27 Ağıısto. 193Î *Cttmfimiyet 5 ON TELGRAFLAQ KÜÇÜK KÖ§E: Millî İngiliz kabinesi teşekkül ettî Kabine fngiliz lirasmm kıymetini muhafazaya çalışacaktır Londra 25 (A.A.) Kabine, restnen şu suretle teşekkül etmiştir: Başvekil ve hazine birinci lordu M. Makdonald; Meclisi has reisi lord M. Baldvin; Maliye Nazırı M. Snowden; Dahiliye Nazırı Sir Herbert Samuel; Lord Chancelier Lord Sankey; Hariciye Nazırı Lord Reading; Hindistan Nazırı Sir Samoel Hoare; Dominyonlar ve Müstemlekât Na zırı M. Thomas; Sıhhiye Nazırı M. Neville Chamberlain; Ticaret Nazırı Sir Cunliffe Lister; Harbiye Nazırı Sir Donald Mac Lean; Mesai Nazırı Sir Henry Betterton; Nafıa Nazırı Lord Londonderry; Lancastre dü kalığı Nazırı Marki de Lothian; Hava Nazırı Lord Amulree; Bahriye birinci Lordu Sir Austen Chamberlain; tskoçya Nazırı Sir Archibanlf Sinclair. Harbiye ve Ziraat Nazırlanmn isimleri bilâhare bildirilecektir. Londra 25 (A.A.) M. Makdonald bir nutuk irat ederek çocuklar • •••IHIIMUMUMI Tarihin Büyük Sırrı 26 ağustos yirminci asır tarihinin biiyük aımdır. Düşmanlar her tara' fından abluka ettikleri Türk va • tanını Türk dostlarına karşı kapa • mışlardı. Fakat Ankara o gün bütün TUrkiye'yî bütün dünyaya karşı bir çelik mahfaza haline getirmişti. Ağtılar kilitlenmiş, »inirler kilitlentniş, kalemler ve bütün va •ıtalar kilitienmişti. Cihan iki gündenberi meraklı, endişeli ve hatta biraz korkulu bir sual ile bakışıyordu; Türkiye'de neler oluyor? Türkiye'de hiç bir şey olmuyordu. Gayritabiî hiç bir şey yoktu. Her şey bir mlllî plân ve program içinde tabiî seyrini takip ediyordu. Bütün ihbar ve istihbar vasıtalan, müna kale tertipleri tatil edilmişti. Bü • tün vatan derin bir aükut içinde hareketini tanziıu ve takip ediyordu. Türkiye'de neler oluyor? Sadece su oluyordu: Türk •ilfthını eline, canını difine ve »on karannı kalbine alarak bahtını ve talihini değiştiriyordu. Bunun için de 26 ağustos sabahı 63 bataryasile işe başlamıştı. 9 sene evvel şu dakikada 63 tstiklâl bataryası birinci gün vazifesini zaferle bitirmiş ve ikinci gün zaferi içln yeni ileri mevkilerme geçmşti. 26 ağustosun en biiyUk manası ondaki emealaiz karar ve iradede aranmalıdır. Bir tarih değiştirmek zordur, fakat o tarihi nratlaka degiştirecegiz ve fu dakikadan itibarcn mutlaka değişmektedir d«mek ve dediğmi yapmak muhaldir. Işte 26 ağustosu yapanlar bu muhali mfim kün kılmışlardır. 26 ağustos müebbet yeni Türkiye'nin ve muzaffer yeni Türk tarihinin ilk sabahıdır. Millî İzmihlâlden 26 ağustos'a Uç uzun ve kanlı senede geldik. Fakat îzmîr'e ve îstikl&le girişimiz 3 hafta bile sür • medi. 26 ağuttosa nasıl geldik? Buradan istiklâle ve ebediliğe nasıl erdik? Tuttugumuz yol nedir ve nereye çıkar? Bunlan bu nesle ve bundan sonra gelecek nesillere satır satır, manzara manıara, harf harf ögretmeliyiz. Büyük inkılâbın liderlerini, mual limlerini, mürşitlerini, merbutlarını bu vazifeye davet ederim. AKA GÜNDÜZ NALJNA Sait Halim Pş. merhum MIHİNA Romada nasıl öldürüldü? Belediyenin kaptanlığı! Cinayet esnasında yanmda bulunan Tevfik Azmi B. vak'ayı anlatıyor Bundan on aene evvel İtalya'da öldüriilen sadrı esbak Sait Halim Pf. merhumun katilleri hakkında İ • talyan zabıtaaınca tahkikat yapıl makta olduğunu ve cinayetin vuku bulduğu anda yanında bulunan bir zatın malumatına müracaat edil diğini ve bu zatın, merhumun çok aamimî ehîbbasından Tevfik Azmi Bey oldufunu yazmıştık. Tevfik Azmi Bey bu cinayetin yegâne şahi • didir. Fakat kendiaine bu huauata henüz hiç bir şey aorulmamıştır. Tevfik Azmi Bey bize gönderdiği bir mektupta diyor ki: Efendim. Bugünkü Cumhuriyet'te merhum Sait Halim Paşanın sureti katline dair olan yazıyı okudum. 1 talya hökumeti, Hariciye Vekâleti vasıtasile adliyeye müracaat ederek katil hâdisesine yakmdan şahit olan bir iki kişinin malumatına mUracaat edilmesini istemiş ve bu meyanda Boğaziçi'nde oturan bir satın ma lumatına müracaat edilmiştir, deniyor. Halbuki merhum müaarünileyhin katli esnasında şahit olarak yalnız tek bir kişi mevcut olup, o dahi bendenizimdir ve şimdiye kadar da hiç bir suretle bubaptaki malumatıma kimae müracaat etmemiştir. Yalnız yedi aekiı «ene mukaddem katili gösterecegine dair bir şahıa tarafından ttalya'dan bir mektubu almışımdır, pek inanamadıgımdan takip etmedim. Mea'elenin bundan ibaret ol duğunu arz ve hürmetlerimi takdim ederim efendim.» Boğaıiçi İstinye'de sakiu Tevfik Azmi Tevfik Asmi Bey merhum Sait Halim Paşanın nasıl şehit edüdiğine dair «Yeni Gün» refikimise şu taf silâtı vermîştir: < TUrk'ler tarafından eahr e • dilip bilâhare serbest bırakılan bir kaç tngiliz'e mukabil Malta'daki mevkuflardan 3040 kişi ve bu me • yanda Paşa merhum, biraderi Ab bas Halim Paşa, İbrahim Bey ve rüfekası tahliye edilmiş ve Sicilya a • dasına gitmişlerdi. Burada Palermo şehrmde Vilâiceea oteline inmişlerdi. Ben de o esnada Napoli'de ihtiyarı ikamet eylemekte idim. Paşa ile ge rek Malta'da, gerek Mondros'ta bulunduğu zamanlar muhaberem ol • duğu cihetle Napoli'ye bir raektup yazarak buluşmamızı bildirmişti. NaPoli'de görüşemedik. Roma'da Ek • selsiyor otelinde buluştuk. Kendi sinin ısrarı üzerine beraber orada kaldık. Yaz mevsimi olmak hasebile Roma şehrine otuz kiloraetre me • safede Fraskati kasabaaında sama • nımızı geçirdik. Kışın takarrübü münasebetile tekrar şehre inmek mecburiyeti hasıl oldu. Bir villâ kiraladık. Vefatına kadar orada otur • duk. madığından o esnada arabanın taksisini kontrol etmek üzere eğilmiş tim. Kurşun arkamdan geçti. Katil kurşunu atar atmaz kaçmağa başladı arabadan athyarak bir müddet takip ettim. Yetişemîyeceğimi anladıgtmdan arkamdan gelen arabaya binerek Paşanın yanına oturdum. Caddeye kadar çıktık. Esasen katil yakalanacağını his setseydi beni de vuracaktı. Lâkin yakalıyamıyacağıma emin olduğundan ikinci bir kurşun daha atarak ortalığı büsbütün velveleye vermek is • temedi. Viyatomentane caddesine araba ile çıktık, benim bağırmam ü zerine polisler etrafımızı aldılar. Paşayi hastaneye götürdük. Fakat o vefat etmişti. İptidaî tahkikat yaptılar. Müteaddit zabıt varakaları tanzim ettiler. Gece saat birde eve girmek nasip oldu. Ustüm başım kan içinde idi. Eve müddeiumumî geldi. Sureti nazikânede bir tarafa çık mamamı söyledi. Perşembe günü tekrar geldi. öğleden sonra cenazeyi bize teslim edeceğini söyledi. Cinayet gecesi îstanbul'da bulunan büyük mahdumu Halim Beyefendi ile Mı aır'daki ikinci mahdumu ömer Beye bu haberi müessifi ihbar eyledim. Cenazeyi prof esör ve operatör Ver sars îsminde bir zata tahnit ettirdik. Tahnitten iki gün sonra tesellüm ettik. 10 gün sonra ömer Bey Mısır'dan geldi. Halim Beyefendiye de hâdiseyi geç haber verebildiklerinden mumaileyh te 20 gün sonra geldi. Bir kaç gün aonra cenaze İstanbul'a naklolundu. Ben orada kaldım. ttalya hükumeti o zaman tah kikat esnasında bilhassa Sait Halim Paşa ile sabık Hidiv Abbas Hilmi Paşa arasındaki müna*ebatm ger gin olduğunu bildiğinden bu nok taya ehemmiyet vermiş, tahkikatını yürütmüş ve bu noktadan bir kaç defa ifademe müracaat etmiştir. Bu defa ftalya hükumetinin bu işi canlandırdığını haber alınca memnun oldum. Hariciye Vekâleti vasıtasile vak'a şahitlerinin ifadelerine mü • racaat edildiğini gazetelerde frör • dUm. Halbuki hâdiaei katilde Pa şanın yanında arabada bulunan benim. Bana ise bu hususta şimdiye kadar hiç bir şey sormadılar. Maa mafih belki sorarlar.» müstesna olmak üzere işsizlere ya pılmakta olan yardımın yüıde on nisbetinde tenzil edileciğini beyan etmiftir. Mumaileyh, mıtkunda ezcümle demiştir ki: Ecnebi memleketlerinin bizim kredimiz hakkında endişeye düşmelerine mahal olmadığını »8y lemek zaittir. Yalnız malî vaziyet ftcil bir takım tedbirler ittihazını istilzam ediyordu. tngiliz liraaının şimdiki piyasatını tutabilmemiz için cihanın bizim kredimize olan itimadını yeniden teıia etmek esas idi. Kat'î bir hareket icrası zaruridir. Bütün sermayedarlar bütçe muvaze nesinin temin edileceğine emin ola bilirler. Bu cihet fimdiden kendilerine temin edilebilir. Amele fırkasının parlâmentodaki grubu cuma günü toplanmağa davet edümiştir. Bu toplantıda M. Makdonald'ın fırka reisliginden çekilmesi ve halefinin intihap edilmesi muhtemeldir. Gazeteler dünkü nüshalarında Belediyenin yeni bir kararından bah> settiler. Bu karara göre, tramvay larda olduğu gibi, vapurlarda da ancak sağ taraf ve denizci ıstılahınca sancak tarafı pencereleri açılacak, sol taraf yani iskele ciheti pencereleri açılamıyacak imiş. Belediyeyi tramvaylarda sağ taraf pencerelerinin a • çılıp sol taraf pencerelerinin açıl mamasma dair bir karar ittihazına •evkeyliyen şey, hava cereyanına ve bir kaza vukuuna mâni olmak fikridir. Çift hat üzerinde gidip gelen tramvaylarm sağ tarafları cadde nin daima açık cihetine tesadüf eder. Sağdaki hattan giden bir arabanın mukabil inden gelen diğer bir ara • ba da aksi cihete seyreder. İki araba, yolda tam yanyana geldikleri za • man, aralarında kalan mesafe gayet az olduğundan her iki arabanın sol taraf pencereleri açık bulunursa, bunlardan dışarı uzatılacak bh el veya bir başın dışarıya kazaya aebebiyet vermeai ihtimali vardır. Belediyenin vapurlarda da tramvaylara kıyasen yalnız sağ taraf pencerelerinin açık bulundurulraası yolunda ittihaz ettigi karann manası yoktur. Çünkü vanur kamarasında iki taraf pencere'erinden hangisinin olursa olsun ıçık bulundurulmasında, tramvaylarda olduğu gibi, bh kaza vukuuna sebebiyet vermek ihtimali yoktur. Eger bu karar sıhhat nokiai nazarından veriliyorsa rüzgâr üstü pencereleri açılamaz demek, o da her zaman değil, bazı havalarda doğru olabilirdL Kararın manasizlığını bir iki misal ile izah edelim. Vapur köprüden kalktı, Adalara gidiyor. Hava şid detli lodostur. Vapurun sağ taraf pencereleri rüzgâr üstünde, yani rtizgârın estiği taraftadır. Pencereierden aular içeri dolar. Erteai gün hava hafif poyrazdır. Ayni Ada vapurunun sağ taraf pencereleri açıktır. İçeriye o canım rüzgrârdan bir nefe» bile girmez, salonda herkes piser. Cuma akşamı geç vakit Adalardan dönü yorsunuz, terliyiniz. Şiddetli bir poyraz esiyor. Sağ taraf pencereleri açıktır, serin rüzgâr içeri hücum e diyor. Nezle oluyorsunuz. Bu kararı ittihaz eden heyetin arasında, anlaşılıyor ki benim gibi bir tatlı su amiralı bile yokmuş! Sirketihayriye, Seyrisefain ve HaHç vapurlarında pencerelerin açılıp kapanmasını Belediye değil, ihti yaca göre halkın kendisi tayin eder, aksi tnkdirde vapurda da bunalmak, üsüniek v»» islanmak mukarrer ve muhakkaktır. Belediyenin denizciliği hoş oluyor! M. Venizelos'un beyanatı «Türkiye Yunan teşriki mesaisinin semereli neticelerinden doğatı »evincimi ifadeyi lüzumlu addederîm.» Atİna 2B (A.A.) Atina'ya av det eden M. Venizelos Atina ajansına aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: Sinaya'da söylediğim gibi Bük reş'e yaptığım bu seyahat faal siyasî hayata avdetimdenberi takip ettiğim merkezî hükum,etler seyahatini it mama mafuf idi. Binaenaleyh gazeteIerln »eyahatime diğer gayeler atfeden..yazjları tamamen yanlıştır. Meselâ büyiik bir devletin bana ittifak teklif ettîği ve benim reddettîğim hakkında bir Bükreş gazetesinde yazılan ve gene nıezkur gazete tarafından tashih edilen yazı doğru değildir. Ben hiç bîr zaman böyle bir şey söylemedim. Yalnız bana kîmtenin ittifak teklif etmediğini fakat tesadüfen büyiik bir devlet tarafından da ol»a bana böyle bir teklif yapıl saydı kabul etmiyeceğimi, çünkü it* tifakların Cemiyeti Akvam fikrine ve onun misakına muhalif olduğunu söylerdim. tsfanbul'u zlyaretime gelince, TUrk tebliği resmisine hiç bir şey ilâve etmiyeceğim. Ancak yalnız iki hiikumet tarafından değil, iki millet tarafından da arzu edilmif olan Türk Yunan teşriki mesaisinin daima daha cimi ve memnuniyetimi ifade etmeği semereli neticelerinden doğan aevinlüzumlu addederim.» Tevfik Atmi Beyin beyanatı iMmrnırmiNHnHnilllllllllllllllllllllllllllllllllinillllllllinninıııımıiM Nafıa Vekili Çankırı'da Çankırı 26 (A.A.) Nafıa Vekili Hilmi Bey bugün Çankırı'ya geldi. Öğle yemegini yedikten sonra büyük tünelin inşaatını görmek üzere Yıldızim istasyonuna gitti. Vekil Bey bu gece Çankın'nın misafiri olacaktır. Ankara 26 (Telefonla) Burada esnaf cemiyetlerinin teskili faaliyeti ehemmiyetle devam etraektedir. Diin gece bakkalar toplanarak niıamna melerini kabul ve idare heyetini intihap etmişlerdir. 1 4 Ademi tecavüz Maliye Vekâleti Enstitüsü Vilâyet İtalya'dan iki mütehassıs getirtiyor Fransa, Rusya, Lehistar Muamele vergisine dair bir misak aktediyorlar tamimler yaptı Varşova 25 (A.A.) Lehistan'm Moskova orta elçisi Rusya ile Lehistan arasında bir ademi tecaviiz misakı yapılması hakkında Leh hükumeti tarafından hazırianmış olan lâyihayi Sovyet'Ier birliği hükumetine tevdi etmiştir. Parîs 25 (A.A.) Fransız ga • zetelerinden bazılarının aldıkları haberlere göre Fransa hükumeti Rusya ile Fransa arasında bir ademi tecavüz misakı yapılması hakkında Sovyet'Ier tarafından bir çok defalar vaki olan teklifi ancak Moskova ile Varşova hükumetleri arasında bSyle bir misak akti içîn uzun müddettenberi müzakerat cereyan etti ğine muttali olduktan sonra ve ge çen nisanda tetkike muvafakat et miştir. EDEBt TEFRlKA: 6 Ankara 26 (Telefonla) Maliye Vekâleti vilâyetlere yaptığı tamimlerle muamele vergisi kanunu mu cibînce 5 beygirden fazla kuvvei muharrikeli ve elekli un değirmeni ve fabrikalarında eşhası saire hesabuna üğütülecek mevadın satıs kıymetleri malum olamıyacağından bun> ların kıymetlerinin hesap ve tayininde emsali satış kıymetlerinin nazari dikkate alınması lâzım geldiğini ve gene bu kanun mucibince doğrama cılık yapan fabrika ve imalâthane • lerin imal dolayısile vergi ile mükellef tutulmaları icap edeceğini bil • dirmiştir. Maliye ve İktisat Vekâ Ietlerince müştereken tanzim edil miş mevadı müşteile listesi Heyeti Vekileye sevkedilmişti. Maliye, muhacirlerin aldıkları emlâk kendilerine temlik edildiğî sırada kendilerinden bazı vilâyetlerce ve ğilim; bilâkis merakımı tatmin edecektim. Yirmi dört saat sonra Şakır otelinin hizmetçi kızı koyu renkli, büyük kıt'ada ve kenarları siyah zıhlı bir mektup zarfını odamdan içeri girerek bana uzatıyordu. Şu satırları okudum: «Efendim, «Gazetedeki ilâna lutfen cevâp vermiş olmanızdan mütevellit minnettarhğımı arzetmeme mü saade buyurunuz. Bu suretle ve belki de bilmiyerek, betbaht bir hemşirenin kalbine biraz ümit vermiş oldunuz. Bugün öğleden sonra ihtiyari zahmet ederseniz, burada yazamadıklarımı size izah ede rim.» «En hürmetkâr hislerimle» Marta RadesJd Ankara esnaf cemiyetleri izmir'de bir avukat yaralandı tzmir 26 (Hu. Mu.) Dün gece Mezarlık başmda avukat Münir ve arkadaşı Şükrü Beyler bir kadm mes'elesi yüztinden aralarında çı kan münakasa neticesinde kavga etmişlerdir. Şükrü Bey Münir Beyi tabanca ile ağır surette yaralamıştır. raset ve intikal vergisi alınmakta olduğu anlaşıldığından Meclia açılınca tetkik edilmek üzere şimdilik bu ver ginin tahakkuk ettirilerek tecil edilmesini vilâyetlere tamim etmiftir. korkunç hayali derhal gözümün önünde belirdi. Onu müteakîp siyahlı genç kadının silik fakat zarif gölgesi... Nisyana karışmış bir sürü hatıralar zihnimde uyanmağa başladı. Lâdislâs'ın sözleri... Gözümün önünden gitmiyen Japon silâhşu<runun korkunç si • ması... İzah edilmiyen tegayyüp hâdisesi... Ve simdi de mağdur genç ka dının hemşiresi beni imdadına çağırıyordu. Ziyaretine gitmek için bir dakika tereddüt etmedim. Umulmadık hâdiseler hayat »ofrasının çerezidir! • •* 15 mart Vilâyet evvelki sene bütçesine Istanbul ziraat müdiriyetine merbui olarak bir meyva fidanlık enstitüsü tesis etmek üzere tahsisat koymuş ve enstitünün idaresi için de Avrupa'dan iki mütehassıs celbine karar ver1921 kânunuevvelinin 6 ıncı salı mişti. Uzun zamandanberi aranılan günü bermutat öğle yemeğinden son bu mütehassısların nihayet Roma elra şehrin görülecek kısımlarını ge çiliğimiz vasıtasile bulunmasına imserek avdet ediyorduk. Saat 5 e on kân hasıl olmuştur. kala ve evimize otuz metre kadar İtalyan mütehassıslarından profeyaklaştığımız aırada 3 metre uzaksör Pol Balogna ve muavini M. Bertaki yaya kaldırımından atılan bir narde ile bir n.ukavele aktedilmiş tabanca kurşunile Paşa şehit edildi. tir. Kendileri önümüzdeki hafta zarBenim kurtulmam bir eseri teaadüf fında şehrimize geleceklerdir. tür. O gün gözlüğümü evde unutmuşFidanlık enstitüsünün tesisi için tum. Bu itibarla gezdiğim yerlerde Topkapı bostanlarının vilâyete devri de iyi göremediğim için iatifadem ol takarrür etmişti. Fakat gelecek mümamıştı. Kurşun arabanın sağ tara tehassıslara intizar edilecek ve ma • fından atılmıştı. Paşa da sağ tarafın hallin matluba muvafık oluo olma da oturuyordu. Kurşun tam şaka dığı bunlar tarafından tetkik edildikğma tesadüf etti. Ben gBzlügüm ol • ten sonra bir karar verilecektir. hizmetçi kız kapıyı açtı ve Mat mazelin beni derhal kabul edeceğini söyledi. Salon, muhteşem görünmekle beraber loş ve kasvetli idi. Du varlardaki ağır çerçeveli ciddî ve renksiz tablolar bu kasveti arttırıyordu. Şömine nin üzerinde cam fanüsle örtülü ve iki düşünceli arslan tarafından çekilen bronzdan mamul bir harp arabasınm üzerindeki saatle daha yukarıya asılmış fildişi istavroz bile bu umumî hüznün ahen gine iştirak ediyordu. Üzerinde, sımsıkı kapalı ve »onbahar yaprakları renginde kadife kaplı bir albüm duran sedef işle meli bir masanın yanındaki koltuğa oturdum. Akabinde Matmazel dö Radeski girdi. Kendimi takdim ettim. Daha rahat bir koltuğa oturmamı işaret ettikten sonra: Ah efendim, dedi. Ziyaretinizin benim için bir teselli menbaı olduğunu itiraf etmeğe meoburum. İtiraz etmiyiniz, öyledir! Bana müfit olabileceğinizi, bana yardım edebileceşinizi bir hissi kablelvuku ile biliyorum. Abla ların kalbi çok uzaklarla muha bereleşen antenlere maliktir... Sizi görür görmez tanıdım. Hakikaten, matmazel, 27 şubat akşamı Fidelyo'da idim. Ancak geçen vukuatı bana en ince teferruatma kadar anlatırsa nız çok istifade ederim. Hakkınız var efendim... Baklnız size o gece o menfur yerde olanı biteni izah edeyim. Evvelâ şunu söyliyeyim ki hemşirem Lilâ ile beraber yaşıyorum, ve gecelerimizi Viyana'nın kabarelerinde geçirmek adetimiz değildir. Gayriihtiyarî etrafıma göz gezdirdim ve Matmazel Radeski'nin sözlerinin doğruluğuna inandım. Devam etti: izmire gidecek italyan f'Jtbolcuları İzmir 26 (Hu. Mu.) Karşıyaka futbol takımile maç yapacak olan Radas'Iu İtalyan takımı buraya gelmekten vaz ?eçmiştir. izmir'de matbuat işleri Izmir 25 (Hu. Mu.) Bugün vilâyette matbuat işleri tetkik edilmiş ve iki muhabirin yaşı küçük görül müştür. Bazı yazı işleri müdürlerinin tebdili zarureti hasıl olmuştur. Yunanistan'da dank hastalığı Atina 25 (A.A.) Sıhhiye Nezaretinin bir tebliği bu ayın 10 ve 17 sinde Chira'da 20 dank vak'ası ol muş ve musaplardan dördünUn ölmüş olduğunu bildirmektedir. Hü kumet tarafından ittihaz olunan siddetli tedbirler sayesinde yeni hiç bir vak'a olmamıstır. O akşam yirmi yaşında olan ve çok şiddetli bir asabiyetle maîul bulunan kız kardeşim, şehir deki kabarelerden birine gitmekliğimizi rica etti. İtiraz ettim. Israr etti. istemiye istemiye mecburen muvafakat ettim ve gece saat yanmda Mösyö Vronsk'in dans salonuna girdik. Tesadüf, sizinle yamnızda bulunan kadı • nin locasına bitişik olan locaya oturmamızı istedi. Evet, matmazel, hatırlıyo rum. Hemsireniz siyah bir elbise ve siyah bir şapka giymişti değil mı: Evet... Bir çeyrek kadar etrafı tetkik ettim. Zira şimdiye kadar ilk defa böyle bir yerde bulunuyordum. Hemşirem gittikçe sinirleniyor ve heyecanlanıyor du. Mabadı var Kâdife alev MAURtCE DEKOBRA'dan Bu satırları evvelâ sür'atle, sonra yavaş yavaş ve zihnen almancadan fransızcaya tercümesini yaparak tekrar okudum. Bu garip tebliğde kastedilen Fransız ben olabilir miydim? Filhakika 27 şubat gecesi Fi <ie!yo kabarasında Nelli ile be • râberdim. Tereddüde mahal yoktu. Mevzuu bahis Fransız ben idim. Matmazel Radeski, benî görmek istediği aşikârdı... Ancak Matmazel Radeski kim olabilir?.. Fidelyo'nun müşterilerinden biri!.. Hiç şüphesiz böyle kübik bir vasıta ile sahai faaliyetini genişletmek hevesinde bulunan bir maceraperest!.. Her halde bu kadına cevâp vermekje hiç bir je^ kaybedecek de Birdenbire aklım başîma geldi. Mektup o gece kaybolan genç kadınm hemşiresinden geliyordu. Müstehzi «urath gecekuşunun Gartshofer sokâğînîn nihayetine geldiğim zaman 335 numarali kapıyı bulabildim. Küçük bir bahçeyi geçerek Villâ'nın kapısım çaldım. Burnunun ucu kalkık, kırmızı yanaklı sarişın, genç bir