21 Kânuı uevvel Currrhuriyet Susmalı mı? Darülfünunun ıslahı hakkında Cum istemedifim dört beş kıymetli müderriAsrî bir binanın gayriasrî huriyet sahifelerinde çıkan yazılarım. simizden biri olan Neşet Ömer Bey, ıslah muhtelif telâkkilere uğradı. «Bu adam projesinde muvaffak olsaydı, ben bugün kiişat remi bizden ne istiyor?» diyip kızanlar ol bu sözleri yazmağa lüzum görmivecek. Geçen akşam, yeni bir sinemanın duğu gibi «doğru söyliyor» diyip hakl yeni bir Türk Darülfünununun hakikî kiişat resmi yapıldı. Bütün gazeteciler duğu gibi «Doğru söyliyor» diyip haki ilim p.disindeki inkişafmı sevinçli gözkati teslim edenler de bulundu. Ben. lerle ve hevecanlı bir kalple takip ede «ibi bizi de davet etmişlerdi. Ta İstanbul'dan kalkıp bu davete icabet ettik. bana kızsınlar, köpürsünler, hücum et cektim belki. sinler; yahut bunların büsbütün aksi Ben de biliyorum, Türkiye'de, asırların 4dettir, davetliler karşılanır, yer gösolarak, beni hoş görenler. aferin şu adabir itiyat vardır: Her şeyi hü terilir, değil mi? Bu işle meşgul kimma, desinler diye o makaleleri yazma kumetten beklemek. Saltanat devrin yok. Kendi kendimize rehberlik dım. Memlekete müsbet ilim havası gir de bu doğru olabilirdi; çünkü o vakit hü ederek ilk defa girdiğimiz ve gördü sin. sıkışık ciğerlerimiz biraz genişle kumet halktan değildi; belki halka te fümüz binada acemi acemi yürüdüll, i sin, ruhumuz biraz ışılasm diye yaz velli etmişti. Amma bugün hükumet, salonu bulduk. Ağzına kadar dolu. i dım. İlmin bulunmadığı bir memleket halktandır ve halk hükumetten ayrı te, ilme benzer şeylerin revaç bulması gayri değildir. Hükumetin sultası. halkın Localara göz attık, dolu. Yukarı katçok tehlikelidir. Yalancı ilmi, sahici ye kendi şuurundan do§an sulta olmak lâ lara çıktık,dolu ... rine alanlar, sahici inci yerine cam in zımdır. Bu halde halkm hâdimi olan hü ; Garsonlar, arahklarda tek tük bir Alpullu 20 (A.A.) Reisicum bık İktisat Vekili Şakir, Kırklareli Gazi Hz. Kırklareli'nde ciyi alan zavallılardan çok daha bet kumet, halka ait işlerde ihmalcilik ede ki boş yere oturttukları misafirlerden hur Hz. bu sabah saat altıda Alpul ve Edirne meb'usları Fuat, Şevket Kırklareli 20 (A.A.) Reisicum bahttır. İlimde aldanmak, incide al mez. Memlekette ilmin doğmasında ve beş on kuruş bahşış almakla meşguh lu'ya muvasalat buyurmuşlardır. ve Faik B. ler, Vali, belediye reisi hur Hz. refakatlerindeki zevat ile danmağa benzemez. Biri zararsa, ötekî verleşip yaşamasında hükumet te son Davet günü olsun yanıbaşlarındaki 3irkeci istasyonundan itibaren gelerek Reisicumhur Hz. ni selâm saat 15 te Kırklareli'ne muvasalat büyük, telâfisi olmıyan bir felâkettir. derecede alâkadardır. Hükumetin ilmî Melek sinemasından ibret alsalar olAyn ayn zümrelerile Edemı? İstanbul halkı, Bakırköy ve Yeşil lamışlardır. Gazi Hz. Alpullu şe buyurmuşlardır. İstasyonda biriken biyat, İlâhiyat, Fen, Tıp, beraber Fa bir salâhiyeti olmasını mecburî kılamaHukuk yız; fakat ilimden ve ilmin kıymetinden İçlerinden birine «yer yok mu?> köy'ü geçinciye kadar tren güzer fabrikasım gezerek nasıl işlen binlerce halk Kurtancı Gazi'yi mis kültelerinden müteşekkil koca bir Da haberdar olamıypca*ını asla kabul edegâhında pencerelerden mendil sal diğini görmüşler, fabrikanın vazi li görülmemiş bir heyecanla karşı rülfünunumuz var. Fakat bu Darülfü meyiz. Hükumet çarkmı dahi, ilim deni diye sorduk, en öndeki iki boş sırayı Iıyarak, istasyonlarda kesif kalaba yeti ve istihsal kudreti hakkında i lamıştır. Sevinç ve heyecanını «Ya nun, büyük binalardan ve nihayet bir len motör çevirir. İlim, her şeyde mu bize peşkeş çekti. Orada oturup ta isimden mürekkeptir. Halbuki meselâ harrik kuvvettir; devlette ilim, fertte di başı havada, ağzı açık, alık alık yıllıklar halinde «Yaşa Gazi» diye bazahat almışlardır. Ayrılırken fab şa, var ol» sesleri ve yaşlı gözlerile şu komşu Atina'nın Darülfünunu... mağ gibidir. Burlar o basit hakikatler dız sayan turfa müneccimlerin vazi • gırarak Reisicumhur Hz. ni selâ nefsimizi bu kadar fazla yetine düşmeği davetli misafirlere rikanın defterine şunu yazdılar: ifade eden bu halk kütlesi Kurta Haydi, izzeti Yalnız hakikatleri söyle dendir ki herkes bilir. metlemişler ve alkışlamışlardır. rıcısını yakmdan görmek, kendisini kırmıyayım. Bereket versin ki garp kıskanç değil teklif etmek doğrusu pek nazikine bir «Alpullu şeker fabrikasım gezdim. mek lâzım geldiğini de unutmamalıyız. Bütün istasyonlarda yağmurlu ve Gördüğüm vaziyetten çok mem kurtaran eli ÖDmek için birbirinin Gecenlerde bir mahfilde, , en uzak dir; orada beşer zekâsınm yarattığı her şeydi. soğuk havaya rağmen Büyük kur nun kaldım. Müessesenin daha te omuzundan athyor, otomobilleri garpte tahsil ggrmüş bir arkadaşım. şeyden, istersek, derhal istifade edebiliSinema ve davet sahipleri ortada riz. tarıcının yüzünü görmek için uzka vessü etmesini ve şimdiye kadar nin arkasından kosusarak minnet elektronlara dair bir konferansçık ver miz Fakat bu yaratma isinde bizim hisse pörünmedikleri ve meydanda olsalar nedir?Vermiyecek olduktan sonra alı di. Bu konferansta geçen bütün ihtlrada zaten her yer dolu olduğu için çive şükran hislerini izhar edivordu. köylerden gelmiş kadın, erkek yüzolduğundan fazla muvaffak olma Reisicumrmr Hz. V'iâvet makamı lann ne olduğunu, şüphe etmlyorum ki, şımızdan ne faide hasıl olur? Başkasımn kıp gittim. kazandı§mdan ne kadar alsak, onunla le*ce Trakya'lı gece yarılarına kasmı dilerim. Memleketimizin her nı, askerî kumande.nlı»ı ve beledi fakültelerimizin müderrisleri değil, or müsavi bir servette olmamızın imkânı Şehzadelerîn tünnet düğünU gibi ta mekteplerin fizik muallimleri dahi dar bekleşiyorlardı. Gazi Hz. Ça yoktur. Onun hergün kazanacak kudreti önüne geleni davet edip" davetlilertn müsait mıntakasında şeker fabrikazivaret etmisler. bıırada be'e bilir. Hangi fizik muallim veya müdertalca'da trenden inerek ve bazı yerItırakmak ve bir risimizdir kl bu ihtiralardan birine en ve vasıtası vardır; o, bizim daima fevki bir kısmını ayakta larının çoğaiması ve bu suretle lerde vapronlannm penceresinden ufak, en ehemmiyetsiz, fakat ihtira de mizde, daima bize manen hâkim bir kısmını da kaçırmak asrî bir binanın bir halk ile konuşmuşlar, senelerden memleketin şeker ihtiyacınm teminebilecek bir şey ilâve edebilmiş, yahut mevkide kalacaktır. Onunla insanl bir küşat resmini gayriasrî bir hale sok ni mühim hedeflerimiz sırasında müsavat lddiasında bulunmak, onun muştu. tçindeki ruh artistik olmadıketmek kabiliyetini haiz bulunmuştur? beri kendilerine müştak ve müte C. H. FirV yaptığı ise mutlaka iştirak etmeğe ve tanınmalîdır.» haricî manzarası artistik hassir olan bu vatandaşların mu • •»ine her sııv'*»»i onun gibi yaratma£a mütevakkıftır. Bu tan sonra Pek kıymetli bir arkadaşım bana: olmuş, neye yarar! habbetkâr tezahürlerine mukabele •Gazi Hz. saat 12/30 da Alpullutemasta J v J " ş «Avrupa memleketlerinde bir müderris nu yapmadıkça, bize daima yukarıdan buyurmuşlardır. dan hareket buyurmuşlardır. Halk hr. eşanjı usulü vardır. Biz bu usulü Bal aşaih bakılacağım bilmeliyiz. İşte bu makaleleri nicin yazmağa te Gazi Hz. Ç.nrlu'da kanlarda da tesis etsek, ve meselâ BükMurath'da Tekirdağ Valisi, be trenin önünde saatlerce beklemiş Corlu 20 fHnsiısî> Cnr!" J">*kı Trnk reş, Belgrat veya Atina Darülfünunla şebbüs ettiğirn şimdi daha iyi anlasılmışIediye reisi ve meb'us Faik B. leve muhterem Reisi hararetle alkış va'yı şereHp"fl'ren Ulu <?* tır, sanırım. İlmi sahadakl bu tufevlî vase rile profesör mübadelesine kalkışacak Kumandan Sami Pş. Alpullu'da sa lıyarak selâroetlemialerdir. vfnclerle. alinslnr arasında karş'ladı. olsak, oralara gidebilecek kaç müderris ziyetimizden milll İzzeti nefsim müteesbulabiliriz?» sualini sordu. Bu sual, ba sir oluyor. Esir addettitimiz bir Hint'li,..nn,.,I,,,,,,,mtnmımnıiHnıınıınıi!iıııtnınııi!iııııııımıııi!mtHiııifl""i"'»»ımın,., na değil, kendilerini hakikaten ilmî ma nin (Nobel) şiir mükâfatını, di§er biri galomani içinde gören Darülfünunumu nin (Fizik) mükâfatını kazandigım gözun bir hayli müderrisine tevcih olun rür de vaziyetimizden müteessir olmaz muştur. Kaç müderrisimiz vardır ki A mıyım? tina'ya, yahut Bükreş'e gidip te ora DaBir de bana tarihimizin şan ve şerefle rülfünunlannda, Franaız'ea, İngilia'ee, dolu olduğundan bahsederler; İbni SiAlman'ca lisanlarından birile haydi nalan, Farabileri... önüme sürerler. PeKadıköyü"nde KuşdUi'nde oturan Ceders verir demiyelim ihtisas iddia ettik ki amma, asalet düşkünleri gibi, hep memal isminde bir şahsı, gece evine g|leri ilme dair konferana verebilir? Türk zar taşlarile mi övüneceğiz? çeden başka bir dil bilmiyen müderris, Darülfünun haricinde kalmış ilim a derek taammüden öldürmekle maznun nasıl müderrisdir ve bir Darülfünunda damlarımızdan da bahsolundu. Vakıâ a olan Kadıköy polis merkezl muavinle rinden Süleyman ve Bican Ef. lerin munasıl tedrisat yapabilir? ranacak olursa, müessese haricinde dahakemelerine dün Ağırceza mahke Görülüyor ki ben gayet esaslı bir mes' ha iyi kafalı bir kaç kişi buluruz; fakat mesinde devam edilmiştir. Bu feci cinaeleyi ele almış bulunuyorum; Darülfü bunlar istedi&imi yanacak mevki ve sul yet Kadıköy muhitinde büyük bir alâka Adana 20 (Hu Mu.) tki gündenberi nunumuzun ıslahı için hiç vakit geçir tada mıdırlar acaba? uyandırdığmdan mahkeme salonu hınseylâpzcdelerin vaziyetini tetkik eden Velhasıl Darülfünun ıslaha muhtaçtır. cahmç samiin ile dolmuş, muhakeme Ankara 20 (Telefonla) Evvelce ta rağmen memleketin her yerinde çiftçiye komisyon bugün vasıl olduğu neticeyp meden işe başlamak lüzumunu ortaya aüyorum. Darüifünunun varlığma kani İstersek bırakalım kendi kendini ıslaha karrtir ettirildiği veçhile hükumet Zi azaraî yardım etmeğe çalışmaktadır. Façöre hasar tahminden eok azdır. Vaaiye olanlar neye müsbet misallerle beni sus çalıssın. Hükumet bunu kendisinden safahatı pek şayani dikkat olmuştur, raat Bankasının sermayesini 100 milyon kat vatanm genişliğine müsavi olmıyan Dünkü celsede polis, bekçi ve hâdis«liraya iblâğ için verilmesi muktazi pa sermayesinin derecesi bütün ziraatçileri tin bu şekilde tezahürüne sebep taşan turmıyorlar? Yoksa bana cevap vermeğe kat'iyetle istesin; lâkin vakit geçirme ye şahit olan diğer bazı kimseler dln » Seyhan'ın sularınm ovaya yayümasıdır. tenezzül etmiyorlar mı? Böyle bir tenez sin. Mes'ele, kayıtsız bir nazarla uzaktan rayı b!r kaç sene zarfında Bankaya tev ve hususile küçük müstahsili tamamen enmiştir. Sahitlerin ekserisi, maznun di edecek ve bu suretle esasen zürraa memnun edecek ikraz genişlieine müte Şehir dahilinde şimdiye kadar selin te zülsüzlük te acizden başka bir şeye ham seyredilecek bir şekilde değildir. Cum ların aleyhinde şehadette bulunmuş faydalı olmakta olan Ziraat Bankası hammü ve müsait değildi. Hükumetin siri altında yıkılan evlerin adedi resmen lolıınamaz. huriyet, mutlakiyet idaresi gibi bir şah lardır. Bu sahitlerin istiçvabı saatleret büsbütün takviye ve tahkim edilmiş ola bir iki sene içinde bu sermayevi bir misli otuz oalrak tesbit edilmiştir. Nüfas zaBen Darülfünunumuzun kendi bendini sın, bir hanedanın şerefini değil, bütün devam etmiş, yekdiğerine mütenato' eaktır. bile tezyit etmesi matlun kredinin hemen viatı da eski miktarı geçmiyor. bir milletin, bir halkm şerefini temsil eKomisyon yalnız üç mahallede evlerin ıslah edemiyeceğini de iddia etmiştim. diyor. Cumhuriyetin izzeti nefsi, mille ifade verenler müvacehe edilmiştir. GelBankanın kuvvetlendirilmesi esasile kısnu küllisini temin etmiş olacaktır. Bu Bir arkadaşım, Darülfünun hakikî bir miyen bazı sahitlerin celbi için muhaGazi Hz. nin avdetinden sonra ehemmi itibarla Ziraat Bankasının küçük renç alt katında bulunan bazı zehairin telef istiklâlin tam mes'uliyetini sırtma yük tin izzeti nefsidir. Onu korumak ve yük keme talik olunmuştur. olduğu kanaatindedir. pere karşı itibarı sür'atle inkişaf ettireyefle meserul olnnaeaktır. seltmek hükumetin başlıca vazifelerinZarar henüz tesbit edilmemlş olmakla lenecek olursa, kendi kendini silkmeğe den biridir. ümit edilivor. Ziraat Bankası bugünkü sermavesine beraber her gün tonlanan haberlere ?öre mecbur olacaktır, diyordu. Hariçten bir Bu noktai nazan Maarif Vekili Esat azdır. Kesikaliciz, Sünnetli, Çakşirli, Eğ ıslahçı getirtmeden Darülfünunun kendi Beye arzetmekle mübahiyim. kendini ısl?h etmesi imkânım ben göreTokyo 20 (A. A.) Rüşvet almakla riağaç, Kızütahta, Akdeğirmen, Serkelli, miyorum; fakat neye böyle bir iddiayı KÂZIM NAMİ Â maznun sabık Maarif Nazın Işlda Kobaşi Kamişli köyleri hakkında Karataş nahiyesinden «relen bir habere göre bunlar ceffelkalem reddetmeli? Darülfünun, 10 ay hapse ve 10 bin yen nakti cezaya henüz su altında ise de nüfus zayiatı tam mes'uliyeti yüklenecek bir iatiklâle Adana'daki Ahali Fırkası mahkum olmuştur. Sabık Nazır bu eeza* mazhar edilmeli ve neler yapacağı bek yoktur. smı iki sene sonra çekmiye başhyacaklenmelidir. Neşet Ömer Beyl, ıslah proumumî kâtibi Suriye'ye Merkez askerî hastanesine nakledüen jesinden meneden neydi? Hükumetin bu nr. J hastalar başka yerlere nakledilmişler yolda bir müdahalesi mi vaki oldu? «Ben kaçmış Tanaka kabinesine şfanendiferler Nazırı dir. Tecrübedide çiftciler bu zararın pek bu işi yapabilirdim» diyen bir mes'ul aAdana 20 (Hu Mu.) Ahali Fırkası olarak dahil bulunmuş olan Sango Satako az olduğunu ve siddetli yağmurl&rın su dama, «Hayır» demek ve onun memleket umumi kâtibi Mahmut Nedim Ahali ga da ayni şerait dairesinde sekiz ay hapse ne, çekirge ve tarla fareleri gibi muzır Ankara 20 (Telefonla) Söylendiğine Zekâi B. vasıtasile hükumetimize eevap haşerat ve havvanatı itlâf etmiş olması için hayırkâr olabilecek teşebbüsüne mâ letesinde yaımış olduğu bir makale do mahkum olmuştur. Bu iki eski Nazır, göre Dayinler Paris'te toplanarak salâhi vermişler, salâhiyetlerinin mahdut ol dolayısile faydalı olduğunu ve gelecek ni olmak dogru bir iş değildir. Bende hü layısile tevkif edileeeğini anlayınca or hususî şimendiferlerin hükumet tarafuıyetli bir heyet intihap ettikten sonra Pa duğunu, eğer Türkiye istiyorsa hâmiller sene icin bir bereket isareti buhınduçu kumetin müdahalesi vaki değildir. itika tadan kaybolmuş, üç gündenberi taharri dı vardır. Olsa olsa, şahsl nüfuzlar tesir dan satın ahnması hakkındaki lâyihanın ris Büyük Elçimizin tavassutile müzakenu sövlemek*e ve endise etmemektedir icra etmiştir, denebilir. edildiği halde bulunamamaktadır. Yapı 1927 senesinde müzakeresi esnasmda rüşle resen müzakerata girmesini teklif et ler. Fabrikatörler, bankalar ve bilhassa rata Paris'te devam edi|ecektir. lan tahminlere göre yüaelliliklerden Suvet aldıklan sabit olmasından dolayı Rivayete nazaran öayinler vekiileri. mislerdir. Fakat böyle bir tesir karşısmda hakikî Hilâliahmer şahsî zararlara muavenet riye'de bulunan dayısı sabık vali Abm T.mımıımımm!ll!l|if!lllllfflil!llfll!Hinill!Hllimmılnıınıııı»nmn» mahkum edilmişlerdir. etmek suretile telâfi ediyorlar. Hilâliah ilim adamına düşen vazife, medenî memmer merkezinden şimdiye kadar on bin leketlere kıyasen tayin olunabilir. İlim durrahman, kardeşi Ahmet nezdine filira naktl mnavenet yapılmıstır. Müesse sultası, bütün sultaların fevkinde olmak rar etmiştir. Abdülkadir Kemali B. ise Akhitar'da H. F. teşkilâit lâzım selmez mi? Zenbilli Ali Ef. gibi bir iki gün evvel Maraş havalisine gitmiş, Ankara 20 (Telefonla) Dahiliyeye Oviedo 19 (A.A.) Dehşetli bir kar satı ticariye de elden geldiği kadar yar müftinin Yavuz gibi kahhar bir sultana Akhisar 20 (Hususî) H. Fırkası t«|fakat hâlâ bir ses çıkamıştır. İki gün gadım etmektedir. gelen malumata göre feyezan tamamen Hamama yerelştirilen seylâpzedeler karşı ne kadar mütecellit davrandığıru zetesinl müdürü mes'uisüz neşrettlğin kilâtına memur Hakkı Tarik ve Osman bitmiştir. Vekâlet yeni bir felâkete mey fırtınası hüküm sürmektedir. Pajare geBeyler ahali ile temaslarına devam editarihten öğrenebiliriz. dan vermemek için azami tedabir aiın çldi karın kesafetinden dolayı kapan başka taraflara nakledildiler. den o da taharri edilmektedir. yorlar. Tıp Fakültesinde isimlerini zikretmek masını mahalline emretmistir. Şemsi mıstır. Şemsi Gazi Hz. nin Trakya seyahali Reisicumhur Hz, bü*ün hat güzergâhında coşkun tezahü" ratla karşılanmışla rdır. Alpuüu şeker fabrikasım ziyaretten sonra Kırklareli'ni teşrif buyurmuşlardır Ziraat Bankasının Adana seylâbı sermayesiartıyor Zarar* tahmin edilHükumet mevcut sermayeyi bir iki sene içinde 100 milyona iblâğ edecek digi kadar büyük derildir Kuşdili cinayeti Şahitler maznun lislerin aleyhinde Borçiar müzakeratı Rüşvet alan iki Japon nazırı Dayinler salâhiyetli bir heyet seçtikten sonra Paris'te temaslara baslanacak m Adana'da tedabir alınacak İspanya'da kar fırtınaları var, var ^fakat henüz inhilâl etme • best bırakacak ve bu suretle üzünDoktor meşrebi hoş bir adamdı. kanat ve zanla ısrar etti: Gülöz'ün gülerek anlattığı bu bü Bu kış gitmesin. Mutlaka di. Belki iki ay sonra. O zamanı tüsüz bir hayat yaşatacak. Gülöz bunu önceleri insan! bir Keçiören. beklerseniz memnuniyetle tayin eyük baba fikrini parlak buldu. hareket zannediyordu. Fakat git Uçü de ses çıkarmadılar. Doktor derim. Hanımefedi, dedi. Bu vasiyeti not edeceğim. ömrümde işitmedi izah etti. Emrederseniz, beklerim e gide anladı ki bu, insanî olmaktan Yazan : AKAGÜNDÜZ ğim bir şeyi söylediniz. Bunun üc Keçiören'de Erraeni katolik fendim. ziyade ruhî bir saikîedir. Sevildi Endişelerinize, ehemmiyet ramadaki münasebeti, vasiyeti an retini de ben vereceğim. lerin köşkleri vardır. Dostlanm Müsterih olunuz, yerin nam ğini dinlemek ve her gün fazla severmiyiniz, dedi. Ankara bütün lıyamadım. Nasıl? Meselâ? çoktur, size münasip bir köşk bu • zedi sizsiniz. vildiğini görmek ihtiyacmdan doetrafı ile başlıbaşına, mükemmel Merhum daima doktorlara Biraderiniz burada bulundu lur, haber veririm. Bahusus şimdi Ahmet bağa sevinç içinde dön ğan bir hareket... bir sanatoryomdur. Hem yalnız bol para veriniz, derdi. Bol para ğu müddetçe benim en kalbî ih bir çok köşkler boştur. dü. Anlattı. Hikâye bitince ilâve Yalnız şunu anhyamıyordu: Ahbu hastalık için değil, Muhtelif, bol itina ve bol şifa getirir. İyi bir timamlarım altında yaşıyacaktır. İkinci günü bahçeli, ağaçlı içi etti: med'e karşı kalbinin vaziyeti ne? semtler, muhtelif hastalıklı insan parça et, yağh bir parça peynir, Onu ben de rica edecektim. memer havuzîu güzel bir köşke Bu bizim işimize yarada. Bir Ahmed'in gönülden gelen sözle lara birer şifa yeridir. Hastanızı gö güzel pişmiş hasekmek iyi birer öyleyse hadi oteîe gidelim,, taşındılar. Altı aylık kirası hiç de defa kendiliğinden iki ay mezuni •rini dinlerken kalbi muhakkak ki reyim, ona göre bir şey hazırlarız. gıda ve netice itibarile sıhhattir. Doktor hastayı uzun uzadıya nilecek kadar azdı, pesin verdiler. yet çıktı. Tayin olunduktan sonra çarpıyordu. Bu helecanın altında Fakat bu parçalardan hiç birini muayene etti ve kararını söyledi: Soba, mangal, odun, kömür teda dişimi sıkar, bir ay her gün yaylı Gülöz doktora çok para verdi: kasap, bakkal, fırıncı.si^e insani Keçiören bağlarında cenııp rik olundu. D^dısının İstanbul'dan ile gider gelirim. Bir ay geçince acaba bir şey saklı değil miydi? Çıkarken doktor seslendi: Sonra sonra kendini gösterecek bir Bir istimzaç için bu para yet namna bedava vermiyor. Hat rüzğârlanna karşı bir köşk kiralı çetirdiği denkler açıldı ve küçük doktordan iki aylık bir rapor alı duygu var mıydı? çoktur hanımefendi. Bunun sekizi ta fazla kârile veriyor. O halde si yacaksınız, kış yaz orada otura köşk kendi ihtiyaçlarına göre dö rız. Eder beş ay. O zamana kadar Ciğerleri harap olan bu adamı ze ilâç, tedavi ve sıhhat temin eden caksımz. Bugüne kadar takip etti şendi, dayandı. yaz gelmiş olur. ni alınız, ikisi bana kalsın. Yaylı arabaîar, faytonlar bağ Ahmet, Gülöz'e şunları da söy sevmek! Bunun imkânım düşün İki taraf nezaketle ısraraştılar, doktordan ne hakla insaniyet na ğiniz tarzı takip edeceksiniz. Ben dükçe gizli gizli kızarıyordu: Dağ mına bedavacıhk beklersiniz? Bi de sık sık gelir görürüm. larda oturanları ucuzca getirip gö lemişti: Gülöz tath vs samimî bir gülüm • lâkis ona daha çok veriniz ki hayatı seyişle: Uçü bir anda doktora baktılar. türüyorlardı. • Bu beş aydan öyle memnu çocuğu Mehmet aklına ve gözleri çeniş bir refah içinde gecsin ve bu çfözlerinde teessür vardı. Ahemt Ahmet beşinci günü tavsiye mek num ki... Tamam beş ay, her gün nin önüne geliyordu. Bir sevap ni Doktor Bey! Dedi. Bu, çok bir sayede hastalarına çok itina ede söze karıştı: tubnu cebine koydu, şehre indi. her gece senin yanıbaşında yaşıya vetile giriştiği iş, nihayet istemeden şey değildir. Eğer siz çok telâkki bilecek kuvveti kendinde bulsun. bir gizli günah mahyetini almıştı. ediyorsanız buna ben de çok mem Ben memurum Doktor Bey. Doğruca defterdara gitti. Defter cağım. Gülöz cevap vermedi. Zaten bu Fakat parlak aynalara benziyen b|r nun olururri. Merhum büyük pede Fakat bunu vermiyecekler Doktor düşündü, bol vizite ver dar meîctuhu okudu. varsa. rimin bir vasiyetini yerine getirmiş meği prensip telâkki eden ve ve Memnun oldum, dedi. Ami na karar vermisti, gönül işine ait çok insanların da sırları arasında A oluyorum. Onlara da doktorlar insani ren bir aile, oğullarını da bir kıs vinizin teveccüVünü kazan7Tî ?mı«. çözlprine cevarj vermiyecek, Ah böy4e esrarh günahl^r yok mudur? Mabadi var Büyük pederinizle benim a yetlerinden pay versinler. memuriyete göndermiyebilirler. Bu Filvaki böyle bir memuriyet bizde med'i istediği gibi »öylemekte seri «CUMHURİYET» TEFRtKASI t ONLARIN ROMANI