Cumhuriyet SAN'AT VE EDEBİYAT SON TELGRAFLAD Lozan konf eransı bu Sabah resmen açılıyor İngiliz ve Fransız'lar hususî temaslarla tam bir cephe teşkil ettiler Cenevre 15 (A.A.) Lozan konferansı perşembe günü tam saat 11 de resmen küşat edilecektir. Bugün saat 17,30 da Ouchy şatosunda nimresmî bir içtima aktolu nacaktır. hususî mükâlemelere pazar günü başlamak hususunda mutabık kalmış lardır. Roma 15 (A.A.) M. Grandi tahdidi teslihat konferansmın salı giinü öğleden sonra yapacağı içti mada hazır bulunduktan sonra ge • lecek perşembe günü toplanacak olan tamirat konferansına mcraur İtalyan murahhas heytine Lozan'da iltihak edecektir. Emir Faysal Hz. Bugün geliyor Prens dün Kırıkkaie fabrikalarını gezdi Ankara 15 CTelefonla) Misafır Hicaz Prensi Faysal Hazretleri bu sa bah 8,30 da refakatinde Millî Müdafaa Vekili Zekâi, Fabriklar U. Müdürü Hulusi, Teşrifat U. Müdür muavini Kudret, istasyon komiseri Esref Beyler olduğu halde Kırıkkale'ye giderek fabrikaları gezmişlir. Emir Hz. gordüğü manzara ve faa liyetten derin bir takdirle bahsetmiş, vagonda yemek yedikten sonra tekrar fabrika atolyelerini dolasmış ve 3,50 de Kırıkkale'den ayrılarak Ankara'ya avdet etmistir. İstasyonda Rivaseticumhur Kalemi mahsus binasında bir müddît istirahat eden misafirimiz 8,42 trenine raptedilen Gazi Hazretlerinin hususî vagonlarile îstanbul'a hareket etmislerdir. Teşyi merasiminde Reisicumhur Hz. namına Kâtibiumumî Hikmet Beyle Basvekil İsmet Pş. Hz., Hariciye ve Millî Müdafaa Vekilleri Tevfik Rüştü ve Zekâi Beyler, Ordu müfettişi Ali Sait Paşa. erkânı mülkiye ve askeriye hazır bulunmuş, Prens Hazretlerile Başvekilimizip musafahaları gayet samimî olmustur. İstasvonda kalabalık bir halk kütlesi vardı. Bir müfreze asker ve bandomızıka resmi selâmı ifa ediyordu. Prens Hz. hareketleri anında çok alkışlandı. İçtimaî edebiyat PEYAMİ Yüzüncü yıldönümü için bazı me rasim hazırlanan ressam Edouard Manet le, bir san'atkârın, mensup olduğu devri temsil ettiğine inananlardandı ve «etrafında gördüklerini göstermeğe yarıyan» fırçası, kendisinin değil, adeta on dokuzuncu a sırda Fransız cemiyetinin elinde bir ifade aletidi. Bu fikir, zamanımızda, hatta bizde bile sık sık tekrar edil meğe başladı: San'at, bir cemiyetin, bir devrin ifadesidir, diyoruz; ferdî istekleri, nefretleri, fikirleri dısarı dökmeğe vesile olan şahsî bir iş de ğildir, diyoruz; hususî hayatımızın miskin teferrüatını, ferdiyenruhî varhğımızın manasız ve bitip tükenmiyen değişlkliklerini ifadeye çalı şan bugünkü san'at, bugünkü edebiyat yolcudur ve yerini kollektif, içtimaî bir san'ata, bir edebiyata bırakmağa mahkumdur, diyoruz. Elbette edebiyat bir cemiyetin, bir devrin ifadesidir ve insanın içtimaî hüviyetini hergün biraz daha anla dıkça, biz bu hükmü tereddütsüz kabul etmeğe doğru koşuyoruz; çünkü, insanın içtimaî bir mahsul olduğunu hergün biraz daha yakından görü yoruz ve onu cemiyetin tesirlerinden ayrı olarak düşündüğümüz vakit, ortada, biyolojik bir varlıktan, bir hayvandan başka bir şey kalmıyacağını anlıyoruz. Elbette edebiyat içtimaidir, çünkü mevzuu insandır ve insan içtimaî bir hayvandır. öyle ise bu «içtimaî edebiyat» sözü manasızdır. Sadece «edebiyat» diyelim. Çünkü, içtimaî tesirlerin bir mihrakı gibi kabul ettiğimiz ferdi yazan bir edebiyat, cemiyeti ifade etmiş olur. Nitekim, yığınların kollektif hayatmı yazan bir roman, kahramanlarını gene fertlerden almağa mec bur değil mîdir? Bunun için en şahsî ve kendi fer JHFlVf NALINA SAFA MIH1ISIA M. Grandi'nin hareketi M. Herriot'nun mülâkatları Cenevre 15 (A.A.) M. Herriot bu sabah refakatinde M. Boncour ve M. Massigli bulundukları halde İngiliz murahhas heyetinin işgal ettiği daireye gitmiş ve orada M. Mac Donald ve Sör John Simon ile uzun uzadıya görüşmüştür. Bu mülâkatlardan sonra M. Her riot, M. Gibson ve M. Grandi'ye ziyaretlerini iade etmiştir. M. Herriot tamirat konferansının yapacağı ilk içtimada hazır bulıın mak üzere saat 16 da Lozan'a gidecektir. diyeti içinde en müstakil sandığımız büyük san'atkârlar bile, mensup ol • dukları devrin muakkesidirler. «//iç bir zaman, diyor Maxim Gorki, edebiyat Sthendal'm veya Tolstoy'un şahsî bir işi olmamış, fakat bir devrenin, bir memleketin, bir mektebin malı olmustu. Yunan'lıla rın, Roma'lıların, İtalyan Röneianst nın, Elizabet devresinin, Dekadan ve Senbolistlerin edebiyatını biliyoruz; fakat kimse Eşil'in. Şekispir'in, Dan~ te'nin .. edebiyatından bahsetmez. On dokuzuncu asırla yirminci asır arasmda gelmiş birbirinden güzel Rus muharrirlerinin sayılarma rağmen, bu edebiyattan, bir devrin haileleri, komedya ve romanları olarak bahsediyor, Puskin, Gogol veya Çekov'un sahsı edebiyatlart olarak gb'rmüyoruz.f> Asırlarca evvel için bu, böyle o lunca, zamanımız için «içtimaî edebiyat» davası füzuli bir gürültüden, bir ayak patırtısından ibaret kalır. San'atkâr, cemiyeti kendi ferdiye tinin adesesinden gören insandır ve bunun içindir ki ayni devrin saheserleri arasmda, yaratıcıların sahsiyet farkları görünür. San'atın adesesi daima fert, mü şahede ettiği âlem daima cemiyettir. «İçtimaî edebiyat» diye ayrı bir nevi ihdas etmeğe çalışanlar ve bunun kavgasını yapanlar, bir kumaşı do kunduğu iplikten ayrı bir şey sananlardır. Unutuyorlar ki her cemiyet fertlerden mürekkeptir ve avni ör günün biri mecmuu, öteki de cüz'üdür. Kuru bir tecrit makinesi haline gelen kafalarımız, tasnif illetine düşerek, ayni şeniyeti ikiye bölüyor, «fert» ve «cemiyet» gibi mevhum parçalar arasına tezatlar sokuyor. Tahlil ederken terkibin vahdetini gözden kaçırıyoruz. Kılıçla kaybedilen şeyi kılıcla almak... Versailles muahedenamesi, 60 milyonluk Alman milletinin yalnız yüz bin kişlik küçük bir ordu beslemesine müsaade etmistir. Hem de ağır topsuz. tayyaresiz ve tanksız bir ordu... Halbuki harpten evvel dünyanın en mükemmel. en iyi mücehhez ve en muntazam ordusu Alman ordusu idi Mareşal von der Golts'un, «Milleti müselleha> isimli mejhur kitabında tarif »itiği müsellâh milletin en muhteşem timsali Almanya idi. Asırlarca askerî terbiye görerek yetişmiş ve askerî bir millet halinde yaşamış olan Almanya'nm bir muahedenamenin sekiz on maddesile, çamasır değiştirir gibi. askerlik ruhundan tecerrüt etmesine imkân var mıydı? Elbette hayır, onun içindir, ki Almanya'da yüz bin kişilik ordunun yanında başka bir ordu daha peyda oldu. Bu ordu milliyetperverlerin hususî ve gayriresmî ordusu dur. Geçen nisanda bir kararname ile ilga edilmiş olan bu hususî ordu, diğer bir kararname ile şimdi yeniden ihya ediliyor. Daha doğrussunu is ter..eniz bu ordu z^hiren ilga edil mişti, yani orduya dahü olanlar üniformalarmı arka'arından çıkarmış lardı, o kadar; fakat hakikatte on ları harekete getiren ruh yaşıyordu. Askeri asker yapan üniforma değildir. Öyle olsaydı, bir harpte önüne gelene bir haki ceket giydirmekle mes'ele halledilir giderdi. Kılık kıyafetleri ne olursa olsun Alman milletinin içinde eski askerî ruhu mu hafaza edenler büyük bir ekseriyettir. Yeniden meydana çıkmalarına müsaade edilen Alman milliyetperver ordusu rüesasından birinin şu sözü ne kadar manidardır: «Biz arttk örs değil, çtkiç olacağız. Mücadele saati çalmısttr.» Bu, bana meşhur Hitler'in bir sözünü hatırlattı. Hitler bir münase betle demişti ki: «Mağlubiyet, o kadar fena ve elim bir şey değildir. Çünkü her millet ^muzaffer olduğu kadar mağlup ta 'olmustur. Fena ve elim olan şey feılıçla kaybedilen şeyi kılıçla geri alamamakttr. > Hitler'in hakkı var. Gerçi, bu sözler harpçuyanedir; fakat doğrudur. Almanya'nın elinden alınan her şey kılıçla ve zorla alınmış, sonra da Almanya'nın bunları gene kılıçla ve zorla geri almak hakkı tanınmamıştır. Tabiidir ki haksızlıkları silâhsız ve muslihane tamire yanaşan da yoktur. Tahdidi teslihat konferansındaki bütün güzelliklerden maksat, silâhsız Almanya karşısında silâhları kat'iyyen elden bırakmamaktır. İşte, Al man milletini sinirlendiren, kızdıran, isyan ettiren budur, Versailles mua hedesinin haksızlıkları sulhan tamir edilmedikce Almanya, kılıçla kavbettiğini kılıçla almanın yollarını arayıp duracak ve ilk fırsatta çekiç ve kılıç olacaktır. İngiliz murahhasları Hustısi mühâlemeler Cenevre 15 (A.A.) M. Herri ot'nun bu sabah M. Mac Donaid ile icra etmif olduğu mükâlemenin zemini, münhasıran Lozan konferansmın ihzarı mes'elesi olmustur. M. Boncour da Sir John Simon ile Lond'ra 15 (A.A.) Dahiliye nazırı Sir Herbert Samuel, maliye nazırı Sir Neville Chamberlain, ticaret nazırı M. Runciman ve Canada âli komiseri M. Howard Ferguson ile cenubî Afrika âli komiseri M. Charkess Water dün saat 14 te Lozan'a müteveccihen Londra'dan hareket etmişierdir. Viyana 15 (A.A.) Avusturya millî bankası müdürü M. Kienbock, geçen gece Cenevre'ye gitmek üzere hareket etmistir. Mumaileyh, orada muhtelit komitenin müzakeratına iştirak etmeğe davet edilmiştir. Muhafız alayıntn manevrasında ıııuıiHiıtllllllllllllllUIUIIIIIIIIIIllUIHflllüllinilllll «Von Papen, Sert davran!» Nevyork'tan lstanbul'a.. Nazi'ler «Hükumet zaaf J iki Amerika'h tayyaregösteriyor» diyorlar cinin yeni teşebbüsü Berlin 15 (A.A.) Hindenburg, öğleden biraz sonra Von Papen hükumeti tarafından tanzim edilmiş olan ve malî, içtimaî ve hazineye müteallik tedbirleri ihtiva eden kararnameyi imzalamıştır. Emir Faysal Hz. salı günü Millî Müdafaa Vekili Zekâi Bey, müfettis Ali Sait Paşa ve diğer kumandan Paşalarla Riyaseticumhur muhafız alayı karargâhım ziyaret ederek alaym Balkat sırtlarında tertip ettiği manevrayı ve Eskisehir'den gelen tayyarelerin uçuslarını, yanş yerinde zabitlerimizin mania at Iayışlarım seyretmiş ve takdiratta bu lunmuştur. trtişa evrakı { Selim Sırrı Bey Resmî tebliğ Ankara 15 (A.A.) Resmî tebliğ » Muhterem misafirimiz Hicaz ve Necit ve mülhakatı Kralı Abdülâziz Ali suut Hazretlerinin mükerrem mahtumHazretlerinin mükerrem mahtum • ları Emir Faysal Hazretlerile Hicaz Hariciye Vekili Fuat Hamza Beyeferndi, Reisicumhur Hazretleri tarafından kabul buyurulmuslardır. Müşarünileyh Emir Hazretleri ve Fuat Hamza Beyefendi ile Başvekil Paşa Hazretleri ve Hiriciye Vekili Beyefendi aralarmda müteaddit mülâkatlar olmustur. Bütün bu mükâ • lemeler çok samimî bir hava içinde cereyan etmistir. Karşılıklı itimat hislerinden il ham alan bu temaslarda yakın Şarkta sulhun muhafaza ve takviyesi sulh ve müsalemet içinde inkişaf etmekte bulunan iki tarafın menfaatlerine ve halisane arzularına ta • mamen uygun olduğu tebarüz et miştir. Bundan maada iki tarafı gerek doğrudan doğruya ve gerek bilvasıta alâkadar eden bilumum mes'eleler ile iki hükumetin münasebetlerine taalluk eyliyen bütün işlerde tam ve mutlak bir görüş ve düşünüş birliği mevcut olduğu müşahede olunmuştur. Emir Faysal Hazretlerinin Ankara'yı ziyaretlerile büsbütün kuvvet bulan bu samimiyet havasının her iki devlet münasebatında idamesine ve sıkı temasların muhafazasına karar verilmiştir. Paris 15 (A.A.) Tayyareci Boussoutrot ile Rossi, hâlâ hatırlarda olan Nevyork İ^tan Mecliste bugün 5 kişilik Sofya'da büyük bir hür heyet intihap ediliyor metle karşılandı Ankara 15 (Telefonla) Yarm Mecliste Eskişehir meb'usu Emîn Beyin Baytar Süreyya Bey tarafından keş fedilen vebayi bakarî aşısı hakkındaki sual takriri, Kastamonu meb'usu doktor Suat Beyin Belediye bütçelerinde maaş ve ücretlere dair olan teklifi, Konya meb'usu Kâzım Hüsnü Beyin Belediye kanununun 110 uncu maddesinin tef siri hakkındaki teklifi, Yozgat meb'usu Süleyman Sırrı Beyin köy kanununun bazı maddelerine bazı fıkralar ilâvesi hakkındaki teklifi müzakere olunacak ve bazı lâyihalarm ikinci müzakereleri yapılacaktır. Yarın Türk İran hudut mukavelesi de müzakere olunacaktır. Bundan başka irtişa evrakını tetkik edecek 5 kişilik komisyonun intihabı da muhtemeldir. Sofya 14 (A. A.) P.>!kan muhabiri mahsusumuz bildiriyor:) Sokol şenliklerine iştirak etmek ü zere fPrag'a davet edilen Maa rif Vekâleti Başmüfettişi Selim Sırrı Bey bir kaç gün istirahat maksadile buraya gelmiş, istasyon da Darülfünun Emini, Maarif mü fettişleri, bir çok muallimler tarafından karşılanmıştır. Kendisine Unyon Palas'ta bir çay ve bir akşam ye meği verilmiş ve Darülfünun, jim nastik ve projimnastlarla dilsizler ve sağırlar mektebi tarafından Sofya'nın ve civarmın temaşaya değer yerleri gezdirilmiştir. Selim Sırrı B. Bulgaristan Maarif Nezaretinin ricası üzerine güzide bir heyet huzu runda millî sinemada, beden terbi yesine dair umumî mahiyette Fransızca bir konferans vermiş, konfe ransta Sofya elçisi Tevfik Kâmil Beyefendi ile sefaret erkânı ve Bulgaristan Maarif Nezareti erkânı, bir çok muallimler ve bir çok talebe hazır bulunmuşlardır. Selim Sırrı Beyin musahabesi büyük alâka ile dinlenmiştir. Maarif Başmüfettişimiz sözlerine sürekli alkışlar ve bravo seslerile hitam vermiştir. Maarif Nezareti mumaileyhe Bulgar Darülfünununda bir konferans vermesi için ricada bulunmuştur. Sofya elçimiz, Selim Sırrı B. şerefine dün hususî bir öğle ziyafeti vermiştir. Mumaileyh bu aym so nunda doğru buradan hareket edecek ve o zamana kadar Banki kaplıcalarında istirahat eyliyecektir. taatının faaliyetine ait memnuiyeti ilga eden kararname henüz im7a edilmemistir. Cenup hükumetlerinin bu hususa dair olan şiddetli itirazlarının Al manya hükumetini mezkur hüku metleri bu bapta bir nebze tatmin etmeği düşünmeğe sevketmiş olduğu zannedilmektedir. M. Von Papen, Hitler ile Nazi meb'uslardan yüzbaşı Gochring'i kabul etmistir. Aralarındaki mülâkatın mevzuunu cenup hükumetlerinin mukavemeti mes'elesinin teşkil et • miş olduğu muhakkaktır. Nazi matbuatı; Von Papen hükumetini zaaf göstermekle muahaze etmeğe başlamıştır. Hitler'in sağ eli olan Gobbels, Berlin gazetelerinden Angriff'de şöyle yazıyor: «Von Papen, sert davran». Mumaileyh Başvekili sosyal demokratlarla komünistlerin gazete lerine karşı şiddetle hareket etmeğe davet eylemektedir. bul seferini icra etmiş olan R^ıirıımKı» l'«'«mamtYl BaşAmerika tayyarecileri Bord vekil ile uzun uzadıya görüştükten man ile Polando'nun hattı miissonra imzalamış olup Vossisobe Ze f takim üzerinde tesis etmiş olitung'a nazaran yeni hükumetin Brüf dukları bu mesafe rekorunu ning'in kararnameler sistemine mükırmağa pek yakında teşebbüs racaat etmesine ve hatta bazı nokedeceklerdir. Sefer hazırlıkları talarda Brüning hükumetinden dabir iki güne kadar ikmal edileha ileri gitmiş olmasına dikkat et • H cektir. Tayyareciler, Nevyork'miştir. Siyasî tedbirlere müteallik olan tan hareket edecekler ve As kararnameler ve bilhassa Hitler kıya'ya doğru uçacaklardır. L Sovyet'lerin Dahilî istikraz) Paranın mühim bir kîsrm 3 gün içinde temin edildi Moskova 15 (Hususî) Sovyet hükumeti 5 senelik plânın tahakkuku için bundan bir kaç gün evvel dahilî bir istikraz aktine karar vermişti. Bu karar mevkii tatbika konulmuştur. İstikraz kavıtlarına hararetle devam edil mektedir. Moskova şehri bu hususta hazırlanan proje mucibince hissesine düşen miktardan % 7 3 ünü üç günde kapatmıştır. Leningrat'ta bu yekun To 42 dir. Alâkadarlar bir kaç gün içinde bütün paranın temin edilmiş olacağını kat'iyetle söylemektedirler. den tensik etmeğe başlamış ve yeni bir daire ihdas etmistir. Bu daire münhasıran mecburî sây servisleri ile meşgul olacak ve ordu emrinde bulunan miralay Hitler'in idaresi altında bulunacaktır. mış, çıkmıştı. Yolda buraya gelinceye kadar ne söylemişsem, ne sormuşsam bir cevap vermedi ve şunun bu mağ rur kadının ağzından bir harf bile çıkmadı. Bu asılzadeler alayı hep ayni kırattır... Zavallı Markovna teyze! Asıl zadelik! Sen böyle bir tahkire, böyle bir sıfata lâyık mısın? Litvinof mütemadiyen susuyor, düşünüyor, şapkasını başından göz • lerine kadar çekiyordu... Tren kalktı. Gubaref bağırdı: Taşmısın be adam. Bir veda da edemez misin? Tren koşmaya başlamıstı. Litvinof nakaratını tekrarlıyordu: Duman, duman!.. Kendi kendine: İşte bir Haydelberg'de yüzden fazla Rus talebe var. Kimi kimya, kimi fiziyoloji, kimi fizik mütehaMisı Rus Japon harbi İhtimalleri azaldı Moskova 15 (Hususî) Tokyo'dan gelen telgraflar Rusya ile Japonya arasında bir harp vukııu ihtimallerinin çok zayıfladığını gös termektedir. Japon gazeteleri Rusya ile teşriki mesai zaruretinden bahsetmektedirler. Hayat Ansiklopeaîsi Izmir Rıhtım Şirketî Davası devam ediyoı İzmir 1 5 İzmir Rıhtım Şirketi davasına dün devam edilerek müdafaa şahitleri dinlenildi, ikinci celsede maznunlara ait bazı mektuplar okundu. Bir kısım maznunlar Paris'e gitmek arzusunda olduklarını söyIediler. Muhakeme 21 hazirana kaldı. olmakla meşgul. Aradan az bir müddet geçecek, tahsilde aralarından on on beşi kalacak, kalmıyacaktır. Çünkü rüzgâr istikametini değiştirecek, duman başka bir tarafa geçe cek, duman! duman! Dedi. Gece Kasel'den geçti. Karanlıkla beraber üzerine bir akbaba çullanmış gibi, müthiş bir ıztırap içinde kaldı. Başı bir vagonun bir köşesine sokulmuş bir halde gözlerinden yaşlar geldi. Yaşlar aktı, fakat ezalar azalmadı. Bu ande Tatyana Kaselde bir otelde bir yatak içinde humma nö • betlerile yanıyordu. Teyzesi: Canım kızım, Allah aşkına olsun müsaade et, Litvinof'a bir tel graf çekeyim! Müsaade et kızım. Diyor, kız: Hayır teyzeciğim. Lüzum yok. Bende korkulacak bir hal yok. Biraz «u yer, «imdi iyileşirim! istanbul Ankara yolu Ankara 15 (Telefonla) Eski şehır Ankara hattı bu sene tak viye edilecek ve bundan sonra İstanbul Ankara seyahati 23 saat kısalacaktır. Diyordu. Filhakika bir haftada iyileşti. Ve iki vefakâr kız yollarına devam ettiler. uncu cüzü Bugün çıkıfı Bu cüzle birinci cilt bitiyor Cüzlerinizi cütletiniz 10 Hitler yeni teşkilât yapıyor Berlin 15 ( A . A . ) Hitler, fır kasının âli kumanda heyetini yeni l İktisadî haberlerinıiz k 4 üncü sabifemizdedir. CUMHURtYET'in tehikc*; 69 DÜMAN • 1 ^ 26 Litvinof ne Petersburg'da, ne de Moskova'da inmedi; arazisinin ba • şına döndü. Babasını o kadar çökmüş ve zebun bir halde buldu ki, korktu. Babası hayat ile alâkasını kesmiş o~ lan bir adam ne derece sevinebilirse, oğlunu görünce o derece sevindi. Bastanbasa bozuk clan işlerin ida resini oğluna devretti ve bir kaç hafta daha süründükten sonra göçtü. Litvinof aile ocağında yapayalnız kaldı. Parasız, ümitsiz, kalbi yaralı ve işten bir zevk duymıyarak top raklarını işlemeye başladı. Rusya'da arazi idaresi neş'eli, hoş bir hayat değildir; bunun binbir sebebini alâka darlar tecrübelerile bilir. Litvinof'un bu yüzden uğradığı müşkülâtı sayıp ; dökmeğe mahal yoktur. Islahat yapmaya, yeni usuller tatbikına bir çok ' I Muharrlri Mütercimi /. Turgeniyef Raydar Rijat Fakat Litvinof, burada yalnız Gubaref yok, hemen bütün genç, mütefekkir Rus mümtaz âlemi, burada! hepsi de ulumu tabiiyede tekemmül ile meşgul, hepsi de en yüksek kanaatlerle çalışıyor. Burada inmek, onları gormek, görüşmek bulunmaz bir zevktir. Meselâ şey var,... ismini bulamıyorum. Fakat bir dâhi.. Dehanın ta kendisi... Madam Suhançikof atılarak: Bırak şunu Allah aşkına! Onun ne adam olduğu meydanda. Bu ırk hep budur. Bir teyzesi var. Bana evvelâ bir mal gibi göründü. İki gün evvel kendisile buraya kadar yolcııluk ettim. Baden'e şöyle bir uğra , mevani çıkıyordu. Düşüncelerinin tat letler delikanlıyı büsbütün bunaltı • biki, gayri muayyen bir zaman için yordu. Hayata merbutiyeti az olan bir adamın çalısmadan duyacağı geri kalıyordu. İhtiyaç kendisini günü gününe ya zevk ne olabilirdi! Bir yıl geçti, ikinci onu takip etti, şamaya mecbur ediyor;maddî, ma nevî her türlü fedakârlıkları ihtiyar üçüncüsü başlamıştı. Köylülerde azat olma fikri meyvalarmı vermeğe; fietmek zaruretinde kalıyordu. Yeni kir ilerliverek, yerleserek ahlâka istesisat fena işliyor. Eskiler her türlü lemeğe baslamıstı. Atılan tohumun kuvvetini kaybetmis bulunuyordu. fi'izleri görünmüş, bu tohumun ar • Tecrübesizlik, suiniyetin pususuna tık gizli aşikâr düşmanlar tara • düsüyordu. fından çiğnenmesi ihtimali kalkmıştı. Eski hal hareketsiz, sarsıntıiar i Litvinof arazisinin büyük bir kıs çinde vâsi, müteaffin yosunlu bataklıklar halini muhafaza ediyor; bun mını köylüye yarı yarıya ortakhga ların fevkında guya bir sihir, bir kera vermiş ve bu ziraatin iptidaî şekil • met gösterecekmiş gibi, yeni olarak lerinden biri bulunmuş olmakla raber az çok muvaffakiyet temin et Çar'ın yalnız ağzından çıkmış olan misti: hürriyet kelimesi dalgalanıyordu... Her şeyden evvel sabretmek lâzım Fabrikasını tekrar kurmuş; bir çok geliyor, halbuki sabr; müteaddi, faal, işçi değiştirdikten sonra yaşlıca hür feyyaz olmaktan ziyade münfail, beş köylü ile bir çiftlik tesis etmiş, hiyle önünde bile ricat etmez bir hal büyük borçlarını siimişti. Gittikçe arzedebiliyordu. kuvvetini buluyor, eski halini iade ediyor gibiydi. Haleti ruhiyesi itibarile bu sefa • (Mabadi var}