fiazıran Cumhuriyet AKBABA'DAN: SON TELSRAFLAR Felâketzedelere yardım • «»«».• Yeni Fırka Hilâliahmer Amasya, Kırşehir, Bursa ve İsparta Belediyelerine para gönderdi Ankara 24 (A.A.) Hilâliahmer Cemiyeti uraumî merkezi Amasya'da selden zarar görenler için ikinci def a olarak 500 ve Kırşehir'de Çiçekdağı'nda sey lâptan evleri yıkılan 2 aileye 100, Bursa'da Babasultan köyünde seylâptan mutazamr olanların teh vini ihtiyacatı için Bursa merkezine 1000, tşparta'da heyelân neticesinde kuruyan çeşmelerin mecralarının tatnirine medar olmak üzere İsparta Belediyesine yardım olarak İsparta Hilâliah mer merkezine 1500 lira göndermistir. Bulgar intihabatı İntihabatı kaybeden Başvekil, milletin şuur gösterdiğini beyan ediyor Sofya 23 (A.A.) Başvekil M. Liyapçef, Bulgar Ajamsnın bir mümessiline vaki beyanatında, mesaisinin fırkalar arasırı daki mücadeleyi körüklemeğe değil •öndürmeğe matuf olduğunu söyledikten «onra, hali hazırdaki hükumetin başhca gayreti süku nun muhaf azası ve hürriyetin himayesi bulunduğunu kaydederek demiştir ki: «Muhaliflerin kan dÖküleceğine dair olan iddiaları tahakkuk etmemiştir. lntihabat neticesinde Bulgaristan'da intihabatın behemehal hükumetler lehine olduğu ve milletin renksiz ve şuursuz bir kütleden başka bir şey olmadığını memnuniyetle iddia eden bazı ecnebi mehafili tekzip eylemiş • tir.» IIIIHIIIHIınmm"""" nıımılımillllllllllllllllllllllllinilllllHffll'lillHlllllımımmım.nM.»..»......» Açıkta kalan seksen maarif memuru iki ay zarfmda yerleştirilecek Ankara 24 (Telefonla) Lâğvedilen Maarif Eminlikleri kadrosundan ancak 80 kişi açıkta kalmistır. Bunların da nihayet iki ay zarf ında tamamen yerlestirilecekleri tahmin edilmektedir. Bu memurlardan a;ıkta kalanlar iki ay tam maaş alacaklardır. Yerleştirilmemiş olanlara da iki ay sonra nısıf maaş verilecektir. ıfcn , ....•ımımımnHimimillllllHIIIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIinillllllııiK'"' kanunlar Jandarma ve gümrük lâylhalan Meclise geldi Ankara 24 (Telefonla) Jan • darma efrat ve kiiçük zabitleri hakkındaki kanun lâyihası Heyeti Vekilec« kabul edilerek B. M. Medisine sevkedilmiştir. Maliye Vekâletince hazırlanan harcırah, miizayede ve münakasa kanun lâyihalarının da tetkikatı bitmiştir. Bu lâyihalar Meclise sevkedilmek üzeredir. Fethi Beyin şapa oturttuğu muhalefet salapuryasını Arif Oruç yüzdürmeğe kalktı. Anlaşılan havayı müsait bulmus. Kaç gündür gazetesinde heyamola çekip duruyor! Fakat daha ilk kımıldamş ta (Cumhuriyet) şamandırasına (Bfrfnd sahifeden matlt) lerinin yüzünü güldürmekte ve çarptı.. memleketi imar ve ihya etmekğilim. Siyaset denizi tehlikelidir. Çok Müfettifi umumilik mıntaka • tedir. İnşaat Sofulu'ya kadar müdikkat etmek lâzım. tnsan bir teahhide ihale edilmiştir. Demirsında asayiş ve tam bir sükunet dalgaya gelirse Yunus'lara yem yolu inşaatına kemali germî ile hükümfermadır. Herkes işile, olur! devam ediliyor. Frat'ın üzerinde gücile meşguldür. Ufak, tefek Serbest Fırka, şeyhlerden, der vukuat ise her yerde zuhur ede yapılacak olan demir köprünün vişlerden mürekkep tayfatile bir ayakları konulmuştur. gelen şeyler olduğu için bahse hacı gemisiydi. tşçi ve Çiftçi Fır değmez. Şimendifer hattı 1934 te Er kasının, mevcut tayfasından, bir umumilik kışı Diyarbekir'de Fena propağandalar esasen korsan kadirgası olacağını anlıağlarının Ergani'ye muvasalatı her yerde eksik olmaz. Fakat yoruz. oradaki bakır madenlerini ihya bu kabil propağandalardan bıkBana bu fırka işi, bir oyun his mış, usanmış ve bunun acı neti edecek ve her sene milyonlarca sini veriyor. Hani meşhur (Arif in lira kıymetinde maden sevkini tecelerini görmüş olan halk kat'iyhilesi) gibi bir oyun! min edecektir. Burada asrî ve yen bunlara ehemmiyet vermi Doğrusu, ortadaki eşhasa ba • yorlar. Biz itimizden, gücümüzfennî tesisat vücude getirilmesi kınca, işin ciddiyetine inanmaiçin altı milyon lira tahsis edil den baska bir şey bilmiy,pruz» ğa da pek imkân yok! miftir. Bu paranın bir kaç yüz Diyorlar. Arif Oruç Fırka lideri... Falcı Şark hududunda sükunet bin lirası sarfedilerek.mühim teStileyman Tevfik Fırka kâtibi... sisat yapılmaktadır. Gelecek seŞark hududunda bugün için Habil Adem Fırka müessisi.. Yane iki milyon lira sarfedilerek te* her hangi bir tecavüz ve eşkiya rın'cının bu hali, bana, yarım pasîsat daha mühim bir şekle İfrağ tesallutunun zuhuruna ihtimal buçla Yavuz Sultan Selim rolüne verilemez. Biz icap eden tedabiri edilecektir. çıkarak: Sıhhî teşkilâta da ehemmiyet ittihaz ettik. Bu eskiyadan lran Zatı sahanem f erman buyuveriliyor. Diyarbekir halkı suya hükumeti de bizardır. Gazeteleruyorum ki!.. kavuştu. Bu suretle senelerden rin hududun lran cihetinde mü Diye konuşan Şehzadebeşi akberi pis ve mülevves su içmek yüsademeler vukuuna dair verdiktörlerini hatırlatmakta.. Zavallı zünden husule gelen hastalıklaleri haberler, bu eşkiyayı tedibe adam, siyaset sahnesini tuluat memur lran askerlerinin hare • rın önüne geçilmiştir. Müfettifi sahnesi sanıyor galiba!.. umumilik kışı Diyarbekir'de kâtından ileri gelracktedir. lran tşçi ve Çifçi Fırkası... Vatan hükumeti bunları tediple meşgul< geçirmekte, yaz da istediği yere tarlasında bir harman sonu bekgitmektedir. dür. liyen aç dervişlerin kuracâgı fırMezruat bu sene çok iyidir. Cenup hududunda ka için ne mükemmel unvan! Halk bu seneki mahsulün verdtği Cenup hududunda zuhur eden Ancak buradaki işçi ve çiftçi neticelerden memnuniyet beyan vekayiin ekserisi âdi eskiya vuile örs başındaki eli nasırlı işçi, etmektedir. Açlık tehlikesi yokkuatı ve siyasî bir tecavüzden ziekin tarlasındaki yanık yüzlü tur. yade kaçakçıhk mes'elesidi. Gümçiftçi arasındaki mecazî raana rük muhaf aza teşkilâtına ait kaŞimendifer inşaatî farkını anlamak lâzım! nun çıkarsa burada cigara kâğıdı, Nafıa işlerine faaliyetle de Filhakika, sayet bu fırka te • ipekli kumaş ve saire gibi kaçakşekkül edebilirst, ne işler işliye vam edilmektedir. Bilhassa si mendifer inşaatı Şark vilâyet çilıgın önüne geçilmis olacaktır.» ceğini, ne harmanlar savuraca • ğını şiradiden tahmin etmek pek güç olmaz! Esasen gaıetenin ismine ba Şark vilâyetlerimizde ve hudutta sükunet var Şimendifer hattı 1934 senesinde Ergani'ye vâsıl olacaktır IHEM NALINA MIH1NA Vefakâr vakıflar! tstanbul'daki muhiti arasında «Valde Paşa» diye tanınmış olan Hidiv Abbas Hilmi Pş. nin validesi Prenses Emine Hanımefendinin, irtihalinden sonra, merhumenin tstanbul'daki kâtip, kâhya, aşçı, hizraetkâr gibi adamlarına maaşlar bağladığı ve bu aylıkların kendi vefatından sonra verilmesini de temin et tiği hayretle söylenmekte ve Prensesin namı hayırla yadedilmektedir. Mısır zenginleri arasında, k*n dilerine hizmet edenleri unutmamak ve hayırlı işlere yardım etmek için vakıflar tesîs etmek gibi gUzel bir an'ane vardır. Kendilerine uaun müddet hizmet etmiş olanları, hatta bunların evlat ve ahfadını az çok terfih etmegi düşünen bu iyiliği sever biiytik insanların başında Mısır Valisi büyük Mehmet Ali'nin kızı merhum Prenses Zeynep Hanıme fendi vardır. Prenses Zeynep Hanımefendi, muazzam servetinîn hemen hepsini bir «vakfiye» ile hep böyle hayırlı i % lere tahsis etmişse de sonra, bu vakfiyenin ahkâmı kendi hastalıgı «t • nasında değiştirilmiş ve bu servetm bir kısmınm başka ellere g«çmesi temin edilmiştir. Böyle olmasına rağmen, Prenses Zeynep Hanıme fendinin vakfiyesinden yalnıs Mı sırda değil, tstanbul'da da yüıleree insan maas almaktadır. Merhum Prensese hizmet eden kadın ve erkek herkese tahsis edllmlş olan maaşlar bunların evlât ve ahfadına da intikal etmektedir. Zeynep Hanı • mefendi, şimdi Darülfünunun Fen Fakültesi olan Vezneciler'dekl ko nagın, üsküdar'daki ZeynepKâmll hastanesinin sahibidir. Vakfiyesm den bir kısmını da Mısırda bir çok hayır işlerine ve eacümle El'ezher medresesine tahsis etmiştir. Diğer Mısır Prens ve Prensesleri ile zenginleri arasında da, servetle • rinin mühim bir kısmını böyle kendi adamlarına ve hajjr işlerine vakfedenler pek çoktur. Bu sayede, o hayır sahtbi v« v«f ah insanların kendileri öldUkten sonra dahi, isimleri unutulmafl. tşte, tstanbul'da merhum Prenses Emine Hanımefendinin kendine hlzraet eden insanlara tahsis ettiği, ağıtfdan ağza hayretle dolaşan maaşlar da, bu nevidendir. Pek iyl bllmlyonım ama, öyle zannediyorum kl biıdeki vakf iyeler arasında, vakıf sahlblnin evlât ve ahf adı hariclnde, böyle yttzlerce fert ve aileye bir maişet me darı temin edenlerl yoktur. Acaba, yenileri glbt eskl lenffa • lerimiz de, hayatlannı kendilerme hizmete vakf etmiş olan emektarla • rını düşünmiyecek kadar vefasız ve hutkâm mı idiler? Abdullah Cevdet B. Osmanlı borçları • «I» I fcl l l Açığı çıktığından tevkif edildİ Mardin 24 (Hu. Mu.) Maliye veznesinde merkez malmüdürü Sezai Beyin yaptığı kontrol neticesinde veznedar İhsan Ef. nin 2763 lira kasa açığı zubur etmif ve mes'ele Vilâyete ihbar edilmiştir. Verilen emir üzerine polis müdiriyetince İhsan Ef. nin üzeri taharri edilerek 1450 lira bulunmuştur. Bunun bir kısmı diz kapağının altında ve bir kısmı da pantalonunun süvari ya malığında bulunarak bir zabıt va rakası tutulmuştur. thsan Ef. nin ayni zamanda resmî defteri de çaldığı anlasılmıştır. Kıymetli evrakın da tadadı neticesinde 177 lira daha açık zuhur etmiştir. İhsan Ef. tevkif edilerek adliyeye verilmiştir. Vah Hasan, vah Hüseyin! Diye döğünen sinezenler gibi, Tanrinın günü: Ah Vatan, vah VaUn! Diye zikreden bu serden geçtilerin bir (yann) beklediklerini her halde kolayca anlamışlardır. Fakat, onların bekledikleri bu yarın, tıpkı bakkal dükkânlarındaki (bugün peşin, yarın veresiye) levhasındaki yarın gibi hiç gelmiyecektir! YUSUF ZIYA «Ben Ziya Gökâlp için Bir Altnan gazetesi «ısrar deli demedim» diyor etmiyelim!» diyor (Birinci sahifeden mabait) Gamrük teşkilâtı kanunu Nazım Pş. ve bulgarlar Sofya'da çıkmakta olan nimresmî «Lâ Bulgarb gazetesi TUrktye haberlerine tahsis ettiği sütunda Zaptiye Nazırı Nazım Pş. nin hatıra • tmdan bahsetmektedir. «Lâ Bulgari» diyor ki: «Yeni Gün gazetesi, Abdülhamit zamanında Zaptiye Nazırlığı yapmış olan Nazım Pş. nin hatıratını neşretmeğe başlamıştır. Efk&ri umumiyede pek büyük bir al&ka uyandırmış olan hatıratın birinci kısmı Ermeni ihtilâl karekâtından bahsediyor. Avrupa matbuatının bir samanlar Ermeni cellâdı namını verdikleri Nazım Pş. bu hatıratında Ermeni kıyam hareketlerinin en esrarengiz safahatını teşrih ve ifşa etmektedir. Bu satırlar hatıratın (Yeni Gün) Ankara 24 (Telefonla) İktisat Encümeni gümrüklerin askerî teş kilâtla idareıi hakkındaki kanun lâyihaunı kabul etmiştir. Yarın Mecliste müsakkafat ver gisinin müzakeresine devam edilecek, veraset ve intikal ve muamele vergileri lâyihalarının müzakeresine baş Ianacaktır. Hey''eti Vekilede Ankara 24 (Telefonla) Heyeti Vekile saat üçte toplanarak vekâ letlere ait bazı işler hakkında mü zakeratta bulunmuştur. Münhal meb'usluklara gösterilen namzetler Ankara 24 (A.A.) C. Halk Fırkası Umumî Riyaset Divanı Kütahya'da münhal iki meb'usluk için sabık Bilecik meb'usu Rasim, sabık İskân müdiri umumiti Hacı Mehmet Beyleri namzet göstermiştir. miş olduğunu işittiğimi »öylemedim. Diğer taraftan merhum îçin «maalesef onu ben yetiştirdim» cümlesindekî maalesef kelimeai de benim değildir. Bu yapılan ankete verdiğim cevap karmakarışık ve sözlerimden batı eksik bırakılarak ve söylemediğim bazı sBzler ilftve edilerek çık mıştır. DUnyada Ziya kadar kimaeyi sevmiş deftilim ve iddia edebUirim ki Ziya'yı müdafaa ve bana hiicum eden gençlerden hiç biri Ziya'yi benim kadar sevmiş ve anlamış değildir. O 1930 da Diyarbekir'de alnına taban cayı sıktığı vakit kurşunu alnından çıkarmak ve Ziya'yı kurtarmak için fevkalbeşer cehitler sarfettim. MUtefekklr, şair Ziya, daima ean kardeşim kaldı. Vefatı günlerinde yevmî gazetelerde ve mecmualarda intişar eden ihtisaslarım bu vaziyeti ruhiyemin sabit ve ebedî sahitleridir.» refikimizde intişara başlamasımn yalnız Türkiye'de degil komşu memleketlerde bile ehemmiyetli ve şayani dikkat bir htdise olarak karşılandığını gösteriyor. Tefrikayı ta kip edenler de bu telkinin pek yerin* de olduğunu tasdikte tereddüt et mezler.» Yeni torpitolarımız Ankara 24 (Telefonla) ttalya bahrî tezgâhlarında inşa edilen torpitolarımız temmuzun ilk haftasına doğru İstanbul'a geleceklerdir. Fosişe Çaytung gazetesinin Ankara muhabiri gazetesine gön derdiği bir mektupta Türkiye'nin malî ve iktisadî vaziyetini izah ettikten sonra borçlar mes'elesi hakkında şu mütaleayı serdedi yor: «Almanya'nın Türkiye'deki sınaî ve iktisadî vaziyeti daha iyi bir şekle girebilir. Bunun için Türkiye'ye mutlaka kredi açmak lâzımdır. Halbuki borçlar mes'elesinde müskül bir vaziyet ortaya çıkıyor. Almanya düyunu umu miyeden ancak yüzde on beş kadar bir hisseye maliktir. Bunun da nakit itibarile ne tutacağı henüz tesbit edilememiştir. Düyunu umumiye dayinler vekilleri uzun müddettenberi Türk'lerle temas ve müzakere halindedirler. Esefle kaydedilmek lâzımdır ki bu cephede Türk'lere karşı Alman'lar da vaziyet almış bulunuyorlar. Fakat şurası muhakkaktır ki Türk'ler tediye hususunda cidden müşkülât içindedirler. Çünkü paraları yoktur. Vaziyet böyle ol Siz de beyleri tanıştınnız. Oturduk. Oral birer birer ta nıttı: İhtiyarı gösterdi. Beynelmilel lokomotif, vagon ve asma köprüler anonim şirketinin Türkiye mümessili Ah met Bey. Pos bıyıklı genç frengi gösterdi: Ayni şirketin umumî tnüdürü Marki dö la Roşnuvar. Başı kabak, ağzı purolu adam için: Lâpzig matbaacılık şirketi vekili tsrail Matalon Efendi. Ben de malumu saminiz ve eski dos tunuz Demirci Oral cariyeleri! Oral ilk görümde züppe ve rastakoer sanılan tiplerdendir. tlk sözlerinden onun bir mürai ol duğuna hükmetmek kabildir. Herkesle sıkı fıkı ahbaphk etmesi biraz dalkavukluğunu akla getirir. Derhal müteessir olursunuz, kendi kendinize: dugu halde Fransız'lar Türk'lerin kulağına iğilip fısıldıyor ve diyorlar ki: « Biz bu işte sizinle anlafirdık. Fakat ne yapalım ki Alman'lar razı olmuyorlardı...» Gerçi yüzde 15 hîsse Alman'lara menf aat temin edebilir. Fakat bunun üzerinde ısrar edilmezse Almanya için daha büyük men faatler temin olunamaz mı? Henüz delikanlı, denecek olan bu güzel adam neden bu huyda? Bu erkek güzelinin daha başka bir yaradılışta olması lâzımdı. Fakat hayır, Oral hem bir er kek güzelidir hem de bir güzel erkek, tam erkek. Onun züppe görünüşü gitgide azalan sonradan yapıştırma bir huydur. Daha pek genç yaşta Babıali'nin Ha riciye Nezaretine girmişti Babıali'nin Hariciye Nezareti mazide mühim randmanlı bir züppe f abrikasıydı. Oradan kozmopolitliği şeref, vatancılık ve milliyetçiliği suç bilen beyinleri raşitik insanlar yetişirdi. Erkekçe el sıkamı yan, hafif lodosta zatürree olan, Anadolu'lu manavı hakir, Üsküdar'lı kâtibi bayağı ve kendini her şeyden üstün gören çıtkmldım ların kümesi orasıydı. Hariciyeye devletin millî ve âdi siyasetinî tedvir için değil, frenkleşmek için intisap edilirdi. (Maba&i var)] KOKAiN EDEBÎ TEFRtKA : 9 Yazan: AKA GÜNDÜZ Altmışlık tahmin olunan ihti • yar adam bu kadınla f azla meşgul oluyor ve kadın ona karşı çok sokulgan. Adeta yalnız ihtiyarı memnun etmek için yaşamağa mecbur. Erkekler koktey, kadın koantro ısmarladılar. Kadın bende bir tesir yaptı. Cazibesinin çemberi içinde kaldım. Fakat kalbe ait olmıyan bir tesir ve sinirle al&kası buhmmıyan bir cazibe. Ne olduğunu tayin edemedim. Ve Ankara'mn ilk barında ilk tangoyu bu ilk Türk kadını oy nadu Manzara çok heyecanh ve neş'eli idi. Müşterilerin hiç birisi gitme • di. Hepsinin gözleri samiml bir takdir ve zevk ile danseden kadının zarif hareketlerine takılmıştı. Çok güzel bilhassa çok kibar oynuyordu. Kavalyesini de kimse tanımı yordu. Kıraıızı yanaklı, pos bı yıklı otuzluk bir gençti. Masala rında bu adamla f ransızca konuşuyorlardı. Sahici bir ecnebiye benziyordu. Bir aralık önünden geçerken kadın bana açıkça bir selâm verdi. Camekân dibinde oturduğum için arkamda kimse yoktu. O halde bu selâm bana idi, hemen iade r ettim. Et af masalar gıpta ile bana baktılar ve bazı tanıdıklar kasla gözle: Bu kadın kim? Nereden tanıyorsun? Diye soruyorlardı. Halbuki ben kadını tanımıyordum. Yoksa bu telâpatik bir hâdise mi idi? Dü • şünmeğe vakit kalmadı. Dans bitti. Kadın kavalyesine beni işaret ederek bir kaç kelime söyledi. O da başı ile hürmetkâr bir muvafakat işareti yaptı, kolunu verdi. İkisi birlikete yanıma geldiler. Ben hemen kalktım. Yer ikram edecek, bir şey söyliyecek vaziyatte değildim, çünkü hiç tanımıyor dum, acaba kadın beni birisine mi benzetti diye düşünürken ufak elini uzattı, adımı söyledi ve: Beni tanımadınız mı? Dedi. Ben mi Hanımefendi? Şey.. Hakkınız var. On beş sene bu. Dile kolay. Ben sizi görür görmez tanıdım. Hiç değişmemişsi niz, yalnız saçlarınız fazla beyazlaşmış. On beş sene bu.. Sizi görür görmez neler aklıma geldi.. Fa kat bizim masaya gelmez misi • niz? Rica ederim. Estafurullah. Arkadaşların hemen hepsi sizi gıyaben tanıyorlar. Güzel kadın öne düştü. Frenkle ben arkasından gittik. Tuhaf şey. On beş senedenberi tanıştığım hal de tanımayışıml Adımı söyleme seydi gene birisine benzettiğine hükmedecektim. Sonra beni görür görmez de bir çok şeyler hatırladığını ilâve etti. Neyse, bakalım, zor muamma değil. Şimdi öğrenirim. Masadakiler beni sıcak karşıladılar. Fakat bir ikinci muamma karşısında daha kaldım. Güzel kadın kendisini bana tanıttığı gibi, arkadaşlarına: On beş senedenberi tanıdı • ğım veya tanıştığım... Demedi de biraz (sus) gibi gözlerime bakarak: Geçen gün müsteşar Beyin yanında tanıştım. Gerçi gıyaben hep tanırız... Diye yalan söyledi. Çünkü bu kadını hiç bir müsteşar beyin yanında tanımamıştım. Anladım ki arkadaşlarına bu on beş sene muammasını bildirmek istemedi. Ben de sustum. Sonra Oral'a döndüra.