u Kanunuevvel *Cumhttriyet SON TELGRAFLAR Bana Kalırsa I Amerikan Kongresidün müzakerelerine başladı Kongre bugün borçlar mes'elesile meşgul olacak ve kararını verecek Parîs 5 (A.A.) Le Journal, M. Hoover'in moratoryomunu muhik göstermek için ileri sürmüs olduğu se. bepleri hatırlatarak diyor ki: «Bu beyanatı M. Borah, M. Har risson , M. Swanson ve M. Matson gibi kıymetli iyan azası ile M. Collier, M. Mac Laughin ve M. Wood gibi meb'uslar ve M. Dawes ve M. Young gibi maliyeciler tasvip etmiflerdi. Eğer bu yük»ek ve kuvvetli z«vat, bir buçuk aeneden sonra e»ki fi kirlerini değistirecek olurlarsa, Avrupa ile Amerika arasında bir iti mat buhranı zuhur etmesî tehlikesi vardır.> mumî mütaleası, kongrenîn M. Hoover'in temennilerine kulak asmıyacağı merkezindedir. News Chronicle'ye gSre Amerikan cevabı, perşembe veya cuma günü nazır olacaktır. Seviye düşüklüğünün bir misali daha Milliyet gazetesinde «S. N.» imzalı biri, seviye dü*kün'ü>iü hakkında yaz dığım fıkralardan kocunmus, müstear imza tayıyan eserlerim için bana taarruz etmek istemis. Halkm zevkine göre ve edebî bir iddia gözetmiyerek yazdıgım eserlere «Server Bedi» imzası atanm. Kendi nev'i içinde bu çeşit eserlerin garpta bir kıymeti vardır; ben halk için ve «Server Bedi» imzasüe yazdı ğun bu kitaplan da severim. Çünkü onlara da beyin, mürekkep ve göz nuru dökmüsümdur. O muharrir bu nevide muvaffak olmadığımı iddia ve isbat etseydi bir şey demezdim; yoksa cinayet romanı yazmak cinayet degildir. Avrupa'da bunun en meshur ve muteber misallerinden biri de Conan Doyle'dir. Aynca bir de yeni kıymet almağa baflıyan macera edebiyah vardnr. tkidir bana dokunmak istiyen bu raoharririn fikirleri kadar ibaresi de kötü. Karacümlesi bozuk. Edası çirkin: Bir taraftan beni devaynasma bakmakla itham ediyor da, öte taraftan, ayni ga • zetede salâhiyet sahibi kalemlerin ev velce benden nasü bahsetmis olduk lannı bümiyerek şunu yazıyor: «Ken distnden bu sütunlarda bahsetmek gibi bir ehemmiyet vermek istemezdim.» Bir kere su cümledeki gramer yanlısım bir tarafa bırakarak benden bahsetme • ğe tenezzül etmiyen bu muharririn kim olduğunu sordum ve 18 yasmda heveskâr bir çocuk olduğunu ögrendim. Gayet bozuk ibarelerini okuyunca düşün düra Iri benim on iki, on üç yaşmdaki talebelerim, vaktfle bundan daha düzgün yazı yazarlardı. tfte «Milliyet» in San'at sahifesine çoğu böyle olan yazılar giriyor ve bizde seviye dufkünlüğü için misal ara maga hacet bırakmıyor. «Misal benim!» diye bağıranlar var. Fakat ben bu çocuk gibilerini ayıpkunam. Bunlarm eline YoYo verirseniz onunla oynarlar, san'at sahifesi verirseniz itibannuda oynarlar. Yalnız bu MUliyet'e ne oldu? Ba • smda nezih, edip, kimO adamlar var. Galiba gazetelerindeki yazüan çıkmadan evvel de, çiktıktan sonra da oku • moyorlar. Meslektaslannuzın bundan daha lehlerine çıkabüecek bir nah bu lamadun. r Türkçemiz GüHüN AKiSLERi Edebiyatın faideleri ve zararları Edebiyatın her mektep prog • ramında yeri Tardır. Fakat hiç bir baba, çocuğunun bu derse fazla düşkün olmasını istemez. Umumî kanaat, mesleği, işsiz lerin isi olarak tanıyor. Bu kanaat doğru mu, yanlış mı? Hayata bakmak kâfi: Be • nim tanıdığım devlet ve inkılâp adamlannın on safta yüruyenleri, bugünkü yüksek mevkilerine edebiyatın merdiveninden çık • mıslardır. tsmet Paşanîn nutuklanna bakınız: Fikir cevherinin ne «an atkâr bir kalemle işlendiğini görürsünüz. Yerli mallar için *oyledikleri coşkun bir hitabe, aradan bir kaç yıl geçtiği halde, hâlâ gözlerimin önünde renkli bir bahar tablosu gibi yaçıyor... Şükrü Kaya Beyin, ismine, Dahiliye Vekâletinden evvel gazete sahifelerinde ve kitapçı came kânlannda raslanan üslup sahibi bir muharrir olduğunu hepimiz hatırlanz... Yeni Türk tarihini okuyunuz: Sizi, ifadesinin mıknatısile çe kecek kısımlar, Re«it Galip Beyin kaleminden çılanış olanlar dır. Bu misalleri, benim devam ettirmeme hacet yok... Zihninizde, j dimağmın hazinesini edebiyatla zenginlestirmis daha bir çok büyük isimler sıralıyabilirsiniz... Fakat, geri yanda, bir de edebiyatı meslek edinenlere, ona tam bir âsık feragatile bağlenanlara bakıyorum, halleri perîşan!. Demek ki, bu edebiyat, tıpkı içki gibi: Birinci kadeh yarar, ikinci kadeh sarar, fiçuncü kadeh zarar... ^ Şu halde, ondan ancak bir, iki kadeh içmeli, fakat bir ede biyat ayyası olufi Babıali cadde • sinin çamurlu kaldınmlan üstüne yıkılmamalı!... Dilde esas kaide nedir? nişe uydurmak mecburiyetindeyiz lar. Bize de böyle doğru görünüyor; y ile başlıyan eklentiler köke bitisir ki, kökün sola son sesi e, o, a ise, ı ya değisbriyorlar; ama ü, yahut u ise olduğu gibi btrakıyorlar. örnekler: Sürüyen, okuyan, kanıyan, inliyen. Bunlarm «hal sıgası» m yaplım: Sürüyor, okuyor, kanıyor, inliyor. Kökün sonu sessiz ise, gene bu düzene RÖre birer »es geliyor: Görüyor, koyuyor, alıyor, veriyor. Şimdi, bu düzen dilin özünden gelirken, ortaya bir «kaide» çıkarmak. sonra da, «bunlar böyle yazılır, ama tstanbul ağzile böyle okunur» demek, bfl • mem ama, bana hiç te uygun görünmüyor. Dilimizin yazılısını «gramer kaideler i» ne uydurmağa kalkarsak, iş büs • bütün çıgrmdan cıkar; görürüz ki, !s tanbul'da olsun, taşrada olsun, hiç te «gramer kaideleri» ne göre konusmu yoruz. Bizce «kaide», «fonetik» olmalıdır. Diyeceksiniz ki bir takım yazıci ar kadaşlar «y» li ekientflerfn bu görünüşüne bakarak, yalnız i ile ı yı kullamyorlar: görüyor değil, göriyor; koyuyor değil, koyıyor yazıyorlar, bizce bu arkadaşlar da ne yaptıklannı bflmiyor lar. Türkçede bevnelmilel utılahiar: Büvük, değerli bilgiçlerimizden Doktor Kemal Cenap Beyefendi okuyucumuz, son günlerde Fransız dilile, bu i simde bir kttapçık bashrdu Bu kitap 16 haziran 1932 de tstanbul edebiyat fakülte*inm konferans salonunda türkçe olarak verilen konferansm Fransn diline çevrilmisidir. Biz, yüce değerli doktorumurun bu iı üzerindeki düsüncelermi pek ryi bfliyonız. Onun de • düderile bizim düsündüklerrmiz arasın» da hiç te aykmlık yoktur. tşte size yeni bir bflgi: Auxoloırfe, auxo. Yunancada büyüme, logie de bflgi demektir. Haydi x bizhn alfabemizde olmadığı için yerine ks kullanalım; ama au bizde var. Bunu Fransızlar gibi o okursak, okso olur ki yunancada dısarı demektir. Aukso dersek büyüme olduğu anlaşıhr. Hele g yerine j koymak herkese karşı gülünuç olmaktan baska bir seye yaramas. Beynelmîlel biigi sözleri işinde biz de bütün bütün üstadımu gibi düşünüyo ruz.» Kâ Na. Yazıyı gramer kaidelerine değil söyleBir okurumuzun dediği: Beyoğlu lstiklâl caddesi tmam sokağuıda Nuri Bey aparbmanında dif ta bibi Muzaffer Hüsnü Beyden bir yazı aldık. Bu okurumuzda bizim tstanbul ağzı için yazdıklanmızı doğru buluyor; ama söyle de bir baskalık gösteriyor: «Şurasmı arzedeyim ki gerek tasra • nın biribirine ve tstanbul'a ve gerek tstanbul'un kendisine ve tasraya karsı tarzı telâffuzunda olan farklar ne kadar bariz olursa olsun, bunların cümlesinin bir noktada birlesmeleri zaruri ve lâzundır ki o da kaîdedir. «Malumdur ki türkçede muzari fiK istitna edilirse diger fiiller muntazam kaideler tâbidir. Böyle olduğu halde şiveye muvafık gelsm diye (hal) sigaralan kaideye muvafık olarak yazılmamak tadır. Meselâ: Maddei asliyenin sonu sakin ve harekeli olduğuna göre (yor) edatnun makablmin harekesi de bana tebaan değisir; sonu sakin ve makabli üstün veya esre ise saldn harfin hare kesi de esre olur: Gel geliyor. Bil biliyor. Aİ alıyor. Sâkin harfin evveli ötre ise sakin de ötre olur. Eğer maddei asliye müte harrik ise sadece (yor) edatı getirile rek yapdır. Bilâmum menfTler de bu kaideye tâbidir: Söyle söyleyor; söyleme s8ylemeyor. Kavra kavrayor; kavrama kavramayor. Oku okuyor; okuma okumayor. Yürü Yürüyor; yüriime yü • rüıııeyor Kaide bu kadar mottant ve munta • zam olduğu halde hemen hemen bütün gazeteler, her mahal için tahavvül ve tebeddül eden, ıttarat ve intizanu obnryan şfreye tebaan «söyle» den «söyluyor», «dmle» den, «dinuyor», «kavra» dan «kavnyor» yazıyorlar. Bunun kaideye muhalefeti dergârdır. Kaideye tebaan yazmak ve yahuz bir ihUr ile tstanbul şivesini göstermek bence kâfidh1.» Okurumuz bize bir «kaide» den söyluyor. B « e öyle geliyor ki dilimizin yazüışmda bir «kaide» varsa, o da söy leni» «kaide» sidir. | Bir takun yazıcılarımiz, dilimizin «fonetik imlâ» sına bakryorlar: tste mek ten isteyen değfl, istiyen; anla mak tan anlavan deefl, anlıyan yazıyor Beyaztaray'daki tetkîkat Washington 5 (A.A.) Umumî mütaleaya göre, Amerikan kongresintn hatti hareketi kat'idir. Ya 15 kânunuevvelde paralarm verilmesi, yahut taahhüdün ifa edilmemesi. Maamafih, salâhiyettar bir rnem. baa göre icra kuvveti, kongreye bir nota vermeğe karar vermistir. Bundan maksat, biç olmazsa tngiltere'nin yükünü biraz tabfif etmüştir. Dîğer taraftan M. Hoover'in kambiyo piyasastnda kuvvetli bir tesev vüf vukuuna mâni olraak için Ingiltere'nra tedtyat hakkında ne usul takîp etmek istediğini M. MeTlon va sitasüe Bğrenmeğe çalışmakta olduğu israp olunmaktadır. Beyaz Saray'dakü konf eransta raüzakere edilen tekliflreden birhri de tediye müddetmm uzamasına mü saa.de b&hsolacak olan banknotla tedivat yapmak mes'elesidir. Amerika kongren toplandı Wa»hington 5 (A.A.) Kongre, bugün 3 ay için toplanacaktır. Kongre, münakaşa edilecek muazzam Tnes'eleri halledemiyecektir. Yalnız, içki memnuiyetinin tamamen ilgası takririni müzakere ve fakat behe ~ mehal reddedecektir. Safı günii M. Hoover, borçlar mes'elemni kongreye tevdi edecek ve bir tahkik komUyonu teskilini teklif eyliyecektir. Maamafih kongre, bu teklifi reddedecektir. Amerika notası haztr olacak Londra 5 (A.A.) Matbı>atm u Doktorların Kazanç vergisi Reichştag Bugün toplanıyor Kazanç vergisi için dört Von Schleicher Meclis ile uyuşmağa çalışîyor sınıfa ayrılacaklar Ânkara 5 Doktorlardan alınan kazanç vergisinln tadili için hazır Ianan kanun lâyihası yakında Millet MedUine verîlecektîr. Kazanç ver gisi verecek hekimlerin 3 »mıf a ay ^lm«t»n,"l>or bfaHSnin kendl sınıfıa* mahsus vergiyi vermesi kararlastırılmıstır. Bu üç sraıftan baska bir de fevkalftde nnıf ihda» edilmistir. Fevkalâde sınıfa dabil doktorlar birinci sınıf dbktorlara mahsus vergîyi verdîkten başka bir de maktuan ayrı bir para vereceklerdir. BerBn S ( A . A O Wolf Ajansı bildiriyor: Salâhiyettar membalardan alınan malumata göre Reichştag meclisinin yarın yapacagı içtimam beklenilmiyen bir mes'eleye veya hale sebep olaeagı zanBu içtimaın, hatta çarşamba gunâ yapılacak toplantmın da, riyaset divanı intihabatma hasredihrıesi muhtemeldir. Başvekfl Von Şlâyber ile Reichştag reisi M. Von Goering arasmda bugün yapılacak mülakat hükumetle parlâ • mentomm hiç bir îhtilâfa mahal ver • meksizin elbirliğfle çahsmalan mes'elesi etrafında cereyan edecekthr. M. Von Goering'in bu hususta muhtelif fırkalann liderlerüe görüsmesi de ihtimal dahilindedir. Bu mükâlemeler, güdülen gayeyi temin etmiyecek olursa yeni basvekfle, sabık başvekfl Von Papen'in haiz buhmduğu imkânlarm verDecegi rivayet edflmektedir. Fazla olarak Von Şlâyber, hükumet beyannamesini yeni Reichştag meclisinde okumağa hazır bulunmaktadır. Parlâmentodaki gnıplar, alacaklan vaziyet hakkında müzakerede buhm • mak üzere bugün içtima edeceklerdir. PEYAMt SAFA Hamif: Seviye düskiinlüğü diye ya nıp yakılırken, bir taraftan da ölüm yetişnıis büyük münevverlerimizi alıp götürüyor. Kaybettigimiz insanlarla ye rine gelenler arasmdaki müthis fark, insanı boğacak kadar siddetli bir tazyîk kuvvetini haizdir. Kara haberler yıldınm gibi yağıyor. Samih Rifat, Samih Rifat... Artık bu felâketlerden bahsetmege elim ve dilim varmryor. Onun hakkında bildiklerimi, düşündüklerimi ve hissettiklerimi bir makale mevzuu yapmak tasavvurile simdilik susuyo rum, yalnız ailesine ve daha büyük ai ileai olan milletime taziyetlerimi bildirmekle iktifa ediyorum. P. S. YUSUF ZIYA T. D. T. Cemiyetinin yenî kararları Ânkara S ( A . A . ) T. D. T. Cemiyetinden: T. D. T. Cemlyetmm ervelki gfln Samih Rifat toplanmasmda verilen karar üzerine umumî merkez heyeti ta • rafrndan cemiyetin değerli reisi Samih Rrfat'm ölümünden duyulan acılan anlatmak üzere cemiyetin müessisi ve yüksek hâmi Reisi Gazi Hz. ne ve merhomun ailesine yazümıs olan taziye mektuplan umumî kâtip Rusen Sşref Bey tarafından takdhn olunmustur. Bugün rugat ve utılahlar kolunun türlü flimler ısblahlan için seçflen azasmdan 50 den fazlasi toplanmıshr, Kolun bası toplanmanın maksadmı an • latmıs ve konusulacak maddeleri »ıralamışhr : 1 önce neşredflmis olan ilhn smıflaması ve bunlara göre ıstalah şubeleri aynlması üzerine bu şubelere lüzum görüldükçe birlikte çalısabflecekleri ana eizgiler birlikte konuşulduktarr^anra işler paylaşılarak ayn ayn çalısmasi yolu beğenflmistir. 2 Bütün üimlerin ıshlahlanm koymak ana dflek obnakla beraber mek • leplerimizm acele ihtiyaclannı karsı • lamak üzere flimlerin en kullanüan ve Ne garip yarabbi! Bu sabah Madam Eleni'nin huyu değişmiş!... Beni rahat bırakıoyr, gelip konuşmuyor, Marika'yı hemen gönderiyor, rakı icmemekliğim için öğüt vermiyor. Sesî nazik, tatlı!.. Her sabahki gibî kapılan gürültü fle açıp kapamryor; hatta ayaklannm ucuna basarak yürüyor, sessiz sessiz gezi niyor! Bazan talih, insana son günlerinde gülermis! Benim de bu kadarcık bir son gürlüğüm olsun! Aynıya bakıyorum, sağ sakağnnda bir çizik var... Sağ kapağımda bir ezik ağnsı var. Ben, bir yerde düsmüs olacağım ama; nerede? Madam Eleni... Madam Eleni... Buyurunuz, Macit Bey! Bugün çıldıracağrm! Madam Eleni, sanki benim emhlerimi yerine getirmek için, sofada, kapınm dısansında, elpençe divan duruyor... Ne istediniz, Macit Bey? Tıras olacaksanız, sıcak su getireyim mi? tstemiye istenuye güKyorum... Bugünkü yolcuiuk için, ba kadar tnvalet mektep kıtaolarîna rîrenlerini hazırlamak yolu kabul edildi. 3 Şubelere seçflmiş arakadaşlar bu kadarla kalmıyarak azarun tekKf edecekleri baska arkadaslar da çağırabi > leceği ve şubelerin ileride de lüzum görecekleri mütehassıslara müracaat edebflecekleri kararlash 4 Karsılıklan bulunacak ıshlah kadrolanm çizmek ilk iş olduğuna göre her şube azası bunun için calısmakla beraber bütün müderris, muallim ve tannunış mütehassıslardan da hemen bu kelimelerin cetvellerini hatıra gelecek karşılıklarfle birlikte istenilmesi karar • Iash. 5 Ishah koymakta prensip olarak bütün flhn ıtılahlan için Türk kökün • den sözleri bulmak esasmda birleşildi. Bu hususta ana prensipleri kurmak ve gelecek pazartesi günü toplanacak umumî merkez heyetine bfldirmek üzere 7 kişilik bir komisyon seçfldi. Komisyon azalan sunlardır: Ahmet Cevat, Ali Süha, Celâl sahir, tbrahim Alâettin, thsan, Sadri Maksudi, Yaşar Beyler. Komisyon çarşamba günü saat 17 de toplanacaktır. te fazla! Gideceğim yerde, kalenderliğimi hos görürler! tstemem... Gece, ben, saat kaçta geldim? Madam Eleni, durdu, yutkundu, parmaklannı oynatmağa başladı; kaslarmı kaldırarak bana baktı: Siz, çok fena idiniz... İki arkadasınız, sizi buraya getirdi bıraktılar. Bu, bende yok! Hiç hatırlamıyorum! Khnler, madamcığnn? Biri, saçian bembeyaz olmuş... Gözlük koyuyor... Tanıdım, Ali Fasih olacak... Madam Eleni, devam ediyor: ötekisi, daha biraz uzun boylu, fişman Durun, •ismini buldum; Osman Rakım Bey... Osman Rakım'la Ali Fasih! İyi ama, ne münasebet? Onlarla beraber değfldim; nerede buluştum? Osman Bey, sizin için; yann i« var. erken kaldınn, dedi. Bu da bende yok!. Düsündükçe kafamm içindeki bosluk genifliyor... Madam FJenPnrn bakiflaımı beğenemi • Ölüm bolluğu Âkıl Muhtar Bey sebebi] havalarda buluyor Son zamanlarda memleketimizdej kalp selrtesrnden vefat hâdiseleri çe ğalmıstır.. Bu hastalıktan bir çok kıj metli adamlarımızı da kaybettîk.1 Kalp sektesi vukuatının niçm çoğalj dığı hakkmda maruf doktorlanmız dan ikisinra mütalealarmt alarak nesret*| miftik. Bugün Âkil Muhtar Beydc ayni mes'ele hakkında su cevabı al dık: <Bu aylarda tahavvülâtı cevvî] çok bariz bir surette hissedilir^ Hararet, havanm rutubeti, elektri knyeti fevkalide değisir ve ağlebi ih timal bugünlerde radyasyon d*a mfihim bir derecede değif iklik göster miştir. tste bu sebepler bilhassa kalbi, damarlan veya kalbin Epeheri hasta bulunanlar için büyük bir tehlike teşkil eder. Ve bu sebeplerden bu aylarda Syncope vakayii daha sık görülür. Eskidenberi bu aylarda ölüm boldur. Belki bu sene tstanbul'da yuka » rıda saydığım tahavvülâtı havaiye biraz daha bariz surette vuku bulduğundan bu gibi ölüm vakayiine fazla tesadüf edilmiştir.» yorum! Ne demek, ne anlabnak istîyor, bihniyorum ki! Her halde, bir sey var... Bir kâğıda, bir paket arkasına belki not etmisundir. Ceplerhni kanstınrsam bir ipucu yaklarrm. Madam Eleni, kaybolan, sflinen bir hayal gibi odadan çıkb. Ceketimin ceplerini anyorum... Sağ cebimde, bir altın sigara tabakası duruyor... Neye Anna'ya vermemişim?... Bir ara, kanepeye uzandımdı... Sonra? Sonrası yok... Bosluk... (Mahadi Memarlartn kazanç vergiri Ânkara 4 Bütçe Encümeni kazanç vergisi kanun l&yihasmda yapmakta olduğu tadilâtı bhirmek üze redîr. Bu tadilâta göre vergî ile mii kellef olanlar beyanname vermi yecekler, vergi mükelleflerin gelirleri gözönünde tutularak tarhedilecektir. Devlet menaurlarmm seya nen yüzde beş vergiye tâbi tutulmatı hakkmdaki hükumet teklifi Encü mende kabul olunmamıstır. İrtişa mes'elesi Mazbata Mecliste persem be günu goruşulecek Ânkara 5 (Telefonla) Muh telH encümen mazbatası hazırlan • mıs ve matbaaya verilmiştir. Per şembe günü Mecliste müzakere edil • mesi muhtemeldir. C. H. Fırkası grupunda Ânkara S (A.A.) C. H. Fır • kası grupu bugün de Meclis tnüza keresinden sonra Afyon meb'usu Ali Beyin riyasetinde toplanarak Dahfflye Vekâlethıe ait ifierin mfi. zakeresme başlamış ve Vekîl Şükrü Kaya Beyin fasılasiz 3ç saat devam eden izah ve mütalealarmi dinlemiştir. Yarm saat 16 da müzakereye devam edilecektir. Cibo Aga Bazi'yi görmeğe gidiyor Adana 5 Nüfus tezkeresine göre 127, kendi iddiasma göre 137 yasında olan Cibo Ağa Gazi'yi görmek istemektedir. Asırdide ihtiyar bunun için Ankara'ya gitmek üzere yola çıkmısttr. Troçki geliyor Navres 5 (A.A.) Troçki, dün aksatn buraya gelmiftir. Son dere cede ciddî tedbirler ittihaz edilmistir. Hiç kimse, mumaileyhm bulun • dugu gemiye yaklasamamaktadır. Troçki'nin refakatirtde bolunanlar . dan hiç kimsenm karaya çıkmasına müsaade edilmemistir Troçki'nin râkip olduğu gemi bu sabah Dunkerque'e hareket edecektir. Ne zahmeti? Şimdi aldırtınm. Ah, her gün böyle olsa... Fena değfl, tathhkla, birbirimize kınlmadan, gücenmeden aynlmıs olacağız. Madam Eleni, sofaya çıkb. Karyo • lanın ayakucunda duran pantalonu çektim, ayaklanma geçirdim, yataktan fırladım... Birdenbire basım döndü, sendele dim, şezlonga çarpfam. Bfleğimdeki saate bakıyorum... Daha alb buçuk! Dün gece Harikliya'ya uğrayıp saati vermeği unutmuşum... Birazdan Marika ile gönderirim. Lâvabonun üst sag gözünün anahtarmı buldum, açfam. Brovninğnnı muayene ediyorum. Mükemmel işliyor.. Dısanda bir ayak sesi var. Kücük bir dalgınlık her seyi bozabilir. Gözü hemen kaphyorum! Madam Eleni, kaprya vuruyor: Söyiedhn Macit Bey, Marika, şimdi gitfa*, getirecek! Mcrsi madamcığım. Bir sey değfl... Madam Eleni, kapryı açıp iceri girmedi, çekflip gittL Matbuat cörömleri hakkında teklif yapılacak Ânkara 5 Matbuat cürümle rinden mahkunı olanlarm affi için MecIUe yakında bir teklif yapıla cağı soylenmektedir. Bir çete imha edildi Kozan 5 Bu havalide icrayı mel'anet etmekte olan Haa Veli çe. tesi jandarmalarnnız larafından Kadirli dağrada sıkıstırıldj. Onbir saki öldürüldü. Reisleri yaralı olarak kaçmıya muvaffak oldu. Gömleğin yaka fliği kopmoş... Demek ki koparmıstm! Dün gece, beynirai durdurmağa, makinenin zembereğini bozmağa muvaffak ohnusum! Madam FJenFnin erken uyandırdığı iyi oldu. Kafamm sersemliği geçme • den bir iki kadeh içerim, sonrası kolay.. Anna'nm; «fik!» diye el çupbğt otomobfl seyahati var... Belediyenin san otomobilfle seyahat... Başımm atesi sönecek, içfanin atesi sönecek! Atesi, atesle söndüreceğim! Madamcığim, sana zahmet... Ceketimin yancebinde bozukluklar olacak... Elli kurş kadar cıkar; bana, bir kücük şişe rakı aldırt... Madam Eleni gözlerini açmıs, alık alık yüzüme bakıyor: Erken erken, bu ne rakısı Macit Bey? Daha dükkânlar açmadı! Caddedeld mezeci, gece gündüz açıktır. Marika'yı gönderiver. Zahmet olacak ama... Madam Eleni'nm pek uysaHığı üzerinde: CUMHURtYET'ih ffrikaa: * Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARİ Dudaklannı, tath sert bir güiüsle süslemisl özür dfler gibi ellerini uğusturuyor: Kahvenizi getireyira mi? Gece, sabahleyin, erken kalkacağnn, dediniz de omjn için... Madam FJenTye böyle bhr sey söylediğimi hahrlamıyonnn... Benim na numa, arkadaslardan biri söylemiş olacak... Peki, ama niçin?. Bir isim gücüm yok ki... Acaba gece, birine söz mü verdim? Sabah kamlığmda kirase fle bolu • çuhnaz! Odadaki esyalrdan medet umar gibi etrafnna bakmryorum. Ceket, sazlon«un üzerine atıhmş... Pantolon, karyolanm ucunda, buruş buruş duruyor... Cumhurıyet Nüshası 5 Kuruştur Türkiye Hariç î ç m şeraiti Senelik Altı ayhk Üç aylık Bir ayhk 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yolrtur