lü i aa ı Cumhuriyet Fırka kongresi bugün açılıyor Garip bir davetname! Cemiyeti Akvam tezkeresi müphemdir. Konferansa iştirakimiz şüpheli Ankara 9 Ayın 15 inde Ce nevre'de toplanaeak olan Avrupa Birliği konferansma iştirakimiz için gelen davetnamede ruznamede nıevcut maddeden bizim müzakeresine iştirak edeceğimiz iktitadî mes'elelerin hangi gün görüşüleceği şim diden malum olmadığından murahhaslarımızın ayın on beşinde Cenevre'de hazır bulunmaları bildirüiyordu. Bu davetname Ankara siyasî mehafilinde mübhem addedilmektedir. Çiinkü geçenlerde neşredilen vesikalardan anlaşıldığı üzere hü kumetimize vaki olan ilk davet Avrupa ittihadı komiayonunun bu içtimaında iktisadî işler müzakere edileceğinden Türkiye, Ruaya ve trlan da'nın davet edildiğinden bahit idi. Halbuki son gelen davetnameden anlaşılıyor ki Paris'te toplanan tili komisyon üç maddelik bir ruzname hazırlamış ve bu ruznameye bizim müzakeresine iştirak etmiyeceğimiz siyasî mea'eleler konulmuş ve asıl komisyonun teabît ettiği ruzunatne Içtimaı Gazi Hz. açacak ve bir nutuk söyliyecek İspartada heyelân Bir Dağ yürüdü. Halk sıı içinde kalmıştır Ankara 9 taparta'da büyiik bir heyelân olmuştur. Heyelân neticeainde civardaki Kumtepe Isparta çayının üzerine yıkılmış ve mecra bulamıyan aular şehir haricinde göl halinde toplanmıştır. Bu yüzden de şehir susuz kal mıştır. Çayın sularile işliyen elektrik fabrikası şehre cereyan veremediğinden şehir karanlıktadır. Heyelânın vüs'ati 150 metre kadardır. Halk bir taraftan suauzluk, diğer taraftan su istilâsı tehlikesine karşı kendi vasıtalarile başka mecra açmaktadır. Değirmenler ve tabakaneler işlememektedir. Heyelân elân devam etmek tedir. Halk bir taraftan Hilâli • ahmere, diğer taraftan hükumete müracaat etmiştir. Nafıa Vekâleti İaparta'ya bir fen heyeti göndermiş, Dahiliye de icap eden tedabirin alınmasını bildirmiştir. ( Birinci sahifeden tnabait ) HEM NALINA MIHINA Bir hatıra! Birinci Meclisi Meb'usanda, meb'us olan Mahir Sait Bey, 31 Marta ait bir tefrika neşrediyor. Bu eserde okuduğum bir parça, bende de bir hatıra uyandırdı. Hareket Ordusu, o zaman iami Ayastafanos olan Yeşilköy'e geldiği zaman, donanmanın ne yapacağı bilinmiyor ve hayli endişe ediliyor du. Filhakika, filodaki zabitanın, Hareket Ordusu aleyhinde bulun ması ihtimali yoktu amma Asarıtevfik zırhlısının süvarisi Binbaşı AH Kabuli Beyi feci bir surette öldür müş olan efradın vaziyeti şüpheli idi. O günlerde, başta Mesudiye ol mak üzere mevcut gemilerin ekserisi, Dolmabahçe »nünde yatıyor lardı. Nihayet, bir gün, filo da, Yeşilköy açıklarına geldi. Mahir Sait Beyin eserinde eski bahriye zabitlerimizden sabık Ankara meb'usu Sami Beyin hatıralarından naklen şöyle bir fıkra var: «... Yat kulübüne gittiğim vakit ortalıkta bir heyecan ve telâş gördüm. Filo gelmiş ve topa tutacak imiş, diye berayı tahaffuz herkes dağılmıştı.» Bu fıkra çok doğrudur. O gün, Meclisi Meb'usan Zabıt Kalemi Mü> dürü sıfatile, ben de Yat kulüpte idim. Filo, görünür görünmez, ora daki meb'usan ve âyandan bir kısmı heme nsavuşmuşlardı. Bir kaç meb'us ta kulübün terasında yanımda duruyorlar, demirlemek üzere manevra yapan filoyu heye can ve endişeden sararmış bir halde seyrediyorlardı. Gemiler demirle dikten sonra, rüzgârın tesirile sal mağa başladılar, o zaman bor • daları sahile doğru teveccüh «tti, topları iyice göründü, bazı nam lıların ağızlarındaki beyaz ma denler güneş aksettikçe parlıyor du. Gümüşi tekneler, esrarengiz birer heyu!â halinde, ağır ağır dönü yorlardı. Denizcilikten anlamıyan lar, bu tabiî dönüşe bin mana veri yor ve korkuyorlardı. Yanımda duran meb'uslardan biri meraklı ve endişeli sordu: Acaba ateş ederlerse topları buraya kadar yetisir mi? Amiral gemisi Mesudive, sahilden bin metre mesafede bile değildi. Gemi toplarının nereye kadar git tiğini bilmiyen bu meb'usa dedim ki: Ne diyorsunuz, topları değil; tüfekleri bile buray ayetişir? Ateş ederlerse ne biz kalırız, ne de A yastafanos! Kaçalım öyle ise! Ve içtimalarda «kanımızın son damlasını dökmeğe hazırız» diye barbar bağıran meb'us efendi, filo nun başka istikametlere çevrilmiş duran topları karşısında, oradan sıvışmağı siyasî kahramanhğm fhti yatkârlığma muvafık bulmuştu. de mukarrer tek maddeden ibaret olan iktisadî işler, yeni ruzname • nîn üçüncü maddesini teşkil etmiş tir. Ruznamede mevcut diğer mad deler gibi iktisadî mes'elelerde yeni gelen davetnamede muvakkat te • lâkki edilmektedir. Bu hale göre acaba muvakkat diye gösterilen şey ruznamedeki maddelerin sırası mı, maddelerin bir kısmı mıdır? Hatta iktisadî işler görüfülecek mi, görüşülmiyecek mi bir türlü anlaşıla mıyor. Cereyan eden muhabereye rağmen vaziyet hâlâ sarahat kes • betmemiştir. tşin garip ciheti ko • misyonun ilk kararı kat'î iken tâli bir komisyon kararının bunu boz masıdır. Meçhul kalan bu noktalar karşısında hükumetimizin bu komisyonun içtimama istirak etmemesi ve şu halde Tevfik Rüştü Beyin Cenevre'ye gitmemesi muhtemeldir. Bu hususta yarınki Heyeti Vekilede karar verilecektir. Onuncu kazada ölen Eski diktatörun çıkardığı bir tayyareci isyan bastınldı Londra 7 Cenubî Afrika do • minyonunda düfüp ölen tayyareci Kidston dokuz defa mütbif öliim tehlikeainden kurtulduğu için ken disine «dokuz canlı adam) denilirdi. Mucize kabilinden atlattığı tehlikeler sunlardır: Harp esnaaında zabit namzedi olarak bulunduğu harp gemisini Alman'lar torpilleyip batırdılar. Bir otomobil aür'at ve yarışı etnasında otomobili devrildi ve parçalandı, beyas Nil havaliainde avlanan bir avcı keyvtî için tayyare ile vahşi hayvan ararken tayyareai düşüp yandı. Yolcularından bulunduğu bîr Alman tayyareai 1929 da lngiltere üzerin den havada tutuşup alevler içinde yere düştü ve yandı, Kidston'dan başka hiç kimse bu kazadan kurtulamadı. Afrika'da bir av eanaaında üzerine bir arslan taldırdl, eğer aralan o anda başka bir avcı tarafın dan vurulmaaaydı muhakkak ki Kidston'u parçahyacaktt. Motorbot aür'at tecrübelerinde iki defa mo torbutu devrildi ve kendiai altında kaldı. Kap 7Kidaton'un parçalanan teyyareai bin metre derinllgindeki müthiş bir uçurumun dibinde ve ancak Babınt cinsinden maymunların ayak bastığı bir yabani göl kurusu içinde yatmaktadır. Dokuz canlı adam! Pangalos sahnede «••»'«»«•'i'HiMuıımiHIIHItllllllllllllllillllllllHlllllllllllllliMiııııııııınHiuı •• Peşte seyahati Türk kafilesi Peşte9 de büyiik bir hüsnü kabul gördü Sergi dün açılmıştır. Türk paviyonları çok takdir edilmiştir Atina 8 Bugün Pangalistler tarafından ansızın bir isyan tesebbüsii vuku bulmuştur. Bunlar O monya meydanına gelmişler, si • lâhlanarak «yaşasın ihtilâl» diye bağırmışlardır. Bu hareketin anî olması ve silâh sesleri şehirde bir panik tevlit etmiş, fakat sonradan halk kendine gelerek isyanı bastırmak için gelen kuvvetle teşriki me sai etmiştir. İsyan bastırılırken bir müsademe olmuştur. İhtilâl • cilerin kısmı azamı tevkif ve stikun iade edilmiştir. Tahkikata başlanmıştır. günkü siyasî hudutlarımız içindeki yurttur. Vatan hiç bir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez bir küldür. Millet: Dil, Türklük ve mefkure birliği ile birbirine bağlı vatandaşların teşkil ettiği siyasî ve içtimaî heyettir. Âmme hukuku: Türk vatandaşlarına teşkilâtı esasiye kanununun verdiği içtimaî ve ferdî hürriyet, maauniyet, müaavat ve mülkiyet hak • larını mahfuz bulundurmak fırka mızca ehemmiyetli eaaalardandır. Bir dereceli intihabı tatbik et mek emellerimizdendir. Ancak va tandaşı intihap edeceğini tanıyabi lecek vakitler, şartlar ve vaaıtalarla mücehhez kılmak lâzımdır. Bunun temini hususundaki mesainin matlup neticeyi vereceği güne kadar vatandaşı yakından tanıdığı ve emniyet ettiği inaanları intihap etmekte aerbeat bırakmağı hakikî demokraaiye daha uygun buluruz. Kadınlara siyasî hak: Fırka kadmların Belediye intihabında olduğu gibi meb'ua intihabında da siyasî haklarını kullanmak için lâzım gelen müsait zemini hazırlamağı bir vazife addedecektir. Fırka ancak bu takdirde tarihî ve şerefli hayatımızı yeni şeraite uygun siması ile ihya etmiş olacağına kanidir. Devletin esas teşkilâtı: Türk milletinin idare şekli vahdett kuva eaasına müatenit olan bugünkü devlet şeklimizdir. Bu şeküde B. M. Mecliai millet namına hakimiyet hakkını kullanır. Reiaicumhur ve tcra Vekilleri heyeti onun içinden çıkar. Hakimiyet birdir. Kayıtaız, şartsız milletindir. Devlet teşekkülIerinin en muvafıkı bu olduğuna fırka kanidir. Programın ikinci kısmı H. Fırka aının ana vasıtalarına dairdir. Bu kısımda fırkanın mühim prenaiplerinden birî de şöyle izah edilmektedir: Fırka Cumhuriyetin milli haki miyet mefkuresini en iyi ve en emin bir surette tensip ve tatbik eder devlet teşekkülii olduğuna kanidir. Fırka bu sarsılmaz kanaatle Cumhuriyeti tehlikelere karşı her vasıta ile müdafaa eder. Din telâkkisi: Vicdanî olduğun dan fırka din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve bilhassa siyaaetten uzak tutmağı milletimizin mu asır terakkide başlıca muvaffakiyet âmili görür. Fırka milletimizin bir çok fedakârlıklarla yaptığı inkılâplardan do> ğan ve inkişaf eden prensiplere sadık kalmağı esas tutar. Türkiye Cumhuriyetini halkın ayrı ayrı fertlerden mürekkep değil ferdî ve içtimaî hayat için iş bölümü itibarile muhtelif mesai erbabına ayrılmış bir camia telâkki etmek esas prensiplerimiz dendir. Programın ikinci kısmı Çiftçimizi tevzi ve istihsal kooperatifleri gibi iktisadî teşekküllere mazhar etmek ve bu teşekkülleri terakki ve tekâmül ettirmek gayedir. Büyiik arazi çiftlik sahiplerinin ziraî kredileri terhin mukabili temin olunacaktır. Ziraî kredinin ana müessesesi olan Ziraat Bar^^mızı kanunî murakabe altında bulunduracak surette sahilendirmek tedbiri alınacaktır. Küçük san'atlar erbabını ve esnafı müşküller ve sıkıntılardan kurtarmak ve onları daha kuvvetli, emniyet li bir vaziyete koymak ve onlara kredi müesseseleri yaratmak düşünülen esaslı noktalarH»"<t!r. Milliyetçi Türk amelesi ve işçilerinin hayat ve hakları göz önünde tutulacaktır. Sây ile sermaye arasında ahenk tesiai ve bir iş kanunu ile ihtiyaca kâfi hükümlerin vaz'ı fırkanın mühim işleri sırasındadır. Sanayi ve Maadin Bankasının hareketli bir sermaye ile teçhizi aslî düşüncelerdendir. Haricî ticaretimizin tanzimi başlıca iştir. Bu hususta ticaret erbabınııy faaliyeti semereli kılınacaktır. Millî mahsulât ve mamulâtımızın revaçlarını teshil, şöhretlerini muhafaza ve ihraçlarını temin tedbirlerile Fırka yakından alâkadar ola caktır. Balıkçılığa ve süngerciliğe ehemmiyet verilecektir. Malî Mİyaaetimiz Programda malî siyaset şöyle izah ediliyor: cFırkaca devamlı müvazeneye müstenit bütçe fikri maliyede esastır. Vergi kanunlarımız amelî ve tatbikî bir itina ile ve milletin tediye kabiliyetini istihfaf etmiyen bir lihniyetle tekâmül ettirmek husu sundaki meaaiye devam olunacak • tır. Maarif sivaseti Millî talim ve terbiye ve tedriskısmında Fırkanın programı şu esaslı hatlarla teçhiz olunmuştur: 1 Maarif siyasetinde temel taşı cehlin izalesidir. 2 Maarif imizde hergüne nisbeten fazla çocuk ve vatandaş okuta cak bir program takip olunacaktır. 3 Kuvvetli Cumhuriyetçi, milliyetçi ve lâik vatandaş yetiştirmek tahailin ilk derecesi için mecburî ihtimam noktasıdır. 4 Terbiye ve tedriste takip edilen usul için maddî hayatta muvaffak olmağı temin eden bir cihaz haHne getirmek olacaktır. 5 Şehirlerde, köylerde veya köyler mıntakasında vaziyet ve ihtiyaca göre gündüzlük ve yatı ilk mektepleri arttırılacaktır. Köy mekteplerinde ziraat fikirleri verile cektir. 6 Liseler takviye ve ikmal edilecektir. 7 Darülfünun ıslah ve tensik edilerek, lâzım olan dereceye yükseltilecektir. 8 Yüksek mektepler kendile rinden beklenen neticeleri verebi lecek mükemmeliyete getirilecektîr. Spor işleri Fırka Türk vatandaşlarımn vü cude getirmiş oldukları ve getire • cekleri bütün spor teşekküllerini milletin kuvvetli ve iradeli bir teessüs halinde tutulması noktasından fevkalâde mühim addetmekte ve bu teşekkülleri İdame ve himaye eyle Filip, bana sanl, öp, bu odayı takdia etmek lâzım. Ah, yemeği seninle burada yapayalnız, başbaşa yemeği ne kadar isterdim. Şimdi giyinmek, onları bulmak, konuş mak, konuşmak lâzım... Fakat pek nazik şeylerdir. Pek naziktirler, yüzlerini görmemek şartile. » tnsafsızsınız. Madamın yolda zerafet ve nezaketini takdir etmediniz mi? Haydi, Filip, siz ona âşıksınız. Hiç bir vakit, bu da nereden çıkıyor? Çünkü öyle olmasaydı, ona on dakika tahammül edemezdiniz. Her ne hal ise, ne dedi? Sabahtanberi söylediklerinde tek bir fikir bulup çıkarabilir misiniz? Elbette. Tabiati anlıyor. Ha yatperver; kardan, çamlardan bir çok inceliklerle bahsetti. Siz bu fi kirde değil misiniz? Mabadi var Budapeşte 9 (Hu. Mu.) Budapeşte sergisini ziyarete gelen Türk kafilesi istasyonda şehir namına hararetle karşılanmıştır. Sergi müdürü, sefaret kâtipleri, konsolosumuz türkçe nutuklar söylemisler, Namık B. bunlara cevap vermiştir. Sergi açılmıştır. Paviyonumuz Hilâliahmer kongresi çok mükemmeldir. Ticaret NazıAnkara 9 (Telefonla) Hilâliahmer cemiyeti umumi kongresi bu rı Bud ilk olarak paviyonumuzu aabah toplandı. Riyasete Meclis Re ziyaret ve çok takdir etmiştir. iai Kâzım Pş. aeçildi. Merkez heyeti Heyetimiz Rovayal otele mitafir nin heaap ve mesai raporları kabu), edilmiştir. Otelin kapısında Türk idare heyeti ipka edildi. Âlı makabayrağı dalgalanmaktadır. mata tazimat teklifi kabul oluna rak kongre dağıldı. Ankara Izmir maçı muhtelit Fırtına veyangın Japonya'da 20 kişi öldii 100 yaralıvar Tokyo 8 (A.A.) Son kurak lıklar neticeainde zuhur eden şiddetli bir rüzgâr, Japon'yanın muhtelif mahallerinde yangınlar çık maıına sebebiyet vermiş ve 60 mil yon basara bais olmuştur. 20 kişi ölmüştür. Yamanaka'daki kaphca harap olmuş ve orada bulunmakta olan yiiz kadar kişi yaralanmıştır. Bir çocuğun yarası ağırdır. Yoko homa'da Çinlilerin sakin oldukları mahallede Çin konsolosanesi dahil olduğu halde 50 ev yanmıştır. Bir çok orman yangınları da zuhur et miş olduğu haber verilmektedir. mıyordum. Birbirine yüksek bir nezaket gösteriyorlardı. Kadın koca sına ayrıca bir şefkat ve ihtimam bezlediyor, ve bazan bir hiç için ona dudaklarının ucile karşıdan bir buse ithaf ediyordu. Fakat kendi lerile bir kaç saat beraber geçir mekle anlaşılıyordu ki, âşık maşuk değillerdir. Kocası, kıskanma nedir, bilmez ve karısının deliliklerini yükseklerde uçan bir tevekkülle evvelden kabul etmiştir. Bu adam kimin için yaşıyor? Acaba bir başka kadını mı sevmektedir? Yoksa ma denleri, vapurları, Fas'taki arazi leri için mi yaşıyor? Karısının haline dair bir şey bilmîyor ve alâkadarIıktan zerre duymadığından keşfetmeğe de bakmıyordu, bu derece müsamahakârlığa karşı gayiz duyuyordum. Buraya böyle beraber gelişte onun da benden fazla bir meyli ol mamıştır, diyordum. Halbuki bir parça batış ve seref sahibi bîr adam olsaydı, belki hiç birimiz gelemi yecektik. Kocam bir İsviçre gazetesi aldı ve taviçre frangını Fransız frangına Irak'ta Kürt gailesi Musul 9 Irak hükumeti bütün ordusunu seferber etmiş ve Şeyh Mahmut'la mücadeleye girişmiştir. tlk müaademede ricata mecbur o • lan hükumet kuvvetlerile asiler a raaında Havrman dağlarında kanlı bir çarpışma daha olmuş ve şakiler tran hududuna aavuşmuflardır. İ ran ve Irak kuvvetlerinin müşterek harekete karar verdikleri anlaşılı yor. tzmir 9 (Hu. Mu.) Cuma gUnü Altay takımını 31 mağlup eden Ankara takımile Izmir muhteliti yarın Alsancak stadyomunda karşılaşa caklardır. Programm üçüncü kısım Adlî intihap komisyonu Ankara 9 (Telefonla) Adliye memurlarını intihap eden Temyiz azalarından mürekkep heyet yarın buraya gelerek mesaisine başlıya caktır. Londra'da bir yangında iki kîşi yandı Londra 8 (A.A.) Bu sabah erkenden bir otelde çıkan bir yangında iki kişî diri diri yanmıştır. Programın üçüncü kısmı iktisada münhasırdır. Bu fasılda esas prensipler arasında şu kayıtlar vardır: iktisatta hareketli sermaye mü himdir. Normal sermayenin yegâne menbaı millî tasarruftur. Bunun için aile hayatında umumiyetle devlet mahallî ve millî idarelerde tasarruf fikrini kökleştirmek başlıca pren sibimizdir. Kredi ve sigorta mes'eleleri ile ihtiyacın talep ettiği ehemmiyette iştigal olunacaktır. İthalâtın ihracattan farkı olmaması ve nihayet ay ni kıymette olması tediye muvazeneainin temini için elzem addettiğimiz şarttır. Cumhuriyet'in tefrikası: 56 Yazan: Andre Moruva IKLI Terceme eden: Haydar Riiai vasfın fevkinde bir unsurdur der ken bu yapmacık sozlere nasıl tahammül ettiğine hayret ediyordum. Kadına gelince düşünüyordum, belki bu manzaralar hoşuna gidiyor, belki memnundur, fakat otuz üç yaşında, belki de otuz beşinde, boynu pörsümeğe yüz tutmuş bir kadın tıpkı bir çocuk gibi memnun ola raazdı. . Sonra şu karların maviye, penbeye çaldığını hangimiz gör miyorduk? Şu halde bunu söyle mekte mana ne? Ben zannediyor • dum ki kocası da benim fikrimde dir, karıaınm sözlerini ara aıra öyle bir ince istihza ile ve biraz yorgun olarak «e vet!» Kelimeaile bir tenkit edişi vardı, ki... öyle evet! Deyişile kendisini aevdim. Bunların karı kocalığmı anlıya LER Aman bakınız, çamların karları tuttuğu şu dallardan mürekkep tepsilere bakınız! Bütün bu sikleti eğilmeden, bükülmeden çeken şu ağaçtaki kuvvet nasıl hissediliyor. Ya şu... Ya şu... tepede, kayanın üezrinde pırıl pırıl parlıyan şu mi Rİk otele bakınız. Beyaz atlaatan bir mahfaza içinde iltima eden bir pırlantadan farkı var mı? Ya karlardaki renkler dikkat ediniz, bunlar safi beyaz değil. Mavim tırak bir beyazlık.. Penbemsi bir beyazhk.. Ah! Bu ne hoş şey!.. Bütün bunlarda bir fenalık yoktu ve munsifane düşünülürae söz lerinde, bahusus halinde bir cazibe, bir halâvet vardı. Fakat ne yapa • yım kî bana dokunuyordu. Kocam bâr taraftan tabiilik füzellikte her tahvil etmekle meşgul oldu ve M. Villier'e yaranacağım fikrile ona ba« zı esham ve tahvilâttan bahsetti Villier bu garip Meksika, Yunan ve aair fabrika isimlerini bir mütebasbısın büyük bir edibe eserlerinin isimle rini tekerlediği zaman yapabileceği işaret kabilinden keael ve ademi takayyütle dinliyordu. Bana dönerek Koenigaomak'ı okuyup okumadığımı sordu. Küçük tren küçük ve yumuaak şekiller a • raaında mütemadiyen dönüp dola şıyordu. Sen Moris hafızamda neden Musset'in bir komedisi tezyinatl gibi ayni zamanda şen, gayrişeni, ve ağır bir surette malihulyavî olarak kalmıştır? Geceleyin gardan çıkış, kar üzerinde münakis ziyalar, o can yakıcı fakat aağlam aoğuk, kı zaklar, çmgıraklarla donatılmış kırmızı, mavi, aarı sorguçlu katır lar, hep gözlerimin önünde. Sonra otelin fevkalâde tatlı harareti, halde simokin giyinmiş Ingiliz'ler, ve geniş, ılık odamızda nihayet ko camla bir kaç dakika yalnız kalabilmek saadetL meği vazife bilmektedir. Programın içtimaî hayat kısmında çocukların hayatı ile fırkanın aureti mahsusada alâkadar olacağı, doğum evlerinin arttırılacağı, amele mıntakalarında kadın işçilerin ça lıştıkları esnada, çocuklanna bakacak müesseseler yaptırılmasına de vam olunacağı tasrih edilmiştir. Adliye siyaseti şöyle izah edil • miştir: Adliyede basit ve amelî muhakeme usulleri genişletilecektir. Tebliğ ve icra işleri devamlı bir surette tanzim olunacaktır. Haricî siyaset hakkmdaki madde şudur: «Yurtta sulh ve cihanda sulh başlıca prensibimizdir.» Programın son kısmında vatan müdafaasının millî vazifelerin en mukaddesi olduğu ve Fırkanın a3 kerliğin umum vatandaslara istisnasız tatbiki esasını kabul ettiğini tasrih etmiştir. Fırkaya giren meb'uslar Cuma günü toplanan Fırka grupu içtimaında H. Fırkasına iltihak talebinde bulunan müstakil meb'us lardan Numan (Antalya), Kemal Turhan (Isparta), Hulusi (Sinop), Fuat (Aydın), AH Münif (Adana), AH (Kocaeli), Cemal Molla oğlu (Afyon) Beyler Fırkaya kabul edilmişlerdir. IMIIIIIIIIMIIMIHIIIIIimillllllHIIMIIIIIIIIIHIIIIIIlmilllllllllllllllllllllir IRTİHAL Merhum Tülbentçi zade Haydar Muhittin Beyin refikası ve tüccardan Hikmet Haydar Beyin validesi Kad riye Nermin Hanım dün vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat 11 de Lâle li'de tramvay caddesinde 6 numaralı Osman Bey apartımanmdan kaldınlarak Silivrikapı'daki ailesi kabris tanına defnolunacaktır.