•13 Kânunuevvell9:1 < CmnJıuriyet' fasarruf haftası başladı Haftanın Filimleri Bu hafta fransızca ve almanca operetlerle fransızca iki facia gösteriliyor David Golder Glorya'da Dün akşamdan itibaren Glory» inemasında gösterilmekte o • lon David Golder sakin sakin ça( Birinci sahifeden mabait ) n L Iışmağı seven Fransa'nın genç rejisörlerinden «Julien Duvier» in «»e • ridir. Mevzu kadın muharrirlerînden frene Nemirovsky'nin bir romanm dan iktibas edilmiştir. Bu roman • dan ayni zamanda bir de piyes yapıIıyor. Yakında Paris'te sahneye konu'acaktır. «David Golder» zengin bir musevinin başından geçen macerayı tasvir etmektedir. Romanında olduğu gibi f ilme de kahramamnın ismi verîlmîştir. David Golder servetiyle mağrur karısı ve kızıyla müftehir, rahat ve mes'ut yaşıyan bir bankerdir. Heyhat ki bu saadet ve rahatı zahirî ve kendi hayalindedir. Çünkü karısının bir âşıkı, kızınin muhtelif sevgililerî vardır. Kızının son sevgilisi servetini sefahet ve eğlence île yiyip>birirmiç müflis bir 'prenstir. Zararı yok, David Golder buna da memnundur. Fakat bir gün ' karısının ağzından bu vegâne iftihar ettiği kızının da kendi sulbundan dünyaya gelmediğini işitiyor. Bu acı hakikati öğrendikten sonra artık hayatta hiç bir istinat nok tası kalmamıştır. Binaenaleyh çalışması, didişmesi neye yarar?. Dünyada kimi var? İşlerini yüzüstü bırakıp Ameri ka'ya gidiyor. Maamafih sinirleri yatıştıktan, ruhu sükun bulduktan sonra düsünüyor. Sevd'»i bir mahlukun mutlaka sulbundan dünyaya gelmesi şart mıdır? Mademki ona «kızım!» diyor. Hakikatte kendi evlâdı olmasa bile gene kızıdır. O halde onun için tekrar çalışa • cak ve saadetîni temine uğraşacaktır. Lâkin buna da örarü vefa etmi yor, memleketine dönerken vapurda öliiyor. David Golder rolü Fransa'nm büyük facia artistlerinden Henry Baur tarafından temsil edilmiştir. Kızı rolünü de Jackie Monnier oynuyor. Fransızca sözlü olan bu filim, kısmen tiyatro gibi görünmekle bera ber muvaf fak olmuş bir filimdir. Gel boşanalım! Elhamra'da ret kumpan van bunu ken *»•* di kudreti derecesinde senelerce öynamış ve se> yircilerini pek güzel eğlendirmiştir. «Mamzel Nituş» opreti Fransa'nm elli sene evelki mektep ve kışla hayatını hicveden bir eserdir. «trondel» sörler mektebi talebesinden Matmazel Nituş kilisede org çalan Selesten'in telif ettiği bir operet'in müsveddelerini çalıyor. Oradaki baş rolü öğreniyor. Bu sırada annesi, babası, Nituş'u evlendirmek teşebbüsünde bulunu yorlar ve eve çağırıyorlar. Baş rahibe Selesten'in ne mal olduğunu bil • mediği için onu emin bir adam zannediyor ve kızı Selesten'e teslim edip gönderiyor. Selesten'in operetinin o akşam umumî provası vardır. Diğer taraftan beriki vazife de sırtına yüklenmiş • tir. Nituş'a mes'eleyi açıyor. Eve yalnız gitmesini rica ediyor. Halbuki kız eve yollanacağı yerde tiyatroya gitmeği tercih ediyor. Baş rolü oynıyacak olan artist te tesadüfen hasta değil mimiş? Matmazel Nituş'u tiyatroya götüren genç zabit onu müdüre takdim ediyor. Genç kız rolü muvaffakiyetle temsil ediyor ve tiyatro alkışlarla çınlıyor. Selesten tiyatroda metresile tnü nasebeti bulunan bir binbaşıyı gö • rünce orkestranın idaresini bırakıp kaçıyor. Nituş ta evine dönüyor. Annesinin, babasınm evlendirmek istedikleri adamı reddederek bir kaç garip raaceradan sonra sevdiği genç zabitle evleniyor. Fransızca versiyonunda Matrna • zel Nituş rolünü «Viyana aşkları» filminde görüp sevdiğimiz üç dört ay evvel bir otomobil kazasına genç yaşında kurban giden güzel ve sevimli artist Janine Marez, Selesten rolünü de Raimu oynuyor. Filimde güzel Edith Mera'nın da mühim bir rolü vardır. Almanca versiyonunda Matmazel Nituş rolünü tstanbul'un gene bir sevgilisi olan Anny Ondra temsil ediyor. Partöneri de sempatik George Aleksander'dir. 1 Henry Baur <Daid Golder» de. 2 Henry Garat Alice Cocea <Gel boşanalım!» da. 3 Yanine Masez «Mamzel Nituş> ta. 4 Marms'ten bir sahne. Fanny'yi alacak olursa bu eme linden vaz geçmek lâzım geleceğini düsünüyor. Sevgilisinin bu tereddüdünü keşfeden genç kız son fedakârlığı da yapmağı göze alıyor. Sevgilisini deniz muhabbetine ve macera hevesine terkediyor. Bitkin, harap ve muztarip, eski talibi ihtiyarla evleniyor. * Kastamonu Kar altmda Çarşamba akşamından itibaren «Elhamra» sinemasında gösterilecek olan «Gel boşanalım!» Hermann Bahr isminde bir Alman şairinin eÇarşamba akşammdan itibaren serlerinin birinden iktibas edilmiştir. «Melek» te gösterilecek olan «Deniz Rejisörü meşhur Capelleani'nin oğlu ve kadın Marius» f ilmi Paris'te biç Roger Capellani'dir. durmadan bir seneden fazla temsil Baş rolleri Henry Garat, Alice edilen «Topaz» muharriri Marcele Cocea ve vaktiyle îstanbul'a bir opePagnol'un piyesinden iktibas edil ret kumpanyası ile gelmiş olan Clara miştir. Filimdeki mümessilleri de Tambour ve komik Drean oynuyor aynen onu sahnede oynıyan artistlerlar. dir. Yani: Pierre Fresnay, Orane DeMevzuu şöyledir: Delphine sesi ka mazis, Alida Rauffe, Raimu ve saidar yiizü ve vücudü de güzel bir arredir. tisttir. Bu kadına evli bir erkek âşık Mevzuu şöyledir: Cesar Marsil oluyor. Beraber bir sayfiye yerine ya'da bir dükkâncıdır. Oğlu Marius bu gidîyorlar ve gayrimeşru bir balayı dükkânda babasma yardım ve çok hayatı yaşamağa başlıyorlar. Del defa da ona vekâlet eder. Ayni maphine'in kocası mes'eleden haberdar hallede Fanny isminde bir kızı seviolunca intikam almak için oda ra yor. Fakat kıza kendisinden otuz kibinin karısım kaçırıyor. yaş kadar farklı olmakla beraber Fakat asabiyet ve inat devresi gezengin bir ihtiyar, Panisse de taliptir. çince her iki taraf ta makul yola döGenç kız Marius'ün aşkına bigâne nüyorlar, kendi karılarına razı olup olmadiğı için Panisse'i reddediyor ve oturuyorlar. Marius'le evlenmeğe karar veriyor. Filim fransızca sözlü ve şarkılı • Annesi, babası da bu kararı tasvip dır. ediyorlar. Kız bu ümit ve hulya Ue Marius'e karşı her fedakârlığı ya pıyor ve kenç kızlığının en kıymetli hazinesini de ona teslim ediyor. Heyhat Marius sade sevgi ve kaÇarşamba gününden itibaren fran dın için yaşıyan bir delikanlı değilsızca versiyonu Artistik'te, almanca dir. versiyonu Opera'da gösterilecek olan Tanıdıklarından yaşlı ve çok gezMamzel Nituş tstanbul halkının çok miş bir adamın efsanevî hikâyeleri iyi bildiği ve tanıdığı bir operettir. onda seyahat ve macera aşkını da Müteveffa Benliyan Efendinin opeuyandırmıstır, Deniz ve kadın Melek'te Mamzel Nituş! Opera ve Artistik'te Her memleket kendi parasını tutmak için ne derece tedbir alacak, hangi kıymette tutmağa çalışacak? Acaba parasını mahsus mu düşü • rüyor? Muayyen bir noktaya var • mak için mi uf ak tef ek temevvücatta müsamaha etmiştir. Bunların hududunu bilmeğe ne imkân vardır ne de buna karışmağa salâhiyetimiz. Fakat, Türk için muhakkak olan vaziyet kendi parasıdır. Parasının kıymetinde, o kıymeti muhafaza için alacağı tedbirlerin şekil ve cindinde Türk için tereddüde mahal yoktur. Türk parası için bütün vatandaşlar, her şeyi düşünebilirler ve vatandaşların bütün kudretlerini temsil eden Büyük Millet Meclisi, her tedbiri alabilir. Vatandaşın bu hususta kat'î bir karar sahibi olması lâzımdır. Size ve huzurunuzda bu millete karşı tekrar söylüyorum; Türk parasını muhafaza için alınan tedbirlerin isabeti sabittir. Alman tedbirler ve kararlar kat'idir. Bu tedbirler ki • fayet etmezse behemehal Büyük Millet Meclisinin kararı dahilinde daha isabetli tedbirler alınır. Onun için, Hanımefendiler ve Beyefendi • ler; iki senelik acı tecrübelerden Kastamonî, kânunuevvel (Husu • sonra anlaşıldı ki; paramız bütün sî) Bir hafta var ki hemen her memleket paralarının en sağlamı • gün kar yağıyor. Ortalık bembeyazdır. Ve ati için kıymetinden endişeye dır. Geçen senelerin şiddetli karla rını hatırlıyanlar bu sene ne oîa • asla mahal yoktur. (Alkıslar). Ta sarruf etmek için Türk parası olarak cağını düşünmeğe vakit kalmadan kara kışla karsılaştılar. Kar, bilhassa bir kaç kuruşunu bir tarafa atabilen vatandaşların akıllarım tebrik edetnebolu yolile Ilgaz'm zirvesinde serim. Millî paranın kıymetini muha kiz on kilometrelik kısım dahilinde faza etmek için bizim esas tuttu yolu kapatacak derecede mütekâsifğumuz diğer yol, milletin umumî tir. Yolcular, postalar seferlerinî hayatındaki açığı kapatmaktadır ne güclükle yapıyorlar. kadar kazanıyorsa, azamî o kadar Bu vaziyetten müteessir olan faasrfetmek.. Bu düsturdur. Bütün milliyetlerden birincisi hayli zaman lî hayatta bunu tatbik ettirmek için danberi hümmalı bir surette devam çahşıyoruz. Bu noktai nazardan eden yol tamirat ve inşaatıdır. resmî ve hususî bir çok tedbirler aÇalışkan bir vali Iınmıştır. Alınan resmî tedbirler uVali Murat Beyin himmeti saye mumî hayatın serbestisini müteessir sinde bir iki sene sonra Kastamoni etmiyecek hudut dahilindedir. Hu dahilinde yolsuz yer kalmıyacak gisusî alınan tedbirler ise sureti umubidir. Murat Bey mektep, hükumet miyede bilhassa bize bu toplanmağa konağı inşaatı gibi, maarife mütealvesilesini hazırhyan millî iktisat ve lik işlerle diğer hususata da ehem • tasarruf cemiyeti gibi bir çok teşvik miyet atfetmekten hali kalmamak•e irşat vasıtalarile, millet hepimiz tadır. ne kadar kazanıyorsak azamî o kaBu cümleden olarak fidanlığı da dar sarf etmek lüzumunu telkine çazikretmek isterim. Uç dört senedenIışmaktan geçen senelerde bu hususberi günden güne vüs'at kesbeden, ta müsbet çahşıldı. Fakat, dünya tekâmül gösteren fidanhk bu sene buhranı, fiatların düşüklüğü ile tebeş bin kadar muhtelifülcins aşılı f'zahür eden buhran tabiî yollardan dan tevzi etmiştir. Gelecek sene yalmilletin istihsal ve istihlâk muvazenız elma f idanı olarak dağıtacağı mîktar on beş bini tecavüz edecektir. Di tahrirat kâtibi Mustafa Efendi üç sene hapse mahkum olmuştur. ğer cins meyva f idanları bundan haAlpagot köyu yeniden yapuıyor riçtir. Polis müdürü değişiyor Kastamoni'ye tâbi Alpagot köyü bundan bir müddet evvel bir yangm Vilâyet Polis müdürü Halit Bey, neticesinde muhterik olmuştu. Ziraat ansızın verilen mezuniyet üzerine Inebolu tarikile tstanbul'a hareket et Bankasından bu köy halkına bin lira muavenet edilmesi kararlaştığı gibi miştir. Bu zatm tekaüde sevk ve yahut başka bir mahalle tahvili suretile Hilâliahmer umumî merkezinden veburaya bir daha avdet etmiyeceği ^ rilen emir üzerine de harikzedelere söylenmektedir. Mülkiye müfettişleri hane başına yirmi beşer lira dağıtıltarafından yapılan tahkikat netice • mıştır. Taşköprü kaymakamt sinde bu mezuniyete lüzum görüldüğünü iddia edenler de mevcuttur. Sabık Taşköprü kaymakamı Ce Bir mahkumiyet karart lâl Bey Dahiliye Vekâleti mahallî Mübadillerden rüşvet aldığı iddia idareler müdiriyetinde bir şefliğe ta•ile hakkında takibat yapılan Inebolu yin olunmuftur. Paris 12 (A.A.) Dr. Magnen, sinema resim alma makinesinde şayani dikkat bir tekemmül viicude getirmiş olup bunu yarın arkadaşlarına izah ve irae edecektir. Bu alet, saniyede 3,200 manzara almaktadır. Halbuki şimdiye kadar azamî 180 manzara ahnabiliyordu. Mumaileyh bu sayede yusufçuk denilen ve sa niyede kanatlanm 18 ilâ 200 defa tahrik eden böceğin kanat harekâtını yavaşlatmak suretile göstermeğe muvaffak olmuştur. Şimdi Dr. projeksiyon aletini iş • Ietmek kalmıştır. Maamafih bu neticeler şimdiden şayani memnuniyet addedilmemektedir. Sinemacılıkta tekâmOI şevvüş milletin umumî endişesini ve merakını tahrik etmişti. Millî paranın kıymeti üzerinde alınan tedbir bugün için bir mütearife kabilinden her memleketin kabul ettiği bir usuldür. Fakat, o gün bilhassa millî paranın kıymetini tutmak için millî tedbir lere çok ehemmiyet veriyorduk. Biz millî paranın kıymetini tutmak için malî tedbirlerden ziyade iki mühim âmile istinat ettik. Bunlardan birincisi milletin itimadı, ikincisi iktisadî muvazenedir. Milletin itimadını ruhî nvıvazene âmli olarak aldık. İktisadî muvazeneyi memleketin istihsal \e istihlâki noktai nazarından mütalca ! ettik. Milletin emniyetine istinat eden millî para iki sene zarfında kıyme , tini muhafaza etti. Ve ehemmiyetini \ daha çok tebarüz ettirdi. İşte iki sene sonra, bugün, görüyorsunuz ki, devrilmez zannolunan dağlar temeüne kadar sarsılmış ve Türk parası *ap ] sağlam Türk vatandaşlartnın elinde ' bulunuyor. (Şiddetli alkıslar). Türk parasını saklamaktan ise köşede bucakta bulduklar) ecnebi dövizlerini bankaya yatırmış olanlarm hepsi cok acı sükutu hayallere uğradılar. ümit ediyoruz ki, bu tarzda millî paranın kıymetini takdir etmis olanlar aldıkları derslerden âti için mü • tenebbih olmuşlardır. Hulâsa emniyet âmili filen kendisini göstermiştir; kıymetini isbat etmiştir. Sabit ol • muştur ki, bugün bir Türk için en kuvvetli, en sağlam hiç sarsılmaz ve asla endişe edilmiyecek olan para, Türk parasıdır. (Şiddetli alkıslar). Vatandaş Türk parasına olan bu itimadını tecrübeye müstenit ve millî, ! vatanî hissiyatımn emrettiği vazife olarak muhafaza ediyor. Bu asil ruhî âmili muhafazaya saik olan nokta sudur: Millî parayı tutmak için B. M. Medisi ve onun hükumetleri her tedbiri almağa azmetmişlerdir. Dahilde ve hariçte bilhassa sabit olmuştur ki, bu azim ve karar millî parayı zuhur edebilecek her ihtimale karşı emin vaziyette bulunduran başlıca âmildir. nesini, daha doğru tabirlere satış ve alış muvazenesini tutmağa imkân bırakmadı. Onun için nihayet mu vazeneyi maddî ve riyazî bir surette tesis etmek için müdahaleye mecbur olduk. Son defa ittihaz ettiğimiz tedbirin mahiyetini bu tarzda mü • şahede etmek lâzımdır. Ithalâtın tahdidi üzerinde aldığımız vaziyete temas edeceğim. Alınabilecek umumî tedbirlerle, teşvik vasıtalarile harîce sattığımız malın fiatı kadar satın almak neticesini elde edemeyince bu sefer hükumet kuvvetlerile ithalât miktarını tahdit ederek muvazeneyi riyazî bir surette tesis etmeğe teşebbüs ettik. Bu hususta en evvel teşebbüs alanlardan değiliz. Bütün memleketler bu endişeleri izhar et ı tiler ve peyderpey tedbir almağa ( başladılar. Hariçte alınan tedbirlerin ! beynelmüel mübadele âleminde Türkiye'nin mevcudiyetini müdafaaya saik olması tabiî idi. Onun için bu { tedbiri aldık. Bu tedbir, ithalât ve . ihracat muvazenesini müdahale ile j tanzim etmek tedbiri, iktisadî ve ma ! lî hayatımızda aksülâmeller yapa • caktır. İktisadî hayatımızdaki aksülâmeller, serbestçe ve ucuz fiatla almak istediğimiz bir takım eşyadan ya mahrum kalacağız, yahut mah dut miktarda alacağız. Malî hayatta uğradığımız müşkülât devlet bütçesi ve idarei hususiye gibi umumî müessesat bütçelerinde varidatın azalması suretinde tezahür edecektir. Nitekim tezahür etmektedir. Alınan tedbirlerin müsbet taraf ına heyeti celilenizini nazari dikkatini celbederim. Çok büyük tedbrlerin müşkül safhasını temas etmeden evvel, o tedbirlerle vanlması lâzım olan neticeyi vazih, berrak olarak gör • mek lâzımdır. Bu görülmedikçe, evvelâ müşkülât tarafına bakıldıkça insanın mukavemeti ve elde edecek semerelerin ehemmiyeti azalır. Memlekete hariçten çok altın getirecek kadar bol bol satabilmek imkânı olsaydı, teşvik ile memleketin istihsalâtı ve satışları, ne kadar mal getitirse getirsin, ona tefavuk edeceke dereceyi bulsa idi, bütün bu tedbirlere lüzum kalmazdı. Nazarî olarak böyle bir akıl vermek elbette müreccahtır. Çalışmalı, çok kazanmalı, çok satmalı, o kadar çok satmalı ki, memlekete ne kadar mal girerse girsin hepsine bu vasıta ile karşı koymalı. Ne güzel şey ama, dünya üzerinde böyle bir memleket kalmadı. Hiç kimse hesapsız, satabileceğine güvenerek, hesapsız satın almak mevkiinde değildir. Binaen • aleyh böyle bir vaziyet karşısında her şeyden evvel kendi mevcudiyetimizi muhafaza için tedbir almak mecburiyetindeyiz. Hanımefendiler, beyefendiler; bu tedbirlerin müsbet tarafarlannı kemali dikkatle görmek lâzımdır. Ancak bu tedbirler sayesinderi ki, memleketin muvazenesini, iktisadî muvazenesini sun'î tedbirle muvakkaten düzelecek bir halden çıkarmak ve bu müdahale ve tahdit devrinde alınacak tedbirlerle daimî uzun vadeli istikbali tezyin edecek neticelere ermek mümkündür. Maksadımı açık söylemeğe çalışıyorum. Eğer ithalâtın tahdit olunduğu devirlerde memleketin istihsalini artıracak, hiç olmazsa muhtaç olduğu maddelerden bir çoğunun dahilde tedarikini mümkün kılacak tedbirler alabilirsek, o zaman ati için memleketin iktisadî hayatını daimî bir muvazeneye bağlamış oluruz ve ileride bu tedbirlerden hergün biraz daha kurtulmuş oluruz. Eğer ithalâtın tahdit olunduğu devirlerde yiyeceklerimizi, bilhassa giyeceklerimizi harice muhtaç olmıyacak kadar ve ya harice ihtiyacatı mızı azaltacak kadar dahüden tedarik edecek olursak iki üç sene sonra memleketin vaziyeti, iktisadî vaziyeti, dahilî inkişafı ve iktisadî muvazenesi, bir çok tedbirlere ihtiyaç bırakmıyacak bir kuvvet ve resanet peyda etmiş olacaktır. Millî Tasarruf Cemiyetinin ve bütün aklı olanların, bütün teşebbüs sahiplerinin bugün vatanda telkin etmeğe çalıştıkları noktai nazar budur. Hepimiz bileceğiz ki, ithalâtın tahdidi, hü kumetin müdahalesi suretile vücude getirilen muvazene fevkalâde za manlara mahsus, nihayet muvakkat tedbirlerdir. Bu fevkalâde zamanlarda ati için daima istifade edilecek neticeler almak lâzımdır. Bu yolda sarf ettiğimiz gayret, semere verirse iktisadî muvazenesinin temeli sağ lam bir devlet oluruz. Vatanda is tihsale ehemmiyet vereceğiz. Harice mümkün olduğu kadar az para vereceğiz gibi mülâhaza ve teşviklere ciddî olarak itimat edebilirsek, o zaman atide yalnız kendi tesebbüslerimizle kendimizi kurtarabilecek, muhtaç olduğumuz şeylerin dahilde tedarik olunduğunu görerek iktisadî hayatı muvazeneye raptedeceğiz. Görüyorsunuz ki arkadaşlar, geçirdi • ğimiz müşkülât, tedbirini bilmek sayesinde iktiham olunabiliyor. Alınan tedbirler, yalnız müşkülâta rauka bele eden müdafaa tedbirleri değildir. Atiyi müsbet esaslara vardıra cak feyizli müsbet neticeler ve tedbirlerdir. Bunlardan istifade ede • Istanbul ve Ankara yolları kapandı bilirsek bir daha böyle tedbirlere maruz kalmıyacağız. Çünkü ihtiya • cımızın bir çoğunu kendimize tedarik edebilecek kadar iktisaden yük > selmiş olacağız. Bilhassa heyeti celilenizin nazarî dikkatini celbede • rm. O zaman ithalâtımızın tahdidi ve resmî dairelerin bütçelerindeki müşkülâtı karşılıyacak tedbirler tâli bir dereceye inecektir. Mülâhazatın, millî para, millî iktisat husu • sunda aldığımız tedbirlerin ve takip ettiğimiz hattı hareketin umumî hatlarını göstermeğe ma • tuftur. tthalâtm tahdidi suretile aldığımız tedbirler üzerine memleketin her tarafınd^ temas ettiğim vatan daşlarm ciddî endişelerine şahit ol • dum. Bu endişe tedbirin feyizli ol duğu kanaatile beraber memleket te ihtikâr ve sui istimalâta mahal vereceği endişesic'ir. Her rastgeldiğim arkadaşım, herkes bilâ istisna resmî salâhiyeti olsun olmasın bana bu endişeleri cesaretle ve mübalâğa ile söylediler. Bu endişeler ilk gün'erde çoktu. Bugün de azalmış değildir. Fakat, heyeti celileye şunu arzetmpk isterim ki alınan tedbirlerin isabetinde herkes ittifak ediyor. Alınan tedbirlerin nasıl sui istimallere mahal vereceğini herkesin bilmesi sui îsti malciliğ yıkdırmak için baslıbasına bir kuvvettir. Bu umumî endişe şunu gösteriyor ki: Sui istimaler, ihtikâr lar, oyuncular ve hilekârlar yetişe • cek kadar husule gelecek ve buna teşebüs edenlere karsı tedbir almak için her kes gördüğünü, aklının erdiğini birbirine söyliyecek, bu cihet o fe nalıklara karşı çok şuurlu bir isti • kamettir. Bunun karşısında onlarla mücadele etmek istiyenlerin kuvetleri pek ehemmiyetsizdir ve çok zayıftır. Bununla beraber memleket için bu kadar hayatî olan ve bu kadar fe • yizli olaH tedbirlerin aleyhtarları da vardır. Bunu da burada bir defa mütalea etmeliyiz. Millî paranın mem Ieket iktisadî muvazenesinin kendi. menfaati yüzünden taraftan olmıyanların birinci safında kaçakçılar gelir.' Kaçakçılar, millî paranın kuv» vetine kastedenlerdir. Millî ve iktisadî muvazeneyi îstemiyenlerdir. Kaçakçılar bir defa devlet bütçesini tahrip ederler. Çünkü devlet hazinesine ait olan bir şey devlet haxinesin« girecek para, onların kanuna mugayir hareketlerile Ufdttita o hazineya giremez. Bunun tesirini bütün vatan hisseder. Muhtelif tahminlere göre her sene 20 25 milyon lîra her nevî kaçakçılar yüzünden devlet hazinesine giremiyor. Bunun yarısı doğru ol sa devlet hazinesine kaçakçılar yü • zünden giremiyen 10 milyon lira, girmiş olsa almak mecburiyetinde bulunduğumuz çetin bir tedbire lüzum kalmazdı. Devlet bütçesinde 10 milyonluk bir açığa meydan verme mek için son zamanlarda baş vurduğumuz çareleri, tekmil maş, ücret ve yevmiyelerden yüzde bir kısmını kesmek mecburiyetinde kaldığımızı hatırlarsınız. Görüyorsunuz ki ka çakçılar, devlet hazinesine el uzat • makla namuslu vatandaşların ma • işetlerine daha evel el uzatıyorlar. Harice sattığımızla hariçten aldığımız, muvazene peyda etsin mütaleasile bir çok tedbirlere tevessül «di yoruz. Bir cok mevadın ithaline müdahale ediyoruz. Eğer bu hariçten girecek mallar devletin resmî kanallarından girmeyip te kaçakçılar ma • rifetile diğer bir yerden girecek olursa bütün aldığımız tedbirler boş tur. Demek ki kaçakçı, kaçak mal alarak ne kadar kazanıyorsa ucuz mal veriyor mülâhazasile onun ce bine giren ne kadar para varsa hepsi devletin hazinesinden, bütçesinden çalmmış oluyor. Şüphesiz kikaçak çılarm bu fena hareketlerinde ken dilerini teşvik eden âmil, evvelemirde menfaatleridir. Fakat, gündelik menfaatleridir ve bütün memleketin zararınadır. Yarın bizzat kendilerrain de menfaatleri muhtel olacaktır. Para düşerse, memleket fakir kalırsa kaçakçı malını dahi satacak piyasa bulamaz. Hanımefendiler, beyefendiler; gö riiyorsunuz ki, bugün bütün dünyada varlık mücadelesi halinde tezahür eden iktisadî mücadelede vatandaş olarak basîıca karşımızda bulunan mâni kaçakçılardır. Kaçakçıların bir memlekete yapacağı falığı hiç kimse yapamaz. Hariçten hiç bir düşman bugünkü serait için memleket dahilinde kaçakçılığı organize eden, terviç eden tatbik eden adam kadar memlekete fenalık yapa maz. Dahası var; kaçakçı memlekete hariçten istilâyı kolaylaştıran vasıtadır. Hudutlann karşısında bütün teşkilâtile kaçak mallar, kanunlara ve müsellâh kuvvetlere rağmen memleket dahiline sokmağa çalı^an adamlar hariçtekilerle beraber memleketi yıkmak istiyenlerdir. Akhnızın erdiği her yerde sokakta, evde mektepte ve her kösede kaçakçılar, memleketin dahüde mevcudiyetini kıran ve hariçte istilâ tasallutuna bilerek bilmiyerek vasıta olan adamdır ve al • datıcı adamlardır. Bashracaksınız, an • Iatacaksınız, sövliyeceksiniz, bulabüdieiniz yerde yakasmdan tutuo devlet kuvvetin teslim edeceksinir. Yahut ya[Lutfen sahifeyi çevirlnlz]