10 Temmuz 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

10 Temmuz 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İU lemmuz 1932 SON TELGRAFLAR 'Cumhufiyet SAN'AT VE EDEBİYAT Dünün ve bugünün ilhamı PEYAMİ SAFA Bizden evvelkilerin «İlham perisb William James'in tabirince şuurudedikleri hoş ve tuhafça bir mah Bir Fransız muharriri diyor kî: muz, o büyük tabakanın yanında Hw vardı. Melâike cinsinden bir şey «Bahrimuhit'in üstünde küçücük bir <s.Kadınlar, denizi sevmezler. Çünki di. CTbze görünmezdi. Fakat rivayet evvelâ, deniz tutmanndan kor<s> ada» gibi kalır. Şimdiye kadarki edekarlar. edildiğine göre, ekseriya gece yarıbiyat, bu küçücük adanın üstünde larından sonra, tavan arasındaki tam bekleşen ve ilham perisini davet Saniyen, deniz kadtnlart güzelleş» takır odasmda, uzun saçlarını avuçeden bir avuç adamın söyleşmesin. tirmez, bilâkis çîrkinleştirir. lıyarak başını sallıyan şairin yanına d"en ibaretti. Onlar, manevî varlıkSalisen, denizin erkek kalpterinde usulcacık gelirmiş, zavalhyı kana. larının sathında yaşıyorlardı. Biz tesis ettiği hâkimiyeti kıskantrlar.» dının altna alırmıs, kulağına bir şaöyle yapmıyoruz, şuurumuzun o dar Fransız muharriri, bu modası geçheser ilham etmeğe baslarmıs. Artık kabına sığamıyor ve kendimizi gayri miş fikirleri galiba kışın yazanış o • ' şuurun Bahrimuhitine atıyor ve dabu semavî ve ilâhî suflör şaire eselacak. Çünkü eğer yazın, kadınlarra Rüştü Bey Cemiyeti Akvama davetimiz lıyoruz; orada, suyun dibine çök • Ankara 9 (Telefonla) Meclis j kabul edildi. Maddelere geçildi. rini fısıldamıya baslad'ıktan sonra, plâjlara tehacümünü ve erkeklerden hakkındaki telğrafı okudu. Davete icamüş bütün hatıralarımızı, intibalasaat 2 de Kâzım Paşa Hazıetlevinin riBiriııci madde müzakere olunurken onun için, kalemi eline alıp kâğıdm ziyade denîzde kaldıklarını görseydî, bet teklifi müttefikan kabul olundu. rımızı, ihsaslarımızı, ümitlerimizi, yasetleri altında toplandı. Mazhar Müfit Bey söz aldı. Dedi ki: üzerinde gezdirmekten başka hiç deniz kadınları güzelleştirmediği, bî. isteklerimizi buluyor ve suyun yii. Evyelâ tzmit meb'usu Sırrı Beyin ! Arkadaşlar Sırrı Bey «kanunu bibir zahmet kalmaz: Kelimeler, bir (Bu huaustaki tafsilât kıtmı mahlâkis çirkinleştirdiği için kadınlar dezüne çkarıyoruz. Eskilerin hülyaya Zingal ormanlarında muhalifi kanun ze iki saat evvel verdiler, tetkike vakit ağacm dahnd'aki olgun yemişler gituaumuzda münderiçtir.) nizi sevmezler demek gafletine düşdalmaktan anlad'ıkları şey, mahdut ve mukavele kat'iyat yapıldığı hakkınbulamadık» dedi. Halbuki kürsüde 35 bi hafif bir silkelemeden sonra, kâbir şuurun sathında kımıldanan ala mezdi. Filhakika güneş ve tuzlu su J daki sual takririne Ziraat Vekili Muhlis sahifelik not okudu. Bunları acaba ne ğıdm üstüne pıtır pıtır dökülürler; kadınların ciltlerini yakıyor, çillerinfl ca ışık ve renk dalgalarmı seyretBey cevap verdi. Muhlis Bey cevabında vakit yazdı? Sırrı Bey bundan bir tnüd2 inci celse altıyı on geçe açıldı. Cel kendi kendilerine sıraya girerler, mekten ibaretti; bizim anladığımız, Zingal ormanlarının 50 sene müddetle det evvel Seyrisefainin çok mütekâmil ıneydana çıkanyor, saçlann da ren 1 senin küşadını müteakıp Afyon meb'usu vezinlerini ve ahenklerini, kafiyeletşletme bakkının şirkete verildiğini, $ir bir müessese olduğunu söylemişlerdi. gini solduruyor amma onlar bütün Ali ve Cemil Beylerin meclisin bu içtima rini bulurlar; uzun ve güzel bir şiir, kendi meçhul derinliklerimize dalmaktır. ketin mukaveleye nazaran taahhüdünü Şimdi aksini iddia ediyorlar. Bu nasıl böylece, kısa bir zamanda meydana bu kusurları, moda yapmak suretile devresinden havale olunan kanunlan ifa edemediği mes'elesine gelince bu • iştîr? Kendisine son söz olarak diyo Lindberg'in Bahrimuhiti geçmegelir. Şair için düşünmeğe, aramıya, mes'eleyi kökünden hallediverdiler. intaç ettiğinden ve elde müzakere edinun kat'î ve muvakkat kat'iyat plân • rum ki «Sırrı Bey kakma kapıyı, ka« sine benziyen bu cesaret, ed'ebiyat çalısmıya lüzum yok; çünkü şiiri Şimdi mermer gibi bembeyaz vücutlecek başka mühim bir şey bulunma lan arasındaki farktan galet olduğunu karlar kapını»! tarihinde ehemmiyetli bir merhale. asıl yazan mahluk o ilham perisidir Ier değil, heykel gibi tunç vücutler zanneylediğini, hâlen kat'iyatın normal Sırrı Bey Ben Seyrisefainin nok • dığından meb'uslarm dairei intihabiyedir. İnsan ruhunun bu şuursuz ta ve sair, âdeta, onun hususî kâtibi gimakbul... lerini gezebilmek, halkla temas edebilbir şekle girdiğini, hariç kereste piyasanlarını söyledikten sonra iyiliğini de rafı cidden tehlikeli bir uçurumdur. bi alelâde bir vasıtadan ibarettir. Denizin erkek kalplerinde tesis etmek için içtimaın 1 tesrinisaniye taliki •asında normal vaziyet avdet edince gördüm, onu da söyledim. Fakat bu isOrada mantık ve zekâ gibi cinnete Hatta ruhuna ilham perisinin güzel tiği hâkimiyeti kadınların kıskanma i teklifini muhtevi takrirleri okundu. ihracatın da başhyacağından ümitvar tisna teşkil eder. Heyeti umumiyesine ve ruhî anarşilere karşı bizi müda şeyler fısıldamıya basladığını his • sına gelince, bu da, yelken ve korsan Takrir reye kondu ve müttefikan kaolduğunu, kat'iyatın vekâletçe tayin şamil olamaz. faa edecek inzibat memurları yoksedince, »air, yanında kalem, kâğıt devrinden kalma hayli eski bir fi bul olundu. edilmiş bir heyetin mürakabesi altında tur. Orada, manevî varlığımızın Bundan sonra diğer maddeler okunyoksa, şiirieri yazmazmış ve «irtiyapıldığını, mukavele harici kat'iyat ya du ve lâyiha aynen kabul olundu. kirdir. O zaman sergüzeşt ve macera Reis Kâzım Paşa Kabul olunan köklerine sarılmış korkunç yıîanlar calen» söylermiş. pılmadığını, Sırrı Bey madde tasrih eve akrepler görürüz. Şahsiyetimizi peşinde koşan erkekler, kadmsız OkMüteakıben tahlisiye işlerinin inhisar takrir mucibince Meclis fevkalâde bir Zamanımızda bu ilham perileri, derse tahkikat icra olunacağını söyledi. dokuyan güzel ve ulvî şeyler yanınaltına alınması lâyihası ve ziraî gayrimen vaziyet tahaddüs etmezse 1 teşrinisayanuslara çıkarlar ve senelerce doyazı makinelerinin gürültülerinden da Vunlar da vardır. Bunları yaka. kuller lâyihasının dört ay sonra tetki • Sırrı Bey söz almadı, cevap kâfi gönide toplanacaktır. Selâmetle gidip gellaşırlardı. Şimdî, Alen Gerbault gibî ürküyorlar mı, hoşlanmıyorlar mı, Iamak ve bizden evvelkilere, hatta kine dair mazbata kabul olunarak bi • riildü. . menizi temenni ederken heyetinizi kalbî kadmdan kaçan deniz âşıkları, bîr nedir, bizim nesle gelmez oldular. Rousseau'ya bile nasip olmıyan hurinci celse tatil edildi. muhabbetlerimle selâmlarım. galatı tabiat addediliyor. Her hangî Esasen biz de onları aramıyoruz, hat dutsuz bir itirafla ve samimlyetle bir seyahatte vapur kaptanlarınm ka» Bu sözleri müteakıp içtimaa nihayet ta aramızda isimlerini bile ağzımıza Bundan sonra vapurculuk lâyihas'.nın şuurun yüzüne çıkarmak lâzımdır. dın yolculara mülâzemette bulun verildi. İkinci celsede Hariciye Vekili Tevfik almıyoruz. Bizim neslimiz vahilere müzakeresine başlandı. Lâyihanın heYüksek ve yaratıcı muhabbetleri ' "»"•»•MKiııııımııııııiilıılllllüllllllllıllilllllllllllllllllllllllıııııııııı <»»ı mağa can attıklannı görmek, kadıbenziyen bu rabbanî ilhamlara pek inart mizin altında saklanan alçak ve payeti umumiyesi hakkında ilk defa Sırn nm denizi kıskanmağa tenezzül et mıyor: Aramızda, gözlerini yedi kat Bey (tzmit) söz aldı. Lâyiha Ue vapurralayıcı kinlerimize bakınca anlımiyecek kadar erkek kaJbine hâkim göklere dikerek, çeneleri titriyerek, culara evvelce verilen muafiyetlerin yoruz ki en sakin, en munis adamın sar'a nöbetleri geçirerek ilham alan geri alındığını, o muafiyetlerin Türkiye'ruhunun gizli yataklarında bir katil, olduğunu isbata kifayet eder, »anırız^ ve yazan şair, muharrir yok. Terkos de gemiciliği inkişaf ettirdiğini anlattı bir vahşi yatıyor. Dünküleri aptal. Deniz tutmasma gelince, o da essuyu veya elektrik cereyanı kesilmiş «Bu muafiyetleri geri almak doğru deca hayretlere d'üşüren şahsiyet de kidendi. Kadm spora başhyalı ve hağildir. Kanun kabul edilirse Türk gegibi ilhamı kesildiği içîn kendileriğişmelerini, bir adamın her zamanki yata atılalı, onu erkek tutamadığı micfliğinin mezan kazılmı* olacaktır» ni karanlık bir çölde farzedecek ka tabiatinden umu'mıyan fevkalâde ha gibi, deniz de tutmaz oldu. Çocukludedi. d'ar ümitsizliğe düşenlerimiz yok. reketlerini, biz o tehlikeli uçurumğumuzda, en sakin günlerde, köprü Sırrı Beyi takiben Hüsnü Bey (fzmir) lara inerk izaha muvaffak oluyoruz. Biz, yalnız buradakî değil, bütün iskelelerinde yatan vapurlara biner kürsiye çıktı. Vapurculuğun devlet idaOnun için, şiir, bizce, ruhumuzun dünyadaki «harpten sonra» nesil Cherbourg 9 (A.A.) Promethee leri, ilham kelimesi yerine başka bir binmez limon koklamağa başhyan Cenevre 9 Terki teslihat umuresi altına alınması kararının esbabı muengin uzaklıklarından gelen ve madenizaltı gemisini yiizdürmek için ve benzi sapsarı kesilen kadınlar, mî komisyonunda Amerika teklifi cibesinde vapurcuların muvaffak olanası Iugat kitaplarmda bulunmıyan şey koyduk: Derünî âlem, gayrişu. müzakere edilirken murahhasımız sarfedilen mesai devam ediyor. madıklarının bildirildiğini, halbuki vaişaretlerdir; romana geîince, o, ekse şimdi incecik kiklerde hamlacıhk eur, filân, bir şeyler diyip çıkıyoruz. Cemal Hüsnü Bey söz alarak: Amepurculann değil Seyrisefainin muvaffak diyorlar ve Manche (Manş) i erkekriya, bu işaretleri gönderen uzak Rodtro tahlisiye gemisi, bu gece gel Son ilmî «done» lerden cesaret alaolamadığını, buna rağmen vapurları va rika tfklifatı hakkında Türk heyeruh diyarlarının sadık bir fotoğralerden daha ^»buk geçiyorlar. miştir. rak farzediyoruz ki ruhumuzun tinin noktai nazarını izah etmiştir. purcular elinden alıp Scyrisefaine verfisincFen başka bir şey değildir. «gayrisuur» dediğimiz ikinci ve gaArtiglio'nun bu sabah gelmesine Erkek gibi deniz de şimdi zamane Cemal Hüsnü Bey heyetimizin bu mekle ne kadar isabet edildiğinin cayi yet genis bir tabakatı vnrdır. PEYAMt SAFA intizar olunacaktır. Tolon'cfan Avîkadınının oyuncağı olmuş ve «kadın Iette gemisinin mesaisine yardım et= .Bundan sonra Hamdi Bey (Trab Hoover beyannamesindeki prensip denizi sevmez» sözü de manasız bir mek üzere bir takım dalgıçlar götzon) söz aldı. Hamdi Bey vapurculuk lerin esas itibarile Türk noktai na tekerleme haline gelmiştir. derilmiştîr. Bu dalgıçlar, ayni zaman. devlet idaresine geçtiğine göre gemilerin zarına mutabık olduğunu söylemiş da Cherbourg limanma merbut olup küçük limanlara uğratılmasının temi ve Türkiye haricî siyasetinin Tevfik tahtelbahrin tahlisîne çalışan diğer nini istedi. Rüştü Beyin Büyük Millet MeclisinSırn (tzmit) ve Hüsnü (tsmir) Beydeki nutkunda izah ettiği gibi Kellog gemilere de yardım edecekierd'ir. ler lâyihanın heyeti umumiyesinin red« misakından mülhem olduğunu, tesParis 9 (A.A.) Bahrîye neza dini talep etmişlerdi. Raif Bey (Trab lihattan tasarruf uaulünün Türkiye retinde Promethee'nin denizin dibine Bulgaristan'dan geri geldikten Prag'da toplanan dokuzuncu Sokol zon) bu talebe cevap vererek vapur • tarafınd'an harp bütçesinde iki semerbut olması muhtemel bulunan sonra bir çSk ihtilâflar yüzUnden spor kongresine davet edilen terbiyei cularuı bütün haklarının nazari dikka • nede 30 milyon lira tenzil edilmek telefon şamandırasının bulunmuş dört aydır gümrük antrepolarında bedeniye umumî müfettişi Selim Sırrı te alındığım, devletin bu işi daha iyi suretile esasen tatbik edildiğini, Mil Paris Tıp fakültesinin mârüf pröolduğu teyit edilmekted'ir. Diğer takalan tarihî evrak nihayet bugün Bey dünkü konvansiyonelle şehrimiyapacağmı, vazifeleri yalnız kâr ve zalî Miîdafaa Vekilinin keza Büyük fesörlerinden M. Lemaitre dün jehraftan enkazdan çıkan bir takım ha Müzeye teslim edilecektir. ze avdet etmiştir. Selim Sırrı Bey, rarı düsünmekten ibaret olan hususî vaMillet Meclisindeki beyanatından rimize gelmiştir. Profesör, bundan dün kendisi ile görüşen bir muhar va habbeleri görülmüş olduğu da te Evrakın Bulgaristan'dan iadesipurcuların nakliyat işini ve bilhassa bazı parçalar zikredek izah etmiştir. bir ay evvel Paris'ten hareket ederirimize demiştir ki: yit olunuyor. ni müteakıp ilk başgöstesen ihtilâf insan nakliyatını iyi yapmadıklarımn Murahhasımız bazı silâhların taroarek Beyrut'a gitmiş, Beyrut Tıp fabunların kontenjana tâbi tutulup « Fevkalâde intibalarla avdet muhakkak olduğunu, binaenaleyh hiç men ilgası hakındaki Hoover tek • kültesinin imtihanlarında bulunmuş, ; tutulmıyacağı mes'elesinden çıkmış ettim. Çekoslovak'lar beden terfei bir sebep ve tarzı hal göstermeden lâlifinin Türk tezinde evveldenberi tır. Fakat bu o kadar uzun sürme Paris'e avdet ederken şehrimize de yesi ve spor sahasında havsalanın ayihanın reddini istemiye makul bir tamevcut olduğunu söylemiş ve istihmistir. Çünkü mese'le müteakıp kon iamıyacağı bir tekâmüle mazhar oluğramıştır. lep denemiyeceğini anlattı. kâmlar ve müstemleke kuvvetleri Bükreş 9 (A.A.) Silistire'den tenjan listesine bu evrakı da ilâve muşlardır. 60,000 sokolun geçit resProfesör Lemaitre, vaki olan rica hakında bazı ihtirazî kayıtlar derHasan Fehmi Bey (Gümüşane) de bildirildiğine göre evvelki gece Rosuretile halledilmiştir. mi tam altı saat sürdü. Yüz binlerce bu lâyihanın Türk kara sulanndaki nak meyan ettikten sonra Türk heyeti mu manya hududunu geçmis olan bir üzerine, dün öğleden sonra Tıp fahalk güneşin altında bu jimnastikçiFakat bundan sonra diğer bir rahhasasının Amerika teklifini terki liyat] umumiyenin inzibat ve intizam alkültesinde yukarı teneffüs ve haBulgar çetesi, Romanya muhafızları Ieri mütemadiyen alkışladı. Çek'ler ihtilâf daha çıkmıştır. Gümrük idateslihat sahasında esaslı bir adım tına ahnmasını temin için hazırlandı zım yolları kanserlerinin cerrahî, tarafmdan yakalanmıştır. MuhafızYunanı kadimin Perikles devrini ihya resi bunlardan gümrük resmi iste telâkki ettiğini ve bu teklifin der ğını söyliyerek tenkitlere cevap verdi. radyom ve röntgen tedavisi hakkınetmişier. sahaya genç, olgun, ihtiyar lar, ateş açarak çete efradını hudut miş ve kontenjana dahil her eşya gihal müzakeresine taraftar olduğuVapurculuğu daima himaye eden, yükc?a kendi tetkikatına müstenit bir bi bunlar da tediye edilmedikçe Mü kadın erkek yirmi beşer bin kişilik haricine atmışlardır. nu ve bu teklif Soveyt'lerin teklifile selten ve bu lâyiha île vapurcuların bükaf ile halinde geliyorlar ve mızıkanın konferans vermiştir. Konferansta zeye veremiyeceğini ileri sürmüş mezcedîlirse muvafık olacağmı, ma5 Bulgar yaralanmıstır. tün menafiini temin eden hükumete bütün Tıp müderrisleri, maruf dok sesile jimnastik yapıyorlardı. tür. «vapurculuğu öldürüyorsunuz» demenin amafih en ileri terki teslihat tekli • torlar ve Tıp talebesi hazır bulun fîni kabul edeceğini mükerreren soy mahalline masruf bir söz olmadığını, Vücudünü itletmek sokollarda bir Gümrük idaresinin bu noktaî namuştur. Ordu 8 (Hususî) Halkevinde lemiş olan Türkiye heyetinin kendi vapurların küçük iskelelere uğraması nevi ibadet haline gelmiş. Bütün milzari Müze müdiriyetinin, tarihî ev Profesör Lemaitre, bugün A beş şubenin açılmasına karar verildi. rakın ticarî eşyadan madut olma tezine yakın olan Sovyet, ttalyan ve mes'elesinin nazari dikkate alınaca let jimnastik yapıyor ve bu vatanî Amerikan teklîflerinî gerek müşteğını, şileplerin serbest bırakılmasının Bugün yapılan içtimada spor ve tem dığı yolundaki iddiasile karşılaşmı:vazifeden hiç bir fert istiakâf etmiyor. pa'ya hareket edecektir. Maruf dokreken, gerek münferiden müzakeretoru, dün doktor Ziya Nuri Paşa, nakliyat) umumiyeye yardım edeceğini, Gördüklerimi size ayak üstünde ansil komiteleri seçildi, Diğer komite tır. Işte bu son ihtilâf Maarif ve Maye amade olduğunu beyan etmiştir. nakliyatta ve diğer bir çok işlerde devlatamam. Müşahedelerimi (Cumhuşehirde gezdirmiştir. liye Vekâletlerine aksederek ancak lerin intihabı da pazar günü akşamı Bu beyanat konferans mubitinde, let idaresinin eshasa ve şirketlere nazariyet) te yazacağun.> yakın zamanda halloiunabilmiştir. yapılacaktır. bilhassa Amerika heyeti murahharan daha fazla olduğunu, demir yollaDün bu hususta kendisile görüştüsası nezdinde iyi intibalar tevlit etrının, inhisarların bu iddiaya birer mimediklerinden memurumuza yarın ğümü Müze müd'ürü Aziz Bey bize hat konferansmm umumî komisyomiştir. Mİ teşkil ettiklerini, deniz nakliyatınm (bugün) gel demişlerdir. Bu itibarla nunda Litvanya, Letonya, Felemenk, şunları söylemiştir: da kara nakliyatı gibi âmme hicmeti olevrakı bugün alabileceğiz. Biz bü<Tarihî evrakı Müzeye nakletBazı Avrupa devletleri Hoover Portekiz, Bulgaristan ve Yugoslâvduğunu, binaenaleyh devlet vazifesintün hazırlıklarımızı ikmal ettik. Evtirmek üzere bugün (d'ün) gümrük ya murahhaslan Hoover teklifatını teklifini kabul ettiler den madut bulunduğunu bildirdi. Bunrakı, gelir gelmez tasnif ederek Müidaresine bir memur gönderdim. Fadan sonra lâyihanın heyeti umumyiesi kabul etmişlerdir. zeye yerleştireceğiz.» Cenevre 9 (A.A.) Terki teslikat onlar daha emri tebelluğ et Millet Mecîisi dün 1 teşrinisanide toplanmak üzere dağıldı [HEM NALINA MIH1NAİ Kadm ve deniz! Dünkü içtimada vapurculuğun devlet idaresi altına alın ması lâyihası hararetli müzakerelerden sonra kabul olundu Tatil kararı Vapurculuk lâyihası ikinci celse Hoover teklifi Ve Türk tezi Batan Tahtelbahir Cemal Hüsnü B. noktai nazanrmz! izah etti Tahlisiye gemileri faali • yete geçtiler Tarihî evrak Selim Sırrı B. Nihayet bugün gümrük Dün Prag'dan şehrimize ten çıkarılacak avdet etti Maruf bir Fransız Doktoru geldi Bulgar Romen hududunda bir hâdise Ordu Halkevinde r Yeni edebî tefrikamız CUMHURİYET'in tehikasu Çalınan Gönül SERVER 8EDİ ötekinde kalp, gönül! Hatta bir çok Sizi çildırasıya sf'iyordum ve kendi kendime: «Aşk! Aşk! Diyordum; beİnsanlar, hatta sizln gibileri için göşerî hislerin en ulviji bu değil mi? nül, paradan da, mücevherden de kıymetlidir, onu çalmak hırsızlıkların Her şey bu histen doğmuyor mu? Been aşağısı, en alçakçajıdır. Bunları jnim ssvgili Nebahat Hanıma karşı fena düşündükçe, kendi kendime: «Hayır, Bir kastim mi var? Bilâkis onun hayır, diyordum, çocukken okuduğun keşfedilmemif kıymetli bir maden Arsen Lopen romanlarının tatbika halinde, yalnız başına, günden güne tına kalkayıtn deme! Bunlar çocukça kaybolacağını düşünüyorum, bu güşeyler ve hiç te masumane şeyler dezel ve kapalı gönüldeki madeni keşğil. Hele bir de yakayı ele verir, işi fetmek, karanlıklarda çürümesîne ytizüne, gözüne bulaştırır, kepaze o* mâni olmak istiyorum. Sonunda ben lursan mahvolduğun gtindür.» Fakat, sevgilim Nebahat Hanımla evlenmeiçimde bir deniz gibi kabaran me ği kurmayor mıyım? Aile teşkil rakm ve tecessüsün dalgaları beynietmek gibi meşru bir gaye için yame vuruyor, gi>zl«rfanî karartıyordu. pılan şeyler hıraızhk olabilir mi? Ask için einayetler yapılan bir de Hırsızlık kendi kârı için baskasını virde bunun ne ehemmiyeti vardı?, zarara spkmaktır; bense bilâkis yalnız kendimin değil, sevgilim Nebahat Hanımm ve mensup olduğum cemiyetin iyiliğine, saadetine çalışmak istîyorum. Yapmağı tasavvur ettiğira iş, yalnız, şekil itibarile hırsızIığa benziyor; fakat esasında fena bir kast yoktur. Her şey niyete göre ölçülür. Şekîl itibarile hırsızhktan daha fena, fakat esas itibarüe aile teşkil etmekten daha ulvî şeyler var: Meselâ harp. Bir gülle ile bin kişiyi öldürmek, bin zavalhyı ölümden kurtarmaktan daha güzel bir hareket telâkki ediliyor. Zira esa sında milyonlarca insanın, bir milletin hakkını müdafaa etmek mevzuu bahistir. İşte bunları düşündükten sonra: «Haydi bakalım, dedim, bir de şu işin amelî tarefını düşünelim, olağan bir iş mi bu, yoksa masal peşinde mi koşacağım?» Evvelâ bu bana masal gibi göründü. Fakat hırsızları düaündüm. Onlar anadan doğma bu îşîn ehli değildiler ya? Biraz pişkinlik, biraz ihÇ biraz da cesaret kâfi| Hem benim için pek öyle cesarete filân da lüzum yoktu. Yakalanırsam, elimdeki mantar tabanca ve kalbimd'eki aşkla masumiyetimi isbat edebilirdim. Si^ de aleyhime yürümezdiniz. Ben de ağacın dibindeki otlardan birini kopardım ve parmağıma sararak devam ettim: Hatırlıyor musunuz? dedim. o gün biz sizinle gayet uzun bir gezinti yapmıştık. Bugün itiraf ediyorum ki maksadım sizi iyice yormaktı. Çünkü o günün gecesi cdanıza girip dcfterleri ele geçirmeğe kat'jyyen karar vermiştim. Gölerim d'aldı. Sonra birdenbire sıçrıyarak gülümsedim ve dedim ki: Ne gariptir! Siz adeta zavalh defterlerinizin başına gelecek şeyi vaktile hissetmiştiniz! Bakın şu ikinci sarı defterinizd'e ne yazıyorsunuz! Müsaade eder misiniz, beraber o kuyal.m? •^*e) Kutunun içinden sarı defteri aldım ve adeta her sahifesini ezber bildiğim bu defterin o yaprağmı bir açışta buldum, okumağa başladım: «Hayatta benim bu defterlerden başka hiç bir dostum yok. Yalnız onlara itimat ediyorum. Küçük ve muntazam ciltleri içinde, ketum bir ağız gibi sımsıkı kapalı duran yapraklarma emniyetim var. Fakat günün birinde onların da bana ihanet etmiyeceklerini kim temin eder? Oh, hayır, hayır!... Benim sevgili ve zavalh dostlarım! Sizden ne kadar ve haksız olarak şüphe ediyo rum. Asla. Biliyorum ki siz, yapraklarınıza tevdi edilen bu kalp sırlarını benim müsaadem olmadıkça hiç kimseye, daha doğrusu, benim ebedî hayat arkadaşım olacak adamdan maada hiç kimseye faş etmiyeceksiniz. Yalnız... Ah, Yalnız... Bütün tedbirlerim faydasız kalır da, günün birinde siz başkalarının eline geçerseniz!... Onlar mütecessis ve hain parmaklarile, cebren, sizin yapraklarınızı birer birer açar larsa...» (Mabadi var). ~ Bir Tereddüdün Romanı Muharriri: PEYAMt SAFA «Çalınan Gönül» ismindeki tefrikamız bir iki güne kadar bitiyor. Onun yerine Peyami Safa'nın uzun müddettenberi hazırladığı edebî ve millî büyük bir romanmı tefrikaya başlıyacağız. «Bir tereddüdün romanı» ismini taşıyan bu eser, aşk ve öliim ürpermeleri içinde bir insan kalbinin tatlı ve kederli coşkunluğunu hikâye eder. Bu romanda tstanbul'un hususî artist hayatına sizi nüfuz etti ren canlı ve harikulâde lovhalar bulacaksınız!

Bu sayıdan diğer sayfalar: