19 Eylül 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Eylül 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Eylul 1931 'Cumharîyet SON TELGRAFLAB Yerli kömür kullanılacak Resmî ve millî fabrikaların Türk linit kömürü kullanmaları takarrür etti Ankara 18 (Telefonla) Bü tün memlekette hali faaliyette bulunan fabrikalarda hararet millî fabrikalar bunları istimal edeceklerdir. Şarkî ve Garbî Anadolu'da kalörisi 4000 • 5000 aratında olan linit ocaklarının taharrisi ve imitiyazınm alınması için tktisat Vekâletine bir çok yeni müracaatler vaki olmaktadır. Mektep ihtiyacı Bu sene ilk mekteplere çok rağbet var ( Birinci sahifeden mabc.it ) ANKARA MEKTUPLARl t Ankara'ya ait mes'elelerden... Ankara, eylul (Hususî) Ağustos bitti, eylul girdi, nerdeyse teş rinler gelecek. Fakat bu yaz tstanbul'a gitmekte gecikenler, bavul ları ellerinde, hâlâ istasyona koşu yorlar ve tstanbul treni her akşam basamaklarına kadar dolu kalkıyor! Burada bir çoklarının «mevsim hastalığı» dedikleri bu ateşli tstanbul hasretinin sebeplerini evvelce izah etmiştik. Bize göre bu hastalığa uğrıyan lar nadiren dinlenmek ve istirahat etmek için, kısmen eğlenmek için ve büyük bir ekseriyetle de sırf modadır diye gidiyorlar. Çünkü bütün yaz aile toplanmalarında, erkek veya kadın cemiyetlerinde muhaverenin merkezi sikleti hep İstanbul'dur: Bu sene tstanbul'a niyet var mı, efendim? tnşallah gelecek hafta gide ceğiz. Ya siz? Bizim de niyetimiz var, İstanbul'da buluşuruz. Gidecekler gitmiyecek olanların heves ve hasretlerini tahrik ederek onları da arkalarından sürüklüyorlar ve her yaz böylece bütün Ankara tstanbul'a taşınıyor. Denecek ki bunda ne fevkalâde • lik var? tlk bakışta hiç bir fevkalâdelik yok. Fakat ekseriyetini orta halli lerin teşkil ettiği bu aileler hesap larını altüst ederek gidiyorlar, borçlanarak gidiyorlar, hatta satıp sa • varak gidiyorlar. Ve dönüşlerinde görüyorlar ki bütçelerinde büyük rahneler açılmıştır. Bunun içindir ki tstanbul hasre tini nezle gibi, grip gibi salgın bir mevsim hastalığı sayanlar, hatta biraz tehlikeli ihtilâtlara meydan verebileceğini söyliyenler aldamyorlar. Vakıâ her hastalık gibi bunu da bir ilâcı olduğuna şüphe yoktur. Meselâ Ankara'nın şimal ve şark istikametinde suları, ormanları ve gölleri ile çok zengin olan tabiat, bir çoklarına göre, bu ilâçlardan biridir. Filhakika Yabanabat, Çubukköy,. Büyükköy, Kızıhrmak boyu gibi güzel yerier Ankara civarında eksîk değildir ve buraları iyi yol, ucuz vesait, modern eğlence ve istirahat tesisatı ile Ankara'lıya İstanbul'u aratmıyabilir. Geçen gün Kızılcahamam'a (Yabanabat) gittik. Burası ormanları ve çam diplerinden akan soğuk memba suları ile Ankara için çıplak Ana dolu yaylasındaki bütün şehir ve kasabaların kıskanacakları bir mazhariyettir. tnsan orada ciğerleri temiz ve haf if bir hava ile şiserek yaşınin lâakal beş altı senesîni birden atıyor, birden gençleşiyor. Ve za man zaraan ormanın rüzgârla baş lıyan ilâhî teranesini dinliyerek ruhunu bir manevî pınarda tekrar tekrar yıkayor. Kızılcahamam'a yaptığımız güzel seyahat, İstanbul hasretinin Anka ra'da şiddetle hüküm sürdüğii şu sırada biraz taf silâtla anlatılmağa değer zannındayız. * #* Yol, otomobil yolcusundan piyadeye kadar her yolcuyu bizar edecek kadar tozlu ve tmşlıdır. Bu yolun Nafıa Vekâleti tarafından asfalt olarak yapılması mevzuu bahisti. Son tasarruf tedbirleri şimdilik buna mâni oldu. Fakat Ankara Vilâyeti, kendi bütçesi ve kendi vesaiti ile mümkün olduğu kadar mes'eleyi halletmeğe çalışarak yolun mühim bir kısmını şose halinde yaptırıyor. Vilâyetin projesine göre şimdiki yol Çubuk yoluna raptedilerek başka bir güzergâh takip edecek ve yirmi, yirmi beş kilometre kadar kısala eaktır. Muhit, simendifer yolunun yirmi beş, otuz kilometre şimalinde değişiyor. Buralarda artık haşin yayla tabiatinin hattı ric'atine tesadüf ediyorsunuz. Çıplak tepeler bitiyor ve meşe fundalıkları'ile bezenmiş dağlar başhyor. Biraz sonra Kurtbuğazı'nı geçtik, bu boğaz ratıp şimal ikliminin ka • pısı gibidir. Sakarya vadisinin ku rak havası oradan ilerisine nüfuz edemiyerek geri dönüyor. Encikboğazı denen ikinci bir boğazdan on, on beş kilometre sonra yol üstü tesadüf ettiğimiz bir köyde otomobilden inerek kahve içtik. Bu esnada oradaki köylüler bizi istintak ettiler, biz onlan söylettik. İHEM NAL1NA MIH1NA Mevsim hastalığı: İstanbul hasreti * Kızılca hamam • İnsanlıktan şüphe! Dünya garip bir buhran içinde... Bir isticvap ve mukabil isticvap! Hindistan'da, Çin'de, Şili'de sefalet I membaı ve kudret müvellidi olarak Türk linit kömürleri kulla nılabilmek imkânı tahakkuk et • tiğinden bundan sonra retmî ve emrine vermistir. Yeniden mektepler inşa edilmesine rağmen talebeye kâfi gelmemiş ve mevcut mekteplere yeni şubeler ilâvesi zarureti hâsıl olmuştur. tlk mekteplere son bir kaç gün zarfında iki bine yakın talebe müracaat etmiştir. Ecnebi mekteplerinde vaziyet İngiliz Askerî bütcesi 3 buçuk milyon lira tenzilât yapılıyor Londra 17 (A.A.) Avama Kamarasınd& M. Elliott Snowden ordu mensuplarının maaşlarında yapılacak tenzi'at yekununun 1 milyon 612 bin, tahriye memuplarınm maaşlarından icra edilen tenzilât miktınnın 1 milyon 960 bin ve hava Iruvvetlerine ait maaş faslında ya pılacak tenzilâtm 194 bin tngiliz 1:rasından ibaret olduğunu söyle miştir. Avusturya'da Malî vaziyet Bankalar hükumete 18 milyon Sterlin verecekler Camberra 17 (A.A.) Bankalar işsizlere yardım olmak üzere ya pılacak insaat «çin beş ve alelâde inşaat için sskiz milyon tngiliz liralık avans vermeleri hakkında Başvekil ••rafından vuku kıilan talebi kab'tl etmemişlerdir. Ancak bu bankilar başlanmış olan inşaatın kânunuevvel sonuna kadar bitirilmemesini temin için dört milyon iki yüz elli bin ve buğday ihracatt yapanlara dağıtılacak ikr?miye karşılıği olmak üzere üç milyon İngiliz lirası ver • meği teklif etmişlerdir. Bundan başka bankalar hükumetin bütçe acığınt kapatması için de on sekiz milvon ingiliz lirası raddesinde yardınnda bulunmağa muavafakat etmişlerdir. Ecnebi mekteplerinin iptidaî sınıflarina Türk çocuklarının kabul edilmemesi hakkındaki karar bu sene mezkur mektepleri müteessir etmemiştir. İlk sınıf lardaki talebe terfi ettikleri sınıflara devam etmektedirler. Yalnız birinci sınıfa Türk tebeası talebe kaydedilmemiş, geçen seneden ipka kalan talebe ile ecnebi tabiiyytini haiz talebe kaydedilmek suretile gene bu sınıflar ipka edilmiştir. Bunun tesiri müteakip senelerde görülecektir. Buna mukabil ilk mekteplerimizi ikmal eden Türk çocuklarından ecnebi mekteplerine girmek için bu sene müracaat edenler pek fazladır. Bu tehacüm karşısında ecnebi mektepleri müteaddit ihzarî sınıflar açmışlardır. Bize sorduklart içinde sürünenlerin, açlıktan ölenlerin hesabı vok! Ona mukabil, diğer bazı memleketlerde, ellerindeki fazla mahsul ve malı satamıyarak iflâs e denlerle dolu! Bir tarafta yoksulluk ıztırabı, diğer taraftan bolluk ıztırabı! Geçen sene Kanada'da buğdayları yakmışlar, bu sene de Amerika'da pamukları yakmak istiyorlar. Hal • buki bu fazla buğdaylar ve pamuk • lar, ahalisi çırılçıplak ve açbiilâç sokaklarda yatan memleketlere gönderilse, milyonlarca insan açlık ve çıpIaklıktan kurtulurdu. Gayet hisli ve rakik kalpli, son derece medenî ve insaniyetperver geçinen bir kısım milletler, mallarmı yakmağı düşünüyorlar da, aç ve yoksul insanlara hibe etmeği hatırlann» bile getirmiyorlar. Şimdi siz gelin de, artık insanla rın, insan olduklarına inanın! Geçen> lerde bizim köşkün havuzuna bir piliç düşmüştü. Bağıra bağıra bo jçuİTr>»k iîr<»re îken bahc»>''«" J'İj'san Yeni kanundan memnun olanlar tlk tedrisatın Türk mekteplerinde icrası ayni zamanda Rum, Musevi ve Ermeni ekalliyetlerini memnun etmistir. Evvelce bu ekalliyetlere mensup zenginlerin çocukları daha ziyade ecnebi mekteplerine gidiyorlardı. Son vaziyette ekalliyet mekteplerine müracaat çoğalmış ve bu mektepler zengin çocuklarının gelmesi ile vaziyetlerini düzeltmişlerdir Mektepler açılıyor Ankara 18 (Telefonla) Şehri misdeki ilk mektepler yarın açıla > eaktır. Bütün orta mektep ve lise lerin yarın küşadı maariften tamim edilmistir. 1 Yol vergisi bu yıl gene 13 lira mı? 2 Yunan'la barış olmuş, artık düşmanlık kalmamış, Rum'lar gelecekmiş. Doğru mu? 3 Köy mektebinde şehit ço cuklarından on beş kadarını okutmuşlar. Çocuklar köy mektebini bitirmişler. Bunların köyde kalması, çift çubukla geçinmesi güç. Acaba bu çocukları Ankara'da daha bü yük yatı mekteplerine vermek mümkün değil mi? Bizim öğrendiklerimiz 1 Asayiş mükemmel. Vukuat olmuyormuş. 2 Köy telefonla nahiyeye merbut. 3 Köylü mektebi en hayatî ihtiyaçları arasında görüyor. 4 Arazi dar olduğu için maişet burada biraz güç. Maamafih hayvancılıkla ve An kara'ya odun satmakla ziraatin noksanını telâfi edebiliyorlarmış. 5 Yenî ile eski, köyde de mücadele halinde. tnkılâbın köyü ve köylüyü kendi potesinde eritmek üzere henüz şehirlerden ve kasabalardan köye doğru açılamamış olmasına rağmen ye • ninin şuurlu müdafileri köylerde de var. Bunlar, kadınlar artık yol üs tünde yabancılara tesadüf edecek ve yol kıyısındaki tarlada serbestçe çalışamıyacak diye köyün yanından geçen şoseyi istemiyen kara ruhlu insanları şiddetle, nefretle takbih ediyorlar. 6 Dünyanın en iyi insanı olan Türk köylüsünü karasapanından ve iptidaî yasayışından kurtarmak işi yapılacak millî işlerin en başına aknmak lâzımdır. Zira ziraat mem leketi olan Türkiye'mizde her millî dava mutlaka köyün hayat ve istihsal kudretine bağlıdır. Tekrar yola çıktıktan pek az sonra Kargasekmez'i inmeğe başladık. Burası şosenin büyük bir irtifadan irili ufaklı 23 virajla geniş ve güzel bir boğaza indiği bir dağdır. Sol taraf hep uçurum. İnerken her vi rajda bir kaza hikâyesi anlatıyor lar. Fakat aşağıdaki pirinç tarlala rının ve uzaktan birer oyuncak hissini veren değirmenle ağılların manzarası korkudan gözleri büyüyen yolcuya bu tehlikeli inişin güzel bir mükâfatı oluyor. Kargasekmez'den sonra artık hep boğazm içinden giden yol, birdenbire sola dönerek insanı çamlı tepelerin eteğinde gülümsiyen yeni ve şirin bir kasabacık ile karşılaştırıyor. Burası Kızılcahamam'dır ki bütün yaz su ve yeşillik hasretile yanıp tutuşan Ankara'lı için nasıl bir yer yüzü Dr. ömer Vasfi B. Ankara 18 (Telefonla) Ankara Nümune hastanesi sertabibi operatör ömer Vasfi Bey Londra, Paris ve Roma sıhhî müessesatında iki aylık bîr tetkikattan sonra şehrimize avd«*f «»tmiştir. Avam kamarasında Hücumlar başladı Londra 17 (A.A.) Yeni Milli hükumetin parlementoda isbati vüeut ettiği tarihtenberi muhalif mesaî fırkası ilk olarak bugün taarruza geçmiştir. Amele fırkası meb'usları hüku • met tarafından yapılan tekliflerin amelenin bazı sınıflanna müsavat esasma müstenit olmıyan fedakarlıklar tahmil ettiğini isbata çalışmış, M. SnowdenMn millî paranın ecnebi memleketlere kaçırılmasını durdurmak için tedbirler almağa muktedir olduğu halde böyle yapmadığmı bir iki defa mevzuu bahsetmiştir. Mü zakere esnasmda bir çok giirültülü vak'alar hâdis olmuştur. Tarih ve coğrafya dersleri Maarif Vekâleti ecnebi mekteplerinde tarih ve coğrafya derslerinin Türk çocuklarına türkçe olarak tedrisini alâkadarana emretmişti. Bunlardan bir kısmı Maarif tdaresine müracaat ederek bu dersler için memleketlerinden yeni hocalar getirttiklerini ve bunlarla kunturat yaptıklan için kararın gelecek seneden itibaren tatbikını istemişler dir. Ticareti harciyemize dair ,, .. .malumat Ankara 18 (Telefonla) Fransız Ticareti hariciye komite»ine men »up Kont Corj, haricî ticaretimiz hakkmda malumat alıp Fransa'ya bildirmek azere bir kaç gündür An • kara'da bulunmaktadir. köpek, kendiliğinden imdad>na KOŞtu. Hemen havuza atlayıp pilici su dan çıkardı, ölümden kurtardı. Diyeceksiniz ki insanlar da ayni vaziyette hemcinslerini, hatta hay vanları bile kurtarmıyorlar mı? E vet, çok doğru, kurtarıyorlar. Fakat insanlar, gözleri gördüğü zaman insaniyetperverlik edip görmedikleri vakit lâkayt kalırlarsa, bizim havuzdan pilici kurtaran köpekten ne farkları kalır? Dünya yüzündeki buhran açlığı, sefaleti kaldırmak için bana öyle geliyor ki yeni bazı teşkilâta ihtiyaç vardır. İktisadî Cemiyeti Akvam gibi bir müessese yapmalı ki bir memleketin fazla buğdayı ile aç kalan bir memleketi doyursun, bir milletin fazla pamuğu ile çıplak bir milleti giydirsin, hulâsa, dünyada az çok bir muvazene tesisine calışsın. Yoksa elektrik, tayyare, radyo gibi medeni • yet vasıtalarının zaman ve mesafe mefhumlarile hudutları orta dan kaldırdığı bir asırda, insanlvnn, birbirlerinin sefalet ve ölümü karsısında lâkayt kalmaları, onların insanlığından nüphe ettirecek kadar ayıp bü* şey olur. Ftıcir ve üzüm ( Birinci sahifeden mabait ) Yeni mektep binalart tstanbul Vilayetinin inşa ettir mekte olduğu yeni ilk mektep binalarından Sultanahmet, Eyüp, Topkapı ve Aazapkapı'daki dört mek tep binasının bu hafta içinde resmi küşadı routat merasimle yapıla eaktır. Bu sene liselere müracaat diğer senelerden pek fazla değildir. İ kıymette de 67,725 lira bir noksan vardır. Uzüm mahsulü geçen sene l l a ğustosta borsaya gelmiştir. 31 ağustos akşamına kadar 1055 kuruş arasında 1,318,032 liralık, 42,376 çuval üzüm satılmıştır. Eylul birden onuncu gününe kadar ağustos 930 muamelesi dahil olduğu halde 72,632 çuvaldır. 1055 arasında muamele görmüş • tür. Vasatî kıytnet itibarile de 2,326,383 liradır. Bu sene ağustos akşamına kadar borsada 15,160 çuval üzüm satıl • mış, 29 63 kuruş arasında muamelc erörmüştür. Kıymeti de vasatî fiat îtibarile 804,280 lira tutmuştur. Eylul iptidasından onuncu gününe kadar olan satış 3763 kuruş arasından 17,704 çuvaldır. Kıymeti 774,646 liradır. Şu hesaplara göre bu seneki üzüm vaziyetrni gecen sene ile karşılaş tıracak olursak şu neticeye vâsıl oluruz. Bu sene geçen seneye nisbetle ayni günler dahilinde 39,768 çuval noksan üzüm satılmış, kıymetlerde de 747,457 liralık bir noksanlık tesbît olunmustur. Fakat bu seneki mahsulümüz geçen senekinden çok nefis olmuş ve fiatlar da iyi cereyan et mistir. cenneti olabileceğini yarın anlata • cağız. ALlSÜREYYA izmit suları Izmit 17 (Hu. Mu.) Şimendi • fer Utasyon ve müessesatın iyi su ihtiyaçları için Manastır »uyu getirilmiştir. Tersane ve deniz müessesatı için getirilen Kilaz suyu da şehre kadar gelmiştir. üzöm Ankara'da bir araba kazası Ankara 18 (A.A.) Bu sabah saat 11 de Yenişehir yolu üzerindeki şimendifer köprüsü altından geçen tuğla yüklü bir arabanın hayvanları otomobillerin korna seslerinden ür kerek arabayı sürükleyip götürmüş tür. Bütün sür'atile giden araba ev velâ bir telgraf direğine çarparak direği devrilmiş, bilâhare bir elek trik direğine çarpmıştır. Arabanın oku direklerin »rasma girmiş ve hayvanlar arabadan kurtulup kaçmış tır. Bu sırada direkle araba arasına sıkışan arabacı Koçhisar'lı Ibra him'in ayağı kırılmış ve müteaddit yerlerinden yaralanmıştır. Arabacı hastaneye kaldırılmıştır. IMleınrull@k@t Almanya'ya gönderilen üzümler bozuldu tzmir'den Almanya'ya gönderilen yaş üzümlerimiz bozuk çıkmıştır. Bu üzümler yaş olarak ve tecrübe mak sadile gönderilmiştir. Ambalâjları iyi yapılamadığı için bozuldukları anlaşılmaktadır. Ziraat Bankası ihracat kooperatifi vasıtasile gelecek sene Avrupa'ya yax üzüm, Amerika'ya da yaş incir sevkedecektir. Tuzla'lılar möşteki tzmit 17 (Hu. Mu.) 15 eylulden itibaren tatbika başlanan yeni tren tarifesi mucibince trenlerden bazıları Tuzla istasyonuna uğramamakta ve bu hal şikâyeti mucip ol maktadır. Yolcu katarlarının yolda da telâfi edebileceği bir dakikahk tevakkuf halkı »evindirecektir. Orman yangını Muğla 18 (A.A.) MUis'm Çermecedit ve Milâs'ın Gemisan ormanlannda yangın çıkmış, söndürülmesi içîn tedabir alıısmıştır. izmît'te at yarışları fzmit 18 (Hususî) Yarış encümeni namına yapılan at yarışları heyecanlı oldu. Tay koşusuna 15 at girdi. Nuri Beyin yanm Arap Elmas'ı birmci geldi. İkinci koşuya dahil olan 11 attan İsmail Efendiriin Arap Servet'i birinciliği kazandı. Uçüncüde koşan dört attan Fikret Beyin tngilizDrukura'sı birinci geldi. Dördüncü koşuda 7 a tın birincisi Kâmil Efendinin yanm Arap Nasib'i idL Tren altında ölen bir kancacı Zonguldak'ta Uzülmez'de bir lokomotif manevra yaparken tren yolunda kancacılık yapan Mehmet Efendi sarsıntıdan müvazenesini kaybederek tekerleklerin altına düş müş ve vagonlarra altında ezilip ölmüştür. Muğla'da bugday satışı Muğla 18 (A.A.) Dünkü şehir pazannda buğday sekiz kuruştan on Icuruşa ve arpanm kilesi 50 kuruş • tan 60 kuruşa kadar satılmıştır. pımm önüne gelince döndüm ve: Geceyi bir hapisanede geçirdiğimin farkında değildim, dedim. Sefaret kâtibi beyefendi, şuna itimat buyurunuz ki, doktorun emirleri yalnız ve yalnız çatısı altında MAURICE DEKOBRA'dan bulunanların selâmetine matuftur. Bu adamın soğukkanlılığı beni Bu herif ya birinci sınıf bir ahçıldırtıyordu. Çenesine bir yumruk maktı veya yaman bir müstehzi! Her indirerek bu herifi rüyalar diyanna iki şıkta da son soz benim olamıyaCondermeği bir an düşündüm. Fakat caktı. Odama girdim ve kapıyı hidhiddetime yenilmemeği daha makul detle kapadım. Talihimden intizann buldum. Esasen asabiieşmekte bir fevkinde şeyler beklemiştim. Bu gef ayda da olmıyacakt. ce Matmazel dö Radeski üe muha • O halde odama avdet etmeği bereleşmek ümidim tamamile sontercih ederim. dükten sonra artık yatağıma girip Nasıl arzu ederseniz efendim. yatmaktan başka bir iş kalmamışti. Arkanızdan geleceğim efendim. Ne Ulihsîzlik! tkinci defa olarak Hacet yok. Odamın kapısını muvaffakiyet ihtimalini kaçinyor kendi kendime bulabîlirim. dum. Elbiselerimi çıkarmadan yata Doktorun emîrleri mucibince si ğa uzandım. Düşüncelerim hiç te 2Î takip etmeğe mecburum. nikbinane değildL Gencliğimde oSeri adımlarla odama doğru yol kuduğum romanları, güzel sergüzeçt landım. Söz tesir etmiyen bu takip , hikâyelerini hatırlıyordum. Bu ro~ çîye tahanunül edetmiyordum. Kamanlarda, Allahtan ilham alan kah EDEBt TEFRİKA: 29 Kadife alev raman, ekseriya son dakikada bu • Hayat her gün yeni bir muadele valunduğu harikulâde bir çare ile büzeder... İşte bugünler: tün mânileri kırar, devirh* ve par«.ax 2 + bx + c = 0 lak bir surette muradma nail olur. Birdenbire yataktan fırladıra. San'atında çok mahir her hangi bir Başucumda, yastığımın arkasında bir romancı, beni, düştüğüm bu vaziyethareket olmuştu. Hemen o taraf a ten zaferle çıkarabilecek bir sureti döndüm. Ariman hâlâ orada idi... hal bulmakta âciz izhar edecekti. Belki odamdan hiç te çıkmamıştı. Esrarla dolu bir roman yazmak için Bizim bu eski ahbap bu sefer ayağa aranabilecek bütün vasıtalar mev kalkmıştı. Neş'eli ronronlarla ve cuttu. Bohemya'nın ıssız bir köşesin muntazam adımlarla bana doğru gede saklı köhne bir şato. Kar. Güzel liyordu. kadınlar. Tehlikeli bir ruh doktoru. Yatağımın üstündeki saten kaplı Kaçırılmış bir genç kız. Gizli bir yorganın üzerine sıçradı. Ben ok • vazife. Talihsizlik, hakikaten beni şadıkça gözlerini süzüyor, yabani kolları aruına almış boğmıya çalı İik göstermiyor, hatta her vakitki şıyor. Müstehzi dudaklarile sanki mağrur lâkeydisini bile taşımıyordu. bana demek istiyor ki: Yatağa tekrar uzandım. O da sol tatşte!.. Buradasın... tstediğini ara, rafıma sokuldu, ve kolumun kendibul... sine beşik hizmetini görmesini kabul etti. Elimle yavaş yavaş kadife Yaşanmış bir roman arıyorsun... Pekâlâ, önüne koyduğum hakikatleri tüylerini okşuyordum. Gözlerinde memnuniyeti okunuyordu. Heracınsvuğur, istediğm şekle sok... Bh iş lerme hiç benzemiyen bu mühim becebildiğini isbat et... Kafan cebir muadelelerini artık anlamıyor mu? hayvanın dostluğunu bu kadar za açmış, odamın koridor tarafındaki zamanda kazanabilmiş olmaktan duvar îstikametinden bir koku alı mütevellit bir fahri grururla düşünüyor. Bundan istifade çaresini anyoryormuş gibi kısa kısa soluyordu. O tarafa kulak verdim. En hafif bir dum. Bazı ahvalde meğer nüfuzlü çıtırtı bile duymuyordum. Duymu bir adamın dostluğundan ziyade sihirli bir hayvanın dostluğunun kıy yordum ama, dört ayaklı arkada şımın hislerinin benimkilere çok faik meti varmış. Bunu yeni öğreniyor olduğunu da biliyordum. Ariman'm dum. bu vaziyeti iki dakika kadar devam Ariman!.. etti. Birdenbire kalktı, ve ahenktar İsmini yavaşça söyledim. Sol koharektlerle, hiç acele etmeden ko • lumun teşkil ettiği kavis içinde mılumu açtı. Yatağın kenarına geldi, şıldıyan hayvan, göz kapaklarını abiraz tereddüt etti, tekrar eyni istiraladı ve fosforlu iki göz belirdi. kamette kısa kısa soludu ve karyoSaatim sabahın ikisini gösteriyorladan aşağı halının üstüne sıçradı. Tekmil dikkat kesilerek hiç bir haredu. ö n ayakları kıvnlmış, başı uketini gözümden kaçırmıyordum. zanmış bir vaziyette olan Arıman'ı Odamın kapısına doğru yürüdü ve uyandırmaktan çekindiğim için kıorada oturdu. Sanki bir şeye inti mıldanmıyordum bile. Fakat dimağım bir Trans Atlântiğ'in makineleri zar ediyordu. Tıpkı, yiyecek dolu bir kilerin deliğinin yanında fareye in gibi tam yolla çalışıyor, işliyordu. tizar eden avcı bir kedi gibi. Usulca Kalkmak üzere idim ki, Ariman'ben de kalktim. Koridor tarafından nın garip vaziyeti âni bir surette hiç bir »et gelmiyordi' nazari dikkatimi celbetti. Uyan Mabadı var mıştı. Başını kaldırmış, gözlerini dört

Bu sayıdan diğer sayfalar: