6Temmuz 1931 Cumhuriyet •SON TELGRAFLAR Brezilya Sefiri dün iti matnamesini takdim etti Reisicumhur Hz. ile Şefir cenapları Ankara 5 (A.A.) Brezilya elçisi M. de Pimcntel Brandao Reisicumhur Hz. tarafından bugün kabul buyurularak itimatnamesini takdim etmiştir. Yeni elçi kabul merasiminde su nutku söylemiştir: Reisicumhur Hazretleri: Zatı devletlerine takdim ile kesbi şeref eylediğim mektup ile Brezilya hükumeti muvakkatesi Reisi, beni zatı riyasetpenahileri nezdine fev kalâde murahhas ve orta elçisi sı fatile tayin buyurdular. Asil ve değerlî Türk milletini, şan ve şerefinin feyizli icraatı ve en parlak ümitle • rinin yaştyan büyüklüğü ile zatı devletlerinin şahsında selâmlamağa, Brezilya hükumeti ve milletinin en samimî temenniyatını ve dostluk teminatını bu vesile ile size takdim etmeğe sureti mahsusada memur edilmis bulunuyorum. Bu temenniyat ve teminata benimkilerini de ilâve eylemekliğime müsaade buyurulmasını zatı devlet lerinden rica ederim. Bu hükumet merkezine gelirken tarih ile yüklü muazzam an'anelerle dolu füsünkâr yerlerden geçtim. Mübarek taşları altın parıltılı merkatlere metfun büyüklüklerin hatırasının içinde yattığı erguvan renkli kefenlere hayran oldum. Ve bugün su aarayda yeni Türkiye banisinin bir devreyi kapatıp istikbalin saatlerini harekete getirdikten sonra Ankara'nın kadim temelleri üzerinde bütün cihanın gözü önünde yeni bir fecrin ısık ve nefeslerine doğru Anadolu toprağından muzaffer yükselen bu abidevî belde ve şehrin plânını icinde çizmiş ve tasarlamış olduğu a • telyede bulunmakla çok derin bir heyecan hissediyorum. Brezilya demokrasisi nihayet Türk milletinin hükumetile münasebatı resmiye te*is etmis olmakla mes'uttur. Teba asından bir çoğunun faaliyet ve sâyile tarakkiyatımıza yardım etmis olan bu millet muhabbet, itibar ve teveccühümüzü zeval bulmaz bir surette kazanmıştır. Kuvvetle ümit ediyoruz ki bundan boyle hükumet • lerin himayesinde milletten millete teşmil edilecek mesaii iştirakleri her sahada müşterek refahımız yolunda çok kıymetli neticeler verecektir. Reisicumhur Hz., işte bu mak • satladır ki zatı devletlerinin kıy • mettar müzaheretlerine lâyık olmak ARASIRA: Hep o hikâye! arasmda samimî nutuklar teati edildi Kral Faysal Hz. İspanya'da grevler Bu sabah Ankara'ya muvasalat edecek Ankara 5 (Telefonla) Irak Kralı Faysal Hz. dün, bir tenezzüh tayyaresile Haleb'e muvasalat et • miş ve Müslimiye'de Türkiye îstik • bal heyeti tarafından karşılanmıştır. Kral Hz. hazırlanan hususî trene râkip olarak Türkiye'ye doğru hare ket etmişler ve hudutta vali tara • fından selâmlanmışlardır. Kral Hz. yarm (bugün) sabah saat 11 de Ankara'ya vâsıl olacaklar, evvelce neşredilen program veçhile Reisicumhur Hz., Meclis Reisi, Başvekil ve sair zevat tarafından istikbal edileceklerdir. Dünkü «Yeni Gün» ün «W Abla» sütununda şöyle bir mektup okudum: «Genç bir daktiloyum. Beni tanıyanların hepsi güzel olduğumu miklerinin çalınıp satılmasını takbih Necmettin Sadık B. Akşam'da söylüyorlar. Vazifemi iyi yapmaeder gibi görünen şiddetli neşriya yazdığı bir makalede muhalif gağa çalıştığım halde hiç bir yerde tın bir gayesi, <sarı çeyrek ,, öteki ga yerleşemiyor ve güzellik yiiztinzetecilerin idealsiz oldukiarını ya yesi de efkâri umumiyeyi hükumet zıyor. Kim demiş? Onların ideali den her yerden ilkönce ben çı * aleyhine tahrik idi. Yalnız açıkça vardır, hem de büyük bir ideali: karılıyorum. Güzelliğin başbelân değil; sinsice bir tahrik! Sarı çeyrek! olduğuna ben de kani oldum. Bu tahrikât mezarlardaki kemikBana bir nasihat vermez mist ler çalınıyor, hükumet aldırmıyor, ilk önce ne muvafık, ne niz Hanım Abla?» mâni olmuyor, çünkü hükumetin ö muhalif, fakat daha ziyade muva Kadtköy: Samiye Mukadda lülere, ecdada hürmeti yoktur, fikfakate meyyal bir şekilde çıkmıştı. rini aşılamak istiyordu. Istanbul meBu asırda, gazete çıkarmak bir bilgi, zarlıklarında herkesin bir değil, en «Yeni Gün» ün «Hanım Abla» «i ihtisas, teknik ve sermaye mes'elesi az, bir kaç ölüsü vardır. Bu aziz 6Samiye Mukaddes Hanıma cevaolmuştur. Bir kaç bin lira ile yeni bir lülerin kemiklerinin bile çalınıp kogazete çıkarmak için ortaya atılan ben bazı mütalealar, fikirler söyyun boynuzu gibi Avrupa'ya ihracıve kendi yazdıklarını herkesin ka lüyor. Bana kalırsa Samiye Mu na göz yuman bir hükumete, bütün pışa kapışa okuyacağını zanneden kaddes Hanım, öyle zanettîği hulyaperestlerin bu hakikat pek ça mezarlıkları dolduran milyonlarca gibi güzel değil, cirkindir. Eger, olünün yakını olan İstanbul halkı elbuk aklını başına getirir. Nitekim hakikaten, güzel olsaydı, işin bette bir infial ve hiddet duyacak«cYılmaz.» da, mevcut gazetelere faik den çıkarmak kimin haddîne bir şekilde çıkmadığı ve fena bir ga tır. Tekziplere rağmen üzerinde ısdüşmüştü! rar edilen bu uydurma haber, İstanzete olduğu için satılamadı, zarar bul'un dört köşesinde derin ve elim lar tevali etti. Okunmıyan bir gazete akisler uyandıracak bir çok dedi bastığı kâğıttan çok para harcıyan kodulara vesile teşkil edecek, inkıbir müessesedir. İş yürümiyince orlâbın teceddüt hamlelerinden memtaklar ayrıldı. Yılmaz'ın basında nun olmıyan eski kafalılar, mürteci kalan muharrir, gazetesini satmak ruhlular, gizli düşmanlar, bunu hüiçin son çareye, muhalefete bas vurkumet aleyhinde bir propaganda sidu; bastı kalayı, bastı küfürü... lâhı gibi kullanacaklar, hatta mede«Yılmaz^ın, satış için yegâne kuv ( niyet dünyasında, bile Türk'ler, ecvet ilâcı telâkki edilen muhalefete sa ' datlarının kemiklerini satıyorlar, dirıldtğı muhakkaktır. Çünkü gazeteye aleyhimizde fena fikirler yapılanin başında kalan ortak evvelce de Seyrisefain idaresile vapurcular acak! gazetede çalıştığı halde, hiç muharasındaki itiiâfnamenin 8 temmuzIşte Yarın'ın sinsi ve iblisane taIefet yapmıyordu. Yılmaz'ın ilk «ıkdan itibaren feshedileceğini yaz • arruzu ile istihdaf ettiği gaye budur tığı günlerde memieket işleri iyidi mıştık. İtilâfnamenin infisahına ve onun içindir, ki mezarlıklardan de bir iki ay sonra mı berbat oldu ki daha bir ikî gün kaldığı halde Sey • ecdadımızın kemikleri çalınıp satı önceleri her şeyi pembe gören bu risefain idaresi Karadeniz yol navlıyor yalanını uydurmuş ve tekzipgazete, sonra kâinatı simsiyah görlunlarında tenzilât yapmağa başla lere rağmen bunda ısrar etmiştir. meğe başlamıştı. Fakat halk onların mtştır. Ayni tenzilât diğer vapur zannettiği gibi budala değildir. O Bir çok zavallı kariler de, babalarıkumpanyaları tarafından da yapılnun akli selimi ve vicdanı, iki günde nın kemiklerinin, en münasebetjiz. maktadır. eşyaya inkılâp etmek üzere Avru bir, çorap değiştirir gibi meslek depa'ya satıldığına inanmışlar ve kim ğiştiren bu gazetenin muhalefetteki Seyrisefain idaresinden bize bu bilir, ne kadar elem ve ıztırap duy hedefinin «sarı çeyrek» lerden ibah'ususta şu malumat verilmiştir: muşlardır. ret olduğunu görmekte gecikmedi. < Ortada bir Seyrisefain ve vaHalkın muhakkak kayıtsızlığı ve tşte Yarın'da çıkan yazıların en purcular ihtilâfı yoktur. Bu ihtilâf boykotajı karşısında bağıra bağıra sureti haktan görünenleri bile böyOrta elçi Hz., sizin şahsınızda umuma şamildir. Bütün vapurcular sesi büsbütün kısıldı gitti. le gizli açık bir hiyanet gayesi takip Brezilya'nın ilk siyasî mümessilini hali ihtilâftadır. Seyrisefain bundan * * * eden zehirlerdir. Polis ikinci şube memurları Ça • Ankara'da selâmlamakla bahtiya evvel üç kumpanya arasında bîr itiTıpkı kokain, esrar ve emsalini nakkale'de bir ihtilâs maddesinden Yarın'ın son zamanlardaki sinsi rım. Kurulan bu dostluk rabttaları lâf yapmıştı. Halbuki, bu itilâftan dolayı aranmakta olan maliye tah satarak halkı zehirlemek suretile bir hiyaneti pek göze çarptı. Ya nın iki memleket arasındaki ikti hariç kalanlar vapur navlunlarını sil memurlarından Yaver Efendiyi para kazanan adamlar gibi muha rın'ın defatla tekzip edildiği halde sadi münasebetleri de kuvvetlendidüşürdüler. Bu sebeple itilâf ta kendün tevkif ederek Çanakkale'y* lifler de, işte bu zehirleri halka saısrarla devam ettiği ecdadımızın receğini ümit etmekteyim. Yüksek göndermiştir. diliğinden suya düştü. İş rekabete Uyorlar. Fakat, nihayet, halkın akli kemikleri Avrupa'ya satılıyor^ şekvazifenizin ifasında size muvaffakibindikten sonra neticesinin ne ola • selimi, vicdanı işi anlamıştır. Ne kalindekî uydurma neşriyatı, bazan yetler temenni ederim. cağını ştmdiden kestirmek mümkün dar bağırsalar faydasızdır. Sarı çeymuhalefetin ne iblisane düşünceler Size tevdi edilen işi yapmak için oiabilir mi?..» rek için yapılan muhalefet ölüme takip ettiğini gösterir. sarfedeceğiniz mesainin benim şahM. Willy Heinerich ve Karl ChristDiğer taraftan haber aldığımıza Kat'iyyen yalan olduğu resmî tek mahkumdur. Delil mi isterseniz? İşte sî müzaheretime ve Cumhuriyet hümann isminde motosikletli iki Al • «Yılmaz»! göre vapurcular kendileri aralanaziplerle meydana çıkan bu ecdat kekumetinin yardımına mazhar ola man seyyahı dün şehrimize gel • da da navlun mes'elesini halledememişlerdir. cağından emin olabilirsiniz.» diklenmden masrafları az olan kü • Seyyahlar memleketlerinden dünçük vapurlar navlunlarından bir hay« ya seyahati yapmak üzere hareket etmişler, Merkezî Avrupa'nın ve li tenzilât yapmışlardır. Dahiliye Vekâleti askeri ve mülkî Balkan'ların büyük şehirlerini do • Arjantin'li Mehmet Zeki Ef. ta tekaüt kanunile tekaüt ve yetim laştıktan sonra İstanbul'a gelmişler rafından İstanbul gazeteleri aleyhimaaşlarınm tahsisi hakkındaki talidir. ne açılan davaya dün ikinci ceza matname ve buna müteferri tamim Vilâyet memurine hitaben bir taBir kaç gün sonra da Mısır, Sumahkemesinde devam edilmiştir. Po Ieri muhtevi bir rehber vücude geti mim neşretmiştir. Bu tamimde e» dan ve Cenubi Afrika'ya gitmek ülisten gelen tezkerede gazetelerin rerek vilâyetlere göndermiştir. habı mesalihten her hangi birinin zere şehrimizi terkedeceklerdir. Melillâ 4 (A.A.) Şehir berbat neşriyatı esnasında Mehmet Zati isher hangi bir iş hakkında vaki ola • Pu rehberde tayin hakkı vilâ Seyyahlar uğradıkları şehirde iki bir vaziyettedir. Sokaklarda pek az yetlere ait olup ta merkezde sicilleri cak müracaatlerine müsbet veya minde bir şahıs hakkmda muamele üç gün kalmak şartile 18 günde kimse dolaşmaktadır. Caddeler süpmenfi cevap verilmesi ancak ikinci bulunmıyan tâli memurlara tekaüt gelmişlerdir. Buradan Cenubî Af • cereyan ettiği bildirilmektedir. Mehrüntü ile doludur. Maamafih umumi ve yetim maaşı tahsisine dair gönde derece rüesayi memurine ait olduğu rika'ya 42 günde gideceklerdir. met Zeki B. Mehmet Zati ismile grev müsait bir safhaya girmiştir. rilen evrakta bir çok noksanlar gö halde bazı metnurların kendilikle kendisinin kastedildiğini söylemiş rülmesi yüzünden maaş tahsisi mua rinden bunlara cevap itası suretile Firnıcılar taleplerini kabul ettikle Seyrisefain müdürü umumisi Sa • ve kendisinin o tarihte Ankara'da melesinin uzamakta ve binnetice alâ ütnitlerinin kesrine sebebiyet ver « rinden tekrar çalışmağa başlıya • bulunduğunu isbat edeceğinden damekte olduklarını ve ezcümle ço dullah Bey dünkü öğle trenile Ankadarların mağduriyetlerine sebe caklardır. Grevciler komitesi hükucuğunun mektebe kaydi için Maarif kara'ya gitmiştir. biyet verilmekte olduğundan maaş vanfh talikini istemiştir. Muhake met mümessilini ziyaret ederken itiEmanetine müracaat eden bir k a • tahsisi muamelesinin rehberde gösmeye 19 temmuz tarihinde devam lâf aktine intizaren amelenin işe baş rol'daki bahkçılar grevi vahim bir terilen şekilde yapılması ve sür'atle dına evrak memurunun «bu iş ol • edilecektir. lamasını teklif etmiştir. Sekiz gün surette tevessü etmektedir. Puentomaz» diyerek ancak Maarif Vekâ întacı tavsiye edilmektedir. zarfında itilâf hasıl olmazsa tekrar j Deum'da bir balıkçı gemisi denize aletine ait olan bir hakkı istimal» greve avdet olunacaktır. Hükumet kalkıştığı beyan oiunarak bu suretle çılmış ise de grevciler gemiyi dinaIngiliz sefiri Sir Corç Klark Kral mümessili bu teklifi kabul etmiştir. Isviçre'nin Türkiye sefiri M. Henri hareket edenler hakkmda şiddetli mitle parçalamışlardır. Seville'de muamele yapılacağı tebliğ edilmekMadrit 4 (A.A.) Gijon'daki Faysal Hz. ni istikbal etmek üzere dün akşamki ekspresle Ankara'ya hükumet fevkalâde tedbirler almaktedir. grevler devam etmektedir. La Fergitmiştir. dün akşam Ankara'ya gitmiştir. tadır. Horoz, ölse de gözü çöplükte kalır, derler. Bir gazetenin açtığı ankete verilen cevaplara bakınca ister istemez o meseli hatırlıyorum. Çünkü bizim edebiyat ulularınuVda hâlâ aşkı terennüme heveskâr ol • duklarını görüyorum. Zemheride gül, hazdan ziyade hayret uyandırır. Gece doğacak gü> neş, hepimize ürküntü verir. Saç, sakal ağardıktan sonra duyulacak aşk ta öyledir, mevsimsiz gül ve korkunç bir güneştir! Maamafih t&crübeli üstatların sözlerinde an'anevî hakikatlere de hürmetsizlik veya dikkatsizlik var. Ziiçin bütün kuvvetimi sarfedeceğim. ra aşk: sezilen, fakat mahiyeti an Bu mazhariyet bana bahşedilecek olaşılamıyan bir nesne olmak üzere lursa bu memlekette ifasına memur tanıhrdı. Hatta: Katip, kitabeti; olduğum vazife şüphesiz bir gün mu şair, şiiri tarif eder, fakat âşık, aşkı tarif edemez derlerdi. Mesnevi savaffakiyetlerini size borçiu olan hibi; aşkın tarifinde akıl, çamurda faydalı işler arasında zikredilecekuyuyan merkebe benzer, diyor! Getir.'» ne Şark hükemasından aşka düşkün Reisicumhur Hz. cevaben su nutdiğer bîr zat, «aşkı, bana henziyenku irat buyurmuşlardir: ler anlar buyuruyor! . Orta Elçi Hz.; Aşk, bazı sebeplerle azalıp ço • Brezilya muvakkat hükumeti re ğalan nuranî bir cevher: yahut vuıisinin sizi nezdime fevkalâde mu • lat ve hicran gibi sebeplerle hiffet rahhas ve orta elçi sıfatile tayin buve şiddet kesbeden sehvanî bir ma raz olsun, bugün unutulmuş gibîdir. yurduklarını bildiren mektubu memÇünkü karın doyurmuyor. Binaenanuniyetle ahyorum. Brezilya milleti ve hükumeti namına ve kendi na leyh biz, faydası kat'iyyen namev cut, fakat zararı tümen tümen meşmınıza bana iblâğ ettiğiniz samimi hut olan bu demode nesnenin ih . temennilerden ve dostluk teminatınyasına çalışılmasına taraftar de • dan dolayı pek mütehassis oldum. ğiliz. Vatan aşkı, fazilet aşkı, insa • Güzel sözltrede teşekkür ederim. niyet aşkı başka. Ne çare ki intihara Türk milleti ve hükumeti Brezilya'vesile bulmak için sevda peşinde geda vücude getirilen büyük terakkî zen bir kısım gençler gibi fikriyatta Ieri alâka ve takdir ile takip etmek rehberimiz olan büyük üstatlar da tedir. Bu muazzam eserin vücude gel hep yakat aşkının zevkini ve ... feyzini terennümle meşgul!... mesine bizim vatandaşlarımızdan bazılarının faaliyetlerile iştirak et Ne diyelim, bekliye bekliye ko ruk üzüm olurmuş. Belki bir gün mis olduklarınin beyanını ayrıca bir ruha gıda ve yurdumuza itilâ temin meserretle ben dinledim. Brezilya, edecek aşklardan da bahsolunur!.. Cenubî Amerika'da işgal ettiği hu susî mevkii ve bütün düny&da hakli M. T. olarak mazhar olduğu ehemmiyet ve itibarı memleketlerini teali ve refaha erdirmek için Brezilya vatan daşlarmın her sahada sarfettikleri Rüştü Beyin Evkaf Müdürlüğüne devamlı ve mütezayit gayretlere tayini millî iradeye iktiran etmiştir. borçludur. Türkiye ile Breziyla arasında tesis edilen dostluk münasebetlerini kuvvetlendirmek maksadile geMülkiye müfettişlerinden tma • çen sene hükumetiniz merkezine bir dettin B. teftiş için İzmit'e gitmiştir. orta elçi göndermiştir. NALINA Muhalif gazetelerin ide İHEM MIH1NA ali: Sarı çeyrek! Güzel olsaydı... Ecdadımızın kemikleri çalınıp satıhyor, yalanı neden ortaya atıldı ? Vapur ücretleri Itilâfm bozulması üzerine indiriliyo Evkaf müdürlüğü izmit'te teftiş Para ihtilâs eden bir maliye memuru Motosikletli devriâlem seyyahları isim müşabehetinden çıkan dava Maaş tahsisi hakkmda bir rehber Melila'da caddeler süprüntü ile dolu Vilâyetin iyi bir tamimi Sadullah Bey Ankara'ya gitff ingiliz Sefiri Ankara'ya gitti isviçre sefiri Ankara'ya gitti EDEBÎ TEFRJKA : 20 KOKAİN Yazan: AKA GÜNDÜZ Lâmbaları yaktık ve dostumun dostlarını, misifirimin misafirlerini beklemeğe başladık. Saat sekizi geçiyordu. Geldiler. Emine lâmba tuttu. Misafirler yanpiri merdivenlerden alay ederek çıkıyorlardı. Bir kıvrak kah kaha.. Bu ses? Bir kadm sesi idi. Acaba Ercan yeni bir Maviş Hammefendi ile hususî bir bar rru kurmak için bunu tertip ediyordu. Derken mini mini bir el ve küçük bir kahkaha daha: ^ Nasıl ? Sürprizimizi beğendiniz mi? Bu, İdil Hanımdı. Ben biraz şaşalamıştım. Benim için cidden bir sürprizdi. İdil'in viran evime geleceği, sonra İdil'in bir gece başlangıcmda Ercan'ın davetini Daha iyi ya. Zaten çoktan kabul edeceği, daha sonra... Şaş dır gelmek, evinizi görmek, o kmlığımı açıkça itiraf ettim. Ü nun garip hikâyelerini içinde yaçü de gülüşüyorlardı. İdil izah etşamak istiyordum. Bu vesile çıti: kar çıkmaz, orası olursa kabul e Çoktandır, Ercan bana bir derirn, dedim. zîyafet borçludur. Ben de ona bir Tesekkür ederim. Çok iyi etut ziyafeti vadetmiştim. Evvelki tiniz. Dünyada velev bir kişi tagtin borcunu ödiyeceğini söyle rafından bile olsa, dostçasına hadi. Bana resmî, umumî yerler tırlanmış olmak beni mes'ut etti. gösterdi. Ben de dedim ki hepsi Üçüncü misafir hiç ses çıkariyi ama, bu şekilde ben gene mıyordu. Arasıra nezaket ikti borçlu kalacağtm. Sen ödemiş ozası gülümsüyor ve bir şey sorullacaksın, benim ut ziyafetim famadan ağzını açmıyordu. Rengi izi mürekkep hesabile artacak. biraz uçuktu. Sık sık gözlerimin Bunu öyle bir tarzda yapahm ki içine bakıyor ve: ikimiz de bir yerde ve bir hamle Ne kadar garip değil mi? de ödemiş olahm. Der sanıyordum. Bu, Oral idi. Ercan da burasını buldu. Herkes yerine oturdu. Dikkat et Hayır. Ben buldum. tim, İdil ikisine de müsavi mua Siz mi buldunuz? mele ediyordu. Manzara benim Neye taaccüp ediyorsunuz? için çok enteresandı. Bir genç zeİki yeni dost bir eski dostun evin ki kadının, iki genç zeki erkeği de birleşemezler mi? nasıl idare ettiğini yarım metre Fakat buraya ev denmez ki. mesafeden seyredecektim. Oral İdil'e çok âşıktı. İdil bunu Ercan kadar biliyordu. Ercan İdil'e aşk denilmiyen bir alâka gösteriyordu. İdil'in kalbinden başka bü • tün benliği ile münasebeti olan bir alâka... Bunu da İdil, Oral kadar seziyordu. Sonra İdil'in zamınaca Ercan'dan çıkan vardı. Bunu da birbirimize çaktırmadan hepimiz biliyorduk. Sahne ince ve enteresan olmaz mı? Aşktan bahsolunmuyordu. İşler tamamen sükut ile karşılanıyor du. Ve ne kadar havadan lâf e dilmesi mümkünse o kadar havadan civadan konuşuyorduk. Komşunun gramofon sesi bize İdil'in borcunu hatırlattı. Emine komşulardan bir ut getirdi. Uzunca bir naz ve tevazu sahnesinden sonra İdil çalmağa başladı. Dünyada bir ayvalı et yahnisi sevmem, bir de ut denilen münasebetsiz âleti. Fakat yarım saat «onra gördüro ki ut, mızrabına göre kıymet alıyormuş. Fakat sahne müsamere sahnesi değildi. İdil hem çalryor, hem ağır ağır okuyordu. Çahşında bir neş'e, okuyuşunda bir hüzün vardı. Bazı, bir şarkıya başlarken Ercan'a manalı manalı bakıyor, bazı da mızrabımn ucu ile «işte o senin beğndiğin şarkı» gibi Oral'a işaret ediyordu. Anladım ki ut ziyafeti yeni bir şey değildir. Her üçünün de bildikleri ve bir arada çaldıkları şeyler var. öyledir de beni niye bu çifte kombinezona dahil ediyorlar? Biraz içerler gibi olmağa başla dım. İdil ikisini de ayrı ayrı veya bir arada idare edebilir, fakat ben, nihayet tamamen bitaraf ve alâkasız üçüncü bir şahsım .. Sebebini anlamakta gecikmedim. İdil Oral'ın fazla hırçın olduğunu biliyordu. Her hangi bir hâdisenin önüne geçmeğe çalı şıyordu. Sonra Ercan'la benim aramdaki sıkı münasebeti ve rabıtayı biliyordu. Şu veya bu yüz den Ercan'ı kaybetmemek için beni tutması lâzımdı. Zaten ben kadınların zekâra • rına ötedenberi iman etmişler • denim. öyle ama, İdil'in kendisini bu kadar ağıra çekmesine ne lüzum vardı? Görünüş, onun bir zor kadm olmadığını açıkça göstermiyor miydi? İhtiyar Ahmet Beyle a çıkça öpüşen İdil'in, genç Oral ve güzel Ercan'la macera yapma sına mâni vardı? Bu da onların muamma tarai • ları olsa gerek. Bir aralık Oral mızıklandı. Randevu bahanesile gitmek istedı. Centilmenlik göstermek fik rinde idi. (Mabadt var) 1