gelen gümrükler mütehassısı Mister VolfHd dünden itibaren tetkikatma baş. gümrükler idaresine giderek uzun müddet mefgul olmuştur. Mister Volfild tstanbul'da dört be» lamışhr. Amerika'Iı mütehassıs dün hafta kadar kalacağını ve bu müddet zarfında gümrükler hakkmda etrafa tetkikat yaparak Ankara'ya gideceğini, gümrüklerimize ait ıslahat işini de azamî bir senede Dcmal edebileceğini söylemiştir. Aldığımız malumata gore, Amerkâ'lı müehassis, şimdiye kadar, Filipln Adalannm, Paragovay'm, Sent Dominik Cumhuriyetinin, Egvartor'un ve Bolivya'nın gümrük teşküâtuu tesis ve ıslah etmiş ve bu hükumetler nezdinde gümrük mütehassısı unvanile uzun müddet kalmıştır. Tahdidi teslihat Konferansî Yeni bir maden Kanunu çıkıyor! Konferans akimkalırsa Rüsum; barut ve nakliye fiatları da înecek Almanya ne yapacak? Berlîn 13 (A.A.) Alman nukfi • meti, Almanya'nm tahdidi teslihat kon* reransma avdetinî temin eden Cenevre ftilafını imza etmis olduğundan Cenev» re'deki Alman heyeti reisi M. Nadomy, heyeUn mesaîsmi ihzar etmek Bzere arkadaslanra toplamısbr. Heyet, kânanosani bidayetinde Ce • nevre'ye gidecektir. Heyet, bu esnada gene toplanacakbr. O zamana kadar Almanya'yı tahdidi teslihat konferan • smda M. Weizsaecker temsfl edecektir. Ankara 13 (Telefonla) Maden cfler heyeti Edip Servet, kâtibi umumî Sadrettin Eover, M. Meter Küyoti ve Haydar Mehmet Beyden müteşekkil olarak bugün tktısat Vekili Celâl Beyi ziyaretle bir saatten fazla goruşmüş tör. Ba meyanda, en mühim olarak mevaddı infüâkiye mes'elesi halledilmis, iDc Heyeti Veküede mfizakeresi tktısat Vekilimiz tarafmdan vadolunmuştttr. MadencOer takas talimatnamesinin nçuncu maddesine ithal, ba saretle maden cevherlerimizin de takastan isti fadesi temin edilmiştir. Şimendifer nakliye tarifelerinde de madenler lehine bugünkünden lâakal nısfı derecesinde tadîlit yapılacaktır. Ba turetle takriben beher ton kilomet • resi bir knruş olacakbr. Yeni maden kanunanan Meclisten çıkması esaslı tetkiklere muhtaç olduğa dhetle tktısat Vekili Celâl Bey tarafmdan, aztm sureceği nazari dikkate ah> narak 23 maddelik yeni bir maden kananonan acilen Meclise verihnesi na » zari dikkate almmısfar. Konacak maddeler madenleri maskül vaziyetten kurtaracaktır. Maden resmi nisbisinin yüzde bire tenzili ih • timali muhtemeldir. Celâl Bey, madenlerimize cidden buiçinde yatsın rahmetli büyük beyefen • dinin ağalanndandnr. Tanımıyor mu • sunuz, beyefendi evlâdım? Rahmetli beybabanız, her kurban, onun etini ayırhr, şayet gelmiyecek olursa evine gonderirdL Gayet tabiî buluyor, tabiî dinliyorum: Gece, burada nru kalacak? San irin yüzlü Dıtiyar kadm, yan acır, yan utanır gibi gSlümsüyordu: Her akşam, yatsıya doğru Sultanselim'den buraya geliyor. Her akşam mı? Hatim indiriyor, beyefendi ev • lâdım... Bu kadunn, benim sinirlerimi kurmak, germek ve koparmak îçin, ba kayıtsız, sakin hali kâfi geliyor. Fakat dişimi sıkıyor, sabredîyorum. Sonuna kadar dinliyeceğim. Süthala Ayşe Hannn, hiç temkinini bozmadan soylüyor: Kerim Efendinin Sultanselim'de aktar dükkânı vardır. Akşam ezanmda dakkânı kapıyor, yüriiye yürüye gelir... aonra yaşıyacaklan yıllar ve asır lardır. Bu hibarla, bir at sürücülüğü yapmıs olan Shakespeare, dün yanın en büyük milyarderlerinden biri sayıhr. Her zaman Nâzım Hikmet'e soylemisimdir: Hangi müsavattan bahsediyorsun? Bütün maden amelesi senin kadar me»hur ve muteber midirler? Sen <fe bir şöhret kapitalisti ve milyarderi olmak istiyorsunl Bir zengin, bir âlimin yamalı gomleğine merhametle bakabilir; fakat bu âlim de o zenginin yamalı beynine ayni hisle bakamaz mı? PEYAMİ SAFA Sabık Kayser'e Karşi suîkast mı? Amsterdam 13 (A.A.) Hfivi yeti henüz taym edilemiyen bir rovelverle ve iri bir bıçakla müsellâh bir sahıs Doora'da sabık Kayser'm ikametgâhına girmek isterken hizmetçiler tarafmdan yakalanmıştır. Merkutn polise teslim edilmiştir. ttalya'da kar yağıyor Donan îrmaklar var! Roma 13 (A.A.) ttalyan gazete leri, Dolomites havalisinde mebzul surette kar yağmıy olduğunu haber ver • raektedir. Orada hararet derecesi son derece düşmüştür. Termometre sıfırm altında 14 dereceyi gostermektedir. Bu mıntakada bir çok akar sular donmuş • tur. Pozanti'de altın madeni bulundn Samsun Sıvas hattı ayın 15 inde açılıyor Ankara 13 (Telefc nla) SamsrmSıvas hattı 15 kânunuevveide açılacakbr. Ankara'dan hareket edecek husa u tren Samsun ve oradan Mersin'e gidecektir. Katarda vagonlann Szerîne «Karadeniz'den Akdeniz'e selâm!» levhalan asılacakhr. Ankara 12 tzmir'de Yamanlar dağındaki altm madenmin işletil mesi için tetkikata başlanmışh. Pozanti civannda Bulgar dagmdaki altm madenlerinm de isletilmesi düfünülmektedhr. Bu madenlerin isletme masarifi çıktıktan sonra mühim istifade edileceği tahmin olumnak tadır. Ankara 13 (Telefonla) Maruf san'atkâr Raşit Rıza Bey arkadaş larile beraber yarın aksamdan îti • baren Halkevinde temsillerine başhyacaktır. Gıup 14 kişiden mürekkeptir, Eskişehir'de 17 temsil vermiştir. Burada 10 muhtelif oyun verecek, sonra Konya ve Adana'ya gidecektir. Grup Fırka Umumi Kâtibi Recep Bey tarafmdan kendilerine göste rîlen azamî teshilât ve lutufkârlıktan çok memnundurlar. Ankara 13 tsmet Pa»a kız enstitüsü tarafmdan hazırlanan kadın ikhsat sergui perşetnbe günfi açılacaktır. utanır gibi gülümsüyorda: Orada yabp kalkıyordu ama, beyefendi, evlâdım. Biraz evvel, siz dışanda iken Eyüp'te rahmetli buyük hannnefendinin çırak çıkardığı kalfalardan Nomigâr kalfa geldL Bu, eski konak doküntülerinîn bîrmi bilmem, tanımam... Onlann da, benimle yıldızlannm banşık ohnadığma emınım... Bir evin ölü havası eserse, mazi hâkim olur. Rahmetli ninelerin, dudu « lann ruhlan da, cariye, ağa gibi türtü şekfllere bürünerek eve giriyorlar. Eve, onlar hâkim... Bu, sinsi istflânm önüne geçümiyor... Mücadeleye mecburum... Bu çatı altında Müzehher, Niyazi bulundukça, uğraşmağa, karşı koymağa mecbu • rum... Kuvvetlerimi yavaş yavaş toplıyorum: Zannedersem yukan katta yatabflir! Suthalanm en ust katta işgal ettiği odayı anlatmak isa'yorum. As' erî möherd's ve fen memurlarmın tahsisatı Raşit Rıza qrupu AnNara'da Cenevre Konferantt inkıtaa ağrarta ! Berlin 13 (A.A.) Tari resm! bir «nnhiyette bulunan ve hukuroetm fîk • rine tercfiman olan bir nota, hukuk mSsavatmm kabul ve tesliminden sonra tahdidi teslihat konferansî akamete uğradığt takdirde Almanya'nın vanyetmin ne olacağım tasrih etmektedir. Bu notada, ba variyetm Losan iti lâfından mStevelCt vaziyete mümasfl olacağı beyan edumektedtr. Akamet takdirinde Versay maahedenamesi tekrar merTeyl mevknne konulmıyacak, yalnız Almanya tamaroen serbest kalacakfar. Ankara 13 Vazifesini suiisttmal etmekle maznun Ankara nüfus müdürü ve ona yolsuz islerinde yar dımile maznun Şaban isminde birisi tevkif edilmiştir. yük bir alâka gösteriyor. Radikal ted birlerle, madenlerimizin ataletine sebep olan avamüi izaleye çalışıyor. Madencfler çok memnun ve hükumete çok mütesekkir vaziyette ba akşam Anka • ra'dan tstanbul'a hareket etmiflerdir. Derviş, ermiş adamdır... Yolda evrat çeke çeke yürüdüğü için tramvaylara fflân binmez. Yatsryi kıldıktan sonra Kelâmı Kadim'i alıp hatmini indiriyor. Sabah ezanfle de kalkıp Sultanselim'e gidiyor... Eğer sabır denîlen şey, maddî bir parça, bir tas, demir olsaydı, kısılan dişlerimin arasmda kopar, parçalanırlardı: Çocuklar, akşam yeraeklerini nerede yiyoVlar? A, ilâhi beyefendi evlâdım.. Yavrucaklann bir şey yiyip içtikleri var mı ? önlerine ne konulsa; içimiz ahnıyor! diyoriar. Çocuklann hakkı var. Evin hevesi, yemek içmek hevesi, yaşamak iştahası vermiyor!... Hangi çatlaktan sızdığı anlaşılamıyan bir günlük, servi kokusu, evin içini bürümuş... Yemek odasmra türbeye çevrflmesi smirlerime dokundu: Misafir odasma yatırsaydmız? Süthala Ayse Hanun, yan acır, yan Ankara nöfus mOdOrö tevkif ediidi Ankara 13 (Telefonla) Gümrük ve inhisarlar kanunun birinci maddesine bir fıkra ilâvesi lâyihası ile orman nizamnamesinin 16 mcı maddesi mucibince alınan yaylâkiye resminin ilga edilmesine dair bir lâyiha Meclise g*'miştir. Askerî cnühendislik ve askerî fen memurluğu ihtisas ücretine dair lâyihaya göre askerî mühendislik ve fen memurluğu unvanını kazanan lara maaşlarından başka ayrıca mütehassıs iicreti olarak para verile cektir. Tah&isat askerî mühendisler maaşlarının yüzde 25 ilâ 50 si, fen memurlan maaşlarının yüzde 10 20 si nisbetinde olacaktır. Tahsisatın azamî miktarı ancak doktora yapanlara verilir. Askerî tnühendislerin yüzde ni» betleri onar, onar, fen memurlan nın beşer beşerdir. Askerî Fabrikalar Müdürlüğünün teklifi ve Millî Müdafaa Vekilile, Büyük Erkânı Harbiye Reisinin müşterek muva fakatlarile arttırılır Bunlann tah sisah en az iki sene geçmedikçe tezyit edilmez. San irin yüzlü ihtiyar kadm, ayıp ladı, dudaklannı ısırdı: tlâhi beyefendi evlâdım. Numi • gâr kalfa, büyük zelzeledenberi yukan katlarda yatmaz... Onlar daha kuvvetli... Büsbütun cesaretim kınlacak... Bir de maneviyetim bozulursa, büsbütun yıkılmm... Boz • gundan korkuyorum! Fazla bir şey sormadan merdivenden çıkıyorum. Müzehher, sofada, sessiz sessiz doiaşryor... Misafirlerimîz var, Müzehher! Müzehher, gülmüyor, hiddet te etmiyor: Camn sıkıimasm, diye gelir gelmez soyiememiştim. Akşam yemeklermi nerede yi • yeceŞiz? Müzehher, çukura batmış, kızank gozlerini gozlerime dikti; bir saniye, bir an, bana baktı; sonra daldı... Gozleri, artık beni gormüyor... O, kendi içine bakıvor!... Pek karanlık şeyler görüyor olmah; ben, goz bebeklerine Yeni tuz kanunu Ankara 13 (Telefonla) Tuz| sahşlarımn ve fiatlarınm tanzimij için yeni tuz inhisarı kanunu hazır1 lanmaktadır. Bunun için bir komis| yon teşekkül etmiştir. Şark vilâyetj lerinde fiat şimdiden 68 kuruşa in| miştîr. Romanya'da tevktfat Bükreş 13 (A.A.) KomunisUerJ bugün bir nümayiş yapmak niyetindc olduklarmdan polis evvelki gece 10Oİ kadar komünisti ihtiyaten tevkif et miştir. Cluj'de bir takım muzur vesaiki mil olan bir ecnebi kuriyesi tevkif edHmiştir. vuran aldslerinden korktum! Ben sofra anyorum! Günlerdenberi evdc sofra kurolmadığı, bugün, telâş içindc bana çıkanlan küçük tepsi öğle yeme ğinden anlamah idim; sahanda yumu ta, peynir, zeytin, tereyağı... Müzehher'Ie Niyazi'nin pek acıknr lar, gözleri karanr da yemek yemek kıllanna gelirse, demek ki hep bu yemeği gibi yan çerezle safra bast makla omürleri geçiyor! (Mabadi var) Kadın iktisat sergisi CUMMJRlYErin tefrikast: 16 Tipi Dindi! Ytuant MAHMUT YESARİ Çmgiraga daha dokunmadan kapı açıldı. SSthala Ayse Hannn, elinde idare lâmbasüe bekliyor: Ayaklanmzm sesinden tanıdrm, beyefendi evlâdun... Şaşmıyorum, tabB gormege başh • yorum. Tabiî gormeğe, tabn bohnaga kendimi alıstırmaktan başka yol, çare, kurraloş yokl Yemek odasma girip bir kadeh istedîm. SSthala Ayse Hannn, ağır hafinden umuknuyan bh* çabuklakla yoluma kesti: Kerim Efendî, yatsfri înhyor... Kerim Efendi de IdmT Tamyamayısnnı ayıpladı, dudakla taa ısırdı: SuUanselim'ü Kerim Efendi. Nur Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Abone. TM^ şeraiti • '«ra Senelik Altı aylık üç ayhk Bir aylık 1400 Kr. 750 400 150 Hariç için 2700 Kr. 1450 800 Yoktur