=15 Teşrinievvel l93]ı ( Afunarrıri: FERNAND GRENAR Mütereimi: YUSUF OSMAN Sehir ve memleket haberleri Mükerrer vergı Alan memurlar Gümüşane'de Kacan mahkumlar Siyasî icmal Cemiyeti Akvam ve Mançuri Cemiyeti Akvam meclisi Mançuri mes'elesinden dolayı Çin ile Japonya arasında zuhur eden ihtilâfı hal için sureti mahsusada içtima etmiştir. İngiltere Hariciye Nazırı Cemiyeti Akvamın geçenlerde toplanan Meclisine ve Büyük Meclisine iştirak etmediği halde bu içtimaa iştirak etmiştir. Fransa Hariciye Nazırı M. Briand dahi bu içtimada bulunacaktır. Cemiyeti Akvam meclisi ancak cihan sulhünü ve sükununu tehdit e* den mes'eleler ve harp tehlikesi olduğu zaman hususî içtima aktet • mekte olduğundan şimdiki içtima gayet mühimdir. Hakikaten cihan sulhu şark ahvalinden dolayı büyük tehlikededir. Bu tehlike, ihtilâfın ve hasmane hare kâtın Çin ile Japonya'ya munhasır kalmıyarak buna bir gün diğer devletlerin ve bilhassa Sovyet Rusya'sımn dahi bilfiil alâkadar olması ihti . malînden neşet ediyor. Şimdiye kadar Aksayi Şark'ta ne zaman büyük bir hâdise çıkmış ise daima bir kaç devleti sürüklemiş olduğundan yukarıda söylediğimiz ihtimal çok kuvvetlidir. Mançuri dünyanın en zengin meraleketlerinden biridir. Toprağı bakir ve gayet bereketli ve maden cihe tinden çok zengindir. On beş sene evvel beş altı milyon nüfusu var iken her sene iki milyondan fazla Çin mu« haciri geldiğinden ve bir milyondan fazla Japon tebaası yerleşmiş olduğundan şimdi buranın nüfusu otuz milyonu geçmiştir. Japonya'nın bu zengin memlekete yerleşerek Rus ya'nın Siberya eyaletleri ile Çin'in arasına girmesine Moskova'nın razı olacağına ihtimal verilemez. Meğer ki Sovyet'ler Asya'daki siyasî nü fuz ve faaliyetlerinden sarfı nazar etmiş olsunlar. Mançuri'de Ameri ka'lıların dahi siyasî ve iktisadî azim menafii olduğundan bu kıt'anın akibeti ile daima alâkadar bulunu yorlar. Japon'ların Mançuri'ye iyiden iyiye yerleşmek istedikleri muhakkaktır. Bunun başlıca delili ötedenberi bu yerlerin reisi hükumeti bulunan Mareşal (Çang) ın yeni karargâhı olan Cangço şehrini hava fîloları ile mahvetmiş olmalarıdrr. Japon'Iar Mançuri'de kendilerine sadtk ma hallî bir hükumet vücude getirmeğs çalışıyorlar. Askerî ve siyasî eihet * ten zayıf olan Çin hükumeti ken disini müdafaa ^in boykot silâhına müracaat etmişti. Fakat Japon'Iar bıj hareketin devamı harbe müncer olacağını ihtar ettiklerinden Nankin hükumeti artık resmen boykotu iltizam ve takviye etmiyor. Çin hükumetinin ikinci müdafaa silâhı Cemiyeti Akvamdır. Bundan kendisine bir fayda gelip gelmiyeceği bir kaç gün devem edecek müzakere ve münakaşaların neticesinden anlaşılacaktır. MUHARREM FEYZİ Oyun yerlerinde Yeni tedbirler Hindistan İmperaforSugu banisi (14851530) Belediye Muazzam bir İmperatorluk Babür'ün macera ve şiir dolu hayatı Babürname Sevimli bir Fatih Babür'ün eseri: kaymakamlık İkisi tasfiyeye tâbi tutuî Üç firariyi, yaraladıkları lara bir tamim gönderdi du, ikisi açıkta kaldı jandarma yakaladı Belediye riyasetinden kaymakamhklara gönderilen bir ta mimde sinema ve tiyatro mevsi minin hululü münasebetile istirahat ve emniyeti umumiyeye ta alluk eden bazı hususat hakkınd tebligatta bulunulmuştur. Bu tamimde halkın rağbetini celbeden filimler gösterildiği ve sinema larda izdiham mevcut olduğu esnada zuhur edecek her hangi bir vak'a halk üzerinde dehşetli bir bozgun tevlit ederek hâdisenin asıl tesirinden daha feci neticeler tevlit edebileceğinden buna meydan vermemek için ciddî tedbirler ahnması tevsiye edilmektedir. Bu cümleden olarak halkın geçeceği yolların serbest bırakılması ve binaların haddi istiabisinden fazla seyirci almmamasının temi ni lâzımdır. Bir panik zuhurunda halkın kapılarıda birikmemesi için zabıta kuvvetlerinin şim diden hazırlanması ve çıkıç yerleri arka sokaklarda olan sine malarm umumî tenvirat saha sına kadar olan kısmın oyun müddetince tenviri mümkün ol« madığı takdirde Belediyece bu ralara kâfi miktarda lâmba ko nulması, siçara içmek memnu iyeti ile yolların işgal edilmesinin tehlikeyi mucip olduğuna dair bazı cümlelerin sinema perde sine orojeksiyonla aksettirilmesi tavsiye edilmiştir. Mükerrer vergi tahsil eden memurlar hakkında Eminönü kazası heyeti idaresi henüz kat'î kararı 'i vermemiştir. Bununla beraber daliye Vekâleti idareten bunlarlan ikisini tasf iyeye tâbi tutmuş, iiğer ikisini de vekâlet emrine almıştır. Gümüşane 14 (Hususî) 3 teş rinievvel günü sehrimiz hapisanesinde çok şayani dikkat bir firar vak'ası olmuştur. Katil filinden mahkum üç mahpus hapisaneye su taşımak üzere jandarma muhafazası altında şehrin kenarındaki çeşmeye götürülmüşlerdir. Su tenekleri çeşmede dolarken mahkumlar vakît geçirmek üzere bir • birleri ile gülüşmeğe baslamışlar, bu vesile ile şüphe vermeden jandar manın yanına yaklaşmağa muvaffak olmuşlardır. Tam bu sırada mah kumlardan Mirhasan elinde silâh bekliyen jandarmanın üzerine atlamış, hazırladığı büyücek bir çiviyi biçarenin sol memesi altına sapla mıştır. Bu darbeden sendeliyen jandarma elindeki tüfepi bırakmış, mahkumlar bunu kaparak kaçmağa başlamışlardır. Yaralı nefer pek kısa bir zaman sonra kendine gelmiş, jandarma kumandanının yakındaki evine koş muş, yarasından kanlar sıza sıza firarileri takibe başlamıştır. Dağa tırmanan iki taraf arasındaki mesafe gittikçe azalmış, nihayet jandarma ateşe başlıyarak ilk önce kendisini yaralıyan 17 yaşlarındaki Mirhasan'ı, bundan sonra Bayburt'lu Miktad'ı vurmuş, silâh sesleri üzerine yetişen diğer jandarmalar da ücüncü mahkumu yaka • lamışlardır. Yaralı jandarmanın gösterdiği cesaret ve gayret takdir edilmektedir. ı Babür, Asya tarihinde fevkalâde bir rol oynamış olduğu halde, emsaline nisbetle, çok tanınmış bir sima değildir. Büyük babası Timur kadar tnaruf olmamakla beraber, meydana getirdiği eser, daha sürekli olmuş tur. Yıldırım dehşet ve çabukluğile fütuhattan fütuhata koşan Timur'un bıraktığı o muazzam devlet, yüz sene sonra hiçe inmişti. Babür'ün kurduğu Hindisat İmparatorluğu ise geçen dört asır içinde inhilâl etmek şöyle dursun, gittikçe genişledi, kuvvet lendi. İngiliz Hint şirketi (1765) te bütün Hindistan idaresini Babür'ün torunları olan (Büyük Moğol) ha nedanının elinden filen almıştı. An cak (1857) de vukua gelen büyük isyana kadar, bu sülâle ismen saltanat sürdü. Asırlarca hükümran olan bu büyük Moğol banedanı, nihayet (1862) de tamamile söndü. Jşte o vakit, tngiliz hükumeti, memleketin idareıini doğrudan doğruya eline aldı. (1876) da Kraliçe (Viktorya), metruk (tmparator) lâkabını tekrar ihya ederek Babür'ün varisi imiş gibi (Hindistan İmparatoriçesi) unva nını takındı. Görülüyor ki Babür'ün yarattığı koca tm paratorluk, varhğını hiç bir za man kaybetmedi, bütün tebeddül: Memleketin müdürlerile, rütbe ve tasarruf »ahiplerinin değîşmesinden ibaret kalmıştır. | tuldu. Yirmi yıl, hep Efganistan'daki linden ele geçirerek sefaletten kur mevkiini sağlamlaştırmağa, Timur Imparatorluğunu yeniden kurabil • mek için, hudutlarını Orta Asya'ya doğru genişlettirmeğe uğraştı. Nihayet Hindistan'a teveccüh etti. Bir kaç ayda yarı Hint ülkesini zapta muvaffak oldu. Babürname: Macera dolu heyecanlı bir hayat: Avrupa'nın (uyanış) hareketile muasır olan (Babür) ün dimağına, ruhuna, benliğinin en derin köşe lerine kadar hulul etmemize yardım eden ve hususî hayatına ait çok samimî tef errüat ile dolu tercümeihali, oynak ve asabî bir kalemle, bizzat kendi tarafından yazılmıştır. Bu yazılarda, Babür'ün hareketlerinin zemin ve zamana müteallik bütün nisbetleri, bağları açıkça görülmektedir. Böyle hakikî ve samimî olarak hususî hayat ve ha*eketlere dair sahih tafsîlât veren tercümeihallere tarihte çok az tesadüf olunur. Ba bür'ün hatıraları, bilhassa bu noktadan çok değerlidir. Babür, hayret verici azimkâr bir çalışmayı, en ince ve yüksek bir fikrî terbiyeyi, esaslı ve sümullü bir harsı, nefsinde top Iamış bir şahsiyettir ki, fıtratının alicenap ve keyifli neş'esi bugünkü okuyucuları bile kendisine meftun etmektedir. Silâh arkadaşlarının, ona, sıkısıkıya bağlanışını, derin meclu biyetini temin eden sebeplerden biri de bu neş'eli tabiati idi. Mum söndü piyesi Darülbedayi'de temsil edilmekte olan «Mumsöndü» pîyesi müddeiumumilikçe tetkik edilmiş, müstehcen mahiyette görülmemiştir. Vefata sebebiyet davasl Anadolufeneri açılkarında gece yarısı fenersiz bir kayıkta balık avIamakta olan arap Kadri isminde bir şahıs, Ibrahim, Hakkı, Salih, Meh met, Salih ve Mehmet isminde altı şahsın idaresinde bulunan bir mavna tarafından betırılmış, arap Mehmet boğulmuştu. Bu altı şahıs vefata sebebiyet vermek maddesinden Ağırcezaya ve rilmişlerdi. Bunların muhakemesi dün hitam bulmuş, hepsi de beraet etmişlerdir. Bir ebenin beraeti Hatice isminde bir kadının çocuğunu düşürtmek için bazı ilâçlar tavsiye etnek ve bu suretle çocuk düş tükten tonra Annesinin de vefatına sebebiyet vermek cürmile Ağırceza mahkemesine verilen ebe Ayşe H. hakkındaki muhakeme dün hitam bulmuj, cürüm sabit olamadığından Ayşe H. beraet etmiştir. Yarattığı eserin büyüklüğünden ve asırlarca baka buluşundan sarfı nazar Babür'ün hayatına, şiddetli ve hususî bir alâka uyandıran başlıca üç sebep vardır: Hayatı, en harikulâde, en mütenevvi sergüzeştlerle doludur. Bütün sergüzeştlerinde, onun şahsi seciyesi ve cehveri tebartiz eder. O derecede ki yaşayışı bir romandan daha heyecanhdır. Yürek oynatıcı safhalardan mürekkep hayal ve şiir ile, harikalı muvaffaki yetlerle işlenmiş sanki efsanevî bir tercümeihaldir. Türkistan'da Ferghana isminde küçük bir beyliğe tevarüs eden Babür, çocukluğunu ve gençliğini, destanlar dolduracak yiğitlik hareketlerile geçirdi. Yiğitlik, cür'etkârhk hareketleri onu, baba sından mevrus ülkesinden cüda düşürdü, gurbet ellerinde serseri bir se ı falete mahkum etti; fakat, birdenbire, Kâbil Krallığını, mucize kabimuhlis Türk olan Timur'un besinci göbek halis ve muhlis torunu idi. Türk'lüğün muazzam bir zümresi garbin istilâsında dev adımlarile ilerlerken, babasının minimini tahtına on bes yaşında çıkan bu genç Türk hükümdarı da Timur Imparatorluğunu tekrar kurmak maksadile sene • lerce Samarkant ve Herat şehirlerini hedef ittihaz etmiş ve nihayet bu şehirlerle beraber kendi ülkesini de kaybetmiş, sefil ve perişan bir hale düşmüştü. Fakat Babür, efsanevî bir himmet eseri olarak, Hindukuş dağlarını asmıs ve Kâbil'e gelerek Efganistan'da bir krallık tesis et • mifti. Babür, karşısında, bütün Türkistan'ı bir idare altında toplıyan özbek'lerin müthiş ve cengâver Hanı Şeh Banî bulundukça, ecdadmın top» raklarını artık kat'iyyen istirdat e demiyeceğine kanaat etmisti. Bunun üzerine nazarlarını Hindistan'a çe virerek bir avuç kahraman Türk'le o koskoca ülkeyi fethetmiş ve asırlarca devam eden sağlam, yüksek ve medenî bir tmparatorluk kurmuştur. Osman oğlu Türk'leri garpte yeni bir medeniyetin, saf, nezih ve samimî bir beşayişin temellerini kurar ken, Babür de Hindistan'da ayni gayreti yapıyor, sayısız umran ve medeniyet eserleri vücude getiriyordu. Babür, yalnız fütuhat ve cengâverliği ile şöhret kazanmış değildir. O ayni zamanda yüksek bir Türk medeni yetinin bânisidir. Babür harp ve darpta Türk'Iere has bütün mezîyetlere malik olmakla beraber siire, edebiyata, musikiye son derece vâkıf idi. Kendisi güzel Çağatay türkçesile çok nefis şiirler yazmıştır. Hoş mizaçlı, zevke ve şaraba düskün, ruhan incelmiş bir prensti. Rifkı mu lâyemeti, tavurlarındaki necip lâü • baliliği, kadirsinaslığı, medeniyet ve itnar kudreti, âlim ve sairleri himayesi, zamanın sporuna karşı meyli ve saire gibi haller onu Türk tarihinin en sevimli simalarından biri yapmıstır. Sevimli ve cazibeli Fatih: Bu sevimli ve cazibeli Fatih'in yarı m karanlık içinde kalmış hayatını aydınlığa çıkarmak için hatıralarını herkesin anlıyacağı bir tarzda hikâye etmek kâfi gelmiştir. Bu hatıraların, mütehassıs olmıyanlar nazarında, muğlâk görülebilecek kısımlarını da, Asya'daki muhtelif seyahatlerimiz, Asya memleketleri ve ahalisi hakkındaki vukufumuz yar dımile aydmlattık. Asya'nın ırkî ve içtimaî muhiti, Babür'denberi, pek az değişmiş olması, bu memleketlero ait bilgimizin değerini artırmıştır. Babür'ün hatırlarında, tazeliğini ve sarahatini, bugün bile göz önünde canlandıracak kadar muhafaza edebilmiş nice nice tasvirler vardır ki, sahifelerimize, bunların ruhunu ve gençliğini aksettirebilmiş isek ne mutlu!.. Mabadı var Solhlhî@t I p Eczacılar Cemiyetinin yeni ism Bir kaç zamandanberi farmako loğlarla eczacılar cemiyetinin bir Ieşmesi etrafında müzakereler ce reyan etmekte ve bazı arzular izhar olunmaktadır. Bunun neticesî olarak geçenlerde her iki tarafın heyeti idaresi bir içtima yapmış ve bazı esaslarda mutabık kalmıştı. Fakat; bilâhare eczacılar cemiyeti idare heyetine mensup bazı zevat bu birleşmenin doğru olmadığı kanaatini izhar eylemişlerdir. Nihayet, eczacılar cemiyeti heyeti idaresi dün bu hususta bir karar vermek üzere tekrar içtima etmiş ve neticede bu mes'elenin umumî kongrede halle dilmesîni tensip eylemiştir. Bugünkü tasavvura göre Eczacılar Cemiyetinin unvanı «Türkiye eczane ve lâ boratuvarları sahipleri» cemiyetine inkılâp edecektir. Eczacılardan arzu edenler de f armakologlarla beraber çahşabileceklerdir. Ehliyetsiz berberler Ehliyetsiz berberlerin men'i için Belediyece zabıtaya tezkere yazıl mıştır. . , , Zabıta berber dükkânlarını dolaşıp ehliyetnameleri tetkik edecek ve ehliyetnamesi olmıyanları işten menedecektir. Fakültelere rağbet Darülfünun kayıt ve kabul müddeti bugün nihayet buluyor. Darül fünuna bu sene v*ku bulan müra caat geçen senelerden çok fazladır. Bu sene en çok Hukuk Fakültesine rağbet vardır. Şimdiye kadar Fa külteye 350 talebe kaydolunmuştur. Bunlardan ellisi genç kızdır. Fen Fakültesine müracaat eden lerin adedi de 200 ü geçmiştir. Darülfünunun bütün şubelerinde tedrisata 17 teşrinievvel cumarte • siden itibaren başlanacaktır. üsküdar tramvaylan Usküdar tramvaylan idare meclisi dün mutat içtimaını aktederek şirketin vaziyeti hakkmda müzakeratta bulunmuştur. Şehir Meclisinin teşrinisani içtimaında şirkete ait işler mevzuu bahsedüerek bazı tedbirler alınacağından o zamana kadar şir ketçe yeni teşebbüslere girişilmiyecektir. Bugüne kadar Usküdar tramvaylan hattının üç kilometrelik kadar bir kısmı muhtelif noktalarda çift hatta kalbolunmuştur. Vaziyetin tavazzuhundan sonra diğer hatların da çifte tahviline devam edilecektir. ' • . j j | I , I Oazetecilik mektebi Darülfünun Divanı dün Muammer Raşit Beyin riyasetinde fevkalâde bir içtima aktederek yeni açılacak ga zetecilik mektebi hakkmda hazır lanan projeyi tetkika başlamıştır. Kooperatifçilik Akhisar'da bir mektepler kooperatifi yapıldı Meşhur bir Rus muganniyesi geliyor İzmir Akhisar'ı merkezinde iki ve Atina'ya bir gOmrOk heyeti göndereceğiz Ismet Paşa Hz. nin Atina'da bu lunduklan müddet zarfında Türk Yunan sahilleri arasındaki kaçak • çılık vukuatmın önüne geçmek üzere tedbirler ahnması da kararlaştınl • mıştır. Bu hususta Yunan makamatile temas etmek üzere Atina'ya alâkadar memurlardan mürekkep bir komisyonun gönderilmesi düşünül • mektedir. Maarif Cemiyeti Şimdiye kadar Kadirga'da bulu nan Maarif Cemiyeti İstanbul Mümessilliği dün eski Türk Ocağı binasının ait katına nakletmiştir. Otobüsleri Belediye işletecek Bu imtiyazın kendisine verilmesini istedi İstabul Belediyesi şehir da hilinde otobüs işletmek imtiyazını almak üzere hükumet nez dinde tesebbüste bulunmuştur. Bu talep is'af olunduğu takdirde Belediye mevcut otobüs sahip lerinin hukukunu ziyaa uğrat mamak üzere tedbirler almağı da düşünmektedir. yeni büyük mektep, 28 muallim ve Rusya'nın meşhur muganniyele1400 talebe vardır. Bilhassa bu sene rinden Madam Batuvin'in yakında mekteplere büyük bir hücum oldugeleceği haber ahnmıştır. Madam ğundan gelenleri kaydedecek yer buBatuvin burada bir müsamere ve lunamamıştır. Akhisar mekteplerinrecektir. Bu müsamere için Rus sede bir istihlik kooperatifi teşkil e • firinin Ankara'dan şehrimize gelmesi bekleniyor. Madam Batuvin'in Andilmiştir. Talebeden yirmi beş kuruf kara'ya da gitmesi muhtemeldir. veren bu firketin bir hisse senedini almaktadır. Kooperatif 93031 yı lında Akhisar kazası dahilindeki bütün mekteplerde mevcut fakir ço cuklara meccanen kitap verecek de» Macaristan'dan tayyare ile altı recede bir inkişafa mazhar olmuştur. sandık kırlangıç gelmistir. Bunlar Kooperatifin faaliyet sahası bu sene bu sene Avrupa'da kışm birdenbire daha ziyade tevsi edilmiştir. başlaması üzerine yollarını şaşıra rak sersem bir halde kırlara düşen Kooperatif talebenin bütün ihtikuşlardır. Viyana civarına düşen kuşyacatmı temin eyliyecektir. Bu sene lar toplanarak tayyare ile Italya'ya talebenin muhtelif iş sahalarında çagönderilmişlerdi. Macaristan'a dülıştırılarak bunların hayatı kazanşen kırlangıçlar da tayyare ile ts maktaki kabiliyetleri ve iş kudret leri sermayeye tahvil edilecektir. Ge tanbul'a sevkedilmişlerdir. Bunlar fstanbul'da yem yedikten sonra serne bu seneden itibaren her talebeye best bırakılmışlardır. Yarın da seh64 sahifelik birer cüzdan verilerek rimize bir tayyare dolusu kuş gele bunların biriktirdikleri paralar o cektir. Himayei Hayvanat Cemiyet' cüzdanlara kaydolunacaktır. Koo bunlara yem verecektir. peratifin idare heyeti tamamile ço • cuklardan mürekkeptir. Muallim kütüpaneleri İlk mektep muallimlerine mahsus olmak üzere şehrimizin muhtelif mıntakalarında açılacak olan yirmi beş kütüpanenin hazırlıkları ikmal edilmiştir. Bu kütüpaneler önümüzdeki cu martesiden itibaren açılacaklardır. istanbul'a bir tayyare dolusu Kırlangıç geldi Yunan artistleri şerefine çay ziyafeti istanbul'da Beynelmilel sergi! Bir müddet evvel Millî tktisat ve Tasarruf Cemiyeti İstanbul'da beynelmilel bir sergi açılmasına karar vermiş ve bu karar Ticaret Odası tarafından intihap edilen bir komisyonda tetkik edilerek beynelmile! h\i serginin istanbul'da açılması muvafık görülmemişti. Haber aldığımıza göre bu komîs yonun verdiği kararı Millî tktîsat v^ Tasarruf Cemiyeti reddederek serginin tstanbul'da tesisinde büyük faydalar olacağını Ticaret Odasına büdirmişfir. Bu cihetle gelecek sene tstanbul'da beynelmilel bîr serginin açılması kuvvetle tahmin olun maktadır. Ticaret Odasına bir zat müracaat ederek dünyanın her yerinde olduğu gibi tstanbul'da da otomatik lokantalar tesis etmek Utediğini bildirmiştir» Bu zatın teklif ettiği şekle göre bu lokantalar otomatik sigara veren makineler tarzında olacaktır. Ticaret Odası bu teklifi tetkik etmektedir. Sivil tayyareciler kulübü mancımn bile muhayyelesini çok geride bırakan harikalarla işlenmiştir. Babür'ün hayatına ait bu eser, Fransız muharrirlerinden M. Fer nand Grenard tarafından, en esaslı membalara ve ezcümle Babür'ün Çağatay türkçesile bizzat yazdığı ha tırlara müracaat olunarak telif e dilmiştir. Tercümesi, kıymetli arkadaşımız Yusuf Osman B. tarafından selis, düzgün ve sade bir ifade ile yapılmıştır. Bu eseri okuyucularınuzm, çok de(48) sene süren hayatı binbir marin bir haz ve zaptedilmez bir merak cera ile doludur; en hayalperest ro , ile okuyacaklarına eminiz. Sivil tayyareciler tarafından teşkili takarrür eden kulübün riyaseti fahriyesini Büyük Millet Meclisi Reisi Kâzım Paşa Hz. kabul etmişlerdir. İkinci riyasetin kabulü de Erkân' Harbiyei Umumiye Reisi Müşir Fevzi Paşadan rica edilmiştir. Tayyare Cemiyeti Reisi Fuat Bey de idare heyeti riyasetine intihap edilecektir. Yeni heyeti idareye Cevdet Kerim, Hasan Fehmi, Tahlisiye İdaresi Müdürü Necmettîn, Belediye azasından Cafer, sabık tayyare müfettişlerin den Hasan Lutfi, tayyareci Savmi Beylerle diğer beş tayyareci namzet olarak gösterilecektir. Dunku çaydan bir intıba (Kose' Yunan arttstı bir arada) Şehrimizde bulunan Yunan artistleri şerefine dün akşam Fransız ti yatrosu müdiriyeti tarafından Garden Bar'da bir çay ziyafeti verilmiştir. Ziyafette Türk ve ecnebi gazeteci ler, Darülbedayi artistleri ve san'at âlemine mensup bazı zevat hazır bulunmuştur. Matmazel Papadakis Darülbedayi artistleri ile dans etmiş ve gazetecilere demiştir ki: « İstanbul'u gayet Lâtif buldum. Zaten annem buralı idi. Ben de on lardan inkılâp eden bir daüssıla taşıyordum. Türk gazetecilerine ve Türk artistlerine benimle alâkadar ol duklarından dolayı teşekkür ederim. Mümkün olursa Ankara'ya gidip iki temsil vereceğiz. Bunlardan biri türkçeden yunancaya tercüme edil miş, diğeri yunanca piyesler ola caktır.» Otomatik lokanta!