Cumhariyel 17Temmu2İ932 Müthis bir muadele v Alt kamaraya inecekti, bir ahbabı seslendi, orta kat salona girdi. Ağır ağır yürüyerek geldi, ahbabının yanına oturdu. Ne selâm verdi, ne el sıktı. Gözlerini yumdu, halsiz halsiz nefes alıyordu, yüzü terlemişti, hayli yorguna benziyordu. Gözlerini açtı, pantalonunun dîzlerini çekti, düzeltti, kenarları sarkm ı ş ta boru çiçeğine dönmüş fötr şapkasını başından çıkardı. Ter temiz, tiril tiril bir keten mendille <daz kafasını, tırabzan başhğı parlatır gibi sildi. Tekrar şapkasım giydi. Fötr şapka, onun başında, eski aziziye kalıp Volf fesleri hatırlatıyorrfu. Mendilini îtina ile katladı, pan tolonunun arka cebine koydu. Ye leğinin sol iist cebinden bir kehrüba ağızlık çıkardı, üf ledi, ceketinin sağ cebinden çıkardığı sigara paketini •fcğır ağır açtı, bir »igarayı y a n y a 4>öldii, parmakları arasmda evire çevire dîkkatle ağızlığa geçirdi, bir kibrit çaktı. Her hareketinde bir itina, bir dikicat, ölçülü biçili bir ağırhk, bir tiiizlik vardı. Oturduğundanberi ağzını açıp bir tek söz söylememişti. Ahbabı da onun huyunu biliyor olmalıdı ki biiyiik bir sabır ve tevekkülle susuyor, bekliyordu. Nihayet gülümser gibi oldu, du«lakları yarı açıldı; sesi, diline sig a r a kâğıdı yapıstırılmış gibi piirüz pürüzdü: Ben bitmişîm, hazret... Dün îyiden iyiye anladım, bitmişim... Hirem baslamış... Başlamış değil, hayli yol almıs, ben uyuyormuşum... £ h yaş altmış iki... Altmış ikide in*an bunamaz atna, gelgelelim, bunaklık yaşa bakmıyor... Daha yaslı ölsam, hüzal, zâfı pirî diyeceğim... Bu da bir teselli olacak... tste bu teselliden de mahrumiyet, bana pek dokünuyor... Bunamısım, hazret, bunamışım... Lamı cimi yok... Ahbabının cevap vermesini iste • u i y o r m u s gibi elile içaretler edi yordu: • Nafile, bir şey söyleme... Ne söyliyeceğini de biliyorum... Hepsi bos... Evvelâ üsrüme yormadım, dalgınlık! dedim. tnsanın öyle dalg m zamanları oluyor ki yıllanmış bunak! Dersin. Fakat benimkisi dalguılık değil hazret, bunaklık... Uzun sözün kısası, ben bitmişim!... Basını ağır ağır sallıyordu: Bıtmışım... Bunu ıtıraf etmek güç a n » , ne yaparsın, hakikat... Insan, acı da olsa hakikati itiraf etmeli... Nefsimize karşıda mı riyakâr olacağız? Ne ile mi anladım? Bunadığuna neden mi hükmettim? Sustu, gözlerini kapadı, sigara u n ı n kfilünü silkti: ' Evvelki gündü... Sabahleyîn erken kalkmıştım. Çocuklar daha uyanmamışlardı. çayı hep beraber tçeriz. Vakit geçirmek için bahçeye indinı. Çiçeklerin kurumuş yapraklarını kopardım. Çimenlere düsmüş küçük taşları, çakılları ayıkladım... Asmanın çardağı biraz iğik duruyordu, bir destek vurdum, düzelt tim. Hulâsa efendim, oyalandım... Çocuklar kalktılar, çay hazırlandı, çardağın altındaki masanın etrafına oturduk. Güle. konuşa kahvaltımızı ettik. Refikada da o sabah mutadın hilâfına bir güler yüzlülük vardı, hiç türşüru göstermedi... Kemali sükun ve sekinetle giyindim, vapura yetişmek üzere sokağa çıktım. Bütün bu tafsilâtı verişten maksadrm, evden kavga gürültü ederek telâşla çıkmadığımı anlat mak... Hani insan, telâsa gelir de sağını solunu kaybeder, öyle değildim. Cihatı erbaamı tayin ve tefrik edecek bir halde idım... Sol cebinden bir beyaz mendil çıkardı, burnunu sildi: Akşauıa kadar isle meşgul oldum. Yorgun argın i»keiye döner • ken bir sigara yakayım, dedim, elimi sağ cebime attım. A... A... Durdu, ağzı ve gözleri hayretle açıldı: Cigara paketi yerine mendil çıkmaz mı? Niye tuhaf tuhaf bakıyorsun? Bu, çok miihimdir, azizim, bence çok miihimdir... Arzedeyim. Ben, daima sigara paketini maakibrit sağ cebime, burun mendilîmi de sol cebime koyarım. Peki, sağ cebknde, sigara paketinin yetine mendil ne arıyor? Acele sol cebimi yokla dım. Bombos. Q zaman hatırla dım. Sigaram da, kibritim de bit mis, bos paketleri atmıçtım. Peki, ben, sabahleyin evden çıkıp ta aksama kadar burnumu silmek iste dikçe sigara mı içmişim? O halde, canım sigara isteyince de elime mendil geldiği için burnumu silmiş oi mıyor mıyım? Gel işin içinden çık bakayım? Demek ki si»ara içince burnumu silme ihtiyacımı unutuyorum? Yahut, burnumu silince si gara içmek keyfi zail oluyor? Bu iki Hiyadımın hangisi kuvvetli, onu anlıyamadım. Anlıyamadığım bir şey değil, o ana kadar farkında olamayısım, dikkat edemeyişim kötii .. Şimdî, bu, bunaklık değil de, nedir rica ederim? Hep susan ve kuzu gibi dinliyen ahbabı güldü: Evden dediğin sükun ve sekinetle çıktığın için sağını solunu çaşırmışsın... Mes'ele basit. . Gözünde büyültme... O, durdu, elînf alnıhâan geçirdî, gözlerini kııpıştırdı; dudaklarını büktji: Belki... Ne ise bırak. ö y l e basit değil, karışık bir iş... Sigara yerine burnumu silmişim? Burnumu sileceğim zaman sigara içmişim... Bunaklık deyip geçiyorum, yoksa çıldj^rım!... MAHMUT YESARİ Lehistan Türkieri Memleket hayatmda rol oynuyorlar Lehistan Türk'lerinden Vilna şehrin de çikulata ve ektnek fabrika ları gibi muhtelif müessesa tın sahibi Vey sizade Mehmet Âyan Bey zi yaret ve istirahat için Tür kiye'ye gelmiş tir. Bir müd det tstanbul'da Mehmet Âyan Bey kaldıktan sonra Bursa kaplıcalanna giden bu şimalli kardeşimiz burada iken muharrir arkadaşlarıtnı^dan birine Lehistan'daki Türk'Iere dair şu malumatı vermiştir: c Lehistan'daki Türk nüfusu yedi bin kadardır. Ekserisi Altınordu Türk'Ierinin Merkezî Avrupa'yı istilâları esnasında burada tavattun e derek kalan muhariplerin ve akın • cıların neslindendir. Eksirisi şchir • lerde ve az bir kısmı köylerde yaşı yorlar. En kalabalık bulunduklan şe. hirler Vilna, Salonim, Novogorodka ve Varşova'dır. Her birinde 30 ilâ 50 Türk ailesi vardır. Lehistan Türk'lerinden bir kısmı Kazan tarafmdan tic&ret için buraya gelerek tavattun eden şimal Türk'lerindendir. Lehistan Türk'leri nüfus itibarile az iseler de tnedenî ve hars! tcşkilât itibarHe çok yüksektir. Bilhassa münevver sınıfı gayet kuvvetlidir ve Lehistan devletinm mülkî, adlî ve as kerî idarelerinde gayet mühim mevkiler işgal ediyorlar. Bu sene Lehistan büyük hâkimleri tarafmdan aktolunan kongreye 22 Türk hâkim iştirak etmişti. Lehistan Temyiz Mahkemesi Müddeîumumîsi Arslan Bey ve Novgorotka ba'.hâkimi Mirza Bey, Grodno başhâkim muavini Mustafa Bey, Vilna âli mahkemesi azaları Ahmet ogulları 'e di ğer iki müddeiumumî Türk'tür. Leh ordusundaki Türk zabitam arasında Jeneral Rahman oğlu^mîraMiy SüJeyman oğlu ve miralay "Krî, çînski bulunuyor. " ' '. Lehistan müslümaniarı iüm sahasında da çok terakki etmişlerdir. Vilna Darülfünunu kimya profesörü Süleyman Bey. Tıp Fakültesinde profesör Sefer oğlu ve operatör Ahmet oğlu Türk'tür. Vilna Darülfünununda 20 ve Varşova darülfünununda yirrni iki ve Karakova darülfünununda üç ve Lemberg darülfünununda iki Türk talebe tahsil ediyor. Lehistan Türk'lerinden Altınordu bakayası asırlardanberi büyük Türk âleminden tecrit edilmiş bir halde yaşadıklarından lisanlannı kaybet mislerse de babalarınin mezhep ve ırk adetlerini muhafaz etmişler dir. Şimdi tekrar eski lisanlannı ta micn etmeğe çalışıyorlar. Lehistan'a sonradan gelenler türkçe konuşuyorlar. Lehistan Türk'Ierinin bir kısmı Karayim denilen yahudi dininde buIunan Türk'lerdir. Bu musevî mez hepteki Türk'lerin bir kısmı da Kı nm'da bulunuyor. Bunların reisi ruhanisi sabık tran Şahmm Edibüssultan unvanmı haiz maarif müşaviri bu. lunan Süreyya Şapşal Beydir. Lehistan Türk'leri şkndiki idareden çok memnundurlar. Leh hükumeti darülfünunlarda ve diğer âli ve orta mekteplerde Türk talebesinin yüzde sekseninin masarifini hazineden tesviye etmektedir. Lehistan Türk'Ierinin dinî teşkilâtınm merkezi Vilna'da olup başmda bir müftü bulunuyor. Lehistan Türk'Ierinin en mühim maarif teşkilâtı merkezi Vilna'da bu. lunan (Türk Neşri Maarif Cemiyetidir). Lehistan Türk'Ierinin Psigolad lslâm isminde gazeteleri vardır. Her sene Leh Türk âleminin harsî, ilmî, iktisadî ve içtimaî cnesaisine dair dört yüz sahifelik bir mecmua nesredilmektedir. Lehistan Türk'leri Türkiye'ye çok merbutturlar.» Muharrir arkadaşımız Mehmet Âyan Beye verdiği bu malumattan dolayı çok teşekkür etmistir. Başka menabiden aldı^jmiz malumata göre Veysizade Mehmet Âyan Beyin mensup bulunduğu aile Çar Rusya'sı ile uzun müddet mücahede ve mücadele eden şimal Türk'lerin maruf hane danlarından bîridir. Bu ailenin reisi ile meshur Rua «dibi Kont Tolstoy arasında bir zaman çok ilmî münaka ö Kooperatif lâzım mı? «Ferdin her memleketten fazla zayıf düştüğü Türkiye^de ferdi himaye eden devletçiliğin her mem • leketten ziyad e yeri vardır.» Geçen hafta Büyük Millet Meclisinde müstakil meb'us Sırrı Bey kooperatif mes'elesine garip bir şekilde temas etti. (Çanadi) isminde bir ecnebi mütehassısının bir raporuna istinaden memleketimizde utnumi olarak ziraat kredi koopera tiflerinin kurulamıyacağını söyledi. Fakat, bu mütehassısın raporundan yalnız bir cümleyi almış olan Sırrı Bey arkadaşımız hiç bir şey ifade etmiş olmadı. Fakat mes'eleye vâ kıf olmıyanların fikirlerini karıştırabilecek bir vaziyet ihdas etmiş oldu. Fırkamızm Umumî Kâtibi Recep Bey bilhassa bu ciheti veıiz nutkunda tamamile ortaya koy muştur. Artık efkârı umumiyeye de intikal etmiş olan bu rapor hakkmda bir kaç söz söylemeği bir vazife addediyorum. Birinci Umumî Müfettişlik ziraat mütehassısı ve Macaristan Kralâğı ziraat başmüşaviri ve sermüfeltiş Ierinden (Çanadi) nin 3 / 7 / 9 3 0 tarihli raporu birinci müfettişlik mıntakasına dairdır. Ve bütün Türkiye hakkmda değildir. Rapor, Diyarbekir havalisinde ve Şark Vilâyetlerinde ziraat kredi kooperatiflerinden evvel mahsulât umumî depo kooperatifi tesis edil mesini tavsiye ediyor. Mütehassıs; <8uitefehhüm vâki olmamasını rica ederim. Bu memlekette (yani Diyarbekir havalisinde) çiftçi kredi kooperatifi teşkiline ihtiyaç vardır. Lâkin, bugün burası için nabimev simdir. Demiryolları yaptldıktan ve bu suretle bu memleketin nüfu^u arttıktan sonra arazi ve hasılat kıymetlenir, işte, o vakit çiftçi kredi kooperaifi teşkil edilebilir. Şimdi, en ziyade çiftçi kredi kooperatifi ye rine mahsulât umumî depo koope ratifi teşkil etmek lâzımdır.» Mütehassıs, mütaleasına esas olarak demiryollarını ve bu suretle mahsulün kıymet peyda etmesini serdediyor. Acaba, Türkiye'de ziraat kredi kooperatifleri mütehassısın bu mütaleasına muhalif olarak mı kurulnra*tur?^.Hetkjes.J%Uir ki: memle ketimizde bu. ziraat kredi koope.» râtifleri demiryolları olan yerlerde İzmir ve Adana mıntaklarında meydana getirilmiştir, ve tedricen de bu suretle yapılıyor. Binaenaleyh, mütehassıs, esasen Türkiye'de ziraat kredi kooperatifleri hakkında tatbik edilmekte olan siyasete bir ifade şekli vermiş olu yor ve bu siyaseti teyit etmiş oluyor. Mütehassısın mahsulât kıymetine büyük bir ehemmiyet atfetmesi de gayet tabiî ve bütün kitapların yazdığı bir hakikattir. Ziraat kredisi demek, esasen jştihsal kredisi demektir. Kıymeti olmıyan istihsalin kredisi de olmaz. Çif tçinin yegâne $ahsî itibarı istihsaline bağlıdır. Koope ratif âlimi (Şarl Jit) : «Ziraat kredisinin yegâne hal çaresi şahsî kredidir. Halbuki, şahsî kredi için büyük müesseseye değil, müstakriziıt ihtiyacını ve vaziyetini bilen mahallî. küçük müesseselere ihtiyaç vardır^» dîyor. tşte bu müesseseler çiftçi kredi kooperatifleridir. Fakat, büyük profesör, çiftçi bu şahsî itibara rr.alik olabilmesi için mahsulât ını iyi sa tabilmesi de lâzımdır, diyor. Şu kısa izahımızdan anlaşılır ki mütehassıs (Çanadi) ile ihtilâfa girdiğimiz hiç bir nokta yoktur. 'htilâf, (Çanadi) yi Sırrı Beyin bîzim gibi anlamamasında ve yahut kitabı iyice okumamasındadır. «Ziraat kredisinin tekâmülünde devletm müdahalesine» gelince; Sırrı Bey arkadaşımıza (Şarl Jit) in «Ziraat kooperatiflej^ kitabında bu unvan ile açtığı büyük bahsi okumasını tavsiye ederim. Bakınız, bu bahisten size bir kaç kelime nakledeyhn: tlktisadî liberal sistemi, devletin müdahalesile yaşıyabilecek bir mü essese meydana getirilemiyeceği hakkında cidden mübalâğa etmişlir. Fransa'ya ait olarak diyebilirim ki devletin müdahalesi olmakstzın Fransa'da ziraat kredisinin tekem müliine imkân yoktu!...» Ferdîn her memleketten fazla zayıf düştüğü Türkise'de ferdi himaye eden devletçiliğin her memleketten ziyade yeri vardır. Cumhuriyet Halk Fırkası hükumeti, ferdin zayıf olduğu her sahada bu 4svletçiliği tatbik edeceği gibi bilhassa kooperatifçilikte devletin rehberliği ve müdahalesi daima Türkvatandaşının ferdî olarak kuvııı llniMpnıiıi' yardım edecektir. Kooperatif içlik, muhter^m Recep Beyin dediği gibi: «Fırkaca siyasî imanımızın başlıca temel noktala rından biridir.» Bu akşamki program İSTANBUL: 18 Gramofon konseri. 19,30 Bedayii musikiye heyeti tara Jtndan saz. 20,30 Gramofonla bir opera. 20,55 Ajans haberleri. 21 Tanburî Refik Bey, refikaşı Hf. ve Rifat Bey tarafmdan taz. 22 Stüdyo tango orkestrası. müteakıben borsa haberleri. BÜKREŞ: 17,05 Rotnen musikisi 19,05 konferans 19,45 gramofonla Bizet'nin (Carmen) o. perası. ROMA: 18.05 şarkı ve orkestra konseri 21,50 IDie Herzogin Von Chicago) Kalman'm opereti . istirahatte: Konferans. BUDAPEŞTE: 15,05 plâk nefriyatı 16,05 askerî kon ferans 16,50 salon orkestrası 19,50 Ma. car şarkuart 21.20 kabare müteaJaben salon orkestrası. PARÎS ( E y f e l ) : 19,50 havadisler 20.20 ilanlar 20,50 çocuk profframı 21,35 konser. VARŞOVA: 19,25 hafif musiki . 20,40 fen baiısl . 21,05 füârmonik orkestra konseri . 21,55 edebtyat bahsi 22,10 konser 23,05 dans musikisi. BRÜKSELI ( F r a n z ) : 19,35 piyano . 20 gramofon • 20,20 dinl musahabe 20,35 sesli gazete 21,05 gra* mofon 21,25 bir radyo hikâyesl 21,35 gramofon 22,05 konser 23,35 sesli ga . zete . 23,45 danslar. AKİT Zonguldak esrafından Haci Ahmet Ali zade Ali Beyefendinîn kerimeleri Sabiha Hanımla Bartm'h înce Alemdar zade merhum Halil Beyin mahdumu ve tzmir kereste tüccarlaruıdan Ali Rıza Beyin akitleri perşembe günü Beyoğln evlenme dairesinde bir çok davetliler huzurunda icra edilmistir. Tarafeyne saadetle* temenni ederiz. Evlenme merasimi Merhum müsür erk&m harp reisi Etem Paşa torunu ve B*tum hâs^<MMAİ«<" sabıkı Suat Sedat Beyefendinîn kenmesî Selma Hanımla Avrupa'da ikmali tahsil etmiş genç makine mühendislerimiz. den Yunus Nezihi Beyin düğün mera • simleri perşembe günü Ayaspasa'dald Park otelinde bir çok güzide davetlflerin huzurile pek samimî bir surettetes'it edilmistir. Yeni eslere sonsuz saadetler temenni ederiz. ALÂETTtN CEMtL Fındık rekoltesi Trabzon 15 Fındık mahsulü toplanmak üzeredir. Sahil kısımlannda taneler olgunlasmışbr. Mahsulâtın miktar ve vaziyetini tetkik eden heyet buraya avdet etmistir. Rekolte 350400 bin kantar arasmda tahmin edihniştir. ] iktisat konferansı toplanacak Cenevre 16 (A. A.) Cemiyeti Akvam meclisi, müstakbel iktisat konferansına tevdi edilecek mes'elelerîn evveice mütehassıslar komisyonu tarafından tetkik edilmek üzere mezkur komisyona tevdi edilmesi suretinde Lozan konferansı tarafmdan ittihaz edi len karan resmen tasdik etmistir. Cenevre 16 (A.A.) Sir John Simon, Cemiyeti Akvam meclisindeki rüfekasmm iktisat ve nakit konferansının ihzarı hakkında Lausanne'de ittihaz edilmiş olan kararlan tatbika memur komiteye riyaset etmeği kabul etmistir. Istanbul gazetecilerî Bursa kaplıcalarında.. Vefat Adana yedinci fırka sabık levanra reis muavini mütekait binbası Hidayet B. 14 temmuz perşembe günü saat 21 de Büyükdere'deki hanesinde vefat etmiş ve 15 temmuz cuma günu cenaze namazı Fatih camünde badeleda Edirnekapı'daki aile makberesme def nedilmiştir. Mevlâ gariki rahmet eyliye. iskambil faslı dayakla bitti! Besiktaş'ta Akaretler'de bir kamyon garajında çahsan Haşim, Hüseyin ve Tahsin isminde iiç arkadas iskambil ioynarlarken kavga çıkarmışlar, Hüseyin 3e Tahsin bir olarak Haşim'i sandalya Ue dövmüslerdir. Ziraat Bankasının köylüden alacağı Ziraat Bankasının memleketin her tarafında köylüden alacağı olan mebaliğin miktannın 50 milyon liraya baliğ olduğu anlaşılmıştır. Kardeşini vurdu Rumelibisarı'nda, Meydan mahallennde oturan Hayık kız kardeşi Agavni'yi eve geç gelmesine kızarak bıçakla yaralamış ve kaçmısür. Ayazpaşa'da Muhtar Bey apartımahinın kapıcısı Kâzım ve biraderi Rıza Taksim çeşmesinden su almak mes'elesinden Ahmet nammda bir adamı bayılıncıya kadar dövmüslerdir. İki karde* tevkif edilmiş, Ahmet hastaneye yafanlmıshr. Gazeteciler kapltca ve oteleilerle bir arada... Bursa 14 (Hususî) Bursa'da teşekkül eden kaphca müstedrleri ve otel ciler cemiyeti tstanbul gazetecilerini buraya davet etmişti. Bugün gazeteciler Yalova ve Mudanya yollarından Bur sa'y» geldiler, kendilerini otelciler cemiyeti idare heyeti azalarfle Bursa gazetecileri karşıladılar. Gazeteciler kap 1000 italyan seyyahı geliyor Bu ayın yirmi yedinci çarşamba günü akşamı fKonterde) vapurile şehrimize 1000 İtalyan seyyahı gelecektir. Seyyahlar, burada iki gün kalacaklar ve ayni vapurla Italya'ya avdet edecek • lerdir. Olimpiyat 64 üncü nüshası çıkh Istanbul Ankara maçının tafsilâtı, resimleri. Koca Yusuf'un Kurtdere'li ile güreşi. Amerifca ve Olimpiyat haberleri. Hergün 15 ddkikanızı Veremez misiniz ? Su yolunda dayak Rusya'da bile imkânı yoktur. En meş hcaları, fabrikalan gezecekler yarın jbur Rus profesörlerinin, köylülerin Uludağ'a çıkacaklar ve zirvedeki buzlu midesini tedavi için Siberya buz kırgöller mmtakasına kadar hayvanlarla Iarında kapı kapı gezdiklerini söylergideceklerdir. lerse, bu, bir propagandadan başka Gazeteciler gelir gelmez Vali Beyi, bir şey değildir; sakın inanmayın. Belediye reisini ve Halk Fırkası reisini cHalk efendimiz» fikrini ortaya koyan halk hükumeti dahi, serbestii sây ziyaret ettiler Musa pernsipine o kadar ehemmiyet vertniştir, ki sivil doktorlarm hükumetin gösterdiği vilâyetlerde iki sene çalışmaları hususunda eskiden konul(Birind sahifeden mabait) muş mecburiyeti ilga etmiş,leylî Tıp münasebetile Türkiye parlâmentosufTalebe Yurdunda meccanen ikamet na en hararetli ve samimî tebriklerini isden talebeden maadasmı îstedikleri yerlerde doktorluk yapmakta ter • arzeder ve Türkiye'nin Cemiyete fcest bırakmıştır. dühulünü sulhun atîsi için mes'ut bir Benim söylemek istediğim hulâ hâdise telâkki eyler.» •aten şudur: Yusuf Ziya Beyin isteHikleri, iyi şeyler olmakla beraber, lıugunkü rejimimizle kabili telif deMoskova 15 (Hu. Mu.) Türki ğildir. Halk efendimize hizmet için ye'nin Cemiyeti Akvama girmesini yalnız doktorlardan fedakârhk isteRus matbuatı tenkit etmeden haber mek, bütün diğer münevverleri ve vermektedirler. müreffehleri, başka bir tabirle, ilim, fen ve para sermayedarlannı bun • dan muaf tutmak doğru olamaz. Fransa'dan selâm Rusya'da intibalar M. Mouchanoff Paris'te Paris 16 (A.A.) M. Herriot, B J gar Başvekili M. Muşanof'u öğle yemeğine davet etmistir. f«iar cereyan etmistir. On bes dakİka, her gün wraf ettiğimiz saatlere nisbetle ne dir? Fakat on bes dakikanın Her zamankinden zengin münderecat ve kıymetini bilirseniz, bunun si resimler. zin için, büyük bir ehemmiyeti Kibar bir Fransız ailesi nezdinde Anadolu ve Avrupa spor faaliyeti. Yen olduğunu anlamakta gecikmezmüsabaka ve hediyeler. siniz. Pangaltı'da, Süleymanazif Her gün on bes 'dakikanîzi Foto Süreyya sokağında, 51 numaralı hanemuntazaman ve devamlı bir suMemleketimizin yegâne salon ve san'at de mukim kibar bir Fransız rette ayni maksat için sarfettî mecmuası olan Foto Süreyya'nm 15 temailesi nezdinde bir oda pansi ğinizi düşününüz. Bu muntazam muz nüshası 932 Kraliçesinin muhtelif re. yon olarak kiraya verilecektir. ve mütemadi sây önünde boyun simlerinl ve bir çok sinema artistlerlai iğmiyecek bir müşkül tasavvur Istiyenlere lisan dersi de verilir. havi olarak intişar etmiştir. edilebilir mi? Fakat biz size on beş dakikanızı en faydalı surette sarfet • menin sırrını öğreteceğiz. Hayat ansiklopedisi'nin çıkan cüzlerini yatagınızm yanı • Meşhur na koyunuz. Her akşam yatma • dan evvel ve yahut sabah kal • kınca, on beş dakika Ansiklo pedi okuyumız. Bunu bir itiyat haline getirmeğe çalışınız. On beş gün içinde bir cüzü bitire Temsilleri parlak muvaffakiyetler kazanmaktadlr. bilirsiniz. Bu suretle her cüz Bütün sofralar kemali tehalükle kapışılmakta ve her temsilde bir çok kişi çıktıkça evvelki cüzü okumuş ler yer bulamayıp avdet etmektedirler. olursunuz. Ansiklopedi bittiği 99 tablodan mürekkep meşhur zaman siz de bütün Ansiklo pediyi tamamlamış ve bir Da • KAL1OXIDOSCOP EXOTIQUE rülfümm mezunundan fazla maRövüsünün bütün zengin nümaraları emsalsiz alkışlumat sahibi olmuş olursunuz. Iar kazanmaktadır. Fazla değil, günde yalnız 15 MEŞHUR Y1LDIZLAR M A R U F MUGANNİYELER ŞÖHRETŞÎAR dakika. Bu geceden ıtibaraa b« DANSÖZLER. Heyetin temsilleri önütnüzdeki pazar günü hitam bulacaktır. | w | k r | tatbtka Kiralık oda TAKSİM BAHÇESİ TROPİCAL EXPRESS BÜVÜK BREZILVt RÖVÜ HEYETİHİH