s17 Teşrmievvel 1931 • Cumhuriyet SON TELGRAFLAB t Mahmut Esat Bf. ye Sonuncu mektup için rica ediyorum: Yeni Türkiye coğrafyasının her köşesine dikkatle bakınız! Sünni'Ier tahta çıksın! Alâ. Ama ne çıkar? Alevi'ler yere batsın! İyi. Ama ne olacak? Masonlar kahrolsun! Başüstüne. Fakat ele ne geçer? Bunu yirmi iki sene evvel Itilâfçı Sadık Beyle beraber Fiç Moris te tecrübe etmişlerdi. Aldıkları netice şu oldu: MiIIetin içine münaf ese girdi, birbirimizi sevmez olduk, birbirimize düşman kesildik. Ve neye mal olduğunu belki benden iyi bilirsiniz. Halbuki siz Kuşada'lı Mahmut Esat Beysiniz. Halbuki siz ölümünüzden sonraya kadar da inkılâpçısınız. Halbuki siz bu elim tecrübelerden sonsuz istifade edecek sonsuz bir ilim ve fikir adamısınız. Lotüs Buzkurt davasını müdafaa ederken ilminizle beraber neye gü•*endiğinizi düşününüz! Büyük zaferinizin asil makanizması bu topraklarda ve arkan'zda alesta bekliyen, dağ ve şehir çocukları idi. Darılmayınız ve kızmayınız bana. Demeyiniz ki: Bu cahil kafanla bana nasihat mi veriyorsun? Hayır Mahmut Bey, hâdisatın önüne geçilemez, çok defa büyük âlimlere de nasihat ve büyük kahramanlara da şecaat dersî verilebilir. Mes'ele; bunu verenlerin küçükKiğünde değil, asıl mes'elenin özündedir. Siz ne demiştiniz? Hayırsızlarla, uğursuzlarla mücadele edeceğim. Hadi! Ne duruyorsunuz ? tşte asıl mevzu. Korkmayınız, tek barşınıza kalmazsınız. Daltabanlar ve kaltabanlarla mücadele etmek isterseniz kannca gibi ben, aslan olur yanınızda yer alırım. tnkılâbı ifsada çalışanlara, inkılâbın büyük yürüyüşünde tembellik, kaçakhk edenlere hücum! Hadi! Son sözümü bitîrirken şunu da haber vereyim de merakımz dağıl sm: Ben ne onlardanım, ne şunlar dan, ne de bunlardan. Ben, sadece benim. Ben sadece bu inkılâbın hem mağrur hem hür neferiyim. Allaha ısmarladık. AKA GÜNDÜZ S1HHÎ BAHİSLER Siz Ellezîneeiler ile Vellezînecileri bilir misiniz? Vakfole Buhara medreselerinde koca kavuklularla mollalar, çömezler karşılıklı sıralanırlarmış. Dünyanın en mühim mes'elesi olarak ellezîne vellezîne münakaşalarına gi • rerlermiş. Kimi: Tokyo 15 (A.A.) Hükumet Vav yoktur, harfi tarif zamirî Mançuri'de işgal etmiş olduğu olduğundan muzari mucibince vavı toprakları tahliyeden imtina et kaldırmışlardır. miştir. Çin hükumetinin Tokyo'ötekiler itiraz ederlermiş: 'daki mümessiline Japon Harici Hayır! Vellezînedir. Oradaki vel şol şeydir ki lehuu, ol şeyi zine, ye Nezaretile başladığı mükâle zinetten tezeyyünden saymışlardır. me ve müzakerelere nihayet ver Sonundaki he, hüvenin hesi demesi îçin talimat gönderildiği söyğildir. lenmektedir. Tenis hesi olduğuna kitap • lar şahittir. 'Japonya, Amerika'mn mvdaha • Bunlar, çökmüş dîzlerinîn dermalesini ittemiyor nına, kalkaleli dillerinin dayanıklıCenevre 15 (A.A.) Japonğına göre devim etmiş gitmiş. Fakat ya'nın cevabı gelmistir. iş medreseden dışarı fırlıyınca de Bu cevap'ta Japonya'nın Çin ğişmiş. Dalgalanmış ve dalgalar fırJaoon ihtilâfı hakkında Cemiyetınalaşmış. Bu çığırdan çıkış kardeş ti Akvam meclisinde yapıla insanlan birbirine katmış ve komşu ; insanları birbirinden etmiş. Artık hacak müzakerelere Amer ka'n>n yatta aslî maddeler şunlar olmuş: iştirake davet edilmesine dair Alevi'dir, kes! Sünni'dir, biç! Şii'dir, olan teklifi kabul etmemesine saik yak! Şafü'dir, yık! Bektaşi'dir, doğolan sebepler uzun uzadıya izah ra! Bilmem nedir, haydaaa! edilmiştir. Vaktile Paris'in Kartiye Laten'i de katolikliğin Buharayi şerif i imiş. Ve Amerika'mn Cemiyeti Akvam ayni şeyleri başka dillerle yapmışlar. muzakerelerine iştiraki Sonra gitgide sinirler durulmuş, Tokyo 15 (A.A.) Ameri gözler ışıldamış ve fikirler kristalize ka'nın Cemiyeti Akvam Meclisi olmağa başlamış. Sağda kalanlar kalhalde zarar görmesi muhtemeldir. muzakerelerine iştirakine davet mış, ortayı tercih edenler durtnuş, geriyi istiyenler dönmüş.. Şarkta kala kala Alevi'lik denilen (Kül) den Bektaşi'Iik gibi bir iki çeşidi solda Ankara 16 (Telefonla) Bugiin kalmış. Bunlar kendilerine, kendi yapılan at yarışlannın neticeleri şulerince ve devirlerince bir f ikir dini, dur: bir hürriyet dini, bir soldan ilerleyiş Birinci koşuda Demir Salih Ef en • dini, toplu tâbirince bir yaşayış dini dinin Bahtiyarı birinci, Ismail Efenkurmuşlar. Tekemmül ettikçe sağ • dinin Yıldırımı ikinci gelmistir. dan, menfiden ve geriden uzaklaş • Berlin 15 (A.A.) Yeni kabiVaşİngton 15 (A.A.) M.Stimmışlar. On dokuzuncu ve yirminci tkinci koşuda Akif Beyin Barvenenin programmın Rayhiştag son bucrün neşrettî&i bir teblig asrın inkılâplarına daima yâr olmuşluçu birinci, Mithat Beyin Stradiva Meclisinde müzakeresi esnasında Iar, yaver olmuşlar, destek olmuşlar. riusu ikinci gelmistir. de M. Hoover ile M. Laval ara Üçüncü koşuda Fikret Beyin MalM. Breitscheid nutkuna nihayet tında vukubulacak mülâkatla Ve yayıla yayıla memleketin beşte tayı birinci, Akif Beyin Sarıkırmızı verirken kararnameler hakkın üçünü teşkil etmişler. Bunlara aleyhrın tam bir serbesti dahilinde ceikinci gelmistir. tar olarak ta kala kala sizin ma • daki tenkitlerine rağmen hükureyan edeceğini, çünkü Ameri Dördüncü koşuda Ahmet ve Fikhallenin sünnî imamı ile bîzim mamete itimat reyi verecegini, cün ka'nın kat'î mahiyeti naiz her ret Beylerin Frîgi birinci, Akif Beyin hallenin ümmî hatibi kalmış.. Sigara kü Alman faşistlerinin Cumhu hangî bir program teklif etmek K. D. Bruxellesi ikincî gelmistir. içenlerin kazığa çakıldığı devirlerde riyete ve demokrasiye hücum etBeşinci koşuda Kaymakam Hasan niyetinde bulunmadığını açıktan Yunus Emre, Dertli, Çoban Ali, NiBeyin Ceylânı birinci, İhsan Beyin mekte olduklannı sövlemiştir. yazi Mısrî, Bayburtlu Zihni gibileri acığa beyan etmiştir. Mes'udu ikinci gelmistir. pafta pafta, deste deste hürriyet Maliye Nazırı M. Dietrich M. Paris 15 (A.A.) Nazırlâr kahramanhkları göstermişler. ScKacht'nin iddialarmı yeniden Mcclîatnde M. Laval M. Hoo Yunus'un o gün yazdıklarım, buçürütmeğe çahşmıçtır. Milliyet Ankara 16 (A.A.) Bugiin lik ver'le yapacağı miilâkatlar hakgün yazabilirseniz bileklerimi ke maçlarına devam edilmiştir. çiler fırkasının reiıi M. Frich *5ykında izahat vermiştir. Nazırlâr serim. Yunus divanı; Fransa inkılâbı İmalâtıharbiye Çankaya birinci lediği nutka şu suretle nihayet meclisi gelecek »ene bütçesinin kebirinden kırk defa daha kahra takımları arasında yapılan maçta 1tevzinine ait kat'î şartları tesbit vermiştir: «Almanya'nın dünyamanca, ve hukuku beşer beyanna • malâtıharbiye takımı 2 ye karşı 3 le mesinden bin defa daha insancadır. da sahip olmağa hakkı olan mev galip gelmistir. etmiştir. Meclis parlamentonun kii elde etmesi şartile Fransa ile Devran ilerledikçe vicdan, fikir, Gençlerbirliği Alay takımları amesaisine tekrar başlamasını ve hayat, hürriyet konsepsiyonlan da bir anlaşma yapılmasına muva rasında yapılacak olan maç tehir emillî teçhizat programının bil^ şeklini, rengini değiştire değiştire budilmiştir. fakate sosyalist milliyetçiler ha hassa işsizliğin önüne geçmeğe güne gelmiş. Bunlar müvazi hatlann zır bulunmaktadır.» matuf kısmınm meclislerce ka tarifine uygun bir surette iki ucla İzmir 16 (A.A.) Bugiin Alsan rından masonlukla âzam namüte bulünü istemeğe karar vermiştir. cak spor sahasında lik maçlarına denahide birleşmişler. İfadelerine vam edildi. tlk maç sabahleyin Türk zaran bir güneşten doğan iki kardeş Ankara 16 (Telefonla) Başvespor ve Buca ikinci takımları arasın çocukları olmuşlar. Beşeri ve ayrı Sofya 15 (A.A.) Sabık Başvekâlet Mukarrerat müdür muavini kil ve Demokratlarm Uderi M. Ma da icra edildi. Neticede Türkspor, ayrı millî camiaları sola, nura ve teEnver Beyin ref ikası Mediha Hanım bire karşı üç sayı ile maçı kazandı. kâmüle götüren inkılâpları benim linof, Maliye Nezaretine tayin olu bugiin vefat etmiştir. Mediha Hanı nan M. Stefanof'un yerme Meclis ri Bundan sonra Altınordu ve Şark • semişler. mm vef atı burada umumî bir teessür Meselâ bunların düşmanları Me • yasetine întibap olunmuştur. M. Ma spor takımları karşılaştılar. Altınordu güzel bir oyundan sonra 2 0 gatayandırmıştır. nemen meydanında inkılâpçı gençlinof, bu intihabatmdan dolayı meclip geldi. liği testere ile keserlerken; ötede, lise teşekkür etmiş ve bu vesile ile öğleden sonra ayni takımların biMuğla ormanlarındaki inkılâpçı, hür mühim bir nutuk irat etmiştir. Mecrincileri karşılaştılar. Türkspor Bu tahtacı kardeşler inkılâp hainlerini lis M. Malinof'u büyük bir alâka ile ca maçını 2 1 Buca kazandı. bizzat temizleyip devlete teslim etdinlemiştir. Ankara 16 (Telefonla) Var Altınordu ve Şarkspor birincileri mişler. .. şova Büyiik elçüiğine Cevat Beyin arasında yapılan maç çok heyeoanh Ve kat'î bir rivayete göre yarın da, tayini iradei miIKyeye iktiran et oldu ve neticede Altınordu 3 1 maöbürgün de, bir asır sonra da büyük Sofya 16 (A.A.) Türk Matbumiştir. Türkiye Japonya ikamet çı kazandı. Türk inkılâbı bu büyük, hürriyet âat Cemiyetini davetini kabul eden mukavelesi müzakeratına Cevat B. . • »•» I şıkı ekseriyete güvenecekmiş. Bulgar gazetecilerinden mürekkep memur edilmiştir. Cevat B. bu mü Mahmut Esat Beyefendi, bir heyet pek yakmda İstanbul'a gezakerat bittikten tonra Varşova'ya leceklerdir. Bulgar ajansınm MüdüCan evlerine kadar bizden ve bi • gidecektir. ( Birinci sahifeden mabait ) zîmle olanları incitmek, bu işin idearü M. Popoff gazetecilere refakat etarafından ziyaret edilmektedir. lme ve ideolojisine aykırıdır. tçtimaî decektir. varlığımızı teşkil eden maddî ve maBursa 16 (Hususî) Bursa polisi, Tecrübeler muvaffakıyetle neti • nevî unsurlar hakkında iyi bilgimiz bur&da hapla muhtelif hastalıkları celendikten sonra abide, geceleBursa 16 (Hususî) (Yeşil Burolursa, inkılâba ona göre büyük bütedavi eden Hüseyin isminde bir muri kuvvetli projektör ziyalan alsa) ismini taşıyan bir otobüs Salih yük hizmetler ederiz ve perçinler tabbıbı yakalıyarak adliyeye ver tında parhyarak Taksim meydavururuz. Tekkeler kalktı, fakat kaoğlu ömer isminde birine çarpmış miştir. nının zerafet ve güzelliğini bir falar omı üstünde duruyor. ve zavallımn bacağını kırmıştnr. ö Bundan başka şehirde üç kumar • Çok tarih okuduğunuzu bildiğim mer'in hayatı tehlikededir. Musa kat daha arttıracaktır. hane kapatilmiftır. Musa • • • • ! «»• ÇinJapon ihtilâfı • Japon'lar Mançuri'de işgal ettikleri araziyi tahliye etmiyorlar Adana gazeteleri, Adana'nın Karsanti kazası dahilindeki or A manlarda çıkan bir yangının yaptıf) H ğı tahribat neticesini yazıyorlar: f§  Yangından sonra yapılan tahkikatŞ neticesinde altmış bin sekiz yiiz | | çam ağacınm kül kömür olduğu | | anlaşılmıştır. Dile pek kolay gelenji bu altmış bin sekiz yiiz çam ağa | | edilmesi hakkındakî teklife, Cecının dumanını havaya savuran nevre'deki mümessili M. Yos bu yangının • sureti zuhuru ne olursa olsun memleketin iktisa • hizava'ya bu tekliften vazgeç diyatına vurduğu darbe çok şa meğe Cemiyeti Akvamı ikna etyani esef ve şayani dikkattir. Her mesi için talimat gönderilmiş sene ormanlarımızda dikkatsizlik^ tir. Bu teklifin, kabulünde ısrar lerden, sersemliklerden böyle yanj' gösterildiği takdirde, Japon halgınlar çikar, binlerce ağaçları yaf' kar gider. T kı üzerinde çok fena bir tesir yaOrmanlar bir memleket için yalfl pacağı beyan edilmektedir. nız servet membaı olmakla kal • f| Tokyo 15 (A.A.) M. Stim maz. Ormanlar tıpkı bir emm son'un pazar günü Cemiyeti Ak • basma tulumbası gibi yapraklarile vama gönderdiği telgraf Tok tebahhur ettirdiği suyu gene haya mahafilinde biiyük bir tesir vadan çeker ve ziyadesile alır. Anadolu'muzun çok yerindeki ku ve teessüf uyandırmıştır. Bu noraklık ormansızlıktan ileri geli • tada kullanılan şiddetli tabirlere yor. Bir taraftan kuraklığı davet hiç te lüzum olmadığı bunu me eden ormansızlik, diğer taraftan hafi'inde beyan edilmektedir. mevcudun da her gün birer suretle Japonya Cemiyeti Akvam mecazalması memleketimizin atii ziraî ve iktisadisi için hayırlı bir alisinin içtimalarına iştirak ede lâmet değildir. cek olursa Japonya, bunu Çin Milyonca liralarla paha biçfleJapon münasebetlerine taalluk miyecek kadar kıymetli olan or eden bir mes'elede Amerika'mn manlarımızı ateşten, felâketten ehaksız bir tazyikte bulundugu tusirgemek için acaba esaslı olarak retinde tefsir edecektir. Japon ne gibi tedbhler ittihaz edilmiştir Amerikan münasebatının ise Hu ve ediliyor diye, İ * Ormanlarımız yanıyor! Verem Yazan: Dr. OSMAN ŞERAFETTİN Gene bir kaç gündenberi gazete sütunlarında verem tedavisine, hu • susile verem aşısına dair müteaddit neşriyata tesadüf edilmeğe başlandı. Bu neşriyat faideden azade olma makla beraber kısmen yalnız aşıya dair olduğu cihetle mes'elenin u mumiyeti hakkında vazih bir fikir veremiyor. Halbuki verem gibi içtimaî bir hastalık hakkında umumun sarih malumat sahibi olması iktiza eder. Hayatımızı daima tehdit eden bu hastahğm mahiyetini bilmeliyiz. Veremin ne olduğunu, nasıl sirayet ettiğini hatta ilk mekteplerde bile çocuklara öğretmeliyiz. Ancak bu su retle hastalığın sirayetine bir derce set çekmek kabil olabilir. Her ne kadar verem mücadelesinde içtimaî tedabir fevkalâde mühim ise de şahsî tahaffuzun ve ihtiyatın dabi asla nazari dikkatten uzak bulundurulma ması iktiza eder. Verem hakkında kâfi derecede malumatımız olsa, hususile son zamanda verem teşhis ve tedavisine da< ir istihsal olunan yeni netayiç ve müktesibatı fenniyeye vâkıf olsak yalnız bir aşıya bu derece ehemraiyet vermek gibi bir kusurdan tevakld etmiş bulunurduk. Verem teşhisi, tedavi ve müca delesi hakkında bir çok yenilikler vardır. Veremin sureti sirayet ve vücudü tarzı istilâsına dair malu matımız artmıştır. Bunların herkesçe bilinmesi iktiza eden kısımlarnu mücmilen anlatmak istifadeyi mucip olacağına asla şüphe yoktur. Artık verem yalnız hastanın göğsünü dinlemekle ve kari etmekle teşhis «dilen devri geçirmiştir. Bu gibi tıbbî muayenat gayet dakik ve nazik olmakla beraber diğer bazı vesaîti dahi nazari dikkate almak mecburiyetmdeyiz. Verem şüphesi olan her şahsın mutlaka rontkenle muayene edilmeleri lâzımdır. Yalnız verem şüphesi olanları değil, zayıflıyan, iştihası azalan ve kuvvetten düşen kimseleri dahi rontkenle muayene eylemek pek muvafık olur. O zaman hiç şüphe etmediğimiz eşhasta bile mühhn tağayyürat meydana çıkar. Fakat rontken muayenesine ancak bir doktor tarafından karar verilmelidir. Kendisînden şüphesi olan kimselerin bir doktor tarafından görülmeksizin rontkene koşması faide yerine mazarrat tevlh edebilir. Zira bazı tağayyürat vardır ki onu rontken goremez. Bundan başka uzun müddet öksüren ve tüküren hastaların bal • gamlarını muayene etmek ve müteaddit defalar muayene etmek el zemdir. Ancak bu suretle hastaların sirayet devrinde olup olmadıklarmı tayin eylemek mümkün olabilir. Si . rayet tehlikesi mevcut olduğu takdirde aileyi korumak için bazı tedabire müracaat edilir. Verem teşhisi için hali hazırda basil taharrisinden başka (Aeid aminique) ler dahi aranır. Bu suretle verem tahribatının mevcudiyetini %8S %90 tesbit eylemek kabildir. Veremin terakki edip etmediğini de kan muayenesile anlarız. Küreyvatı beyzada da görülen bazı ta • ğayyür, hususile küreyvatı hamranın teressübünde müşahede olunan tahavvülât bize gayet kıymetli ne • tayiç verir. Yaşlan ikiyi geçmiyen çocukların vücudüne verem mikrobumın girip girmediğini anlamak için de bir usul vardır. Buna Pirquet teamülü derler. Bu suretle sirayete maruz kalan çocuklar hususî takayyüdata tibi tutulur. tşte şimdi verem teşhismde bu gibi vasıtalara müracaat eylemek fen iktizasmdandır. Veremin tedavisine gelince: Bu da yeni bir safha almıştır. Evvelierî, bez, mafsal ve kemik veremleri cer(Lutfen sahifeyl çeviriniz) Soruyoruz! | , Laval Alman Meclisinde Sosyalistler Fransa ile anlaşmağa razı oluyor Ankara at yarışlan Fransiz Başvekilinin Vaşington seyahati Ankara lik maçtarı Alman ticaret gemilerinde grev Rus limanlarındaki va purlar hareket edemiyor Berlin 15 (A.A.) Bir çok Sov.. i 'liarında ve bilhassa Leningratta bulunan Alman ticaret gemiIerine tahribat ile mütef arık anî grev ilân olunmuş ve gemiler oldukları yerlerde kalmışlardır. Bunun üzerine mezkur limanlardaki Alman konsolosları, raüşkülâtı ber^araf etmek için mahalli Sovyet memurlarile müzakerata girişmişlerse de muvaffak olamamıslardır. Alman Hariciye Nezareti, Moskova sefirliği vasıtasile Sovyet hükumetine müracaat ederek 110931 tarihli konsolosluk muahedesi ahkâmına tevfikan müdahale etmesini rica eylemiştir. Al«ıan vapurcuları, Leningrat lima nında bulunan vapurları dışarı çı karmak üzere mezkur limana romorkörler göndermîşlerdir. Romorkörlerin hareketinden Sovyet hükumeti haberdar edilmiş ve müşkülâtın halli hususunda muaveneti rica olun • muştur. Bu mes'ele için Berlin'e geIen Almanya'nın Moskova sefiri, bu akşam tekrar Moskova'ya hareket etmiştir. Rozariyo... Lilâ'ya yarın bunlardan bahsedecek misiniz?... Bi Hyorum, asabî buhranını şiddetlendirmek için elinizden geleni esir gemiyeceksiniz. Niçin Filip?.. Neden böyle düşünüyorsunuz ?..« Ben buraya ne Lilâ'yı kıskanmak için, ne de sîze metres olmak için gelmedim, bunu pekâlâ biliyorsunuz... Biliyorum... Buraya, Şomberg'e hafiyelik etmek için geldmiz, biliyorum. Alâ. Mademki biliyorsunuz, ve mademki vazifemde muvaffak ta oldum, müsterih olunuz. O halde, vazifemi kemali sadakatle ifaya devam edeceğim. . Ah siz ah! Hakikaten yekdiğerinize lâyık iki âşıksınız. Lilâ'yı seviyorsunuz. Alâ . Güzel dostunuz ve metresinizle mes'ut ve bahtiyar olmanızı temenni ederim... Haydi! Filip Haydi! Daha fazla bekletmiyiniz! Yanımdan ayrıldı ve her vakitki MGessif bir ölöm Sabık Bulgar başvekili, meb'san reisi oldu izmir lik maçları Cevat B. Varşova böyük elçisi oldn Bulgar gazefecileri geliyor Cumhuriyet abidesi Bir mOtetabbip Bir otobüs kazası EDEBt TEFRİKA: 57 Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan Rozariyo, iyice bilmeni isti yorum... Bir aydanberi ben Filib'in metresiyim... Sana itimadım olduğu için ve seni sevdiğim için onun haberi olmaksızm bu hakikati sana söylemeğe geHim... Gizlemeğe ne lüzum var değil mi?.. Kızarmadığım, utanmadığım bu hakikati senden niçin sakhyayım?.. Onu sevdiğim için ve o da beni sevdiği için onun kollarına atıldım... Aalıyor musun?.. Ve Lilft'nın elleri, bâla onun ellerinin içinde, sanki bir şey arıyormuş, görülmiyen bir şey tutmak istiyormuş gibi mütemadiyen hareket ediyor. Rozariyo bana doğru döndü. Gözlerînde zaferinin neş'esi okunuyor gibi idi. Alçak sesle itiraz ettim: Çıldırmıs... Söylediklerisden mes'ul değil... Bir yabancının nüfuz ve tesirile şuurdan mahrum hareket ettiğini görüyorsunuz... Rozariyo Lilâ'yı kollarının ara • sına lıyor. Karyolasımn kenarına oturmuş, Lilâ'yı dizlerinin üzerinde bir çocuk gibi okşuyor. Daha hafif bir sesle bana cevap veriyor: Şomberg'in tesirile mi?.. Evet. Şüphe etmiyorum. Fakat deli değil... Hakikati olduğu gibi ifade ediyor. Hayır. Beni kandırmağa uğraşmayı nız. Hakikat ağzından çıktı... Lilâ bana bunu söylemek için buraya kadar geldi... Sus... Hızlı konuşmıyaIun... Odasına kadar gayet ihtiyatla götürmeli... Kriz her halde bütün gece devam etmiyecektir... Yardım ediniz bana... Götürelim odasına... Siz sağ koluna ,giriniz... Yavaş... Yavaş!... Lilâ sesini çıkarmadan, itiraz etmeden, istediğimiz gibi hareket e diyor. Şalonu tekrar geçiyoruz. Ya tağına yatirıyoruz. İkimizde karşılıklı başının ucunda ses çıkarmadan. bekliyoruz. Ben bir an evvel uyanmasını, Rozariyo hiraflarma devam etmesini bekliyoruz... Sessiz facia diye bu na derler!... Meşakkatli ve fahrî bir hasta bakıcı gibi yanımızda hareket eden bu kadının, zavalh Lilâ'mın dimağma uzaklardan tesir eden adamm şeriki cürmü olduğuna hiç şüphem yok Lilâ'nm bu hali, haftalarca beni aşkın zevklerine terkettirdikten sonra birdenbire uya nan düşmanımın ilk yayhm ateşi midir?.. Meydan muharebesinden evvelki ilk müsademesi midir?.. Lilâ'nın elleri yorganın üstünde kımıldadı. Gözleri birdenbire açıldı. llkönce beni gördü ve gülümsiyerek: A! Uyuyakalmışım .. Dedi. Hayretten gözleri büsbütün büyüdü. Alnından öpen Rozariyo'ya: Sen de mi buradasın, Rozari yo?.. Ne var?.. Rahatsızlandın mı?Hemen mukabele ettim: Hayır yavrum... Bir şey yok... Her halde korkulu bir rüya görmüş olacaksın ki uykunun arasında ba ğırdın, bizde merak ettik, hetnen yanına geldik... Olur şey değil!... Hiç hatırlamıyorum... Rüya göreyim... Bağırayım... Rozariyo onu tekrar öpüyor: Ne ise korkulu bir şey yok muş... Birdenbire telâş ettik... Ben gidiyorum... Filip biraz daha yanında kalsın... Bon nüi yavrum... Bir daha sakın böyle korkulu rüya gö • reyim deme... Rozariyo ile beraber odadan çık tım. Sofada Rozariyo beni süzüyor. Koyu gözlerinde garip bir ışık seziliyor. Usulca kulağıma: Geceyi artık Lilâ'nın yanında geçirebilirsiniz azizim, diyor. Şimdi vaziyetinizi öğrenmiş oldum... Kuvvetli şüphelerim şimdi Birer hakikat halini aldı... Haydi gitsenize!... Neden sıkılıyorsunuz?... zarif yürüyüşü ile gözden kayboldu. Lilâ'nın yanına avdet ediyorum. Uzun uzun ne konuşuyordunuz dışanda, Filip? Ehemmiyetsiz şeylerden, yav rum... tkimizi çok korkuttun... Onu konuşuyorduk. Lilâ susuyor. Bu kısa seyrifihne • nam vak'asımn dimağında hiç bir iz bırakmadığı aşikâr. Buna rağmen düşünüyor gibL. Birdenbire kolumu yakaladı ve: Filip, dedi, bana doğrusunu söyle. Ne idi telâşımz, ne oldu? Uykunun arasında bağırdın... Ben de onun üzerine... Yok yok uydurma... Rüya görürken bağırmış olayım, iyi ama sen, burada îdin, bizi gelip bir arada görmesi için mi Rozariyo'dan istimdat ettin? Niçin onu buraya çağırdın? Ben çağırmadım, bağırmanı işitti. Mabadi var